Doğumdan ölüme kadar aynı kalan tek organımız
Doğumdan ölüme kadar aynı kalan tek organımızın gözler olduğunu biliyor muydunuz? Bunun yanında, burun ve kulağın büyümesi ise biz ölene kadar devam ediyor.
Gözleriniz, vücudunuzun geri kalanı gibi 20-25 yaşınıza kadar normal şekilde büyür.Yetişkin birinin gözleri, doğduğundakine nazaran %45 daha büyüktür.
İddianın Kökeni
Bu mit çeşitli e-posta ve sosyal medya hesaplarıyla yayılmaktadır. Ne tür bir mesaj vermek istediği net değildir; ama çoğu durumda “gözler kalbin aynasıdır” tarzı mesajlarla paralellik göstermektedir. Benzer şekilde, kimi zaman “enteresan bilgiler” adı altında, dikkat çekici olması amacıyla uydurularak paylaşılmaktadır.
Bilgiler
İnsanların gözleri, doğumlarından itibaren vücutlarının geri kalanı gibi değişir ve gelişir. Her ne kadar bu değişimlerin çoğu görsel kabiliyetler ve beyindeki bağlantılarla ilişkili olsa da, gözlerin kendisinde de fiziksel değişimler yaşanmaktadır.
Yaşla Birlikte Gözler de Büyür!
İnsanların gözleri ana rahminde gebeliğin 6. haftasından itibaren oluşmaya başlar. Yenidoğan bir bebeğin gözlerinin çapı yaklaşık 16.5 milimetre kadardır. Bu, vücudun geri kalanına göre oldukça iri bir organdır; bu nedenle insan bebekleri, vücutlarına göre iri gözleri dolayısıyla yetişkinlere çok sevimli gelirler.
İlk 2 yaş boyunca (özellikle de ilk 3 ayda) gözler giderek daha da irileşir; ancak özellikle de ergenlik döneminde gözler daha hızlı büyümeye başlar. Sonrasında bu hızlı büyüme yavaşlar ve düzgün bir hâle gelir. 20’li yaşlarındaki bir kişinin gözleri 24 milimetre çapa sahiptir, yani doğumlarından itibaren %45 civarında büyümüştür.Ayrıca bu süreçte lens kütlesi yılda 1.38 miligram düzeyinde irileşmeye devam eder. Bu noktadan sonra, vücudun geri kalanında olduğu gibi büyüme büyük oranda durur ve göz büyüklüğü de pek değişmez.
Buna karşılık, gözlerin şekli yaşa bağlı olarak değişebilir. Örneğin gözler küre olmaktan çıkarak daha uzun bir şekle kavuşursa miyopi sorunu görülür. Birçok kişide 40’lı yaşlarda hipermetropi gelişir. Bu durumda göz şekli pek değişmese de, göz sadece uzaktaki nesnelere odaklanabilir; yakındaki nesnelere odaklanacak şekilde hareket etme kabiliyetini yitirir.
Yaşlanmayla Birlikte Göz Fonksiyonu da Değişir!
Yaşlandıkça, gözünüzdeki lens yoğunlaşır ve bu nedenle gözünüzün arkasına düşen ışık miktarı giderek azalır. Bu nedenle loş ışıkta görmek zorlaşır. Aydınlatma iyi değilse, bir kitabı okumanın giderek zorlaştığını fark edebilirsiniz – ve bu durum, yaşlandıkça daha da kötüleşir. 60’larınızda bir şeyi rahatça okumak için ihtiyacınız olan ışık miktarı, 20’li yaşlarınızda ihtiyaç duyduğunuzdan üç kat daha fazla olabilmektedir.
60’lı yaşlarınıza girerken gözbebekleriniz de küçülebilir ve gözbebeğinizin boyutlarını kontrol eden kaslar zayıflayabilir. Aydınlık ve karanlığa daha yavaş uyum sağlarlar, bu da aydınlık bir odadan karanlık bir odaya geçmeyi zorlaştırabilir. Gece dışarı çıktığınızda veya araba kullandığınızda nesnelerin daha sönük veya göz kamaştırıcı göründüğünü fark edebilirsiniz.
Yaşlandıkça, renkleri nasıl gördüğünüz değişebilir. Renkler size daha az parlak görünebilir veya daha az kontrasta sahipmiş gibi gelebilirler. Derinlik algısı da azalır. Ayrıca gözlerinizin önünde daha fazla sayıda uçuşan cisim veya yüzer nokta fark edebilirsiniz; ancak bu yüzer noktalar genelde görüşünüzü engellemez.
Ayrıca daha fazla yaşlandıkça daha az mukus hücreniz kalır ve bu nedenle yaşınız arttıkça daha az gözyaşı üretebilirsiniz. Ağlama konusundaki fonksiyonu bir yana, gözyaşları, göz yüzeyinizi nemli tutar; bu nedenle yaşa bağlı olarak göz sıvınızın azalması, daha sık göz kuruluğuna neden olabilir.