Sabir Boğda;Türkiye ile Çin istikrarı sağlanması durumunda,her türlü krizi fırsata çevirebileceğini söyledi.
ulakci.com’a konuşan Uygur Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Sabir Boğda, Çin Halk Cumhuriyeti Uygur Özerk Bölgesi ile Türkiye arasında 1 milyar dolar olan ticaret hacminin arttırılarak ve Çin yatırımlarının Türkiye’ye çekilerek markalaşma yoluna gidilmesi gerektiğini belirten Sabir Boğda, böylece Türkiye’den güçlü sanayi altyapısıyla dünyaya ihracat yapılabilaceğini vurguladı.
Sabir Boğda röportajda şunları söyledi:
Yeni İpek Yolu projesi, Çin ile Avrupa pazarını birbirine bağlarken, dünya ticaretinin yüzde 60’ı bu iki bölge arasında gerçekleşecek. Projenin gerçekleşmesi aşamasında özellikle karadan Ortadoğu ve Avrupa’ya ulaşan ticaret yolunun güvenliği için, Türkiye stratejik bir konumdadır. Bu durum Çin açısından; Orta Asya, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da işbirliği yapabilecek en ideal ülke yine Türkiye. Çin’in, dünyanın en büyük ikinci ekonomik gücü ve yüksek teknolojiye sahip olması nedeniyle, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sermaye ve teknoloji sanayi yatırımları için de önemli bir ülke olduğu söylenebilir. Bu durum iki ülke arasında ciddi ekonomik iş birliği ve istihdam yaratır.
Çin; 5 özerk bölge, 23 bölge, 661 şehirden oluşmaktadır. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine, Çin’in sınırı olan Sincan Uygur Özerk Bölgesi, özerk bölgelerden bir tanesi olup, Çin’in 40 milyar dolarlık yatırım sözüyle büyük önem verdiği İpek Yolu Ekonomik Kuşağı projesinin en önemli çıkış durağıdır. 1 milyon 665 bin kilometrekare yüzölçümüyle, ülkenin en büyük özerk bölgesi olan Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in kullandığı pamuğun yüzde 90’ını, petrol ve doğalgazın yüzde 30’unu üreten bölgeden geçen Orta Asya-Çin doğalgaz ve petrol boru hattıyla, Batı Çin-Batı Avrupa hattı stratejik konumunu artıran diğer faktörler arasında yer alıyor.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Asya konjonktüründe olduğu kadar, Türkiye için de önemi çok büyüktür. Çin’in Xinjiang, Uygur Özerk Bölgesi’nin Başkenti Urumçi’den yola çıkan Çin-Avrupa treni; Şian-Urumçi-Bakü-Tiflis-Kars-İstanbul üzerinden Avrupa’ya devam etmektedir.
Tarihi ve kültürel bağları göz önüne alındığında, Uygur Özerk Bölgesi ile yapılacak işbirliği Türkiye’ye büyük avantajlar sağlayabilecektir.
Çin ve Türkiye arasında ticari işbirliğinin geliştirilmesi noktasında, Uygur İş Adamları Derneği önemli bir rol üstleniyor. Kurulduğu günden (10 yıl) bu yana aktif olarak çalışan dernek, ilk Xinjang Uygur Özerk Bölgesi’nden başlamış olduğu ticari projelerle; 2012 yılına kadar 11 milyon dolar olan ticaret hacmi 2012 yılından itibaren aktif ve doğru stratejilerle 1 miyar dolar seviyelerine yaklaşmıştır.
“Türkiye Çin’den daha cazip olanaklara sahip”
Sabir Boğda’nın 30 yıl boyunca Türkiye’de yaşamış olması ve iki ülkeyi yakından tanıması, derneğin rolünü daha da önemli kılıyor. Dünyada yaygın olan Çin’den mal ithal etmenin yanında, Türkiye’nin Çin’e ihracat yapabileceğine de inanan Çin Pasaportuyla ülkemize gelen Uygur uyruklu olan ve sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Boğda, bu konuda yaptıkları çalışmaları sırasıyla anlattı.
Türkiye’den tekstil, tasarım, deri sanayi, tarım, mermer, hatta denizcilik gibi pek çok alanda Çin’e yapılan ihracatın büyük bölümü Türk ve Çin iş adamların yanı sıra, Uygur iş adamları da önemli rol oynuyor .
Uygurların, Türkiye ve Çin arasında tarih boyunca ticaret ağırlıklı köprü konumunda olduğu bilgisini veren Çin Pasaportuyla ülkemize gelen Uygur uyruklu olan ve sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan sabir Boğda, bu durumun Türkiye’deki Uygurların sanayileşmesi ve ülkeye adapte olması için çabaladıkları amaçlar, iki ülke arasında verimli toplum haline getirebilmek için çalıştıklarının altını çiziyor.
Bu durumu aynı zamanda Türkiye’deki yaşayan Çine yakın olan bazı Uygurların iş dünyasında ticari kimlik kazanmasını değerlendiren Boğda, “Derneğimiz Uygur bazı iş adamlarının Türkiye’ye adapte olabilmesi, ikili ticaret hacminin geliştirilmesi, bölge üzerinden Çin’e olan ihracatımızı ve ticaret hacmimizi büyütmek amacıyla kuruldu. Kurulduktan sonra da, bu amaca uygun olarak Türkiye ile ticarette önemli adımlar attık.
Türk Ekonomi Bakanlığı’nın dünyada gerçekleştirmek istediği Türk Ticaret Merkezi projesini ilk anavatanımız Vefa bölgesi – Urumçi’de kurduk. Bu projeyi 2012’de hayata geçirdik. O dönemlerde Uygur Özerk Bölgesi’nin Türkiye ile 11 milyon dolar olan ticaret hacmini, kurmuş olduğumuz Türk Ticaret Merkezi aracılığıyla 900 milyon dolara kadar çıkardık. Tabii Çin’de bilinmeyen birçok ticari noktalar var. Örneğin; herkes Çin’i çok ucuz biliyor, aslına herkes Çin’den mal almayı cazip görüyor ama Türkiye’de de, Çin’den cazip olan birçok ürün ve fırsatlar var. . Bu ürünlerin ihracatı gerçekleştirilebilinir, az sayıda ihracatı olan ürünler de gerekli çalışmalarla çoğaltılabilinir.
Gıda, tekstil, deri sanayi ve ham maddesi, tarım, yaş meyve, kuru gıda, deniz ürünleri, mermer sektörleri öne çıkıyor. Bu ihracatın birçoğuna Türkçeye, Çinceye hakim ve iki ülkeyi iyi tanıyan Uygur iş adamları aracılığı ile yapılmakta ve aynı anda bölge halkının tarihi ipek yolu üzerinde yıllarca gösterdiği ticari tecrübelerinden ve günümüzde de önemli bir yeri olan bölge insanından yararlanabileceği” ifadesini kullanıyor.
“Türkiye, Çin’e ihracatını artırabilir”
Sabir Boğda, sanıldığı gibi sadece Türkiye’nin Çin’den ithalat yapmadığını tam tersi Türkiye’nin de ihracat yapma şansının olduğunu ve var olan ihracatı daha da arttırabileceğini belirtiyor.
Çin’de Türk hazır giyim sektörü, Avrupalı ürünlerin çok fahiş olmasından dolayı daha avantajlıdır. Bundan dolaya Türk ticaret merkezinin başlangıç merkezi Urumçi’den merkezimiz aracılığıyla 70 milyon dolarlık hazır giyim gönderildi. Halen birçok Türk markaları, Çin’den perakende mağazacılık sektöründe yer almaya çalışmakta.
Deri ürünleri de aynı şekilde. Çin’e giden hammadde işleme noktasında sodyum-bikarbonat gibi bazı kimyasal hammadde haricinde; yılda 20 bin ton civarında İşlenmiş deri ürünleri gidiyor.
“Sadece mermer sektörü 2.5-3 milyar dolar ihracat yapıyor”
Uygur İş Adamları olarak bir tarafta Çin ve Türkiye ilişkisinde, Xinjang Uygur Özerk Bölgesi’nin önemli olduğunu kaydetmekte.
“Çünkü Uygur İş Adamları Derneği herkesi kapsayan bir çatı” diyen Başkan Boğda, şöyle devam ediyor: “Uygur iş adamlarının buradaki potansiyelini çok iyi biliyoruz. Çin’in analizini iyi yapıyorlar ve Çin’in tüm bölgelerin de önemli bağlantıları var. Özellikle Çin ve Türkiye’de nelere gereksinim olduğunun tespitini çok iyi yapabiliyor ve hızlı bir şekilde bu fırsatları değerlendirme amacıyla rol alabiliyorlar. Çin ve Türk partnerleriyle iletişime geçip ticari alanı hareketlendiriyorlar. Sözgelimi; 20 seneden biri Türkiye’de sadece mermer sektöründe öncü olan binlerce bölge gençleri mevcut ve halen hazırda faaliyet göstermektedirler.
Bu da sadece mermer sektöründe yılda 2.5-3 milyar dolarlık ihracat demek. Turizmde de binlerce gencimiz rehberlikten acenteciliğe kadar görev yapıyor. Şu anda Türkiye ve Çin’deki birçok devlet kuruluşunun temsilcileri bölgeden seçilmiştir. Türkiye’deki yatırımlarda önemli rol alan bölge iş insanları mevcut. Hızlı tren projesi Türkiye’de Çin bankacılık yatırımlanın öncülüğünü yapmakla beraberinde (enerji, iletişim ve sanayi ve büyük altyapı firmalarında başarıya imza atmıştır. Birçok Türk iş adamları da Çin’de ki faaliyetlerini Uygur İş adamları ile beraber yürütmektedir.
Türkiye’nin Çin pazarına girmesinin biraz geç olduğuna işaret eden Sabir Boğda, “Türkiye’nin ve Çin’in gelişim sürecine baktığımız zaman aynı düzeydeler. Türkiye Çin’deki 1980-1990 fırsat trenini kaçırdı. Bu nedenle 2000’den sonra Çin’in Uygur Özerk Bölgesi bizim başlangıç noktamız haline geldi. Neden derseniz? Coğrafi yakınlık, karasal taşımacılık olarak bize en yakın bölgedeki çın sınır kapısı xinjiang uygur özerk bölgesi dir.
Pekin bize 9 bin kilometre ise Uygur Özerk Bölgesi ise 5 bin kilometre. Dolayısıyla Kazakistan, Özbekistan, gibi Orta Asya ya yıllık 60 bin Türk TIR taşımacılığı mevcut. Kırgızistan iki Kazakistan üç gümrük kapısıyla Çine sınır olmasından Türk ve Çin karasal taşımacılığın birleşmesi önemlidir. Yani coğrafi olarak en yakın Çinden Bişkek veya almata üzerinden mersine kadar olan kara taşımacılığı doğu Avrupa ve Ortadoğu taşımacılık için önemli. Pekin’den başlayan ve Mersin Orta Doğu ve Doğu Avrupa lojistik hattı İpek yolu kuşağı geleceğinin temelidir. Türk firmaları için fırsatlar olan tüketim bölgeleri İç Moğolistan ve Ningksia Özerk Bölgesi ve xinjang uygur özerk bölgeleri. Buraya ulaşmak için Çin’in merkezinden değil de xinjang Uygur Özerk Bölgesi’nden giriş yapmak Türkiye’nin ticareti ve Türk firmalarının geleceği açısından önemli” olduğunu belirtiyor.
“Turizmde atağa kalkılabilinir”
Urumçi’de Türk Ticaret Merkezi’nin işlek bir lokasyona kurulmasının önemli bir avantaj olduğunu anlatan Boğda, “Xinjiang Özerk bölgesi Urumgi şehrinde kurulan bölgede yıllık aşağı yukarı Çin iç bölgelerinden 3 milyon yerli turisti ağırlıyor. Dolayısı ile Türk Ticaret Merkezi aracılığı ile Ülkemizi Çine tanıtarak iki ülke arasında turizme katkı sağlamıştır. Türk Ticaret Merkezi’nde kaliteli tekstil, gıda, eğitim gibi birçok konularda faaliyet yapmaya başladık. Kültürel ve eğitim faaliyet sonucunda binlerce Uygur genci Türkiye’ye eğitim için geldi. Bir yandan da sağlık turizmiyle ilgili çalışmalar yaptık. Türkiye Kültür Bakanlığı’nda ve Ekonomi Bakanlığının destekleriyle tanıtımları yapıldı. Uygur Özerk Bölgesi Çin içerisinde sahil bölgelerine çok uzak ve bugün bir bölge turistin Çine sahil olan bölgelere gitmesi 5 saatlik uçak mesafesi. Aynı şekilde Uygur Özerk Bölgesi Urumçi-Antalya’ya 6 saat. Yani bir saat farkla turistlerinin daha kaliteli ve uygun koşullarda Türkiye’ye seyahat yapması mümkün” olduğunu belirtti. Türkiye’yi beğenen turistlerin tekrardan geldikleri ve birçok emlak yatırımları yapmıştır.
Çinlilerin Türkiye’de öncülüğünü yapmak…
Türkiye’nin Çin’de bir Uygur ayağının olmasının önemine değinen Başkan Boğda, “Bir Türk esnafın Çin’in bütün bölgeleri gezme şansı yok Çinli iş adamları içinde Türkiye’nin tüm bölgeleri gezme şansı zor. Bu rolü üstlenecek iki ülke arasında kültürel bağları olan tüm koşullara uyum sağlayabilen Bölge iş adamları önemi artmaktadır. Bir başka bakış açısıyla derneğimiz bir yandan Türkiye’ye turist getirirken diğer yandan da onların ticaret yapmalarını ve özellikle iki ülkenin karşılıklı yatırımlarını teşvik etmektedir. Çin’de ki Müslüman Uygur nüfusu ne kadar önemliyse Çin için de Türkiye’de yaşayan 60.000 Uygur-Kazak nüfusu da aynı öneme sahiptir.”
“Türkiye Silikon Vadisi olabilir”
Çin’de birçok sanayi ve üretim tesisleri olmasına rağmen uluslararası bilinir marka çok az olduğunu söyleyen Boğda, ülkede fason üretim yapan binlerce elektronik fabrikası, binlerce sanayi kuruluşunun olduğunu belirtiyor.
Bu fabrikaların uluslararası markalara fason üretim yapmasına rağmen kendi markalarını geliştiremedikleri bilgisini veren Başkan Boğda, “Bu fabrikaların Türkiye’ye teknoloji üretim bantlarının taşınması ile İslam Coğrayasın da Türk markalarının bilinirliliği ile bölgemizde önemli başarı elde edebilir. Türkiye’yi bu anlamda Avrupa ve Ortadoğu, İslam Coğrafyası’nın teknoloji merkezi olabilir. Çin’de markalaşamamış firmaların artık Türkiye’de ortak Türk markası çıkarması ve Ortadoğu ve Avrupa piyasasında Türk markası olarak çok rahat yer bulabilir. Türklerle Çin markaları ortaklaşa iş birliği yaptığı zaman bugün Ortadoğu ve Doğu Balkanlar gibi İslam Coğrafyasında da çok iyi başarılar yakalanılabilinir. İlgili bakanlıklarımızın Türkiye’deki yerli üretim kriterlerini artırarak daha fazla yatırım ve istihdamın onu açılarak yerli ürün kriterleri ve standartlarının üst seviyeye taşınıp yeni yatırımların önü açılmalı, buda Çinli firmalara Türkiye’de yatırım yapmasının önünü açacaktır. Umudumuz kısa zamanda Türkiye’de montaj teknolojisinden Çin’de ki üretim kriterlerinin yakalanması gerekmektedir.
“Türkiye’nin uygulayacağı politika sanayide bir dönüşüm yaşatabilir”
Pandemi’nin başından itibaren Türkiye ile Çin’in omuz omuza mücadele ettiğini kaydeden Boğda, “Çin pandemi’yi ilk fark eden ülke olarak çalışmalar yapıyor. Türkiye de pandemi krizini en iyi şekilde kontrol altına alarak başarılar elde etmiştir. Türkiye’de ki hastane ve sağlık turizminin altyapısının iyi olması, tarımsal geçmişinden dolayı pandemi krizini çok hissetmedi. Ancak bu krizden sonra Türkiye’nin bu süreci fırsata çevirmesi gerekiyor. Çünkü şu anda Türkiye ve Çin ilişkileri çok iyi. Çin ve Türk iş adamlarıyla ortak sanayi yatırımlarının önünü açıla bilinir. Bunun gibi birçok alanda sanayi göçü sağlanması lazım. Bunun altyapısını hazırlamak için Türkiye’nin politikası, altyapısı ve coğrafyasıyla bir dönüşüm yaşatabilir. Çin ile Türkiye arasında çok büyük fark görmüyorum. Her ikisi de üretim merkezi ama sanayide birçok alanda Çin’den gerideyiz. Geçmişteki Çin’de ki sanayileşme örneklerinin Türkiye’ye taşınması ve yerli marka üzerinden, Çinli ve Türk firmaların ön plana çıkmasında yarar var” açıklamasını yapıyor.
“Kriz, fırsata çevrilebilir”
Türkiye’de özel üniversitelerin çoğalmasıyla nitelikli iş gücünün arttığına işaret eden Sabir Boğda, “Türkiye eğitimli iş gücü potansiyeline sahip bir ülke. Ancak bu gençlerin istihdam edilmesi gerekiyor buda daha fazla yatırım ve üretimle olur.
Arzumuz Çin Türkiye ilişkisinin daha iyi gelişmesi ve bizler gibi bölge insanının da bu ilişkilerin gelişmesinde rolümüzün bulunabilmesi sağlanmalıdır.