Site Rengi

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
Smiley facehttps://cesurtv.com/
Smiley face

Uluslararası Adalet Divanı İsrail ,Filistin’de işgalci güç konumunda

19.07.2024
268.206
A+
A-
Uluslararası Adalet Divanı İsrail ,Filistin’de işgalci güç konumunda

Dünya bugün Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Filistin’i işgali hakkındaki danışma görüşünü bekliyordu. UAD’den yapılan açıklamada İsrail için “Filistin’de işgalci güç konumunda” dendi.

Son dakika | Uluslararası Adalet Divanı'ndan İsrail açıklaması: Filistin'de işgalci güç konumundaİsrail’in Filistin’deki katliamı sürerken gözler Uluslararası Adalet Divanı’na çevrilmişti. Divan’ın danışma görüşü bugün açıklanıyor.

“FİLİSTİN TOPRAKLARI PARÇALANMIŞ AYRI BÖLGELER DEĞİL”

Uluslararası Adalet Divanı’nın danışma görüşünde “İşgal altındaki Filistin toprakları parçalanmış ayrı bölgeler değil, tek bir bölgesel birimdir. İsrail, Gazze’de işgalci güç konumundadır” dendi.

Ekran görüntüsü 2024-07-19 163241

“İŞGAL BU KADAR UZUN SÜRMEZ”

Açıklamadan satır başları şöyle:

  • İsrail’in yerleşim planlaması hukuka aykırı. İşgal geçici bir durumdur, egemenlik hakkı kullanılamaz.
  • İsrail’in işgal ettiği topraklarda Filistinlilere ait doğal kaynakları kullanması uluslararası hukuka aykırıdır.

“KUDÜS’ÜN YENİDEN İSRAİL’İN BAŞKENTİ OLARAK İLAN EDİLMESİ İŞGALİ GÜÇLENDİRDİ”

  • İsrail’in politika uygulamaları, alt yapı ve doğal kaynakların kullanımı, Kudüs’ün yeniden İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesi, İsrail’in yasalarını bu bölgelerde kullanması işgali güçlendirmiştir. Bu politikaların niyeti sınırsız, süresiz bu bölgelerde kalmaktır. Bu politikalar işgal altındaki toprakların büyük bir bölümünde ilhaka neden olmuştur.
  • İsrail, Filistin topraklarındaki işgaline en kısa sürede son vermelidir.
  • Tüm Devletler, İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki varlığını hukuki olarak tanımama, yardım veya destek sağlamamakla yükümlüdür.
  • İsrail, işgal ettiği topraklarda haksız uygulamalarından doğan tüm zararları tazmin etmelidir.

ŞUBAT 2024’TEKİ DURUŞMALARDA 49 ÜLKE VE 3 KURULUŞ BEYANDA BULUNDU

Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyetlerini sürdüren Divan’da, 19-26 Şubat 2024 tarihlerinde yapılan duruşmalarda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 49 ülke, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Afrika Birliği, İsrail’in Filistin topraklarını işgal ve ilhakına ilişkin kendi görüşlerini sözlü olarak Divan’a sunmuştu.

Türkiye, İsrail’in Filistin’i işgali, Batı Şeria’daki ilhakı ve özellikle Doğu Kudüs’ün statüsünün korunmasına ilişkin olarak Divan’a yazılı beyanını ilk ulaştıran ülke olmuştu.

Divan önünde, danışma görüşünde ilk defa bu kadar çok sayıda devletin yazılı ve sözlü beyanda bulunduğu görülürken, yazılı beyanda bulunan İsrail’in sözlü duruşmalarda yer almaması dikkati çekmişti.

DEVLETLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU İŞGALİN HUKUKA AYKIRI OLDUĞUNU SAVUNDU

Duruşmalara katılan devletlerin büyük çoğunluğu, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin ve Filistinlilere yönelik uygulamalarının hukuka aykırı olduğunu savunmuştu.

Belçika, İsviçre, İrlanda, İspanya ve Norveç gibi batılı ülkeler dahil çoğunluğu Orta Doğu’dan olan ülkelerin yer aldığı, 19-26 Şubat 2024 tarihinde gerçekleşen duruşmalarda, “İsrail’in işgal altındaki Filistin toprakları üzerinde egemenlik hakkının bulunmadığı”, “İlhak yoluyla toprak edinmenin hukuka aykırı olduğu”, “Filistin topraklarındaki ilhak ve yerleşimci uygulamalarının demografik yapıyı zorla değiştirmek anlamına geldiği”, “Diğer devletlerin, İsrail’in Filistin’deki işgalini tanımama yükümlülüğü olduğu” ve “İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını engellediği” savunulmuştu.

TÜRKİYE FİLİSTİN’İN İŞGALİNE KARŞI ÇIKTI

Türkiye, UAD’nin danışma görüşü oluşturulması sürecinde 26 Şubat 2024’te yaptığı sunumda, İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını engellediğini ve bu sebeple işgali “derhal ve koşulsuz olarak” sona erdirmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Sunumunda, İsrail’in Filistin’deki işgaline son vermesi ve 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını öngören kalıcı ve sürekli bir çözüme ulaşılması çağrısını yineleyen Türkiye, uluslararası toplumu ve kuruluşları, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet etmişti.

Türkiye, özellikle Doğu Kudüs’ün statüsünün değiştirilmesinin uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına aykırılık teşkil ettiğini belirtmişti.

ABD VE İNGİLTERE, İSRAİL’İN TEZLERİNİ SAVUNDU

ABD ve İngiltere ise İsrail’in tezlerini savunarak, Divan’dan herhangi bir danışma görüşü vermemesini istemişti.

BM GENEL KURULU, UAD’DEN GÖRÜŞ İSTEMİŞTİ

BM Genel Kurulu 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’den, Divan Statüsü’nün 65. maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin iki soru yöneltti.

BM Genel Kurulunun Divana sunduğu sorular, şu şekilde:

“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?

2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”

AA-20231008-32340412-32340410-ISRAIL_SAVAS_UCAKLARI_GAZZE_SERIDINDE_COK_SAYIDA_NOKTAYI_BOMBALADI

DANIŞMA GÖRÜŞÜ NEDİR?

Birleşmiş Milletlerin temel yargı organı Divan’ın görevleri arasında ilk olarak, devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek, ikinci olarak da kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışma görüşü bildirmek bulunuyor.

BM organları ve faaliyet alanlarıyla ilgili olması şartıyla BM yetkili kuruşları uluslararası hukuka ilişkin konu hakkında UAD’den danışma görüşü isteyebilir. Devletler, Divan’dan danışma görüşü isteyemez.

UAD bu meselede İsrail’in, işgal ettiği Filistin’deki politikaları ve uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin bağlayıcı olmayan danışma görüşünü açıklayacak.

DANIŞMA GÖRÜŞÜNÜN ETKİSİ NEDİR?

UAD’nin verdiği danışma görüşleri her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.

Divan’ın, İsrail’in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004’te verdiği danışma görüşünde, duvarın hukuka aykırı olduğunu tespit etmesinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail’e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartı koyması dikkati çekiyor.

Yine UAD’nin 22 Temmuz 2010’da, uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etmenin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova’nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.

UAD’nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırı olduğu yönünde olması durumunda, bunun İsrail ve diğer ülkeler açısından getirdiği sonuçları da tespit etmesiyle, İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında uyguladığı ihlallerin sonlandırılması yönündeki baskının artması bekleniyor.

bdac3e69-22c3-419b-8e1a-b73f7b46d957

DANIŞMA GÖRÜŞÜ, İSRAİL’İN ADALET DİVANINDA YARGILANDIĞI DAVADAN FARKLI

Güney Afrika’nın, İsrail aleyhine, Soykırım Sözleşmesi’nin ihlali sebebiyle Uluslararası Adalet Divanında açtığı dava, iki ülke arasında çekişmeli yargılama anlamına gelirken, yarın başlayacak danışma görüşü, iki devletin karşı karşıya geldiği bir dava niteliği taşımıyor.

Danışma görüşünde, davalı-davacı şeklinde ayrım bulunmuyor ve UAD, BM organları ya da kuruluşlarının faaliyet alanlarına ilişkin yönelttiği sorular hakkındaki görüşünü açıklıyor.

Divan Statüsü’nün 66. maddesi gereği, BM üyesi ülkeler, danışma görüşü istenen konular üzerine yazılı ve sözlü beyanda bulunma hakkına sahip.

Çekişmeli davalardan farklı olarak herhangi bir ad-hoc hakim atanmadığından, danışma görüşü kararını UAD’nin daimi 15 hakimi verecek.

Buna ek olarak soykırım davası sadece Gazze’de işlenen soykırım suçlarını ve ihlalleri ele alırken, yarın açıklanacak danışma görüşünün kapsamında, Gazze’nin yanı sıra Batı Şeria ve Doğu Kudüs dahil olmak üzere tüm Filistin topraklarındaki başta işgal ve ilhak olmak üzere birçok uluslararası hukuk kuralının ihlali yer alıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.