1 Temmuz 2019 tarihli “İmamoğlu bu davadan ceza alırsa kurtuluşu yok” başlıklı yazımda İmamoğlu’nun VIP meselesi yüzünden Ordu Valisi’ne kameralar önünde hakaret ettiğini yazmıştım. Üstelik bu hakaret olayı görevli polislerin önünde yaşanmıştı. Kameralar dışında görevli polislerden oluşan bir grup olayları tamamen görmüş ve işitmişti. Kendisinin vali ve milletten özür dilemesi gerekirken “Vali bize tuzak kurdu bizden özür dilemelidir!” sözü ise, pişkinliğine tüy dikmiştir. Küfreden kendisi, özür dilemeyi bekleyen de o. Bir TV programında moderatör İsmail Küçükkaya’nın “Valiye hakaret ettiniz mi?” sorusuna canlı yayını izleyen milyonlara doğruyu söylemeyerek polemik yapması affedilecek ve hafife alınacak bir durum asla değildi. Biz rastgele bir kişiden bahsetmiyoruz. 16 milyon nüfusu olan dünyanın en önemli ve büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’un Belediye Başkanı’ndan söz ediyoruz. Karşısında hakaret ettiği kişi de devleti temsil eden bir vali. Ordu Valisi’nin o dönemde dava açacağı medyaya yansımıştı. Ordu Valiliği Basın ve Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden aldığım bilgilere göre dönemin valisi tarafından Ekrem İmamoğlu’na ‘hakaretten’ dava açılmış ancak dava neticelenmemiş halen devam ediyormuş. Bu kez eleştirim yargıya olacak. Bildiğimiz kadarıyla kameralar tarafından tespit edilen, bir grup polisin önünde yaşanan bu olay ile ilgili daha çabuk karar verilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. İlk tahkikat ve davanın gelişmesi hakkında bir bilgim yok. Yargının bu konuda haklı nedenleri de olabilir şüphesiz. Ancak geciken adalet adalet değildir atasözünü de unutmamak lazım.
Köşe yazımızda ikinci ve önemli iddia ise İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemi ile ilgiliydi. ‘Bey Konakları’ projesinde Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu tarafından dolandırıldıklarını iddia eden konut sahipleri Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlardı. İddialara göre baba-oğulun ortak olduğu İmamoğlu İnşaat Ticaret Ltd. şirketinin Beylikdüzü’nde yaptıkları ‘Beykonakları’ projesinde kamuya ait değeri 20 milyon TL olan yaklaşık 3 bin metrekarelik yeşil alanı usulsüz olarak işgal edip projeye dahil etmek suretiyle villa alan vatandaşları dolandırmışlardı. Baba oğul İmamoğlular hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ‘Nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla iddianame düzenlendiği anlaşılmıştı.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama hukuki anlaşmazlık bulunduğu iddia edilerek beraatla sonuçlansa da müştekiler Yargıtay’a başvurdu. Dosya, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’ne gitti. Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği beraat kararını eksik soruşturma yapılması nedeniyle bozarak Ekrem İmamoğlu ve Hasan İmamoğlu’nun yeniden yargılanmaları gerektiğine hükmetti. CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve babası Hasan İmamoğlu hakkında, “Nitelikli dolandırıcılık” suçundan 7 yıla kadar hapis cezası talebiyle açılan davaya devam edildi. CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu avukat Burcu Aydın, Hasan İmamoğlu’nu emekli hakim avukat Ali Asker Kazak’ın savunduğu davayla ilgili mahkeme “Yargıtay” kararını açıkladı.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık avukatlarının ek süre taleplerini reddetti. Mahkeme, görüşü alınmak üzere dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
DOLANDIRICILIK DAVASI NASIL BAŞLADI
Dolandırıcılık davası, ‘İmamoğluzede’ 3 vatandaşın 2011 yılında Beylikdüzü’ndeki Beykonakları isimli siteden aldıkları villanın, pazarlama aşamasında kendilerine sosyal tesis olarak tanıtılan kısımlarında aslında yeşil olan olduğunu sonradan öğrenmeleri üzerine inşaat şirketinin ortakları ve yetkilileri Ekrem İmamoğlu ile babası Hasan İmamoğlu’ndan şikayetçi olmasıyla başlamıştı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2014 yılında Ekrem İmamoğlu ve babası hakkında “Nitelikli dolandırıcılık” suçundan 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
DOSYAM YOK YALANI
Yerel seçim sürecinde hakkında hiçbir dava olmadığını iddia eden CHP’li Ekrem İmamoğlu, nitelikli dolandırıcılıktan yargılandığının ortaya çıkması üzerine, “5 yıllık belediye başkanlığım döneminde hiçbir davam yok. Bahsettiğiniz konu 2003 yılına ait iş hayatımla ilgili bir davadır. Geçelim” demişti.
Atalarımız ne demiş “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar”. Ne kadar doğru bir söz!