Sirkeci-Kazlıçeşme Yeni Nesil Ulaşım Projesi Açılış Töreni Konuşması
Yaklaşık 141 yıl boyunca İstanbul ulaşımının omurgalarından biri olan hattımız, Marmaray’ın açılışıyla birlikte hizmetini tamamlamıştı.
Aziz İstanbullular,Ulaştırma Bakanlığımızın Kıymetli Mensupları,Değerli Kardeşlerim,Kıymetli Misafirler,
Sizleri ne kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Buradan sizlerin vasıtasıyla tüm İstanbul’a, tüm Zeytinburnu’na en içten selamlarımı gönderiyorum. Teveccühünüz ve muhabbetiniz için teşekkür ediyorum.
Bugün şehrimizin ulaşımını rahatlatmanın yanı sıra, aynı zamanda tarihi boyutu da olan anlamlı bir açılış töreni vesilesiyle bir aradayız. Kazlıçeşme-Sirkeci raylı sistemi ülkemizin en eski demir yollarından biridir. İlk kısmı bundan 153 yıl önce hizmete giren hat, özellikle Bakırköy ve Yeşilköy’ün gelişmesine, büyümesine önemli katkılar sağlamıştır. Yaklaşık 141 yıl boyunca İstanbul ulaşımının omurgalarından biri olan hattımız, Marmaray’ın açılışıyla birlikte hizmetini tamamlamıştı. Gebze-Halkalı banliyö hattı metroya dönüştürülerek hizmete devam ederken, Sirkeci ile Kazlıçeşme istasyonları arasındaki 8.3 kilometre uzunluğundaki kesim atıl durumda kalmıştı. İstanbul’un ihtiyaçlarını da gözeterek Sirkeci-Kazlıçeşme arasında atıl vaziyette duran 8,3 kilometrelik bu hattı modernize etmeye karar verdik. hattın üzerindeki gerekli iyileştirme ve değişimleri yaparak yepyeni bir tasarımla tekrar İstanbul’a kazandırmayı amaçladık. Böylece hem demir yolu, hem de yaya odaklı çevreci bir projeyi İstanbullu kardeşlerimizin istifadesine sunmayı istedik.
Gelirken Murat kardeşime onu söyledim, şimdi dedim önümüzde bir karar; nedir bu? İnşallah Sirkeci Garı’ndan tüm bu istikamette istasyonlar başta olmak üzere, tarihi eserler başta olmak üzere buraları sıfır kilometre yenilemeye ve buralardan inşallah sadece İstanbul’a değil tüm dünyaya mesajımızı vermeye kararlı mıyız? Bunu yaparsa… İşte 5 yıl boşa geçti, niye bir şey yapılmadı? Yapamazlar, yapmazlar, bunların böyle bir derdi yok. işte Sirkeci’den şu geldiğimiz noktaya kadar bütün binalar yıkık dökük, surlar yıkık dökük, işte bunları da yine inşallah biz yapacağız.
Bugün amacımızı gerçekleştirmenin sevincini yaşıyoruz. Projemiz kapsamında 7,3 kilometre yaya yolu, 7,3 kilometre bisiklet yolu, 122 bin 550 metrekare meydan ve rekreasyon alanları, 6 bin metrekare kapalı sosyal kültürel alan, 74 bin metrekare yeni yeşil alan ile 14 adet yaya geçici ve 13 adet kara yolu geçidi yer alıyor. Yani şehrimize raylı sistem hattından öte sosyokültürel turizm, spor, gezinti, bisiklet ve diğer imkanların da olduğu son derece modern bir ulaşım projesini inşallah kazandırmış olacağız.
Bu hattımızın da hizmete alınmasıyla birlikte İstanbul’da tamamlanan raylı sistem ağlarının toplam uzunluğu 340 kilometreye çıkmaktadır. Projemiz ile sadece demir yolu inşası yapmayıp, ayrıca çevrede yaşayan insanların konforunu artıracak diğer düzenlemeleri de gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Ecdat yadigârı tescilli durakları sanat tarihçileri, mimarlar, arkeologlar, bütün bunların nezaretinde ve kurul kararları doğrultusunda restore ettik. Cerrahpaşa ve Samatya Hastanelerine erişimi kolaylaştıracak yeni bir durağı da mevcut hatta ilave ettik.
Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistem hattının önümüzdeki 30 yıllık süreçte ekonomiye toplam katkısının 785 milyon avro olacağını hesaplıyoruz. Yeni ulaşım projelerimizin en güzel örneklerinden birini teşkil eden Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistem hattının ülkemize, şehrimize, ilçemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hattın İstanbul’umuza kazandırılmasında emeği geçen Bakanlığımızı, Ulaştırma Bakanımız ve ekibini gönülden tebrik ediyorum.
Yüklenici firmamızı, mühendisinden işçisine emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum.
Kıymetli Dostlar,
Bugün yeni tasarımıyla, yeni çehresiyle hizmete sunduğumuz bu hattın çok ibretlik bir hikâyesi vardır. Hattın ilk bölümü 1871 yılında Yedikule-Küçükçekmece arasında resmen hizmete girer. Ancak, Yedikule’deki başlangıç istasyonu şehrin iş merkezi olan Eminönü bölgesinden çok uzakta kalır, bunun üzerine hattın iş merkezi olan Sirkeci’ye kadar uzatılması istenir. Fakat uzantıların Topkapı Sarayı’nın sahil kesiminden geçecek olması ve güzergah üzerindeki sahil köşkleri sebebiyle bir tereddüt yaşanır. Durum Sultan Abdülaziz’e anlatıldığında, Sultan, tarihe geçecek -dikkat edin- şu sözleri ifade eder: “Memleketime tren yol yapılsın da isterse sırtımdan geçsin razıyım” der. Evet ecdat, söz konusu vatana, millete, devlete hizmet olunca meseleye daima bu zaviyeden bakmıştır. CHP Zihniyetinin hakaret ettiği, husumet beslediği, fırsatını buldukça düşmanlık sergilemekten çekinmediği ecdadın tavrı işte budur. Yeter ki bu yapılsın, sırtımdan geçsin.
Bugün halen kullandığımız pek çok eser, köprü, tren hattı ve bina, kurum ve kuruluşun altında ecdadın imzası bulunuyor. Biz de ecdada vefa mirasını ihya anlayışıyla hem ecdada hürmette kusur etmiyor, hem de emanetlerine sıkı sıkıya sahip çıkıyoruz.
Bizlere bu toprakları vatan olarak bırakanlara şükran borcumuzu başkaları gibi istiskal ederek değil, yadigârlarını ihya ederek ödüyoruz. Sadece bununla da yetinmedik, yetinmiyoruz, geçmişte atalarımızın hayalini kurduğu Marmaray, Avrasya Tüneli, Çanakkale 1915 Köprüsü gibi vizyon projelerini tek tek hayata biz geçirdik. Bizim siyasette tek bir ilkemiz vardır, o da millete hizmetkarlıktır. Mesele bugün hangi mevkide, makamda, koltukta olduğunuz değil, geride hangi eserleri bıraktığınızdır. Bunun önemini özellikle tarihimize baktığımızda çok daha iyi anlıyoruz.
Kardeşlerim,
Bugün burada şu gerçeği tüm samimiyetimle tekrar ifade etmek istiyorum: Bakınız, biz yaklaşık yarım asırdır siyaset yoluyla ülkemize hizmet etmenin mücadelesini veriyoruz. Bugüne kadar aziz milletimizin takdiriyle pek çok göreve geldik. Bundan 30 sene önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak devraldığımız sorumluluğu daha sonra Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla taşımayı sürdürdük.
Kardeşlerim,
Gençler bilmeyebilir, ama anne-babalar bilir, şöyle bir hafıza kaydımızı tazeleyelim, hatırlayın, 94’te göreve geldiğimizde İstanbul neydi? Çöp, çukur, çamur; öyle mi? Kim vardı iktidarda? CHP, yani şu andakinin büyükleri. Peki, İstanbul bize niye devredildi? Bütün bu pisliklerden kurtulmak için. Peki, rahmetli Kadir Bey İstanbul’a yeni bir çehre verdi ve İstanbul yeniden ayağa kalktı. Bizim devrettiğimiz o miras Kadir Beyle ta bu şahsa kadar geldi. Şimdi bu şahıs nasıl olduysa bir yanlışlık oldu bu görevi aldı, İstanbul yeniden çöp, çukur, çamur oldu mu? Maalesef oldu. Yatırım var mı? Yok. Ve işte şu anda Sirkeci’den buraya kadar gelirken tren hattındaki hali gördük. Diyoruz ki, yeniden İstanbul yeniden İstanbul yeniden İstanbul. 32 gün kaldı. Ana kademe, Kadın Kolları, gençler; durmak yok, yola devam. Bunda kararlı mıyız?
İşte bu 30 yıllık süreçte nelerle karşılaştığımızı, hangi badirelerin, hangi zorlukların üstesinden geldiğimizi milletimiz çok iyi hatırlıyor. Terör örgütlerinin eylemlerinden 15 Temmuz ihanetine, ordu göreve pankartlarının asıldığı Cumhuriyet mitinglerinden İstanbul’un sokaklarının tarumar edildiği Gezi vandallığına kadar nice saldırıya maruz kaldık. İktidar partisi olarak her 2 kişiden birinin oyunu aldığımız bir dönemde uyduruk gazete kupürleri üzerinden partimiz kapatılmaya çalışıldı. Kendini milletin seçtiklerinden üstün gören bürokratik oligarşinin sabotaj girişimlerinin ardı arkası hiç kesilmedi. Uluslararası yayın organlarının manşetleri üzerinden doğrudan şahsımız ve hükümetimiz hedef alındı. Hak ve özgürlükler alanında attığımız her adım, bu ülkenin ana muhalefet partisi tarafından iptal ettirilmek üzere sürekli mahkemelere götürüldü. İstanbul başta olmak üzere ülkemize kazandırdığımız vizyon projeleri yine CHP zihniyeti ve Gezici tayfa tarafından hep engellenmek istendi.
Kardeşlerim,
İşte Marmara, kim yaptı bunu? Biz yaptık. İşte Avrasya Tüneli, kim yaptı? Ya bir de sen bir şey yap ya. İşte Sancaktepe’de mevut metronun açılmış kuyusunu doldurmak suretiyle hizmet ettiğini zanneden, Kâğıthane’de maalesef orada temel atma değil, temel atmama töreni yapacak kadar zavallı olan bir İstanbul yerel yönetimi var. Şimdi bunlara gereken dersi 31 Mart’ta vermeye hazır mıyız? Öyleyse durmak yok. Ne yaparsak yapalım, içeriğine, mahiyetine, faydasına bakmadan daima takoz koymanın çabasında oldular. Daha burada tek-tek saymaya kalksak saatler sürecek sayısız engelle karşılaştık. Ama tüm bunlara rağmen ülkeye ve millete hizmet yolunda sapmadık. Rabbimizin şahsımıza bahşettiği her nefesi 81 vilayeti ve 85 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye’ye hizmet etmek için harcadık. Mevla’nın bize verdiği ömrü büyük ve güçlü Türkiye idealini gerçeğe dönüştürmek için sarf ettik. Peygamber Efendimizin kutlu emrine ram olarak iki günümüzü birbirine eşit geçirmemek için hep canla, başla, aşkla, hüsnüniyetle çalıştık. Bugün geriye doğru şöyle baktığımızda sadece Fatih’in emaneti olan bu aziz şehirde değil, 783 bin kilometrekarelik vatan toprağının her bir karışında işimizin, eserimizin, mührümüzün olduğunu görüyoruz.
Türkiye’yi ulaştırmadan sağlığa, turizmden ticarete, teknolojiden savunma sanayine, güvenlikten tarıma kadar her alanda 3-5-10 kat büyütmenin haklı kıvancını yaşıyoruz. Her beşer gibi, elbette bizim de eksiklerimiz, hatalarımız olmuş olabilir. Ancak Türkiye ve Türk milletinin esenliği, huzuru ve istikbali için verdiğimiz hasbi mücadelenin şahidi bu ülkenin tamamıdır. Her zaman söylüyorum; biz artık gençlerimizin zamanının misafiriyiz. Şimdiye kadar şerefle taşıdığımız emaneti aydınlık yarınlarımızın teminatı olan TENKOFEST gençliğine inşallah gururla teslim edeceğiz. Tıpkı ecdat gibi, geride şükranla yâd edilecek, üzerinden yıllar geçse de hayırla anılacak güzel bir miras bırakabiliyorsak ne mutlu bize. Milletimizin gönül sarayında mutena bir yer edinebiliyorsak, ne mutlu bize. İnsanımıza, Allah ondan razı olsun duasını ettirebiliyorsak ne mutlu bize. Yönlerini ülkemize dönmüş dünyanın bir yanındaki mazlum ve mahzun kalplere umut aşılabiliyorsak ne mutlu bize. Yetimin, öksüzün, garibin, ihtiyaç sahibinin elinden tutup kaldırabiliyorsak ne mutlu bize. Milletin takdiriyle geldiğimiz görevlerin hakkını verebiliyorsak, emanetine halel getirmeden vazifemizi icra edebiliyorsak ne mutlu bize. Bunların dışında bir mutluluk kaynağı tanımadık tanımıyoruz. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da “halka hizmet hakka hizmettir” düsturuyla gönüller yapmak, gönüller kazanmak için koşmaya, koşturmaya devam edeceğiz.
Kıymetli Dostlar,
Sultan Fatih’in emaneti olan İstanbul, bizim doğup büyüdüğümüz şehir olmanın ötesinde aşkımız, sevdamız, ilk ve son göz ağrımızdır. Hangi görevde olursak olalım, İstanbul’dan hiçbir zaman kopmadık. Nerede olursak olalım, İstanbul’un sorunlarıyla, sıkıntılarıyla, dertleriyle yakından ilgilendik. Bugün de bir İstanbullu olarak tüm dünyanın gözbebeği olan bu şehrin meselelerini takip ediyor, İstanbul’u garip bırakmamak için çalışıyoruz. Bu şehri tüm dinamikleriyle tanıyan ve tüm kalbiyle seven birisi olarak, İstanbul’un ihmale gelmeyeceğini, ihmali asla kaldırmayacağını çok iyi biliyoruz. İstanbul, kendisine vakfedilmeyi, uğruna adanmayı gerektiren, sadece ve sadece kendisiyle ilgilenilmesini isteyen bir şehirdir. Bunun için İstanbul’a hizmet sorumluluğu yarı zamanlı yapılacak bir iş değildir. Son 5 yılda bu gerçeği maalesef acı bir şekilde yaşayarak tecrübe ettik. İstanbul’a emanet olarak değil de, nimet olarak bakanlar ihmalkârlıklarıyla, tamahkârlıklarıyla, umursamazlıklarıyla bu güzel şehrin bitkisel hayata girmesine sebep oldu. Bilhassa trafik sorunu, şu İstanbul’un ulaşım sorunu ne durumda görüyorsunuz değil mi, attığı bir adım var mı?
Herhangi bir noktada bakıyorsunuz toplu taşımacılıkta her taraf rezillik. Bu noktalarda ne yaparız ederiz de bu işi çözeriz, böyle bir dert yok. Metrobüslere bakıyorsunuz, yok. Şehrin birçok bölgesinde trafik kördüğüm halde. Öyle ki 2019’da yüzde 47 olan trafik yoğunluğu, bugün yüzde 64’e yükseldi. Her bir İstanbullu kardeşim yılda 288 saatini trafikte kaybediyor. İstanbul halkı, ailesiyle, sevdikleriyle birlikte geçirmesi gereken zamanı trafikte bekleyerek boşa harcıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın hayata geçirdiği projeler olmasaydı muhtemelen İstanbul’un trafik çilesi artık katlanılamaz halde olurdu.
Diğer ulaştırmaya baktığımız zaman yatırımlarımızın yanı sıra sadece son 2 yıl içinde toplam 51 kilometrelik metro hattını şehrimizin istifadesine sunduk. Geçen ay sonunda ülkemizin en hızlı metro hattı olan 37,5 kilometrelik projenin Gayrettepe-Kağıthane etabını hizmete aldık. Ayrıca Sabiha Gökçen Havalimanı-Pendik Metrosu gibi kritik öneme sahip projeleri devreye aldık. Uğraştıran değil, ulaştıran İstanbul parolasıyla yeni hatları, yeni ulaştırma projelerini hayata geçirmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki haftalarda Bakırköy Sahil-Bahçelievler Kirazlı Metro Hattını, Halkalı-Başakşehir-İstanbul Havalimanı Metro Hattı’nı, Altunizade-Çamlıca Camii-Bosna Bulvarı Metro Hattı’nı da inşallah İstanbullu kardeşlerimizin istifadesine sunacağız. Allah’ın izniyle 31 Mart’ta Murat Kurum kardeşimizin şehrin emanetini devralmasıyla birlikte projelerimiz daha da hızlanacaktır.
Buradan sizlerin şahsında kardeşlerim, şu anda bu ülkeyi kimler yönetiyor? Biz yönetiyoruz. Şu anda İstanbul’da bulunan bu zat veya zevat böyle bir imkâna sahip mi? Değil. Fakat 31 Mart’tan itibaren inşallah Murat Kurum kardeşimizle birlikte AK Parti yerel yönetimiyle Cumhur İttifakı Ankara’da el ele verdiğimiz zaman herhangi bir inşallah sarkma söz konusu olmayacak ve yola emin adımlarla yürüyeceğiz. Kaldığımız yerden yeniden bismillah diyerek işe koyulacak, inşallah aziz İstanbul’un fetret devrini sona erdireceğiz. Öncelikli hedefimiz ortalama yolculuk süresini 64 dakikadan 39 dakikaya düşürmek olacaktır. Raylı sistemlerde toplam uzunluğu bundan 5 sene sonra 650 kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz. Ardından raylı sistem uzunluğunu 1004 kilometreye ulaştırarak trafik sorununa kalıcı ve modern bir çözüm bulmayı hedefliyoruz.
Değerli Kardeşlerim,
Aynı şekilde kentsel dönüşüm başta olmak üzere çevre ve şehircilikte hayata geçireceğimiz yeni projelerle İstanbul’u sadece depreme dayanıklı hale getirmekle kalmayacak, inşallah daha da güzelleştireceğiz. Bilim insanlarının hiç vakit kaybetmeksizin hazırlanmamızı tavsiye ettiği deprem gelmeden önce İstanbul’un yapı stokunu yenileyeceğiz. Aralık ayının son haftasında yüzyılın dönüşümü İstanbul projesini milletimizle paylaşmıştık. Geçtiğimiz Cuma günü de İstanbul özelinde yürütülecek kentsel dönüşüm uygulamalarına dair Cumhurbaşkanı kararını yayınladık. Evini dönüştürmek isteyen hak sahiplerine bir konut için 700 bin liraya kadar hibe, 700 bin liraya kadar da kredi veriyoruz. Hibe haricinde kiracılara bir kereye mahsus 100 bin lira tahliye desteği sağlıyoruz. Böylece toplam hibe miktarımız 800 bin liraya ulaşıyor. İş yerleri için ise 350 bin liraya kadar hibe, 350 bin liraya kadar da kredi desteği imkânı sunuyoruz. Açıkladığımız destek paketinin bir kez daha şehrimize hayırlı olmasını diliyor, buradan riskli yapılarda oturan kardeşlerimizi mutlaka bu fırsatı değerlendirmeye çağırıyorum.
Nasıl yalancının mumu yatsıya kadar yanarsa, algı ve sosyal medya belediyeciliğinin kullanım tarihi de inşallah yakında sona erecektir. Hazır mıyız?
Tek Millet… Tek Bayrak… Tek Vatan… Tek Devlet.
Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İnşallah hep birlikte el ele, gönül gönle vereceğiz İstanbul’u Murat’ına kavuşturacağız.
Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle bir kez daha açılışını yaptığımız Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem Hattı’nın şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu tarihi projenin yeniden şehrimize kazandırılmasında emeği geçenleri yürekten tebrik ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.