Dünya Uygur Kongresi başkanı Dolkun İsa Uygur Kadınları Taciz etmiş
İnsan hakları alanında çalışan 19 kadını taciz edenlerin Listesinde Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa ve ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu’nun Başkanı olan Doğu Türkistanlı Nuri Türkel gibi ABD denetimindeki kuruluşlar ile başkanları da var.
Uygur Kadınlara yapılan Tacizler Doğu Türkistanlı başkanlara sıçradı: Taciz skandalı büyüyor . Türkiye’de Özellikle Zeytinburnu ve Sefaköyde ,Kayseri gibi uygurların yoğun yaşadığı yerlerde Dini nikah adı altında 18 yaşından küçük kızlarla Aktevist Eylemci Bazı Uygur Erkeklerin İmam nikahı yaptıklarını iddia edenler var.
ABD’de insan hakları alanında çalışan kadınların uğradıkları taciz olayları Washington basınında ses getirdi. Taciz iddialarında CIA ve FETÖ bağlantılı isimler de var.
İnsan hakları alanında çalışan 19 kadın, erkek liderlerin tacizlerini Vaşington merkezli yayın kuruluşu NOTUS’a anlattı. Listede, Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa ve ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu’nun Başkanı olan Doğu Türkistanlı Nuri Türkel gibi ABD denetimindeki kuruluşlar ile başkanları da var. ABD merkezli yayın kuruluşu NOTUS’un Kongre muhabiri Haley Byrd Wilt’in haberine göre, insan hakları aktivisti olarak çeşitli organizasyonlarda çalışan kadınlar, bu alanda faaliyet yürüten kuruluşların yöneticileri tarafından tacize uğradı. Tacizlerin merkezinde Almanya’da yaşayan Dünya Uygur Kongresi (DUK) Başkanı Dolkun İsa, ABD Dini Özgürlükler Komitesi Başkanı Nuri Türkel ve FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in manevi oğlu, ABD’de yaşayan Enes Kanter de bulunuyor. Tacize uğrayan Mazlum Uygur kadınlar, davalarına zarar verme ve Çin casusu damgası yeme korkuları nedeniyle sessiz kaldıklarını söylüyor.
Muhabir, tacize uğrayan mazlum Uygur kadınların korktukları için sessiz kaldıklarını belirterek, “Suistimal iddiasında bulunan kişiler, çok farklı bir suçlamayla da karşı karşıya kalabilirler: Çin Hükümeti için haklı bir davayı yok etmeye çalışan casuslar veya etki ajanları olabilirler.” ifadelerine yer verdi.
TACİZLERİ BİLDİREMEMİŞLER
Tacizlerle ilgili şu ayrıntılar paylaşılıyor: “Mülakatlarda Mazlum Uygur kadınlar, işlerini yapmaya çalışırken saldırıya uğradıklarını, elle taciz edildiklerini ve seks teklifleri aldıklarını anlattılar. Bazıları erkek iş arkadaşlarının ve amirlerinin sarhoşken agresif davrandıklarını, aşağılayıcı yorumlar yaptıklarını, cinsel hayatları hakkında konuştuklarını, kendilerini otel odalarına davet etmeye çalıştıklarını ve çıplak resimlerini istediklerini söyledi . Kadınların neredeyse tamamı, kuruluşlarındaki suiistimalleri nereye bildireceklerini bilmediklerini söylerken, bazıları da endişelerini dile getirdikleri takdirde kuruluş liderlerinin bunu gerçekten ele alacaklarına inanmadıkları için bildirmediklerini söylüyor.”
‘BÖYLE BİRİ OLDUĞUNU BİLMELERİNİ İSTEMEDİM’
Kadınlardan Türk-Belçika kökenli Esma Gün, Şubat 2021’de henüz 22 yaşındayken Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa’nın kendisini taciz ettiğini ve ısrarları nedeniyle iletişimini sınırladığını, en sonunda aktivistliği bıraktığını anlatıyor. Taciz mesajlarını paylaşan kadın, olayları Dünya Uygur Kongresi’ne bildirmemesi ve yıllarca diğer aktivistlere anlatmamasının nedenini, “İnsanların liderlerinin böyle biri olduğunu bilmelerini istemedim.” diyerek açıklıyor.
Gün ile bağlantısı olmayan ve korktukları için isim vermeden konuşmak isteyen iki kadının da İsa’nın kendilerine cinsel yakınlaşmada bulunduğunu anlatıyor.
DOLKUN İSA ÖZÜR AÇIKLAMASI YAYINLADI
Haberi gündeme taşıyan Haley Byrd Wilt, Dünya Uygur Kongresi’ne iddiaları sordu. Ancak kuruluş soruları yanıtsız bıraktı. Dolkun İsa da, taciz olayıyla ilgili Twitter hesabından 12 Mayıs’ta yaptığı bir açıklamayla kamuoyundan özür dileyerek, “Rahatsızlık ve sıkıntıya neden olan mesajlar gönderdiğim için derin pişmanlık duyuyorum. Bu mesajları alanlardan ve toplumda kendilerini anlaşılır bir şekilde hayal kırıklığına uğramış hissedenlerden özür dilerim.” ifadelerini paylaştı.
NURİ TÜRKEL HAKKINDA İDDİALAR
Aydınlık gazetesinden Yusuf Tunçer haberine göre, 2020 yılında ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’na atanan ünlü Doğu Türkistanlı Nuri Türkel hakkında ise iki ayrı kadın 2019 ve 2022’de İnsan Hakları Vakfı’na şikayette bulundu. Muhabir, İnsan Hakları Vakfı’na iddiaları sorduğunda kurumun konuyla ilgili yorum yapmadığını belirtiyor. Uygur İnsan Hakları Projesi (UHRP) çalışanı Julie Millsap da, UHRP’de çalışmaya başlamadan önce Mayıs 2021’de Türkel ile bir cinsel ilişki yaşadığını söylüyor.
‘KADINLARI AVLAMAK İÇİN KONFERANSLARDA DOLAŞIYOR’
Her fırsatta Türkiye’yi hedef alan ve ABD vatandaşı olduktan sonra soyadına Freedom’u ekleten FETÖ’cü Enes Kanter de cinsel taciz skandalının merkezinde. Enes Kanter hakkında insan hakları toplantısına katılan kadınlara cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle soruşturma açıldı. Hong Kong’lu aktivist Chung Ching Kwon da, Kanter’in üçlü ilişki istediğini söyleyerek, “Genç kadınları avlamak için konferanslarda dolaşıyor. Gece geç saatte kadın katılımcılara gönderilen mesajlar, “sarılma” davetleri içeriyor. Farklı bir konferansta gönderilen bir mesajda ise açıkça üçlü ilişki teklif ediliyor.” ifadelerini kullandı.
FETÖ’cü Enes Kanter’e grup seks soruşturması… Mesajları ifşa oldu
ABD’li aktivist yazar Haley Byrd Wilt, FETÖ’cü eski basketbolcu Enes Kanter’in insan hakları savunuculuğu adı altında katıldığı bir toplantıda kadınlara cinsel tacizde bulunduğunu açıkladı. Wilt’in NOTUS dergisinde yayımlanan makalesine göre, Kanter, mağdur kadınlara mesaj yoluyla tacizde bulunmuş.
Türkiye’yi hedef alan açıklamalarıyla gündeme gelen FETÖ’cü Enes Kanter, bu kez gündemdeki yerini bir skandal ile koruyor. ABD’li yazar ve aktivist Haley Byrd Wilt, terör örgütü FETÖ ile bağlantısı olduğu bilinen eski basketbolcu Enes Kanter’in insan hakları toplantısına katılan kadınlara cinsel tacizde bulunduğunu sebebiyle soruşturma açıldığını iddia etti.
Wilt, “İnsan Hakları Dünyasında Cinsel Taciz Sorunu Var” başlıklı ‘Notus’ta yayınladığı yazıda bir çok kadın aktivistin cinsel tacize maruz kaldığını ancak davanın zarar görmemesi adına sessiz kaldığını açıkladı. NOTUS’ta yer alan yazıda bu tacizcinin FETÖ’cü Enes Kanter olduğu belirtildi. Yazar Wilt tacizi bilen üç kaynağın olayı teyit ettiğini ve Oslo Özgürlük Forumu’nu düzenleyen insan hakları kuruluşu Human Rights Foundation tarafından Enes Kanter’e soruşturma açıldığını yazdı
2022 YILINDA DA FETÖ’CÜ KANTER HAKKINDA AYNI İDDİA ORTAYA ATILMIŞTI
Chung Ching Kwon, “İnsan hakları topluluğunda #metoo hareketi yaşanabilir mi? Son örnek: Çok ünlü bir ödüllü aktivist (eski bir sporcu) genç kadınları avlamak için konferanslarda dolaşıyor. Gece geç saatte kadın katılımcılara gönderilen mesajlar, “sarılmak” davetleri içeriyor. Farklı bir konferansta gönderilen bir mesajda ise açıkça üçlü bir ilişki teklif ediliyor” diye paylaşımda bulundu.
İnsan Hakları Vakfı, bu iddialar üzerine Enes Kanter hakkında resmi bir soruşturma başlattı. Kanter ise kendini savunarak, hiçbir yanlış yapmadığını ve iddiaların asılsız olduğunu öne sürdü.
DOLKUN İSA TÜRKİYE’YE ALINMAMIŞTI
Taciz olaylarının merkezinde bulunan ve ABD ile yakın ilişkileriyle dikkat çeken Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa, 2017’de Almanya’nın Münih Şehrindeki Kristal Otelde yapılan Dünya Uygur Kurultayı’nın (DUK) 6. Olağanüstü Kurultayı’nda Genel Başkan seçildi. Başkanlığı, ABD’de yaşayan Rabia Kadir’den devraldı. ABD Federal Bütçesi’nden tahsisat alan kurumlardan National Endowment for Democracy-NED’in (Amerikan Demokrasi Vakfı) fonlarıyla çalışmalar yapan kurumların başında DUK geliyor. İsa, NED’in 2019 Demokrasi Ödülü’nü alan isimlerden biri. 19 Temmuz 2019’da Dolkun İsa’nın başında bulunduğu DUK olmak üzere, faaliyet yürüten birçok Doğu Türkistan ‘ayrılıkçısı’ örgüte ABD’nin milyonlarca dolar aktardığı ortaya çıkmıştı.
Ayrıca, Eylül 2021’de Dünya Uygur Kurultayı (DUK) Genel Başkanı Dolkun İsa’nın Türkiye’ye alınmamıştı. Almanya’dan uçakla Ankara’ya gelen İsa, ‘kamu güvenliğini tehdit’ gerekçesiyle Emniyet Genel Müdürlüğü ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan ülkeye giriş yasağı nedeniyle geri dönmek zorunda kaldı.
İnsan Hakları Dünyasında Cinsel Taciz Sorunu Var
Kadınlar, davalarına zarar verme korkusundan Çin casusu olduklarından şüphelenilmeye kadar insan hakları savunuculuğu camiasında suiistimal konusunda bir sessizlik kültürünün bulunduğunu söylüyor.
Esma Gün ekranına gelen mesajlara inanamadı.
Konuşma dostça ama profesyonelce geçmişti: iki insan hakları aktivisti bir politika zaferini kutluyordu. Şimdi Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun İsa onu öpmek istediğini söylüyordu.
Türk-Belçikalı bir üniversite öğrencisi olan Gün, o sırada 22 yaşındaydı ve insan hakları savunuculuğu konusunda nispeten yeniydi. NOTUS tarafından incelenen Şubat 2021 sohbetinin ekran görüntülerine ve Gün ile yapılan röportaja göre, o zamanlar 53 yaşında olan İsa, geri adım attığında durmadı. NOTUS’un tuttuğu bağımsız bir tercümana göre İsa ona Türkçe olarak “Ama gitmene izin vermeden seni gerçekten öperdim” diye yazdı.
Gün konuyu değiştirmeye çalışınca İsa ısrar etti. “Beni öpersen çok sevinirim” dedi.
Rahatsız olan Gün, etkileşimlerini sınırladı. Ancak ertesi ay Isa onu kendisiyle buluşmaya ikna etmeye çalıştı.
Gün’ün çektiği ekran görüntülerine göre daha sonra sildiği anlaşılan mesajında ”Hep aklımdasın” yazıyordu. Başka bir sohbette onu ziyarete çağırdı. “Tanışabilirsek senin için iyi olur” dedi. “Birkaç günlüğüne gelebilirsin. Güzel şeylerden konuşurduk, seni güldürürdüm, böylece biraz stres atabilirsin.”
Gün, aktivist arkadaşlarının da onlara katılmak isteyebileceği için yalnız buluşma fikrinden rahatsız olduğunu söyledi. Bağımsız tercüman tarafından çevrilen ekran görüntülerine göre Isa, “bunu sadece kendine saklamanın” kendisi için daha iyi olacağını söyledi.
“Neden bunu başkalarına anlatalım ki?” O sordu. “Sıklıkla bu şekilde konuştuğumuzu arkadaşlarınızla paylaşıyor musunuz?”
Gün artık yaptığı iş nedeniyle değil, tamamen başka bir şey için kendisine değer verildiğini hissediyordu. Hayal kırıklığına uğradığını ve Isa’dan uzak durmak istediğini söyledi. Sonunda aktivizmi bıraktı.
Gün, olayları Dünya Uygur Kongresi’ne bildirmedi ve yıllarca diğer aktivistlere de anlatmadı.
“İnsanların liderlerinin böyle biri olduğunu bilmesini istemedim” dedi. “Umudu korumak onlar için zaten zor.”
Gün’le bağlantısı olmayan ve misilleme endişesi nedeniyle isminin açıklanması istenen diğer iki kadın, NOTUS ile yapılan ayrı röportajlarda İsa’nın da kendileriyle profesyonel olmayan cinsel yaklaşımlarda bulunduğunu iddia etti.
Bu hikaye yayınlanmadan önce İsa, bu iki kadının iddiaları hakkında yorum yapmayı reddetti ve Gün’ün hem onaylanmış kişisel e-posta adresine hem de Dünya Uygur Kongresi’ne gönderilen iddiaları hakkında yorum yapılmasına yönelik çok sayıda talebe yanıt vermedi. Dünya Uygur Kongresi sözcüsü, ayrıntılı bir özet sunulduğunda iddialara değinmedi ancak ilk yanıtında NOTUS’a “bunun örgütü ve üyelerini karalama girişimi olabileceğini” söyledi ve yasal işlem başlatabileceğini önerdi. Sözcü, “Takdir edebileceğiniz gibi, onlara ve bize yönelik herhangi bir saldırı, doğru olmasa bile, Çin rejimi tarafından değerlendirilecek ve bize karşı kullanılacaktır” dedi.
Pazar günü İsa, X hakkında yaptığı bir açıklamada kamuya açık bir şekilde özür diledi : “Ciddi değerlendirme hatalarını kabul etme görevim var ve bunun için çekincesiz özür diliyorum. Hiçbir zaman bunlara göre hareket etmemiş olsam da rahatsızlık ve sıkıntıya neden olan mesajlar gönderdiğim için derin pişmanlık duyuyorum. Bunları alanlardan ve toplulukta anlaşılır bir şekilde hayal kırıklığına uğramış hissedenlerden özür diliyorum.”
İsa, Dünya Uygur Kongresi’nin geçmişte şikayetleri ele alma konusunda sağlam bir sürece sahip olmadığını söyledi ve iletişiminden “rahatsızlık hisseden” kişileri “ortak çözümleri” tartışmak üzere bir araya gelmeye davet etti.
“İnsanların liderlerinin böyle biri olduğunu bilmesini istemedim” dedi. “Umudu korumak onlar için zaten zor.”
İnsan hakları grupları, zalimleri ve otoriter hükümetleri küçümseyen ezilenlerin savunuculuğunu yapıyor. Washington DC’de ve dünya çapındaki diğer güç merkezlerinde demirbaş konumundalar. Milletvekilleriyle basın toplantıları düzenliyorlar ve soykırım, zorla çalıştırma ve dini zulümle mücadele için komiteler önünde ifade veriyorlar. İnsan onurunun ayaklar altına alındığı her yerde bu gruplar bunu geri püskürtmek için vardır.
Ancak Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da insan hakları aktivizmine katılan 19 kadınla yapılan görüşmeler, güçlü erkeklerin profesyonel olmayan ve hatta bazen yağmacı davranışlardan hiçbir sonuç almadan sıyrılabildiği bir kültürü ortaya çıkardı.
Bu iş kolundaki insanların suiistimal konusunda sessiz kalma konusunda güçlü teşvikleri var: İnsan hakları savunuculuğu küçük bir dünya ve NOTUS’un bu rapor için görüştüğü neredeyse herkes, konuşarak kariyerlerine zarar verecekleri ve inandıkları davalara zarar verecekleri korkusunu paylaştı. Bu konu hakkında açıkça. Aktivistler konuştuklarında, nakit sıkıntısı çeken kuruluşlarının genellikle sağlam prosedürlere veya etik soruşturmaları yürütecek eğitime sahip olmadığını öğreniyorlar. Görevi kötüye kullandığını iddia eden kişiler, meslektaşlarından çok farklı türde bir suçlamayla da karşı karşıya kalabilirler: Çin hükümetinin haklı bir davayı yok etmeye çalışan casusları veya nüfuz ajanları olabileceği yönünde.
Röportajlarda kadınlar, işlerini yapmaya çalışırken saldırıya uğradıklarını, el yordamıyla maruz kaldıklarını ve seks teklifinde bulunduklarını anlattılar. Bazıları, erkek iş arkadaşlarının ve yöneticilerinin sarhoşken agresif davrandıklarını, aşağılayıcı yorumlarda bulunduklarını, cinsel hayatlarından bahsettiklerini, kendilerini otel odalarına davet etmeye çalıştıklarını ve çıplak fotoğraf istediklerini söyledi. Bu kadınların neredeyse tamamı kuruluşlarındaki suiistimalleri nereye bildireceklerinden emin olmadıklarını söylerken, diğerleri bunu bildirmediklerini çünkü kâr amacı gütmeyen kuruluşların liderlerinin endişelerini dile getirmeleri halinde bu konuyla gerçekten ilgileneceklerine inanmadıklarını söyledi.
Diğer davranışlar nispeten zararsız görünüyordu, ancak kadınlar bunun kendilerini hazırlıksız yakalamayı amaçladığını ve onları rahatsız ettiğini hissettiklerini söyledi; örneğin bir organizasyonda üst kademedeki erkeklerin işten sonra sık sık onlara içki içmeye davet etmesi veya gece yarısı mesaj atıp onları suçlaması gibi. seyahatte tuhaf saatler.
Bu dinamiklerden bıkan dünya çapındaki insan hakları kuruluşlarındaki bazı aktivistler, kendi saflarında cinsel taciz ve istismar konusunda hesaplaşmaya zorladı. 2022 yazından bu yana, bu konuşmalar savunuculuk etkinliklerini gerginleştirdi, Çin hükümetinin dikkatini çekti ve çalışanların, kendilerinin de dahil olduğu iddialara rağmen belirli liderleri ağırlayıp ağırlamayacaklarını tartıştıkları Capitol Hill’e sıçradı.
Suçlayıcılardan bazıları, deneyimlerini anlattıklarından dolayı sert eleştirilere maruz kaldı. Ayrıca bazı kar amacı gütmeyen kuruluşların cinsel suiistimalle mücadele konusunda ne kadar hazırlıksız olduklarını da ortaya çıkardılar.
***
Kamuoyu bu hesaplaşmayı bir tweet ile erkenden fark etti. Temmuz 2022’de Hong Konglu demokrasi yanlısı bir aktivist, kadınlardan işlerini yapmaya çalışırken karşılaştıkları tacizi duyduktan sonra hayal kırıklığına uğradı. İnsan hakları konferanslarında “genç kadınları avladığını” söylediği “çok yüksek profilli, ödüllü bir aktivistin (eski atlet)” hakkında şikayette bulunmak için çevrimiçi bir paylaşım yaptı . Bu adamın etkinlik katılımcılarına mesaj atıp kucaklaşmalarını ve seks yapmalarını istediğini iddia etti.
Kadın, NOTUS tarafından sorulduğunda adamın adını vermeyi reddetti. Ancak duruma aşina olan üç kaynak, paylaşımının, eski NBA oyuncusu ve Türk-Amerikan insan hakları aktivisti Enes Kanter Freedom hakkında, Oslo Özgürlük Forumu’nu düzenleyen kar amacı gütmeyen İnsan Hakları Vakfı tarafından soruşturma başlatılmasını tetiklediğini söyledi.
Freedom yaptığı açıklamada tweet ile herhangi bir bağlantı olduğunu reddetti ve yanlış bir şey yapmadığını söyledi. NOTUS’a “Diktatörlüklere karşı savaştığınızda, itibarınızı zedelemek için ellerinden geleni yapacaklardır” dedi.
İnsan Hakları Vakfı kurucusu ve CEO’su Thor Halvorssen, NOTUS’a organizasyonun “misafirlerimizin, katılımcılarımızın ve topluluğumuzun herhangi bir üyesinin güvenliği ve refahına kategorik olarak bağlı olduğunu” söyledi ancak belirli vakaları ele almadı.
“Etkinliklerimiz sırasında cinsel suiistimal veya diğer davranış kurallarımızı ihlal eden kişilere karşı sıfır tolerans gösteriyoruz” dedi ve İHÖ’nün şikayetleri ciddiye aldığını ve her zaman “hem adil hem de saygılı bir şekilde” araştırdığını ekledi. Tarafların gizliliği.”
Konuşmalara aşina olan kaynaklara göre, İnsan Hakları Vakfı çalışanları kadınlara deneyimlerini sorarken, ABD’nin Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu’na başkanlık eden ve en ünlü Uygur savunucularından biri olan Nury Türkel hakkında bilgi edinmek istediler.
Konuşmalar hakkında bilgisi olan kaynaklara göre en az bir kadın, Türkel’in 2019 Oslo Özgürlük Forumu toplantısındaki davranışlarıyla ilgili endişelerini İnsan Hakları Vakfı’na dile getirdi ve 2022’de en az bir kadın daha şikayette bulundu. (NOTUS’un sorusu üzerine İnsan Hakları Vakfı konu hakkında yorum yapmadı.)
Uygur İnsan Hakları Projesi’nde (UHRP) yüklenici olan Julie Millsap, örgütün yönetim kuruluna başkanlık eden Turkel hakkındaki şikayetleri, Ağustos 2022’de farklı bir grupla yaklaşan bir etkinlikle ilgili yaptığı toplantıda öğrendi. Millsap ve NOTUS tarafından görüntülenen mesajlara göre görüşmeye katılanlardan biri, Türkel’in kadınlara yönelik muamelesine ilişkin İnsan Hakları Vakfı içindeki endişeler nedeniyle Türkel’in etkinliğe davet edilmemesi gerektiğini savundu. Millsap ilk kez böyle bir şey duymuştu.
Millsap’in Turkel’le kendi geçmişi var: NOTUS’a, UHRP’de çalışmaya başlamadan önce Mayıs 2021 civarında kendisiyle rızaya dayalı bir cinsel ilişki yaşadığını söyledi. Orada çalışmaya başladıktan sonra durumun kötüye gittiğini ve sonunda Eylül 2022’de sona erdiğini söyledi.
Türkel’in bir avukatı, bu iddiaların ayrıntılı bir özeti ve “düşündüğü potansiyel dava nedeniyle” yanıt vermesi için bir hafta verilmesi üzerine yorum yapmayı reddetti. Avukat iddiaların esasına değinmedi ancak Millsap’ın “güvenilir olmadığını” ve Türkel ile ailesini “taciz ettiğini” söyledi.
Millsap, Ağustos 2022’deki görüşmede bu konuyu duyduktan sonra Türkel’le İnsan Hakları Vakfı’ndaki durumu konusunda yüzleştiğini ancak kendisinin bunu bir yanlış anlaşılma olarak değerlendirdiğini söyledi. Gitmesine izin verdi. Yaklaşık bir yıl sonra, 2023 yazında Millsap, güvendiği kişilerden davranışlarıyla ilgili yeni iddialar duydu. UHRP’nin itibarının risk altında olduğundan endişeleniyordu ve kâr amacı gütmeyen kuruluşun bunu bilmesini istiyordu.
Kendisiyle ve durumu bilen bir düzineden fazla kişiyle yapılan röportajların yanı sıra e-postalar, dahili toplantılardan gelen sesler ve NOTUS tarafından elde edilen diğer belgelere göre, o zamandan bu yana hesap verebilirlik ararken geri itilme ve bazen düşmanlıkla karşı karşıya kaldı.
Millsap, Ağustos 2023’te grubun küresel savunuculuk direktörü Louisa Greve ile endişeleri hakkında (Turkel ile olan kişisel deneyimleri değil, yalnızca başkalarından duydukları şeyler) üç saatlik bir görüşme yaptı. Millsap, NOTUS ile yaptığı bir röportajda Greve’nin, durumun bu kadar kötü olduğuna inanması halinde Millsap’in muhtemelen artık UHRP’de çalışmak istemeyeceğini söylediğini iddia etti.
“Hayır, söylediğim bu değil. İşimi seviyorum,” dediğini hatırladı Greve’e. “Bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini söylüyorum.”
UHRP belirli personel meseleleri hakkında yorum yapmaktan kaçındı ancak herhangi bir misilleme yapıldığını reddetti.
Bir sözcü, “UHRP, etik kaygılarını dile getiren herhangi bir kişiye karşı misilleme yapmaz ve yapmamıştır ve bu tür misillemeyi ima eden tüm iddialara veya ifadelere şiddetle karşı çıkar” dedi.
Bazı kar amacı gütmeyen kuruluşların suiistimalleri araştıracak katı politikaları ve deneyimli personeli olsa da, daha küçük veya yeni kurulmuş insan hakları grupları, açık kuralları veya İK departmanları olmadan yeni kurulan şirketler gibi çalışabilir. Pek çok insan hakları örgütünün de yalnızca birkaç çalışanı var ve bu da olası bir misillemeye maruz kalmadan şikayetlerin isimsiz olarak iletilmesini zorlaştırıyor.
Bir kadın, eski işyerini bu bakımdan Vahşi Batı olarak tanımladı: Patronuna bir meslektaşının saldırgan bir yorumunu sorduğunda, onun omuz silktiğini ve ona meslektaşının da böyle olduğunu söylediğini söyledi. Endişelerini dile getirecek başka bir yer yoktu.
Liderler genellikle mağdurlardan ne kadar kanıt bekleneceği konusunda anlaşamazlar. Bazıları, ihbarcıların bağlantılı aktivistlere karşı herhangi bir cezai eylemi desteklemeden önce polise rapor verip vermediğini bilmek istiyor. Diğerleri ise bir iç komite kurmaya ya da soruşturma için bir avukat tutmaya istekli.
Amerikalı yasa koyucular insan hakları dünyasındaki cinsel taciz iddialarına nasıl tepki vereceklerinden emin değiller. Tartışmalara aşina olan altı kişiye göre, Çin politikasıyla ilgilenen çeşitli kongre ofislerindeki personel, Freedom ve Turkel ile ilgili sorunların yanı sıra UHRP’deki son çalkantıların da farkında.
Konuşma hakkında bilgi sahibi üç kişinin NOTUS’a söylediğine göre, Çin Kongre-Yürütme Komisyonu personeli, 2022 tweet’ini bilerek geçen yılki bir duruşmada ifade vermek için Freedom’ı getirip getirmemeyi tartıştı. Kaynaklardan biri, yardımcılarının kendisiyle ilgili herhangi bir doğrudan iddia olmadığından emin olmak için interneti araştırdığını ve hatta personelin bu konuyu Freedom’a sorduğunu söyledi.
Konuşmalara aşina olan kaynaklara göre kurul, tweet’te adı geçmediği için sonuçta onun görünmesini tercih etti. Panel sözcüsü iç meseleler hakkında yorum yapmaktan kaçındı.
İnsan hakları savunucularına yönelik taciz iddiaları tartışılırken bir endişe tekrar tekrar gündeme geliyor: Çin’in dezenformasyonu.
Çin hükümetinin insan hakları liderlerine saldırmak için iyi organize edilmiş bir aygıtı var ve Pekin, aktivistler arasındaki çatışmalardan keyif alıyor. Propaganda ile gerçek arasındaki farkı söylemek zor olabilir.
Bu korku genellikle iddialarda bulunan kişilere karşı kullanılır.
“Çinli casusların bile savunuculuk alanındaki erkekleri cinsel suiistimalde bulunmaya zorlamak için zihin kontrolü yapma gücü yok.”
Röportajlarda, insan hakları çalışanlarından insanlar, geçen yıl erkekler tarafından cinsel taciz ve saldırıyla suçlanan Çinli muhalif Wang Dan hakkındaki endişelerini paylaştıklarını , ancak meslektaşları tarafından görevden alındığını anlattılar. Çin hükümetinden iddialar gelmişti. (Wang iddiaları reddetti .)
NOTUS bu hikayeyi aktarırken, iki insan hakları lideri Millsap’in Çin’in dezenformasyon kampanyasının bir parçası olduğunu ima etti; Yoksa neden onların işlerini bu şekilde baltalasın ki? Millsap halka açık ifade verdi ve NOTUS ile yaptığı röportajda Çinli yetkililerin, ayrı yaşadığı kocasının Çin’de yaşayan aile üyelerini kendileri için çalışmaya ikna etmek amacıyla taciz ettiğini yineledi; bu durumu FBI’a bildirdiğini söyledi.
“İnsanların gerçekten yapması gereken tek şey, bu amaç uğruna nelerden vazgeçtiğime bakmak” dedi. 2010 ile 2020’nin başları arasında esas olarak Çin’de yaşayan Amerikalı Millsap, Çin lideri Xi Jinping’i alenen eleştirdiği ve Uygurları savunduğu için oraya geri dönmeyi bir seçenek olarak görmüyor.
“İnsanların casusları güçlü, kurnaz insanlar olarak gördüklerini anlasam da, Çinli casuslar bile savunuculuk alanındaki erkekleri cinsel suiistimalde bulunmaya zorlamak için zihin kontrolü yapma gücüne sahip değil” dedi.
İnsan hakları savunucularına karşı iddialarda bulunan kişiler, isimlerini gizli tutmak isteseler bile Çin propagandasında tanınma riskiyle karşı karşıyadır.
İddialara aşina olan kaynaklara göre, 2023 yazında bir kadın arkadaşlarına demokrasi yanlısı aktivist Nathan Law tarafından cinsel saldırıya uğradığını söyledi. İddialarla ilgili basına gitmedi ancak hikayesi Hong Kong diasporasında, insan hakları çevrelerinde ve Pekin’de yayıldı.
Kısa bir süre sonra birçok sosyal medya hesabı, Law’a yönelik iddialarla ilgili, iddia ettikleri bir kadının fotoğraflarının da yer aldığı paylaşımlar yaptı. Bu hesapların hiç takipçisi yoktu, yalnızca birkaç ilgi alanı vardı ve neredeyse aynı anda paylaşım yapılıyordu.
Bu, 2019’dan bu yana diğer üyelerin hapsedildiği ve dünyanın dört bir yanına dağıldığı, zaten parçalanmış bir hareketin liderine karşı sarsıcı bir iddiaydı. Hikaye o kadar yayıldı ki, ne Law’la ne de onu suçlayan kadınla, birçok eylemciyle konuşmadan. farklı kuruluşlar Law’u etkinliklere davet etmeyi yeniden değerlendirdi, onunla fotoğraf paylaşmamayı seçti ve Hong Kong hakkındaki basın bültenlerini, onun ayak izini en aza indirecek şekilde yeniden yazdı.
Law, yaşananları romantik bir karşılaşma olarak nitelendirerek iddiayı reddetti. Law bir röportajında ”Hiçbir şekilde kimseye saldırmadım veya tacizde bulunmadım” dedi. Kadını ilgi odağı haline getirmeden veya kendisini Çin’in “siyasi açıdan güçlü propaganda makinesine” açmadan iddialara nasıl yanıt vereceğinden emin olmadığını söyledi.
Law, birlikte çalıştığı kuruluşlara davranışlarıyla ilgili deliller sunduğunu söyledi ancak iddialarla ilgili hangi gruplarla konuştuğunu belirtmeyi reddetti.
Hong Kong Demokrasi Konseyi’nin kurulmasına yardımcı olan Law, ABD merkezli savunuculuk grubunun danışma kurulunda yer almaya devam ediyor. Ancak HKDC yönetim kurulu başkanı Brian Leung, NOTUS’a yaptığı açıklamada “geçen yazdan bu yana, HKDC Yönetim Kurulu Nathan Law’un toplantılarımıza ve etkinliklerimize katılımını askıya aldı” dedi. “Bu uzaklaştırma, Kurul kendisine yönelik iddialardan kaynaklanan endişeleri gidermek için uygun önlemleri belirleyene kadar bir ihtiyati tedbir olarak hizmet vermektedir.”
***
HKDC’nin geçen yıl dikkate alması gereken tek dava Law’ın davası değildi.
Haziran 2023’te Tayvanlı bir gazeteci, Çinli insan hakları avukatı Teng Biao’yu kendisiyle seks yapmaya çalışmakla ve direnirken bir otel odasında defalarca ona saldırmakla suçladı . (BBC’ye yaptığı yorumda özür diledi ve davranışının bir saldırı değil, beceriksiz bir “kur yapma” girişimi olduğunu söyledi.)
Bu suçlamanın kamuoyuna duyurulmasından kısa bir süre önce Teng, HKDC’nin danışma kurulundaki görevinden istifa etti. HKDC bir tweet’te iddiaların “ilgili ve rahatsız edici” olduğunu ve Teng’in gelecekteki HKDC etkinliklerine davet edilmeyeceğini söyledi.
Örgüt, “Tüm bireyleri koruyan ve saygı duyan bir hareketin, Hong Kong’daki özgürlük ve demokrasi mücadelemizin başarısının ayrılmaz bir parçası olduğuna güçlü bir şekilde inanıyoruz” diye yazdı .
HKDC ayrıca etkinlik katılımcılarının grubun cinsel şiddet ve tacizle ilgili iç komitesine yönelik endişelerini belirtmek için kullanabileceği bir e-posta adresi de paylaştı. HKDC, dört kişilik komiteyi 2023 baharında kurduğunu söyledi.
HKDC’nin o dönemdeki tepkisi, NOTUS ile konuşan kadınların diğer insan hakları gruplarını aşağıdakileri benimsemeye teşvik etmesi yönündeki taktikleri takip ediyordu: Aktivistler için güvenli bir ortam yaratmaya kararlı olmak, davranışları araştırmak için ciddi niyet göstermek ve suiistimal iddialarının nerede paylaşılabileceğini açıkça belirlemek.
Grubun Temmuz 2023’teki konferansının bir noktasında katılımcılar, insan hakları topluluğunun cinsel taciz ve istismar durumlarını ele alma biçiminin nasıl iyileştirilebileceği konusunda bir tartışma düzenlediler. HKDC yaptığı açıklamada, grubun bu sohbeti katılımcılara “kendi topluluğumuzu harekete geçirme ve destekleme konusunda sorumluluk duygusu” kazandıracağı umuduyla düzenlediğini söyledi.
HKDC, NOTUS’a dahili soruşturma komitesini oluşturduğundan bu yana herhangi bir resmi şikayet almadığını söyledi.
Yanlış bilgilendirme olasılığı olsa da kuruluş, bir ihbar hattı bulundurmanın “buna değer” olduğunu söyledi.
Bir sözcü, “Davamızın uzun ömürlü olması için, topluluk içinden veya dışından gelen zorluklara dayanabilecek güçlü bir topluluk oluşturmaya değer veriyoruz” dedi.
Millsap, kuruluşundan aynı seviyede destek hissetmediğini söyledi.
UHRP liderlerinin, Turkel hakkında kendileriyle ilk kez konuştuktan sonra iş yükünün bir kısmını ortadan kaldırdığını iddia etti. Eylül 2023’te Turkel ve UHRP personeliyle birlikte Tayvan’a yaptığı savunuculuk gezisinde , hükümet ilişkileri yöneticisi rolü nedeniyle kendisinin de dahil edilmesi gerektiğini düşündüğü Tayvanlı yetkililerle yapılan toplantılarla ilgili planlama görüşmelerinden mahrum kaldığını söyledi.
Kenara çekilmekten, Türkel’i ve diğer Uygur liderlerini bu konu hakkında özel bir konuşmaya çekmekten sinirlendi. Millsap, yolculuk sırasında onlara “Perde arkasında ne olduğu veya kişisel duyguların ne olduğu önemli değil” dediğini hatırladı. “Eğer bir UHRP faaliyeti için buradaysanız, ben de UHRP hükümet ilişkileri yöneticisiyim.”
NOTUS’un ele geçirdiği bir kopyaya göre Greve, bu yüzleşmenin ardından Millsap ile tekrar görüştü ve örgütün kendisinden beklentilerini özetleyen bir belge taslağı hazırladı. Millsap’in “konuşma emri” olarak tanımladığı ve imzalamayı reddettiği belge, Millsap’in UHRP personeli ve yönetim kurulu üyeleriyle ilgili etik kaygılar hakkında kuruluş dışındaki kişilerle konuşmasını yasaklıyordu. Belgede, bu tür iddiaların Millsap’in danışmanlık sözleşmesi kapsamında “gizli kurumsal bilgi” olarak kabul edilmesi gerektiği belirtildi.
Ekim 2023’te Greve ve UHRP genel müdürü Ömer Kanat ile yaptığı toplantıda Millsap, UHRP’nin Türkel aleyhindeki iddialara nasıl yanıt vereceğini bilmek istediği için belgeyi imzalamayacağını söyledi. Kanat iddialara şüpheyle yaklaştı. Toplantının kaydına göre bu, “çok güvenilir bir bilgi değil” dedi.
Kanat, sosyal medya paylaşımlarına da itiraz etti; Millsap’in daha sonra sildiği, başkalarını avlayan liderlerin güçlü pozisyonlarda bulunmaması gerektiğini belirten o dönemdeki bir gönderi de dahil. Kanat, tweet’in herkese uygulanabileceğini ve kafa karışıklığına yol açabileceğini söyledi.
Ona, “Bunu yayan sensin” dedi.
Kaydedilen konuşma boyunca Greve, Millsap ve Kanat arasında uzlaşma sağlamaya çalıştı. Millsap’e, “UHRP’nin tamamen ilgisiz olduğu veya bilmemeyi tercih ettiği veya yönetim kurulu başkanımızın kötü bir şey yapabileceğine inanmadığı sonucuna varmanızı istemiyoruz” dedi.
Ayrıca Millsap’e kuruluşun böyle bir durumla başa çıkmaya hazır olmadığını da hatırlattı: “Her şey çok karmaşık çünkü insanların bununla başa çıkacak zamanı veya eğitimi yok” dedi ve UHRP’nin bir İK departmanı olmadığını belirtti. .
Greve ve Kanat, ses kaydından alıntılar verildiğinde ve konuşma hakkında sorular sorulduğunda yorum yapmaktan kaçındı.
***
UHRP, İşler Dare hukuk firmasından Türkel’e yönelik iddiaları araştırmasını istedi. Bu soruşturma Kasım 2023’te başladı.
Soruşturmacı, Türkel’in Oslo Özgürlük Forumu’ndaki davranışını incelemenin yanı sıra, NOTUS Türkel’in normalde normal bir iş toplantısının ardından 2021’de cinsel bir ilerleme kaydettiğini söyleyen bir kadından bilgi aldı.
Bir UHRP temsilcisi, soruşturmacının 13 kişiyle görüştüğünü ve “yönetim kurulu üyesinin cinsel açıdan uygunsuz davranışta bulunduğu yönündeki iddiaları destekleyecek hiçbir temel olmadığı” sonucuna vardığını söyledi. UHRP, NOTUS tarafından sorulduğunda raporun bir kopyasını paylaşmadı.
Temsilci, “İlk görüşmeler sırasında ortaya atılan bazı iddialar araştırılamayacak kadar genelleştirilmiş veya belirsizdi” dedi.
Temsilciye göre soruşturma, 2019 yılında “en azından biraz sarhoş olan bir UHRP yönetim kurulu üyesinin, kamusal bir sosyal ortamda iki farklı kadın meslektaşıyla aşırı derecede tanıdık davrandığı” sonucuna vardı.
Temsilci, “Bu durumun tamamen düzeltildiği doğrulandı” diye devam etti. “Yönetim Kurulu üyesinin kadınlara karşı uygunsuz bir şekilde davrandığına veya cinsel taciz, uygunsuz cinsel dokunma veya cinsel istismar kalıplarına veya uygulamalarına giriştiğine veya UHRP’nin izin verdiğine veya göz yumduğuna dair başka iddiaları destekleyecek güvenilir, gerçeklere dayalı bir ifade alınmadı. Kadın düşmanı bir ortam.”
Türkel hâlâ UHRP’nin yönetim kurulu başkanı olarak listeleniyor .
Millsap, UHRP’nin durumu nasıl ele aldığı konusunda çekinceleri olduğunu belirterek, NOTUS insan hakları gruplarının “topluluk önünde konuşmaktan çekinenlerin seslerinin dikkate alınmasını” sağlaması gerektiğini söyledi.
***
İhbarcıların ciddiye alınmadıklarını hissetmeleri durumunda çok fazla seçeneği yoktur. Bunlardan biri insan hakları örgütlerini finanse eden gruplara gitmek. Millsap’in arkadaşı ve soykırım karşıtı aktivist Courtney Hamilton, insan hakları topluluğunun cinsel tacize ilişkin kültürünü değiştirme gücüne sahip olduklarını savundu.
“Ne yazık ki, eğer paraya bağlı değilse hiçbir şey yapılmıyor” dedi. “Bağış veren bir kuruluştan fon almanın engellenmesi gibi gerçek bir sonuç yoksa hiçbir şey değişmez.”
NOTUS tarafından incelenen bir e-postaya göre Millsap, Ekim 2023’te Turkel hakkındaki endişelerini, 1983’te Kongre tarafından oluşturulan ve hala büyük ölçüde UHRP’ye hibe sağlayan ABD hükümeti tarafından finanse edilen bir hibe veren grup olan National Endowment for Democracy’ye dile getirdi. Çalışanlarının aylardır onunla görüşme yapamadığını söyledi.
Mart ayında tekrar denediğinde kendisine National Endowment for Democracy’nin finansman anlaşmalarının ihlallerini ciddiye alacağının söylendiğini ancak “endişelerimin çoğunu gidermenin kendi sorumlulukları olmadığını bana anlatmaya istekli olduklarını” söyledi.
National Endowment for Democracy’nin bir sözcüsü, bu iddialarla ilgili çok sayıda yorum talebine yanıt vermedi. Ancak kuruluşun fon sağladığı grupları nasıl incelediğine ilişkin daha önce yapılan bir açıklamada bir sözcü şöyle demişti: “NED, değerlerini yaşamaya kararlıdır. Hibe teklifini inceleme sürecimizin bir parçası olarak, potansiyel hibe alan kuruluşun ve programlarının politikalarımıza ve değerlerimizle uyumlu olmasını sağlamak için tüm yönlerini değerlendiriyoruz.”
Hibe veren gruplardaki program yöneticilerinin, işlerine aşina olan kişilere göre, cinsel tacizle mücadele konusundaki beklentileri büyük ölçüde farklılık gösterebiliyor. Bazıları kar amacı gütmeyen kuruluşlara yönelik hibeleri onaylamadan önce ayrıntılı suiistimal el kitaplarını görmek isterken, diğerleri fonun doğru şekilde kullanıldığından emin olmaya daha fazla odaklanıyor.
Millsap, kâr amacı gütmeyen kuruluşların proaktif olarak kapsamlı ihbar politikaları oluşturması gerektiğini, “birden fazla düzeyde sorumluluk ve gerekirse birisiyle konuşmak için kuruluşun tamamen dışına çıkma seçeneği” sunması gerektiğini söyledi.
Millsap, Kasım 2023’te Litvanya’da düzenlenen bir konferansta insan hakları alanında kadınların sorunlarıyla ilgili bir panelde konuşurken aklında buna benzer konuşmalar vardı. Kadınların çözüm bulmak için insan hakları topluluğu içinde cinsel taciz ve cinsiyetçilik hakkında konuşabilmesi gerektiğini öne sürdüğünü söyledi.
Millsap ve Uygur liderleri arasındaki ayrım aynı konferansta çok belirgindi. Millsap burada UHRP ile yakın işbirliği içinde çalışan Dünya Uygur Kongresi Başkanı İsa ile görüştü. Millsap ona kadınları insan hakları alanında koruma sorumluluğunu nasıl gördüğünü sordu. Görüşmenin kaydına göre İsa, çalışanlarının erkeklerden çok kadınlardan oluştuğunu söyledi.
Ona, “Bizim bir sorunumuz yok” dedi.
Millsap, Turkel’e yönelik iddialar konusunda baskı yaptığında Isa, bunların hepsinin “sizden geldiğini” söyledi. “Bunların hepsi senin getirdiğin problem.”
—
Haley Byrd Wilt, NOTUS’ta muhabirdir.
NOT : Siz veya tanıdığınız biri cinsel saldırıya uğradıysa, 05370178587 numaralı Whatsap İhbar hattımızı arayarak Cesur Haberden yardım isteyebilirsiniz. İletişim email : cesur@cesurtv.com
NOT 2 : Haberde ismi geçenler veya bu konuda açıklama yapmak isteyen her kes cevap haklarını kullanmak için bizimle irtibata geçebilirler.