Çin’in Guangming Daily gazetesi’nin davetiyle 10 Gazeteci ve 1 Yönetmen Doğu Türkistan’a gitti.
Çin hükûmeti tarafından desteklenen, yönetilen ve Çin’in en büyük günlük gazetesi olan Guangming Daily‘in özel davetiyle Türkiye’deki farklı medya kuruluşlarından 9 Gazeteci , 1 Yönetmen ve 1 kamereman , 5-14 Ağustos tarihleri arasında Sinciang Uygur Özerk Bölgesi Yani Doğu Türkistan’da Çarşılarda gezdik, camileri gördük .
Çin’in gözetimi altında 9 günlük ziyaretine devam eden Türk gazeteci kafilesinde, Türkiye’nin Yön haber, Anka, Dim tv, Bir yönetmen, T24, Harici, Cumhuriyet gibi 8 farklı medya kuruluşundan 11 gazeteci bulunuyor.
Çin’in gazetecileri Türkiye’den toplayıp Doğu Türkistan’a ziyarete götürme sebebi ise geziyi düzenleyen Çin Gazetesi Guangming’in Genel Yayın Yönetmeni Yang Gu geziye katılanlara yaptığı konuşmada açıkça ifade edildi.
Yang Gu, “Türk konuklarımız tarafından yazılan Sincan hikayelerinin, Türk toplumunda geniş çapta yayılmasını umuyoruz. Türkiye’deki insanların Çin’deki gerçek Sincan’a dair daha kapsamlı ve objektif bir anlayışa sahip olmasını sağlayabilirsiniz.” ifadeleyile açıkça Çin propagası için davet ettiklerini kaydetti..
Şimdibu resimde enteresan bir durum var çünkü 11 Basın mensubu çine gitmesi normal ancak bu resimde Türk Gazetecilerin karşı masasındaki Çinli İnsanlar Devlet Görevlisi veya Çin’li Gazetciler Belkide , Çinli iş insanlarımı kimdir bilemiyorum bu etkinlik Çalıştaymı ? ne toplantısı burada hangi konular konuşuldu yoksa bu toplantıda Türk gazetecilere bir görevmi ? verildi Buraya giden gazeteciler bu konuyu açık bir şekilde anlatmaları lazım. Hepsi kısa ve öz paylaşımlar yapır Camide dua ettik İnsanların yüzü gülüyor mutlular gibi yazılar yazıyorlar yahu siz orada 10 gün kaldınız yazacağınız veya yayınlayacağınız bu kadar mı ?sadece.Bu bana hiç mantıklı gelmedi . Bence bu ziyaretin arkasında başka bir durum var. Acaba Çin Devleti Türkiyede Yeni bir Meyamı kuruyor ? Yeni bir Televizyon kanalımı açacak ? Elektirikli Otomobil Fabrikası kurması nasıl doğalsa Türkiye’de Bir Televizyon kanalı kurup Basın işinede el atmalarıda normaldir. Olağandır.
Cumhuriyet gazetesi internet genel yayın yönetmeni Çin gazetesine verdiği demecinde, “Bugün Ürümçi’de herkes gülümsüyor, bu da onların mutlu olduğu anlamına geliyor ki, bu da bazı Batı medyasından duyduklarımızdan tamamen farklı” ifadelerini kullanırken;
Harici haber sayfası Genel Yayın Yönetmeni ise, “Yüzlerinde gülümsemeyle yürüyen ve alışveriş yapan bu kadar çok sayıda insanı görünce Ürümçi’nin huzurlu oluşundan etkilendim” dedi.
Harici haber sayfası Genel Yayın Yönetmeni ise, “Yüzlerinde gülümsemeyle yürüyen ve alışveriş yapan bu kadar çok sayıda insanı görünce Ürümçi’nin huzurlu oluşundan etkilendim” diyerek Uygur Türklerinin nüfusunun azaldığı Ürümçi’de Çin propagandasına hizmet etti.
DiM TV sunucusu ise, “Burada insanlar millî kıyafetler giyerek dünyanın her yerinden gelen turistlere kendi kültürlerini tanıtıyorlar. Bu bir ülke ve bölge için çok özel bir durum” ifadeleriyle, Çin’in Doğu
Türkistan’daki kültürel soykırımını yok saydı.
ÇİN’İN AMACI NE?
Çin’in gazetecileri Türkiye’den toplayıp Doğu Türkistan’a ziyarete götürdü.
“Burada insanlar millî kıyafetler giyerek dünyanın her yerinden gelen turistlere kendi kültürlerini tanıtıyorlar. Bu bir ülke ve bölge için çok özel bir durum”dedi.
Samimi Haber İnternet sitesi künyesindeki bilgisi İstihbarat Şefi / Chief of Intelligence yazılı olan Ercan Küçük İnternet sitesinde yayınladığı haberinde ; Bölgeye giderek kendi gözlerimle görmek çok daha önemliydi. Çin’in önemli yayın organlarından olan Guangming gazetesi ve Harici Medya’nın davetiyle gazeteci ve yönetmen arkadaşlarla Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’ne gittik. Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in batıya açılan kapısı konumunda bulunuyor. Kuşak Yol İnsiyatifi’nin de başlangıç noktası konumunda bulunan bölgenin başkenti Urumçi’yle birlikte sırayla İli Kazak Özerk İli’ne bağlı Nalati, Gulca ile Kuça ve Kaşgar’ı gördük. Yaklaşık 10 milyon Uygur Türkünün yanısıra Kazak, Rus, Han, Sibo gibi 56 farklı etnik halklar asırlardır burada yaşıyor.
Ziyaretimizle ilgili muhtemelen en çok merak edilen Uygurların kültürlerini yaşayıp yaşayamadığı, dillerini özgürce kullanıp kullanmadığı konusu.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Bölgedeki Uygurların gündemi Türkiye’deki tartışmalardan çok farklı.
Her halkın kendi dilinde eğitim
Kazak Özerk Şehri olan İli haricindeki gezdiğimiz tüm şehirlerde Uygurlar çoğunlukta. Urumçi Havalimanı’ndan itibaren bölgenin tamamında Arap alfabesi kullanan Uygurların dili Uygurca mevcut durumda.
Özellikle devlet kurumlarında ve kamuya ait tabelalarda Uygurca ve Çince kullanılması zorunluluk. Özel işletmelerde bu kişinin isteğine bağlı. Tabelasında Uygurca kullanmak isteyenlere engel olunmuyor. Havalimanında ve uçakta yapılan anonslarda kullanılan dillerden birisi de Uygurca’ydı. Uygurlar arasında Abdureşid, Selahattin, Abduselam gibi isimlere rastlamak da mümkün.
Uygurca eğitimi okullarda da mevcut. Uygurların olduğu bölgelerde öğrencilere Çince Uygurca İngilizce eğitim verilirken, Kazakların olduğu bölgelerde Çince Kazakça ve İngilizce eğitim veriliyor. Uygurca Çin’de ülkenin para birimi Yuan’a da girmiş. Üstünde Mao’nun resminin olduğu Yuan’da kullanılan dillerden birisi de Uygurca.
Uygur müzikleri ve Dobbalı amcalar
Urumçi’nin Eminönü’sü Sinciang Uluslararası Kapalı Pazarı, Gulca’da (Yining) Liuxing Street’i, Kaşgar’da Eski şehir denen bölgedeki çarşıları gezdik.
Pazarlarda Uygur yemeklerinin baharatlı kokularını almamak mümkün değil. Onbinlerce vatandaşın gezdiği, alışveriş yaptığı çarşılarda istediğimiz tezgaha gidip istediğimiz dükkanda alışveriş yaptık. Urumçi’de Uygur müzik aletleriyle müzik yapan Uygur amcalar ve kendini müziğin ritmine kaptıran küçük Uygur kızı da gördük, üzerine çeşitli yemişler katıp yoğurt satanları da, 5 dk’da karikatürünüzü çizenleri de. Burada dobbalı Uygur amcalarla da etnik kıyafetlerle gezen Uygur kızlarla da fotoğraflar çekildim. Bölgede etnik kıyafetlerle fotoğraf çektirmek özellikle yerli turistler arasında epey popüler. Çarşıda birçok yerde Uygur Kazak etnik kıyafetleriyle fotoğraf çektirenlere rastlamak mümkün.
Türkiye deyince gülen yüzler
Yuvarlak bir merkezden altı ana caddeye kadar uzanan özel altıgen yapısıyla meşhur Liuxing Street üzerinde Uygur ve Kazak kültürlerinin hakim olduğu birçok restoran ve dükkan var.
Kaşgar ise kadim bir Türk kenti. Benim Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde en beğendiğim yerler Kaşgar ve Tanrı Dağları eteklerindeki Kazak kasabası Nalati oldu. Kaşgarlı Mahmut’un diyarı Kaşgar’daki çarşıda Uygur kültürünü tam olarak görmek mümkün. Uygur etnik şapkası dobbalar, geleneksel giysiler, dutar gibi Uygur müzik aletleri hemen her dükkanda, İstediğimiz dükkanlara gittiğimiz bu çarşıda Türkiye’den geldiğimizi öğrenen
Uygurlar mutlu oldu, onlar Uygurca biz Türkçe konuşarak anlaştık. Fiyatlarda bizlere özel indirimler yapanlar da oldu. Korgos Çin-Kazakistan Uluslararası Serbest Ticaret Bölgesi’nde birlikte dolaştığımız Uygur arkadaşla da o Uygurca ben Türkçe konuştuk. Kaşgar’da turistlerin çokça ilgi gösterdiği, fotoğraflar çektirdiği sokaklarda da Uygurca yazılar dikkat çekiyor.
Bir çok mekanda Uygur ve Kazakların etnik gösterileri ve şarkılarını izledik dinledik. Ama Kaşgar’da izlediğimiz Uygur ve Çin tarihinde önemli yere sahip olan ‘Mis Kokulu Cariye’ gösterisini herkesin izlemesini isterdim. İparhan ve Dilşad Hatun isimleriyle de bilinen ‘Mis Kokulu Cariye’nin ailesinin mezarları da kendilerine özel yaptırılan mezarlıkta korunuyor. Mezarlıkta fotoğraf çekmek ise yasak. Açıkçası bu noktada yasakları çiğneyip fotoğraf çektiğimi söylemeliyim.
İdgah Camii’de dua
Bölgeye dair merak edilen konulardan birisi de Uygurların ibadet özgürlüğü. Urumçi’de Yanghang Camii ve Kaşgar’da tarihi İdgah Camii’ni ziyaret ettik. Urumçi’nin en büyük camilerinden olan Yanghang Camii 1897’de yapılmış. Camiiyi daha önce Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İslam İşbirliği Teşkilatı da ziyaret etmiş. Aynı zamanda Sinciang İslam dini Federasyonu Başkan Yardımcısı da olan Cami İmamı Muhterem Şerif 5 bin m2 alana sahip 3 katlı camiye Uygurlar, Kazaklar ve Huilerin geldiğini, yurtdışından da Pakistan, Afganistan gibi ülkelerden gelenlerin olduğunu aktardı. İmam Şerif, sürekli açık olan camiye Cuma günleri 300-350 kişinin , bayramlarda da 3 bini aşkın kişinin gelip ibadet ettiğini belirtti. İmam Şerif, kütüphanesi de olan camide Uygurca, Çince, Arapça ve Kazakça Kur’an bulunduğunu da söyledi. Benim de camide incelediğim Kur’an Uygurca’ydı. İmam Şerif, T24 yazarı Aslı Atasoy’un sorusuna verdiği cevapta ise şunları söyledi:
“Radikal düşünce bizim dine ait değildir. İslam aslında buna karşı çıkıyor. Hz. Muhammed Peygamberin bu konuda bir hadisi var. Din konusunda aşırıya gitmeyelim. Sizden önce birçok etnik grup aşırıya gittiği için yok oldu”
Ziyaret ettiğimiz diğer cami İdgah Cami yaklaşık 600 yıldır ayakta. Kadim şehir Kaşgar’ın tarihi camisi İdgah Cami bizdeki Sultanahmet Camii’ne benzer şekilde ibadet saatleri dışında turistlerin ziyaretlerine açılıyor. Tarihi camide ibadet saatleri dışında oturup dua etme mutluluğunu da yaşadım.
Sonuç olarak;
Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, başta Uygurlar olmak üzere bir çok etnik halka ev sahipliği yapıyor. Binlerce yıldır yerleşimin olduğu, medeniyetlerin kurulduğu bu kadim topraklarda etnik kaşıyıcılığın panzehiri çok kültürlü ve eşit bir hayatı paylaşmaktan geçiyor. Bu da halkların dil, kültür ve dini inançlarını eşit ve özgür bir şekilde yaşayabilmesiyle gerçekleşir. Konuştuğumuz bazı Uygur ve Kazakların, “Ben Uygurum, ben Kazak’ım. Ama Çin vatandaşıyım. Burası benim ülkem benim devletim” cümlelerini kullanması bu açıdan daha da anlamlı.
Sinciang Uygur Özerk Bölgesine giden Yön Haber Sitesi Erdal Emre’nin haberi ;
Çin’in Guangming Daily gazetesi ve Harici Medya’nın daveti ile katıldığımız gezi programı kapsamında Şinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de; İli Kazak Özerk İli bölgesinde; Aksu bölgesinin tarihi kentlerinden Kuqa (Kuça) ve Şinciang’ın en önemli antik kentlerinden Kaşgar’da müze, camii, Budist tapınağı, tarım ve ticaret bölgelerini, çarşı pazarı gezdik. Tanrı Dağları’ndaki Kazak göçerlerin yaylalarına çıktık, geleneksel çadırlarına konuk olduk.
10 günlük gezide, Şinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin tarihi, kültürü, ekonomisi, toplumsal yapısı, kentleşme, turizm ve terörle mücadele konularında önemli gözlemlerimiz oldu. Çin Halk Cumhuriyeti’nin batıya açılan kapısı Şinciang’dan batıya verdiği mesajları yerinde not ettik.
ŞİNCİANG: FARKLI ETNİK VE İNANÇ GRUPLARININ HARMANLANDIĞI BÖLGE
Gözlemlerimizin alt yapısını oluşturması için önce bölge hakkındaki bazı temel bilgileri aktaralım, isterseniz. Çin idari açıdan 23’ü eyalet, 5’i özerk bölge ve 4’ü de belediye olmak üzere toplamda 32 bölgeye ayrılmıştır. Hong Kong ve Macau bölgeleri ise özel idari bölgelerdir.
Çin’in kuzeybatısında yer alan Şinciang Uygur Özerk Bölgesi, Moğolistan, Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan olmak üzere sekiz ülkeyle komşu. 5.700 kilometreden fazla kara sınır hattına sahip olan Şinciang Uygur Özerk Bölgesi yüzölçümü bakımından ülkenin en büyük özerk bölgesi… 1,66 milyon kilometrekarelik alanı kaplayan Şinciang, Çin’in toplam kara alanının yaklaşık altıda birini oluşturuyor.
Şinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin nüfusu 25 milyonu aşıyor. Bölgede 13 ayrı etnik grup yaşıyor. Nüfusun yüzde 60’ı azınlık etnik gruplardan oluşuyor. Uygurların azınlık etnik gruplar içindeki oranı yüzde 46.
Çin’in genelinde ise 56 etnik grup yaşıyor. Etnik grupların ülke nüfusundaki dağılımları yaklaşık olarak şöyle: Han (1,15 milyar), Zhuang (15,5 milyon), Uygur (12 milyon), Mançu (10,6 milyon), Hui (8,6 milyon), Tujia (8 milyon), Yi (7,7 milyon), Miao (7,4 milyon), Moğol (5,8 milyon), Tibetli (5,4 milyon)
Çin’deki dinsel inançlarla ilgili veriler ise yaklaşık olarak şöyle: Yüzde 74 Taoizm, Konfüçyanizm, ve dinsizler, %18 Budist, %5 Hristiyan, %2 Müslüman, %1 diğer inançlar.
MERKEZİ ÇİN İLE ŞİNCİANG ARASINDAKİ TARİHİ BAĞLARIN KALINTILARI ŞİNCİANG MÜZESİNDE
Urumçi’de Şinciang Müzesi’ndeyiz. 1959’da kurulan Şinciang Müzesi, 2005’te yeniden inşa edilerek halka açılmış.
Müzedeki tarihi eserleri, Çince anlatan ve Türkçe’ye çeviren rehberlerimize sorularımızı da sorarak ilerliyoruz.
Müzedeki 381 ulusal birinci sınıf kültürel kalıntı ve 40.000’den fazla öğe temelde şunu anlatıyor: “Tarih boyunca çeşitli etnik ve dini grupların zengin kültürünün beşiği olan Şinciang tarihsel olarak Çin’in bir parçasıdır.”
Müzedeki paha biçilmez tarihi eserleri anlatan rehberimizin, not ettiğimiz cümleleri, aynı zamanda Çin devletinin Şinciang tarihine dair görüşlerini ifade ediyor:
“Antik çağda Tanrı (Tianshan) Dağları’nın kuzey ve güneyindeki geniş alanlar Merkezi Ovalar (Merkezi Çin) ile yakın temas halindeydi.
Birleşik feodal hanedanlar Qin (M.Ö. 221-206) ve Han’ın (M.Ö. 206-MS 220) kurulmasıyla birlikte, çok etnik gruptan oluşan birleşme Çin’in tarihsel gelişiminde norm haline geldi.
MÖ 60 yılında Batı Han Hanedanlığı hükümeti, Batı Bölgeleri Sınır Komutanlığı’nı kurarak Şinciang’ı resmi olarak Çin topraklarının bir parçası haline getirdi.
Milattan sonra, Doğu Han Hanedanlığı, Wei Krallığı, Batı Jin Hanedanlığı, Sui Hanedanlığı da batı bölgeleri (Şinciang) üzerinde askeri ve siyasi idareyi yürütmek üzere garnizon komutanları ve valiler görevlendirdi.
Tang Hanedanlığı döneminde (618-907), merkezi hükümet, batı bölgelerini yönetmek için Büyük Anxi Sınır Komutanlığı ve Büyük Beiting Sınır Komutanlığı’nı kurdu.
Song Hanedanlığı’nda (960-1279), Gaochang Uygur Krallığı’nın kralı, imparatorluk sarayını “Amca” olarak onurlandırdı ve kendisini “Batı Bölgelerindeki Yeğen” olarak adlandırdı;
Karahan Krallığı döneminde de Merkezi Çin hanedanlıkları ile ilişkiler devam etti.
1884 yılında askeri ve siyasi idareyi birleştiren mekanizmayla Sinciang’da bir eyalet kuruldu. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu ve Sinciang barışçıl yollarla Cumhuriyet’in bir parçası oldu.
1955 yılında Sincan Uygur Özerk Bölgesi kuruldu.
“Geçmişte Sincang’da bazı krallıklar ve hanlıklar olmasına rağmen bunlar, bölgenin yerel yönetimleriydi. Bu yönetimler hiçbir zaman bağımsız ülkeler olmadılar. Bu, Şinciang’ın Çin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermektedir.”
Şinciang Müzesi’ndeki tarihi eserleri anlatan Çinli rehberimiz, bölgenin dini yapısı ile ilgili de tarihsel bir arka plan sunuyor. Şinciang’da sadece İslam inancının olmadığı, tarihsel olarak bu bölgenin bir çok dini inanca ev sahipliği yaptığını vurgulayarak şu bilgileri veriyor:
MÖ 4. yüzyıldan önce Sincan’da ilkel din yaygındı.
MÖ 1. yüzyıl civarında Şinciang Budizm ile tanıştı ve 4. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar Budizm, Zerdüştlük, Maniheizm ve Nasturilik yaygındı.yüzyılın sonlarında ve 10. yüzyılın başlarında İslam, güney Şinciang’da yayılmaya başladı.
9’uncu yüzyılın başlarında güney ve kuzey Sincan’da baskın inanç olan İslam ve Budizm’in bir arada yaşama modeli Sincan’da şekillendi.
10’uncu yüzyılın başlarında Şinciang’da İslam’ın hakim olduğu ve birçok dinin bir arada yaşadığı bir dini yapı oluşmaya başladı.
11’inci yüzyıldan itibaren Protestanlık, Katoliklik ve Doğu Ortodoks Kilisesi Hristiyanlığı Şinciang bölgesine taşıdı.
Dini yapı o zamandan bu yana, hakim İslam’ın diğer birçok din ile yan yana var olmasıyla günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.
Bölgenin dini yapısı harmanlama ve bir arada yaşama ile karakterizedir.”
Ve, Şinciang Müzesi’ndeki bilgi panolarının birinde yazan şu cümle, Çin devletinin Şinciang politikasının özeti niteliğinde adeta:
“Şinciang, Çin medeniyetinin Batı’ya açılan bir kapısı olup, engelsiz İpek Yolu Medeniyetinin güçlendirilmesine önemli katkı sağlamaktadır.”
Çin’in gözetimi altında 9 günlük ziyaretine devam eden Türk gazeteci kafilesinde, Türkiye’nin Yön haber, Anka, Dim tv, Bir yönetmen, T24, Harici, Cumhuriyet gibi 8 farklı medya kuruluşundan 11 gazeteci bulunuyor.
Bu Gazetecilerin Çin’e giderken Fianaslarını harcamalarını kimler karşıladı ? Çalıştıkları Kuruluşlar mı karşıladı ? yoksa Çin Devletinin ilgili kuruluşumu karşıladı . Giden Gazeteciler bu konuda da halkı bilgilendirmeleri lazım.
Ayrıca diğer bir konuda Türkiyede 2 Televizyon kanalında Yayınlanan Madalyonun İki Yüzü Belgeselinin Yapımcısı ,Yönetmenide 10 Gazeteciyle birlikte giden Şirketin sahibi. Benimde ropörtaj verdiğim Madolyonun İki Yüzü Belgeselinin Çekimini Çin Firmasımı ? Çindeki Her Hangi bir haber ajansımı kim Karşıladı ? Ben o Ropörtajda asla her hangi bir ücret talepte etmedim.Hatta bu konu geçtiğinde Ben Para almam demiştimde. Belgeseli çeken Şirketlede onlara yayın için izin verdiğime dair belgede aramızda imzalamıştık.
Galiba Doğu Türkistan ile İlgili yeni bir belgesel veya Sinama Filmi veya Başka bir Projeye imzalar atılmış olabilir. Basının gitmesini anladım ama Yönetmenin gitmesini şu şekilde anlarım Yeni Bir Proje anlaşması için gittiğini düşünür ve yorumlarım.
1- Çine Seyahat eden Gazetecilerden ben Bu seyahat olayının nasıl nerede kimler tarafından planlandığının şeffaf bir şekilde haber olarak yazmalarını beklerim.
2-Çine Seyahat eden Gazetecilerin çalıştıkları 8 kurum Neden bu durumu dğer medyalarla paylaşmadı ? Çin Devletiyle veya Çin Devlet Gazetesi Çin Gazetesi Guangming ile bağlantıları ilişkileri nelerdir ?
3- Çine Haber için 11 Gazetecinin bağlı olduğu 8 Medya kuruluşu bu seyahatle ilgili Dışİşleri Bakanlığından bir izin aldımı ? Yoksa Dışİşleri Bakanlığımız Bu Gazetecilerin Çinden döndükten sonra yapılan Haberlerden dolayı mı Bu işi öğrendiler.
4-Çine Giden Gazteciler Çin Havalimanında neler yaşadılar ? ÇİN’de Nerede Hangi Otellerde kaldılar ? Kaldıkları Oteller Lüks Otellermiydi yoksa Orta seviyedeki otellermiydi ?
5- Çine giden Gazeteciler üst Düzey Çin Devlet yöneticileriyyle ropörtaj yaptılarmı ? Şi Cinping İle görüşme şansları ropörtajları oldumu ? Şi Cinping ile Çine gitmeden önce Ropörtaj yapma talepleri oldumu ? Olmadıysa o kadar yola giden gazeteciler neden bunu yapmadılar .
6- Çine giden Gazeteciler her istedikleri yere ziyarete gidebildiler mi ? Yoksa Onları Davet edenler İstedikleri yere götürüp hadi buralar hakkında habermi Yapın dediler. Yani orada Türkiyede olduğu gibi istedikleri gibi özgür bir şekilde seyahat ettilermi ? İstedikleri kişilerle Özellikle Uygurlar ile ropörtajlar yapabildilermi ?
7- Çin Teknoloji olarak çok ileri seviyede , Oraya gitme şansı olan 10 Gazeteci ile yönetmenin Çinin yüksek teknoloji Fabrikalarını veya Uçan Araçlarını çekebildilermi ? Ropörtajlar yapabildilermi gibi pek çok konuya açıklık getirmeleri objektif ve tarafsız olamaları lazım Basın Ahlak ilkeleri gereğince . Eğer sadece oradaki insanlar mutluydu ben camide dua ettim derlerse İşte ben ozaman bu gazetecilerin alayını eleştiririm ve Bir sonraki haberlerimde bu konulara derinlemesine girerim. Turist olarak gezmeye gittilerse tatile gittilerse o zaman bu sorularımın hiç birisine cevap vermelerine gerek yoktur. Ben onları Gazeteci sıfatıyla gittiklerini düşündüğüm için ve o bölgeyi her kes gibi bende merak ettiğim için bu soruları sordum.
ÇİN’İN AMACI NE ? ÇİN NEDEN BU 10 Gazeteciyi Hangi KRİTERE göre Seçti ? Çin Ektra olarak 1 Yönetmeni neden Davet etti ?
Çine giden yönetmen Benim ofisime O dnemler Aydınlık Gaetesindeki işinden yeni ayrılan Ercan Küçük ve Bir kamereman ile Beraber 3 kişi çekime geldiklerinde Çin ve Doğu Türkistan Uygur Konusunda çok çekinceli olduğunu ve isminin geçmemesinin doğru olacağının ve Ben çektiği belgeselin Finasörünü sorduğumda ismini açıklayamıyacağını ,Ticari sır olduğunu söyleyince bende saygı duyup üstelemedim kim diye. Hatta bana Belgeselin Yurt dışında yayınlanacağını söylemişlerdi . Belgeselin Yurd dışında Yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda bir bilgim yok . Belgeselde benimle çok uzun bir çekim ropörtaj yapmıştık soru cevap olarak ama yayınlanan belgeselde konuşmamın 2 dakikalık kısmını yayınladılar .
Bana Gelen Fotoğraflarda ve Videolarda benimle belgesel çekimini yapan Yönetmenin resmini görünce tabiyki şaşırdım . Çünkü ben o Belegeselde onlara dürüst bir şekilde belgeler bilgiler isimler verdim İnsanlar bütün dünya doğruları görsün bilsinler diye. Ama belgeselin tamamını yayınlamadılar .50 dakika lık bir bölüm yayınladılar sadece . Madem yayınlamıyacaklardı neden okadar soru cevap vererek çekim yaptılar ? Çektikleri ropörtajı ne yaptılar diye sormakta benim en doğal hakkımdır.dimi ? Zaman çok değerlidir. Bana geliyorsunuz sizi muhatap alıyorum ofisimi açıyorum ama yaptığınız ropörtajı yayınlamıyorsunuz . Demekki amacınız farklıydı. Benim içinde amacınızın ne olması hiç önemli değil.Sırası gelmişken bu kouyuda açıklıyayım insanlar bilsin dedim .