“Kissenger, Yiyeceği Kontrol Eden İnsanları Kontrol Eder” Diyor
Bilim ve teknoloji her geçen gün ilerlerken insanoğlunun sağlıksız beslenmesi daha çok dikkat çekiyor. Hastalıklar gün geçtikçe artıyor.Bunun en önemli etkenlerinden birisi de; Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar(GDO).
Yazar F. William Engdahl, GDO‘lar hakkında çok çarpıcı açıklamalar yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Buğday Derneği ve Bilim ve Gönül Yayınları’nın davetlisi olarak İstanbul’a gelen Engdahl’in açıklamaları yiyeceklerimizi alırken iki değil üç defa düşünmemizi sağlayacak cinsten.
KAR HIRSI İLE İNSANLAR ZEHİRLENİYOR
Engdahl’in ülkemizde yayınlanan kitabı; “Ölüm Tohumları”nın adından da anlaşılabileceği gibi bazıları kar hırsıyla tarlalara tohum değil ölüm saçıyor. Kalıtımın değiştirilmesinin arkasındaki karanlık oyunlar, bilim laboratuvarlarından büyük şirketlerin yönetim kuruluna, hükümetteki kilit mevkilerden, devlet başkanlarına dek uzanıyor. Engdahl:
“Bu insanlar, yapabildikleri her şeyi yapıp, her şeyi kontrol etmeye çalışıyorlar. Tanrı’ymış gibi davranıyorlar” diyor.
Çoğu Amerika‘daki 3 – 4 büyük şirket; soya, pamuk, pirinç, patates gibi temel besin maddeleri olan organizmalar üzerinde genetik değişiklikler yapıyor. Elde ettikleri ürünlere, patent alıyorlar. Bunlar halka daha çok ürün veren, daha vitaminli, daha sağlıklı, daha, daha… diyerek tanıtılıyor.
ÇİFTÇİNİN GDO BAĞIMLILIĞI
Çiftçiler, bu tohumları alabilmek için bu şirketlere para ödüyorlar. Fakat bu tohumlar kısırlaştırılmış. Çiftçi sonraki yıl ekim yapabilmek için yeniden tohum almak zorunda. Böylece şirketlere her yıl para ödemek zorunda kalan çiftçiler, ya iflas ediyor ya da bağımlı hale geliyorlar. Bu tohumların kullanılması, bazen baskı bazen anlaşmalar yoluyla sağlandığı için bu kısırdöngü devam ediyor. Geleneksel tarımı devam ettiremeyen çiftçilerden topraklarını, yine bu şirketler satın alıyor ve endüstriyel tarım yapmaya başlıyor.
GDO’LARIN FAYDALARI: KOCA BİR YALAN!
Daha korkunç olanı ise, genetiği değiştirilmiş bu besinlerin sağlık üzerine etkileri. GDO’lar üzerine gerekli çalışmalar yapılmamış ya da bilinçli olarak yaptırılmamış. Engdhal, genetiğin tam olarak kontrol edilemediğini, daha çok süt versin diye genetik yapısına müdahale edilen ineklerin, bir süre sonra kanser olduklarını, genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen ineklerin, 3 kulaklı, 3 bacaklı yavrular doğurduklarını, genetiği değiştirilmiş patatesle beslenen farelerin, beyin ve iç organlarının küçüldüğünü söylüyor. Üstelik A vitamini eklemek için genetiğine müdahale edilen pirinçten bir insanın günlük A vitamini ihtiyacını karşılayabilmesi için günde 9 kilo pirinç yemesi gerekiyor. Yani Engdahl, GDO’ların, bahsedilen faydalarının koca bir yalandan başka bir şey olmadığını söylüyor.
GDO’LU YİYECEKLERLE: NÜFUS KONTROL EDİLİYOR
Engdahl, bu çalışmaların eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger‘in; “Yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin” sözünden hareketle, “insanları kontrol altına alabilmek” için hükümetlerle anlaşmalı olarak devam ettiğini anlatıyor. Engdahl:
“Bu tohumların moleküler biyoloji kısımlarını daha çözmemişler. Bunların denenmesi, FDA tarafından test edilmesi gerekli, ancak Pentagon bir savaş politikası, bir silah gibi görüyor.‘ Normal, geleneksel besinlerle eşittir’ deyip testleri engelliyor. Testleri büyük firmalar kendileri yapıyor, bu nedenle basit ve yüzeysel testler yapılıyor. Zaten FDA’nın kilit noktalarında kendi adamları var. Aynı şekilde nüfusun artışını kontrol etmek amacıyla Rockefeller Vakfı gibi büyük şirketler destekliyor. İnsanların sağlığına zararlı şeyleri, insanlara hissettirmeden piyasaya sürüyorlar“ diyor.
AŞILARLA: İNSANLAR KISIRLAŞTIRILIYOR
Aynı kişilerin insan gen haritasının çıkarılmasıyla da ilgilendiğini anlatan Engdahl, bu çalışmaların ve Dünya Ticaret Örgütü ve Sağlık Örgütü‘nün dağıttığı aşıların da, insanları kısırlaştırmak ve virüs yaymak için kullanıldığını söylüyor. Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Kanada, Arjantin, Amerika ve Afrika’nın bazı bölgelerinde kullanıldığını, Avrupa’daki direncin ise kırılamadığını söyleyen Engdah, çözüm yolunun GDO’ların ve endüstriyel tarımın boykot edilmesi olduğunu söylüyor.
PROF. SİNANOĞLU: “MOLEKÜLER BİYOLOJİ İNSAN ALEYHİNE KULLANILIYOR”
Türkiye’de moleküler biyolojinin kurucularından olan Prof. Oktay Sinanoğlu, kar amacıyla insanların sağlığıyla kolay oynayabilmenin, maneviyat eksikliğinden kaynaklandığını söylüyor:
“Moleküler biyoloji muhakkak Türkiye’de kurulmalıdır dedim. Tıpta hayırlı gelişmeler olur diye düşünmüştüm. Böyle olacağı hiç aklıma gelmemişti. Bilim ve teknolojide yapılan her şey, insanın yararına da zararına da kullanılabilir. Asıl bilimin bir kanadı akıl, bilim, matematik; bir kanadı gönül terbiyesidir. Batı dillerinde gönül kelimesinin tercümesi bile yoktur. Dolayısıyla gönül tarafı olmayanlar bilim yaptığında, bunu atom bombası yapmak için, insanlığa zarar vermek için kullanır. Sonuçta da öyle oldu. Mesele budur ve bunu araştırıp açıklayan kişi de William Engdahl’dir.”
Kaynak :yaklasansaat.com