Site Rengi

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
Smiley facehttps://cesurtv.com/
Smiley face

Global Times muhabirleri Rebiya Kadeer’in Urumçi’deki aile üyelerini ziyaret etti.

24.02.2021
474.439
A+
A-
Global Times muhabirleri Rebiya Kadeer’in Urumçi’deki aile üyelerini ziyaret etti.
Watsap Haber İhbar hattımıza www.asyahaber.info online haber sitesinin imtiyaz sahibi ve editörü olan Ahmet Kılbitmez’den yayınlamış olduğu haberin linki geldi. Haber linkini tıklayıp açtığımda gerçekten Ahmet Kılbitmez’in bana göre 2021 yılının ilk iki ayında Online haber portalları genelinde yayınlanan en başarılı haber  olarak gördüm. Asya Haberi Çin haber kaynaklarına göre yayınlanan bir haberdi ama Uygur Diasporası veya Doğu Türkistan denilince ilk akla gelinen isimlerden biri olan Rebiya Kadeer  haberin konusu olunca ve rabiya Kadeer her platformada ailesiyle görüşemediğini ve yurt dışında yaşadığı için Sincan’da Çocuklarım ve torunlarım da dahil olmak üzere yakın akrabalarımdan toplam 11 kişi gözaltına alındı. Erkek kardeşimin ve diğer akrabalarımın çocuklarını da dahil edersem, yaşları 22 ile 58 arasında değişen 30’dan fazla kişi göz altına alındı diye iddiaları var.
Asya Haberin yayınladığı haber videosunda Kedirye Keyser (Rebiya Kadeer’in torunu):”Benim adım Kedirye Keyser. Ben Rebiya Kadeer’in torunuyum.Rebiya Kadeer’in Suçlarını öğrendim. ” Çin hükümetini sürekli Uygur kültürü soykırımı yapmakla suçluyorsunuz. Hiç doğru değil. ” diyerek Rabiya Kadeer’in yalan söylediğini iddia etti.

Yukardaki yazıdan da anlaşılacağı üzere Doğu Türkistan da yaşanılanlar hakkında çok bilgi kirliliği var.Kim doğru söylüyor,kim yanlış söylüyor artık bir birine karışmış. Türkiye’de yaşayan Onbinlerce uygur hiç bir şekilde bu tartışmalara girmeyip hayatlarını normal bir şekilde sürdürmekteler. Dış Ülke İstihbaratleriyle bağlantıları olan Sayıları elli civarında olan bir gurup uygur ise devamlı olarak Türkiye de Protesto eylemleri yapmaktalar .

Kısacası kim doğru,kim yalan,sap saman birbirine karışmış bir durumda. Türk siyasetinde bazı yeni kurulan siyasi partilerde oy kapmak için ve Hükümeti zor duruma düşürmek için Bilgi kirliliğine destek vererek ,Ayrılıkçı uygurları desteklemekteler.

Türkiye Cumhuriyetimizin hükümeti ve Kurumları da Ayrılıkçı uygurların Korona virüsü yasaklarına uymayarak çeşitli dernek ve STK’ları kullanarak yaptıkları izinsiz faaliyetlere ve Protestolara göz yumarak ayrılıkçı uygurlara destek verip ileriki yıllarda telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecek etkinliklere göz yummaktadır.

Devletin temel görevi kendi çıkardığı kanunlarca yasaklara uygulatmak olmalıdır ama her nedense Uygurların Eğitim,Öğretim,Yardım gibi faaliyetler üzerine kurdukları STK’ları hiç denetlememektedir. Bundan güç alan ayrılıkçı uygurlarda Türkiye içerisinde kaos çıkartmak için her gün bir protesto eylemi yapmaktadırlar.

Uygur Dernek Başkanları ve elli civarındaki uygurların sosyal medya hesapları denetlendiğinde kanunlara uymayarak yaptıkları izinsiz toplantılar ve izinsiz gösterilerini göreceklerdir. Dernekler masası ve Bunları takip etmekle görevli Emniyet güçleri ,Devlet büyükleriyle  devamlı Resim paylaşan bu uygurlara karşı yasal işlemlerini yapamamaktalar. Eylemci uygurlar her Gösterilerinde basın açıklaması yaparken  İç İşleri Bakanımız sayın Süleyman Soylunun adını ve Sayın İbrahim Kalın’ın adını paylaştıkları için Polisimiz müdehale ve denetleme yapamamaktadırlar. Bu konuya Sayın Cumhur Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın el atması artık zorunlu olmuştur. Ayrılıkçı eylemci uygurlar her toplantı ve etkinliklerin de ve sosyal Paylaşımlarında mazlum uygur adı altında sayın Cumhur Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli hakkında Bela okuyarak ,olumsuz yazılar ve paylaşımlar yapmaktadırlar.

Bir başka konuda Türkiye de İzni olmayan bu ayrılıkçı uygurlar ,Millet ve Cumhur İttifakını bahane ederek ülkemizdeki insanlarımızı kışkırtmaktadırlar. Yeni kurulan parti liderleri de oy kapmak için ve Hükümeti eleştirmek için bu 50 kişilik Ayrılıkçı Uygurlarla devamlı toplantılar yapmaktadırlar.

Biz diyoruzki kim doğru söylüyor ? Kim yalan söylüyor ? Kime inanalım ?Kimler hangi İstihbarat örgütlerinden Yüzbinlerce Dolar maddi desteği alarak ülkemizde huzursuzluk çıkartıyor ?

Mit ve terörle Mücadele Polisimiz neden bu konuyu araştırmıyor ? Yasal olmayan gösterilere valilik ve Emniyetten izin almadan Lüks Otel ve Restaurantlarda yapılan toplantılar hakkında bu Uygur dernekleri vakıfları neden incelenmiyor ?Neden Tüzüklerinde yazan amaçları dışında faaliyet gösteren dernekler kapatılmıyor ? Dernek kuruluş tüzüklerinde Eğitim,Kültür,yardımlaşma yazıyor,Ancak  dernek faaliyeti olarak Tüzüklerinde yazmayan Çin Hükümeti hakkında eylem yapıp suç işliyorlar.

Rebiya Kadeer’in bir yalanı daha ortaya çıktı!..

Rebiya Kadeer, 2017 yılında Amerika’da faaliyet yürüten Özgür Asya Radyosu’na verdiği röportajda, yurt dışında yaşadığı için Sincan’da 30 akrabasının göz altına alındığını söylemişti. Global Times muhabirleri Rebiya Kadeer’in Urumçi’deki aile üyelerini ziyaret etti. Aile üyelerinin  Rebiya Kadeer’in iddia ettiği gibi tutuklu olmadığı ve huzurlu, mutlu bir hayat yaşamaya devam ettikleri ortaya çıktı. Aile üyeleri ayrıca Rebiya Kadeer’e yalan söylediği ve huzurlarını kaçırdıkları gerekçesiyle tepki gösterdiler. Global Times muhabirleri, Rebiya Kadeer’in torunları Aydidar Kahar ve Kedirye Kevser, oğlu Kahar Abdurehim ile röportaj gerçekleştirdi.

Rebiya Kadeer’in yalanı neydi?

Uygur bölücü başı Rebiya Kadeer, 27 Ekim 2017 tarihinde Özgür Asya Radyosu muhabirlerinden Jilil Kashgary’e röportaj verdi. Röportaj sırasında kendisinin yurt dışında yaşadığı için Sincan’daki 30 akrabasının göz altına alındığını söyledi.

Rebiya Kadeer: ”Çocuklarım ve torunlarım da dahil olmak üzere yakın akrabalarımdan toplam 11 kişi gözaltına alındı. Ama erkek kardeşimin ve diğer akrabalarımın çocuklarını da dahil edersem, yaşları 22 ile 58 arasında değişen 30’dan fazla kişi göz altına alındı.”

Rebiya Kadeer ayrıca Dildar, Hajidar, Qedirye ve Zulpiqar isimlerinde olan torunlarından dört tanesinin korktukları gerekçesiyle kendisi ile konuşamadıklarını ve bu kişilerin tutuklandığını söylemişti. Bu kişilerden biri olan Rebiya Kadeer’in torunu Kedirye Kevser’de Global Times’a verdiği röportajda Kadeer’i yalanladı. Kedirye Kevser, büyükannesinin Çin hükümetini soykırım yapmakla suçlamasının doğru olmadığını ,çin devleti sayesinde ücretsiz eğitim, burs gibi olanaklardan faydalandıklarını söyledi.

Kedirye Keyser (Rebiya Kadeer’in torunu):”Benim adım Kedirye Keyser. Ben Rebiya Kadeer’in torunuyum. Bu benim okulum, Sincan Tıp Üniversitesi. Benim alanım Farmakoloji. Esas olarak ateroskleroz üzerine odaklanarak kardiyovasküler farmakoloji çalışıyorum. Bu okula başvurmamın nedeni, harika fakülte ve gelişmiş tesisler. Ayrıca çeşitli alanlardaki akademik seviyelerin hızlı gelişmesi nedeniyle. Gelecekte Uygur tıbbına katkıda bulunmak istiyorum.

Büyükanne, Sincan’dan ayrılırken ben küçük bir kızdım, o zamanlar ne yaptığını anlamıyordum. Şimdi yüksek lisans öğrencisiyim. Büyükannemin Suçlarını öğrendim. Çin hükümetini sürekli Uygur kültürü soykırımı yapmakla suçluyorsunuz. Hiç doğru değil. Hükümet sayesinde sınıf arkadaşlarım ve ben olumlu politikalardan yararlanıyoruz. Devlet olmadan okulda ne okuyabiliriz ne de okuldaki harika tesislerin tadını çıkarabiliriz. Her türlü burs ve devletin öğrenci yardımlarına tam erişimimiz var.”

Rebiya Kadeer’in bir diğer yalanı ise 27 Kasım 2006 tarihinde Dünya Uygur Kurultayı başkanı seçilmesiyle birlikte ertesi gün oğlu Kahar Abdurehim’in milyonlarca dolar para cezasına çarptırıldığı yönündeydi. Ancak oğlu Kahar Abdurehim’de verdiği röportajda annesi Rebiya Kadeer’i yalanladı ve kendilerine yönelik her hangi bir baskı olmadığını söyledi.

Kahar Abdurehim (Rebiya Kadeer’in en büyük oğlu): ”Anne, ülkemizdeki din politikası çok iyi. Camilere gidip her an namaz kılabiliriz. Yaz için bir klima olduğu gibi kış için bir ısıtma sistemi var. Kendimizi yıkayabileceğimiz yerler de var. Buraya istediğimiz zaman gelebiliriz. Söylediğin gibi değil. Hükümet bize asla baskı yapmaz. Bana inanmıyorsanız, bunu Sincan’da kendi gözlerinizle görebilirsiniz.”

Global Times’ın röportaj yaptığı bir diğer isim ise Rebiya Kadeer’in torunu Aydidar Kahar’dı. Aydidar, büyükannesinin yalan söylediği için Sincan’a hakaret ettiğini, Sincan’da insanların durumunun iyi olduğunu ve düzgün bir hayat yaşadıklarını söyledi.

Aydidar Kahar (Rebiya Kadeer’in Torunu): Ben Aydidar Kahar. Rebiya Kadeer benim büyükannem. Bu yıl Sincan Üniversitesi’nden mezun oldum. Bunlar benim diplomalarım. Üniversitedeyken Han’ın birçok öğrencisinin olduğu sanat kulübüne katıldım. Dans etmeyi seviyorum. Onlara dans etmeyi öğretirdim ve hep takılırdık. Çok iyi anlaşıyorduk. Büyükanne, Sincan’a hakaret ediyorsun. Ama söylediğinin aksine Sincan’daki insanlar düzgün bir hayat yaşıyorlar. İnsanların durumu iyi. Uluslararası markaların ürünlerini satın alabiliyoruz. Bu Sincan’ın yeni değişiklikleri değil mi? Bu hayalini kurduğumuz güzel Sincan değil mi?

Global Times ile yapılan röportajlarda Rebiya Kadeer’in akrabaları, kendisinden dedikodu yaymayı bırakmasını ve barışçıl hayatlarını artık bozmamasını istediklerini söyledi.

 

YORUMLAR