Site Rengi

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
Smiley facehttps://cesurtv.com/
Smiley face

Bahçelievler’de çöken binanın kontrolllü yıkımı tamamlandı

28.06.2024
165
A+
A-
Bahçelievler’de çöken binanın kontrolllü yıkımı tamamlandı

Bahçelievler’de ilk 3 katı çöken 7 katlı binanın kontrollü yıkımı tamamlandı. Yaklaşık 40 kişinin yaşadığı binanın 1980 yılında 4 katlı olarak ruhsat aldığı, 1994 yılında kaçak olarak 3 kat ilave edildiği belirlendi.

Zafer Mahallesi Yadigar Sokak’taki 7 katlı binanın kolonlarından sabah saatlerinde ses gelmesi üzerine yapıda ikamet edenler hemen dışarıya çıktı.

Vatandaşların binayı boşaltmasından kısa süre sonra binada kısmi çökme meydana geldi.

İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis, itfaiye, sağlık ve AFAD ekibi sevk edildi.

Bahçelievler'de çöken binanın kontrolllü yıkımı tamamlandıÖlen ya da yaralananın olmadığı binada ekiplerin tedbiren yaptığı çalışmada, yapıda kimsenin bulunmadığı tespit edildi.

Çökme nedeniyle 7 katlı binanın ilk 3 katı dibe göçerken, diğer 4 katı zemin üzerinde kaldı.

Bina sakinleri, Bahçelievler Belediyesi tarafından otellere yerleştirildi.

Yaklaşık 40 kişinin yaşadığı binanın 1980 yılında 4 katlı olarak ruhsat aldığı tespit edildi. Binaya, 1994 yılında kaçak olarak 3 kat ilave edildiği belirlendi.

Boşaltılan çevre binalardan tedbiren karot örneği alınarak inceleme yapılacağı öğrenildi.

Olaya ilişkin güvenlik kamerasınca kaydedilen görüntülerde, binada oturanların sokağa çıkmasının ardından kısa süre içinde yapıda kısmi çökme olması ve çevrenin tozla kaplanması yer aldı.

İstanbul Valiliği, yaptığı yazılı açıklamada, binanın 1980 yılında yapıldığını ifade ederek, “Ekiplerin olay yerinde yaptığı incelemede olayda ölen, yaralanan ya da enkaz altında kalanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Çöken binanın çevresindeki binalar tedbir amaçlı boşaltılmış olup, olay yerinde gerekli güvenlik önlemleri de alınmıştır.” ifadeleri kullanıldı.

“Dört apartmanımızı boşalttık”

Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır da olay yerinde incelemelerde bulundu.

Bahadır, buradaki basın mensuplarına yaptığı açıklamada, binanın ilk üç katının dikey olarak toprağa doğru çöktüğünü söyledi.

Şu anda binanın görünen kısımlarının 4-5-6 ve 7’nci katları olduğunu anlatan Bahadır, arkasındaki iki apartmanın tuğlalarının zarar gördüğünü, kolon ve kirişlerinin ise çökmeden etkilenmediğini dile getirdi.

“Birisi tam hasarlı, 3 katı çökmüş durumda. Dört apartmanımızı boşalttık.” diyen Bahadır, vatandaşların otellerde misafir edileceğini kaydetti.

Bahadır, kısmen çöken binaya ilişkin belediyeye bir başvuru yapılmadığına dikkati çekerek, “Yıkımı bekleyen bir bina değil ama yapı zaten eski. 1980 yılı, bir de 3 katı 1994 yılında kaçak yapılmış. Maalesef sıkıntılı bir binaymış. Bir an önce yıkılması gereken bir binaymış.” ifadelerini kullandı.

Binaya ilişkin geçmişte şikayet veya başvuru olması halinde zorla da karot aldırıldığını vurgulayan Bahadır, 1999 depremi öncesindeki yönetmeliklerle yapılan binaların tümünün sorunlu olduğunun altını çizdi.

Bahadır, binaya sonradan yüzde 70 oranında kaçak kat eklendiğini belirterek, “(İlçede) Buna benzer çok fazla bina yok, bize gelmiş yok. Karot alınmış, boşaltılması gereken böyle bina yok. Bizde sadece kentsel dönüşüme uğrayacak 265 bina var. Müteahhit arkadaşlarla komşularım anlaşmışlar. Normal yıkılacak, yani acil durumda olmayan 265 binayı yıkacağız.” ifadelerine yer verdi.

İlçede 6 Şubat depremlerinden sonra belediyenin sahada yürüttüğü kentsel dönüşüm projelerini anlatan Bahadır, “Bahçelievler’in yapı stoku çok çok iyidir, demiyorum. Zaten belli coğrafi yapısı ama sahil bandından biraz uzak olduğumuz için orta seviyedeyiz biz, çok kötü değiliz. Buradan da kimsenin kalbine su serpmiyorum. Lütfen 1999 depremi, yönetmeliği öncesindeki tüm binaları yenileyelim.” çağrısında bulundu.

Bahadır, bu kapsamda belediye olarak ellerinden geleni yaptıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

“İstanbul’daki kentsel dönüşüm hadisesini şurada biz çözmeye gayret ediyoruz ama bu 60-70 yılın sorunu. Çarpık kentleşme burada 70 yıldır olmuş. Burada şunu da söyleyeyim, lütfen buna siyasi bir bakış getirmesin hiçbir parti. Lütfen, istirham ediyorum. Bahçelievlerli bir komşuları olarak, belediye başkanı olarak değil. Siyasi bir bakışla bakmasınlar, depremin siyaseti olmaz. Biz uğraşıyoruz, Cumhurbaşkanı’mız, bakanlarımız uğraşıyor. Bakın polisinden AFAD’ına, itfaiyesine kadar tüm ekipler burada. Birliktelik önemli.”

Bina sakinleri olayı anlattı

Çöken apartmanda oturan Fehime Aytemur, su içmeye kalktığında komşularını caddede görünce “Deprem mi oldu?” diye sorduğunu, binanın yıkılmak üzere olduğunu duyunca da oğlu ve hasta eşiyle dışarı çıktıklarını anlattı.

Aytemur, “Tam kapıdan çıkarken bina çöktü. Çok gürültü çıktı. Ses geliyordu.” ifadelerini kullandı.

Apartman sakinlerinden Sabahattin Kuzu ise binada sıkıntı olduğunu hissettiği için evine çok sık gelmediğini söyledi.

Sabah saatlerinde çadırdama sesi duyduklarını dile getiren Kuzu, “Tahliye ettikten 7-8 dakika sonra bina yıkıldı. Bayağı gürültü çıktı. Çatırtıyı duyunca deprem olmadığını anladım. Binada önceden de çatlaklar vardı. Kaçınılmaz son oldu.” dedi.

Cihangir Şimşek de sabah namazı için uyandığını ve namazda gürültü duyduğunu belirterek, “Balkona çıktığımda herkesin aşağı indiğini gördüm. ‘Ne duruyorsunuz, bina yıkılacak’ dediler. Biz hazırlanıp aşağı inene kadar bina uçtu. Binanın içini komple toz kapladı. Eğer bizi binamıza sokmazlarsa çocuklarımızın yanına gideceğiz, izin verirlerse gireceğiz.” diye konuştu.

İlk 3 katı çöken 7 katlı binanın iş makineleriyle yıkımına başlandı.

Yıkımdan önce eşyalarını almak için dairesine girmeye çalışan bir kişiyi, yakınları ve polis ekipleri uzaklaştırdı.

Yıkımın tamamlanmasının ardından ise binada enkaz kaldırma çalışmalarına geçildi.

Bina sakinleri, çalışmalar sırasında polis eşliğinde değerli eşyalarını arayabilecek.

Soruşturma başlatıldı

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, binadaki çökmeye ilişkin soruşturma başlattı.

Soruşturma kapsamında çöken binada bilirkişi incelemesi yapılacağı öğrenildi.

İstanbul’da kendiliğinden çökebilecek binaların çokluğu korkutuyor

Binaların kendiliğinden çökmesinin en önemli nedenlerinin mühendislik hizmeti alınmadan, kalitesiz malzemeyle inşa edilmesi ve sonradan fazladan kat eklenmesi olduğunu belirten uzmanlar, İstanbul’da kendiliğinden çökme tehlikesi bulunan bina sayısının çokluğuna işaret etti.

İstanbul'da kendiliğinden çökebilecek binaların çokluğu korkutuyor

Küçükçekmece’de 3 katlı binanın 2 Haziran’da çökmesinin üzerinden henüz bir ay bile geçmeden kentte yeni bir çökme olayı daha yaşandı.

Bahçelievler’de 3 katı kaçak 7 katlı binanın sabah saatlerinde kısmen çökmesi, megakentte kendiliğinde çökme riski bulunan kaç binanın olduğu sorusunu akıllara getirdi.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak, Bahçelievler’de çöken binanın en büyük sorununun kaçak olmasından kaynaklandığını belirtti.

Binanın malzemelerini incelediğini aktaran Koçak, “Betonlarına, demirlerine baktım. 7 katlı bir binaya uygun bir malzeme değil. İmalatlar da öyle. Son derece kalitesiz imalat yapılmış. 7 katın böylesine mühendislik hizmeti alınmadan yapılması ayrı bir dert zaten. Binanın çökmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi kolonlar, kirişler taşıma gücünü kaybetmiş. Taşıyamadı artık binayı” değerlendirmesini yaptı.

Küçükçekmece’de yıkılan binanın da kolonlarında aşırı korozyon meydana geldiğini kaydeden Koçak, her iki binanın ortak özelliklerinin kalitesiz, mühendislik hizmeti alınmadan ve kaçak yapılması olduğunu söyledi.

“Bu yapıların ortadan kaldırılması gerekiyor”

Prof. Dr. Koçak, “Artık bu tür yapılar kendi ekonomik ömürlerini tamamladılar. Kendi kendinin yüklerini taşıyamıyorlar. O nedenle çok hasar görmeye başladılar. Artık ekonomik ömrünü tamamladığı için bu yapıların ortadan kaldırılması gerekiyor.” dedi.

Avrupa’da bu tür binaların, yönetmelik değişimlerinde mutlaka yönetmeliğe göre yeniden revize edildiğini ve kontrollerinin yapıldığını kaydeden Koçak, Türkiye’de 1975 yılındaki deprem yönetmeliğinden sonra 4 kez yönetmeliğin değiştiğini ancak binaların tespitinin yapılmadığını söyledi.

Koçak, 1999 depreminden hemen sonra da inceleme ve planlama yapılması gerektiğinin söylendiğini ama yapılmadığını kaydederek, “Şimdi diyoruz ki bu 1999 öncesi yapılmış yapılar, özellikle 30 senenin üzerindeki binalar acilen boşaltılmalı yıkılmalı veya güçlendirilerek yeniden işletmeye açılmalı. Ama mutlaka bunların incelenmesi, tespit edilmesi ve riskli binaların ortaya çıkartılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Yapacağımız şey bina tespitlerini yapmak”

Prof. Dr. Koçak, yerel yönetimlerin bu işleri daha dikkatli yapmaları gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti.

“Birincisi eldeki mevcut yapı stoklarını, hangi bina riskli çok iyi bilmeleri lazım. Sonra Bakanlıkla beraber oturacaklar, ‘Bu riskli binaları nasıl rehabilite edeceğiz?’ Gerekirse üniversiteler gerekirse meslek odaları, bütün bunlar içine katılacak ve denilecek ki bir yöntem geliştirelim bunlara. ‘Bu binaları nasıl düzenli hale çevireceğiz, can kayıplarını nasıl önleyeceğiz?’ Bizim ana hedefimiz can kayıplarını önlemek olmalı. Bunun için de yapacağımız şey bina tespitlerini yapmak, envanterlerini ortaya çıkartmak, yöntemi belirlemek.

“Bu tür binalarımız maalesef 50 bin civarı var”

Prof. Dr. Koçak, İstanbul’daki riskli bina sayısına ilişkin, “Bakanlık, İstanbul’daki riskli binaların 600 bin civarında olduğu söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 300 bin olarak açıkladı. Bunun 50 bini kesin bu haldedir. Çok net söyleyebilirim. Çünkü 40 senenin üzerindeki binalar bunlar. Burası da öyle, 1980 yapımı. 1995’te 2-3 katını kaçak yapmış üzerine. Bu tür binalarımız maalesef 50 bin civarı var. Yani her ilçede en az 1000 binamız vardır böyle” açıklamasında bulundu.

Vatandaşlara ev alırken, kiralarken iskanı var mı yok mu, mühendislik hizmeti olup olmadığına bakmaları yönünde uyarıda bulunan Kocak, şunları söyledi:

“İlgili belediyeye gitsinler, ‘Burayı kiralıyorum, depreme dayanıklı mı, DASK’ı var mı?’ desinler. Bina satın alırken 2000 öncesiyse kesinlikle çok iyi araştırma, çok iyi tespitler yapmadan satın almasınlar. 2000 sonrası alınan binayı da mühendislik hizmeti yaptırarak, kontrol ettirsinler. İncelemeden sonra ancak binalarını satın alsınlar. Yoksa binanın ucuzluğu, konumu vesaire hiçbir şeyin önemi yok. Bağlı bulunduğu zemin, binanın kalitesi, mühendislik hizmeti, iyi bir yapı denetim gelip kontrollerini yapmış mı, hepsini sorgulayarak ancak binayı satın alsınlar.”

“2000 öncesi kötü kalitede binalar yapıldı”

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım, 1999’dan önce beton kalitesi ve demir kullanımı hesap edilmeden, mühendislik hizmeti almadan kalfayla bilinçsizce bina inşa edildiğini, günümüzdeki gibi bu denli sıkı kontrol ve denetimin olmadığını, bunun acısının da depremde yaşandığını anlattı.

Yıldırım, deprem sonrasında tam dört dörtlük yapılmasa da denetimlerin geldiğini ve mühendislik hizmetiyle binaların yapılmaya başlandığını belirtti.

“Bilinçsiz bina yaparsan eninde sonunda ya depremde ya kendi kendine yıkılacaktır”

Prof. Dr. Yıldırım, binaların durduk yere değil iki nedenle yıkılabileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

“Birincisi, binanın içinde kolondu, duvardı birtakım şeylerde oynama yaparsanız mühendise göstermeden, bunu düşünmüyorum. Bu binalarda ikinciyi düşünmek lazım. 1, 2 ya da 3 kat bina yaptı, elle beton döktü, kullandığı çimento, malzemeler… Deneyler yapıldığında da betonları göreceğiz, daha açık net konuşacağız. Şimdi hemen karot alalım. Yani karot sağlam çıktı. O zemine göre temel yapıldı mı acaba? Beton kalitesi iyi çıktı diye bina iyi anlamına gelmez. Durup durduğu yerde yıkılıyorsa beton kalitesi iyi değildi, demirlerde paslandı. Demirler paslanınca betonu kabartma yaptı. Bir gün dayanamayacak güce gelir ve üzerine kendini taşıyamayacak haldeki yere de birkaç kat koyarsanız, yaptığınız gün yıkılmaz ama günler ilerledikçe korozyon, pas ilerliyor, beton açılmalar oluyor ve kendini taşıyamayacak hale geliyor. Artık dayanacak gücü kalmayan, eşik değere geldiğinde o bina yıkılmaya gider. Hiçbir hesabı kitabı, malzeme kalitesi iyi olmayan binanın üstüne ağırlık koyması ve gün gelince harekete geçmesi olayı bu büyük olasılıkla. Özeti şu, bilinçsiz bina yaparsan, üstüne bina koysan da koymasan da eninde sonunda ya depremde ya kendi kendine yıkılacaktır.”

İstanbul’da kendiliğinden çökme tehlikesi bulunan binalarla ilgili net bir rakam verilemeyeceğini, bu dereceye gelen binaları zaten depremin yıktığını dile getiren Yıldırım, “Çok sayıda olduğunu, kendi kendine yıkılacağını tahmin etmiyorum. Belki yüzde 5’i çıkar ama net konuşmamak lazım. Ama depremde yıkılması muhtemel bina çok” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.