ABD’deki insan hakları durumunu gün ışığına çıkaran rapor, önsöz, vatandaşların haklarını koruma sisteminin yetersiz kalması, ABD tarzı seçim demokrasisinin gittikçe içinin boşalması, ırk ayrımcılığı ve adaletsizliğin giderek şiddetlenmesi, sıradan vatandaşların temel yaşam krizinin ciddileşmesi, kadın ve çocukların haklarının gerilemesi, diğer ülkelerin insan haklarını keyfi olarak ihlal etmek ve adaleti çiğnemek dahil 7 bölümden oluşuyor.
2022 yılının ABD’de insan hakları alanında büyük gerilimin yaşandığı bir yıl olduğuna işaret edilen raporda, kendisini insan hakları koruyucusu olarak gören ABD’de para siyaseti, ırk ayrımcılığı, silahın yayılımı, polis şiddeti, zengin ile fakir arasındaki uçurum gibi ciddi sorunların çözülmediği, ABD halkının temel hakları ve özgürlüğünün daha ciddi şekilde çiğnendiği ifade edildi.
Raporda, ABD tarzı demokrasinin halkın iradesini kaybettiği, seçim masraflarının durmadan yükseldiği, fikir birliği sağlanmasının zor olduğuna işaret edildi.
ABD’deki ırkçılığın şiddetlendiği, yaşam beklentisinin büyük ölçüde azaldığı, ilacı kötüye kullanmanın yol açtığı ölümlerin arttığı, çocukların yaşam ortamının endişe verici olduğu vurgulandı.
Raporda, oligarşilere hizmet eden ABD’li siyasetçilerin sıradan halkın temel ihtiyaçlarına cevap verme ve temel haklarını koruma iradesini ve gücünü kaybettiği, kendi insan hakları sorunlarını çözemezken, insan hakları meselesini bir silah olarak kullanıp diğer ülkelere saldırdığı, dünyada zıtlaşma ve kaos yarattığı, ABD’nin artık insan haklarını engelleyen bir güç haline geldiği savunuldu.
2022 ABD İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nun önsözü:
2022 yılı, ABD’de insan hakları açısından önemli bir gerilemeye tanık oldu. ABD, kendisini insan hakları savunucusu olarak nitelendirirken, para politikası, ırk ayrımcılığı, silah ve polis şiddeti gibi kronik sorunların yanı sıra servet kutuplaşması gibi sorunlarla da karşı karşıyadır. İnsan hakları mevzuatı ve uygulamalarında görülen aşırı gerileme, Amerikan halkının temel hak ve özgürlüklerini daha da zayıflatmıştır.
ABD yönetimi, silah kontrolünü büyük ölçüde gevşeterek silahla ilgili ölümlerin sayısını yüksek seviyede tutmaktadır. ABD Federal Yüksek Mahkemesi‘nin 2022’deki Bruen davası, ülkede sembolik bir gerilemeye neden olmuştur. ABD eyaletlerinin yaklaşık yarısı silah kısıtlamalarını hafifletmiştir. ABD, silah sahipliği oranı, silahla ilgili cinayet oranı ve toplu silahlı saldırı sayısı bakımından dünyada birinci sıradadır. Geçen yıl, ABD’nin 600’den fazla toplu silah saldırısına maruz kaldığı üçüncü yıl oldu. Silah şiddeti, 80.000’den fazla ölüm ve yaralanmaya sebep olmuştur. Bu nedenle silah şiddeti, bir “Amerikan hastalığı” haline gelmiştir.
Ara seçim, en pahalı seçim haline geldi ve Amerikan demokrasisi, kamuoyunun temellerini kaybetti. Ülkedeki seçim maliyetleri sürekli artıyor. 2022 yılı ara seçimlerinin toplam maliyeti 16,7 milyar ABD Doları’nı aştı. Milyarderlerin siyasi bağışları, tüm federal siyasi projelere katkıların yüzde 15’ini oluşturarak 2020 seçim dönemine göre yüzde 11 arttı. “Kara fonlar”, seçim eğilimini gizlice manipüle ediyor, siyasi kutuplaşma ve toplumsal ayrışma, demokratik bir uzlaşma sağlanmasını zorlaştırıyor. Amerikalıların yüzde 69’u, Amerikan demokrasisinin “çökme riski” altında ve Amerikan seçmenlerinin yüzde 86’sı Amerikan demokrasisinin “çok ciddi bir tehdit” ile karşı karşıya olduğuna inanıyor. İnsanlar genel olarak Amerikan demokrasisi hakkında umutsuz hissediyorlar.
Irkçılık artarak devam ediyor ve etnik azınlıklar yaygın bir şekilde ayrımcılığa maruz kalıyor. ABD’de ırksal önyargıya dayalı nefret suçları 2020 ile 2022 arasında büyük ölçüde arttı. Buffalo’daki bir süpermarkette 10 Afrikalı kökenli Amerikalı’nın öldürülmesine yol açan ırkçı saldırı, dünyayı şok etti. Asya kökenli Amerikalıların yüzde 81’i, Asyalılara yönelik şiddetin arttığına inanıyor. Afrika kökenli Amerikalıların polis tarafından öldürülme olasılığı beyazlardan 2,78 kat daha yüksektir. ABD yönetiminin tarihte Kızılderililer gibi yerli halklara karşı uyguladığı soykırım ve kültürel asimilasyonun yarattığı acılar hala devam ediyor.
Kadınlar kürtaj konusunda anayasal korumayı kaybetti ve çocukların yaşam ortamı endişe verici hale geldi. ABD Federal Yüksek Mahkemesi’nin “Roe v. Wade” davasını bozma kararı, yaklaşık 50 yıldır anayasal olarak korunan kürtaj haklarını sona erdirerek, kadınların insan haklarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine büyük bir darbe indirdi.
2022’de ABD’de 18 yaşın altındaki 5.800’den fazla çocuk silahlı saldırılarda yaralandı veya öldü. Okullardaki silahlı saldırıların sayısı 1970’ten bu yana en yüksek seviye olan 302’ye ulaştı. Ülkede çocuk yoksulluğu oranı Aralık 2021’deki yüzde 12,1’den Mayıs 2022’deki yüzde 16,6’ya yükseldi ve yoksul çocuk sayısı 3,3 milyon arttı. 2018’den bu yana yasadışı olarak çalıştırılan çocukların sayısı yüzde 70 arttı ve özellikle 2022 mali yılında tehlikeli işlerde çalıştırılan çocukların sayısı yüzde 26 arttı.
Ayrım gözetmeden silah kullanan ve tek taraflı yaptırımlar uygulayan ABD, insani felaketlere yol açmaktadır. 21. yüzyılın başından bu yana ABD’nin “terörle mücadele” bahanesiyle 85 ülkede askeri operasyonlar başlatması, en az 929 bin sivilin ölümüne ve 38 milyon insanın evsiz kalmasına neden oldu.
ABD dünyada en fazla tek taraflı yaptırım uygulayan ülke konumundadır ve şu an halen 20’den fazla ülkeye yaptırım uygulamaktadır. Sonuç olarak yaptırım uygulanan ülkeler, halklarına temel gıda ve ilaç sağlayamaz hale geldi. Göçmenler, parti mücadelesinin araçlarına düşerken göçmenleri “terk etme” maskaralığı ve aşırı yabancı düşmanlığı ülke genelinde geniş çapta sahnelendi. 2022’de yaklaşık 2,4 milyon göçmenin ABD sınırında gözaltına alınmasıyla rekor kırıldı. Geçen yıl, güney sınırındaki ölen göçmenlerin sayısının 856‘ya ulaşmasıyla en ölümcül yıl olarak görüldü.
Sömürgeciliğe, ırkçı köleliğe ve emek, mülkiyet ve dağıtım eşitsizliği temeline dayanan ABD, son yıllarda kutuplaşmış ekonomik dağıtım modeli, ırksal çatışmaya ilişkin sosyal modeli ve çıkar çetelerinin tarafından kontrol edilen siyasi modelinin etkileşimi altında daha da kurumsal başarısızlık, yönetişim eksikliği, etnik bölünmeler ve toplumsal huzursuzluk batağına düşmüş oldu.
Oligarkların çıkarlarına hizmet eden ABD’li politikacılar, sıradan insanların temel taleplerine yanıt verme ve sıradan vatandaşların temel haklarını savunma konusundaki öznel iradelerini ve nesnel yeteneklerini yavaş yavaş kaybetmek ve kendi yapısal insan hakları sorunlarını çözemez hale gelmekle kalmayıp, aksine diğer ülkelere saldırmak için insan haklarını kasten bir silah olarak kullanarak uluslararası toplumda çatışma, bölücülük ve kaos yaratmaktadır. ABD artık küresel insan haklarının gelişimini bozan ve engelleyen bir unsur haline geldi.