Site Rengi

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
Smiley facehttps://cesurtv.com/
''Janvak ''Smiley facehttps://www.jandarmavakfi.com.tr/

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ PROTEİNLER VE SAĞLIK RİSKLERİ

15.03.2021
95
A+
A-

Genetik Modifikasyona(GM) uğramış genlerin ürünü olan proteinler, metabolizma ve yapımıza doğrudan katıldıklarından dolayı çok önemli sağlık riskleri oluşturmaktadırlar.

ALERJİ YAPAN PROTEİNLER AKTARILIYOR

Brezilya fındığındaki bazı genler, bir takım alerjen proteinler üretmekte ve bu fındıktan alınan bir genin soya fasulyesine aktarılması sonucu, aynı alerjenler fasulyede de üretilmektedir. Brezilya fındığına alerjisi olan bir kişinin, bu yeni soya fasulyesini yemesi sonucu, kişiyi ölüme kadar götürebilen çok önemli alerjik reaksiyonlar oluşabilir. İşin en trajik yönü ise, bu fındığa alerjisi olan insanların, “GM soya“da aynı alerjik proteinin taşındığını bilmeden onu tüketmeleridir. Bu araştırma ile genetik mühendisliğinin, alerjik proteinleri, başka ürünlere transfer edebildiği doğrulanmıştır.

YENİ PROTEİNLERİN ALERJİ TESTİ ÇOK GÜÇ

Alerjik reaksiyonlar, belli bir zaman içinde tekrar tekrar o alerjene maruz kalmamız halinde gelişmektedirler. Yukarıda anlatılan soya çalışmasında kullanılan denekler, daha önce Brezilya fındığı tüketmiş ve bu fındığa alerjileri olduğu kesin kanıtlanmış kişilerden oluşmaktaydı. Ancak eğer bu denekler, daha önce hiç Brezilya fındığı tüketmemiş kişilerden oluşsaydı, bu GM alerjik soyaya karşı kan ve derilerinde bir reaksiyon belirmeyecekti. Bu durum, günümüzdeki GM ürünlerin alerji testlerindeki sorunu ortaya çıkarmaktadır. Bu GM ürünlere, bakteri, virüs ve diğer organizmalardan genler eklenmektedir. İnsanlar ilk etapta bu proteinlere reaksiyon vermezler ve hiç kimse de zamanla kaç tane alerji gelişeceğini bilemez. Çünkü alerji uzmanlarının açıklamalarına göre çok az alerjen, protein veya gen seviyesinde saptanabilmiştir.

GM ALERJENLERDEN KAÇINMAK ÇOK ZOR

Alerjisi olan kişiler, genellikle yedikleri yiyeceklerin etiketlerini dikkatli okurlar veya yemek yedikleri restoranın çalışanlarıyla, yemeklerin içeriği ile ilgili konuşurlar. Eğer yukarıda bahsedilen Brezilya fındığı geni aktarılmış soya, GM gıdaların etiketlenmediği Amerika’da olmuş olsaydı, soya içeren yiyeceklere karşı nedeni anlaşılamayan reaksiyonlar görülecekti. Benzer bir durum, aslında şu an pazarda bulunan GM gıdalar yüzünden gerçekleşmektedir. Nüfusun belli bir yüzdesi, hastalıklarının kökeni hakkında herhangi bir ipucu olmaksızın alerjilerden muzdarip. Şunu da unutmamak gerekir ki, GM ürünleri piyasaya çıktığından beri, alerjilerde hızlı bir artış yaşandı.

PİŞMİŞ YÜKSEK LİZİNLİ MISIR, TOKSİNLER ÜRETİYOR

Bir GM mısır varyetesi, yüksek oranlarda lizin amino asidi üretecek şekilde değiştirildi. Pişirildiği ve işlemden geçtiği zaman, Alzheimer, şeker hastalığı, alerjiler, böbrek hastalıkları, kanser ve yaşlanma belirtileri ile ilişikli toksik bileşikler üretebilir.

Bir takım yiyecekler pişirildiğinde veya fırında kızartıldığında, renkleri kahve veya altın rengine döner ve aromaları artar. Bunun sebebi Maillard reaksiyonudur ve bu esnada amino asitler, karbonhidratlar eşliğinde pişer. Bu reaksiyon kısa adı AGE (advanced glycoxidation endproducts) olan ve endişe uyandıran bir takım bileşiklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. AGE‘ler; kanser, şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, yaşlanma, nörodejeneratif rahatsızlıklar, Alzehimer, iyileşmeyen yaralar gibi rahatsızlılara neden olmaktadır.


Hazır bebek mamaları
 (örneğin Enfamil), mısır ve mısır türevi ürünler içermektedir. Bu mamalar, anne sütü veya inek sütü ile kıyaslandığında 100 kat daha fazla AGE bulunmaktadır. INBI (Entegre Biyogüvenlik Araştırmaları Merkezi) raporu şunu söylüyor:HAZIR BEBEK MAMALARI VE KAHVALTI GEVREKLERİ TEHLİKELİ

“Bebek mamalarının kullanımı, çocuklukta görülen otoimmun hastalıklardaki yükselişle ilişkilidir. Bebek mamalarında AGE konsantrasyonu oranını daha çok artırmaya gerekçe olamaz.”

Çocuklar aynı zamanda çok miktarda mısır içeren ürün de tüketmektedirler. Amerikan Diyet Birliği Dergisi’ne göre:

“İşlenmiş hazır tahıl veya mısır gevrekleri, 230 derece sıcaklığa kadar ısıtılmaktadırlar ve bu da, neden yüksek oranda AGE içerdiklerini açıklamaktadır. Ayrıca, birçok tahıllı ve gofret tarzı yiyecekler, çeşitli şekil ve yoğunlukta ürünler üretmek için, yüksek basınç altında kalıptan çekme işlemine maruz kalmaktadır. Bu uygulamalar, AGE üretimine neden olan temel kimyasal değişikliklere neden olur.”

Kader Demirpehlivan
yaklasansaat.com

Kaynaklar:
1) F. William Engdahl, Ölüm Tohumları, çev. Özgün Şulekoğlu, Bilim + Gönül Yy, Nisan 2009, İstanbul.
2) Jeffrey M. Smith, Genetic Roulette The Documented Health Risks of Genetically Engineered Foods, Yes Books, Iowa/USA, 2007.
3) Jeffrey M. Smith, Seeds of Deception: Exposing Industry and Government Lies About the Safety of the Genetically Engineered Foods You’re Eating, Yes Books, Iowa/USA, 2003.
4) Mae Wan Ho, Genetik Mühendisliği Rüya mı Kabus mu?, çev. Emral Çakmak, Türkiye İş Bankası Kültür Yy, İstanbul 2001.

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.