Çin Devleti Yetkili vize Şirket Sahibi Zeynure Kirem TBMM Meclis Başkanına Mektup yazmış!
Türkiye, Çin, ABD ,ve Diğer ülkelerle resmen oynar gibi TBMM Başkanı sayın Binali Yıldırıma yazdığı mektupla Çin Devleti hakkında İddialarda bulunuyor.Ama bu İddialarda bulunurken hala Çin Devletinin resmi İstanbul vize Acentalığı görevini ve ticaretini yapmaya devam ediyor.Bu duruma Çinliler veya Çin İstanbul ve Ankara Baş konsolosluğuda sessiz kalıp Zeynure Kiremin ÇİN VİZESİ işini yapmasına izin veriyorlar. Çok enteresan bir durum. Zeynure Kiremisinli bayan şahsın arkasında hangi büyük güç var kimler koruyor nasıl bu kadın MATAHARİ gibi zıp zıp zıplıyor.
Çin Pasaportuyla Türkiye ye gelen Uygur uyruklu Çin Halk Cumhuriyeti’nin İstanbul Yetkili Çin Vizesi Acentasının sahibi olan İş Kadını Zeynure Kirem TBMM Başkanı Binali Yıldırım’a açık mektup yazması kafaları karıştırdı ve Pek çok soruya sebeb oldu..
Çin Cumhuriyeti yönetimi altındaki Xinjiang Eyaletinden Türkiye’ye gelip Türk vatandaşlığı alan ancak uzun yıllardır Çin Devletiyle İlişkisi olup Çin Devletinin Yetkili Vize acentası olan ve aynı zamanda Çin ile Türkiye arasındaki Turizzim ve etkinliklerin baş organizatörü olan Zeynure Kirem aynı anda Hem Çin Devletiyle çalışıp aynı zamanda da Ailesinin Çinliler tarafından çok zor şartlarda olduğunu iddia etmesi ve Ayrılıkçı ve Eylemci Uygur Dernekleriyle STK’larıyla ciddi birlikteliği olan Dünyanın pek çok ülkesindeki Radikal Dinci Uygurlar ile görüşen ve CİA da Görevli olan Ruşen Abbaslada çok yakın arkadaş olan bu arkadaşlığı sık sık sosyal medyalarda yaptığı paylaşımlarla dile getiren Zeynre Kirem Kime hizmet ediyor ?
Dünya genelindeki Uygur guruplarda Çin alehine ve Çin Devletini devamlı kötüleyen Zeynure Kirem Hangi Ülke veya Kimlere hizmet ettiği akıllarda Büyük soru işareti bırakmaktadır.
Şimdi Zeynure Kiremi’n var sayalım bir devlet adına çalışıyorsa Bu duruma diğer devletler nasıl Müsade ediyor.
Çin İle çalış Çin devletinin İstanbul Resmi Vize acentası ol Yıllardır Çin ile ticaret et aynı anda da Çin devletini Uygurlar arasında kötüle eleştir. çin Devleti bu duruma nasıl sessiz kalıyor ? Bu her kesin aklında soru işaretleri bırakıyor.
Türkiye tarafındanda bakarsak Zeynure Kirem Çin Devletinin resmi Türkiye Temsilcisi ve orayla karşılıklı oarak Ticaret yaptığını biliyor Ancak Zeynure Kirem aynı zamanda Dünya genelinde Faaliyet gösteren İstihbarat örgütleri yetkilileriylede görüşüyor.ABD ve CİA nın önde gelen yatkilileriylede görüşüyor ve istişarelerde bulunuyor Biz bunu iddia etmiyoruz bizzat kendisi alanen sosyal medyalarında bu durumları paylaşıyor.Türkiye Cumhuriyetinin İstihbaratı veya Savcıları ve Terörle Mücadele Şubesi neden bu durma sessiz kalıp bu kadın hakkında detaylı araştırmalar yapmıyor.
Zeynure Kirem iş artık öyle ileri götürüyorki Sanki Türkiye,Çin,ABD ,ve Diğer ülkelerle resmen oynar gibi TBMM Başkanı sayın Binali Yıldırıma yazdığı mektupla Çin Devleti hakkında İddialarda bulunuyor.Ama bu İddialarda bulunurken hala Çin Devletinin resmi İstanbul vize Acentalığı görevini ve ticaretini yapmaya devam ediyor.Bu duruma Çinliler veya Çin İstanbul ve Ankara Baş konsolosluğuda sessiz kalıp Zeynure Kiremin ÇİN VİZESİ işini yapmasına izin veriyorlar. Çok enteresan bir durum. Zeynure Kiremisinli bayan şahsın arkasında hangi büyük güç var kimler koruyor nasıl bu kadın MATAHARİ gibi zıp zıp zıplıyor.
ZEYNURE KİREM’İ MEKTUBU AŞAĞIDADIR
Sayın Meclis başkanımız Binali Yıldırım’a açık mektup:
Sayın başkanımız televizyondaki Uygur konusunda vermiş oluğunuz röportajınızı günlerce düşündüm.
Çin’in toprak bütünlüğününe sahip çıkacağınızı, Uygurların teröre bulaşmaması gerektiğini söylediniz.
Peki , birleşmiş milletlerin resmî raporundaki bir milyondan fazla Uygur ve diğer Türk etnik kökenlerin yıllardır tüm hakları ellerinden alınıp, hapislerden daha kötü eğtim kamplarına kapatılmasını, bunların çocuklarının yetimler yurtunda ve ya han Çinlilerine evlatlığa verilmesi, Ana topraklarındaki 30 milyon halkımın dini İnanç ,illetişim, ifade özgürlüğü, seyahat etme, kendi dilinde eğitim alma gibi bir çok haklarının elinden alınmasını siz “ terörist Uygurlar” dan dolayımı görmüyor, duymuyorsunuz?
Sayın başkanım, ulaştırma bakanı döneminizde Çin ile yapmış olduğunuz bir çok projelerde hatta ilkinde bizzat yer aldım, yıllarca Çin fuarını Türkiye’ye tanıttım, Türk işadamlarının Çin’den mal alması için gece gündüz çalıştım.
Çin’en en büyük hava yollarını 10 yıldın aşkın süre koşturmaca ile Türkiye’ye getirdim, “ Bir kuşak, bir yol” projesini en çok ben destekledim.
Sonuç,iki senedir ailem, arkadaş dostlarımla bağlantı kuramıyorum, güzelim ana topraklarıma gidemiyorum.
Üniversite hocalarım, sınıf arkadaşlarım, iki ülke turiziminde omuz omuza çalıştığımız turizmci arkadaşlarım , Türkiye’den tekstil, gıda ve diğer malzemeler ihracatı yapan ticaretçi arkadaşlarım hepsi kamplara kapatıldı, peki, ben ve bu arkadaşlarım terörizmin neresindeyiz?
Türk vatandaşı olan 200 den fazla Uygur Türk’ü kayıp, öldümü, kaldımı kimse bilmiyor.
Pekin büyük elçiliğiniz “ onlar Türk vatandaşı olsa bile kökeni Uygur olduğu için biz karışamayız, ticaretinizin zarar görmemesi için sizde karışmayın “ demiş içinde birinin çalıştığı şirket patronuna .
Sizden soruyorum sayın başbakanım, öz vatandaşınız olan bu halkın Uygur olması suçumu ?
20 gün önce babam vefat etti. Benim canım babamın Tüm Uygur Türkleri gibi Cumhurbaşkanımızı çok severdi, onun gerçek mazlumlar yanlısı olduğuna inanırdı .
ölüm haberini günler sonra yurtdışındaki bir arkadaşımdan aldım, gidemedim, diğer Uygur arkadaşlarım gibi sorusuz, sualsiz “eğitim “kampa atılıp aylarca, yıllarca sevdiklerimden alakonulmak korkusuyla babamın mezarına bir avuç toprak atamadım, acımı sevdiklerime sarılarak paylaşamadım.
Birde cenaze namazını kılmamışlar , Çin usulü yakmadan toprağa verildi diye sevinmişler benim biçare ablam, kardeşim….. peki, dünyanın en çok askeri ve polis gücüne sahip Çin terörle tüm bölgeye kapatarak mı mücadele edecek?
Suriye’deki nerden geldiği belli 1000 , 2000 DAIŞ’li Uygur teröristin bedelini koskoca bir ulusumu ödeyecek, Sayın başkanım???
Kampa kapatılan anacığını aramak için çıkıp nehirde donarak ölen minik yavrumuz bile konu olmadı medyanızda, benim ruhu gitmiş, yüreği ezilmiş , gözleri kurumuş o halkımın nidası hiç duyulmadı…. dünyaya medeniyet , kültür dağıtmış öz kardeşleriniz yavaş yavaş yok oluyor, sizler tarihte bunun hesabını verebilirimisiniz sayın başkanım?
Zeynure Kirem Hanımın övdüğü arkadaşı Roshen Abbas Kimdir ?
Uygur Hareketi lideri Ruşen ABD’den Ruşan Abbas ve eşi Abdulhakim İdris ,aynı zamanda Uygur Araştırmaları Merkezi Müdürü olan Abdülhakim İdris’in de İsrail’ de katıldıkları etkinlikte, İsraillilere Uygur Soykırımını anlatılar.
Uygur Hareketi lideri Ruşen Abbas, İsrail’i ziyaret ederek birçok temas ve etkinlikte bulundu. Ruşen Abbas ile görüşen İsrail Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, “ÇKP rejiminin siz Uygurlara karşı yaptığı soykırım, Yahudi soykırımı ile aynıdır ve aralarında hiçbir fark yoktur” ifadelerini kullandı.
Ruşen Abbas, İsrail Stratejik Araştırmalar Merkezi’ndeki toplantıda; Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlara karşı işlediği soykırımı ve insanlık suçlarını detaylı bir şekilde anlatarak, “İsrail’e gerçekleştirdiğimiz ziyaretimiz esnasında birçok görüşme yaptık. İsrail devlet yetkilileri, bilim insanları, uzmanlar ve medya mensupları ile verimli fikir alışverişlerinde bulunduk. Ayrıca, İsrail’in birçok etkili medya kuruluşlarının görüşme taleplerini yerine getirdik ve röportajlar yaptık. Birkaç üniversiteye davet üzerine giderek konferans verdik” dedi.
Konferansa katılan yaşlı bir Yahudi dinleyici, “Siz Uygurlar umudunuzu asla kaybetmeyin. Biz Yahudiler umudumuzu hiç kaybetmedik, sonunda devletimizi kurduk. Siz de umutsuzluğa kapılmayın, mücadelenize devam edin” dedi. Bu konuşma konferansa katılanlar konuşmacılar ve dinleyicilerin duygulanmasına sebep oldu.
Temaslar kapsamında Tel Aviv ve Kudüs’te bir dizi etkinliğe katıldıklarını anlatan Abbas, şöyle konuştu:
İsrail’deki temas ve çalışmalarımızda Çin’in Uygurlara karşı işlediği insanlığa karşı suçlara ilişkin hazırladığımız raporları, üniversite öğretim üyeleri ve öğrencileri, insan hakları aktivistleri, hükümet yetkilileri ve bu faaliyetlerimize katılanlara takdim ettik. Bu rapor ve diğer bizim sunumlarımız İsrailliler arasında güçlü bir etki yarattığına tanık olduk.
Tel Aviv Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Irit Buck, “Tarihçiler, insan hakları ve sosyal bilimler uzmanları ve biz profesörler “Bir Daha Asla!” söylemini bir slogan olarak görmüyoruz, aksine bu söz bize göre insani bir görev ve bir emirdir. Uygur soykırımına tepki vermek ve gereğini yapmak bizim kişisel ve insani bir borcumuzdur. Çin’in Uygur halkına yönelik akıl almaz baskı, zulüm ve soykırım suçlarına ait güncel hikayeleri sizlerden dinlemek bizi çok etkiledi. Bizim için Çin’in bu insanlık suçlarını gücümüzün yettiğince uluslararası topluma duyurmak ve iletmek ve elimizden geldiğince yayınlamak bizim şahsi görevimizdir” ifadelerini kullandı.
İsrail’deki bu ziyaret ve etkinliklere katılan Uygur Araştırmaları Merkezi Müdürü Abdülhakim İdris, ziyareti ve faaliyetleri hakkında şunları söyledi: “Bugüne kadar İsrail’de Uygurlarla ilgili bir etkinlik düzenlenmedi. İsrail halkının medyada okudukları ve gördükleri, Çin’in Uygurlara yönelik soykırıma maruz kaldığı bilgisi ile sınırlıdır. Ancak Uygurların mevcut durumunun ayrıntılarına ilişkin bilgilerinin çok sınırlı olduğunu gördük” dedi.
İstanbul’da yıkıcılarla toplantı yapılmıştı
ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, İstanbul’da sözde Doğu Türkistan ayrılıkçı teşkilatlarıyla bir araya geliyor. Flake, bu konudaki çalışmalarını ABD Kongresi bütçesinden faydalanan National Endowment For Democracy (NED)’in fonladığı kişilerle birlikte yürütüyor
ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, İstanbul’da Uygur ayrılıkçılarla STK’lar başkanlarıyla bir toplantıda bir araya geliyor. Büyükelçi’nin düzenlediği toplantıya, ayrılıkçı Uygurları katmak için CİA Bağlantılı Uygur Abdulhakim İdris’in yoğun bir çalışma yürüttüğü öğrenildi. İdris’in İstanbuldaki Uygur ve Doğutürkistan ünvanlı Dernek Başkanlarını tek tek arayarak katılmaya zorladığı, bazı Derneklere üye olan Uygur gençlere de katılmaları için yüzlerce dolar rüşvet verildiği belirtildi.
Flake, daha önce ABD’den Cia’nın Bağlantısıyla Ruşan Abbas ve eşi Abdulhakim İdris‘le özel bir görüşme yapmış. Flake, göreve gelir gelmez ilk olarak 29 Ocak’ta Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret etti. Bir gün sonra, Uygur gençlerine yönelik eğitim semineri düzenlemek için İstanbul’a gelen Uygur Hareketi (Campaign For Uyghur-CFU) yöneticileri Ruşan Abbas ve eşi Abdulhakim İdris’le görüştü. Bir lokantada geçen görüşmede Büyükelçi’ye eşi Cheryl Flake eşlik etti. ABD Büyükelçiliği’nin duyurmadığı görüşmeyi Ruşan Abbas kendi sosyal medya hesabından paylaştı.Ruşan Abbas, ABD’nin Viyana elçiliğinin programında bulundu. Önümüzdeki günlerde de Prag’daki toplantıya katılacak.
RÜŞVET VE ZORLAMAYLA ÇAĞIRIYORLAR
Flake, İstanbul’da sözde Doğu Türkistan STK’larının düzenlediği programda bir araya getirecek. Buluşma, İstanbul Çapa’da bulunan Uygur restoranında oldu . Flake, bu konudaki çalışmalarını ABD hükümeti bütçesinden faydalanan National Endowment For Democracy (NED)’in fonladığı kişilerle birlikte yürütüyor. Uygur Derneklerini programa katılmaya zorlama görevi, Türkiye’deki Uygur muhafazakâr kesim üzerinde etkisi olan Cia bağlantılı Abdulhakim İdris‘e verildi. Etkinlikle ilgili bazı Uygur gençlerine katılmaları için 100-200 dolar civarında bir para teklif edildiği öğrenildi.
Flake, program kapsamında düzenlenecek müze gezisinin ardından katılımcılarla bir lokantada bir araya gelecek. Daha önce etkinliklerini davetiyeler ve sosyal medya üzerinden duyuran ayrılıkçıların bu toplantılarını o dönemler gizli saklı, tek tek aramalar yaparak örgütlemesi dikkat çekiyor.
ABD’nin konuyla ilgili müdahalelerine tepki gösteren bazı Uygur ve DoğuTürkistan derneklerinin ise üyelerini katılmamaları konusunda uyardığı belirtildi.
Flake’in toplantıyı organize etme görevi verdiği isimler Ruşan Abbas ve Abdulhakim İdris, son dönemde Türkiye’de yürüttükleri faaliyetlerle dikkat çekiyor. Abbas özellikle Rabia Kadir’in Dünya Uygur Kurultayı’ndan tasfiye edilmesinin ardından öne çıktı.
Türkiye’ye de sık sık gelen ikili, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Deva Partisi yöneticileriyle de zaman zaman görüşüyor.Abdulhakim İdris, örgütlerini fonlayan ABD Kongresi önünde.
ABD’YE İSTİHBARAT HİZMETİ
Abbas aynı zamanda ABD kurumları ve istihbarat örgütleriyle ilişkileriyle de dikkat çekiyor. 1989’da ABD’ye yerleşen, daha sonra ABD vatandaşlığı alan Abbas, kısa sürede Washington Post ve New York Times gibi gazetelerin aranan yüzü oldu. Abbas’ın bir dönem danışmanlık yaptığı ISI isimli şirket Ortadoğu ve Afrika üzerine yoğunlaşırken hizmet verdiği kurumlar arasında ABD istihbarat birimleri ve Dışişleri Bakanlığı yer alıyor. Şirketin Ruşan Abbas tanıtımında şu bilgiler yer alıyor: “Abbas’ın ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İstihbarat örgütleri dahil olmak üzere ABD devlet kurumları ile kapsamlı çalışma deneyimi var.”
ABD BAŞKANINA ÇEVİRMENLİK YAPTI
Abbas, Rabia Kadir’i ABD Başkanı Bush ile görüştürecek kadar da yetkili durumda. Hatta, özgeçmişinde verdiği bilgilere göre Başkan George W. Bush ve eski First Lady Laura Bush da dahil olmak üzere birçok üst düzey yöneticiye ve ABD devlet kurumlarında dilbilimci ve çevirmen hizmetleri verdi.
Abbas, NED’in internet sitesinde de şu ifadelerle tanıtılıyor: “CFU’nun (Uygur Hareketi) kurucusu Ruşan Abbas karar mercilerini sık sık Uygur bölgesinde insan hakları konusunda bilgilendirmektedir. Aynı zamanda ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde ve ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi‘nde sunum yapmıştı. Senatör Marco Rubio, Abbas’ı Şubat 2020’de ilk Uygur konuk olarak yılda bir kez yapılan ulusa sesleniş konuşmasına getirmiştir.”
RUŞEN ABBAS MAAŞI ABD’DEN ALIYOR
Ruşen Abbas’ın kurucusu olduğu Campaign for Uyghurs (CFU-Uygur Hareketi) Dünya Uygur Kurultayı (DUK)’na bağlı teşkilatlar arasında yer alıyor. DUK, 2004’ten bu yana ABD Kongresi bütçesinden faydalanan National Endowment For Democracy (NED)’den Uygur ayrılıkçılarına verilen 8 milyon 758 bin 300 dolar fondan beslenen kuruluşların başında geliyor.
Abbas, T24 internet sitesine verdiği röportajda ABD’den maaş aldığını da şu sözlerle itiraf etti:
“NED, bizim neyi savunduğumuza karar vermiyor. Bizim paraya ihtiyacımız var. Mesela ben Campaign for Uyghurs’u kurduğumda tam zamanlı bir işim vardı. Çok prestijli bir mimarlık firması için uluslararası iş geliştirme direktörüydüm. Ondan sonra da bir danışmanlık firmasıyla çalıştım. Önceki kariyerimde defalarca Türkiye’ye geldim ve Mehmet Şimşek, Cevdet Yılmaz, İsmet Yılmaz gibi birçok bakanla görüştüm.
Demek istediğim ben sadece para kazanmaya çalışan biri değildim. 2018’in Eylül ayında kardeşimi aldıklarında bu danışmanlık şirketinde Orta Doğu bölgesinden sorumluydum. İlk yılımda CFU için hiç para almadım ancak hem tam zamanlı çalışıyordum hem de maaşımı insan hakları savunculuğu faaliyetlerim ve bu kapsamda yaptığım seyahatler için kullanıyordum. Kardeşimin kaçırılmasının birinci yıldönümünde NED’e fon başvurusunda bulundum. Kabul edilince işimden istifa ettim ve tam zamanlı aktivistlik yapmaya başladım.”
Dış İşleri Bakanlığı Neden Ruşan Abbas , eşi olan Abdulhakim İdris ve Julie Millsap isimli 2 si Uygur uyruklu olan 3 ABD vatandaşına Türkiye ye giriş yasağı koymuyor ?
EL-EZHER MEZUNU, DUK KURUCUSU
- Ruşan Abbas’ın eşi olan Abdulhakim İdris, Dünya Uygur Kurultayı’nın (DUK) kurucuları arasında yer alıyor. “Türkiye’deki muhafazakâr kesim üzerinde etkili” diye tanımlanan İdris hakkında DUK’un internet sitesinde şu bilgiler bulunuyor:
- “1986 yılında El-Ezher Üniversitesi’nde Mısır’da İslam eğitimi almak için memleketinden ayrılmadan önce Hotan’daki yeraltı İslam okullarında İslam dini çalışmaları ve Arap dili eğitimi aldı.
- 1991’de Avrupa’ya sığınma talebinde bulunan ilk Uygurlardan biri olarak Almanya Münih’e yerleşti.
- İdris Bey, Dünya Uygur Kurultayı’nın şu anki Genel Müfettişidir. 1991 yılında Avrupa’da ilk kurulan Uygur örgütleri olan Almanya’da Doğu Türkistan Birliği’nin kurucu üyelerinden biridir.
- 1996’da Dünya Uygur Gençlik Kongresi ve 1999’da Doğu Türkistan Ulusal Kongresi ve 2004’te Dünya Uygur Kurultayı kurucuları arasında yer aldı.
- DUK’ta Hazine, İcra Komitesi Başkan Yardımcısı, Dünya Uygur Kurultayı Mülteci Merkezi Direktörü olarak görev yaptı.
- Abdulhakim İdris Uygur Amerikan Derneği’nin Yönetim Kurulu Direktörlüğünü yaptı.”
- Abdulhakim İdris hakkında, Kurucu ve İcra Direktörü olduğu Uygur Araştırmaları Merkezi sitesinde Washington DC’deki Uygur Amerikan Derneği’nde Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunduğu, Uyghur Tribunal adı verilen sözde Uygur mahkemesinde bilirkişilik yaptığı da yazıldı.
DUK BAŞKANI DOLKUN İSA’NIN TÜRKİYE ‘YE GİRİŞİ YASAK
Dolkun İsa, ABD’nin ajan fonlama örgütü NED’den ödül aldı.
- 2022 yılı Eylül ayında Türkiye’ye gelmek isteyen Dünya Uygur Kurultayı (DUK) Genel Başkanı Dolkun İsa Türkiye’ye alınmadı.
- Almanya’dan uçakla Ankara’ya gelen İsa, ‘kamu güvenliğini tehdit’ gerekçesiyle Emniyet Genel Müdürlüğü ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan ülkeye giriş yasağı nedeniyle geri dönmek zorunda kaldı.
- ABD ile yakın ilişkileriyle dikkat çeken İsa, NED’in 2019 Demokrasi Ödülü’nü alan isimlerden biriydi. İsa aynı zamanda, İngiltere’de sembolik olarak düzenlenen sözde Uygur Mahkemesinin başvurucularından birisi.
- İsa daha önce Ağustos 2008’de ve 11 Ekim 2016’da geldiği Türkiye’ye hakkındaki yasak nedeniyle girememişti.
- DUK’un sitesinde verilen bilgiye göre İsa hakkında 1997’den 2018’e kadar İnterpol tarafından kırmızı bülten kararı vardı.
RUSHAN ABBAS, ABDÜLHAKİM İDRİS VE JULİE MİLLSAP’IN TÜRKİYE ZİYARETLERİ
Giriş: Amerika Birleşik Devletleri’nden İstanbul’a 8 Kasım 2020 tarihinde ikisi Uygur etnik kökenli
olmak üzere 3 Amerikan vatandaşı Türkiye’ye giriş yapmış ve 17 Kasım 2020 tarihine kadar İstanbul ve Ankara’da
görüşmeler yapmışlardır.
Bu kişiler, Amerika’da merkezi bulunan Uygur Hareketi lideri Rushan Abbas, Dünya Uygur Kurultayı Genel Müfettişi Abdulhakim İdris ve Uygur Hareketi iletişim yöneticisi Julie Millsap’tır.
- Rushan Abbas ve Abdulhakim İdris birbirleri ile evli ve Uygur etnik kökenli şahıslardır.
- Rushan Abbas, 1989 yılında beri Amerika’da yaşamakta ve 1996 yılından beri Amerika vatandaşlığı bulunmaktadır.
- Abdulhakim İdris, 1986 yılında Çin’den ayrılmış ve Mısır’a eğitim görmek için gitmiştir.
- Akabinde Almanya’nın Münih kentine yerleşmiş ve 2010 yılında Amerika’ya yerleşmiştir.
Julie Millsap ise Amerika’nın Teksas Eyaleti’nin Antonio kentinde yaşayan Millsap ailesinin kızlarıdır.
Julie Millsap Uygur Hareketi’ne katılması Rushan Abbas‘ın ona bizzat teklifi ile 2020 yılının Nisan ayında olmuştur. Bu tarihten itibaren Julie Millsap, aynı zamanda Rushan Abbas’ın asistanı olarak ta çalışmaktadır.
Rushan Abbas ve Abdulhakim İdris, doğrudan CIA için çalışan maaşlı, ödenekli istihbarat personelleridir.
Julie Millsap Çin’e 2007 ve 2008 yıllarında yaptığı turistik ziyaretlerden sonra 2010 yılında temelli olarak Çin’e yerleşti. Bu tarihten itibaren Çin’de çeşitli şirketlerde eğitim ve iletişim danışmanı olarak çalıştı. Çin’de
tanıştığı bir Çin vatandaşı olan Hilong Liu ile 07.07.2013 tarihinde evlendi.
Çin’in İç Moğolistan ÖzerkBölgesi’ne bağlı Huhhot kentinte yaşamaya Başladı. Julie Millsap’ın ifadesine göre Çin’de insan hakları ihlalleri ile ilgili bazı konularda siyasi paylaşımlarda bulunması sebebiyle korktuğu için eşi Hilong Liu ile birlikte 21.02.2020 tarihinde Huhhot şehrinden Pekin’e gelerek 22.02.2020 tarihinde Pekin Havaalanından Japonya’ya gittiler. Japonya’dan ise Amerika’ya gittiler. 2020 yılının Nisan ayında,Uygur Kampanya Hareketi direktörü Rushan Abbas tarafından kendisine yapılan bir teklif ile Uygur Kampanya Hareketi’nde iletişim yöneticisi olarak çalışmaya başladı.
Julie Millsap Eşinin adı: Hilong Liu (Çinli)
CIA’nın Çin masasında uzun yıllar çalışan bu iki kişinin görev ve yetki alanları Uygur diasporası’dır. Julie Millsap için CIA ile bağlantılı kişi olduğu söylemini kullanmak yerinde olacaktır.
Julie Millsap’ın CIA ile bağlantısı Rushan Abbas üzerinden gerçekleşmektedir.
Yukarıdaki ön bilgiler doğrultusunda bu üç şahısın kimler oldukları, Türkiye’ye gelmelerinin sebepleri, amaçları, Türkiye’de gibi faaliyetlerde bulundukları, İstanbul ve Ankara’da kimler, hangi Sivil Toplum Kuruluşları ve siyasi partiler ile görüştükleri aşağıda detaylı olarak anlatılmıştır.
1. Türkiye’ye ne zaman geldiler ?
8 Kasım 2020 tarihinde Amerika’nın Washington şehrinden Türkiye’nin İstanbul şehrine geldiler.
2. Türkiye’ye gelme amaçları nedir ?
2.1. Türkiye’de Uygur provakasyonu yaparak Türkiye Hükümetine oy kaybettirmek Rushan Abbas, Türkiye’ye geldiği günden bu yana Türkiye’de Gelecek Partisi, İyi Parti, Deva Partisi ve Saadet partisi olmak üzere sadece muhalif siyasi partileri ziyaret etti. Türkiye’de Hükümet partisi veya Hükümete yakın hiçbir siyasi parti ile görüşme yapmadı. Rushan Abbas, bu görüşmeleri bilinçli ve planlı olarak yapmaktadır. Bu görüşmeler, Amerika’da planlanmakta ve Amerikalıların aracı olmasıyla görüşme programları oluşturulmaktadır. Amacı, Türkiye’de muhalif partilere Uygur meselesi ile ilgili açıklama yaptırarak Türk Hükümeti’ni konu ile ilgili tuzağa çekmektir. Muhalif partiler Uygur meselesi ile ilgili açıklama yaptığında Hükümet yetkilileri sessiz kalırsa eğer bu durum ”Türk Hükümeti Çin ile anlaştı, Uygurları görmezden geliyor” şeklinde mevcut Türk Hükümeti aleyhinde kara propagandaya çevrilecektir. Bu durumda Türk Hükümeti’nin, milliyetçi kesimden oy oranı küçük miktar da olsa azalacaktır.
Bu strateji, Amerika’nın Türkiye’de muhalif partileri desteklemesi ve Hükümet’i yıpratma stratejisinin bir parçasıdır.
2.2. Türkiye’de Uygur kışkırtıcılığı yaparak Türkiye-Çin ilişkilerini germek ve Kuşak-Yol Çalışmasını ve iki devletin ilişkilerini Yıpratmaktır.
Rushan Abbas ve ekibi, Türkiye’de muhalif siyasi partilerle görüşerek ve bazı medya organlarına çıkarak Türkiye’de Uygur kışkırtıcılığı yapmakta ve Türkiye’de Milliyetçi-Muhafazakar bazı kesimleri Uygur meselesinde harekete geçirerek Türkiye-Çin ilişkilerini germeyi, yıpratmayı hedeflemektir.
Türkiye’de 9 Kasım-15 Kasım aradında ziyaret ettiği Gelecek Partisi, İyi Parti, Deva Partisi, Saadet Partisi’nin Rushan Abbas’ın ziyaretlerinden hemen sonra Uygur meselesine dair bu 4 siyasi partinin açıklamalar yapması,bu yazımızı ispatlar niteliktedir.
2.3. Amerika’da ki seçimlerin Uygur meselesini etkilemeyeceği mesajını vermek Amerika’da seçimlerin tamamlanmasının hemen ardından 8 Kasım 2020’de Bu 3 Amerikalının Türkiye’ye gelmesinin sebebi , Amerika’da ki seçimlerin sonunucun Amerika’nın Uygur politikasını değiştirmeyeceği, Amerika’da Uygur meselesinin partiler üstü bir mesele olduğu mesajını vermektir.
2.4. Türkiye’de ki Uygur Dernek, Vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarını Amerika’nın kontrolüne almak için Rushan Abbas ve ekibi, Türkiye’de;
1-) Doğu Türkistan Maarif Derneği
2-) Uygur Akademisi,
3-) Nuzurgum kültür ve Aile derneği gibi önemli Uygur sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ederek, bu ve benzeri Uygur sivil toplum örgütlerini Amerika’nın kontrolünde tutmak amacını taşımaktadır.
2.5. Türkistan İslam Partisi terör örgütünün Suriye’den Afganistan’da taşınması organizasyonu Rushan Abbas ve ekibini 9 Kasım 2020 Türkiye’de Doğu Türkistan Maarif Derneği ile görüştü. Bu görüşme de Abdülkadir Yapcan’da vardı.
Abdülkadir Yapcan, daha önce silahlı terör örgütüne üye olmak suçlamalarıyla Türkiye’de yargılanmış ve Suriye’ ki sözde Uygur cihatçıları ile yakın ilişkisi olan biridir.
Doğu Türkistan Maarif Derneği ise 2011 sonrası Malezya ve Tayland üzerinden Türkiye’ye getirilen Uygurları Suriye’ye gönderilmesi organizasyonlarının içinde yer alan ve Suriye’de ki Türkistan İslam Partisi ile yakın ilişkileri olan bir sivil toplum kuruluşudur.
Bu sebeplerden dolayı Rushan Abbas ve ekibinin Doğu Türkistan Maarif Derneği ziyareti, Suriye’de bulunan Türkistan İslam Partisi terör örgütünün Afganistan’ın Wakhan bölgesine yerleştirilmesi için bu derneği aktif olarak kullanmak amacındadır.
3. Türkiye’de hangi faaliyetlerde bulundular?
3.1. Doğu Türkistan Maarif Derneği Ziyareti
Tarih: 09.11.2020
Yer: Molla Gürani, Turgut Özal Millet Cd No:108, Fatih/İstanbul
Açıklama: Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan, Başkan yardımcısı Abdulehad Abdurrahman ve Abdülkadir Yapcan isimli Uygur şahıslar ile görüştüler.
3.2. Uygur Akademisi
Tarih: 09.11.2020
Yer: Bahçelievler Merkez, İzzettin Çalışlar Cd. No: 55 / 5, Bahçelievler/İstanbul
Açıklama: Uygur Akademisi Başkanı Ferhat Kurban Tanrıdağlı ve bazı Uygur kişiler ile görüştüler.
3.3. İndependent röportajı:
Tarih: 09.11.2020
Yer: Bahçelievler Merkez, İzzettin Çalışlar Cd. No: 55 / 5, Bahçelievler/İstanbul ( Uygur Akademisi
Binası)
Açıklama: Rushan Abbas, İndependent’te gazeteci Cihat Arpacık ile röportaj yaptı.
3.4. İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa milletvekili Ahmet Erozan ile görüşme
Tarih: 11.11.2020
Yer: Ankara
Açıklama: İyi Parti genel Başkan Yardımcısı Başkanı Ahmet Erozan ile görüştü. Görüşmede ayrıca Dünya Uygur Kurultayı Genel Sekreteri Erkin Emet ve Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Erkin Ekrem‘de bulundu.
3.5. Gelecek Partisi ziyareti
Tarih: 12.11.2020
Yer: Mustafa Kemal Mah. 2127 Cad, 2126. Sk. No 8, Çankaya/Ankara
Açıklama: Gelecek Partisi Başkan Yardımcısı Yavuz Aliağıroğlu ile görüştüler.
3.6. Deva Partisi ziyareti
Tarih: 12.11.2020
Yer: Mustafa Kemal Mahallesi, 2158. Sokak, No: 9 Çankaya, Ankara
Açıklama: Deva Partisi Genel Başkan yardımcı Abdurrahman bilgiç ile görüştüler.
3.7. Doğu Türkistan Cumhuriyeti bayramı kutlama organizasyonu:
Tarih: 12 Kasım 2020
Yer: The Green Park Hotel/ Çukurambar Ankara
Organizasyonu Düzenleyen Uygur Teşkilatlar: Uygur Akademisi, Dünya Uygur Kurultayı, Uygur
Hareketi
Açıklama: Rushan Abbas ve Abdulhakim İdris konuşma yaptı.
3.8. İyi Parti ziyareti
Tarih: 13.11.2020
Yer: Mustafa Kemal Mah. 2127 Cad, 2126. Sk. No 8, 06520 Çankaya/Ankara
Açıklama:
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcıları Selçuk Özdağ ve Ümit Yardım ile görüştüler.
3.9. Saadet Partisi ziyareti
Tarih: 13.11.2020
Yer: Zübeyde Hanım mah. Tesviyeci cad. No:31 Altındağ Ankara
Açıklama: Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Başkan Yardımcısı Cafer Güneş ile
görüştüler.
3.10. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile görüşme
Tarih: 15.11.2020
Yer: Halkalı Merkez, Basın Ekspres Cd. No:5/B, Küçükçekmece/İstanbul
Açıklama: Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Rushan Abbas, Abdülhekim İdris, Julie Millsap görüştü.
3.11. Akit TV televizyon programı
Tarih: 15.11.2020
Saat: 21.00
Programın adı: Vizyon
Yer: Halkalı Merkez Mah. Dereboyu Cad. No:65/6
Küçükçekmece / İstanbul
Açıklama: Rushan Abbas ve Abdülhekim İdris programa konuşmacı olarak katıldı.
3.12. Nuzurgum Derneği Ziyareti
Tarih: 15.11.2020
Yer: Nuripaşa mahallesi, Zeytinburnu-İstanbul
Açıklama: Rushan Abbas ve Julie Millsap, Nuzugum Kültür ve Aile Derneğini ziyaret etti. Dernek
başkanı Münevver Özuygur ve diğer dernek yöneticilerinden oluşan bir grup kadın ile toplantı yaptı.
3.13. İstiklal TV Televizyon Programı
Tarih: 16.11.2020
Yer: İstanbul
Açıklama: Rushan Abbas ve Abdülhekim İdris, Uygurlara ait youtube ve website üzerinden interaktif yayın yapan İstiklal TV’de Abdullah Yalkun’un programına katıldılar.
Kominist Çin Devletinin Türkiye Vize Temsilcisi Zeynure Kirem Madem Doğu Türkistan hayalim var diyorsun yayınladığın Facebook paylaşımlarınde bu nasıl bir çelişki diye sorarız sana ? wep sayfanda neden Türkçe ve Uygurca Konuşmasının Türkçesini paylaşmadın ?
Zeynure Kirem’in http://www.jadetour.com sayfasından alıntıdır.
Matahari kimdir ?
Mata Hari, dünya medyasında ve casusluk tarihinde bir kilometre taşını temsil ediyor. Çünkü adı, bir yabancı istihbarat servisinden gizli bilgileri elde etmek için erkeklerin manipüle edilmesini simgeliyor. Ama gerçekten bir casus muydu yoksa yüzleşemeyeceği uluslararası koşulların mağduru muydu?
Birçok tarihçinin araştırma konusu haline gelen Mata Hari, fotoğrafları, biyografisi ve kişisel hayatıyla çok çekici bir insandı. Yazarlar, tarihçiler ve film yapımcıları için çok zengin bir malzeme haline geldi ve ona “casusların casusu” denildi.
Paulo Coelho “Casus” adlı kitabında casuslukla suçlanıp yeterli delil olmamasına rağmen idam edilen dansçı Mata Hari’nin unutulmaz hikayesini kendi tarzıyla anlatıyor.
Hollanda’nın küçük bir kasabasında doğup zamanla tarihin en sansasyonel isimlerinden biri haline gelen ve Mata Hari adıyla tanınan Margaretha Geertruida Zelle’nin yaşamını gençliğinden başlayarak sırayla yaptığı evliliği, Paris’e kaçıp Mata Hari’ye dönüşümü ve casuslukla suçlanarak idam edilmesine kadar geçen bir zaman çizgisinde okuyoruz.
Matahari’nin Çelişkili biyografisi
Mata Hari’nin hayat hikayesinde, kendisi hakkında bu kadar çok şey icat ettiği gerçeğinden başlayarak, gerçeği kurgudan ayırmak zordur. Pek çok insan Mata Hari adını bilir, ancak pek çoğu da onun hikayesinin hangi kısmının gerçek, hangi kısmının saf kurgu olduğunu bilmez.
Bazı tarihçiler, Mata Hari’nin gerçek bir casus olduğuna ve onun siyasi hayranlarından ve Fransız subaylarından sırlar toplayarak Almanlara gönderdiğine inanıyor. Başka bir tarihçi ekibi, Mata Hari’nin aslında uluslararası oyunların kurbanı olan saf bir kadın olduğuna inanıyor.
Onun hakkında gerçekten bildiğimiz şey, çok seyahat ettiği ve I. Dünya Savaşı sırasında büyüleyici güzelliği ve duygusal maceralarının onu çok karmaşık bir casus ağına dahil olmasına yol açtığıdır.
Mata Hari, tarihçilere ruhu ve çözülmemiş biyografisiyle iz bırakmış bir kadındı.
Matahari’nin Egzotik dansı
Endonezya’da geçirdiği yıllar boyunca, yerel kültürü ve dansı öğrenmeye başladı. Mata Hari’nin daha gizemli ve ilginç görünmesini sağlamak için insanlara, doğduğu sırada ölen Hintli bir tapınak dansçısının kızı olduğu ve çocukluğunu tropikal Java ormanlarında geçirdiğini söylüyordu.
Daha sonra Paris’te bir sirkte model ve dansçı olarak çalıştı. Uzakdoğu dansından uyarladığı çekici dansı sayesinde pek çok hayran kazandı ve kısa sürede Paris’te ünlü oldu.
“Egzotik dansçı” olarak bir üne kavuşmuştu. Sahne adı olarak Mata Hari’yi seçti.
Viyana, Milano, Berlin ve Monte Carlo’da dans etmeyi sürdürerek zamanının en yüksek ücretli dansçılarından biri haline geldi. Ayrıca pek çok üst düzey askeri memur, iş insanı ve çeşitli ülkelerden politikacılardan bir sevgili zinciri oluşturdu.
Gösterilere çıkarken kostümü, kollarındaki mücevherler, transparan elbiseler, mücevherlerle süslenmiş bir büstiyer ve başına taktığı bir taç ile sınırlıydı.
Avrupa’dan bir gazete onun hakkında şunları yazdı: “Bu çıplak dansçı, herhangi bir erkeğin aklını kaybetmesine neden olan yeni Salome’dir.”
Mata Hari de kendisinden şu şekilde bahsediyordu: “Nasıl iyi dans edeceğimi bilmiyordum. Çok sayıda insan beni izlemeye geldi, çünkü çıplak bir fotoğrafta seyircilerin önünde görünmeye cesaret eden ilk kişi bendim.”
İspanyol yazar Gomer Carrillo, “Mata Hari’nin Hayatı ve Trajik Ölümü” adlı kitabında, onun erkekleri kontrol eden harika bir sihre sahip olduğunu açıklar.
Hayranları üzerindeki etkisi ve çekiciliği, I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kadar devam etti.
Matahari’nin Hüsranla biten hayatı
Dikkate değer bir şöhret ve büyük bir servet yarattığı gibi, düşleri ve yalanları sonunda kendisini yok etti. Dansçı, I. Dünya Savaşı’nın acı yıllarında pervasızca kendini Fransa ve Almanya’nın dış ilişkilerine kaptırdı. Hem Fransa hem Almanya’nın casusu olarak kullanıldığını bilmiyordu ama Almanya onu kasten suçladığında ve Fransa onu askeri başarısızlıkları için bir günah keçisi olarak feda ettiğinde gerçek kaderiyle tanıştı.
Bir idam mangası tarafından idam edildi ve başının kesilmesi gibi korkunç bir ritüele tabi tutuldu. Tuhaf bir şekilde kupa olarak Fransa Tıp Okulunda on yıllardır saklanan başın korunmasıyla, Mata Hari ironik bir şekilde arzuladığı “sonsuz şöhreti” kazandı.
Ölümü, insanlığın ortak mitlerine trajik bir şekilde katkıda bulundu: Ulusların ve imparatorlukların kaderini değiştirmek için baştan çıkarıcı süper casus.
İngiliz tarihçi Julie Wellwright’a göre, “Bağımsız bir kadın, tarafsız bir ülkenin vatandaşı ve bir dansçıydı, bu da onu savaşı kaybeden Fransızlar için ideal bir günah keçisi haline getirdi.” diyordu.
Yakalandıktan sonra duruşmada casusluk yaptığını hiç kabul etmedi.