Site Rengi

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
Smiley facehttps://cesurtv.com/
''Janvak ''Smiley facehttps://www.jandarmavakfi.com.tr/

1918’den 2019’a

29.07.2019
349
A+
A-

1918 yılıdır. Osmanlı Türkiye’sinin uçurum kıyısına çadır kurduğu zamanlar.

İçte ve dışta, şiddeti giderek artan sarsıntılar…

Bütün Batı’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın, Bolşevik Rusya’nın yoğun baskıları ve azınlıkların tehlikeli adımları arasında kıvranan bir devlet!

Anayurt böylesi kriz ve koşulların pençesinde kıvranırken, akıl almaz işgâl, istilâ, işkence ve soykırımlara uğrayan Azerbaycan ve Dağıstan Türklüğü’nün ileri gelenleri, Türkiye’den yardım talebinde bulunurlar. Gereği yapılacak, soydaşlarımızın imdatlarına koşulacaktır.

Osmanlı Türk Devleti’nin Harbiye Nâzırı Enver Paşa, Kafkas İslâm Ordusu’nu kurdurmuş, başına da kardeşi Nûri Paşa’yı atamıştı.

12 bin mevcutlu bu gönüllüler ordusu, tümüyle Müslümanlardan oluşuyordu. Devletle bağlantısının anlaşılmaması, Almanlar yada Ruslar tarafından ayrıca bir baskıya mâruz kalınmaması için, bu ordunun adına “Kafkas İslâm Ordusu” deniyordu.

Çanakkale ve Kut’ül Amâre’den sonra bir diğer büyük utkunun doğuşu, Azerbaycan topraklarında, Nûri Paşa komutasındaki Kafkas İslâm Ordusu’nun sancağı altında sağlanmış, soydaşlarımız ise İngiliz, Moskof ve Ermeni keferelerinden kurtarılmıştı…

Yıl 2019!

Balkanlar’da, Kırım ve Kafkaslar’da, Doğu Türkistan’da, Güney Türkistan’da, Güney Azerbaycan’da, Irak ve Suriye hattında ve daha pek çok coğrafyada, gözleri, Türk’ün Ay-Yıldızlı Al Bayrağı’nı arayan milyonlar var! Onların başında da Türkmenli’ndeki kardeşlerimiz gelmektedir.

Türk Devleti’nin bugün, her dönemden daha çok orada bulunması gerekir. İran’ın yada başka bir devlet ve devlet yapılanmasının insaf ve himâyesine itilmemelidir Türkmeneli.

Kerkük’te, Erşat Salihi’nin önderliğinde, Türk’ün yerinden doğruluşu dahi düşmanları korkutup kaçırmaya yetmiştir. Durum böyle iken ve hemen yanı başımızda öz kardeşlerimiz ıstırap çekmekteler iken, onların bağımsızlıkları uğruna, geçmişe dayalı devletler arası bir antlaşma maddesi aramak da yersizdir. Kan ve kültür bağı, Türkmeneli’nde tuğ kaldırmamız noktasında yeterli gerekçelerdir.

Herhangi bir devlet, dünyanın bir ucundan diğer ucuna müdahale hakkını kendinde görüyor da, binlerce yıllık bağımsızlık ateşi ve devlet deneyimi ile sınırlarımızın bir adım ötesinde varlık ortaya koymaktan biz mi çekiniyoruz?

Şu sıralar Kerkük’te ve diğer Türkmen kentlerinde uygun bir zemin söz konusu. Devletin gizli ajandasına, gerek Irak ve gerekse Suriye Türkmen yurtları adına “üç aşamalı” bir “devletleşme projesi” işlenmeli ve bu proje, “özerklik, bağımsızlık ve birlik” temelinde yükseltilmelidir. Aksi taktirde, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde, soydaşlarımızı ve sınırlarımızı korkunç bir tehlikeyle karşı karşıya bırakacağız.

Yakın gelecekte suların daha da bulanacağını hesâba katar ve önlemlerimizi alırsak, çok değil, 5-10 yıl içerisinde Diyarbakır’ın, 10-15 yıl içerisinde de İstanbul’un düşmesini ve gayri-Türkleşmesini engellemiş sayılacağız.

1918 yılının kıtlık ve koşullarında, onurundan ödün vermemiş bir devletin, 2019 yılının olanaklarında sessizliğe bürünmesini hiç kimse beklemeyecek, kabullenmeyecektir…

Tutsak kandaşlarımız başta olmak üzere, tüm Türkleri korusun Uluğ Tanrımız!

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.