İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanlığında KAMU ZARARI olduğu 2023 Raporuyla ortaya çıktı

Her kim bilerek veya bilmeyerek görevini yaparken Başkanlık yaptığı kurumda eğer KAMU ZARARI olursa Siyasi Partisine bakmadan Yasalarca Kamuyu Zarara uğratmaktan dolayı Hak Hukuk Adalet karşısında gereken neyse yapılsın.
Yolsuzluğun Siyasi Partisi olmaz.Yolsuzluk Parti içi meseledir diye üstü kapatılmaz. Askerimiz ,Polisimiz,Mitimiz ve diğer kamu Görevlilerimiz bu vatan için Canlarını feda edip Şehadet Şerbetini içiyorlar. Birileri bu ülkemizin Kurumlarında KAMU ZARARI yapsınlar diye Canlarını Feda etmiyorlardır. Biz Şehitlerimiz ve Gazilerimiz adına Her kim Görevini Bilerek veya Bilmeyerek Başkanı oldukları kurumlarda KAMU ZARARI varsa ortada derhal Mahkemelerde yargılansın diyoruz.
Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanda defalarca açıklamalar yapmıştır. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımıza Bakanları ve Danışmanları Bu sayıştay raporları hakkında Cumhurbaşkanımıza detaylı bilgi verdiklerini düşünmüyorum.
Kamu Zararı meselesi Torbadaki TURPLARDAN daha önemli bir meseledir. Demek ki Cumhur başkanımıza 20 senedir bu yaşanan USULSÜZLÜKLERİN Bilgisi verilmemiş diye tahmin ediyorum. Bakanlar Danışmanlar bilgi vermezlerse işte ben buradan bilgi verdim. Kamu Zararlarından dolayı Yakında yapılacak OPERASYONLARI bol bol Televizyonlarda haberlerden duyarsak hiç şaşırmayalım çünkü SAYIŞTAY BELEDİYE VE İŞTİRAK ŞİRKETLERİ denetim raporları ORTADADIR..
Öncelikle şunu belirtmek isterim.Sayıştay Her yıl düzenli olarak Sayıştay Belediyeler ve Belediye İştiraklerini Mali yönden ve Defter Belgelereine ,Birleştirilmiş Defterler ,Mizan ,Bilanço ve diğre konularda aylarca süren Şeffaf bir denetim gerçekleştiriyor. Belediyeleri ve belediye Şirketlerinin incelemesini yaptıktan sonra Belediye Denetim Raporlarını hazırlıyorlar ve Gerekli yasal işlemlerden sonra TBMM’nin incelemesine sunuyorlar.
Enteresan olan durumda TBMM’deki Milletvekilleri ya bu Sayıştay Denetimlerine zaman ayırıp okumuyorlar incelemiyorlar yada Resmen Sayıştay Raporlarında Tespit edilen Usülsüzlükleri belgeleriyle İspatlı bir şekilde olduğu halde bu konuda Hiç bir Milletvekil yıllardır SUS PUS lar.
Her kes HAK HUKUK ADALET diyor dimi ? Madam Hukukun üstünlüğünden bahsediyorsak neden Ozaman Sayıştay Denetim raporunda KAMU ZARARLARI Alanen ortadayken Hiç Bir kurum kuruluş Yasalarca yapılması gerekn görevlerini yapmıyorlar ? Bunu soruyorum NEDEN ?
Milyonlarca Dolar değerindeki Televizyon kanalları neden bu konularda hiç proğram yapmıyorlar. Bakıyorum Her yandaş kanalın kendi avaneleri var her gece Tv’lere çıkıp o Cumhur Başkanı olacak bu Cumhurbaşkanı olacak diye resmen bu Milletin aklıyla alay edip diyer taraftanda Milyon Dolarlık yalılarda villalarda,Rezidanslarda oturuyorlar. Çok Dürüst Olan Dinazor Basın mensuplarıda tabiyki özel Çiftliklerinde oturuyorlar.
Neyse konuya dönersek bundan böyle her gün Bir Belediyenin KAMU ZARARINI buradan sizlerle paylaşacağım.İlk Olarak İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI 2023 SAYIŞTAY DENETİM RAPORUYLA TESPİT EDİLEN KAMU ZARARLARINI yayınlıyalım.
BULGU LİSTESİ
A. Denetim Görüşünün Dayanağı Bulgular
1. Mevduat Faiz Gelirlerinin Net Tutar Üzerinden Muhasebeleştirilmesi
2. Taşınmaz Tahsislerinin Muhasebe Kayıtlarında İzlenmemesi
3. Bütçe Emanetleri Hesabında İzlenen Borçlardan Zamanaşımına Uğrayan Tutarların Gelir
Kaydedilmemesi
4. Belediyenin Kendi İmkânlarıyla Ürettiği Ürünlerin Muhasebede Kayıt Altına Alınmaması
5. Geçici Kabul Kesintilerinin Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabında İzlenmemesi
6. Belediyeye Bağış Yoluyla Gelen Taşınırların Muhasebe Sisteminde Kayıt Altına
Alınmaması
7. İşletme Hakkı Devredilen Taşınmazların Hizmet İmtiyaz Varlıkları Hesabında Takip
Edilmemesi
B. Diğer Bulgular
1. Kişilerden Alacakların Mevzuata Uygun Olarak Takip ve Tahsilinin Yapılmaması
2. İlçe Belediyelerinden Alınması Gereken Çevre Temizlik Vergisi Payının Takibinin
Yapılmaması
3. İzinsiz Yapılan İlan ve Reklamlarla İlgili İlan ve Reklam Vergisi Tahakkuk/Tahsilatının
Yapılmaması
4. İlçe Belediyelerine Bedelsiz Minibüs Devirlerinde Mevzuata Uyulmaması
5. Çöp Kamyonlarının Başka Kurumlara Devirlerinde Mevzuata Uyulmaması
6. Belediye Mülkiyetindeki Taşınmazların Diğer Kamu İdarelerine Lojman Olarak Tahsis
Edilmesi
7. Taşınmaz Satış İhalelerinde Belirtilen Süre İçerisinde Yükümlülüklerini Yerine Getiren
Kişilerden Damga Vergisinin Tahsil Edilmesi
8. Taşınmaz Tahsislerinde Anlaşma Yapılmaması
9. Taşınmaz Tahsislerinde Süre Belirtilmemesi
10. Ortak Hizmet Projesi Kapsamında Taşınmazların Bedelsiz Olarak Amatör Spor Kulübüne
Kullandırılması Gerekirken, Söz Konusu Taşınmazların Kulüp Tarafından İşletilmesi
11. Taşınmaz Yönetimi ve Kiralamaların Usulüne Uygun Yapılmaması
12. Kamu Konutları Yönetmeliği’ne Uyulmaması ve Lojmanların Atıl Olarak Bekletilmesi
13. Taşınmaz Satış İhalelerinde Geçici Teminat Tutarının Hatalı Belirlenmesi
14. Belediyenin Mülkiyetinde Bulunan Tarımsal Ürün Elde Edilecek Zeytin Ağaçlarından
Faydalanılmaması
15. Bazı Taşınmazların İşgal Altında Olması ve Belediye Tarafından Gerekli Hukuki Sürecin
Başlatılmaması
16. Çatılı İşyeri/Konut Kira Artışının Hatalı Yapılması
17. Kira Artışlarında Hatalı Uygulama Yapılması
18. Aile Hekimlerine Doğrudan Yapılan Kiralamalarda Kira Bedelinin Piyasa Şartlarına Göre
Düşük Belirlenmesi
19. Büyükşehir Belediyesinin İşletilmesini Devrettiği Otoparklardan Şirketin Ücretsiz
Yararlandırma Yapması Nedeniyle Belediyenin Gelir Kaybı Oluşması
20. Şirkete Devredilen Otoparkın Faaliyete Süresinde Geçmemesi Nedeniyle Belediyenin Gelir
Kaybına Uğraması
21. Otopark İşletme Hakkının Şirket Tarafından Minibüsçüler Odasına Kiralanması
22. Etüt ve Proje Hizmet İhalelerine İlişkin İşlerde İdare Onay Sürelerine Uyulmaması
23. Etüt ve Proje İhalelerinde Sürenin Üç Yılı Geçmesi
24. Proje İhalelerinde Ceza Kesilmesinde İhtarın Süresinde veya Hiç Yapılmaması
25. Proje Hizmet İhalelerine İlişkin Sürenin Belirsizliğe Neden Olacak Şekilde Düzenlenmesi
26. Proje Hizmet Alımlarında Sözleşme ve Eki Belgelerin Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’ne
Uygun Olmaması
27. Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesislerinin Yapım ve İşletilmesine İlişkin İmtiyaz
Sözleşme Hükümlerinin Sürdürülebilir Olmaması ile Usule Uyulmaksızın Ek Protokol
İmzalanarak Firmaya Mali Avantaj Sağlanması
28. Modüler Sistem ve Akıllı Tuvaletlerin Bakım, Onarım ve İşletmeciliği İşinde Hatalı
Uygulamaların Bulunması
29. Reklam Üniteleri İhalesinde İhale Öncesi Yerlerin Tam Olarak Belirlenmemesi
30. Zorunlu Trafik Sigortası Hizmet Alım İhalelerinde Hatalı Uygulamalar Bulunması
31. İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi İhalesinde Teklif
Değerlendirme İşlemlerinin İhale Dokümanları ve Eki Rehberlere Uygun Yapılmaması
32. Yapım İşi İhalesinde Hatalı Uygulamaların Olması
33. Yapım İşleri Dokümanında Yer Alan Hükmün Uygulanabilir Olmaması
34. Yapım İhalelerinde İstenen Araçlarla İlgili Hükümlerin Belirsizlik İçermesi
35. Bütün Riskler Sigortası Kapsamında Yer Alan Risk Kalemlerinde Muafiyet Oranının
Yüksek Belirlenmesi
36. Kabulü Yapılan Yapım İşlerinde İdarenin Malı Olması Gereken Bina ve Barakaların Teslim
Alınmaması
37. Hakedişlerin Geç Ödenmesi Nedeniyle Verilen Süre Uzatımında Hatalı Hesaplama
Yapılması
38. İhale Edilen Yapım İşlerinin Bir Kısmında Hafriyatın Döküm Alanlarına Yapılmaması
39. Hafriyat Naklinde Kullanılan Araçlara Azami Yüklü Ağırlığı Aşacak Şekilde Yükleme
Yapılması
40. Hafriyat Alanlarının Etkin Olarak Kullanılmaması ve Hafriyat Gelirlerinin İlçe
Belediyelerince Toplanması
41. Doğrudan Hizmet Alımı Kapsamında Çalıştırılan Personelin, İhale Komisyonu ile Muayene
ve Kabul Komisyonunda Görevlendirilmesi
42. İlçeden İle veya İlçeden İlçeye Çalışan Toplu Taşıma Araçları ile İlgili Uygulamanın Hatalı
Olması
43. Servis Hakkının Ulaşım Koordinasyon Merkezi İhale Kararıyla Verilmesi ve Süre
Belirtilmemesi ile Büyükşehir Belediyesi Tarafından İhale Kararıyla Verilenlerde Süre
Belirtilmemesi
44. Büyükşehir Belediyesi Tarafından Verilen Taksi Hakkı İhalelerinde Süre Belirtilmemesi
45. Deniz Ulaşım Hizmetinin İhale Yoluyla Alınmaması
46. Bergama İlçe Belediyesi Tarafından 10 Yıllığına İhale Edilen Şehir İçi Halk Otobüslerinden
Bilet Bedeli ile İhale Bedelinin Bir Kısmının Alınmaması
47. Ulaşım Hakkının Ulaşım Koordinasyon Merkezi Kararıyla Verilmesi
48. İki İlçe Belediyesinden Devrolunan Toplu Taşıma Hatları ile İlgili Uygulamanın Hatalı
Olması
49. Belediye Şirketine Devredilen Deniz Ulaşım Hizmetinde Yer Alan Gemi ve Vapurlardaki
Büfe ve Otomat İşletmeciliğinin 2886 sayılı Kanun’a Göre Verilmemesi
50. Dikili İlçe Belediyesi Tarafından 10 Yıllığına İhale Edilen Şehir İçi Halk Otobüslerine Süre
Bitiminden İtibaren Herhangi Bir Bedel Alınmaksızın Taşımacılık Hakkı Verilmesi
51. Belediye Şirketine Verilen Büfelerin İhalesiz Olarak Üçüncü Kişilere Verilmesi
52. Basın Hizmetlerine İlişkin Harcamalarda Tasarruf Tedbirlerine Uyulmaması
53. İlçe Belediyelerinin Görev Sahasına Giren Yerlerde Büyükşehir Belediyesi Tarafından
Asfalt ve Parke Yapılması
54. İmzalanan Ortak Hizmet Protokolünde Karşı Tarafın Yükümlülüklerini Yerine
Getirmemesi
55. İşyerleri İçin Gerekli Kontrollerin Yapılmaması
56. Kiraya Verilen Bazı İşyerlerinin İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının Bulunmaması
57. Kömürlerin Analiz Sonuçları Beklenilmeden Dağıtılması
58. Otobüs ve Duraklardaki Sesli Görsel Bilgilendirme Reklam Alanları Kullanım ve Bedelinin
Belediyece Üstlenilmesi
59. Mevcut Uygulama İmar Planlarının Üst Planlara Uygunluğuna İlişkin Kontrollerde
Eksiklikler Olması
60. Su Ürünleri Halinde Kanun Hükümlerinin Uygulanmaması
61. Sosyal Yardım Amaçlı Alınan Taşınırlara İlişkin Fiili Durum ile Muhasebe Kayıtları
Arasında Uyumsuzluk Bulunması
62. Sosyal Yardım Ödemelerine Esas Gelir Testi Tablosunun Hatalı Düzenlenmesi
63. Sosyal Denge Sözleşmesine Sözleşme Konusu Olmayan Hükümler ile Kanuna Aykırı
Hükümlerin Konulması
64. Avukatlık Vekalet Ücretlerinde Hatalı Uygulama Yapılması
65. Bazı İlçe Merkezlerinde ve Yerleşim Alanlarında Nazım İmar Planının Bulunmaması
66. Büyükşehir Belediyesinin Sorumluluğunda Olmayan Parkların Hizmetlerinin Büyükşehir
Belediyesi Tarafından Yapılması
67. Belediye Sınırları Dışında Kalan İlçe Belediyelerine Maddi Destek Sağlanması
68. Belediye Meclis Kararı Olmadan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından
İzin Alınmadan Yurtdışı Belediye ve Mahalli İdare Birlikleri ile İş Birliği ve Organizasyon
Yapılması
69. Büyükşehir Belediyesi ve Bağlı kuruluşlarında Yöneticilik Sıfatına Haiz Olmayan
Personelin Şirket Yönetim Kurulunda Görev Alması
70. İktisadi Teşebbüslerin Sürekli Zarar Etmesini Önleyici Tedbirlerin Alınmaması
71. Tam Zamanlı Sözleşmeli Personelin Şirket Yönetim Kurulu Üyesi Olarak Görev Yapması
72. Aynı Nitelikte Hizmetlerin Birden Fazla Büyükşehir Belediyesi Bağlı Kuruluşu ile
Şirketince Verilmesi
73. Büyükşehir Belediyesinin Doğrudan veya Dolaylı Olarak Çoğunluk Hissesine Sahip
Olduğu Şirketlerin Yönetim Kurulu Kararları ile Başka Şirketler Kurması
74. Yönetim Kurulu Üyeleri Arasından Atanan Murahhas Üyelerle İlgili Hatalı Uygulama
Yapılması
75. Yönetim Kuruluna Verilen Murahhas Üyelik Ücretinin Yönetim Kurulu Kararıyla
Belirlenmesi
76. Şirketler Koordinatörü Olarak Yapılan Görevlendirilmenin Hatalı Olması
77. Şirketlerin Mali Müşavirlik Danışmanlık Hizmet Alımının Kamu İhale Kanunu Kapsamı
Dışında Gerçekleştirilmesi ve Sözleşmeye Aykırı Ücret Zammı Yapılması
78. İç Denetim Birim Başkanının Belediye Şirketi Yönetim Kurulu Üyeliğinde Görev Alması
79. Şehir Tiyatrosu Hizmet Alımında Ücretlerin Şartnamede Belirlenmemesi ile Şartnameye
Uygun Olmayan Personel Çalıştırılması
80. Geçici Görevlendirmede Kanuna Uyulmaması
81. Belediye Kadrosunda Çalışanların Sürekli Olarak Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığında Görevlendirilmesi
82. Genel Sekreterlik Biriminden Maaş Alan Şube Müdürlerinin Görevinin Olmaması
DENETİM GÖRÜŞÜNÜN DAYANAĞI BULGULAR
Bu bölümde, mali rapor ve tablolara verilen görüş ile ilgili olan bulgular yer almaktadır.
BULGU 1: Mevduat Faiz Gelirlerinin Net Tutar Üzerinden Muhasebeleştirilmesi
Belediye tarafından mevduat hesaplarında tahakkuk eden faiz gelirinin net tutar
üzerinden muhasebeleştirildiği ve faiz geliri üzerinden yapılan stopajın da muhasebe
kayıtlarında yer almadığı görülmüştür.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin “Temel muhasebe kavramları ve
ilkeleri ile genel yönetim muhasebe standartları, kuralları ve uygulanması” başlıklı 42’inci
maddesinde, Kurumların muhasebesinin, 3/12/2014 tarihli ve 2014/7052 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin ikinci
bölümünde belirlenen ve muhasebe ilke ve kurallarının dayanağını oluşturan temel muhasebe
kavramları ile faaliyet sonuçları, bütçe uygulama sonuçları, nazım hesaplara ilişkin ilkeler ve
varlıklar, yabancı kaynaklar ve öz kaynaklar ilkelerinden oluşan bilanço ilkeleri ile üçüncü
bölümünde belirlenen muhasebe standartları, kurallar ve uygulamalara ilişkin hükümler
çerçevesinde yürütüleceği düzenlenmiştir. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin ikinci
bölümünün “Bilanço İlkeleri” başlıklı 8’inci maddesinin üçüncü fıkrasında; bütün varlıkların,
yabancı kaynakların ve öz kaynakların bilançoda gayrisafi değerleriyle gösterileceği, “Gayri
Safilik İlkesi” başlıklı 39’uncu maddesinde, gelir ve giderlerin, herhangi bir düzenleme veya
standart ile aksi kararlaştırılmadıkça netleştirilmeden kaydedileceği belirtilmektedir. Aynı
Yönetmelik’in “Faaliyet sonuçları tablosu ilkeleri” başlıklı 6’ncı maddesinin (a) bendinde de
kamu idarelerinin faaliyetlerine ilişkin gelir ve gider işlemlerinin tahakkuk esasına dayalı olarak
gelir ve gider hesaplarında izleneceği; gelir ve gider hesaplarının, bütçe ile ilgili olsun veya
olmasın, genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri gereği tahakkuk eden her türlü gelir ve giderin
kaydına mahsus olduğu ifade edilmiştir.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 102 Banka Hesabının işleyişinin
anlatıldığı 57’nci maddesinde; idarenin hesaplarının bulunduğu bankalarca tahakkuk ettirilerek
banka hesabına aktarılan faiz tutarlarının bu hesaba, tevkifat tutarlarının ise 630 Giderler
Hesabına borç kaydedileceği belirtilmiştir. Buna göre, tahakkuk eden faiz gelirlerinin stopaj
kesintisi yapılmadan brüt tutar üzerinden 600 Gelirler hesabında, buna ilişkin olarak stopaj
yapılan vergi ve benzeri giderlerin de 630 Giderler Hesabında muhasebeleştirilmesi
gerekmektedir.
Yapılan incelemede; faaliyet dönemi içinde elde edilen tüm faiz gelirlerinin net tutar
üzerinden muhasebeleştirildiği, banka tarafından stopajı yapılan vergi tutarlarının 600 Gelirler
ve 630 Giderler hesabına kaydedilmediği görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, bulgudaki hükümler doğrultusunda, mevzuat hükümleri
gereğince 01.05.2024 tarihinden itibaren gerekli iş ve işlemlere başlanıldığı belirtilmiştir.
Ancak, söz konusu muhasebeleştirme işlemlerinin yılında yapılmaması nedeniyle, 2023 yılı
mali tablolarında 600 Gelirler ve 630 Giderler hesapları açısından hatalı bilgi oluşmasına neden
olunmuştur.
Mevduat faizlerinin net tutar üzerinden muhasebeleştirilmesi nedeniyle Mali tablolarda
600 Gelirler ve 630 Giderler hesapları olması gerekenden daha düşük görünmektedir. Mevduat
faiz gelirlerinin Gayri Safilik İlkesine uygun olarak brüt tutarlar üzerinden kaydedilmesi
gerekmektedir.
BULGU 2: Taşınmaz Tahsislerinin Muhasebe Kayıtlarında İzlenmemesi
İdare tarafından diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilmiş taşınmazlar ile diğer
kamu kurum ve kuruluşları tarafından İdareye yapılan taşınmaz tahsislerinin muhasebe
kayıtlarına alınmadığı görülmüştür.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 25-Maddi Duran Varlıklar Hesap
Grubu ile ilgili “Hesap grubuna ilişkin işlemler” başlıklı 187’nci maddesinde; tahsis edilen
taşınmazlardan, Hazineye ait olanların milli emlak birimlerince, diğer kamu idarelerine ait
olanların ise yetkili birimlerce muhasebe birimlerine bildirilerek gerekli kayıtların yapılacağı,
kamu idaresinin mülkiyetinde olan taşınmazların, bunlardan diğer kamu idarelerine tahsis
edilenlerin ve kamu idarelerince tahsisli olarak kullanılanların yardımcı hesaplar itibarıyla
izleneceği; taşınmazların tahsisinin kaldırılmasına karar verilmesi halinde taşınmazı tahsis eden
idare ile taşınmazın tahsis edildiği idarenin muhasebe hizmetlerini yürüten muhasebe birimleri
tarafından tahsise ilişkin muhasebe kayıtlarının kapatılacağı ifade edilmiştir.
Aynı Yönetmelik’in 252-Binalar Hesabına ilişkin “Hesabın işleyişi” başlıklı 193’üncü
maddesine göre de, tahsise konu edilen/tahsis alınan binalar tahsis edilen kamu idaresine hizmet
veren muhasebe birimince kayıtlı değeri üzerinden 252-Binalar Hesabına borç, 500-Net Değer
Hesabına alacak kaydedilecektir. Ayrıca, varlığa ilişkin ayrılmış amortisman tutarı da 500-Net
Değer Hesabına borç, 257-Birikmiş Amortismanlar Hesabına alacak kaydedilmek suretiyle
muhasebeleştirilecektir. Diğer yandan Yönetmelik’te, 250-Arazi ve Arsalar Hesabı için de
benzer düzenlemeler bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, diğer kamu idarelerine taşınmaz tahsis
edilmesi durumunda, muhasebe birimince taşınmazların kayıtlı değeri üzerinden ilgisine göre,
250-Arazi ve Arsalar Hesabı ile 252-Binalar Hesabına alacak ve 500-Net Değer Hesabına borç;
amortismana tabi maddi duran varlıklar için ayrılmış amortisman tutarının 500-Net Değer
Hesabına alacak, 257-Birikmiş Amortismanlar Hesabına borç kaydedilmesi gerekmektedir.
Taşınmaz işlemlerinin incelenmesi neticesinde, İdare tarafından diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına tahsis edilen bazı taşınmazlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından İdareye tahsis edilen taşınmaz bazıları için yukarıda açıklanan muhasebe kayıtlarının
yapılmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu muhasebeleştirme işlemlerinin yapılmaması
nedeniyle, mali tablolarda 250-Arazi ve Arsalar Hesabı, 252-Binalar Hesabı ve 500-Net Değer
Hesabı ile amortismana tabi maddi duran varlıklar için 257-Birikmiş Amortismanlar Hesabı
hatalı bilgi oluşturmaktadır.
Kamu idaresi cevabında tahsise verilen ve alınan taşınmazların Nisan 2024 tarihinde
muhasebe kayıtlarına alındığı ifade edilmiştir. Ancak kayıt ile ilgili her hangi bir belge
sunulmamıştır. 2022 ve 2023 yılı muhasebe hesaplarında yer alması gereken konunun 2024 yılı
muhasebe hesaplarında yer almasının izlenmesi gerekmektedir.
Gerek diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilen gerekse diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından İdareye yapılan taşınmaz tahsislerinin muhasebe kayıtlarında
gösterilmesi gerekmektedir.
BULGU 3: Bütçe Emanetleri Hesabında İzlenen Borçlardan Zamanaşımına
Uğrayan Tutarların Gelir Kaydedilmemesi
320 Bütçe Emanetleri Hesabı’nda izlenen borçlardan 2023 yılı dönem sonu itibarıyla
zamanaşımına uğramış olanların gelir kaydedilmediği görülmüştür.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin “320 Bütçe Emanetleri Hesabı”
başlıklı 248’inci maddesine göre, 320 numaralı hesap, mali yıl içerisinde veya sonunda ödeme
emri belgesine bağlandığı halde, nakit yetersizliği veya diğer sebeplerle ilgililerine ödenemeyen
tutarların izlenmesi için kullanılmaktadır.
Aynı Yönetmelik’in 249’uncu maddesinin (c) bendinde; malın alındığı veya hizmetin
yapıldığı malî yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar talep edilmeyen bütçe emanetlerinin
bütçeye gelir kaydedileceği, bütçe emanetlerinde zamanaşımı dolayısıyla gelir kaydedilen
paraların ancak mahkeme kararı üzerine ödenebileceği hüküm altına alınmıştır. Yönetmelik’in
250’nci maddesinde ise, zamanaşımına uğraması veya herhangi bir nedenle gelir kaydedilmesi
gereken tutarların 320 numaralı hesaba borç, 600 Gelirler Hesabı’na alacak; diğer taraftan 805
Gelir Yansıtma Hesabı’na borç, 800 Bütçe Gelirleri Hesabı’na alacak kaydedileceği
belirtilmektedir.
2017 yılı içinde 320 numaralı hesaba kaydedilen 116.005,33 TL tutarında bütçe
emanetinin 2022 yılı dönem sonunda gelir kaydedilmediği; 2023 yılı mali tablolarına
bakıldığında bu tutarın halen N-5’te kayıtlı olduğu dolayısıyla 2023 yılı sonunda gelir
kaydedilmesi gereken 2.479.000,00 TL’nin gelir kaydedilmediği anlaşılmaktadır. Bunun
sonucunda mali tablolarda 320 numaralı hesabın olması gerekenden 2.595.005,33 TL fazla, 600
Gelirler Hesabı ve 800 Bütçe Gelirleri Hesabı’nın olması gerekenden 2.595.005,33 eksik
olduğu görülmüştür.
Kamu idaresi tarafından, 2022 yılı dönem sonunda gelir kaydedilmesi gereken
116.006,33 TL bütçe emaneti tutarının gelir kaydedildiği belirtilmiştir. Verilen cevaptan 2023
yılı sonu itibariyle gelir kaydedilmesi gereken 2.479.000,00 TL’nin gelir kaydedilmediği
anlaşılmaktadır.
320 Bütçe Emanetleri Hesabında izlenen emanetlerden beşinci yılın sonuna kadar talep
edilmeyenlerin düzenli olarak gelir kaydedilmesi gerekmektedir.
BULGU 4: Belediyenin Kendi İmkânlarıyla Ürettiği Ürünlerin Muhasebede Kayıt
Altına Alınmaması
Belediye tarafından üretilen taşınırlar için taşınır işlem fişi düzenlenmediği ve
muhasebe kaydının yapılmadığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Taşınır ve Taşınmaz Edinme”
başlıklı 45’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Kamu idarelerince üretilen malların kendi
tüketimlerinde kullanılması halinde bunların bedelleri, rayiç bedel üzerinden ilgili ödenek
tertibine gider ve karşılığı gelir kaydedilir.” hükmü yer almakta olup, 18.01.2007 tarih ve
26407 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği’nin “İç imkânlarla üretilen
taşınırlar ile kazı veya müsadere yoluyla edinilen taşınırların giriş işlemleri” başlıklı 21’inci
maddesinde de, kamu idarelerinin kendi kullanımları için iç imkânlarıyla üretilen taşınırlar ile
idarelerin mülkiyetindeki arazilerde yetiştirilen ağaçlardan üretilen ekonomik değere sahip
kereste, odun, meyve gibi ürünlerin değer tespit komisyonu tarafından belirlenecek gerçeğe
uygun değer üzerinden Taşınır İşlem Fişi düzenlenerek giriş kaydedileceği belirtilmiştir.
Taşınır Mal Yönetmeliği’nin 21’inci maddesinde belirtildiği üzere idarenin kendi
imkânlarıyla ürettiği taşınırların gerçeğe uygun değer üzerinden taşınır işlem fişi düzenlenerek
kaydedilmesi gerekmektedir. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı tarafından üretilen piknik
masası, bank, ahşap saksı, çöp kovası ve salon bitkisi gibi taşınırlar için taşınır işlem fişi
düzenlenmediği gibi, bunlara ilişkin muhasebe kaydı da yapılmamış
İdareye tahsis edilen taşınmaz bazıları için yukarıda açıklanan muhasebe kayıtlarının
yapılmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu muhasebeleştirme işlemlerinin yapılmaması
nedeniyle, mali tablolarda 250-Arazi ve Arsalar Hesabı, 252-Binalar Hesabı ve 500-Net Değer
Hesabı ile amortismana tabi maddi duran varlıklar için 257-Birikmiş Amortismanlar Hesabı
hatalı bilgi oluşturmaktadır.
Kamu idaresi cevabında tahsise verilen ve alınan taşınmazların Nisan 2024 tarihinde
muhasebe kayıtlarına alındığı ifade edilmiştir. Ancak kayıt ile ilgili her hangi bir belge
sunulmamıştır. 2022 ve 2023 yılı muhasebe hesaplarında yer alması gereken konunun 2024 yılı
muhasebe hesaplarında yer almasının izlenmesi gerekmektedir.
Gerek diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilen gerekse diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından İdareye yapılan taşınmaz tahsislerinin muhasebe kayıtlarında
gösterilmesi gerekmektedir.
BULGU 3: Bütçe Emanetleri Hesabında İzlenen Borçlardan Zamanaşımına
Uğrayan Tutarların Gelir Kaydedilmemesi
320 Bütçe Emanetleri Hesabı’nda izlenen borçlardan 2023 yılı dönem sonu itibarıyla
zamanaşımına uğramış olanların gelir kaydedilmediği görülmüştür.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin “320 Bütçe Emanetleri Hesabı”
başlıklı 248’inci maddesine göre, 320 numaralı hesap, mali yıl içerisinde veya sonunda ödeme
emri belgesine bağlandığı halde, nakit yetersizliği veya diğer sebeplerle ilgililerine ödenemeyen
tutarların izlenmesi için kullanılmaktadır.
Aynı Yönetmelik’in 249’uncu maddesinin (c) bendinde; malın alındığı veya hizmetin
yapıldığı malî yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar talep edilmeyen bütçe emanetlerinin
bütçeye gelir kaydedileceği, bütçe emanetlerinde zamanaşımı dolayısıyla gelir kaydedilen
paraların ancak mahkeme kararı üzerine ödenebileceği hüküm altına alınmıştır. Yönetmelik’in
250’nci maddesinde ise, zamanaşımına uğraması veya herhangi bir nedenle gelir kaydedilmesi
gereken tutarların 320 numaralı hesaba borç, 600 Gelirler Hesabı’na alacak; diğer taraftan 805
Gelir Yansıtma Hesabı’na borç, 800 Bütçe Gelirleri Hesabı’na alacak kaydedileceği
belirtilmektedir.
2017 yılı içinde 320 numaralı hesaba kaydedilen 116.005,33 TL tutarında bütçe
emanetinin 2022 yılı dönem sonunda gelir kaydedilmediği; 2023 yılı mali tablolarına
bakıldığında bu tutarın halen N-5’te kayıtlı olduğu dolayısıyla 2023 yılı sonunda gelir
kaydedilmesi gereken 2.479.000,00 TL’nin gelir kaydedilmediği anlaşılmaktadır. Bunun
sonucunda mali tablolarda 320 numaralı hesabın olması gerekenden 2.595.005,33 TL fazla, 600
Gelirler Hesabı ve 800 Bütçe Gelirleri Hesabı’nın olması gerekenden 2.595.005,33 eksik
olduğu görülmüştür.
Kamu idaresi tarafından, 2022 yılı dönem sonunda gelir kaydedilmesi gereken
116.006,33 TL bütçe emaneti tutarının gelir kaydedildiği belirtilmiştir. Verilen cevaptan 2023
yılı sonu itibariyle gelir kaydedilmesi gereken 2.479.000,00 TL’nin gelir kaydedilmediği
anlaşılmaktadır.
320 Bütçe Emanetleri Hesabında izlenen emanetlerden beşinci yılın sonuna kadar talep
edilmeyenlerin düzenli olarak gelir kaydedilmesi gerekmektedir.
BULGU 4: Belediyenin Kendi İmkânlarıyla Ürettiği Ürünlerin Muhasebede Kayıt
Altına Alınmaması
Belediye tarafından üretilen taşınırlar için taşınır işlem fişi düzenlenmediği ve
muhasebe kaydının yapılmadığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Taşınır ve Taşınmaz Edinme”
başlıklı 45’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Kamu idarelerince üretilen malların kendi
tüketimlerinde kullanılması halinde bunların bedelleri, rayiç bedel üzerinden ilgili ödenek
tertibine gider ve karşılığı gelir kaydedilir.” hükmü yer almakta olup, 18.01.2007 tarih ve
26407 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği’nin “İç imkânlarla üretilen
taşınırlar ile kazı veya müsadere yoluyla edinilen taşınırların giriş işlemleri” başlıklı 21’inci
maddesinde de, kamu idarelerinin kendi kullanımları için iç imkânlarıyla üretilen taşınırlar ile
idarelerin mülkiyetindeki arazilerde yetiştirilen ağaçlardan üretilen ekonomik değere sahip
kereste, odun, meyve gibi ürünlerin değer tespit komisyonu tarafından belirlenecek gerçeğe
uygun değer üzerinden Taşınır İşlem Fişi düzenlenerek giriş kaydedileceği belirtilmiştir.
Taşınır Mal Yönetmeliği’nin 21’inci maddesinde belirtildiği üzere idarenin kendi
imkânlarıyla ürettiği taşınırların gerçeğe uygun değer üzerinden taşınır işlem fişi düzenlenerek
kaydedilmesi gerekmektedir. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı tarafından üretilen piknik
masası, bank, ahşap saksı, çöp kovası ve salon bitkisi gibi taşınırlar için taşınır işlem fişi
düzenlenmediği gibi, bunlara ilişkin muhasebe kaydı da yapılmamış
Kamu idaresi, Belediyenin kendi imkânlarıyla ürettiği ürünlerin gerçeğe uygun değeri
üzerinden taşınır işlem fişleri düzenlenlenerek muhasebe kaydına alınması için gerekli iş ve
işlemlerin yapılacağını belirtmiştir.
Belediye tarafından üretilen taşınırların gerçeğe uygun değeri üzerinden taşınır işlem
fişi düzenlenmesi ve muhasebe kaydının yapılması gerekir.
BULGU 5: Geçici Kabul Kesintilerinin Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabında
İzlenmemesi
Geçici kabul noksanları için hakedişlerden yapılan kesintiler 330 Alınan Depozito ve
Teminatlar Hesabı’nda izlenmesi gerekirken 333 Emanetler Hesabı’nda izlendiği görülmüştür.
Yapım İşlerine Ait Tip Sözleşme’nin 30’uncu maddesinde; anahtar teslim sözleşme
çerçevesinde düzenlenen her hakedişte yapılan iş tutarının %3’ü kadar teminat mektubu
alınacağı, birim fiyat sözleşme çerçevesinde düzenlenen hakedişlerde ise tamamlanmış ancak
kesin hesabı İdareye verilmemiş imalatlara ait tutarların %5’i kadar teminat mektubu alınacağı
ifade edilmiş, yüklenicilerin teminat mektubu vermemesi durumunda ise bu tutarların
hakedişlerden kesilerek geçici kabul noksanı olarak tutulacağı ve kesin hesap onaylanana kadar
bu tutarların ödenmeyeceği belirtilmiştir. Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin
Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabına ilişkin “Hesabın işleyişi” başlıklı 258’inci
maddesinde; nakden alınan geçici teminatlar ile üzerinde ihale kalan isteklilerden nakden alınan
veya hakedişlerinden kesilmek suretiyle tahsil edilen kesin teminat ve ek kesin teminatların bu
hesapta izleneceği ifade edilmiştir. Yapım İşleri Tip Sözleşmesi’nin 30’uncu maddesine
istinaden yapılan geçici kabul noksanları kesintilerinin, 330.15 Alınan Depozito ve Teminatlar
Hesabının yardımcı hesabı olan Yapım İşleri Tip Sözleşmesinin 30. ve 31. Maddesi Gereği
Alınan Teminatlar Yardımcı Hesabında izlenmesi gerekmektedir.
Yapım işleri için düzenlenen hakedişlerden yapılan geçici kabul noksanları
kesintilerinin, 330 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı yerine 333 Emanetler Hesabında
izlendiği anlaşılmıştır.
Kamu idaresi, Yapım İşlerine Ait Tip Sözleşme’nin 30’uncu maddesine istinaden
yapılan geçici kabul noksanları kesintilerinin 330.15 Alınan Depozito ve Teminatlar hesabında
muhasebeleştirileceğini belirtmiştir.
Belediyenin yapım işlerine ait hakediş ödemelerinden yapılan geçici kabul noksanlıkları
kesintilerinin 330 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı’nda muhasebeleştirilmesi
gerekmektedir.
BULGU 6: Belediyeye Bağış Yoluyla Gelen Taşınırların Muhasebe Sisteminde
Kayıt Altına Alınmaması
Belediyeye bağış yoluyla gelen bazı taşınırlar için taşınır işlem fişi düzenlenmediği ve
muhasebe kaydının yapılmadığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Bağış ve Yardımlar” başlıklı
40’ıncı maddesinin ikinci fıkrasında kamu idarelerine yapılan her türlü bağış ve yardımların gelir
kaydedileceği ve nakdi olmayan bağış ve yardımların, ilgili mevzuatına göre değerlemeye tâbi
tutularak kayıtlara alınacağı hükmü yer almakta olup, 18.01.2007 tarih ve 26407 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği’nin “Taşınırların kaydı” başlıklı 12’nci
maddesinde; kamu idarelerince bütün taşınırların ve bunlara ilişkin işlemlerin kayıt altına
alınması esas olacağı, taşınır kayıtlarının, harcama birimleri itibarıyla yönetim hesabı
verilmesine esas olacak şekilde tutulacağı ve her bir kaydın belgeye dayanması gerektiği,
“Kayıt zamanı, kayıt değeri ve değer tespit komisyonu” başlıklı 13’üncü maddesinin birinci
fıkrasında taşınırların, edinme şekline bakılmaksızın kamu idaresince kullanılmak üzere teslim
alındığında giriş; bağışlandığında veya yardım yapıldığında çıkış kaydedileceği, aynı maddenin
ikinci fıkrasının (c) bendinde giriş ve çıkış kayıtları Taşınır İşlem Fişine dayanılarak yapılacağı
ve kayıtlarda bağış ve yardım yoluyla edinilen taşınırlar için bağış ve yardımda bulunan
tarafından ispat edici bir belge ile değeri belirtilmiş ise bu değer, belli bir değeri yoksa değer
tespit komisyonunca belirlenen değerin esas alınacağı ifade edilmiştir. “Bağış ve yardım
yoluyla edinilen taşınırların girişi” başlıklı 16’ncı maddesinde ise 5018 sayılı Kanun’un 40’ıncı
maddesi ile bağış ve yardım olarak edinilen taşınırlar teslim alındığında, taşınır kayıt yetkilisi
tarafından Taşınır İşlem Fişi düzenlenerek kayıtlara alınacağı ve fişin birinci nüshasının bağış
ve yardım edene verileceği veya gönderileceği belirtilmiştir.
Taşınır Mal Yönetmeliği’nin 13’üncü maddesinde, belediyeye bağış yoluyla gelen
taşınırların ispat edici bir belge ile değeri belirtilmiş ise bu değer, belli bir değeri yoksa değer
tespit komisyonunca belirlenen değeri üzerinden taşınır işlem fişi düzenlenerek kaydedilmesi
gerektiği ve 16’ncı maddesinde ise bu taşınırların taşınır kayıt yetkilisince taşınır işlem fişi
düzenlenerek bağış veya yardım edene verileceği ifade edilmiştir. Sosyal yardım amaçlı
dağıtılmak üzere bağış yoluyla alınan kemik suları ve konserve yiyecekler için taşınır işlem fişi
düzenlenmediği ve muhasebe kaydının da yapılmadığı anlaşılmıştır.
Kamu idaresi tarafından, kemik sularına ilişkin taşınır işlem fişlerinin düzenlenerek
kayıtlara alındığı belirtilmiş ise de, konserve yiyecekler için taşınır işlem fişinin
düzenlenmediği anlaşılmaktadır.
Bağış yoluyla gelen taşınırlarla ilgili taşınır işlem fişi düzenlenerek muhasebe kaydının
yapılması gerekir.
BULGU 7: İşletme Hakkı Devredilen Taşınmazların Hizmet İmtiyaz Varlıkları
Hesabında Takip Edilmemesi
Belediyenin mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan taşınmazlardan; otopark,
anaokulu, kitap kafe ve sosyal tesis gibi bir kısım taşınmazların belirlenen sürelerle meclis
kararı ile belediyeye ait şirketlere devredilmesine rağmen, söz konusu yeraltı ve yerüstü
düzenleri ile binaların, hizmet imtiyaz varlıkları hesabında takip edilmediği görülmüştür.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin Hizmet İmtiyaz Varlıkları
Hesabının niteliğini açıklayan 200’üncü maddesinin birinci fıkrasında, bu hesabın, hizmet
imtiyaz sözleşmesine konu maddi duran varlıkların izlenmesi için kullanılacağı ifade edilmiş
olup, hesabın işleyişi başlıklı 201’inci maddenin (a) bendinin birinci fıkrasında, mahalli
idarelere ait maddi duran varlıklardan hizmet imtiyaz sözleşmesine konu edilenlerin işletme
süresinin başladığı tarihte bu hesaba borç, ilgili maddi duran varlık hesabına alacak
kaydedileceği ve anılan maddenin (b) bendinin birinci fıkrasında ise hizmet imtiyaz
sözleşmesinin sona erdiğinde, hizmet imtiyaz varlıklarının kayıtlı değerleri üzerinden bu hesaba
alacak, ilgili maddi duran varlık hesabına borç kaydedileceği belirtilmiştir. Bu hükümlere göre,
hizmet imtiyazına konu edilen sosyal tesisler ve otopark gibi taşınmazların, işletme süresinin
başladığı tarihten itibaren ilgili varlık hesaplarından çıkarılıp 256 Hizmet İmtiyaz Varlıkları
hesabında takip edilmesi gerekmektedir.
Yapılan incelemede Belediyenin mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan 41 adet yol
kenarı, 9 adet açık alan, 23 adet kapalı olmak üzere toplam 73 adet otopark, 10 adet anaokulu,
5 adet kitap kafe ve Örnekköy Sosyal Tesisi’nin işletme hakkı, farklı tarihlerde alınan meclis
kararlarına dayalı olarak Belediyenin şirketine devredildiği, ancak söz konusu taşınmazlar için
256 Hizmet İmtiyaz Varlıkları hesabına kayıtların yapılmadığı görülmüştür. Belediyede birçok
işletme hakkı devri bulunmasına rağmen kayıtların yapılmaması Hizmet İmtiyaz Varlıkları
hesabında önemli eksikliklere neden olmaktadır.
Kamu idaresi tarafından Belediyenin mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan 41 adet
yol kenarı, 9 adet açık alan, 23 adet kapalı olmak üzere toplam 73 adet otopark, 10 adet
anaokulu, 5 adet kitap kafe ve Örnekköy Sosyal Tesisi’nin işletme hakkı, farklı tarihlerde alınan
meclis kararlarına dayalı olarak Belediye şirketine devredilen söz konusu taşınmazlar için
gerekli iş ve işlemlerin 2024 yılı içerisinde yapılacağı belirtilmiştir. Ancak, söz konusu
muhasebeleştirme işlemlerinin yılında yapılmaması nedeniyle, 2023 yılı mali tablolarında 256
Hizmet İtiyaz Varlıkları hesabı açısından hatalı bilgi oluşmasına neden olunmuştur.
Büyükşehir Belediyesi tarafından, işletme hakları belediye şirketlerine devredilen
otopark, anaokulu, kitap kafe ve sosyal tesisler gibi taşınmazların ilgili duran varlık hesabından
çıkarılarak, 256 Hizmet İmtiyaz Varlıkları hesabında izlenmesi gerekmektedir.
B. DİĞER BULGULAR
Bu bölümde, mali rapor ve tablolara verilen görüş ile ilgili olmayan bulgular yer
almaktadır.
BULGU 1: Kişilerden Alacakların Mevzuata Uygun Olarak Takip ve Tahsilinin
Yapılmaması
Belediyenin faaliyet ve kurum alacakları dışında kalan diğer alacaklarını izlemek için
kullandığı 140 Kişilerden Alacaklar Hesabında yıllar itibariyle devreden tutarların bulunduğu,
bu alacakların takip ve tahsiline yönelik düzenli işlemlerin yapılmadığı görülmüştür.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 110’uncu maddesinde 140
Kişilerden Alacaklar Hesabına ilişkin işlemler ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Madde hükmünde,
bu hesapta takip edilmesi gereken alacakların mahiyeti sayılmakla birlikte ilgili hesapta kayıtlı
alacaklardan kanunlarında tahsil şekli hakkında özel hükümler bulunanların bu hükümlere göre,
diğer alacakların ise Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu kapsamda mezkur
Yönetmelik’te, kişilerden alacaklar hesabına kaydedilen alacakların her biri için ayrı bir alacak
izleme dosyası açılacağı bu dosyalar numaralandırılmak suretiyle alacağın aslının ve faizinin
tahsilat takiplerinin bu sayede yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca muhasebe birimlerince, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesinde sayılan kamu zararı
halleri hariç olmak üzere, kişilerden alacaklar hesabına kaydedilmesi gereken tutarlar faize de
tabidir.
Belediyenin 2023 yılı mali kayıt ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda, 140 Kişilerden
Alacaklar Hesabına kayıtlı alacaklardan; 821.643,84 TL alacağın 2007-2017, 183.017,89 TL
alacağın 2018, 12.729,61 TL alacağın 2019, 1.188.884,44 TL alacağın 2020, 4.126.959,80 TL
alacağın da 2021 yılı alacağı olduğu anlaşılmış olup alacakların tahsil ve tahakkukuna yönelik
işlemlerin düzenli olarak takip edilmediği ayrıca alacak takip dosyalarının da açılmadığı
görülmüştür.
Kamu idaresi tarafından, bulguda belirtilen hususlar ile ilgili gerekli kontroller
sağlanarak iş ve işlemlerin sağlanacağı ifade edilmiştir.
Söz konusu alacakların takipsizlik nedeni ile zaman aşımına uğratılmasının kamu
zararına neden olacağı dikkate alınarak, 140 Kişilerden Alacaklar Hesabı’nda yer alan tutarların
zaman aşımına uğratılmasını engelleyerek takip ve tahsil işlemleri sürecinin işletilmesi
gerekmektedir.
BULGU 2: İlçe Belediyelerinden Alınması Gereken Çevre Temizlik Vergisi
Payının Takibinin Yapılmaması
Büyükşehir Belediyesi hesaplarının incelenmesi sonucunda ilçe belediyelerinden
alınması gereken çevre temizlik vergisi payının takibinin yapılmadığı görülmüştür.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Çevre temizlik vergisi” başlıklı mükerrer
44’üncü maddesinde,
“…
İş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisi, belediyelerce
binaların tarifedeki derecelere intibak ettirilmesi üzerine her yılın Ocak ayında yıllık tutarı
itibarıyla tahakkuk etmiş sayılır. Tahakkuk eden vergi, bir defaya mahsus olmak üzere,
belediyelerin ilan mahallerinde bir ay süreyle topluca ilan edilir. İş yeri ve diğer şekilde
kullanılan binalarla ilgili olarak tahakkuk eden bu vergi, her yıl, emlak vergisinin taksit
sürelerinde ödenir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 24
Su ve kanalizasyon idareleri büyük şehir dahilindeki her ilçe veya ilk kademe
belediyesinin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan konutlara ilişkin olarak tahsil
ettiği çevre temizlik vergisi ile bu verginin süresinde ödenmemesi nedeniyle tahsil ettiği gecikme
zammının yüzde seksenini tahsilatı takip eden ayın yirminci günü akşamına kadar bir bildirim
ile ilgili belediyeye bildirerek aynı süre içinde öder. Tahsil edilen vergi ve gecikme zammının
yüzde yirmisini ise münhasıran çöp imha tesislerinin kuruluş ve işletmelerinde kullanılmak
üzere büyük şehir belediyesinin hesabına tahsilatı takip eden ayın yirminci günü akşamına
kadar aktarır. Büyük şehir belediye sınırları içinde bulunan belediyelerin kendileri tarafından
tahsil edilen çevre temizlik vergisinin yüzde yirmisi aynı esaslar çerçevesinde büyük şehir
belediyelerine aktarılır.
Tahsil ettiği vergiyi veya gecikme zammını yukarıda belirtilen süre içinde ilgili
belediyeye yatırmayan idarelerden, bu tutarlar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı tatbik edilerek tahsil edilir.”
denilmiş ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir belediyesinin
gelirleri” başlıklı 23’üncü maddesinde de, “Büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile ilçe
belediyeleri; tahsil ettikleri vergiler ve benzeri malî yükümlülüklerden birbirlerine ödemeleri
gereken paylar ile su, atık su ve doğalgaz bedellerini zamanında yatırmadıkları takdirde, ilgili
belediye veya bağlı kuruluşun talebi üzerine söz konusu tutar, İller Bankası tarafından, yükümlü
belediyenin genel bütçe vergi gelirleri payından kesilerek alacaklı belediyenin hesabına
aktarılır. Gecikmeden kaynaklanacak faiz ve benzeri her türlü zararın tazmininden, ilgili ilçe
belediye başkanı ve sayman şahsen sorumludur. Bu fıkra hükmü, ilçe ve ilk kademe belediyeleri
hesabına yapılacak her türlü aktarmaları zamanında yapmayan büyükşehir belediye başkanı,
bağlı kuruluş genel müdürleri ve saymanları hakkında da uygulanır.” hükmü yer almıştır.
İlçe belediyeleri tahsil ettikleri çevre temizlik vergisinin yüzde yirmisini (süresinde
ödenmeyen çevre temizlik vergisinin gecikme zammıyla birlikte tutarının) takip eden ayın
yirminci günü akşamına kadar Büyükşehir Belediyelerine aktarmakla yükümlüdür. Su ve
Kanalizasyon İdaresi de konutlara ilişkin olarak tahsil ettiği çevre temizlik vergisi ile bu
verginin süresinde ödenmemesi nedeniyle tahsil ettiği gecikme zammının yüzde yirmisini ise
münhasıran çöp imha tesislerinin kuruluş ve işletmelerinde kullanılmak üzere büyük şehir
belediyesinin hesabına tahsilatı takip eden ayın yirminci günü akşamına kadar aktarmakla
yükümlüdür. İdareler tahsil ettikleri çevre temizlik vergisini zamanında Büyükşehir Belediye
hesabına yatırmadıkları takdirde, Büyükşehir Belediye Başkanlığının talebi üzerine söz konusu
tutar İller Bankası tarafından ilgili idarenin genel bütçe vergi gelirleri payından kesilerek
alacaklı Büyükşehir Belediyesinin hesabına aktarılacaktır. İlçe belediyeleri payları zamanında
ödemediği için gecikmeden kaynaklanacak gecikme zammı ilçe belediye bütçesinden
ödenmemelidir. Büyükşehir Belediyesine ödenecek gecikme zammından ilgili ilçe belediye
başkanı ve sayman şahsen sorumlu olduğu için bu tutarın bu kişilerden alınması gerekir.
Çevre temizlik vergi paylarıyla ilgili olarak yapılan incelemede, İlçe Belediyelerin
süresinde ödemedikleri vergi payının Büyükşehir Belediyesinden olan eğlence vergisi ve diğer
alacaklarından mahsup suretiyle tahsil edildiği, ödenmeyen tutarların alacağın
olmaması/yetmemesi durumunda tahsili cihetine gidilmediği görülmüştür. 31.12.2023 tarihi
itibariyle gecikme zammı hariç ana para olarak Aliağa Belediyesinin 2020/12, 2021 ve 2022
yılları ile 2023 yılı Mayıs ve Kasım ayları pay borcunun 1.251.920,56 TL, Foça Belediyesinin
2023 yılı Ekim ve Kasım ayları pay borcunun 31.699,62 TL, Güzelbahçe Belediyesinin 2023
yılı Kasım ayı pay borcunun 25.232,75 TL, Kemalpaşa Belediyesinin 2023 yılı Haziran ve
Kasım ayları pay borcunun 105.768,20 TL, Menemen Belediyesinin 2023 yılı Kasım ayı pay
borcunun 264.094,80 TL ve Seferihisar Belediyesinin 2019/12, 2020, 2021, 2022 ve 2023 yılı
pay borcunun 1.137.998,51 TL olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca bazı ilçe Belediyelerinin borcu
Büyükşehir Belediyesi alacağından mahsup edilmekle birlikte, mahsup edilen alacağın hangi
dönem vergisine ait olduğu ile anapara ve gecikme zammı tutarını belirten yazının ilgili ilçe
Belediyesine bildirilmesi gerekmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, İlçe belediyeleri tarafından ödenmesi gereken Çevre Temizlik
Vergisi ile ilgili tahakkuk ettirilen gelirlerle ilgili ödeme yapılmadığı zaman park yerlerinin
işletilmesinden elde edilen gelirlere ilişkin alacaklarından gecikme zamları ile birlikte mahsup
edilmek suretiyle tahsilinin sağlandığı, mahsuben tahsilata ilişkin belgelerin üst yazı ile birlikte
ilgili ilçe belediyesine bildirildiği, ayrıca bulguda belirtilen öneriler doğrultusunda 5216 sayılı
Büyükşehir Belediye Kanunu 23’üncü maddesinin son fıkrası hükümlerine göre işlem tesis
edileceği belirtilmiştir.
2464 sayılı Kanun’un mükerrer 44’üncü maddesine göre ilçe belediyeleri ödemeleri
gereken çevre temizlik vergi paylarının ödememelerine karşın Büyükşehir Belediyesinin
payının tahsil edilmesi için 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 23’üncü
maddesinin son fıkra hükmü de dikkate alınarak gerekli işlemi yapması ile gecikmeden
kaynaklı faiz ve benzeri giderlerin ise aktarmaları zamanında yapmayan ilgili ilçe belediye
başkanı ile muhasebe yetkilisinden alınması için gerekli sürecin işletilmesi gerekir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 26
BULGU 3: İzinsiz Yapılan İlan ve Reklamlarla İlgili İlan ve Reklam Vergisi
Tahakkuk/Tahsilatının Yapılmaması
Büyükşehir Belediyesinden izin alınmadan yapılan ilan ve reklamlarla ilgili idari
yaptırım uygulanmasına karşın, ilân ve reklam vergisi ile ilgili sürecin işletilmediği
görülmüştür.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 12’nci maddesinde, belediye sınırları ile
mücavir alanları içinde yapılan her türlü ilan ve reklamın İlan ve Reklam Vergisine tabi olduğu,
13’üncü maddesinde İlan ve Reklam Vergisinin mükellefinin ilan ve reklamı kendi adına yapan
veya yaptıran gerçek veya tüzelkişiler olduğu, 15’inci maddenin dördüncü sırasında ışıklı veya
projeksiyonlu ilân ve reklamlardan her metrekare için yıllık olarak en az 30 ve en çok 150 TL
olmak üzere belirlenen tutarda vergi alınacağı, beşinci sırasında ilân ve reklam amacıyla
dağıtılan broşür, katalog, duvar ve cep takvimleri, biblolar veya benzerlerinin her biri için en
az 0,01 ve en çok 0,25 TL, altıncı sırasında mahiyeti ne olursa olsun yapıştırılacak çeşitli afişler
ve benzerlerinin beherinin metrekaresinden en az 0,02 ve en çok 0,50 TL olmak üzere belirlenen
tutarda vergi alınacağı, 16’ncı maddesinde vergiye tabi ilan ve reklamlarda, ilan ve reklam
işinin mükellefçe yapılması halinde ilan veya reklam işinin yapılmasından önce mükellef
tarafından, ilan ve reklam işinin bu işi mutat meslek olarak ifa edenler tarafından yapılması
halinde ilan ve reklam işini yapanlarca ilan veya reklamın yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci
günü akşamına kadar verilecek beyanname üzerine tarh ve tahakkuk ettirileceği hüküm altına
alınmıştır.
2464 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinde vergiye tabi ilan ve reklamlarda, ilan ve
reklam işinin mükellefçe yapılması halinde ilan veya reklam işinin yapılmasından önce
mükellefler tarafından, ilan ve reklam işinin bu işi mutat meslek olarak ifa edenler tarafından
yapılması halinde ilan ve reklam işini yapanlarca ilan veya reklamın yapıldığı ayı takip eden
ayın 20’nci günü akşamına kadar verilecek beyanname üzerine tarh ve tahakkuk ettirileceği,
beyannamelerin vergi tarifesinin 1, 2, 3, 4, 5 ve 6’ncı bentlerinde yazılı ilan ve reklamlarda
bunların yayınlandığı, dağıtıldığı veya teşhir edildiği mahallin belediyesine verileceği, ilan ve
reklam vergisinin beyanname verme süresi içinde ödeneceği, ancak belediye meclislerinin vergi
tarifesinin 1, 2 ve 4’üncü bentlerinde yazılı yıllık ilan ve reklamlara ait vergileri, yılı içinde, iki
eşit taksitte almaya yetkili oldukları, ilan ve reklam vergisinin ödendiğinin belgelendirilmesi
yönünde ilgili belediyelerin gerekli usulleri ihdas edebileceği hükme bağlanmıştır. Aynı
Kanun’un 98’inci maddesinde de, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanuna
göre alınacak vergi, harç ve katılma payları hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve bunların ek ve tadilleri
hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Kanunun 352’nci maddesinde, vergi ve harç beyannamelerinin süresinde
verilmemiş olması durumunda birinci derece usulsüzlük cezasının kesileceği, 341’inci
maddesinde, vergi ziyaının, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini
zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında
tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği, 344’üncü maddesinde
341’inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya
sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği,
336’ncı maddesinin birinci fıkrasında ise cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı ve
usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibarıyla en ağırının
kesileceği hüküm altına alınmıştır.
İlan ve reklam vergisi beyannamesinin süresinde verilmemesi 213 sayılı Kanun’un
352/1 inci maddesi uyarınca birinci derece usulsüzlük cezası fiilini oluşturmaktadır. Aynı
Kanunun 336’ncı maddesinin birinci fıkrasında da cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı
ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibarıyla en ağırının
kesilmesi öngörülmüştür. İlan ve reklam işinin mükellefler tarafından yapılması halinde ilan
veya reklamın yapılmasından önce mükellef tarafından, ilan ve reklam işini mutat meslek
olarak ifa edenler tarafından yapılması halinde ise ilan ve reklam işini yapanlarca ilan veya
reklamın yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci günü akşamına kadar verilecek beyanname
üzerine tarh ve tahakkuk ettirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, süreklilik arz eden ilan ve
reklamlar için ayrıca yeniden beyanname verilmeksizin (değişiklik beyanları hariç) ilan ve
reklam vergisi beyannamesinin her yılın Ocak ayı itibarıyla tarh ve tahakkuk ettirilmesi ve bu
süre içerisinde de ödenmesi gerekmektedir. Bu itibarla, ilan ve reklam vergisi beyannamelerinin
yukarıda yer verilen süreler geçtikten sonra verilmesi halinde kesilecek birinci derece
usulsüzlük cezası ile vergi ziyaı cezasının karşılaştırılarak miktar itibarıyla fazla olan cezanın
kesilmesi gerekmektedir.
Büyükşehir Belediyesi tarafından 2023 yılı içinde yapılan denetimlerde 31 adet izinsiz
afiş asma ve 7 adet izinsiz el ilanı nedeniyle ilgili kişiler idari karar yaptırım tutanağı
düzenlenerek gerekli işlemler yapılmıştır. Ancak idari para cezası verilmesine karşın, reklam
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 28
ve tanıtım yapan kişilerin yaptıklarının İlan ve Reklam Vergisine tabi olduğu halde bununla
ilgili her hangi bir işlem yapılmamıştır.
Kamu İdaresi cevabında, izinsiz asılan ve idari yaptırım tutanağı düzenlenerek para
cezası verilen reklamlara ilişkin; vergi kayıp kaçağının önlenmesi, tahakkuk ve tahsilatının
yapılması için mükelleflerin listesi alınarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında gerekli
işlemlerin başlatılacağı belirtilmiştir.
2023 yılında izinsiz yapılan ilan ve reklamlarla ilgili gerekli tespitlerin yapılarak ilan ve
reklam vergisinin alınması ile ilgili gerekli işlemin 213 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri dikkate
alınarak yapılması ve bundan sonra bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir.
BULGU 4: İlçe Belediyelerine Bedelsiz Minibüs Devirlerinde Mevzuata
Uyulmaması
Belediye tarafından 2022 yılında satın alınan 12 adet minibüsün 12 farklı İlçe
Belediyesine devredildiği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev
ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (v) bendinde, “…engelliler,
kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek,
geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak,
işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri,
kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak.”
Aynı Kanunun “Belediyeler arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’nci
maddesinin,
Dördüncü fıkrasında, “Büyükşehir belediyesi, 7 nci maddede sayılan hizmetleri, malî ve
teknik imkânları çerçevesinde, nüfus ve hizmet alanlarını dikkate alarak, bu hizmetlerden
yararlanacak büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dengeli olarak yürütmek
zorundadır. İlçe belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından
karşılanmak ve istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak,
ortaklaşa veya bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.”
Beşinci fıkrasında, “Büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri ile ortak projeler
geliştirebilir ve yatırım yapabilir. Büyükşehir belediyesi, kesinleşmiş en son yıl bütçe gelirinin
% 10’unu aşmamak ve bütçede ödeneği ayrılmış olmak şartıyla, ilgili belediyenin yatırım
programında yer alan projelerin finansmanı için büyükşehir belediye başkanının teklifi ve
meclisin kararıyla ilçe belediyelerine malî ve aynî yardım yapabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda da engellilere yönelik
hizmetleri yürütme görevi yer almaktadır.
18.01.2007 tarih ve 26407 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Taşınır
Mal Yönetmeliği’nin 31’inci maddesinin birinci fıkrasında, kayıtlara alınış tarihi itibarıyla beş
yılını tamamlamış ve idarece kullanılmasına ihtiyaç duyulmayan taşınırların, bu taşınırlara
ihtiyaç duyan idarelere bedelsiz devredilebileceği, üçüncü fıkrasında aşağıda sayılan
taşınırların diğer kamu idarelerine bedelsiz devrinde beş yıl şartı aranmayacağı, (ç) bendinde,
ilgili mevzuatla verilen görev ve yetkiye dayanılarak diğer idarelere verilmek üzere temin
edilen taşınırların sayıldığı, yedinci fıkrasında bedelsiz devredilecek ve devredilemeyecek
taşınırlara ilişkin esas ve usullerin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceği hükme
bağlanmıştır. 08.09.2007 tarih ve 26637 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (1) sıra numaralı
Taşınır Mal Yönetmeliği Genel Tebliği’nin adı 06.12.2014 tarih ve 29197 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği Genel Tebliği (Sayı: 1)’nde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ ile “Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 27) İhtiyaç
Fazlası Taşınırların Bedelsiz Devri” olarak değiştirilmiştir. İhtiyaç Fazlası Taşınırların Bedelsiz
Devri Tebliği’nin 4’üncü maddesinde, taşıt ve iş makinelerinin ihtiyaç fazlası taşınıra konu
edilmeyeceği ve devredilmeyeceği ancak, idarece ihtiyaç duyulmadığından diğer idarelere
bedelsiz devredilmesinde yarar görülenlerin, mahallî idarelerin meclis kararlarına bağlı olarak
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine devredilebileceği belirtilmiştir.
19.12.2010 tarih ve 27790 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği
Genel Tebliği (Sayı: 3)’ün adı 06.12.2014 tarih ve 29197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
değişiklik ile adı “Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 32) Taşınırların Geçici
Tahsisi” olmuştur. Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 32) Taşınırların Geçici
Tahsisi Tebliği’nin “Geçici olarak tahsis edilecek taşınırlar ve tahsise ilişkin genel esaslar”
başlıklı 2’nci maddesinin üçüncü fıkrasında, kamu idarelerinin ancak kendi ihtiyaçları için
taşınır edinebilecekleri ve bunları etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde kullanmakla yükümlü
olduğu, mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde diğer bir idarenin ihtiyacını temin amacıyla
taşınır edinemeyecekleri belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediye Meclisinin 11.01.2021 tarih ve 97509404.301.05.34 sayılı
kararında, oybirliğiyle 12 (oniki) adet engelli nakil aracının alınıp hibe olarak ilçe
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 30
Belediyelerine verilmesine karar verilmiştir. Kurum kayıtlarına toplam 12 adet olarak
07.06.2022 tarihinde giren 2022 model Minibüs 35 Bfd 502 Ford Transit 440 E 16+1 araçlar
12 ilçe Belediyesine 2022 yılında devir edilerek kurum kayıtlarından çıkış yapılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınıp dağıtılan 12 adet minibüsün devri 5216 sayılı
Kanun’un “Belediyeler arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’nci maddesi
kapsamına girmemektedir.
Taşınır Mal Yönetmeliği’nin 31’inci maddesinin üçüncü fıkrasının (ç) bendinde
belirtilen “ilgili mevzuatla verilen görev ve yetkiye dayanılarak diğer idarelere verilmek üzere
temin edilen taşınırlar” kapsamına satın alınan minibüsler girmemektedir. Diğer taraftan
İhtiyaç Fazlası Taşınırların Bedelsiz Devri Tebliği’nin 4’üncü maddesinde belirtilen idarece
ihtiyaç duyulmadığından diğer idarelere bedelsiz devredilmesinde yarar görülenler durumu da
söz konusu değildir. Çünkü söz konusu minibüsler Büyükşehir Belediyesi tarafından satın
alınarak ilçe Belediyelerine devredilmiştir.
İhtiyaç Fazlası Taşınırların Bedelsiz Devri Tebliği’nin “Devredilemeyecek taşınırlar”
başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Taşıt ve iş makineleri, ihtiyaç fazlası taşınıra
konu edilmeyecek ve devredilmeyecektir.” ve aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Ancak, idarece
ihtiyaç duyulmadığından diğer idarelere bedelsiz devredilmesinde yarar görülenlerin devri,
merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince Bakanlığımızın; mahalli idarelerde meclis
kararlarına bağlı olarak, sosyal güvenlik kuruluşlarınca ise ilgili Bakanlığın teklifi üzerine,
Bakanlığımızın uygun görüşünün alınması suretiyle yapılacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Mahalli idarece ihtiyaç duyulmayıp diğer idarelere bedelsiz devredilmesinde yarar görülenlerin
devrinin, mahalli idarelerde meclis kararlarına bağlı olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın
uygun görüşünün alınması suretiyle yapılacağı tereddüte mahal vermeyecek şekilde ikinci
fıkrada yer almıştır. Anılan düzenlemeler kapsamında, Belediye tarafından taşıtların bedelsiz
devredildiğine dair meclis kararı ve devredilen Belediye tarafından bedelsiz devralınmasının
uygun bulunduğuna dair alınacak meclis kararı ile devrin gerçekleşmesi için Hazine ve Maliye
Bakanlığı’ndan uygun görüş alınması ve bu uygun görüşün akabinde de Taşınır Mal Mevzuatı
gereğince devir işlemlerinin yapılması gerekmekte iken, söz konusu Bakanlığın izni olmadan
devir yapıldığı anlaşılmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, 12 adet minibüsün ilçe belediyelerinin öncelikli ihtiyaçları
gözetilerek devredilmek üzere satın alınan araçlar olduğu, İlçe belediyelerinin araçları aktif
olarak kullandıkları, sunulan hizmetlerde aksamalar yaşanmayacak şekilde Büyükşehir
Belediyesi envanterine devir etme süreci için Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli
yazışmaların yapıldığı ifade edilmiştir. Kamu idaresi cevabında belirtilen açıklamanın yukarıda
belirtilen düzenlemelere uygun olmadığı, işlem tesis edilirken ilgili hükümlere uyulması
gerektiği açıktır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
5216 sayılı Kanun’a ve Taşınır Mal Mevzuatına aykırı yapılan taşınır devirlerinin iptali
sağlanarak söz konusu minibüslerin Büyükşehir Belediyesi envanterine kayıt edilmesi
sağlanmalıdır.
BULGU 5: Çöp Kamyonlarının Başka Kurumlara Devirlerinde Mevzuata
Uyulmaması
Belediye tarafından 2021 yılında satın alınan 37 adet çöp kamyonundan 23 adedinin bir
İlçe Belediyesine, 14 adedinin ise farklı İlçe Belediyelerine devredildiği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev
ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde, “…büyükşehir katı
atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma
istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi,
depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler
kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek;…”
…
Aynı maddede, “İlçe belediyelerinin görev ve yetkileri şunlardır:
b) Büyükşehir katı atık yönetim plânına uygun olarak, katı atıkları toplamak ve aktarma
istasyonuna taşımak.”
“Belediyeler arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’nci maddesinin,
Dördüncü fıkrasında, “Büyükşehir belediyesi, 7 nci maddede sayılan hizmetleri, malî ve
teknik imkânları çerçevesinde, nüfus ve hizmet alanlarını dikkate alarak, bu hizmetlerden
yararlanacak büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dengeli olarak yürütmek
zorundadır. İlçe belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 32
karşılanmak ve istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak,
ortaklaşa veya bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.”
Beşinci fıkrasında, “Büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri ile ortak projeler
geliştirebilir ve yatırım yapabilir. Büyükşehir belediyesi, kesinleşmiş en son yıl bütçe gelirinin
% 10’unu aşmamak ve bütçede ödeneği ayrılmış olmak şartıyla, ilgili belediyenin yatırım
programında yer alan projelerin finansmanı için büyükşehir belediye başkanının teklifi ve
meclisin kararıyla ilçe belediyelerine malî ve aynî yardım yapabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır.
18.01.2007 tarih ve 26407 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Taşınır
Mal Yönetmeliği’nin 31’inci maddesinin birinci fıkrasında, kayıtlara alınış tarihi itibarıyla beş
yılını tamamlamış ve idarece kullanılmasına ihtiyaç duyulmayan taşınırların, bu taşınırlara
ihtiyaç duyan idarelere bedelsiz devredilebileceği, üçüncü fıkrasında aşağıda sayılan
taşınırların diğer kamu idarelerine bedelsiz devrinde beş yıl şartı aranmayacağı, (ç) bendinde,
ilgili mevzuatla verilen görev ve yetkiye dayanılarak diğer idarelere verilmek üzere temin
edilen taşınırların sayıldığı, yedinci fıkrasında bedelsiz devredilecek ve devredilemeyecek
taşınırlara ilişkin esas ve usullerin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceği hükme
bağlanmıştır. 08.09.2007 tarih ve 26637 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (1) sıra numaralı
Taşınır Mal Yönetmeliği Genel Tebliği’nin adı 06.12.2014 tarih ve 29197 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği Genel Tebliği (Sayı: 1)’nde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ ile “Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 27) İhtiyaç
Fazlası Taşınırların Bedelsiz Devri” olarak değiştirilmiştir. İhtiyaç Fazlası Taşınırların Bedelsiz
Devri Tebliği’nin 4’üncü maddesinde, taşıt ve iş makinelerinin ihtiyaç fazlası taşınıra konu
edilmeyeceği ve devredilmeyeceği ancak, idarece ihtiyaç duyulmadığından diğer idarelere
bedelsiz devredilmesinde yarar görülenlerin, mahallî idarelerin meclis kararlarına bağlı olarak
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine devredilebileceği belirtilmiştir.
19.12.2010 tarih ve 27790 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal Yönetmeliği
Genel Tebliği (Sayı: 3)’ün adı 06.12.2014 tarih ve 29197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
değişiklik ile adı “Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 32) Taşınırların Geçici
Tahsisi” olmuştur. Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 32) Taşınırların Geçici
Tahsisi’nin “Geçici olarak tahsis edilecek taşınırlar ve tahsise ilişkin genel esaslar” başlıklı
2’nci maddesinin üçüncü fıkrasında, kamu idarelerinin ancak kendi ihtiyaçları için taşınır
edinebilecekleri ve bunları etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde kullanmakla yükümlü olduğu,
mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde diğer bir idarenin ihtiyacını temin amacıyla taşınır
edinemeyecekleri belirtilmiştir.
Kurum kayıtlarına toplam 37 adet olarak 2021 yılında giren 2021 model çöp
kamyonundan 23 adedi bir ilçe Belediyesine, 14 adedi ise farklı İlçe Belediyelerine
devredilmiştir.
5216 sayılı Kanun’un 7’nci maddesine göre Büyükşehir katı atık yönetim plânına uygun
olarak, katı atıkları toplamayarak aktarma istasyonuna taşımanın ilçe Belediyelerine ait görev
olduğu açıktır. Bu bağlamda Büyükşehir Belediyesinin çöp toplama görevi bulunmamaktadır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınıp dağıtılan 37 adet çöp kamyonunun devri 5216
sayılı Kanun’un “Belediyeler arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’nci madde
kapsamına da girmemektedir.
Taşınır Mal Yönetmeliği’nin 31’inci maddesinin üçüncü fıkrasının (ç) bendinde
belirtilen “ilgili mevzuatla verilen görev ve yetkiye dayanılarak diğer idarelere verilmek üzere
temin edilen taşınırlar” kapsamına satın alınan çöp kamyonları girmemektedir. Diğer taraftan
İhtiyaç Fazlası Taşınırların Bedelsiz Devri Tebliği’nin 4’üncü maddesinde belirtilen idarece
ihtiyaç duyulmadığından diğer idarelere bedelsiz devredilmesinde yarar görülenler durumu da
söz konusu değildir. Çünkü söz konusu çöp kamyonları Büyükşehir Belediyesi tarafından satın
alınarak ilçe Belediyelerine devredilmiştir.
İhtiyaç Fazlası Taşınırların Bedelsiz Devri Tebliği’nin “Devredilemeyecek taşınırlar”
başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Taşıt ve iş makineleri, ihtiyaç fazlası taşınıra
konu edilmeyecek ve devredilmeyecektir.” ve aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Ancak, idarece
ihtiyaç duyulmadığından diğer idarelere bedelsiz devredilmesinde yarar görülenlerin devri,
merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince Bakanlığımızın; mahalli idarelerde meclis
kararlarına bağlı olarak, sosyal güvenlik kuruluşlarınca ise ilgili Bakanlığın teklifi üzerine,
Bakanlığımızın uygun görüşünün alınması suretiyle yapılacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Mahalli idarece ihtiyaç duyulmayıp diğer idarelere bedelsiz devredilmesinde yarar görülenlerin
devrinin, mahalli idarelerde meclis kararlarına bağlı olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın
uygun görüşünün alınması suretiyle yapılacağı tereddüte mahal vermeyecek şekilde ikinci
fıkrada yer almıştır. Anılan düzenlemeler kapsamında, Belediye tarafından taşıtların bedelsiz
devredildiğine dair meclis kararı ve devredilen Belediye tarafından bedelsiz devralınmasının
uygun bulunduğuna dair alınacak meclis kararı ile devrin gerçekleşmesi için Hazine ve Maliye
Bakanlığı’ndan uygun görüş alınması ve bu uygun görüşün akabinde de Taşınır Mal Mevzuatı
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 34
gereğince devir işlemlerinin yapılması gerekmekte iken, söz konusu Bakanlığın izni olmadan
devir yapıldığı anlaşılmıştır.
Kamu İdaresi vevabında, çöp kamyonlarının ilçe belediyelerinin öncelikli ihtiyaçları
gözetilerek devredilmek üzere satın alınan araçlar olduğu, ilçe belediyelerinin araçları aktif
olarak kullandığı, sunulan hizmetlerde aksamalar yaşanmayacak şekilde Büyükşehir Belediyesi
envanterine devir etme süreci için Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli yazışmaların
yapıldığı ifade edilmiştir. Kamu idaresi cevabında belirtilen açıklamanın yukarıda belirtilen
düzenlemelere uygun olmadığı, işlem tesis edilirken ilgili hükümlere uyulması gerektiği açıktır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
5216 sayılı Kanun’a ve Taşınır Mal Mevzuatına aykırı yapılan taşınır devirlerinin iptali
sağlanarak söz konusu çöp kamyonlarının Büyükşehir Belediyesi envanterine kayıt edilmesi
sağlanmalıdır.
BULGU 6: Belediye Mülkiyetindeki Taşınmazların Diğer Kamu İdarelerine
Lojman Olarak Tahsis Edilmesi
Belediyeye ait mesken niteliğindeki taşınmazların, üç kamu kurumuna kamu konutu
olarak kullanılması amacıyla verildiği görülmüştür.
1/11/1983 tarihli ve 18218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Konutları Kanunu
ile 23/9/1984 tarihli ve 18524 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Konutları
Yönetmeliği’ne göre, Büyükşehir Belediyesi kendisine ait konutları tahsis etme hakkına sahip
olup, kendisine ait konutu mülkiyetini ilgili Belediyeye devir etmediği sürece, ilgili Belediyenin
personelinin kullanması amacıyla konut olarak tahsisi mümkün değildir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci
maddesinde; “Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak
görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda; …
d) Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli
veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya
süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da
verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal
edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince
devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.” hükmü
yer almaktadır. Buna göre belediyelerin mülkiyetindeki taşınmazların diğer kamu idarelerine
tahsis edilebilmesi için taşınmazın tahsis amacının belediyenin görev ve sorumluluk alanına
girmesi, adına tahsis yapılan kamu idaresinin bu taşınmazı asli görev ve hizmetlerinde
değerlendirmesi ve taşınmazın kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılmaması
gerekmektedir.
Buca ilçesindeki mesken niteliğindeki 12 adet bağımsız bölümün Konak, Karabağlar ve
Buca Belediyelerine lojman olarak kullanılması amacıyla gerek 03.05.1989 tarihli ve gerekse
de 18.08.2009 tarihli 4539 sayılı başkanlık olurları ile tahsis edilmesi 2946 sayılı Kanun ile
Kamu Konutları Yönetmeliği’ne ve 5393 sayılı Kanun’a aykırılık oluşturmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, Konak, Karabağlar ve Buca Belediyelerine Buca ilçesindeki
lojman olarak tahsis edilen mesken niteliğindeki 12 adet bağımsız bölümün 20.05.2020 tarih ve
104184 sayılı yazı ile teslim edilmesi için bildirildiği, Buca ilçesi Ufuk Mahallesi Mehmetçik
Caddesi No:54 Daire 2, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin teslim edilmesi için 25.12.2023 tarih
ve 1712278 sayılı yazı ile Buca Belediyesine bildirildiği, teslim edilmeyen lojmanlar hakkında
hukuki sürecin başlatılacağı belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediyesine ait taşınmazlardan diğer idarelere tahsis edilenlerin kamu
konutu ve sosyal tesis olarak kullanılmaması ve söz konusu durumun düzeltilmesi için gerekli
sürecin işletilmesi sağlanmalıdır.
BULGU 7: Taşınmaz Satış İhalelerinde Belirtilen Süre İçerisinde
Yükümlülüklerini Yerine Getiren Kişilerden Damga Vergisinin Tahsil Edilmesi
Belediye tarafından satışı yapılan taşınmazların ihalelerinde 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu’nda belirtilen süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getiren kişilerden sözleşme
damga vergisinin tahsil edildiği görülmüştür.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde, belediyelerin, taşınmaz satış
işlerinin bu kanuna göre yürütüleceği, 57’nci maddesinin birinci fıkrasında, sözleşme yapılması
gerekli olan hallerde müteahhit veya müşterinin 31’inci maddeye göre onaylanan ihale
kararının bildirilmesini izleyen günden itibaren 15 gün içinde geçici teminatı kesin teminata
çevirerek noterlikçe tescil edilmiş sözleşmeyi idareye vermek zorunda olduğu, “Sözleşme
yapılması ve kesin teminat alınması zorunlu olmayan haller” başlıklı 61’inci maddesinde de,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 36
57’nci maddede yazılı süre içinde taahhüdün şartname hükümlerine göre yerine getirilmesi ve
bunun idarece uygun bulunması halinde, sözleşme yapılması ve kesin teminat alınması zorunlu
olmadığı belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümlere göre ihale kararının bildirilmesini izleyen 15 gün içinde
taahhüdün şartname hükümlerine göre yerine getirilmesi ve bunun idarece uygun bulunması
halinde sözleşme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
İhale kararının bildirilmesini izleyen 15 gün içinde taahhüdünü şartname hükümlerine
göre yerine getiren kişiler ile sözleşme yapılmamasına rağmen, sözleşme damga vergisinin
tahsil edildiği görülmüştür. İdare ile kişiler arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı
dikkate alındığında, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre damga vergisini doğuran olay
gerçekleşmemiştir.
Kamu İdaresi cevabında, yapılan tüm arsa satışlarında ihaleye katılım sağlayan özel ya
da tüzel kişiler ile Belediye arasında ihale öncesinde ihale şartlarının tümünü kabul ettiğini,
katılımcı olarak yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde karşılaşacakları yaptırımları
belirten sözleşmenin imzalandığı ve sözleşme yapıldığı için damga vergisi alındığı ifade
edilmiştir. İhale öncesinde ihale şartlarının kabul edildiğini, katılımcı olarak yükümlülükler
yerine getirilmediği takdirde yaptırımları belirten şartname imzalanmaktadır. İhale öncesinde
sözleşme imzalanamaz. Ortada imzalanmış sözleşme bulunmamaktadır. Sözleşme olmayan bir
durumda sözleşme damga vergisinin doğmayacağı tabiidir.
İhale kararının bildirilmesini izleyen 15 gün içinde taahhüdün şartname hükümlerine
göre yerine getirilmesi ve bunun idarece uygun bulunması halinde, sözleşme imzalanmasına
gerek bulunmadığından dolayı sözleşme damga vergisinin tahsil edilmemesi gerekmektedir.
BULGU 8: Taşınmaz Tahsislerinde Anlaşma Yapılmaması
İdarenin mülkiyetinde bulunan taşınmazların diğer kamu idarelerine anlaşma
yapılmadan tahsis edildiği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer hükümler” başlıklı 28’inci
maddesinde, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan
hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanacağı
belirtilmiş, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer Kuruluşlarla İlişkiler” başlıklı 75’inci
maddesinde ise,“Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev
ve sorumluluk alanlarına giren konularda;
…
d) Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli
veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya
süresi yirmi beş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da
verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal
edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince
devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.”
hükmü yer almaktadır.
Belirtilen mevzuat hükümlerine göre, belediyeler meclis kararı üzerine yapacağı
anlaşmaya uygun olarak mülkiyetinde bulunan taşınmazları diğer kamu ve kuruluşlarına tahsis
edebilmektedir. Bununla birlikte; yapılan tahsis işleminin koşulları, taşınmazın kullanım amacı,
tahsisin süresi gibi hususların taşınmaz tahsis edilen kurumla yapılan anlaşmayla kayıt altına
alınması gerekmektedir.
Yapılan incelemede, Belediyenin çeşitli kurumlara tahsis ettiği 175 adet taşınmazla ilgili
anlaşma yapılmadığı görülmüştür. Yeni yapılan tahsislerde anlaşma yapılmasına karşın var olan
tahsislerle ilgili anlaşma bulunmamaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, 2023 yılı itibari ile Belediye ile diğer kamu kurum ve
kuruluşları arasında yapılan taşınmaz tahsis işlemlerine konu olan taşınmazların tahsis ve
kullanım şartlarına ilişkin protokollerin bulgudaki görüşler doğrultusunda yapıldığı ifade
edilmektedir. Yeni yapılan tahsislerde anlaşma yapılmasına karşın, var olan tahsislerle ilgili
anlaşma bulunmamaktadır. Belediyenin önceki yıllarda çeşitli kurumlara tahsis ettiği 175 adet
taşınmazla ilgili anlaşmanın olup olmadığı ile ilgili olarak Kamu İdaresi tarafından
bilgilendirme yapılmamıştır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan taşınmaz tahsislerinde tahsis koşulları, tahsis
süresi gibi hususlara yazılı olarak yer verecek şekilde anlaşma düzenlenmesi gerekmektedir.
BULGU 9: Taşınmaz Tahsislerinde Süre Belirtilmemesi
İdarenin mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis
edilenlerde süre belirtilmediği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer hükümler” başlıklı 28’inci
maddesinde, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan
hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanacağı
belirtilmiş, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer Kuruluşlarla İlişkiler” başlıklı 75’inci
maddesinde ise,
“Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev
ve sorumluluk alanlarına giren konularda;
…
d) Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli
veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya
süresi yirmi beş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da
verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal
edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince
devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.”
hükmü yer almaktadır.
Belirtilen mevzuat hükümlerine göre, belediye meclis kararı üzerine yapacağı
anlaşmaya uygun olarak mülkiyetinde bulunan taşınmazları diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
bedelli veya bedelsiz devir edebileceği gibi, süresi yirmi beş yılı geçmemek üzere tahsis de
edebilir. Tahsis işleminde süre belirtilmesi zorunludur. Yapılan incelemede, Belediyenin çeşitli
kurumlara tahsis ettiği 175 adet taşınmazdan 48’inin tahsis kararında süre belirtilmiş iken, 127
adedinin tahsisinde süre belirtilmemiştir.
Kamu idaresi tarafından, imar planında eğitim, dini tesis, su deposu, karakol vb.
kullanımların değişmeyecek olması nedeniyle önceki süreçte bazı tahsis işlemlerinde süre
belirtilmediği, tahsis talebinde bulunan kurumun, hizmet ihtiyacı da değerlendirilerek Belediye
tarfından yapılan taşınmaz tahsis işlemlerinde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 75/d
maddesinde belirtildiği üzere 25 yılı geçmemek üzere süre belirtildiği ifade edilmiştir. Kamu
idaresi tarafından ifade edildiği üzere üzere bazı tahsis işlemlerinde süre belirtilmemiştir.
Belediyeye ait taşınmazın imar planında eğitim, dini tesis, su deposu, karakol vb. olması, söz
konusu yerlerin tahsis edilmesinde süre belirtilmemesinin gerekçesi olamaz. Söz konusu
yerlerin ilgili kurumlara devri yapılabileceği gibi, devrin yapılmayıp tahsis edilmesi durumunda
ise sürenin belirtilmesinin zorunlu olduğu dikkate alınmalıdır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilen taşınmazlarla ilgili olarak tahsis süresinin
belirtilmesi gerekir.
BULGU 10: Ortak Hizmet Projesi Kapsamında Taşınmazların Bedelsiz Olarak
Amatör Spor Kulübüne Kullandırılması Gerekirken, Söz Konusu Taşınmazların Kulüp
Tarafından İşletilmesi
İdareye ait olan 11 adet taşınmazın yapılan protokole istinaden spor kulübü derneğine
bedelsiz olarak kullandırılacağı belirtilmesine karşın, söz konusu tesislerin işletilmesi sonucu
gelir elde edildiği görülmüştür.
5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14’üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, belediyelerin mahalli müşterek nitelikte olmak
şartıyla amatör spor kulüplerine ayni ve nakdi yardım yapabileceği ve gerekli desteği
sağlayabileceği, ikinci fıkrasında Belediyelerin birinci fıkranın (b) bendi uyarınca, sporu teşvik
etmek amacıyla yapacakları nakdi yardım, bir önceki yıl genel bütçe vergi gelirlerinden
belediyeleri için tahakkuk eden miktarın; büyükşehir belediyeleri için binde yedisini, diğer
belediyeler için binde on ikisini geçemeyeceği, “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci
maddesinde, belediye meclislerinin taşınmaz mal alımına, satımına, takasına ve tahsisine yetkili
olduğu, “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci maddesinin (c) bendinde, belediyenin
kamu yararına çalışan dernek statüsünde olmayanlar ile ortak hizmet projesi yürütebileceği,
aynı maddenin (d) bendinde ise kamu kurumlarının kendilerine ait taşınmazlarını mahalli
idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis ve devir işlemlerinin yapılabileceğine
yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 40
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Taşınmaz tahsisi” başlıklı
47’inci maddesinde, kamu idarelerine ait olan taşınmazların kanunlarında belirtilen kamu
hizmetlerini yerine getirmek amacıyla birbirlerine ve köy tüzel kişilerine bedelsiz olarak tahsis
edilebileceği yer almaktadır. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 1’inci
maddesinde, “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve
belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma
işleri bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütülür.” denilmiş ve aynı Kanun’un “İhale
usullerinin neler olduğu” başlıklı 35’inci maddesinde Kanun’un 1’inci maddesindeki yazılı
işlerde uygulanacak ihale usulleri belirtilmiştir. Ayrıca kamu idarelerine ait taşınmazların
tahsislerine ilişkin Sayıştay Genel Kurulu’nun 02.02.2018 tarih ve 30320 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan 2017/1 Esas ve 5415/1 Karar numaralı içtihadı birleştirme kararında,
“…spora verilen desteğin, özünde bir kamu hizmeti sayılması mümkün olmakla birlikte gerek
5393 sayılı Kanun’da gerekse 5018 sayılı Kanun’da, kamu idaresinin mülkiyetindeki bir
taşınmazı sadece mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edebilmesine
imkân tanınmıştır. Ne var ki, Belediyenin taşınmazlarını tahsis ettiği …Belediyesi Gençlik ve
Spor Kulübünün, Belediyece yerine getirilmesi gereken hizmetleri amaç edinmesi ve ilçedeki
sportif faaliyetleri yürüterek toplumsal fayda sağlaması bu kulübe kamu kurum ve kuruluşu
niteliği kazandırmamaktadır. Ayrıca Spor Kulübüne yapılan bu tahsisin, 5393 sayılı Kanun’un
69’uncu maddesinde düzenlenen gerek sosyal ve ekonomik amaçlı arsa ve konut üretimi gerekse
bunların tahsis edilebileceği gerçek ve tüzel kişiler kapsamında değerlendirilmesi de mümkün
değildir.” denilerek Belediyelere ait taşınmazların belediye meclisi kararı ile spor kulüplerine
tahsis edilmesine imkân bulunmadığına karar verilmiştir.
Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.02.2018 tarih ve 97509404.301.05.91 sayılı
kararıyla Büyükşehir Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Derneği
arasında yapılacak gençlik ve spor hizmetlerinin yürütülmesine dayalı ortak hizmet
projelerindeki iş birliğini belirlemek üzere düzenlenen “Ortak Hizmet Protokolü”nün kabulü ve
imzalanması için Büyükşehir Belediye Başkanına imza yetkisi verilmiştir. 02.03.2018 tarihinde
imzalanan Ortak Hizmet Protokolünün 4’üncü maddesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi
Bütçesinde ayrılan ödenek çerçevesinde nakdi ve ayni yardım yapılacağı, 5’inci maddesinin (a)
fıkrasında nakdi yardım, (b) fıkrasında ayni yardım düzenlenmiştir.
Protokolün “Genel şartlar” başlıklı 5’inci maddesinin “b) Ayni Yardım” başlıklı
kısmında,“ba) İBB tarafından protokolün 5. madde a fıkrasında belirtilen hususlarda
kullanılmak üzere 5393 Sayılı Kanunu 14. madde b fıkrası gereğince DERNEĞE her türlü spor
malzemeleri, araç, gereç, teçhizat vb. ayni yardım verilebilir.
bb) Yardımların kullanılmasının etkin bir şekilde denetlenmesi, izlenebilmesi ve
raporlanabilmesi için İBB’nin kullanım hakkına sahip olduğu yazılımlar DERNEK tarafından
İzmirNet altyapısı üzerinden çalıştırılarak kullanılacak, bunun için DERNEK herhangi bir
bedel ödemeyecektir.
bc) İBB 5393 Sayılı Kanunu’ nun 14. madde b fıkrasında belirtilen “Gerekli Destek”
kapsamında, DERNEĞİN tüzüğünde belirtilen faaliyetlerinde taşıma işlemleri için doğan araç
ihtiyacını karşılamak üzere gerektiğinde araç desteği verecektir.
bç) İBB 5393 Sayılı Kanunu 14. madde b fıkrasında belirtilen “Gerekli Destek”
kapsamında, gençlik ve spor hizmetlerinin yürütülmesinde ve DERNEĞİN tüzüğünde belirtilen
faaliyetler için gerekli olan ekli listede belirtilen, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor
Dairesi Başkanlığı kullanımında olan spor tesisleri ve spor alanlarının aynı zamanda
DERNEĞEDE kullandırılması ve yararlandırılması sağlanacaktır.
İBB tarafından DERNEĞİN kullandırılması ve yararlandırılması sağlanan spor
tesisleri ve spor alanlarının DERNEK tarafından gençlik ve spor hizmetlerinim yürütülmesinde
ve DERNEK tüzüğünde belirtilen amaçlara yönelik olarak kullanımı sağlanacak, spor
tesislerinin ve spor alanlarının elektrik, su, telefon vb. kullanımına ilişkin giderleri İBB
tarafından karşılanacaktır. Ayrıca uygun alanlarda İBB santrali ile ortak ağ kullanılacaktır.
DERNEĞİN kullanacağı ve yararlanacağı, spor tesislerinin ve spor alanlarının bakım ve
onarımları İBB tarafından yapılacaktır. Ancak acil ve küçük çaplı bakım ve onarımlar
DERNEK tarafından yapılacaktır.”
hükümleri yer almaktadır. Aynı Protokolün “Yardımın Kullanılması, İzlenmesi ve
Denetlenmesi” başlıklı 6’ncı maddesinde ise, Derneğin yardımları kamu yararı gözeterek veriliş
amacına uygun olarak kullanmak zorunda olduğu, yardımın amacına uygun olarak harcanıp
harcanmadığı ya da kullanılıp kullanılmadığına ilişkin bilgi, belge ve kayıtların birer örneği ile
faaliyet raporlarını, faaliyetin bitimini müteakip bir ay içerisinde yardım yapan İzmir
Büyükşehir Belediyesine göndereceği, İzmir Büyükşehir Belediyesinin yapılan yardımla sınırlı
olmak üzere gerekli gördüğü her türlü inceleme, kontrol ve denetimi yapmaya yetkili olduğu
belirtilmiştir. Protokol ekinde yer alan listede belirtilen 12 adet taşınmaza ait bilgiler şu
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 42
şekildedir: Ekrem Akurgal Rekreasyon Alanı Spor Tesisleri, Uzundere Çok Amaçlı Spor
Salonu, Celal Atik Spor Salonu – Fuar Hah Saha Fuar Tenis Kortu, Evka-4 Spor Salonu ve Halı
Saha, İnciraltı Hah Saha ve Tenis Kortları, Bostanlı Tenis Kortları, Yeşilyurt Spor Tesisleri,
Çiçek Mahallesi Hah Saha, Ege Mahallesi Semt Sahası, Gaziemir Atıfbey Mahallesi Futbol
Sahası, Sosyal Yaşam Kampüsü Kapalı Spor Salonu ve Yüzme Havuzu Tesisi ve Çiğli İzkent
Halı Saha. 2022 Yılı Denetim Raporunda 12 tesisin Spor Kulübü tarafından işletilmesi ifadesi
geçmiş ise de, aslında 11 tesisin olduğu, bunlardan Bayraklı Ekrem Akurgal Spor Tesislerinin
09.03.2020 tarih ve 249 sayılı Büyükşehir Belediye Meclis kararıyla 5 yıllığına Bayraklı
Belediyesine tahsis edildiği anlaşılmıştır.
Sporun yaygınlaştırılması amacıyla esnek uygulama için böyle bir protokolün
düzenlendiği anlaşılmaktadır. Amaç iyi niyetli de olsa, aynı amacı Kanun’a uyarak Belediyenin
gerçekleştirmesi de mümkündür.
İmzalanan protokole bakıldığında taşınmaz tahsisi olmadığı, ekli listede belirtilen
yerlerin aynı zamanda Derneğe kullandırılması ve yararlandırılmasının sağlanacağı belirtilmiş
ise de, fiilen kullandırma yetkisinin Dernekte olduğu, halı saha ve tenis kortunun kiraya
verilmesi ile tesislerden yararlanacak olanlardan alınan aidat gelirinin Derneğe ait olduğu
anlaşılmaktadır. Protokolün 5’inci maddesinde spor tesislerinin giderlerinin Büyükşehir
Belediyesine ait olduğu görülmektedir. Burada ayrı bir kişilik olan Dernek ile Büyükşehir
Belediyesinin yetkileri karışmış, tesislere ilişkin tüm kulanım/kullandırma/yararlanma hakkı
Derneğe verilmiştir. Yıl içinde üst sınır kadar nakdi yardım yapılmıştır. Bu nedenle, Derneğin
tesislerden gelir etme etmesi 5393 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen nakdi yardımın bir önceki yıl genel bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için
tahakkuk eden miktarın, büyükşehir belediyeleri için binde yedisini geçemeyeceği kuralının da
ihlaline neden olmaktadır.
Yukarıda yer alan hükümlere göre belediyelerin kimlere ve nasıl taşınmaz tahsis
edebileceği açıktır. Buna göre idarenin spor kulübü derneğine bedelsiz olarak protokol ile
taşınmaz tahsisi yapması mümkün değildir. Amatör spor kulüplerine yapılabilecek ayni ve
nakdi destekler 5393 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin (b) bendinde belirtilmekle birlikte,
yapılan bu tahsis işlemi amatör spor kulübüne ayni ve nakdi yardım olarak değerlendirilemez.
Mevzuatta taşınmaz tahsisinin kimlere ve nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, bu hükümlere göre
spor kulübü derneklerine taşınmaz tahsisi yapılması mümkün değildir.
Protokol her ne kadar tesisleri kullanma/yararlanma hakkını Derneğe vermiş ise de,
Derneğin söz konusu tesisleri işleterek gelir elde ettiği, giderlerini Büyükşehir Belediyesinin
karşıladığı dikkate alındığında, elde edilen gelirin Büyükşehir Belediyesinin olması gerektiği
açıktır.
Kamu idaresi tarafından 2022 yılı Bulgusuna verilen cevapta, İzmir Büyükşehir
Belediyesi’ne ait spor tesisleri olan tenis kortları ve halı sahalarında kulüp faaliyetlerinin
yapıldığı, tesislerde gündüz çocuklara yönelik eğitimler programlanırken, akşam saatlerinde ise
belediye personeli ve kamu personeli olarak vatandaşların kullanımına da sunulduğu, mevcut
tenis kortlarından her bölgede bulunan bir tanesinin halkın hizmetine bedelsiz olarak
sunulduğu, kortlarda rezervasyon sistemi uygulandığından ve çalışma disiplini bakımından
kamu zararı oluşmaması ve ayrıca kortlarda kullanım saati istendiği halde boş saat geçerek
faydalanmak isteyen vatandaşların mağdur olmamaları adına, rezervasyon istendiği halde
gelmeme durumunda caydırıcı bir düzen oluşması için sembolik bağış sistemi uygulandığı,
tenis kortlarının açık olması ve kış aylarında soğuk havadan dolayı, yaz aylarındaki aşırı
sıcaktan dolayı kısıtlı saatlerde kullanıldığı, kullanılan zaman dilimi ve mevsim şartları göz
önüne alındığında “ticari işletme niteliği” oluşturacak bir maddi kazanç ve ayrıca “ticari işletme
ölçeği” bazında maddi bir gelir oluşmadığı, bahse konu kortların kamu yararına daha verimli
kullanılabilmesi ve ayrıca bu iş ve işlemlerin dış kullanıcıları tarafından ciddiyet kazanabilmesi
için sembolik tutarlarda bağış sisteminin devreye sokulduğu, tesislerde hafta içi daire başkanlığı
personeli, hafta sonu kulüp personelinin hem çocukların eğitimi hem de destek için görev
yaptığı, söz konusu tespitler doğrultusunda yapılan denetimlerin tarafımızca daha sık hale
getirilmesi ve “ticari işletme ölçeğinde bir nitelik” kazanma olasılığında dahi mevcut “ortak
hizmet Protokolü’nün yine tarafımızca tek taraflı fesih edilerek kullanım hakkının bahse konu
İBB Spor Kulübü’nden alınması ile ilgili sürecin takip edileceği ifade edilmiştir.
Kamu İdaresi cevabında, 5393 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi, 18’inci maddesi, 75’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinden bahsedilerek
İzmir Valiliği Valilik Makamı’nın gençlik ve spor hizmetlerinin yürütülmesine dayalı ortak
hizmet projelerindeki iş birliğini belirlemek üzere düzenlenen “Ortak Hizmet Protokolü’nün
kabulü ve imzalanması için 26/01/2018 tarih ve 11609830-030.03-E.5258 sayı ile olur verdiği,
02.03.2018 tarihinde imzalanan Ortak Hizmet Protokolünden bahsedildiği, söz konusu
hizmetin Belediye tarafından yerine getirilmesi halinde çok sayıda kişinin tam zamanlı olarak
istihdam edilmek durumunda kalacağı, istihdam edilecek kişiler için ayrıca bir hizmet binası
gerekeceği, mali olarak çok daha fazla yükün altına girileceği, Sayıştay 7.Dairesi’nin
11.11.2021 tarih ve 2021/483-2 sayılı Karar’ında “…Belediyenin gerçekleştirmesi gereken
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 44
hizmetlerin ifasında kullanılan binanın… amaca matuf vatandaşa hizmetin verilip verilmediği
ortaya konulmadan kamu zararı kararı verilmesi mümkün olmadığından…” denilerek öncelikle
hizmetin verilip verilmediğinin tespit edilmesi gerekliliğinin vurgulandığı, İdarenni mevcut
yasal düzenlemeye göre, bir proje bütününü gerçekleştirmek üzere imzaladığı Ortak Hizmet
Protokolü gereğince yerine getirdiği hizmetin kamu menfaatine ve hukuka uygun olarak
uygulandığı, bahse konu tesislerin Spor Kulübü kullanımının yanında ayrıca İzmir İli Amatör
Spor Kulüpleri Federasyonu çatısı altında faaliyet gösteren 253 amatör spor kulübüyle birlikte
vatandaşlarında kullanması ve yararlanması için Gençlik ve Spor Hizmetleri Daire Başkanlığı
tarafından yapılan planlama ve kontroller doğrultusunda ücretsiz antrenman ve egzersiz saatleri
verildiği, 2018 bütçe yılından 2023 bütçe yılı dahil olmak üzere bir önceki yıl genel bütçe vergi
gelirlerinden belediyeler için tahakkuk eden miktarın büyükşehir belediyesi için ortalama binde
dört sınırlarında kullanımı sağlanarak sınırın aşılmadığı, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin
12.02.2018 tarih ve 97509404.301.05.91 sayılı kararıyla kabul edilen ve imza yetkisiyle
02.03.2018 tarihinde imzalanan “Ortak Hizmet Protokolü”nün 31 Mart 2024 tarihli Mahalli
İdareler seçimleri sonrasında yenilenen ve Büyükşehir Belediyesinin karar organı olan Meclisin
ilk toplantısı ve devamındaki bahse konu ile ilgili komisyonların oluşumunu takiben 2023
Sayıştay Denetim Raporu içeriğinde belirtilen hususlar doğrultusunda iptal edilerek konu
hakkında yeniden yapılanmaya gidileceği ifade edilmiştir.
Kamu İdaresi cevabında belirtilen hususlara ilişkin açıklamalar yukarıda yapılmıştır.
Kamu idaresi cevabında büyükşehir belediyesi için belirlenen sınırın aşılmadığı ifade edilmiş
ise de, tesislerden elde edilen gelirin Derneğe kaydedilmesi nedeniyle sınırın aşılıp
aşılmadığının tespitinin Derneğin elde ettiği gelirlerin incelenmesiyle mümkün olabileceği
açıktır. Bu bağlamda bu tesislerin kullanım hakkının Derneğe verildiği tarihten bu güne kadar
olan ve Dernek tarfından alınan gelirlerin ortaya konulması zaruridir. Söz konusu hizmetin
Belediye tarafından yerine getirilmesi halinde çok daha fazla maliyetin altına girileceği
görüşüne katılmak mümkün değildir. Belediye tarfından halkın kullanımına sunulan yerlerde
maliyet hesabından ziyade kullanım/fayda endeksinin dikkate alınması doğru olacaktır.
Belediyeye ait yerlerin Dernek tarafından ücret karşılığında üçüncü şahısların kullanımına
verilerek gelirin Dernek tarfından tahsil edilmesinin kabul edilebilir hiçbir tarafı
bulunmamaktadır.
Sporun yaygınlaştırılması amacıyla esnek uygulama için böyle bir protokolün
düzenlendiği anlaşılmaktadır. Amaç iyi niyetli de olsa, aynı amacı Kanun’a uyarak Belediyenin
gerçekleştirmesi de mümkündür.
Belirtilen yerlerin aynı zamanda Derneğe kullandırılması ve yararlandırılmasının
sağlandığı belirtilmiş ise de, fiilen kullandırma yetkisinin Dernekte olduğu, halı saha ve tenis
kortunun kiraya verilmesi ile tesislerden yararlanacak olanlardan alınan aidat gelirinin Derneğe
ait olduğu, belirlenen halı saha ve tenis kortu saat ücretinin bağış adı altında Dernek tarafından
tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Belirtilen taşınmazlardaki hakkın Büyükşehir Belediyesinde olması nedeniyle fiili
olarak Dernek tarafından işletilerek elde edilen gelirin tahsil edilmesiyle ilgili gerekli işlemlerin
yapılması ve söz konusu uygulamaya son verilmesi gerekir.
BULGU 11: Taşınmaz Yönetimi ve Kiralamaların Usulüne Uygun Yapılmaması
A) Bir Vakıf Lehine Verilen İntifa Hakkının Amacına Yönelik Bir Girişimde
Bulunulmamasına Rağmen Büyükşehir Belediyesi Tarafından İptal Edilmemesi
Büyükşehir Belediyesi tarafından Güzelbahçe İlçesi Yaka Mahallesi 1963 parsel 2
paftada bulunan 32.984,38 m2’lik taşınmaz üzerinde 21.09.1993 tarihinde bir vakfa hastane inşa
edilmesi amacıyla 49 yıllık intifa hakkı tesis edilmiştir. Söz konusu vakıf tarafından şu ana dek
hastane yapılması amacına yönelik herhangi bir girişimde bulunulmamış olup bu hakkın
iptaline yönelik Belediye tarafından gerekli işlemler yapılmamıştır.
4721 sayılı Medeni Kanun’un “İntifa hakkı sona ermesi” başlıklı 796’ncı maddesinde,
“İntifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal intifa
hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer. Sürenin dolması veya hak sahibinin
vazgeçmesi ya da ölümü gibi diğer sona erme sebepleri, taşınmazlarda malike terkini isteme
yetkisi verir.” denilmekte olup madde hükmünde intifa hakkının sona erme sebepleri
açıklanmıştır. Madde hükmünde açıklandığı üzere Büyükşehir Belediyesinin hastane yapılması
amacıyla vakfa vermiş olduğu bu intifa hakkının sona erme sebepleri mevcut değildir. Ayrıca
söz konusu taşınmaz üzerinde intifa hakkı sahibinin de sona erdirme iradesi de mevcut değildir.
07.07.1994 tarih ve 118 sayılı Meclis Kararı’yla söz konusu intifa hakkının iptali için
Belediye tarafından girişimde bulunulmuş olup intifa hakkının iptali için dava açılmıştır. Ancak
12.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından söz konusu intifa hakkının iptali için Belediyenin
sunduğu gerekçeler kabul edilmemiş, intifa hakkının konusunun devam ettiği, mevzuata uygun
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 46
olarak kurulduğu ve tapuya şerh edildiği gibi hususlar belirtilerek 1995/550 sayılı Karar ile
dava Belediye aleyhine sonuçlanmıştır.
Yine ilgili Kanun’un 797’nci maddesinde, intifa hakkı, gerçek kişilerde hak sahibinin
ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin
ortadan kalkmasıyla sona ereceği, tüzel kişilerde intifa hakkı, en çok yüz yıl devam edebileceği
belirtilmiştir. Yine mevcut durumda 49 yıllık verilen intifa hakkının süresi henüz dolmamış
olup ilgili vakıf halen varlığını sürdürmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 2’nci
maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük
kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”
denilmiş olup bu kavram hâkim tarafından resen dikkate alınması gereken bir kavramdır.
Belediye taşınmazı üzerine hastane yapılması amacıyla verilen intifa hakkının vakıf
tarafından 30 yıl boyunca hareketsiz ve atıl bırakılması maddede belirtilen dürüstlük kuralına
aykırı olup mevcut olayda bir hakkın uzun süre kullanılmaması ve uzun süre hareketsiz kalması
dürüstlük kuralına göre o haktan feragat ettiğine ilişkin örtülü bir irade açıklaması olarak
yorumlanmalıdır.
Kamu İdaresi cevabında, taşınmazın Belediyeye teslimine yönelik Vakıf yetkilileri ile
görüşüldüğü ve konunun sulh içinde çözülmesi gerektiğinin bildirildiği, görüşmede olumlu
yanıt alındığı, 03.02.2023 tarih ve E.1180645 sayılı yazı ile taşınmaz üzerindeki intifa hakkının
terkinin sağlanmasının talep edildiği, terkin işleminin yapılmaması halinde konu hakkında
hukuki sürecin başlatılacağının ilgili vakfa bildirildiği, ilgili vakıf tarafından söz konusu
taşınmazdaki intifa hakkının terkininin yapılmadığı, gerekli hukuki sürecin başlatılacağı ifade
edilmiştir. Olayın gelişimi ile ilgili bilgi verilmekle birlikte somut olarak yapılan herhangi bir
işlemin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Kamu görevlilerinin 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının
gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna
varılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından söz konusu intifa hakkının sonlandırılması için dava
sürecinin işletilmesi ile kamu kaynağının verimsiz kullanımının sonlandırılması gerekmektedir.
B) Devir Alınan Taşınmazlar Üzerinde Bulunan İntifa Hakkının Kaldırılmaması
Sebebiyle İdare Tarafından Taşınmazlardan Faydalanılmaması Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 47
Büyükşehir Belediyesi tarafından Konak Belediyesinden devir alınan İzmir İli Balçova
İlçesi İnciraltı Mahallesi Adaburnu mevkii 367 pafta 2734 ada 51 parsel (27.874,00 m2
), 2290
ada 10 parselde (17.006,75 m2
) taşınmazlar üzerinde bulunan intifa hakkının kaldırılmaması
sebebiyle taşınmazlardan tam olarak faydalanılamadığı görülmüştür.
21.12.1999 tarih ve 2252 tarihli Büyükşehir Belediyesi Encümen kararıyla İzmir İli
Balçova İlçesi İnciraltı Mahallesi Adaburnu mevkii 367 pafta 2734 ada 51 parsel (27.874,00
m2
), 2290 ada 10 parsel (17.006,75 m2
) olan Konak Belediyesine ait taşınmazlar İnciraltı
Gençlik Merkezi (Rekreasyon Alanı) ve Spor Tesisler alanında kalması sebebiyle devir
alınmıştır. Konak Belediyesi mülkiyetinde bulunan söz konusu taşınmazlar için 359.046,00 TL
olarak belirlenen bedel ödenerek 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 30’uncu maddesi
hükmü gereği taşınmazların 23.03.2000 yılında Büyükşehir Belediyesine devri sağlanmıştır.
Ancak Konak Belediyesi tarafından söz konusu taşınmazlar üzerinde 15.07.1994 yılında
belediye şirketi olan KONBEL Ltd.Şti’ye intifa hakkı verilmiş ve tapuya işlenmesi sebebiyle
Belediye tarafından söz konusu taşınmazlarından faydalanılamamıştır. Fiili durumda 51
parselde ESHOT garajı, 10 parselde ise Balçova Belediyesine ait küçük hizmet binası
bulunmakta olup bu taşınmazlar gereği gibi kullanılamamaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 3’üncü maddesinde; “İdareler, kanunlarla ve
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu
hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları
ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit
taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler…” ve “Bir idareye ait taşınmaz malın
diğer idareye devri” başlıklı 30’uncu maddede; “Kamu tüzelkişilerinin ve kurumlarının sahip
oldukları taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakları diğer bir kamu tüzelkişisi veya kurumu
tarafından kamulaştırılamaz. Taşınmaz mala; kaynak veya irtifak hakkına ihtiyacı olan idare,
8 inci madde uyarınca bedeli tespit eder. Bu bedel esas alınarak ödeyeceği bedeli de belirterek
mal sahibi idareye yazılı olarak başvurur. Mal sahibi idare devire muvafakat etmez veya altmış
gün içinde cevap vermez ise anlaşmazlık, alıcı idarenin başvurusu üzerine Danıştay ilgili idari
dairesince incelenerek iki ay içinde kesin karara bağlanır… Bu suretle devir alınan taşınmaz
mal, kaynak veya irtifak hakkı, sahibinden kamulaştırma yolu ile alınmış sayılır ve devir amacı
veya devreden idarenin izni dışında başkaca bir kamusal amaçla kullanılamaz. Aksi takdirde
devreden idare, 23 üncü madde uyarınca taşınmaz malı geri alabilir. Bu husus tapu kütüğünün
beyanlar hanesine şerh verilir…” hükmü bulunmaktadır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 48
2020, 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da belirtildiği üzere, 4721 sayılı
Medeni Kanun’un “İntifa hakkı sona erme sebepleri” başlıklı 798’inci maddesinde; “Malik,
yararlanılamayacak derecede harap olan intifa konusu malı yararlanılacak hâle getirmekle
yükümlü değildir; getirirse intifa hakkı yeniden kurulmuş olur. Sigorta ve kamulaştırma gibi
durumlarda intifa hakkı, hakkın konusu yerine geçen karşılık üzerinde devam eder.” şeklinde
denilmiş olduğundan, taşınmazın devri taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkını sona erdirecek
ve söz konusu intifa hakkı, konusu yerine geçen devir bedeli üzerinden devam edecektir.
Kamu İdaresi cevabında, süreç ile ilgili bilgi verildikten sonra Karabağlar Belediyesi ile
konu hakkında görüşme sağlanarak konunun sulh içinde çözülmesinin talep edildiği, henüz bir
sonuç alınamadığı, intifa haklarının tapu sicilinden terkinine yönelik gerekli hukuki sürecin
başlatılacağı belirtilmiştir. Somut olarak yapılan herhangi bir işlemin yapılmadığı
anlaşılmaktadır.
Kamu görevlilerinin 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının
gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna
varılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi tarafından Konak Belediyesinden 2942 sayılı Kanun’un “Bir
idareye ait taşınmaz malın diğer idareye devri” kapsamında alınan taşınmazların üzerine
belediye şirketi lehine bulunan intifa hakkının bu devir sonrası sona erdirilerek 44.880,75 m2
taşınmazın Belediye tarafından kullanılması için gerekli sürecin işletilmesi gerekmektedir.
C) Büyükşehir Belediyesi Taşınmazının Ticaret Merkezi Yapılması Adına Kat
Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Yapılması Sonucu Taşınmazdan Faydalanılamaması
İzmir ilinin şehir merkezinde bulunan 20.866,10 m2
bir taşınmazın 1997 yılından
itibaren şantiye alanı olarak atıl halde kaldığı görülmüştür.
Büyükşehir Belediyesi ile iki şirket tarafından kurulan bir ortaklık arasında, İzmir 7’inci
Noterliğinin 03.07.1997 tarih ve 29333 yevmiye numarası ile tanzim edilen kat karşılığı inşaat
sözleşmesi imzalanmıştır. Yapılan sözleşmede birinci husus; Konak İlçesi, İsmet Kaptan
Mahallesi, 1039 ada 8 parsel üzerine imar planlarına, ihale dosyası ve mahal listeleri ile yapılan
sözleşme eki avan projesine göre yüklenici tarafından yerine getirilecek Büyükşehir
Belediyesince onaylanacak projeye göre; konferans salonu, tiyatro salonu, sinema salonları,
sergi salonları, katlı otopark, ticaret merkezi, otel ve turizm merkezi, alışveriş merkezi, mağaza,
trafo ve jeneratör, destek ünitelerin inşaa edilmesi ile büyükşehir belediyesine ait olacak
bölümleri bila bedel yapılarak teslim edilmesidir. İkinci husus; Kahramanlar Otoparkının
Alanı’nda belediyece verilecek proje ve teknik şartnamelere uygun olarak yaklaşık 35.000 m2
inşaat alanlı katlı otopark 15 yıl süreyle işletmek şartıyla bilabedel inşaa edilerek Büyükşehir
Belediyesine teslim edilmesi ve ilave 1.701.000,00 TL peşin bedelin %50’sinin sözleşmenin
imzalanmasından itibaren 30 gün içerisinde, %50’sinin de 60 gün içerisinde ödenmesi
hususlarını kapsamaktadır. Sözleşme konusu ikinci husus sözleşme hükümleri çerçevesinde
Kahramanlar Katlı Otoparkının inşası yüklenicisi tarafından gerçekleştirilmiş ve yüklenici
tarafından işletilerek 03.11.2015 tarihinde idareye devredilmiştir.
Sözleşmenin imzalanmasını takiben, sözleşme yüklenicisi tarafından gerekli projeler
hazırlanarak alınan inşaat ruhsatına dayalı olarak inşaata başlanmışsa da, İzmir 3’üncü İdare
Mahkemesinin 1998/458 esasına kayden açılan imar planının ve inşaat ruhsatının iptali
istemiyle açılan dava sonucunda imar planlarına aykırılık sebebiyle 03.06.1999 tarihinde
yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş ve 8 parselde başlamış olan inşaat durdurulmuştur.
Daha sonraki süreçte imar planları büyükşehir belediyesi ile ilgili ilçe belediyesi tarafından
yenilenmiş fakat yine alınan yargı kararlarıyla imar planları iptal edilmiş ve 8 parseldeki
taşınmazın plansız alan olarak kalması dolayısıyla inşaat durdurulmuştur.
09.07.2001 tarihinde sözleşme yüklenicisinin iki ortağının aynı bankaya borçlu olması
nedeniyle malvarlıklarına TMSF tarafından el konulmuş ve ortaklığın tüm malvarlığına 6183
sayılı Kanun kapsamında takipler başlatılmış ve bu takipler kesinleşmiştir. Bu devralma
işleminde TMSF, kanunların kendisine tanıdığı yetkiler çerçevesinde, alacaklarının tahsiline
ilişkin olarak verilmiş bir yetki olması sebebiyle, şirketin tüzel kişiliğinde değişiklik
yapmamıştır. Şirketin tüzel kişiliği TMSF’den ayrı ve bağımsız olarak devam etmiştir.
09.03.2009 tarihinde Büyükşehir Belediyesi ve ortaklık arasında protokol imzalanmış,
protokol ile sözleşme konusu Büyükşehir Belediye payının %30’a çıkarılarak belediye hizmet
binası yapılması, kalan %70’in ise yükleniciye ait olması şeklinde karar alınmıştır. Yapılan
protokolün 8’inci maddesinde bu hükümler çerçevesinde ek bir sözleşme yapılacağı da ayrıca
kararlaştırılmıştır. Bu protokol konusu kapsamında Büyükşehir Belediyesi ile ortaklık arasında
10.02.2014 tarihli yapılan sözleşme ile ilk sözleşme tadil edilmiş olup sözleşmeye protokol
konusunda belirlenen hükümler eklenmiş ve sözleşme değiştirilmiştir.
Ayrıca söz konusu taşınmaz için, TMSF’nin 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun 134’üncü
maddesi; “…6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri
uyarınca haczedilen aktif değerler ile lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 50
ve bu varlıkların feri veya mütemmim cüzü niteliğindeki sözleşmelerden doğan, ancak başlı
başına iktisadî değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkları bir araya
getirerek, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturarak alıcısına geçişini sağlayacak şekilde satışına.”
hükmü yetkisine istinaden TMSF tarafından üç kez taşınmaz satış kararı alınmış, ilgili
kararların ilki fon kurulu kararı ile ikinci ve üçüncüsü ise ihaleye katılan olmaması dolayısıyla
uygulanmamıştır. Daha sonra dördüncü kez satış kararı alınmış, taşınmaz 80.000.000,00
Amerikan doları muhammen bedel ile satışa çıkarılmış olup 19.01.2016 tarihinde ihale
edilmiştir.
İhale Şartnamesi’nin 8.4.1’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Ege Dünya Ticaret
Merkezi (Taşınmaz) Ticari ve İktisadi Bütünlüğü ihalesinin “Kurul” tarafından onaylanması
tarihinden itibaren 30 ay geçmesine rağmen “İhaleyi Kazanan”ın kusuru olmaksızın, inşaat
ruhsatının alınamaması halinde, “Kurul” tarafından ihale iptal edilecektir.” hükmünde belirtilen
30 aylık süre 24.09.2018 tarihinde dolmuş ve bu tarihe kadar ihale alıcısı tarafından inşaat
ruhsatı alınamadığından ihale iptal edilmiş, taşınmazın eski maliklerine iadesine karar verilmiş,
Konak Tapu Müdürlüğü nezdinde tüm takyidatların ihyası yapılmış ve eski yüklenici adına tapu
tescili sağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2’nci
maddesinde kamu kaynağı borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler,
taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade
ettiği belirtilmiş olup yine Mezkur Kanun’un “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci
maddesinde, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili
olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,
kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için
gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır.” denilmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, sürecin idari ve yargısal gelişimi hakkında bilgi verilmiştir.
Belediyeye ait İzmir ili, Konak İlçesi, İsmet Kaptan Mahallesi, 1039 ada 8 parsele konu alanla
ilgili İzmir 7. Noterliği’nin 03.07.1997 tarih ve 29333 yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat
Sözleşmesinin feshi, taşınmazın tapu kaydının iptali ile Belediye adına tescili talebi ile açılan
İzmir 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/86 Esas sayılı dosyasının aynı Mahkemenin
2020/65 Esası ile birleşerek derdest olduğu, Mahkemece verilecek karar sonucu taşınmazın
hukuken yararlanılabilir bir konuma geleceği, olası kamu zararının işbu dava ile talep edildiği,
yine bu kapsamda yüklenicilerin teminatlarının nakde çevrilmesi için de hukuki sürecin
başlatıldığı, konunun yargıya taşınması sebebi ile kamu zararı olup olmadığı, var ise ne kadar
olduğu, Belediyenin bu zarardan sorumlu olup olmadığı, kimden tazmin edilmesi gerektiği
konularının yapılan yargılama sonucu belli olacağı, bu sebeple bu aşamada 5018 sayılı
Kanun’un ilgili maddeleri kapsamında kamu zararı oluşmadığı, taşınmazın İzmir iline yeniden
kazandırılması için yasal sürecin devam ettiği ifade edilmiştir. Kamu İdaresinin hukuki süreci
işlettiği anlaşılmış olup, bu sürecin Belediyenin lehine olacak şekilde takip edilmesi son derece
önemlidir.
Sonuç olarak, İzmir ilinin şehir merkezinde bulunan 20.866,10 m2
bir taşınmazın 1997
yılından itibaren şantiye alanı olarak kalması hem şehirde yaşayan insanların güvenliği
açısından Belediye sorumluluğu doğurmakta hem de kamu kaynağı olan taşınmazın etkili,
ekonomik ve verimli kullanılmadığını göstermektedir. Bu sebeple yürürlükte bulunan imar
planları doğrultusunda söz konusu taşınmazın Belediye tarafından İzmir iline yeniden
kazandırılması gerekmekte olup kamu kaynağı olan taşınmazın kullanımı sağlanmasına yönelik
idari ve yargısal sürecin takip edilmesi gerekmektedir.
D) Belediye Tarafından İnşa Ettirilen Taşınmazın Üçüncü Şahıslarca Bedelsiz
Kullanılması
Mustafa Kemal Sahil Bulvarı ile Karataş Lisesi arasında kalan zemini deniz dolgusuyla
oluşturulması sonrasında Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa ettirilen binanın 17.10.2001
tarihinden itibaren üçüncü şahıslar tarafından herhangi bir kira bedeli ödenmeden kullanıldığı
tespit edilmiştir.
Yapılan incelemelerde 20.10.1998 tarihli yazıda 01.10.1987 tarih 2083 sayılı
Büyükşehir Belediye Encümen Kararında üst yapısı devam eden Mustafa Kemal Sahil
Bulvarı’nda iki adet kafeterya yerinin doldurulması kararı verilmiş, 28.07.2005 tarihli İzmir
Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığına İdare tarafından yazılan yazıda söz konusu
alanın İdarenin tasarrufuna bırakılması gerektiği ifade edilmiş olsa da ilgili bölgenin
Büyükşehir Belediyesi tarafından doldurulduğunun Hazine ve Maliye Bakanlığına
kanıtlanamaması sebebiyle arazi mülkiyeti Belediyeye geçirilememiştir. Buna rağmen bu
taşınmaz üzerinde bulunan bina Büyükşehir Belediyesi şirketi tarafından inşa edilmiş olup söz
konusu bina Belediye tarafından 17.10.2001 tarihinde bir cemiyete verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 79’uncu maddesinde; “…Belediye tarafından deniz,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 52
akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun
olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde
büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır.” denilmektedir. Mülga 1580 sayılı Kanun’un
159’uncu maddesi içeriğe aynı konuyu içermektedir.
Bu sebeple ilgili taşınmazın deniz dolgusunun Belediye tarafından doldurulduğunun
kanıtlanamaması sebebiyle mülkiyet Belediyeye devrolmamıştır. Ancak taşınmaz üzerinde
bulunan bina Büyükşehir Belediyesi şirketi tarafından inşa edilmesi sebebiyle bir mülkiyet
sorunu ortaya çıkmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2’nci
maddesinde kamu kaynağı borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler,
taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade
ettiği belirtilmiş olup yine Mezkur Kanun’un “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci
maddesinde, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili
olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,
kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için
gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır.” denilmektedir. Yine 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda “Diğer kuruluşlarla
ilişkiler” başlıklı 75’inci maddesinde dernek veya vakıflara taşınmazların ücretsiz
kullandırılmasına dair Büyükşehir Belediyesine bir yetki tanınmamıştır. Aynı Kanun’un
“Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15’inci maddesinin (h) bendinde; “Mahallî
müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, belediye ve mücavir alan sınırları
içerisinde taşınmaz almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa
etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek.” belediyenin yetki ve
imtiyazları arasında sayılmıştır. Dolayısıyla herhangi mahalli ve müşterek nitelikte bir hizmetin
yerine getirilmesinde kullanılmayıp 75’inci maddede belirtilen sayılan kamu kurum
kuruluşlarından olmayan üçüncü şahısların 17.10.2001 tarihinden itibaren kullanımına verilen
taşınmaz için Belediye tarafından herhangi bir kira, ecrimisil vs. bir gelir tahakkuk ettirilmediği
tespit edilmiştir.
2020, 2021 ve 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporunda bu konunun yer alması üzerine
Büyükşehir Belediyesi ile ….Cemiyeti arasında İzmir Uluslararası Basın Merkezi’nin
Faaliyetlerinin Sürdürülmesi İçin 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesi kapsamında İşbirliği
Protokolü hazırlanmıştır. Hazırlanan protokol 29.12.2023 tarih ve 1726142 sayılı yazı
Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından Meclise havale edilmiş olup, Meclis komisyonlarında
görüşülmeye devam etmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer kuruluşlarla ilişkiler”
başlıklı 75’inci maddesinin (c) bendinde, belediyenin kamu yararına çalışan dernek statüsünde
olmayanlar ile ortak hizmet projesi yürütebileceği, aynı maddenin (d) bendinde ise kamu
kurumlarının kendilerine ait taşınmazlarını mahalli idareler ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına tahsis ve devir işlemlerinin yapılabileceğine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Ortak hizmet protokolünde Belediyeye ait taşınmazın kullanım hakkının tamamıyla protokol
yapılan dernek ve vakfa verilmemesi önemlidir. Protokolde taşınmazın ilgili dernek ve vakıf
tarafından belli bir zaman diliminde ve bir faaliyet için kullanılması mümkün ise de, fiilen
kullanma/kullandırma hakkının tamamen ilgili dernek ve vakıfta olmaması gerekmektedir.
Ortak hizmet protokolü neticesi kuruma ait taşınmazın fiilen kullanım ve tasarruf hakkının
Belediyede olması ve kurumun ilgili birimi tarafından kullanılmasına dikkat edilmelidir.
Kamu İdaresi cevabında, zemin mülkiyeti Belediyeye ait olmayan ve Belediyeye tahsis
edilmeyen alanda bulunan ve Belediye tarafından inşaa edildiği belirtilen zemin üstü yapı için
bulguda belirtilen hususlar dikkate alınarak çalışmaların başlatılacağı belirtilmiştir.
Söz konusu taşınmaz 2023 yılında da ilgili dernek tarafından kullanılmaya devam
etmektedir. Kamu görevlilerinin 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim
Raporlarının gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları
sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak, kamu kaynağının mahalli müşterek nitelikte ihtiyaçlar için kullanımında
etkinliğin sağlanması amacıyla ilgili taşınmazın mülkiyet sorunu çözümlenerek üçüncü
şahısların ücretsiz kullanımı sonlandırılmalı, taşınmazın uygun kullanımı sağlanmalıdır. Ayrıca
geçmiş yıllara ilişkin kullanım bedellerin hesaplanarak tahakkuk ve tahsilatının yapılması
gerekmektedir.
E) Belediye Tarafından İnşa Edilen ve İlçe Belediyesiyle Ortak Mülkiyeti Bulunan
44 Adet Dükkanın Kira Bedellerinin Takip ve Tahsilinin Yapılmaması
Foça İlçesi Fevzipaşa Mahallesi 1751 Ada 3 No.lu taşınmazın üzerinde Belediye
tarafından inşa edilen ve %50 ortak olunan 44 adet dükkanın değerinden faydalanılmadığı
görülmüştür.
17.06.2011 tarih 518 Meclis Kararıyla Foça Belediyesi ile Belediye arasında yapılan
protokolde Mülkiyeti Foça Belediyesine ait olan 16.089 m2 taşınmaz 2 parsele ayrılarak bir
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 54
parsel üzerine Büyükşehir Belediyesi tarafından semt garajı ve diğer parselde %50 İzmir
Büyükşehir Belediyesi, %50 Foça Belediyesi adına ortaklık kurulması kararlaştırılmıştır.
Ortaklık kurulan taşınmaz üzerine Belediye tarafından 44 adet dükkan inşa edilmiş olup
dükkanlar 09.04.2018 tarih ve 452 sayılı Meclis kararıyla kira bedelinin %50’sinin Belediyeye
aktarılması şartıyla 5 yıl süreyle 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 75’inci maddesi hükmüne
istinaden Foça Belediyesine verilmiştir. Ancak yapılan incelemelerde Belediyenin söz konusu
dükkanların kiralanmasına ilişkin işlemlerde herhangi bir kontrolünün olmadığı ve kira bedeli
toplamının %50’sinin Belediyece takip ve tahsil edilmediği görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2’nci
maddesinde kamu kaynağı borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler,
taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade
ettiği belirtilmiş olup yine Mezkur Kanunun “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci
maddesinde, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili
olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,
kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için
gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır.” denilmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, olayın süreci hakkında bilgi verildikten sonra 44 adet bağımsız
bölüm için Foça Belediyesi ile Foça Esnaf ve Sanatkârlar Odası arasında yapılan protokolün
09.04.2023 tarihinde sona erecek olması nedeniyle, protokolün bitimine müteakip kiralama
ihalesinin yapılarak yıllık kiralama bedelinin % 50 sinin Belediye hesabına yatırılacağı
bilgisinin iletildiği, 08.01.2024 tarih ve E.1738054 sayılı yazı ile Foça Belediyesi aleyhine
kullanım bedeli olarak tespit edilen 3.156.377,32 TL’nin tahsilatı yapılarak Belediye hesabına
aktarıldığı belirtilmiştir. Kamu İdaresi cevabında 3.156.377,32 TL’nin tahsilatı yapılarak
Belediye hesabına aktarıldığı belirtilmiş ise de, Belediye tarafından tahsil edilen bir para
bulunmamaktadır. Kamu İdaresi cevabından kullanım bedeli olarak tespit edilen tutarın İlçe
Belediyesine bildirilerek Büyükşehir Belediyesine yatırılmasına ilişkin yazının yazıldığı, ancak
henüz bir tahsilatın olmadığı anlaşılmaktadır.
Kamu görevlilerinin 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının
gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna
varılmış Belediyenin mülkiyetinde bulunan %50 ortak olduğu 44 adet dükkanın kira bedellerinin
geçmiş kiralamalara ilişkin tutarları da hesaplanarak takip ve tahsilatının yapılması ile ilgili
sürecin işletilmesi gerekmektedir.
BULGU 12: Kamu Konutları Yönetmeliği’ne Uyulmaması ve Lojmanların Atıl
Olarak Bekletilmesi
Boş olarak bekletilen 37 adet lojmanın boş kaldığı süreler için aidat ödemeleri yapıldığı
ve kira bedellerinden de yoksun kalındığı görülmüştür.
2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu’nun 2’nci maddesinde, belediyelerin bu kanuna
tabi olduğu ve 11’inci maddesinde de bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili usul ve
esasların Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Bu
bağlamda kurum personellerine verilecek kamu konutlarının tahsis şekli, oturma süresi, kira,
bakım, onarım ve yönetimine ilişkin usul, esas ve şartlar ile uygulamaya dair diğer hususlar
23.09.1984 tarih ve 18524 numaralı Resmî Gazete’de yayınlanan Kamu Konutları
Yönetmeliği’nce belirlenmiştir. Kamu Konutları Yönetmeliği’nin “Kamu Konutları Türleri”
başlıklı 5’inci maddesinde kamu konutları tahsis esasına göre özel tahsisli, görev tahsisli, sıra
tahsisli ve hizmet tahsisli olmak üzere dört gruba ayrılmış olup yönetmeliğe ekli cetvellerde de
tahsis gruplarına göre görev unvanları belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin görev ve sıra tahsisli
kamu konutlarının tahsis şeklinin belirtildiği 8’inci ve 9’uncu maddelerinde boşalan kamu
konutlarının, fiilen boşaltılması tarihinden itibaren en geç (30) gün içinde, Yönetmelik
hükümlerine göre hak sahiplerine tahsis edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Belediye mülkiyetinde lojman vasfına sahip 67 dairenin bulunduğu, bunlardan 30’unun
personel tarafından görev ve sıra tahsisli olarak kullanıldığı, 37’sinin ise boş olarak kaldığı
anlaşılmaktadır. Boş olarak bekletilen konutların bazılarının 2015 yılından beri bu şekilde
olduğu görülmüştür. Boş olarak bekletilme nedeniyle her ay kira kaybı olduğu gibi, bu
lojmanlara ait aidatlar da bütçeden karşılanmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, lojman dağıtımına yönelik çalışmaların devam ettiği
belirtilmiştir.
Boş olan veya herhangi bir şekilde boşalan lojmanların Yönetmelik hükümlerine göre
tahsislerinin sağlanması gerekmektedir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 56
BULGU 13: Taşınmaz Satış İhalelerinde Geçici Teminat Tutarının Hatalı
Belirlenmesi
Taşınmaz satış ihalelerine ilişkin geçici teminatın oranının %3 olması gerekirken %10
olarak belirlendiği görülmüştür.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 2’nci maddesinin birinci fıkrasında, Kanun’un
yürütülmesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve
ihalede açıklık ve rekabetin sağlanmasının esas olduğu belirtildikten sonra, “Geçici teminat”
başlıklı 25’inci maddesinde de, “İsteklilerden, ihale konusu olan işin tahmin edilen bedelinin
%3’ü oranında geçici teminat alınır. … “ hükmü yer almaktadır. Söz konusu Kanun’un 25’inci
maddesine göre ihale öncesinde alınacak olan geçici teminat oranı işin tahmin edilen bedelinin
%3’ü olup, Kanun’un herhangi bir yerinde bu oranın idarenin inisiyatifi ile yükseltilebileceğine
ilişkin bir ibare bulunmamaktadır.
Yapılan incelemede İdarenin ihale ettiği tüm taşınmaz satış ihalelerinde işin tahmin
edilen bedelinin %3 oranında geçici teminat alınması gerekirken, %10 oranında geçici teminat
alındığı, dolayısıyla ihaleye katılma şartlarından biri olan geçici teminat bedelinin yüksek
belirlenmesine ve böylece Kanun’a aykırı hareket edilmesine neden olunduğu anlaşılmıştır.
Böylece, geçici teminatların, mevzuatta belirlenenden fazla alınması isteklilerin ihaleye
katılımını engellemektedir.
Kamu İdaresi cevabında, arsa satışlarına ilişkin ihalelerde 4734 sayılı Kanun’un 33’üncü
maddesinde yer alan, “isteklilerin ihalelerde teklif ettikleri bedelin, %3’ünden az olmamak
üzere belirleyecekleri tutarda geçici teminat vermek zorunda oldukları hüküm altına
alınmıştır.”’ hükmü gereğince teminat bedellerinin %10 olarak alındığı belirtilmektedir.
Taşınmaz satışları 2886 sayılı Kanun’a göre yapıldığı için 4734 sayılı kanun hükümlerinin
uygulanması mümkün değildir.
Taşınmaz satış ihalelerinde geçici teminat tutarının ihale konusu olan işin tahmin edilen
bedelinin Kanun’da belirtildiği üzere %3’ü oranında alınması gerekmektedir.
BULGU 14: Belediyenin Mülkiyetinde Bulunan Tarımsal Ürün Elde Edilecek
Zeytin Ağaçlarından Faydalanılmaması
Büyükşehir Belediyesinin mülkiyetinde bulunan zeytin ağaçlarının atıl halde
bulunduğu, bir kısmının üçüncü şahıslar tarafından kullanıldığı ve bu ağaçlardan tarımsal ürün
elde edilmediği görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2’nci
maddesinde, kamu kaynağı borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler,
taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri ifade
ettiği belirtilmiş olup yine Mezkur Kanun’un “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci
maddesinde, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili
olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,
kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için
gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır.” denilmektedir.
2021 yılı sonu itibariyle İdare tarafından yapılan sayımda 37.574 adet zeytin ağacının
kamu idaresinin mülkiyetinde olduğu saptanmış olup, Belediye tarafından sayımı yapılması
gereken üzerinde zeytin ağacı bulunan bir çok taşınmazın olduğu görülmüştür. Kamu kaynağı
olan 37.574 adet ağaçtan İdare tarafından herhangi bir ürün elde edilemediği ve bu zeytin
ağaçlarının bir kısmının ise üçüncü şahıslar tarafından kullanıldığı da tespit edilmiştir.
13.09.2006 tarih 10970 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu
İdarelerine Ait Taşınmazların Kaydına İlişkin Yönetmelik’in “Cins tashihlerinin yapılması”
başlıklı 10’uncu maddesinde, “Kamu idarelerince; mülkiyetlerinde, yönetimlerinde veya
kullanımlarında bulunan taşınmazların mevcut kullanım şekli ile tapu kaydının birbirine uygun
olmaması durumunda, taşınmazlar mevcut kullanım şekli ile kayıtlara alınır. Kamu idareleri
taşınmazların cins tashihinin yapılması için gerekli işlemleri yaparlar…” denilmektedir. Ancak
yapılan incelemelerde söz konusu taşınmazlar üzerinde zeytin ağacı bulunmasına rağmen bazı
taşınmazların tapu kaydında boş arazi olarak göründüğü tespit edilmiştir.
Kamu idaresi tarafından, zeytin varlığının değerlendirilmesine yönelik çalışmaların
başlatıldığı, bu bağlamda mevcut zeytin varlığının tespiti, koruma altına alınması/aldırılması,
bakımı, hasadı ve hasat sonrası elde edilen ürünlere katma değer kazandırılması yolu ile İzmir
il sınırları içerisinde bulunan kooperatiflerin desteklenmesi amacıyla İzmir Büyükşehir
Belediyesi ile kooperatifler arasında işbirliği protokolü hazırlandığı, belediye arazilerindeki
(taşınmazlardaki) zeytin varlığı verileri üzerinde çalışmaların gerçekleştirildiği, bir kısmının
arazi çalışmasının yapıldığı, taşınmazların bulunduğu ilçelerdeki kooperatiflerle çalışma
yapılarak protokol hazırlandığı, meclis kararı sonucunda projenin hayata geçirileceği,
taşınmazların cins tahsisi için ilgili kuruluşlar tarafından değişikliklerin yapılması ile ilgili
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 58
çalışmaların devam ettiği ifade edilmiştir.
Kamu görevlilerinin 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının
gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna
varılmıştır.
Sonuç olarak 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da belirtildiği üzere,
Belediyenin stratejik planlarında yer alan tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi amacına yönelik
olarak bu ağaçların tarımsal faaliyete kazandırılması ve söz konusu taşınmazların cins tashihi
yapılması gerekenlerin tashihlerinin yapılması gerekmektedir. Böylece bu faaliyetler
neticesinde elde edilecek tarımsal ürünler Belediye bütçesine artı bir kaynak yaratacak ve kamu
kaynağı olan söz konusu ağaçların etkin kullanımı sağlanacaktır.
BULGU 15: Bazı Taşınmazların İşgal Altında Olması ve Belediye Tarafından
Gerekli Hukuki Sürecin Başlatılmaması
Belediyenin mülkiyetinde olan bazı taşınmazların işgal edildiği ve işgalcilerin mezkûr
yerlerden çıkarılması için Belediyenin hukuki süreci başlatmadığı görülmüştür.
Kamu idarelerinin taşınmazlarının satışının, kiralanmasının, gayri ayni hak tesisinin
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olacağı, Kanun’un 1’inci maddesinde düzenlenmiştir.
Kanun’un 75’inci maddesinde, taşınmazların gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, tespit
tarihinden itibaren geriye doğru 5 yılı geçmemek üzere Kanun’da belirtilen usule göre tespit
edilecek ecrimisilin isteneceği ve idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince en
geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek idareye teslim edileceği hüküm altına alınmıştır. 5393 sayılı
Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesiyle de benzer bir düzenleme getirilerek belediye malına
karşı suç işleyenlerin, devlet malına karşı suç işlemiş sayılacağı ve 75’inci madde hükümlerinin
belediye taşınmazları için de uygulanacağı belirtilmiştir.
Belediyenin verdiği taşınmazlar listesinde yapılan incelemede, mülkiyetinde bulunan
1.396 adet taşınmazın Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün ada parsel sorgulama izni veren
internet sitesindeki harita görünümünde ve Büyükşehir Belediyesinin iki boyutlu kent planında
işgal altında olduğu idarenin verdiği listede yer alan açıklamalar sütunu ile de teyit edilmiştir.
Bu taşınmazlardan, 35 adedinin kamulaştırma sonucu edinildiği, 172 adedini 6360 sayılı Kanun
gereği Büyükşehir Belediyesine devredildiği, 880 adedinin satın alma ve tescil işlemi sonucu
Belediyenin mülkiyetine geçtiği, 2 adedinin mahkeme kararı sonucu Belediyenin mülkiyetine
geçtiği, 1 adedinin 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 75’inci maddesi gereği
Belediyenin mülkiyetine geçtiği ve 112 adedinin ise imar planı uygulaması sonucu mülkiyetinin
Belediyeye geçtiği, geri kalanının ise edinim şekillerinin idare tarafından tespit edilemediği
anlaşılmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, personel ve donanım yetersizliği nedeni ile zaman zaman
kotrollerinin yeterli sıklıkta yapılamadığı, yeni oluşan yönetim ile yapılan koordinasyon
toplantılarında konunun öncelikli olarak değerlendirilmesi, tespit ve sonrasında yapılması
gerekli olan hukuki süreçlerin ivedilikle başlatılması yönünde ilke kararları alındığı, tespitlere
yönelik donanım ve ekip anlamında sürecin başlatıldığı ifade edilmiştir.
Belediyenin fuzuli şagillerden geriye doğru ecrimisil alması ile taşınmazların tahliye
ettirilmesine yönelik sürecin işletilmesi gerekmektedir.
BULGU 16: Çatılı İşyeri/Konut Kira Artışının Hatalı Yapılması
Büyükşehir Belediyesine ait taşınmazların kira artışının hatalı yapıldığı görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Uygulama alanı” başlıklı 339’uncu maddesinde,
konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlerin kamu kurum ve kuruluşlarının, hangi usul ve
esaslar içinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerine de uygulanacağı, 344’üncü
maddesinde, tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin
anlaşmalarının bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre
değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerli olduğu belirtilmiştir.
04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Kanun’un 53’üncü maddesiyle eklenen geçici 2’nci
maddesinde, “Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve
kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk
Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012
tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde
belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri
tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri
uygulanır.” denilmiş ve 18.01.2019 tarih ve 30659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7161
sayılı Kanun’un 59’uncu maddesinde ise, “31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin
Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 2 nci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 60
“Bu fıkrayı ihdas eden Kanunla değiştirilen 6098 sayılı Kanunun 344 üncü
maddesindeki tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının esas
alınacağına ilişkin hüküm, birinci fıkra kapsamında olan kira sözleşmeleri ile akdedilmiş diğer
kira sözleşmelerinin yenilenmesinde uygulanır.”
düzenlemesi yapılmıştır. 7161 sayılı Kanun’un 69’uncu maddesinin (b) fıkrasında,
56’ncı ve 59’uncu maddelerinin 01.01.2019 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde
yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
6098 sayılı Kanun’un kira bedelinin belirlendiği 344’üncü maddesinde yer alan üretici
fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı 18.01.2019 tarih ve 30659 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan 7161 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 56’ncı maddesiyle tüketici fiyat
endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı şeklinde değiştirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na 04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Kanun’un 53’üncü
maddesiyle eklenen geçici 2’nci maddesinde, kiraya veren yönünden belirleme yapılmamış,
kiracı ve işyerleri açısından belirleme yapılmıştır. Kiraya verilen işyerlerinin kiracısı tacir, özel
hukuk ve kamu hukuku tüzel kişisi ise 01.07.2020 tarihine kadar Türk Borçlar Kanunu’nun
maddede belirtilen hükümleri uygulanmayacaktır.
Kiralarda ÜFE yerine TÜFE artışı yapılması konusundaki düzenleme 7161 sayılı
Kanun’la yapılmış ve değişiklikler ilgili yerlere işlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 11’inci maddesinin birinci fıkrasında, ticari
işletmenin esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan
faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu, ikinci fıkrasında, ticari
işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Cumhurbaşkanı kararıyla belirleneceği, 12’nci
maddesinde bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir dendiği, 15’inci
maddesinde, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit
bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci
maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat
veya ticaretle uğraşan kişinin esnaf olduğu, 16’ncı maddesinde, ticaret şirketleriyle, amacına
varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince
özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel
idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların
da tacir sayılacağı, Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu
yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere
harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine
göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendilerinin tacir sayılmayacağı
belirtilmiştir. Bu düzenlemelere göre tacir olan kişiler Ticaret Odasına, esnaflar ise Esnaf ve
Sanatkarlar Odasına kayıt olmaktadır.
7161 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesinde, tarafların yenilenen kira dönemlerinde
uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları ibaresi bulunmamaktadır. 6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu’na 04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Kanun’un 53’üncü maddesiyle eklenen
geçici 2’nci maddesi kapsamında kiracıları tacir olanlara verilen taşınmazların 01.01.2019
tarihinden 01.07.2020 tarihine kadar olan kira artışı artışları TÜFE oranında olacaktır.
Geçici 2’nci maddenin yürürlükten kalktığı tarihten itibaren ise yani 01.07.2020
tarihinden sonra ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 339’uncu maddesinde, “Konut ve
çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümler, bunlarla birlikte kullanımı kiracıya bırakılan eşya
hakkında da uygulanır. Ancak bu hükümler, niteliği gereği geçici kullanıma özgülenmiş
taşınmazların altı ay ve daha kısa süreyle kiralanmalarında uygulanmaz.
Kamu kurum ve kuruluşlarının, hangi usul ve esaslar içinde olursa olsun yaptıkları bütün
kira sözleşmelerine de bu hükümler uygulanır.” denildiğinden ve geçici 2’nci madde
yürürlükten kalktığından dolayı konut ve çatılı işyerlerinde kira artışı bir önceki kira yılında
tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla
sözleşmesine göre belirlenecektir.
Yapılan incelemede, sözleşmesinde kira artışını ÜFE olarak yapılacağı belirtilenlerle
ilgili olarak kira artışı direkt TÜFE olarak artırılmıştır. Çatılı işyerlerinde sözleşmesinde
belirtilen ÜFE’ye göre hesap yapılıp çıkan artışın TÜFE ile kıyaslaması yapılmamıştır. Oysa
çatılı işyerlerinde sözleşmesinde yazılı hükme göre kira artışı hesaplanmalı, şayet artış bir
önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını
geçmesi durumunda ise bu hüküm gereği TÜFE ortalaması uygulanmalıdır.
2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan tespit sonucu, Mayıs 2023 tarihinden
itibaren belirtilen düzenleme dikkate alınarak artışlar yapılmaktadır. Ancak geçmişte yapılan
hatalı uygulamanın düzeltme işlemine başlanılmış olmakla birlikte henüz tamamlanmamıştır.
Kamu İdaresi cevabında, 01.07.2020 tarihinden itibaren kayıtlarda gerekli düzeltmelerin
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 62
yapılmaya başlanıldığı, yıllık kira artışları yapılırken kira sözleşmesinde yazılı endeks oranının
tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmediği taktirde
sözleşmedeki kira artış oranı, geçtiği taktirde ise tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık
ortalamalara göre değişim oranının uygulandığı belirtilmektedir. Verilen cevaptan kayıtlarda
gerekli düzeltmelerin henüz tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
01.07.2020 tarihinden itibaren yapılan/yapılacak kira artışlarında, sözleşmesinde yazılı
hükme göre kira artışı hesaplanarak yapılan hesaplamadaki artışın bir önceki kira yılında
tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmediği taktirde
sözleşmedeki artışın uygulanması, geçmesi durumunda ise bir önceki kira yılında tüketici fiyat
endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının esas alınması gerekir.
BULGU 17: Kira Artışlarında Hatalı Uygulama Yapılması
Büyükşehir Belediyesine ait taşınmazların kira artışlarına ilişkin uygulama hatası
yapıldığı görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Uygulama alanı” başlıklı 339’uncu maddesinde,
konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlerin kamu kurum ve kuruluşlarının, hangi usul ve
esaslar içinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerine de uygulanacağı, 344’üncü
maddesinin birinci fıkrasında, tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline
ilişkin anlaşmalarının bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara
göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerli olduğu belirtilmiştir.
Taşınmazlara ilişkin sözleşmelerde, “Kira bedeli, herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın
her yıl, kiralığın kira başlangıç dönemi ayından bir önceki ayda TÜİK tarafından açıklanan
Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) 12 aylık ortalamaları oranında arttırılacaktır.
(Örneğin; kiralığın kira başlangıç ayı Mart ise bir önceki ay olan Şubat ayında
açıklanan Ocak ayı TÜFE 12 aylık ortalamalara göre endeks oranı uygulanır.)”
denilmektedir. Sözleşmede yer alan bu hükme göre uygulama şu şekilde yapılmaktadır.
Kira başlangıç tarihi 18.10.20… olan taşınmazın kira artışı 4 Eylülde yayımlanan Ağustos ayı
oniki aylık TÜFE oranı alınarak hesaplanmaktadır. 6098 sayılı Kanun’un 344’üncü maddesine
göre ise, kıyaslama yapılması açısından 4 Ekimde yayımlanan Eylül ayı oniki aylık TÜFE oranı
esas alınmalıdır. Yani karşılaştırma yapılmadığı gibi, yapılması durumunda bile alınacak
endeks verileri hatalı olmaktadır. Sözleşmeye göre hesaplanan artışın 6098 sayılı Kanun”un
344’üncü maddesine göre alınacak endeksten düşük olması durumunda sözleşmenin
uygulanması gerekir. Ancak sözleşmeye göre uygulanan endeksin kıyaslama yapılacak
endeksten yüksek olması durumunda ise bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki oniki
aylık ortalamalara göre değişim oranının uygulanması gerekir. Yapılan incelemede her hangi
bir karşılaştırma yapılmadan sözleşmede belirlenen endeksin uygulandığı görülmüştür.
2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan tespit sonucu, Mayıs 2023 tarihinden
itibaren belirtilen düzenleme dikkate alınarak artışlar yapılmaktadır. Ancak geçmişte yapılan
hatalı uygulamanın düzeltme işlemine başlanılmış olmakla birlikte henüz tamamlanmamıştır.
Kamu İdaresi cevabında, ilgili mevzuat kapsamında gerekli işlemlerin başlatılarak yeni
yapılan kira sözleşmelerinde kira artış hükmünün “Kira bedeli herhangi bir ihtara gerek
kalmaksızın her yıl kiralığın başlangıç tarihi itibariyle TÜİK tarafından en son açıklanmış olan
Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) 12 aylık ortalamaları oranında arttırılacaktır.” şeklinde
düzenlendiği, Bulgu konusu kira sözleşmelerine istinaden yıllık kira artışları yapılırken kira
sözleşmesinde yazılı endeks oranının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre
değişim oranını geçmediği taktirde sözleşmedeki kira artış oranı, geçtiği taktirde ise tüketici
fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının uygulanmaya başlandığı
belirtilmiştir. Verilen cevaptan geçmişe dönük kayıtlarda gerekli düzeltmelerin henüz
tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
Yıllık kira artışının sözleşme maddesinde yer alan endeks ile 6098 sayılı Kanun’un
344’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre belirlenecek endeksin karşılaştırılarak yapılması
gerekmektedir.
BULGU 18: Aile Hekimlerine Doğrudan Yapılan Kiralamalarda Kira Bedelinin
Piyasa Şartlarına Göre Düşük Belirlenmesi
Belediyenin sahip olduğu taşınmazlardan aile hekimlerine kiraya verilenler için İdare
tarafından yapılan emsal araştırmalarına göre düşük kira bedeli belirlendiği görülmüştür.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde, belediyelerin kira, trampa,
mülkiyetin gayri aynı hak tesisi ve taşıma işlerinin bu kanuna göre yürütüleceği, 9’uncu
maddesinde, tahmin edilen bedelin idarelerce tespit edileceği veya ettirileceği, 64’üncü
maddesinde, kiraya verilecek taşınır ve taşınmaz malların kira süresinin on yıldan çok
olamayacağı, 75 inci maddesinde, kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam
etmesi halinde, sözleşmesinde hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde ecrimisil
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 64
alınacağı işgal edilen taşınmaz malın idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince
en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek idareye teslim edileceği, 5393 sayılı Belediye
Kanunu’nun 15’inci maddesinin altıncı fıkrasında, belediye mallarına karşı suç işleyenlerin
Devlet malına karşı suç işlemiş sayılacağı, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75’inci
maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı, 18’inci maddesinin (e)
fıkrasında, taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine
veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması hâlinde tahsisin
kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermenin belediye meclisinin görev ve yetkisinde
olduğu, 34’üncü maddesinin (g) fıkrasında taşınmaz mal satımına, trampasına ve tahsisine
ilişkin meclis kararlarını uygulamak ile süresi üç yılı geçmemek üzere kiralanmasına karar
vermenin encümenin görev ve yetkisinde olduğu belirtilmiştir.
5393 sayılı Kanun’a göre üç yıla kadar olan kiralamalar encümence, üç yılı aşanlar ise
meclis tarafından yapılmalıdır. Ancak taşınmazın kira süresinin hiçbir halde 10 yıldan fazla
olamayacağı 2886 sayılı Kanun’un 64’üncü madde hükmünün gereğidir. Taşınmazların üç
yıldan fazla olarak kiraya verileceği durumlarda meclis kararında taşınmazın kaç yıllığına
kiraya verileceği belirlenmeli ve bu sürenin bitiminde yeniden ihaleye çıkılmalıdır. Sürenin
bitiminde kiracının tahliyesinde 5393 sayılı Kanun’un 15’inci ve 2886 sayılı Kanun’un 75’inci
maddesine göre işlem yapılmalıdır. İdare/Encümen kendisinde olmayan yetkiyi kullanarak
taşınmazı üç yıldan fazla veya her yıl kira miktarını belirlemek suretiyle ucu açık bir şekilde
yıllarca kiraya vermemeli ve kira süresinin belirsiz bir şekilde uzamasına neden olmamalıdır.
6098 sayılı Kanun’un “Konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin sona ermesi” “I.
Bildirim yoluyla” “1. Genel olarak” başlıklı 347’nci maddesinde, Belirli kira sözleşmelerinde,
on yıllık uzama süresi sonunda kiraya verenin, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden
en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye
son verebileceği, belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise, kiraya verenin kiranın başlangıcından
on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebileceği
belirtilmiştir.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun “Kamuya ait taşınmazların kullanımı” başlıklı
4’üncü maddesinde, “Hazine, belediye veya il özel idaresine ait taşınmazlardan aile sağlığı
merkezi olarak kullanılması uygun görülenler, Maliye Bakanlığı, belediye veya il özel
idarelerince bu amaçla kullanılmak üzere doğrudan aile hekimine kiraya verilebilir.”
denilmektedir. Bu maddeye istinaden ihale yapılmaksızın taşınmaz doğrudan kiraya
verilebilecektir. Ancak kiraya verme kararından sonra sürecin nasıl olacağı ise yukarıda
belirtilen düzenlemelere göre olacaktır. Bu nedenle 3 yıla kadar kiralamalarda Encümen, 3 yılı
aşanlarda ise Meclis kararı olmalıdır. Her halükarda 10 yıllık süre sonunda ise kiralamaya
devam edilmek isteniyor ise, aynı şekilde Encümen/Meclis karar süreçleri işletilmelidir.
2022 yılı Sayıştay Denetim raporunda 5258 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesine
istinaden aile sağlığı merkezi olarak kullanılmak üzere doğrudan aile hekimine kiraya
verilenlerde süre olmadığı ve kiralama işlemleri ile ilgili sürecin işletilmediği belirtilmiştir.
Raporda yer alan bu hususa ilişkin İdare tarafından gerekli süreç işletilmiştir. İdare tarafından
tahmin edilen kira bedeline ilişkin yapılan araştırmalar sonucunda taşınmazların emsallerine
ilişkin m2
birim fiyatı TL/yıl olarak araştırılarak ortalama fiyat belirlenmiştir. Ancak Encümen
kararıyla doğrudan aile hekimlerine kiraya verilen taşınmazın kira bedeli bu rakam yerine daha
düşük veya farklı rakamlar esas alınmak suretiyle belirlenmiştir. Örneğin emsallerin ortalaması
841,12 TL/yıl olan taşınmazın kira bedelinin 592,28 TL/yıl, emsallerin ortalaması 937,56
TL/yıl olan taşınmazın kira bedelinin 533,00 TL/yıl, emsallerin ortalaması 1.229,09 TL/yıl olan
taşınmazın kira bedelinin 850,00 TL/yıl, emsallerin ortalaması 918,14 TL/yıl olan taşınmazın
kira bedelinin 460,00 TL/yıl olarak belirlenmiştir. 5258 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesi gereği,
aile sağlığı merkezi olarak kullanılması uygun görülenlerin bu amaçla kullanılmak üzere
doğrudan aile hekimine kiraya verilebileceği, Belediye tarafından doğrudan kiraya verilmenin
zorunlu olmadığı, ancak kiraya verilecek ise tahmin edilen bedele göre yani piyasada oluşan
fiyata göre verilmesi gerekmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, Aile hekimliği bürosu olarak kullanılan taşınmazların bedel
tespiti yapılırken gerekli piyasa araştırmasının yapıldığı, taşınmazın aile hekimliği olarak
kullanılması, ticari amaçla kullanılmaması ve sağlık hizmeti olarak faaliyet gösterilmesi gibi
unsurların göz önünde bulundurularak Kira İşlemine Esas Bedel Tespit Raporlarının
düzenlendiği, bu bedeller üzerinden söz konusu taşınmazların 3 yıl süre ile kiraya verilmesine
ilişkin Encümen Kararları alınarak işlemlerin yürütüldüğü belirtilmektedir. Kamu İdaresi
tarafından ifade edilenler yukarıda belirtildiği üzere, tahmin edilen kira bedeline ilişkin yapılan
araştırmalar sonucunda taşınmazların emsallerine ilişkin m2
birim fiyatı TL/yıl olarak
belirlenen ortalama fiyattan daha düşük rakamlar dikkate alınarak Encümen kararıyla doğrudan
aile hekimlerine verilmesinin gerekçesi olamaz.
5258 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesine istinaden aile sağlığı merkezi olarak
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 66
kullanılmak üzere doğrudan aile hekimine kiraya verilen taşınmazların kira bedelinin tahmin
edilen fiyata uygun bir şekilde verilmesi için gerekli işlemlerin yapılması sağlanmalıdır.
BULGU 19: Büyükşehir Belediyesinin İşletilmesini Devrettiği Otoparklardan
Şirketin Ücretsiz Yararlandırma Yapması Nedeniyle Belediyenin Gelir Kaybı Oluşması
Büyükşehir belediyesinin şirketine devrettiği açık ve kapalı otoparklar ile yol kenarı
parkomatlı park yerleri ve şirketin ecrimisil ödeyerek işlettiği yerlerden herhangi bir karar
olmaksızın 4736 sayılı Kanun’a aykırı olarak kişileri sürekli ücretsiz kart verilmek suretiyle
yararlandırdığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı
maddesinde, Büyükşehir belediyesinin mülkiyeti veya tasarrufundaki otoparkları işletebileceği,
ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler
ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve
bedelle işletilmesini devredebileceği belirtilmiştir. Bu hükme istinaden de Büyükşehir
Belediyesi 22 adet kapalı otopark ve 5 adet açık otoparkı Belediye meclis kararlarıyla şirketine
işletmesini devretmiştir. Ayrıca 41 adet lokasyondaki 1.430 adet araçlık yol kenarı parkomatlı
park yerlerinin tasarruf yetkisi Büyükşehir Belediyesine ait olduğu halde, meclis kararıyla
şirketin işletmesine devredilmiştir. İlave olarak şirketin ecrimisil ödediği otopark ve yol kenarı
park yerleri de bulunmaktadır. Gerek meclis kararlarında ve gerekse de imzalan protokollerde
elde edilen gelirin giderler düşülmeksizin %30’unun dört eşit taksitte Büyükşehir Belediyesine
ödeneceği belirtilmektedir.
4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde, belediyeler ile
bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerin işletmecilik gereği yapılması gereken ticarî
indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulayamayacağı
ve Cumhurbaşkanının (Bakanlar Kurulu) muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye
yetkili olduğu belirtilmiştir. Her hangi bir karar olmaksızın fiili olarak şirket tarafından kart
verilmek suretiyle 2018 yılında 919, 2019 yılında 1.040, 2020 yılında 1.046, 2021 yılında 1.149,
2022 yılında 965, 2023 yılında 850 ve 2024 yılında 778 kişi sürekli olarak otoparklardan
ücretsiz şekilde yararlanmaktadır. Şirketin 4736 sayılı Kanun’a aykırı olarak ücret almaması ve
bunu herhangi bir karar olmaksızın fiili olarak yapması nedeniyle şirketin gelir kaybının yanı
sıra Belediyenin de gelir kaybı söz konusudur. Söz konusu kişilerin ücretsiz kullanım nedeniyle
oluşan Belediyeye ait gelir kaybının ilgili yıllara göre hesaplanması gerekmektedir. Kanuna
aykırı şekilde ücretsiz yararlanılması amacıyla kart verilmesinde görevli ve yetkili olanların
gelir kaybında sorumlulukları bulunmaktadır.
Belediyeler ile şirketlerinin 4736 sayılı Kanun’a aykırı olarak indirimli veya ücretsiz
hizmet vermemesi gerekir. Şüphesiz görev için geçici görevli olarak gelenlere veya kurumun
daveti üzerine gelenlere geçici kart verilerek bu süre zarfında otoparklardan ücretsiz
yararlandırılma mümkün olabilir. Ancak kartın sürekli olması mümkün değildir.
Kamu İdaresi cevabında belirtilen hususlar doğrultusunda gerekli işlemlerin ivedilikle
yapılması hususunun 2022 Mali Yılı Dış Denetimi Raporu’na istinaden 16.06.2023 tarih ve
1402363 sayılı yazı ile İZELMAN A.Ş.’ye bildirildiği, bu kapsamda bulunan 207 adet serbest
giriş kartının iptal edildiği ve bulgu doğrultusunda işlemlerin devam ettiği bilgisinin edinildiği,
İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Sarı Basın kartı olanlar, Müfettişler vb. ait olan 397 adet kart,
gazetecilerin tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı
ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahip olma ilkeleri vb nedenlerle, İzmir
Büyükşehir Belediyesi Meclisince, Ücretsiz ve İndirimli Otopark Kullanım Hakkı Tanınan
Araçlarla ilgili olarak, “Basın kartı sahipleri; görev nedeniyle kullandıkları (yük nakli için ve
ticari olmayan) bir aracını İZELMAN AŞ’ye kaydettirmek koşuluyla yol kenarı, katlı ve açık
otoparklardan belirli bir saat sınırı konularak ücretsiz yararlandırılması, ücretsiz kullanım
süresinin aşılması durumunda, süre aşımından kaynaklanan otopark ücretlerinin normal tarife
üzerinden araç kullanıcısı ve/veya ruhsat sahibinden tahsil edilmesi şeklinde alınacak karar ile
uygulamaya başlanmasınnı planlandığı ifade edilmiştir. Kamu İdaresi cevabından bazı meslek
gruplarının ücretsiz otoparktan yararlanmaları için çalışmaların yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kanuni dayanak olmaksızın belli mesleklere avantaj sağlanması kabul edilebilir bir durum
değildir. Yapılacak uygulamanın 4736 sayılı Kanun’a aykırılık oluşturmaması önemlidir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Herhangi bir karar olmaksızın 4736 sayılı Kanun’a aykırı olarak ücret alınmaması ve
Büyükşehir Belediyesinin bunu denetlememesi sonucu ilgili yıllarda oluşan Büyükşehir
Belediyesinin gelir kayıplarının zamanaşımı süresi dikkate alınarak şirketten talep edilmesi ve
ilgililer hakkında gerekli sürecin işletilmesi ile söz konusu kartların iptalinin sağlanması
gerekir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 68
BULGU 20: Şirkete Devredilen Otoparkın Faaliyete Süresinde Geçmemesi
Nedeniyle Belediyenin Gelir Kaybına Uğraması
Büyükşehir Belediyesinin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine göre şirketine
devrettiği otoparkın süresinde faaliyete geçirilmemesi nedeniyle gelir kaybı oluştuğu
görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı
maddesinde, Büyükşehir belediyesinin mülkiyeti veya tasarrufundaki otoparkları işletebileceği,
ya da bu yerleri belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler
ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanun’u hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve
bedelle işletilmesini devredebileceği, bu yerlerin belediye şirketlerince üçüncü kişilere devrinin
2886 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Konak İlçesi Kahraman Mescit Mahallesi 120 ada 27 Parselde bulunan Kemeraltı Açık
Otopark’ının şirkete devrine ilişkin 15.02.2022 tarih ve 97509404.301.05.143 sayılı Meclis
kararı alınmıştır. Belediye ile Şirket arasında 15.03.2022 tarihli protokol imzalanmıştır. Gerek
Meclis kararında ve gerekse de protokolde otoparktan elde edilen gelirin gider düşülmeksizin
her üç ayda bir %30’unu her türlü vergi, resim ve harçlarla birlikte 4 taksit halinde Ocak-ŞubatMart dönemi için 15 Nisan, Nisan-Mayıs-Haziran dönemi için 15 Temmuz, Temmuz-AğustosEylül dönemi için 15 Ekim, Ekim-Kasım-Aralık dönemi için 15 Ocak tarihlerinde mali müşavir
onaylı gelir tablosu ibraz edilerek ödeneceği belirtilmiştir. Protokolün3’üncü maddesinde yer
tesliminden itibaren 5 yıl süreyle işletileceği yazılıdır. Söz konusu otoparkın yer teslimi
02.06.2022 olup, otoparkın faaliyete geçmesi yani gelir elde etmeye başlaması 31.12.2023 tarihi
itibariyle henüz gerçekleşmemiştir.
02.06.2022 tarihinde yer teslimi yapılmış ise de, şirket tarafından yaklaşık 20 araçlık
park yerinin verimli olmayacağı görüldüğünden dolayı önceliğin diğer otoparklara verildiği ve
en kısa sürede işletmeye açılmasının planlandığını ifade edilmiştir. Ancak bu gerekçe
Belediyenin gelir kaybının gerekçesi olamaz. Şirket bu yeri işletmeyecek/işletemeyecek ise,
Belediyenin işletmeyi devretmek yerine kiralama seçeneği ile gelir elde etmesi mümkün
olacaktır. Şayet şirket park yerinin verimli olmayacağı görüşünde ise, bu durumda Büyükşehir
Belediyesine bir yazı yazarak ilgili otoparkın kendileri tarafından işletilmeyeceğini bildirmesi
gerekirdi. Şirket söz konusu yeri iade ederek yerin tasarruf hakkı Belediyede olacaktır.
Büyükşehir Belediyesi de belirtilen taşınmaz ile ilgili uygun çözümü bulacaktır. Büyükşehir
Belediyesinin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine göre şirketine devrettiği otoparkın şirket
tarafından uzun süre faaliyete geçirilmemesi sonucu Belediyenin gelir kaybı oluşmuştur.
Kamu İdaresi cevabında, gerekli işlemlerin ivedilikle yapılması hususunun 2022 Mali
Yılı Dış Denetimi Raporu’na istinaden 16.06.2023 tarih ve 1402363 sayılı yazı ile İZELMAN
A.Ş’ye bildirildiği, otopark alanının işletilebilmesi için bu alanın otopark olarak
projelendirilmesi, peron çizgilerinin çizilmesi, mevcut alanda bulunan beton blokların
kaldırılması ve yönlendirme tabelalarının monte edilmesine ilişkin olarak şirket tarafından
20.12.2023 tarih ve 13445 sayılı yazı ile Fen İşleri Dairesi Başkanlığından talepte bulunulduğu,
şirket tarafından verilen cevapta söz konusu otopark alanında sirkülasyonun yeterli düzeyde
olmayacağının öngörüldüğü, söz konusu otoparktan elde edilecek gelirin personel maliyetini
bile karşılayamayacağı, otopark personeli eksikliği de göz önünde bulundurularak ağırlığın
diğer otoparklara verildiği, otopark alanının İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tekrar geri devir
edilmesi hususunun görüşüldüğü, otopark alanının işletilmesinin uygun olmayacağı ve devrinin
iptal olması yönünde karar alınmasının planlandığı belirtilmiştir. Kamu İdaresi cevabında söz
konusu yerin otopark olarak işletilmediği anlaşılmaktadır. Söz konusu yer halen şirkette otopark
olarak görünmektedir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Büyükşehir Belediyesinin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine göre şirketine
devrettiği otoparkın şirket tarafından ivedi olarak faaliyete geçirilerek Büyükşehir
Belediyesinin gelir kaybına neden olunmaması, şayet işletemeyecek ise söz konusu yerin
Büyükşehir Belediyesine devrinin sağlanması gerekir.
BULGU 21: Otopark İşletme Hakkının Şirket Tarafından Minibüsçüler Odasına
Kiralanması
Büyükşehir Belediyesinin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi gereği şirketine
devrettiği Karşıyaka ilçesi 25331 ada 1 parselde bulunan Bahriye Mahallesi Latife Hanım
Sokak No:5 Karşıyaka/İzmir adresindeki otoparkın meclis kararı ve eki protokol ile 5216 sayılı
Kanun’un 26’ncı maddesine aykırı olarak Minibüsçüler odasına kiralandığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı
maddesinde, Büyükşehir belediyesinin mülkiyeti veya tasarrufundaki otoparkları işletebileceği,
ya da bu yerleri belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 70
ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanun’u hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve
bedelle işletilmesini devredebileceği, bu yerlerin belediye şirketlerince üçüncü kişilere devrinin
2886 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.10.2020 tarih ve 97509404.301.05.83 sayılı
kararıyla, Karşıyaka ilçesi 25331 ada 1 parselde bulunan Bahriye Mahallesi Latife Hanım
Sokak No:5 Karşıyaka/İzmir adresindeki otoparkın 5 yıllığına ve otoparktan elde edilen gelirin
%30’u bedel işletme hakkının önerge eki protokol hükümleri kapsamında İZELMAN A.Ş’ye
devredilmesine karar verilmiştir. Belediye ile İZELMAN arasında imzalanan protokolün,
3.1’inci maddesine göre 01.09.2020 tarihinden itibaren 5 yıl işletileceği, 3.3’üncü maddesine
göre, işletmeden doğan vergi, resim ve harçların İZELMAN’a ait olduğu, personel, elektrik, su,
doğalgaz, telefon, abone ve tüketim giderleri ile diğer işletme giderlerini, tamir ve onarım için
tüm masrafları İZELMAN’ın karşılayacağı, 3.8’inci maddesinde hiçbir surette işletme hakkını
devredemeyeceği ve işletme hakkının kendisinde olacağı ve 3.9’uncu maddesine göre,
otoparktan elde edilen gelirin gider düşülmeksizin her üç ayda bir %30’u her türlü vergi, resim
ve harçlarla birlikte 4 taksit halinde Ocak-Şubat-Mart dönemi için 15 Nisan, Nisan-MayısHaziran dönemi için 15 Temmuz, Temmuz-Ağustos-Eylül dönemi için 15 Ekim, Ekim-KasımAralık dönemi için 15 Ocak tarihlerinde mali müşavir onaylı gelir tablosu ibraz edilerek
ödeneceği, işletme hakkı olan %30 üzerinden KDV’de ödeneceği belirtilmiştir. Protokolün
konusu başlıklı 2’nci maddesinde 66 araç kapasiteli olduğu belirtilmesine karşın, fiili olarak
234 araç kapasiteli olduğu anlaşılmıştır.
Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.07.2015 tarih ve 97509404.301.05.649 sayılı
kararıyla, Karşıyaka ilçesi 25331 ada 1 parselde bulunan Bahriye Mahallesi Latife Hanım
Sokak No:5 Karşıyaka/İzmir adresindeki otoparkın 01.09.2015 tarihinden itibaren 5 yıllığına
ve otoparktan elde edilen gelirin giderler düşülmeksizin %30’u Belediyeye ödenmek üzere ekli
protokol hükümleri doğrultusunda İZELMAN A.Ş’ye devredilmesine karar verilmiştir.
Belediye ile İZELMAN arasında imzalanan protokolün, 3.1’inci maddesine göre 01.09.2015
tarihinden itibaren 5 yıl işletileceği, 3.3’üncü maddesine göre, işletmeden doğan vergi, resim
ve harçların İZELMAN’a ait olduğu, personel, elektrik, su, doğalgaz, telefon, abone ve tüketim
giderleri ile diğer işletme giderlerini, tamir ve onarım için tüm masrafları İZELMAN’ın
karşılayacağı, 3.8’inci maddesinde hiçbir surette işletme hakkını devredemeyeceği ve işletme
hakkının kendisinde olacağı ve 3.9’uncu maddesine göre, otoparktan elde edilen gelirin gider
düşülmeksizin her üç ayda bir %30’u her türlü vergi, resim ve harçlarla birlikte 4 taksit halinde
Ocak-Şubat-Mart dönemi için 15 Nisan, Nisan-Mayıs-Haziran dönemi için 15 Temmuz,
Temmuz-Ağustos-Eylül dönemi için 15 Ekim, Ekim-Kasım-Aralık dönemi için 15 Ocak
tarihlerinde mali müşavir onaylı gelir tablosu ibraz edilerek ödeneceği, işletme hakkı olan %30
üzerinden KDV’de ödeneceği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen meclis kararlarından önce de 17.07.2009 tarih ve
M.35.0.İBB.0.10.04.301.05.01-01.636 sayılı karar ve eki protokol hükümleri ile 17.12.2004
tarih ve 05.340 sayılı karar ve eki protokol hükümleri çerçevesinde İZELMAN A.Ş’ye
devredilmesine karar verilmiştir.
Söz konusu otopark ilk olarak İZELMAN tarafından 01.12.2004 tarihinde Minibüsçüler
odasına kiraya verilmiştir. 01.11.2015 tarihinde tadil sözleşmesi, 25.03.2021 tarihinde ise Borç
İtfa Sözleşmesi imzalanmıştır. 25.03.2021 tarihli Borç İtfa Sözleşmesi ile, 01.11.2004 tarihli
kira sözleşmesi ve 01.11.2015 tarihli tadil sözleşmesi hükümleri uyarınca Odanın mevcut
borçları yapılandırılmış ve kira bedeline ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. İlk kiraya verildiği
tarihten bu güne kadar İZELMAN ile Minibüsçüler odası arasında kira sözleşmesi süre
gelmiştir. Tüm meclis kararları ve eki protokollerde İZELMAN’ın hiçbir surette işletme hakkını
devredemeyeceği ve işletme hakkının kendisinde olacağı belirtilmesine karşın buna
uyulmamıştır.
İZELMAN tarafından Büyükşehir Belediyesine ödenecek payın hesabı şu şekilde
olmaktadır. Minibüsçüler Odasının İZELMAN’a ödediği aylık kira bedelleri KDV’siz hale
getirilerek üç aylık toplamı alınmakta, bulunan tutarın %30’u hesaplanarak bu tutara KDV
eklenerek Büyükşehir Belediyesine ödenecek pay bulunmaktadır. Örneğin, 2022 yılında
Minibüsçüler Odasının İzelman’a ödediği aylık kira 175.386,67 TL (KDV Dahil) olup, KDV
hariç üç aylık kira tutarının 148.632,77 x 3= 445.898,31 TL X %30= 133.769,49 +24.078,51
(KDV) +8.026,17 (Teminat Bedeli)= 165.874,17 TL toplam olarak Büyükşehir Belediyesine
ödenmektedir. Böyle yapılmakla, Büyükşehir Belediyesinin alacağı bedel hatalı hesaplanmış
olmaktadır.
Belediye ile İZELMAN arasında imzalanan gerek 2020 ve gerekse de 2015 yılında
imzalanan protokolün 3.9’uncu maddesine göre, otoparktan elde edilen gelirin gider
düşülmeksizin her üç ayda bir %30’u her türlü vergi, resim ve harçlarla birlikte 4 taksit halinde
Ocak-Şubat-Mart dönemi için 15 Nisan, Nisan-Mayıs-Haziran dönemi için 15 Temmuz,
Temmuz-Ağustos-Eylül dönemi için 15 Ekim, Ekim-Kasım-Aralık dönemi için 15 Ocak
tarihlerinde mali müşavir onaylı gelir tablosu ibraz edilerek ödeneceği, işletme hakkı olan %30
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 72
üzerinden ayrıca KDV’de ödeneceği belirtilmiştir. Bu hükümlere göre Belediye payı otoparktan
elde edilen gelirin gider düşülmeksizin her üç ayda bir %30’u olmalıdır. Yani Minibüsçüler
odasının otoparktan elde ettiği gelirin gider düşülmeksizin her üç ayda bir %30’u Belediye payı
olarak yatırılmaması sonucu gelir kaybı oluşmuştur. Oluşan gelir kaybının zamanaşımı süresi
dikkate alınarak İZELMAN’dan talep edilmesi gerekir.
İZELMAN şirketi meclis kararları ve eki protokollere aykırı işlem yaptığı halde,
Büyükşehir Belediyesinde görevli ve yetkili olanlar gerekli incelemeleri yapmayarak bu
durumun yıllarca sürdürülmesine neden olmuşlardır. Böylece Büyükşehir Belediyesinin meclis
ve eki protokolden kaynaklı hakları korunmadığı gibi, gelir kaybı da söz konusu olmuştur.
Kamu İdaresi cevabında, belirtilen hususlar doğrultusunda gerekli işlemlerin ivedilikle
yapılması hususunun 2022 Mali Yılı Dış Denetimi Raporu’na istinaden 16.06.2023 tarih ve
1402363 sayılı yazı ile İZELMAN A.Ş.’ye bildirildiği, şirketin İzmir Minibüsçüler Odasının
Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu’na bağlı kamu kurumu niteliğindeki bir meslek
kuruluşu olduğu, bu sebeple şirket ile İzmir Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanlığı arasındaki
sözleşmenin bir kamu kurumu ile bağıtlandığı, odanın kentin şehir içi toplu ulaşımının önemli
bir parçası olduğu, söz konusu otoparkın kamu yararı için rayiciyle yakın bir bedelle tahsisinin
söz konusu olduğu, İzmir Büyükşehir Belediyesine ödenen bedelde de hatalı bir hesaplama
bulunmadığı, belirtildiği gibi Minibüsçüler Odasının Şirkete ödediği aylık kira bedellerinin
KDV’siz hale getirilerek üç aylık toplamının alındığı, bulunan tutarın %30’u hesaplanarak bu
tutara da KDV eklenerek İzmir Büyükşehir Belediyesine ödenecek payın bulunduğu, KDV’nin
hem alıcı hem de satıcı için bir gelir ve gider unsuru olmadığı şeklinde Belediyeye bildirimde
bulunduğu ifade edilmiştir. Kamu İdaresi cevabında belirtilen hususlara yukarıda yapılan
açıklamalar, meclis kararı ve eki protokol ile 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi karşısında
katılmak mümkün değildir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Büyükşehir Belediyesinin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine göre devrettiği
otoparkın meclis kararı ve eki protokol ile 5326 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine aykırı olarak
Minibüsçüler odasına kiralanmasının iptali ile Belediyenin uğradığı gelir kayıplarının
zamanaşımı süresi de dikkate alınmak suretiyle ilgili şirketten talep edilerek gerekli sürecin
işletilmesi gerekir
BULGU 22: Etüt ve Proje Hizmet İhalelerine İlişkin İşlerde İdare Onay Sürelerine
Uyulmaması
İhale edilen etüt ve proje işlerinin incelenmesinde ihale dokümanlarında belirtilen idare
onay sürelerine uyulmadığı görülmüştür.
İşlere ilişkin ihale dokümanlarında (sözleşme, idari şartname, Teknik Şartname) işin
hizmet safhalarına ayrıldığı, yüklenicinin safhalarda çalışma süreleri ile sunacağı belgelerin
süresinin takvim günü ve İdare onay sürelerinin iş günü olarak belirlendiği, proje toplam süresi
gün olarak belirlendikten sonra bu süreye idare ile tüm kamu kurumlarının onay sürelerinin
dahil olmadığı, idare onay sürelerinin öngörülen süreler olduğu ve iş programına göre
değişkenlik gösterebileceği belirtilmiştir.
İhale öncesi belirlenen İdare onay sürelerine mücbir sebep olmadıkça uyulması
gerekmektedir. Safhalar ve aşamalarda İdare onayı süreci olmadan diğerine geçilememektedir.
Bu nedenle İdarenin belirlediği onay sürelerine uyulması öngörülebilirlik ve belirlilik gereğidir.
Yapılan incelemede, örneğin 2017/471323 ihale kayıt numaralı işin sözleşme ve eki belgelerde
idare onay süresi 80 iş günü olduğu halde fiili olarak 740 iş gününde, 2021/44975 ihale kayıt
numaralı işin sözleşme ve eki belgelerde idare onay süresi 120 iş günü olduğu halde fiili olarak
489 (150 gün deprem için hizmet alımı dahil) iş gününde, 2021/566042 ) ihale kayıt numaralı
işin sözleşme ve eki belgelerde idare onay süresi 140 iş günü olduğu halde fiili olarak 373 iş
gününde, 2021/590791 ihale kayıt numaralı işin sözleşme ve eki belgelerde idare onay süresi
140 iş günü olduğu halde fiili olarak 318 iş gününde tamamlandığı, dolayısıyla öngörülen
sürelere uyulmadığı görülmüştür. Şayet İdarenin inceleme için belirlediği onay süresi yeterli
değil ise, ihale dokümanında uygun süreyi belirlemek İdarenin takdirindedir. İdarenin kendi
koyduğu kurala uyması gerekmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, etüt ve proje ihale dokümanlarında idare onay sürelerinin
sözleşme ve teknik şartnamelerde öngörülen iş programına göre değişkenlik gösterilen süreler
olarak belirlendiği, bunun sebebinin dış kurumlara bağlı olan ruhsat, elektrik onayları, Zorunlu
Tasarım Gözetmeni Hizmet Alımı gibi bazı onay sürelerinin kurumların iş yoğunluğuna göre
değişkenlik gösterdiği, yeni yapılacak teknik şartnamelerde özellikle dış kurum onaylarının
olduğu idare onay sürelerinin yeniden ele alınarak aşılmayacak şekilde uzun tutulmasına dikkat
edileceği belirtilmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 74
Etüt ve proje ihale dokümanlarında yer alan İdare onay sürelerine uyulması için gerekli
sürecin işletilmesi gerekir.
BULGU 23: Etüt ve Proje İhalelerinde Sürenin Üç Yılı Geçmesi
İhale edilen etüt ve proje işlerinin yer teslimi ile fiili bitim tarihi arasındaki sürenin üç
yılı aştığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Gelecek yıllara yaygın
yüklenmeler” başlıklı 28’inci maddesinin beşinci fıkrasında, plan, proje, etüt ve müşavirlik
hizmetlerinin süresi üç yılı geçmemek üzere üst yöneticinin onayıyla gelecek yıllara yaygın
yüklenmeye girişilebileceği belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale edilen proje ihalelerinin çeşitli safhalardan
oluştuğu ve her safha için yüklenici sürelerinin takvim günü, idare onay sürelerinin iş günü
olarak belirlendiği görülmektedir. İhale dokümanında veya başlangıçta süreler üç yıldan az
olmakla birlikte işin yapımı sırasında çeşitli sebeplerle işin süresi belirlenen sürelerde
bitmemiştir.
Belli istekliler arasında ihalesi yapılan 2017/471323 ihale kayıt numaralı işin yer
tesliminin 16.05.2018 ve iş bitim tarihinin 17.08.2022 olduğu, Doğrudan Temin Usulüyle
yaptırılan Seferihisar İlçesi Kavakdere Mahallesi Orhanlı Yolu Karakoç Deresi Üzeri Karayolu
Köprüsü Uygulama Projelerinin Yaptırılması işinin yer tesliminin 02.04.2019 ve iş bitim
tarihinin 08.11.2023 olduğu, Belli istekliler arasında ihalesi yapılan 2018/466379 ihale kayıt
numaralı işin yer tesliminin 10.09.2019 olduğu ve 31.12.2023 tarihi itibariyle devam ettiği,
Pazarlık usulü ile ihalesi yapılan (4734/21/F) 2020/252426 ihale kayıt numaralı işin yer
tesliminin 14.07.2020 ve iş bitim tarihinin 02.01.2024 olduğu Pazarlık usulü ile ihalesi yapılan
(4734/21/B) 2020/512799 ihale kayıt numaralı işin yer tesliminin 01.12.2020 olduğu ve
31.12.2023 tarihi itibariyle devam ettiği, Pazarlık usulü ile ihalesi yapılan (4734/21/B)
2020/551413 ihale kayıt numaralı işin yer tesliminin 18.12.2020 olduğu ve 31.12.2023
itibariyle henüz işin bitiminin yapılmadığı anlaşılmıştır. Proje süresinin uzamasının nedenleri
olarak diğer kurum onayları, idarenin ihale sonrası talepleri sonucu revize program yapılması,
yüklenicinin süresinde işi tamamlayamaması sayılabilir.
Kamu idaresi cevabında, iş bazında süreçlerle ilgili ayrıntılı bilgi verilmiştir. Etüt ve
proje ihale dokümanlarında yüklenici süresinin takvim günü ve İdare onay sürelerinin iş günü
olarak belirlenerek işin toplam süresinin oluşturulduğu, işin toplam süresinin işin niteliği ve
idarelerin Yatırım Programı’na göre belirlendiği, işin toplam süresinin 3 yılı aşmayacak şekilde
düzenlenmesine rağmen dış kurumlara bağlı olan bazı onay süreleri nedeniyle 3 yılı aştığı, yeni
yapılacak teknik şartnamelerde, özellikle dış kurum onaylarının olduğu idare onay süreleri
yeniden ele alınarak işin toplam süresinin 3 yılı aşmamasına dikkat edileceği belirtilmiştir.
İşin uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli kullanılması için
gerekli özenin gösterilmesi gerekir. Proje süresinin uzaması nedenleri olarak sayılan gerekçeler
bahsedilen işlerin uzun sürede gerçekleştirilmesinin gerekçesi olamaz. Her ne kadar işler için
belirlenen süre başlangıçta üç yılı geçmemek ise de, fiili olarak üç yılı geçen bir süreçte
tamamlanmış olmaktadır. Bu durumda 5018 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin beşinci
fıkrasına aykırı davranılmış olunmaktadır.
Etüt ve proje işlerinde gerekli çalışmaların sağlıklı bir şekilde yapılarak yer teslimi ile
fiili bitim tarihi arasındaki sürenin üç yılı aşmaması için gerekli özenin gösterilmesi gerekir.
BULGU 24: Proje İhalelerinde Ceza Kesilmesinde İhtarın Süresinde veya Hiç
Yapılmaması
İhale edilen etüt ve proje işlerine ait dokümanların incelenmesinde, işin sözleşmesinde
düzenlenen ceza maddesinin öngörülebilir ve belirli olmadığı, ceza kesintisinin maddeye uygun
işletilmediği görülmüştür.
2017/471323 ihale kayıt numaralı işin sözleşmesinin (“Cezalar ve kesintiler” başlıklı
17’inci maddesinin 17.1.1’inci maddesinde, “Yüklenicinin işi süresinde bitirmemesi
durumunda, İdare tarafından 10 (on) gün süreli yazılı ihtar yapılarak gecikilen her takvim günü
için sözleşme bedelinin % 0,05 (onbindebeş) oranında gecikme cezası kesilecektir. Ancak,
gecikmeden kaynaklanan aykırılığın işin niteliği gereği giderilmesinin mümkün olmadığı
hallerde, 4735 sayılı Kanunun 20’nci maddesinin (b) bendine göre protesto çekmeye gerek
kalmaksızın sözleşme idarece feshedilecektir.” denilmektedir. İşte 296 gün gecikme olmuş ve
idare tarafından gecikme cezası uygulanmıştır. 17.08.2022 tarihinde iş bitmiştir. 22.07.2022
tarih ve E-60936323-755.01-866817 sayılı yazı ile ihtar yapılmıştır. Oysa yüklenicinin işi
süresinde bitirmemesi durumu gerçekleştiği anda 10 (on) gün süreli yazılı ihtar yapılarak
gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin % 0,05 (onbindebeş) oranında gecikme
cezası kesileceğinin bildirilmesi gerekir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 76
2021/566042 ihale kayıt numaralı işin (Beydağ Belediyesi Sosyal Tesisi Uygulama
Projelerinin Yaptırılması İşi) “Sözleşmeye aykırılık halleri, cezalar ve sözleşmenin feshi”
başlıklı 16’ncı maddesi,
“…
16.1.1. Sözleşme hükümlerine uyulmaması halinde uygulanacak asgari ceza oranı,
sözleşme bedelinin Binde 5,00’dır. Aynı fiilin tekrarı halinde bu oran % 50 artırımlı uygulanır.
16.1.2. Aşağıdaki tabloda yer alan aykırılık hallerinde aynı satırda belirtilen oranda
ceza uygulanır. Bu aykırılıkların üçten az olmamak üzere, tabloda belirtilen sayıda
gerçekleşmesi halinde, ayrıca 4735 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (b) bendine göre protesto
çekmeye gerek kalmaksızın, son aykırılığa ilişkin ceza kesilmeden sözleşme feshedilir.
Sıra
No
Aykırılık Hali İhtar
Yapılacaktır/İhtar
Yapılmayacaktır
Sözleşme Bedeli
Üzerinden
Kesilecek Ceza
Oranı
Sözleşmenin
Feshini
Gerektiren
Aykırılık Sayısı
1 SÖZLEŞME, TEKNİK
ŞARTNAME, İŞ
PROGRAMINA
UYULMAMASI
İhtar Yapılacaktır Binde 5,00 3,00
şeklinde düzenlenmiştir. 2021/566042 ihale kayıt numaralı işin yukarıda yer alan
hükmün aynısı/benzeri 2021/590791 ile 2021/787316 ve 2021/557245 ihale kayıt numaralı işin
sözleşmesinde de bulunmaktadır.
Kamu ihaleleri, yükümlülükleri ihaleden önce bilinen ve yaptırımları, cezaları ve diğer
hususları göz önünde bulundurularak teklif verilen bir süreçtir. Dolayısıyla ihale dokümanında
yer alan hükümlerin öngörülebilir, belirli ve tartışmaya mahal vermeyecek şekilde olması
gerekir. Ceza maddesi incelendiğinde gecikme cezasının günlük olup olmadığı ile hangi
eylemin cezai yaptırıma tabi olacağı somut olarak belli değildir. İhale öncesi belirlenen şartların
iş sürecinde uygulanmasında tereddüt olmamalıdır. Diğer taraftan ceza işlemi uygulanırken
ihtar yapılacağı belirtildiği halde, bu süreç işletilmeden cezai işlem uygulanmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, belirtilen hükümler doğrultusunda, etüt ve proje ihale
dokümanlarında bulunan ve yeni yapılacak sözleşme ile teknik şartnamelerde ceza maddesinin
öngörülebilir ve belirli olmasına ve tüm yazışmaların söz konusu maddeye uygun iş ve
işlemlerin yapılmasına dikkat edileceği belirtilmiştir
Etüt ve proje işlerine ait dokümanlarda yer alacak ceza maddesi ile diğer maddelerin
anlaşılabilir, öngörülebilir ve uygulanabilir olması, cezalı çalışma durumunda ihtarın süresinde
yapılması gerekmektedir.
BULGU 25: Proje Hizmet İhalelerine İlişkin Sürenin Belirsizliğe Neden Olacak
Şekilde Düzenlenmesi
İhale edilen etüt ve proje işlerine ait dokümanların incelenmesinde işe ait sürenin
sözleşme ve Teknik Şartnamede belirsizliğe neden olacak şekilde düzenlendiği görülmüştür.
2017/471323, 2018/466379, 2020/59409 ve 2021/60444 ihale kayıt numaralı işlere ait
Sözleşmenin 8’inci maddesine göre öncelik sıralaması, idari şartname, kesinleşen teklif,
sözleşme tasarısı, özel teknik şartname, Teknik şartname, Açıklamalar şeklindedir.
Sözleşmelerin 9.1’inci maddesinde, “Sözleşmenin süresi, işe başlama tarihinden itibaren …..
takvim günüdür.” düzenlemesi yer almaktadır. 2017/471323 ihale kayıt numaralı işin
sözleşmesinin “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı 13’üncü maddesinde, “Sözleşmede işin
ödemeye esas aşamaları ve bu aşamaların tamamlanması halinde yapılan iş kısmı için
ödeneceği öngörülen tutarları gösteren ödeme cetveli aşağıdadır.” denilmiş ve cetvelde
Safhalar, Yüklenici Süreleri, İdare Onay Süreleri, Sözleşme Bedeline Göre Ödeme Oranı
belirlenmiştir. Hakedişlerin yukarıdaki ödeme cetvelinde belirtilen şartların gerçekleşmesi
üzerine hazırlanacağı ve 13.1’inci maddesine göre ödeneceği maddenin son cümlesinde yer
almıştır. Diğer işlerin sözleşmesinde bu şekilde bir hüküm bulunmamaktadır.
İşlere ait Teknik Şartname’nin “Hizmet Safhaları, Süresi ve Bedeli” başlıklı 5’inci
maddesinde, her hizmet safhasının İdarece incelenmesi ve onayından sonra takip eden hizmet
safhasına geçileceği, maddede iş sürelerinin … ve İdare onay sürelerinin … gün olarak
belirlendiği, yüklenicinin safhalarda çalışma süreleri ve ihale bedeli safha oranlarının
belirlendiği görülmektedir. Maddede proje toplam süresinin … gün (İdare ile tüm kamu
kurumlarının onay süreleri hariç) olduğu, idare onay süresinin ise … gün olduğu, idare onay
sürelerinin öngörülen süreler olduğu ve iş programına göre değişkenlik gösterebileceği
belirtilmiştir.
İşlere ait Sözleşmenin 9.1’inci maddesindeki süre ile Teknik Şartname’nin ilgili
maddesindeki süre hesabının aynı olmaması nedeniyle, Teknik şartnamedeki sürenin
sözleşmedeki süreyi açıklayıcı mı olduğu veya farklı bir belirleme mi yaptığı konusunda ihtilaf
oluşmaktadır. Sözleşme ve İdari Şartnamede “İdare ile diğer kamu kurum ve kuruluşları
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 78
tarafından yapılacak onay süreleri işin süresine dahil değildir.” Anlamına gelen bir ifadenin
olmaması da bu durumun oluşmasına neden olmaktadır.
Kamu İdaresicevabında belirtilen hükümler doğrultusunda gerekli iş ve işlemlerin
yapılacağı ifade edilmiştir.
Yüklenici ile İdare arasında ihtilafa yol açmaması için sözleşme, idari şartname ve
teknik şartnamede yer alacak düzenlemelerin belirsizlik oluşturmayacak şekilde düzenlenmesi
gerekmektedir.
BULGU 26: Proje Hizmet Alımlarında Sözleşme ve Eki Belgelerin Hizmet İşleri
Genel Şartnamesi’ne Uygun Olmaması
Yapım işlerine esas olmak üzere ihale edilen etüt proje ihalelerinin iş programı
sunulması ve idare onayıyla ilgili sözleşme ve eki belgelerin Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’ne
uygun olmadığı görülmüştür.
İhale dokümanını oluşturan belgelerin birinci sırasında yer alan Hizmet İşleri Genel
Şartnamesi’nin “İş programı” başlıklı 28’inci maddesinde, yüklenicinin sözleşmenin yürürlüğe
girmesi için gerekli olan yasal prosedürlerin tamamlandığının kendisine tebliği ve buna göre
işe başlama tarihinden itibaren, sözleşme veya eklerinde belirlenen süre içinde, üstlenilen işler
için kontrol teşkilatının öngöreceği formda ve detaylarda ayrıntılı bir iş programı düzenleyerek
kontrol teşkilatının uygun görüşüne sunacağı, kontrol teşkilatının iş programının verildiği bu
tarihten başlamak üzere sözleşme veya eklerinde belirlenen süre içinde programı olduğu gibi
veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak idarenin onayına sunacağı, idarenin iş programının
verildiği tarihten başlamak üzere sözleşme veya eklerinde belirlenen süre içinde, iş programını
olduğu gibi veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylayarak bir nüshasını yükleniciye
vereceği, “Revize program” başlıklı 29’uncu maddesinde, işe ilişkin olarak idare tarafından
onaylanan bir süre uzatımı bulunduğu veya herhangi bir zamanda kontrol teşkilatının işlerin
fiili ilerlemesinin onay verilmiş programa uymadığı görüşüne vardığı takdirde yüklenicinin
kontrol teşkilatının talebi üzerine on (10) gün içinde işlerin öngörülen tamamlanma süresi
içinde bitirilmesini sağlamak üzere bir revize program hazırlayarak kontrol teşkilatına sunacağı
ve revize programın kontrol teşkilatının uygun görüşü ve idarenin onayı ile yürürlüğe gireceği
belirtilmiştir.
Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin yukarıda belirtilen hükümlerine göre, yüklenicinin
işe başlama tarihinden itibaren, sözleşme veya eklerinde belirlenen süre içinde iş programını
düzenleyerek kontrol teşkilatının uygun görüşüne sunması, kontrol teşkilatının iş programının
verildiği bu tarihten başlamak üzere sözleşme veya eklerinde belirlenen süre içinde programı
olduğu gibi veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak idarenin onayına sunması, idarenin de
iş programının verildiği tarihten başlamak üzere sözleşme veya eklerinde belirlenen süre içinde,
iş programını olduğu gibi veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylayarak bir nüshasını
yükleniciye vermesi gerekmektedir.
Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, iş programının hazırlanması, kontrol teşkilatı
ve idarenin onay sürelerinin sözleşme veya eklerinde belirtilmesi gerekmektedir. İncelenen etüt
proje ihalelerinin bir kısmında, iş programının ne zaman sunulacağına ilişkin bilgi bulunmadığı,
bir kısmının Teknik Şartnamesinde iş programının yer tesliminden itibaren … iş günü içinde
sunulacağına ilişkin bilgi olduğu, bir kısmının hem Teknik Şartname hem de sözleşmesinde iş
programının yer tesliminden itibaren …iş günü içinde sunulacağına ilişkin bilgi olduğu, ancak
gerek kontrol teşkilatı ve gerekse de idarenin onayına ilişkin sürenin belirtilmediği anlaşılmıştır.
İş programının hazırlanma ve onay süreçlerine ilişkin sürelerin belirtilmesi, yüklenicinin iş
programını hazırlayarak belirtilen sürede görüşe sunmaması durumunda uygulanacak cezalar
ihale dokümanlarında belirtilmelidir.
Kamu idaresi cevabında, etüt ve proje ihale dokümanlarında bulunan, yeni yapılacak
sözleşme ve teknik şartnamelerde, iş programının hazırlanma ve onay süreçlerine ilişkin
sürelerin belirtilmesi ile süreye uyulmaması durumunda uygulanacak cezalara ilişkin
hükümlere yer verileceği belirtilmiştir.
Etüt ve proje ihale dokümanlarında iş programının hazırlanma ve onay süreçlerine
ilişkin sürelerin belirtilmesi ile süreye uyulmaması durumunda uygulanacak cezalara ilişkin
hükümlere yer verilmesi gerekir.
BULGU 27: Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesislerinin Yapım ve
İşletilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşme Hükümlerinin Sürdürülebilir Olmaması ile Usule
Uyulmaksızın Ek Protokol İmzalanarak Firmaya Mali Avantaj Sağlanması
Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesislerinin Yapımı ve İşletilmesi İşinin Ödemiş
Belediyesince 2886 sayılı Kanun kapsamında ihale edilmesi sonrası 28.11.2013 tarihinde
İmtiyaz Sözleşmesinin imzalandığı, 6360 sayılı Kanun sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesince
Komisyon kararına istinaden 09.11.2016 tarihinde imzalanan üçlü Protokol kapsamında taraf
olunduğu ve İmtiyaz Sözleşmesinde yazılı usul izlenmeksizin imtiyaz sahibi şirket ile
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 80
29.03.2019 tarihinde imzalanan ek protokol ile de imtiyaz sahibi firmaya mali avantaj
sağlandığı görülmüştür.
29.03.2013 tarihli Danıştay görüşü ve 09.10.2013 tarihli İçişleri Bakanlığı oluru ile
Ödemiş Belediyesi idari yetki alanı dâhilinde evsel katı atıkların toplanması, taşınması,
ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili hizmetlerin
tamamını içeren Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetimi Tesisleri Yapımı ve İşletilmesi İşi İmtiyaz
Sözleşmesi 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesine istinaden imzalanarak
28.11.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren On
Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un “Yürürlük” başlıklı 36’ncı
maddesinde, Kanunda yer alan birçok hükmün ilk mahalli idareler genel seçiminde yürürlüğe
gireceği belirtilmiştir. 6360 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte büyükşehir
belediyelerinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, imtiyaz sözleşmesinde öngörülen
evsel katı atıkların toplanması ve transfer istasyonlarına kadar taşınması işlerinin ilçe
belediyelerine, evsel katı atık bertaraf tesislerinin yapımı ve işletilmesi ise büyükşehir
belediyelerinin görev ve sorumluluğuna bırakılmıştır.
İzmir Büyükşehir Belediyesince İzmir Valiliği Devir, Tasfiye ve Paylaştırma
Komisyonu Başkanlığına hitaben düzenlenen 17.06.2016 tarihli talep yazısı ekinde yer alan
Protokol hükümleri doğrultusunda söz konusu imtiyaz sözleşmesi kapsamında doğan tüm hak
ve yükümlülüklerin ilgili İdareler arasında paylaştırılması talep edilmiştir. İzmir İli Devir
Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu’nun 10.08.2016 tarih ve 41/8 sayılı kararıyla, imtiyaz
sözleşmesinin katı atık yönetimi ve bertaraf tesisinin kurulması ve işletilmesi kısmına İzmir
Büyükşehir Belediyesi 09.11.2016 tarihinde taraf olmuştur. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile
imtiyaz sahibi şirket arasında imzalanan 29.03.2019 tarihli Ek Protokol ile de, imtiyaz
sözleşmesinin kapsamına Kiraz, Beydağı, Tire ve Bayındır Belediyelerinden toplanacak evsel
nitelikli katı atıklar da dâhil edilmiştir.
İmtiyaz Sözleşmesine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin taraf olabileceğine yönelik
İçişleri Bakanlığı’nın onayını talep eden Ödemiş Belediye’sinin 20.03.2015 tarihli yazısına
Bakanlığın 03.06.2015 tarihli cevabi yazısında, adı geçen imtiyaz sözleşmesi için Bakanlık
onayının daha önce verildiği belirtilerek, aynı sözleşme için yeni bir onay verilmesinin hukuken
mümkün olmadığı bildirilmiştir. Ödemiş Belediye’since Bakanlığa yazılan 21.07.2016 tarihli
ikinci bir yazı ile imtiyaz sözleşmesinin 6360 sayılı Kanun sonrası halen yürürlükte olduğunun
ve sözleşmenin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devrinin öngörüldüğü belirtilerek, Bakanlıktan
konu hakkında uygun görüş talep edilmiştir. Söz konusu yazıya Bakanlık tarafından verilen
06.10.2016 tarihli cevabi yazının ekinde Bakanlık Hukuk Müşavirliğinin ve Mahalli İdareler
Genel Müdürlüğü’nün görüşlerine yer verilmiştir. Söz konusu görüş yazılarında, konunun nihai
olarak Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu’nun yetkisinde olduğu ve komisyonca
verilecek karara göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
İzmir İli Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu’nun 10.08.2016 tarih ve 41/8 sayılı
kararında; “28.11.2013 imza tarihli sözleşme gereğince atıkların değerlendirme ve bertarafına
ilişkin idarelere ait hak ve yükümlülüklerin 28.11.2013 imza tarihli sözleşme ile İzmir
Büyükşehir Belediyesi’nin 17.06.2016 tarih ve 1269 sayılı yazısı ekinde yer alan Ek Protokol
hükümleri kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Ödemiş Belediyesi’ne devrine karar
verildiği” ifade edilmiştir.
6360 sayılı Kanun’un geçici 1’inci maddesinin sekizinci fıkrasında, “Bu Kanunla
büyükşehir ilçe belediyesi olan belediyelerce yürütülen su, kanalizasyon, katı atık depolama ve
bertaraf, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve
itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere personel, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bu
hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları, komisyonca ilgisine göre
büyükşehir belediyesi ile ilgili bağlı kuruluş arasında paylaştırılır.” hükmü bulunmaktadır.
Söz konusu imtiyaz sözleşmesinin 6360 sayılı Kanun’un 06.12.2012 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanması sonrası 28.11.2013 tarihinde imzalanmış olması dikkate alındığında,
söz konusu devir işleminin Büyükşehir Belediyesinin hak ve menfaatleri gözetilmeden itirazsız
ve hukuki süreç işletilmeden yapılmış olması kabul edilebilir bir durum değildir.
Mali şartları açısından benzerlerine kıyasla önemli ölçüde kamu menfaati ve evsel katı
atık toplama ve bertaraf maliyetlerinin nihai olarak su faturaları kapsamında ödenmesi
nedeniyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü su
aboneleri aleyhine hükümler içeren sözleşmenin, kurulduğu şartlar kapsamında hayata
geçirilmesinin ekonomik açıdan yapılabilir olmadığı hem Ödemiş Belediyesi hem de İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından biliniyor olmasına karşın, söz konusu imtiyaz sözleşmesinin
Kanun değişikliğine rağmen mevcut haliyle uygulanabilir kılınmaya çalışılması
anlaşılamamıştır.
Resmi olarak alınmış herhangi bir devir kararı bulunmadığı halde, Büyükşehir
Belediyesi tarafından Ödemiş Belediyesine gönderilen 11.08.2014 tarih ve 19752312-312-99-
516-65058 sayılı yazıda, Ödemiş dışında Tire, Kiraz, Beydağı ve Bayındır ilçelerinin atıklarının
da söz konusu tesise yönlendirilmesinin düşünüldüğü ifade edilmiştir. Ancak, devir işleminin
yapılıp yapılamayacağı ve ne şekilde olacağı 11.08.2014 tarihi itibariyle belli değildir. Ayrıca,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 82
iki idarenin de söz konusu yatırımın belirtilen şekilde daha büyük bir kapasite dâhilinde
yapılması noktasında mutabık oldukları yapılan yazışmalardan anlaşıldığından, mali açıdan
İdareler aleyhine böylesine ağır hükümler içeren mevcut imtiyaz sözleşmesinin “Süre uzatımını
gerektiren haller ve mücbir sebepler” başlıklı 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının (b)
bendinde, “Kamu hizmetlerinin imtiyaz yoluyla gördürülmesine cevaz veren hukuki
düzenlemeler veya bu İmtiyaz Sözleşmesi’nin konusunu ortadan kaldıran yeni yasal
düzenlemelerin yapılması,” şeklinde belirtilen mücbir sebep haline istinaden sözleşmenin
10.2’nci maddesinin son cümlesinin verdiği yetkiye dayanılarak, imtiyaz sahibi şirket
tarafından hiçbir yatırıma başlanılmamış ve imtiyaza konu tesisin kurulabilmesi için gerekli
hiçbir idari izin (ÇED olumlu raporu, faaliyet lisansı vb.) alınmamış iken, adı geçen
sözleşmenin yatırım aşamasına geçilmeden feshedilmesi gerekirdi.
Ancak sözleşmenin feshi bir tarafa, yukarıda belirtilen yazışmada belirtilen muhtemel
kapasite artışı gerekçe gösterilerek Ödemiş Belediyesi’nce imtiyaz sahibi şirkete 01.06.2015
tarihinden itibaren 12 ay süre uzatımı verilmiştir. Söz konusu 12 aylık süre 01.06.2016 tarihinde
bitiyor olmasına ve imtiyaz sözleşmesinde tesislerin kurulması ve işletilmesi kısmına ilişkin
hak ve yükümlülükler yukarıda belirtilen süreç sonucunda 10.08.2016 tarihli Komisyon
kararıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devrolunmasına karşın, yine Ödemiş Belediyesi’nce
20.10.2016 tarihli yazı ile ilk süre uzatımı yazısında da yer verilen ilave kapasite artışı ve devir
sürecinin uzaması gerekçeleriyle bu defa da 13.12.2016 tarihinden itibaren 22 ay süre uzatımı
verildiği belirtilmektedir. Halbuki ilk süre uzatımı ile birlikte, imtiyaz sahibi şirket tarafından
tesisin yapımının 01.06.2016 tarihinde tamamlanmış olması gerekmektedir. Bunun dışında,
01.06.2016 ile 13.12.2016 tarihleri arasındaki 6 ayı aşan dönem hakkında İdare’nin
tasarrufunun ne olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır.
Ödemiş Belediyesi’nce ikinci süre uzatımının verildiği 20.10.2016 tarihinde tesislerin
yapımı ve işletilmesine ilişkin yetki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde olduğundan, sözleşmenin
süresinde yerine getirilip getirilmediğinin takibinin Büyükşehir Belediyesi’nce yapılması
gerekmekte iken, Büyükşehir Belediyesi’nce konu hakkında herhangi bir değerlendirme veya
icrai davranışta bulunulmamıştır. Dahası, tesisin ilave kapasite artışlarına da içerecek şekilde
yapımının tamamlanması üzerine Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen 01.11.2021 tarihli
Geçici Kabul Tutanağında imtiyaz sahibi şirkete yer tesliminin 29.03.2019 tarihinde yapıldığı
belirtilerek, işin yapım süresinin bu tarihten itibaren başlatıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki,
imtiyaz sözleşmesi kapsamında işin yapılacağı Örnek çiftliği 1 pafta 70 ve 71 nolu parseller
Ödemiş Belediyesi tarafından imtiyaz sahibi şirkete tam ve eksiksiz bir biçimde teslim edildiği
09.12.2013 tarihli yer teslimi tutanağında kayıt altına alınmış iken, İzmir Büyükşehir
Belediyesince yer teslimi tarihinin 29.03.2019 olarak belirtilmesi sonucunda imtiyaz sahibi
şirkete haksız süre uzatımı tanındığı anlaşılmaktadır.
Tesisin ekonomik olarak yapılabilirliğinin ancak kapsam genişletilmesi sonucu ilave
kapasiteye ulaşılması halinde mümkün olduğu biliniyor olmasına ve daha tesisin yapılabilmesi
için gerekli hiçbir idari izin alınmamış iken, Ödemiş Belediyesi’nce imzalanan ve mali şartları
itibarıyla idare aleyhine ölçüsüz hükümler içeren bir imtiyaz sözleşmesine, İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nce her hangi bir şerh ve itiraz kaydı konulmaksızın taraf olunması sonucu
Belediyenin önemli boyutta gelir elde edebileceği katı atıkların bertarafı işinden düzenli gelir
elde edilmesi bir tarafa, Belediyenin bir çok ihtilaf içeren hukuki sürecin içine dahil edilerek
önemli boyutta mali tazminat talebi içeren bir tahkim davasına muhatap kalınmasına sebebiyet
verilmiştir.
Diğer taraftan, İmtiyaz Sözleşmesinde belirtilen usul izlenmeksizin Ek Protokol ile
imtiyaz sahibi firmaya mali avantaj sağlanmıştır. Ödemiş Belediyesince 28.11.2013 tarihinde
imzalanan İmtiyaz Sözleşmesine İzmir Büyükşehir Belediyesince 09.11.2016 tarihinde
imzalanan üçlü protokol dâhilinde taraf olunmuş, imtiyaz sahibi şirket ile Büyükşehir
Belediyesi arasında mahalli idareler seçiminden bir gün önce ve aday olmayacağı kesin olan
Başkan tarafından 29.03.2019 tarihinde imzalanan Ek Protokolle imtiyaz sözleşmesinin
kapsamına Ödemiş dışında Kiraz, Beydağ, Tire ve Bayındır ilçelerinden çıkacak evsel atıkların
da dâhil edilmesine karar verilmiştir.
İmtiyaz sözleşmesinin “Sözleşmede değişiklik yapılması ve ek hüküm konulması”
başlıklı 33’üncü maddesinde, “Sözleşme değişikliklerinde tarafların mutabakata varması
halinde söz konusu değişiklik Danıştayın görüşü İçişleri Bakanlığının kararı ve Belediye
Meclisinin değişiklik metninin onayına ilişkin kesinleştiği tarihte yürürlüğe girer.” hükmü yer
almaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini genişleten Ek
Protokol hükmü, imtiyaz sözleşmesinin hükümlerinde değişiklik anlamına geldiğinden dolayı,
bu şekilde Ek Protokol düzenlenebilmesi için, imtiyaz sözleşmesinde sözleşme değişikliği için
öngörülen görüş ve onayların alınması gerektiği halde, öngörülen süreçler işletilmeksizin Ek
Protokol’ün imzalandığı görülmüştür.
Kamu idaresi tarafından, imtiyaz sözleşmesinin 30.2’nci maddesinde, diğer
belediyelerin katı atıklarının iş bu sözleşme uyarınca tesise verilmesine engel olunmayacağına
dair hüküm bulunduğu gerekçesiyle Ek Protokol ile gerçekleştirilen kapsam genişletilmesinin
bahse konu sözleşme maddesi kapsamında yapılmış olduğu ifade edilerek, söz konusu Ek
Protokol hükmü ile getirilen düzenlemenin sözleşme değişikliği olarak değerlendirilemeyeceği,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 84
bunun ancak sözleşmenin belirtilen maddesinin uygulamasından ibaret olduğu ifade edilmiştir.
Kamu idaresi bu savına, İçişleri Bakanlığından alınan 06.10.2016 tarih ve 22013 sayılı görüş
yazısı dayanak tutulmuştur. Ancak burada diğer ilçe belediyelerinin katı atıklarının da tesise
kabulüne izin verilmesinin dışında, yukarıda adı geçen dört ilçe belediyesinin katı atıklarının
da tesise yönlendirilmesine yönelik İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yükümlülük altına
sokulmuş olmasının aynı hukuki sonuçları doğurmayacağı ve sözleşme uygulaması açısından
aynı anlama gelmediği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, Ek Protokol’de yer verilen
düzenlemede belirtilen dört ilçe belediyesinin katı atıklarının da tesise teslim edilmesi
gerektiğine yönelik ifadeye Ek Protokol’de bir yükümlülük olarak yer verilmiş olması
nedeniyle, bu düzenlemeyle imtiyaz sözleşmesinin sadece Ödemiş Belediyesin katı atıklarından
ibaret olan kapsamında değişikliğe gidilmiş olduğu değerlendirildiğinden, kamu idaresinin bu
yöndeki cevabı geçerli bulunmamıştır. Ayrıca, cevaba dayanak olarak gösterilen Bakanlık
görüş yazısı da Ek Protokol imzalanmadan çok önce, imtiyaz sözleşmesinin devrine ilişkin
Protokol düzenlenmezden evvel Ödemiş İlçe Belediyesince bahse konu devir işleminin
yapılabilmesi için Bakanlığın yeni bir onayının alınıp alınmasına gerek olmadığı hakkında
Bakanlık’tan görüş talebine ilişkindir. Bakanlık tarafından Ödemiş İlçe Belediyesi’ne hitaben
yazılan kamu idaresi cevabına konu yazıda, Bakanlığın İmtiyaz Sözleşmesi imzalanmadan önce
sözleşmeye onay verdiği, devir işlemlerini yürütme yetkisinin 6360 Sayılı Kanun kapsamında
İl Valilikleri bünyesinde kurulacak Tasfiye ve Devir Komisyonlarında olduğuna dikkat
çekilerek, Bakanlığın bu aşamada yeni bir onay vermesini gerektirir bir durum olmadığı ifade
edilmiştir. Dolayısıyla, cevapta yer verildiği gibi İçişleri Bakanlığı’nın 29.03.2019 tarihinde
imzalanan Ek Protokol hakkında olumlu görüşünün veya onayının bulunduğu ifadesi gerçeği
yansıtmamaktadır.
Bunun dışında, 28.11.2013 tarihinde imzalanan imtiyaz sözleşmesinde, imtiyaz sahibi
şirket tarafından Ödemiş Belediyesi’ne ödenecek katkı payı, tesisin işletilmesinden elde
edilecek net karın %6’sı olarak belirlenmiştir. 6360 sayılı Kanun değişikliği ile işin gelir getirici
kısmının (atıkların geri dönüşüme tabi tutularak enerji elde edilmesi) tamamı Büyükşehir
Belediyesinin, maliyet içeren kısmının (evsel katı atıkların atıkların toplanması ve taşınması
işi) tamamı ise Ödemiş Belediyesi’nin yetki alanında kalmış ve imtiyaz sözleşmesinin kapsamı
da Belediyeler arasında Kanuni düzenlemeye uygun bir biçimde pay edilmiş iken, 09.11.2016
tarihinde imzalanan Protokol ile imtiyaz sahibi şirket tarafından ödenecek katkı payının sadece
%3,8’inin Büyükşehir Belediyesi’ne, kalan %2,2’sinin ise Ödemiş Belediyesine ödenmesine
karar verilmesinin ekonomik gerekçesi anlaşılamamıştır. Hatta, hal böyle iken, Büyükşehir
Belediyesi tarafından imzalanan Ek Protokol ile imtiyaz hakkının kapsamı genişletilerek
imtiyaz sahibi şirkete mali avantaj sağlanmasının yanında, Büyükşehir Belediyesi’ne ödenecek
katkı payı oranında da herhangi bir artış yapılmamıştır.
Büyükşehir Belediyesinin önceki yıllarda benzer atık bertaraf tesislerinin kurulup
işletilmesine ilişkin akdettiği sözleşmelerin mali şartlarına aşağıdaki tabloda özet olarak yer
verilmiştir. Söz konusu tabloya bakıldığında, Büyükşehir Belediyesinin bu sözleşmelerden
düzenli kira geliri elde ettiği, bazı sözleşmelerde ise kira gelirinin yanında elde edilen hasılat
üzerinden Büyükşehir Belediyesine pay verilmesini öngören hükümlere yer verildiği
görülmüştür. Üstelik ilgili atık tesislerinin tamamında Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim
Tesisi Yapımı ve İşletilmesi İşi’nden farklı olarak, kurulacak tesisin yapım maliyetinin işletici
tarafından karşılanacağı da ayrıca hüküm altına alınmıştır.
Tablo 9:Atık Yönetim Tesisleri Yapım ve İşletme Sözleşmeleri Mali Şartlarının Karşılaştırması
Tesis Adı 2022 Yılı
Kira Bedeli
(TL)
Sözleşmesind
e Öngörülen
Katkı Payı
2022 Yılı İçin
Tahsil Edilen
Katkı Payı (TL)
Sözleşmesi
nde
Öngörülen
İşletme
Süresi
Büyükşehir
Belediyesince
Sözleşme Süresince
Ödenecek Yatırım
Maliyeti (TL)
Harmandalı
Düzenli Depolama
ve Enerji Üretim
Tesisi
178.471,56 % 59,9
(Cironun)
260.102.452,96 15 YIL Yok
Bergama Entegre
Katı Atık Yönetim
Tesisi
2.707.611,4
8
Yok Yok 15 YIL Yok
Ödemiş Entegre
Katı Atık Yönetim
Tesisi
Yok % 3,8
(Net Karın)
Yok 27 YIL 1.174.407.282,59
Menderes Entegre
Katı Atık Yönetim
Tesisi
6.247.422,8
2
Yok Yok 15 YIL Yok
Tıbbi Atık
Sterilizasyon Tesisi
229.755,63 % 25,5
(Cironun)
11.336.915.96 10 YIL Yok
Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisinin Yapım ve İşletilmesi İşi imtiyaz
sözleşmesi mali şartlarının diğer benzer tesislerin sözleşmelerinde yer verilen mali şartlara
kıyasla ne denli olumsuz olduğu açık bir biçimde ortada iken, Büyükşehir Belediyesi ile imtiyaz
sahibi arasında 29.03.2019 tarihinde imzalanan Ek Protokol ile imtiyazın kapsamına dört
ilçenin evsel katı atıklarının Büyükşehir Belediyesi’nin yükümlülüğü olarak ayrıca dâhil
edilmesi, söz konusu imtiyaz sözleşmesini Büyükşehir Belediyesi için mali açıdan
sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır.
İmtiyaz sözleşmesinin taraflara yüklediği hak ve yükümlülüklerin orantılı olması,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 86
taraflardan birine ifası zor ve aşırı külfet yüklememesi, böylece sözleşmenin kurulması sonrası
yürütümünde de hukuk güvenliği teminatını ilkesinin korunması gerekir. Bu kapsamda,
sözleşme değişiklikleriyle taraflara sağlanan hak ve yükümlülüklerde keyfiliğe karşı uygun bir
korunma sağlanması, verilen yetkinin icrası sonrası da bahse konu ölçünün korunmuş olması
önemlidir. Ödemiş Entegre Katı Atık Yönetim Tesisinin Yapım ve İşletilmesi İşi imtiyaz
sözleşmesinde sonradan yapılan değişikliklerde, taraflarından biri olan İdare (Büyükşehir
Belediyesi) aleyhine hakkaniyet ve adalet ilkesine aykırı hükümlerin konulması ve bunun mali
açıdan katlanılamayacak boyutlara ulaşması, bu yetkiyi İdare adına kullanan kamu görevlilerini
Kanunlar karşısında sorumlu duruma düşürdüğü değerlendirilmektedir.
Büyükşehir Belediyesi imzalanan protokoller neticesinde herhangi bir ilave gelir veya
menfaat de elde edememiştir. İmtiyaz sözleşmesinde yapım maliyetinin tam maliyet hesabı
kapsamında amortisman oranları dikkate alınarak Büyükşehir Belediyesi tarafından ödeneceği
düzenlenmiş olması nedeniyle imtiyaz sahibi şirket tarafından 01.07.2021-31.12.2021 tarihleri
arası dönem için tesisin yapımı ve işletilmesi karşılığı olarak 15.04.2022 tarih ve 2022-M004
sayılı yazı ekinde imtiyaz sahibi şirket tarafından düzenlenen 01 nolu hakedişle 124.823.418,93
TL, 2022 yılı ilk üç aylık dönem için düzenlenen 02 nolu hakedişle de ilave 44.160.855,69 TL
tam maliyet hesabı kapsamında talep edilmiştir.
İmtiyaz sahibi şirketin sözleşme hükümleri gereği yaptığı yazılı ödeme taleplerinin
Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanmaması sonucu imtiyaz sözleşmesinin “Tahkim”
başlıklı 34’üncü maddesi ve eki Tahkim Sözleşmesi hükümleri kapsamında imtiyaz sahibi
şirket tarafından İzmir 3.Noterliğinden 20.06.2022 tarih ve 18484 yevmiye numaralı ihtarname
çekilerek tahkim süreci başlatılmıştır. Sonrasında, hakem heyeti başkanının 17. Asliye Hukuk
Mahkemesince belirlenmesi sonrası tahkim yargılamasına geçilmiş ve imtiyaz sahibi şirket
tarafından Tahkim Kurulu Başkanlığına hitaben düzenlenen 06.02.2023 tarihli dilekçede
imtiyaz sahibinin Büyükşehir Belediyesinden talepleri belirtilmiştir. Söz konusu dilekçenin
ekinde yer verilen özel amaçlı yeminli mali müşavir raporuna istinaden imtiyaz sahibi şirket,
2020, 2021 ve 2022 yılları içinde yapmış olduğu yatırım harcamalarının ilgili mevzuat
kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulması sonrası 2022 yılı sonu itibarıyla toplam
amortisman bedeli olarak hesap ettiği 351.038.466,47 TL’den, tesisin işletilmesi sonucu elde
edilen 79.103.689,43 TL gelir tutarının düşülmesi sonucu kalan bakiye 271.934.777,04 TL’nin
ödeme zamanına kadar işleyecek faizleri ile birlikte tam maliyet hesabı kapsamında Büyükşehir
Belediyesince ödenmesini talep etmiştir.
İmtiyaz sahibi şirket tarafından yatırım harcamaları tutarının amortisman yöntemiyle
tüketilmesine kadar sözleşme hükümlerine istinaden yapılacak tam maliyet hesabı kapsamında
Büyükşehir Belediyesinden ödeme talep edilecektir. Ancak Belediyenin aynı dönemlerde ihale
ettiği diğer evsel katı atık bertaraf tesisi kurulması ve işletilmesine ilişkin sözleşmelerde (benzer
kapasitede ve dönemde yapılan Bergama Katı Atık ve Yönetim Tesisi gibi) ise Büyükşehir
Belediyesine böyle bir mali külfet yüklenmemekte, aksine Büyükşehir Belediyesince bu
işletmelerden her yıl kira geliri elde edilmektedir.
Kamu idaresi tarafından yukarıda yapılan değerlendirmelere iştirak edilmediği,
Büyükşehir Belediyesince alınacak payın tesisin işletilmesinden elde edilecek gelir ve
dolayısıyla kar oranıyla doğru orantılı olması sebebiyle imzalanan Protokoller ile sözleşme
taraflarının hak ve alacaklarında dezavantajlı değişikliğe gidilmediği ifade edilmiştir. Ayrıca,
Ödemiş EKAY tesisinin işletilmesi ve devrine ilişkin sözleşmenin Belediye’nin işletmesini
devrettiği diğer entegtre katı atık yönetim tesislerinden tasarım, teknoloji ve kapasite açısından
farklılık arzediyor olması nedeniyle karşılaştırılmaya elverişli olmadığı belirtilmiştir.
İmtiyaz Sözleşmesinin bütünü değerlendirildiğinde, imtiyaz sahibi firmanın Ödemiş
Belediyesine olan yükümlülüğü evsel atıkların toplanması ile sınırlı kalmakta ve ilave dört
ilçenin atıklarının sözleşme kapsamına alınması imtiyaz sahibi firmanın Ödemiş Belediyesine
olan yükümlülüğünde herhangi bir değişim meydana getirmemektedir. Ancak bu sözleşme
değişikliği ile tesise gelen atık miktarı önemli miktarda artmakta, tesisin gelir oluşturma
kapasitesi de doğrudan gelen atık miktarına bağlı olduğundan, tesisin işletilmesinden elde
edilen gelirin bu genişleme ile önemli ölçüde arttığı açıktır. Dolayısıyla, İmtiyaz Sözleşmesine
dört ilçenin atıklarının ayrıca dahil edilmesinin İzmir Büyükşehir Belediyesinin yetkisinden
kaynaklanıyor olması ve tesisin işletilmesinden elde edilen gelir bu ilave atık miktarı ile önemli
ölçüde artmış olması nedeniyle, bahse konu gelir artışı nedeniyle tesisin işletilmesinden elde
edilecek kardan İzmir Büyükşehir Belediyesinin alması gereken payın bu artışa uygun biçimde
oransal olarak artırılmış olması gerekmekte iken, yapılan Ek Protokol hükümlerinde bu
durumun göz ardı edilmiş olması nedeniyle İdare cevabı yerinde görülmemiştir. Ayrıca,
Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanlığından alınan verilere
göre, Ödemiş EKAY ile Bergama EKAY tesislerinin 2022 yılı içerisinde kabul ettikleri evsel
katı atık miktarları ile bu atıkların bertarafından elde ettikleri gelirlerin birbirine çok yakın
olduğu ve adı geçen tesislerin mekanik ayırma ünitesi kapasitelerinin ve kurulu üretim
güçlerinin birbirine çok benzer olduğu görüldüğünden, Kamu idaresinin bu yöndeki ifadesinin
geçerli ve yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır.
Kamu idaresi tarafından, “Ayrıca İmtiyaz Sözleşmesinin imzalanmasının öncesinde ve
sonrasında Ödemiş Belediyesince gerçekleştirilen işlemlere (alınan görüş ve onaylar, süre
uzatımları, vb.) yönelik bulguda yer alan hususlara Ödemiş Belediyesince yanıtlanması daha
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 88
doğru olacaktır.” şeklinde cevap verilmiştir. Ancak açık bir biçimde yer ifade edildiği üzere,
Ödemiş Belediyesince verilen ikinci süre uzatım kararının tarihi 20.10.2016’dir ve bu karar ile
imtiyaz sahibi şirkete 13.12.2016 tarihinden itibaren 22 ay süreyle yeni bir süre uzatımı
verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, her ne kadar bu karar Ödemiş İlçe Belediyesi tarafından
alınmış olsa da, imtiyaz sözleşmesinin İzmir Büyükşehir Belediyesine devrini öngören
komisyon kararının 10.08.2016 tarihli olması ve bu Karara istinaden düzenlenen Protokol’ün
09.11.2016 tarihinde imzalanmış olması nedeniyle, bu tarihten sonra (süre uzatımı başlangıç
tarihi 13.12.2016 olarak belirtilmiştir) tesisin kurulumuna ilişkin kullanılacak hüküm ve
tasarrufların (süre uzatımı verilmesi gibi) İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisine geçmiş
olduğu açık olmasına karşın, bu konuda Ödemiş İlçe Belediyesince alınmış karara İzmir
Büyükşehir Belediyesinin kayıtsız kalması ve ortaya çıkan yetki tecavüzüne karşı herhangi bir
hukuki işlemde bulunulmamış olması Ödemiş Belediyesince değil İzmir Büyükşehir
Belediyesince cevaplanması gereken bir husustur. Benzer şekilde, tesise ait Geçici Kabul
Tutanağı 01.11.2021 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesince düzenlenmiş olduğundan, bu
konuda yer verilen tespite Ödemiş İlçe Belediyesince cevap verilmesi gerektiği yönündeki
Kamu idaresi ifadesine katılmak mümkün olmamıştır.
Şirketin hakediş tutarlarına ilişkin idare ile yüklenici arasında ihtilaf oluşması nedeniyle
konu Tahkim Kuruluna taşınmıştır. Yüklenici 2021 yılı için bertaraf bedeli olarak 2.015,83
TL/ton TL talep eder iken Tahkim Kurulu 339,72 TL/ton, 2022 yılı için 1.007,92 TL/ton talep
eder iken Tahkim Kurulunca 158,00 TL/ton ödenmesine karar verilmiştir. Yüklenici 2021 yılı
için 124.823.587,80 TL talep eder iken Tahkim Kurulu 21.036.121,79 TL, 2022 yılı için
124.823.587,80 TL talep eder iken Tahkim Kurulunca 31.912.224,35 TL ödenmesine karar
verilmiştir. 2023 yılına ilişkin olarak ise yüklenici talebi 2021 ve 2022 yılı Tahkim sürecinin
devam etmesi nedeniyle reddedilmiştir. Tahkim sonucunda Hakem Heyetince, yüklenicinin ton
başına talep ettiği ücretin yaklaşık altıda biri oranına tekabül eden ücretin verilmesine karar
verilmiştir. Yüklenicinin talep ettiği tutar ile Hakem Heyeti kararında belirlenen ücret
arasındaki farklılığın nedeninin amortisman sürelerinin hesabıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
İmtiyaz sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde gerekli görüşler ve onaylar
alınmaksızın bir kamu hizmetine ilişkin imtiyaz alanının genişletilmesi mümkün
olamayacağından bu işlemlerde görevli ve yetkili olanlar hakkında gerekli idari ve adli sürecin
işletilmesi istenmiştir. 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan tespite istinaden
12.09.2023 tarih ve 346 sayılı olur ile Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kuruluna verilen görev
çerçevesinde dönemin Daire Başkanı, Genel Sekreter Yardımcısı ile Genel Sekreteri hakkında
disiplin soruşturması açılmış, 657 sayılı Kanun’un 127’nci maddesinin son fıkrası gereği eylem
tarihinden itibaren iki yıl geçmesi nedeniyle disiplin cezası uygulanamadığı anlaşılmıştır. Bu
kişilerle ilgili adli sürecin işletilmesi için Valiliğe yazı yazılmış, 30.01.2024 tarihi itibariyle
henüz ön inceleme raporu gelmemiştir. Ancak Ek protokolde imzası olan Belediye Başkanı
hakkında her hangi bir idari/adli süreç işletilmemiştir. Yükleniciye 14.12.2023 tarih ve 1689586
sayılı yazı ile “İmtiyaz Sözleşmesinin süre bitiminden önce devir” başlıklı 22’nci maddesi
gereğince tesisin bedeli mukabili idareye devredilmesine ilişkin görüşünü bildirmesi istenmiş
olup, işletme tarafından olumsuz cevap verilmiştir.
Sonuç olarak, imtiyaz sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde gerekli görüşler ve
onaylar alınmaksızın bir kamu hizmetine ilişkin imtiyaz alanının genişletilmesi mümkün
olamayacağından 2019 yılındaki Ek protokolde imzası olan üst yönetici Belediye Başkanı
hakkında idari ve adli sürecin işletilmesi, var olan tahkim sürecinde imtiyaz sözleşmesinin
“Süre bitiminden önce devir” başlıklı 22’nci maddesinin İdareye tanıdığı yetki çerçevesinde,
şirket ile görüşmelerin devamının sağlanması, mümkün olduğu takdirde sözleşmenin İdarenin
haklarını koruyacak şekilde revize edilerek gerekli görüş ve onayların alınması, Tahkim kurulu
kararında belirtilen hususlara uyularak ödemelerin yapılması ve Tahkim Kurulu kararında
İdarenin katılmadığı hususların yargıya taşınarak sürecin işletilmesi sağlanmalıdır.
BULGU 28: Modüler Sistem ve Akıllı Tuvaletlerin Bakım, Onarım ve İşletmeciliği
İşinde Hatalı Uygulamaların Bulunması
Modüler sistem ve akıllı tuvaletlerin bakım, onarım ve işletmeciliği işinde, teknik
şartnamede öngörülen cezai şartın uygulanmadığı, yazılım verileri ile kasa fişleri bilgileri
arasında uyumsuzluk bulunduğu ve kontrol teşkilatı, muayene ve kabul komisyonu ile ihale
komisyonu oluşturulmasının hatalı yapıldığı görülmüştür.
2022/1256953 ihale kayıt numaralı ve 43.918.000,00 TL sözleşme bedelli “Modüler
Sistem Tuvalet ve Bebek Bakım Alanları ile Akıllı Tuvaletlerin Bakım, Onarım ve İşletmeciliği
Hizmeti” ihalesi; 21 adet modüler sistem tuvalet ve bebek bakım alanı ile 19 adet akıllı tuvalet
olmak üzerek toplam 40 tuvaletin on iki aylığına bakım, onarım ve işletmeciliğini
kapsamaktadır.
A) Teknik Şartnamede Öngörülen Cezai Şartın Uygulanmaması
Teknik şartnamede öngörülen ceza şartın gerçekleşmesine rağmen yaptırıma ilişkin
hükümlerin uygulanmadığı görülmüştür.
Teknik Şartname’nin “Kapsam” başlıklı 2’inci maddesinde, işin yapılacağı yerler
sıralanmış, “İşin Başlama Tarihi, Süresi ve Planı” başlıklı 3’üncü maddesinde, her bir yer için
yaz ve kış mesai saatleri düzenlenerek bu saatlere göre hizmet alınacağı belirtilmiş, “İşin
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 90
Yürütülmesi, Hata ve Eksiklerin Bildirimi ile Cezalar” başlıklı 16.3’üncü maddesinde de,
modüler sistem tuvaletlerin geç açılması veya erken kapatılmasının, özel aykırılık hali olduğu,
ilk sözleşme bedeli üzerinden on binde 2 oranında ceza kesileceği ve aynı aykırılık hali için
aykırılık sayısı 40’a ulaştığında ise 4735 sayılı Kanun’un 20’nci maddesinin (b) bendine göre
protesto çekmeye gerek kalmaksızın sözleşmenin feshedileceği düzenlenmiştir. Sözleşme’nin
“Sözleşmeye Aykırılık Halleri, Cezalar ve Sözleşmenin Feshi” başlıklı 16.1.2’inci maddesinde
de modüler sistem tuvaletlerin geç açılması veya erken kapatılmasının özel aykırılık hali
olduğu, ilk sözleşme bedeli üzerinden on binde 2 oranında ceza kesileceği ve aynı aykırılık hali
için aykırılık sayısı 40’a ulaştığında ise 4735 sayılı Kanunun 20’nci maddesinin (b) bendine
göre protesto çekmeye gerek kalmaksızın sözleşmenin feshedileceği yer almıştır.
Yapılan incelemede, modüler sistem tuvaletlerin açılış ve kapanış saatlerinde, teknik
şartnamede belirtilen yaz ve kış mesai saatlerine uyulmadığı, bazı tuvaletlerin geç açılıp erken
kapatılmasına rağmen öngörülen cezai şartın uygulanmadığı tespit edilmiştir. Ceza maddesi
incelendiğinde, gecikme cezasının günlük olup olmadığı ile cezai yaptırıma tabi tutulacak her
bir yer için mükerrer cezanın uygulanıp uygulanmayacağının somut olarak belirlenmediği
görülmüştür. Kamu ihaleleri, yükümlülükleri ihaleden önce bilinen ve yaptırımları, cezaları ve
diğer hususları göz önünde bulundurularak teklif verilen bir süreçtir. Dolayısıyla ihale öncesi
belirlenen cezai şartlara iş süresince uyulmaması halinde cezai işlemler uygulanmalıdır. Diğer
taraftan ihale dokümanında yer alan hükümlerin öngörülebilir, belirli ve tartışmaya mahal
vermeyecek şekilde olması gerekir.
Kamu İdaresi cevabında, tuvaletlerde kullanılan takip sisteminin, açılış ve kapanış
saatlerinin kontrolünde tek başına yeterli bir veri sağlanamadığı, farklı kaynaklardan da bilgi
edinildiği, sistemin arızalanıp verilerin geç iletilmesine ve aksaklıklara neden olabildiği,
bulguda belirtilen aksaklıların giderilmesi kapsamında yüklenici firma ile görüşmeler yapıldığı,
yazılım kaynaklı sorunların giderilmesine başlandığı, tüm iş ve işlemlerin 2024 yılı içerisinde
yapılacağı belirtilmiştir.
Açılış kapanış saatlerine uyulmaması sonucu teknik şartname ve sözleşmede öngörülen
ceza hükmünün uygulanması ile yaptırıma ilişkin hükümlerin anlaşılabilir, öngörülebilir ve
uygulanabilir olması gerekmektedir.
B) Kasa Fişleri ile Yazılım Verisi Bilgileri Arasında Uyumsuzluk Bulunması
Modüler tuvaletlerden elde edilen nakit hasılat kasa fişleri ile yazılım verisi bilgileri
arasında uyumsuzluk bulunduğu görülmüştür.
Teknik şartnamenin, “Turnike Yazılım Takip ve Programı Özellikleri” başlıklı 4.3.1.
maddesinde, tuvaletlerde bulunan para sayım ve personel takip cihazlarının, turnike kasasına
giren para sayımını yapması gerektiği, 4.3.18. maddesinde, hasılat butonuna basıldığında
paranın kasalardan alındığına dair verinin kontrol yazılımına iletilmesi gerektiği, 4.3.22.
maddesinde, hasılat butonuna basıldığında o anki hasılatı gösteren verilerin termal yazıcı çıktısı
ile para toplamaya gelen görevliye verileceği, 4.3.23. maddesinde kasa fişleri üzerinde WC adı,
fiş numarası, kasa tutarı, saat ve tarih bilgilerinin yer alması gerektiği belirtilmiştir. Yine aynı
Teknik Şartname’nin “Kontrol Yazılımı” başlıklı 4.4.1. maddesinde, kontrol yazılımı, idarenin
WC’lerdeki hasılat değerlerini, saatler, günler ve aylar bazında kullanım sıklığı değerlerini
okuyabildiği yazılım olarak tanımlanmış, 4.4.12. maddesinde ise, idarenin kontrol yazılımından
hasılat miktarlarını tablo olarak görmek için veri giriş alanlarına sahip olacağı düzenlenmiştir.
Modüler tuvaletlerden elde edilen nakit hasılatlar, idarenin veznesine kaşa fişleri ile
birlikte teslim edilmektedir. Kasa fişleri ile yazılım verilerinin karşılaştırılması sonucu yapılan
incelemede, bazı tuvaletler için kasa fişlerinde yer alan tahsilat bilgilerinin yazılım verilerinde
yer alan tahsilat bilgilerinden farklı olduğu görülmüştür. Bu durumun nedeni olarak, söz konusu
tuvaletlerde turnike kasasına giren para yerine, turnike geçişlerinin sayıldığı, yıl içerisinde
tuvalet giriş ücretlerine zam yapılması sonucunda da bu tuvaletlerin geçmiş yazılım hasılat
verilerinin değişikliğine sebep olduğu ifade edilmiştir. Bu durum hasılatlara ilişkin geçmişe
dönük kontrolü imkânsız hale getirmektedir. Teknik Şartnameye göre de tuvaletlerde bulunan
para sayım cihazlarının, turnike kasasına giren para sayımını yapması gerekmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, 2 farklı turnike yazılım ve takip programının bulunduğu, bazı
modüler sistelemlerde kişi sayımı yapıldığı ve ücretin dönem içinde güncellenmesi sonucu fiyat
artışından kaynaklı geçmişe dönük verilerin yazılım programında güncelleme yapılmaması
nedeniyle termal yazıcılardan alınan fişler ile para sayım tutanakları arasında bir uyumsuzluk
oluştuğu, ancak söz konusu durumun yazılımdan kaynaklandığının görüldüğü, turnikelerin
vatandaş geçiş sistemi ile ilgili kartları değiştirilerek standart hale getirildiği, belirtilen
aksaklıların giderilmesi kapsamında yüklenici firma ile görüşmeler yapıldığı, bunun sonucunda
yazılım kaynaklı sorunların giderilmesine başlandığı, 2025 yılı teknik şartnamesinde
yazılımdan kaynaklı tüm aksaklıklar giderileceği belirtilmiştir.
Yazılım hasılat verilerinde uyumsuzluğa neden olan turnike geçişlerinin sayıldığı para
sayım cihazlarının, teknik şartnameye uygun olarak turnike kasasına giren para sayımını
yapması ve yazılımdan kaynaklı aksaklıkların giderilmesi gerekmektedir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 92
C) Kontrol Teşkilatı, Muayene ve Kabul Komisyonu ile İhale Komisyonu
Oluşturulmasında Hatalı Uygulamaların Bulunması
Kontrol teşkilatında görev alan kişilerin, muayene ve kabul komisyonunda da görev
aldığı ve belediyenin doğrudan hizmet alımı kapsamında çalıştırdığı personellerini, ihale
komisyonu ile muayene ve kabul komisyonunda görevlendirdiği görülmüştür.
Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde, kontrol
teşkilatı, idare tarafından işlerin denetimi için idare içinden görevlendirilmiş bir kişi veya bir
komisyonu ve/veya idare dışından bu işleri yapmak üzere görevlendirilen gerçek veya tüzel kişi
veya kişiler olarak tanımlanmıştır. Hizmet Alımları Muayene ve Kabul Yönetmeliği’nin
“Muayene ve kabul komisyonlarının kuruluşu” başlıklı 5’inci maddesinde, muayene ve kabul
komisyonlarının, yetkili makam tarafından, biri başkan olmak üzere en az üç kişiden
oluşturulacağı. işin önemi ve özelliği dikkate alınarak komisyonun üye sayısı, toplam sayı tek
olmak üzere yeteri kadar arttırılabileceği, bu komisyonlarda görevlendirilecek olanların
tamamının işin uzmanı olmasının zorunlu olduğu, ancak ilgili idarede yeterli sayıda veya işin
özelliğine uygun nitelikte uzman personel bulunmaması durumunda, 4734 sayılı Kanuna tabi
idarelerden uzman personel görevlendirilebileceği ve işin denetiminde bulunan kontrol teşkilatı
üyelerinin, muayene ve kabul komisyonlarında üye olarak görev alamayacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İhale Komisyonu” başlıklı 6’ncı maddesinde,
ihale yetkilisinin, biri başkan olmak üzere, ikisinin ihale konusu işin uzmanı olması şartıyla,
ilgili idare personelinden en az dört kişinin ve muhasebe veya malî işlerden sorumlu bir
personelin katılımıyla kurulacak en az beş ve tek sayıda kişiden oluşan ihale komisyonunu,
yedek üyeler de dahil olmak üzere görevlendireceği, ihaleyi yapan idarede yeterli sayı veya
nitelikte personel bulunmaması halinde, 4734 sayılı Kanun kapsamındaki idarelerden
komisyona üye alınabileceği hüküm altına alınmıştır
Yukarıda yer alan hükümlere göre, işin denetiminde bulunan kontrol teşkilatı üyelerinin,
muayene ve kabul komisyonlarında üye olarak görev alamayacağı, ihale komisyonu ile
muayene ve kabul komisyonunda görevlendirilecek personelin, ilgili idare personeli olması
gerektiği, ihaleyi yapan idarede yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmaması halinde 4734
sayılı Kanun kapsamındaki idarelerden komisyona üye alınabileceği belirtilmiştir.
Ancak yapılan incelemede, söz konusu hizmet alımı ile ilgili kontrol teşkilatında görev
alan kişilerin, muayene ve kabul komisyonunda da görev aldığı, idarenin yeterli sayı ve nitelikte
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 93
personeli bulunmasına rağmen ihale komisyonu ile muayene ve kabul komisyonunda şirket
personellerinin görevlendirildiği görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, işin yapımı bakımından teknik ve nitelikli personelinin
olmadığı, Kamu İhale Kurumu tarafından 25/07/2018 tarihinde yayınlanan 18/07/2018 tarih ve
2018/DK.D-187 nolu Kamu İhale Kurul Kararına istinaden şirket personelinin
görevlendirildiği, bulgudaki hükümler doğrultusunda, mevzuat hükümleri gereğince gerekli iş
ve işlemlerin yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu Kamu İhale Kurulu kararında, 696 sayılı
Kararname kapsamındaki personelin, çalışmış oldukları şirketin ihale ve sözleşme sürecindeki
komisyon ve teşkilatlarında görev alabileceği belirtilmiş, doğrudan hizmet alımı kapsamında
çalıştırılan personelin belediyelerde ihale komisyon üyesi olarak görevlendirilebileceğine dair
bir hususa yer verilmemiştir. Belediyenin personel yapısı incelendiğinde de, 2023 yılı sonu
itibarıyla 4.163 memur, 39 sözleşmeli personel, 285 kadrolu işçi olmak üzere toplam 4.517
personeli olduğu, bu nedenle İdarede ihale komisyonlarına üye olabilecek yeterli sayıda
personeli bulunduğu anlaşılmaktadır. Kamu İhale Kurulu Kararında, “İhaleyi yapan idarede
yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmaması halinde, 4734 sayılı Kanun kapsamındaki
idarelerden komisyona üye alınabileceği” belirtildiğinden, şirket işçilerinin mahalli idareler
tarafından “yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmadığı,” gerekçesiyle, ihale komisyonunda
görevlendirilmesinde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Ancak söz konusu görevlendirme,
yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmaması şartına bağlanmış olduğundan, mahalli
idarelerin yeterli sayı veya nitelikte personeli mevcut iken, söz konusu görevlendirmeyi
yapmaları mümkün gözükmemektedir.
İşin denetiminde bulunan kontrol teşkilatı üyelerinin, muayene ve kabul
komisyonlarında üye olarak görev almaması ve yeterli sayı veya nitelikte personeli mevcut olan
idarenin, doğrudan hizmet alımı kapsamında çalıştırdığı personellerini, ihale komisyonu ile
muayene ve kabul komisyonunda görevlendirmemesi gerekmektedir.
BULGU 29: Reklam Üniteleri İhalesinde İhale Öncesi Yerlerin Tam Olarak
Belirlenmemesi
İdare tarafından ihale edilen “Mevcut Reklam Ünitelerinin Kiraya Verilmesi ve Yeni
Reklam Üniteleri Oluşturulması” işinde yeni tesis edilecek olan reklam ünitelerinin, ihale
öncesi idarece belirlenmiş ve idari şartname ekinde yer alan lokasyonlardan farklı yerlere
konumlandırıldığı görülmüştür.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 1’inci maddesinde,
belediyelerin kira işlerinin bu Kanun’da yazılı hükümlere göre yürütüleceği, “İlkeler” başlıklı
2’inci maddesinde de, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve
ihalede açıklık ve rekabetin sağlanmasının esas olduğu düzenlenmiştir. İdare tarafından, 2886
sayılı Devlet İhale Kanununun 35’inci maddesine göre kapalı teklif usulü ile mülkiyeti,
yönetimi ve tasarrufu altında bulunan reklam ürünleri 10 yıl süreyle kiraya verilmiştir.
Reklam üniteleri kiralama işine ait İdari Şartname’nin “Sözleşme Süresi ve Yer
Teslimi” başlıklı 5’inci maddesinde işletmecinin, yeni oluşturulacak olan reklam ünitelerini yer
tesliminden itibaren en geç dokuz ay içerisinde İdari şartnameye ekli halihazırda koordinatları
idarece belirlenmiş lokasyonlarda tamamlayıp bitirmek zorunda olduğu, “Yer Teslimi”
başlıklı 30.4’üncü maddesinde de, işletmecinin ihale sonucunda yeni oluşturulacak olan reklam
ünitelerini idari şartname eklerinde koordinatlarıyla belirlenmiş lokasyonlarda
konumlandıracağı, idarenin belirlediği noktalarda kamu kurumlarından alınacak olan izinler
verilmediği takdirde, işletmecinin yazılı olarak idareye başvuracağı, yapılacak olan inceleme
sonucunda işletmecinin idarenin onay verdiği yer ve alanlara yeni reklam ünitesini
konumlandırabileceği düzenlenmiştir.
Yukarıdaki düzenlemeden anlaşılacağı üzere, yeni oluşturulacak reklam ünitelerinin
şartnameye ekli lokasyolarda konumlandırılacağı zorunlu tutulmuş olup ancak kamu
kurumlarından izin alınamaması durumunda idarenin onayı ile yeni yerlere
konumlandırılabileceği belirtilmiştir.
Yapılan incelemede İdarenin; mülkiyeti, yönetimi ve tasarrufu altında bulunan mevcut
reklam üniteleri sayısının 931, yeni tesis edileceklerin sayının 2.770 olmak üzere toplam 3.701
adet reklam uygulaması için kiralama ihalesine çıkıldığı, ancak yeni tesis edilecek olan reklam
ürünlerinin, idari şartnameye ekli ve koordinatları idarece belirlenmiş olan lokasyonlar ile
montajı yapılan lokasyonlar arasında önemli farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. İlçe bazlı
farklılıkları gösteren ürün tipine göre sözleşme adedi ile montajı yapılan uygulamalara ilişkin
örnek tablo aşağıda gösterilmiştir.
Her ne kadar lokasyon değişikliklerinin kamu kurumlarından izin alınamaması sonucu
İdari Şartname’nin 30.4’üncü maddesi kapsamında yapıldığı ifade edilebilir ise de, ihale
öncesinde lokasyonlarla ilgili çalışmaların tamamlanarak yüklenicilerin teklifini sağlıklı
sunmalarını sağlayacak koşulların tamamlanmış olması ihalede öngörülebilirlik ve belirlilik
ilkesinin gereğidir. İdari şartnamenin 30.4’üncü maddesi kapsamında yapılan lokasyon
değişikliklerinin ihale sonrası çok sayıda olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun
2886 sayılı Kanun’un 2’inci maddesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve
zamanında karşılanması ile ihalede açıklık ve rekabetin sağlanmasının esas olduğu ilkesine
uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Lokasyon değişikliğine idarenin onayı ile izin verilse de, reklam üniteleri işinde teklifin
tutarını belirleyen lokasyonun kendisidir. Bu nedenle sonradan yapılan önemli sayıda lokasyon
değişikliklerinin ihalenin güvenilirliğini zedelediği açıktır. Nitekim ihaleye çıkılmadan önce
lokasyon bilgilerinin teknik ve hukuki altyapısının tam olarak belirlenmemesi nedeniyle
yüklenici reklam ünitelerini belirlenen lokasyonlarda konumlandıramamış ve idare ile arasında
ihtilaf olmuştur. Bu bağlamda kira tutarları süresinde ödenmemiş ve idare kira alacaklarını
tahsil edebilmek amacıyla yargı sürecini başlatmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, süreç anlatıldıktan sonra Belediye ile firma arasında oluşan ve
yargıya intikal eden olaylar hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca söz konusu ihalenin şikayete
konu edildiği, işi, İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan ön inceleme üzerine düzenlenen
03.11.2022 tarihli ve 7/78 sayılı Ön İnceleme Raporu ve eklerinin incelenmesi ile ilgili sürecin
devam ettiği belirtilmiştir. Kamu İdaresi cevabından reklam üniteleri ihalesinde yer alan
lokasyon bilgilerinin teknik ve hukuki alt yapısı oluşturulmadan ihaleye çıkılması suretiyle,
ihalede ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ile ihalede açıklık
ve rekabetin sağlanması ve belirlilik ilkesine aykırı işlem yapılmasında görevli kişilerle ilgili
Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu tarafından her hangi bir işlem yapılmadığı
anlaşılmaktadır. Bu ihalenin tüm süreçlerinde görev alan kişilerle ilgili İçişleri Bakanlığı’nın
değerlendirmesi ile Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu’nun değerlendirmesi aynı
olmayabilecektir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 96
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Söz konusu reklam üniteleri ihalesinde yer alan lokasyon bilgilerinin teknik ve hukuki
alt yapısı oluşturulmadan ihaleye çıkılması suretiyle, ihalede ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun
şartlarla ve zamanında karşılanması ile ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması ve belirlilik
ilkesine aykırı işlem yapılmasında görevli kişilerle ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi
tarafından da gerekli sürecin işletilmesi sağlanmalıdır.
BULGU 30: Zorunlu Trafik Sigortası Hizmet Alım İhalelerinde Hatalı
Uygulamalar Bulunması
Araçların zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası yaptırılması ihalesine, katılım
olmaması üzerine ihale tutarının parçalara bölünerek doğrudan temin yöntemi ile yapıldığı ve
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları
Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişikliğin dikkate alınmadığı görülmüştür.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesinde,
aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım
işlerinin bir arada ihale edilemeyeceği ve eşik değerlerin altında kalmak amacıyla mal veya
hizmet alımları ile yapım işlerinin kısımlara bölünemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
14/7/2007 tarihli ve 26582 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu
Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında
Yönetmelik’te, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası tarifelerinin
sigorta şirketlerince serbest olarak belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlenmektedir.
Aynı Yönetmelik’in “Riskli Sigortalılar Havuzu” başlıklı geçici 12’inci maddesi ile 2017
yılında riskli sigortalılar havuzu kurulmuş olup havuz kapsamındaki trafik sigortası poliçelerine
ilişkin prim ve hasarın Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca “Riskli Sigortalılar Çalışma Esasları”
başlıklı Ek-4 çerçevesinde sigorta şirketleri arasında paylaştırılacağı belirtilmiştir. Söz konusu
Yönetmelik’in 31.12.2022 tarih ve 32060 sayılı 5. mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan
değişiklik Yönetmeliği’nin ikinci maddesi ile de Yönetmeliğin eki olan Ek-4’ün 1’inci
maddesine “Kamu hizmet alımları kapsamında yapılacak ihalelere katılım olmaması ve ilgili
kamu kuruluşunun muaccel trafik sigortası prim borcu bulunmaması halinde trafik sigortası,
Havuza devredilmek üzere Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu Yönetim Kurulu tarafından milli
sigorta şirketleri arasından belirlenen bir sigorta şirketi tarafından yapılır.” cümlesi
eklenmiştir.
Yukarıda yer alan yönetmeliğe göre; Kamu kurumlarına ait resmi araçların zorunlu
trafik sigortalarının yaptırılması ihalelerine katılım olmaması ve kurumun muaccel trafik
sigortası prim borcu bulunmaması durumunda, trafik sigortaları Havuza devredilmek üzere
Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca belirlenen bir milli sigorta şirketi tarafından yapılacağı
anlaşılmaktadır.
Belediye tarafından yapılan işlemlerin incelenmesi neticesinde, 2023 yılına ilişkin
kuruma ait 1789 adet aracın (12 aylık) zorunlu trafik sigortası yaptırılması için 06.12.2022
tarihinde ihaleye çıkıldığı ancak ihaleye katılım olmadığı, bunun üzerine hizmetin 8 ay boyunca
parçalara bölünerek doğrudan temin yöntemi ile yapıldığı, kalan 4 aylık hizmet için ise tekrar
ihaleye çıkılarak ihale ile yapıldığı; 2024 yılına ilişkin kuruma ait 1788 adet aracın (12 aylık)
zorunlu trafik sigortası yaptırılması için 08.12.2023 tarihinde ihaleye çıkıldığı ihaleye katılım
olmadığı, bunun üzerine tekrar doğrudan temin yöntemine başvurulduğu görülmüştür.
Belediyeye ait resmi araçların zorunlu trafik sigortalarının yaptırılması ihalesine katılım
sağlanmaması halinde, yönetmelikte belirtildiği şekilde Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu Yönetim
Kurulu tarafından milli sigorta şirketi marifetiyle sonuçlandırılması gerekliliği Belediye
tarafından dikkate alınmayarak, ihale bedeli kısımlara bölünerek doğrudan temin yöntemi ile
yapıldığı anlaşılmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, Sigorta şirketlerinin alım vadeleri uzadıkça enflasyon
gerekçesiyle çok yüksek fiyatlar sunduklarını veya teklif vermekten imtina ettiklerini, bu
nedenle kamu kaynaklarını korumak amacıyla daha kısa vadeli alımlara çıkıldığını, kısa vadeli
alımlarda piyasa değerinde ve katılımcı teklifler sağlanabildiğini, bundan sonraki süreçlerde,
resmi taşıtların zorunlu trafik sigortalarının yaptırılmasına yönelik ihaleye katılım olmaması
durumunda, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife
Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre trafik sigortaları Türkiye Motorlu
Taşıt Bürosu aracılığıyla yaptırılacağını belirtmiştir.
Araçların zorunlu mali trafik sigortalarının 4734 sayılı Kanun’un öngördüğü şekilde
yapılması, ihalelere katılım olmaması durumunda ise yönetmelikte belirtildiği üzere Türkiye
Motorlu Taşıt Bürosunca belirlenen bir sigorta şirketi tarafından yapılması için gerekli sürecin
işletilmesi gerekmektedir.
BULGU 31: İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi
İhalesinde Teklif Değerlendirme İşlemlerinin İhale Dokümanları ve Eki Rehberlere
Uygun Yapılmaması
İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi ihale işlemleri
kapsamında gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulamasının, Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankasının (EBRD) standart satın alma dokümanları arasında yer alan Yapım Sözleşmelerinde
Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberine uygun yürütülmediği, gerçekleştirilen
aşırı düşük teklif sorgulaması sonucu mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifinin
reddedilmesine karar verilmesi sonrasında, İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme
Rehberinde yer alan hükme aykırı olarak ikinci en düşük teklif sahibinin teklifi hakkında aşırı
düşük sorgulaması yapılmayarak istekliler arasında eşit muamele ilkesine aykırı davranıldığı
ve mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifinin ihale dışı bırakılması işleminin iptali
talebiyle açtığı dava sonucu verilen mahkeme kararında belirtilen hususlara aykırı biçimde
İdarenin endişelerinin yazılı olarak aşırı düşük teklif sahibi istekliye iletilmeden değerlendirme
işlemlerinin sonuçlandırıldığı görülmüştür.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı kent içi toplu ulaşım projelerinden “İzmir Hafif
Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol-Buca arası (Hattı) Yapım İşi (İzmir Metro Projesi III)” 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Borçlanma” başlıklı 68’inci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi hükmüne istinaden, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde EBRD ile 28.07.2021 tarihinde imzalanan kredi
sözleşmesinden sağlanacak finansman ile yaptırılmaktadır.
Adı geçen yapım işinin ihalesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İstisnalar” başlıklı
3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükümleri çerçevesinde Kanun hükümlerine tabi
olmaksızın, kreditör kuruluşun satın alma politika ve kuralları ile buna istinaden çıkarılan satın
alma dokümanları ve eki Rehberler çerçevesinde iki aşamalı açık ihale usulü kullanılarak
gerçekleştirilmiştir.
28.05.2021 tarihinde yapılan 1. Aşamaya 14 aday başvurmuş, bu adaylardan 13’ünün
ihale konusu işi yapabilme konusunda mesleki, teknik, ekonomik ve mali yeterliklerinin uygun
olduğu değerlendirilerek 2. Aşama ihaleye mali tekliflerini sunmak üzere davet edilmişlerdir.
İhalenin 06.09.2021 tarihinde gerçekleştirilen 2. Aşamasına 8 istekli tarafından geçerli nitelikte
teklif sunulmuş, söz konusu 8 geçerli tekliften mali açıdan en avantajlı teklif sahibinin teklifi,
ihale komisyonu tarafından gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulaması sonucunda
06.12.2021 tarihinde alınan kararla reddedilerek, ihale ikinci en avantajlı teklif sahibi üzerine
bırakılmış ve söz konusu teklif sahibi ile 04.01.2022 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.
Mali açıdan en avantajlı teklif sahibi tarafından teklifinin ihale dışı bırakılması kararına
karşı EBRD’ye yapılan şikayet başvurusu 23.03.2022 tarihinde kreditör kuruluş tarafından
reddedilmiş olmasına karşın, İzmir 4. İdare Mahkemesi nezdinde aşırı düşük teklif
sorgulamasının Rehber hükümlerine uygun yapılmaması gerekçesiyle açılan iptal davası
sonucunda 11.03.2022 tarihinde mahkemece dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve ilk
derece mahkemesince alınan bu karar aynı gerekçelerle Danıştay 13’üncü Dairesince
onanmıştır.
Akabinde, İdare tarafından mahkeme kararının icrasına yönelik olmak üzere teklifi
reddedilen istekliden teklif fiyatları hakkında detaylı açıklama yapması 25.03.2022 tarihli yazı
ile ikinci kez istenmiştir. Söz konusu yazıda komisyon tarafından aşırı düşük olarak
değerlendirilen seçili 77 adet iş kalemine ilişkin isteklinin kaynak girdileri de belirtilmek
suretiyle detaylı fiyat analizleri teklif fiyat kapsamında sözleşmesine uygun biçimde yerine
getirebileceğini gösterir her türlü bilgi ve belgelerle birlikte sunulmuş olacak şekilde istenilmiş
ve istekli tarafından 05.04.2022 tarihinde teklif fiyat analizleri ve eki kanıtlayıcı belgeler ihale
komisyonunun söz konusu açıklama talebine istinaden sunulmuştur.
İstekli tarafından iletilen cevap ve ekleri ihale komisyonu tarafından değerlendirilmiş
ve alınan 17.06.2022 tarihli karar sonucunda, ilk karardakinin aynı ve ilave başka bir takım
gerekçelerle en düşük mali teklif sahibi isteklinin teklifi ikinci kez reddedilmiştir.
Teklifi reddedilen istekli tarafından ihale komisyonunun söz konusu bu ikinci ret
kararına karşı da idare mahkemesi nezdinde iptal davası açılmış ise de, söz konusu dava süreci
devam etmekte iken davacı konumundaki aşırı düşük teklif sahibi istekli tarafından 09.09.2022
tarihinde mahkemeye sunulan feragat dilekçesi neticesinde komisyonun ret kararı hakkındaki
yargısal süreç nihai bir karar alınamadan sonlanmıştır.
a) İkinci Aşama Tekliflerin Değerlendirilmesi Sürecinde Gerçekleştirilen Aşırı
Düşük Sorgulamasının Yapım Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi
Rehberine Uygun Gerçekleştirilmemesi
İhale komisyonu tarafından ikinci aşama tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında
gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulamasının, ihale komisyonu tarafından aşırı düşük sınır
değer tespitinden sonraki aşırı düşük teklif hakkında açıklama istenmesi ve istekli tarafından
iletilen cevabın değerlendirilmesi işlemlerinin tamamen standart satın alma dokümanları
arasında yer alan Yapım Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehber
hükümlerinden bağımsız bir şekilde yürütüldüğü, 06.12.2021 tarihli ihale komisyon kararında
aşırı düşük teklif sahibinin teklifinin reddedilmesine dayanak teşkil eden karşılaştırmalı
analizde, karşılaştırma dışı bırakılan iş kalemlerinin toplam teklif bedelinin %90’ını
oluşturmasına karşın değerlendirmeye dâhil edilmemesi nedeniyle, aşırı düşük teklif sahibi
istekli tarafından işin toplam teklif fiyatı kapsamında yapılamayacağı açık bir biçimde ortaya
konulmaksızın teklifin reddedildiği görülmüştür.
Rehber’in söz konusu 3’üncü bölümünün 4 numaralı alt başlığı altında 4 farklı aşamada
sürecin nasıl yürütüleceği belirlenmiştir.
Birinci aşamada, ihale teklif bedelleri aşırı düşük bulunan isteklilerin ihale konusu işi
sözleşme hükümleri çerçevesinde yerine getirme kabiliyetlerini komisyona her türlü şüpheden
uzak bir biçimde gösterebilmeleri amacına yönelik olmak üzere, teklif fiyatlarının içerdiği girdi
cins ve miktarlarının gerçekçi ve doğru olduğu ve mali tekliflerin 1. aşamada sunulan teknik
teklifleri ile uyumlu olduğunun sunulacak fiyat analizleri ve ek kanıtlayıcı bilgi ve belgelerle
nasıl ortaya konulacağı belirlenmiştir.
İkinci aşamada, en düşük teklif sahibinin ana iş grupları bazında teklif alt toplamlarının,
diğer geçerli teklif sahiplerinin tekliflerinde ve yaklaşık maliyette aynı ana alt iş gruplarına
ilişkin alt toplamların ortalama değerleri ile kıyasının yapılacağı, bu karşılaştırmada, aşırı düşük
teklif sahiplerinden teklif fiyatlarında yer alan genel giderler, kar ve öngörülemeyen giderler
için ayrılan payların seviyesinin belirlenmesi için tekliflerinin detayları hakkında açıklama
talep edileceği ifade edilmiştir.
Üçüncü aşamada, aşırı düşük teklif sahiplerinden alınan fiyat analizlerinin komisyon
tarafından değerlendirmeye tabi tutulacağı ve bunların her bir iş kalemi bazında İdare’nin
varsayımları ile ne kadar uyumlu olduğunun değerlendirileceği, uyumsuzluk tespit edilen iş
kalemleri için sunulacak örnek analiz formatına uygun olacak şekilde kaynak girdilerinin
miktarının ve fiyatlarının doğrulanmasına yönelik ilave her türlü kanıtlayıcı bilgi ve belgelerin
aşırı düşük teklif sahibi isteklilerden ayrıca talep edileceği, aşırı düşük teklif sahibinden fiyat
analizlerine yönelik alınan ilave açıklamaların komisyon tarafından detaylı bir son
değerlendirmeye tabi tutulacağı ve Banka’ya sunulacak İhale Değerlendirme Raporu’nun
ekinde aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesini içeren kısa ve öz bir raporun yer alacağı
açıklamalarına yer verilmiştir.
Dördüncü aşamada ise, aşırı düşük teklif sahibinin toplam teklif bedelinin, yapım işinin
sözleşmesinde belirtilen zaman dilimi içerisinde ve şartlarda tamamlanabileceğinin aşırı düşük
teklif sahibi istekli tarafından hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir biçimde ortaya
konulamamış olduğuna komisyon tarafından karar verilmesi halinde, aşırı düşük teklif
sorgulamasına tabi teklifin ihale dokümanı hükümleri gereği reddedilmesine karar verilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
Ancak, komisyon tarafından alınan 06.12.2021 tarihli ihale komisyon kararının ve ihale
değerlendirme süreci iş ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde, komisyonun aşırı düşük sınır
değer tespitinin Rehber’in ilgili maddesinde belirtilen kural ve formülasyona uygun biçimde
göreceli metod kullanılarak tespit edildiği, sonrasında bahse konu aşırı düşük teklif açıklama
ve değerlendirme süreçleri ile nihai ihale kararı alınırken uygulanan yöntemin, Rehber’in
yukarıya alınan maddelerinden tamamen bağımsız biçimde yürütüldüğü görülmüştür.
Komisyonun ve EBRD’nin tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşırı düşük teklif
sorgulamasına yönelik Rehber dışı istatistiksel bir yöntem tercihinde bulunmuş olmalarının
ihalenin güvenilirliğini zedelediği, komisyonun bu oranı neye dayanarak ve ne şekilde %40
olarak belirlediğinin kararda açıklanmadığı, komisyon kararında aşırı düşük teklif sahibinin,
ikinci en düşük teklif sahibinden daha yüksek teklif birim fiyat sunduğu iş kalemlerinden elde
ettiği avantaj ile seçili 420 iş kalemindeki dezavantajlı konumunu giderip gidermediğine
yönelik de analizde herhangi bir hesap ortaya konulmadığı görülmüştür.
Banka’nın kaynak sağladığı projelerde satın alma sürecinin nasıl yürütüleceğini
belirleyen temel üst doküman olan Satınalma Politika ve Kuralları belgesinin, kamu sektörü
için satın alma kural ve ilkelerinin belirlendiği üçüncü bölümünün altında “Tekliflerin
Değerlendirilmesi ve Sözleşmeye Davet” başlıklı 3.27’nci maddesinde yer alan, “Yapım işi
ihalesine sunulmuş bir teklifin, tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşırı düşük olarak
değerlendirilmesi ve sonrasında yürütülen açıklama süreci sonunda teklif sahibinin sözleşmesel
yükümlülüklerini toplam teklif bedeli kapsamında gerçekleştirebilme kabiliyetini herhangi
makul bir şüphenin ötesinde kanıtlayamaması halinde, söz konusu aşırı düşük teklif Banka’nın
ön iznine tabi olmak üzere reddedilebilir” şeklindeki düzenlemede de açıkça belirtildiği üzere,
komisyon tarafından alınacak böyle bir ret kararının toplam teklif bedeli kapsamında verilmiş
olması gerekirken, söz konusu yapım işi ihalesinde bu hüküm dikkate alınmaksızın karar
verildiği anlaşılmaktadır.
Kamu idaresi tarafından bu başlık altında yer verilen tespitler hakkında en düşük teklif
sahibi isteklinin teklif açıklamalarının yetersizliğine ilişkin hususlara vurgu yapılmış ve söz
konusu isteklinin teklifinin reddedilmesinin EBRD kurallarına ve hukuka uygun olduğu ifade
edilmiştir. Ancak, bu başlık altında eleştiri konusu edilen husus en düşük teklif sahibi isteklinin
teklifinin reddedilmiş olması değil, bunun yöntemidir.
b) İkinci aşama tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde aşırı düşük teklif sahibinin
teklifinin reddedilmesi üzerine İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberi
hükmüne göre hesap edilmesi gereken yeni aşırı düşük sınır değer eşiğinin altında kalan
ikinci en düşük teklif sahibi isteklinin teklifinin, herhangi bir aşırı düşük sorgulamasına
tabi tutulmaksızın, ihaleyi kazanmasına karar verilmesi “Eşit muamele” ve “İhalenin
Güvenilirliği” ilkelerine aykırılık teşkil etmesi
Gerçekleştirilen aşırı düşük teklif sorgulaması sonucu mali açıdan en avantajlı teklif
sahibinin teklifinin reddedilmesine karar verilmesi sonrasında, Bankanın standart satın alma
dokümanlarından İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberinde yer alan açık
hükme rağmen, kalan geçerli teklifler kullanılarak yapılması gereken revize sınır değer tespiti
hesabının yapılmadığı ve bu hesaba göre teklifi aşırı düşük sınır değer eşiğinin altında kaldığı
sabit olan ikinci en avantajlı teklif sahibinden, teklifi kapsamında yer alan 77 adet iş kalemine
ilişkin fiyat analizlerini ve bunlara ait kanıtlayıcı bilgi ve belgeleri İdare’ye sunması iki kez
istenilmiş olunmasına karşın, yukarıda açıklanan aşırı düşük sorgulama süreçlerinin ikinci en
avantajlı teklif sahibinin teklifi hakkında işletilmeksizin, ihalenin bahse konu istekli üzerine
bırakılması yönündeki 06.12.2021 tarihli ihale kararının bu yönleriyle de ihale dokümanı
hükümlerine aykırılık içerdiği ve bu şekilde aşırı düşük olduğu sabit olan 2 ayrı teklif hakkında
ihale dokümanı hükümlerinin eşit bir biçimde uygulanmaması sonucu ihale komisyonunca
ihaleye katılan istekliler arasında eşit muamele ilkesinin korunmadığı ve tekliflerin
değerlendirilmesi aşamasında ihale dokümanı hükümlerine aykırı davranılarak ihalenin
güvenilirliği ilkesinin zedelendiği görülmüştür.
Yukarıda yer verilen başlık altında izah edilen süreç sonucunda, en düşük teklif sahibi
isteklinin teklifi reddedilmiştir. Bu aşamada, ihale komisyonu tarafından Banka’nın standart
satın alma dokümanları arasında yer alan ve tekliflerin değerlendirilmesinin nasıl yapılacağının
ayrıntılı izah edildiği “İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberi” adlı dokümanın
(1) numaralı eki olan “Değerlendirme Rehberi” başlıklı bölümünün, “6. Tekliflerin Ayrıntılı
İncelenmesi” başlığı altında yer alan “(h) Dengesiz, Önden Yüklü veya Aşırı Düşük Teklif
Fiyatları” alt başlığının son cümlesinde, “Değerlendirme sırasında en düşük fiyatlı teklif
reddedilirse, aralık yeniden belirlenmeli ve revize edilen aralıktaki tüm teklifler ayrıntılı bir
değerlendirmeye tabi tutulmalıdır” denilmektedir.
Rehbere göre, bir aşırı düşük teklifin komisyon tarafından reddedilmesine karar
verilmesi halinde, aşırı düşük sınır değer eşiği hesabının kalan geçerli teklifler üzerinden
yeniden hesap edilmesi ve bulunan bu yeni eşiğin altındaki tüm teklifler için de aynı sorgulama
süreçlerinin uygulanması gerekmektedir.
Söz konusu metro hattı yapım işi ihalesinde, en düşük fiyatlı teklifin reddedilmesi
sonrasında kalan 7 geçerli teklif fiyatına, Rehber’de yer alan formülasyonun uygulanması
neticesinde yeni eşik değer 4.215.632.076,35 TL olarak hesap edilmektedir. Teklif bedellerine
bakıldığında, bu değerin altında kalan tek teklifin ihale verilen ikinci en düşük teklif olduğu
görülmektedir. Yukarıda yer verilen Değerlendirme Rehber’i hükmüne göre, bu aşamada artık
ikinci en düşük teklif için de Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberi’nde belirtilen
detaylı değerlendirme hükümleri uygulanarak ihalenin sonuçlandırılması gerekmekte iken;
komisyon tarafından bu hüküm dikkate alınmaksızın ihale ikinci en düşük teklif sahibi üzerine
bırakılmıştır.
Aslında, tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında söz konusu ikinci teklif sahibinden
komisyon iki kere teklif fiyatlarının detayları hakkında açıklama istemiştir. Bu yazılardan ilki,
aşırı düşük teklif sahibinden istenilen açıklama yazısı ile aynı tarihlidir. 13.09.2021 tarihinde
her iki istekliden de, seçili aynı 77 adet iş kalemine ilişkin detaylı fiyat analizlerini ve bunlara
ilişkin destekleyici belgeleri sunmaları yazı ile istenmiştir. Her iki istekli tarafından sunulan
cevap yazısı ve eki analizlerin ve destekleyici belgelerin incelenmesi neticesinde, her iki istekli
tarafından sunulan açıklama yazılarının birbiriyle tamamıyla benzer nitelikte hazırlanmış
olduğu ve Rehber’e uygun olmadığı görülmüştür.
Her iki teklif sahibinin iş kalemlerine ilişkin açıklamalarının tamamen proforma
faturalara dayandığı, fiyat tekliflerine ilişkin girdi cins, miktar ve fiyatlarının ayrı ayrı
belirtildiği bir analiz sunulmaması nedeniyle Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi
Rehber’ine uygun bir değerlendirme yapma imkânı tanımadığı gibi, Rehber’den kopuk bir
biçimde geliştirilen bir formülasyon kapsamında tekliflerdeki ‘risk değerleri’ tespit edilmeye
çalışıldığı anlaşılmaktadır. Halbuki, aynı hesaplama yönteminin her iki teklif için yalnızca seçili
iş kalemleri için değil de tüm teklif fiyatları çerçevesinde yapılmış olması halinde, komisyonun
kullandığı hesap yöntemi kapsamında her iki teklif için de toplam teklif bedelinin herhangi
bakiye bir risk içermediği görülmektedir.
Ne var ki bu aşamada, komisyon tarafından 14.10.2021 tarihli “İhale Değerlendirme
Raporu ve Kazanan Firma Önerisi” başlıklı rapor kaleme alınmış ve Banka’nın onayına
sunulmuştur. Adı geçen Rapor’da yer alan tespitlerin yer aldığı kısa özet ve sonuçları içeren ön
sunuş metninde, “İhale komisyonu tarafından ikinci en düşük teklif sahibinin teklifinin bir
miktar önden yüklemeli olduğu ve bazı iş kalemleri için teklif edilen teklif birim fiyatların aşırı
düşük olduğu değerlendirilmektedir. Teklif sahibinin, aşırı derecede düşük olduğu kabul edilen
iş kalemleri için sunduğu teklif bedelinin, teklifin geneli için oluşturduğu risk seviyesinin tespit
edilebilmesi amacıyla bakiye risk değeri hesap edilmiştir. Projenin geneli için sunulan teklif
bedelinin, projenin bir bütün olarak yerine getirilmesi açısından hafifletilmesi gereken önemli
seviyede risk barındırdığı anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verilmiştir.
Söz konusu raporun sonuç kısmında ise komisyon Banka’ya, ikinci en düşük teklif
sahibinin teklifi kapsamında sunduğu kesin teminatın, teklif bedelinin %10’undan %13’üne
yükseltilmesi şartıyla ihalenin adı geçen teklif sahibine verilmesini önermiştir. Komisyonca
hazırlanan bu rapora, ikinci en düşük teklif hakkında yer alan değerlendirmeler hakkında Banka
tarafından bir takım itirazların ileri sürüldüğü 20.10.2021 tarihli değerlendirme yazısından
anlaşılmaktadır.
Söz konusu yazıda, ikinci en düşük teklif sahibi istekli tarafından sunulan teklifte, belirli
bazı iş kalemlerinin aşırı düşük olduğu ve bu iş kalemlerine ilişkin sunulan toplam teklif
bedelinin, işin tamamının yapılabilmesine yönelik önemli risk oluşturması sebebiyle, Banka
tarafından sorgulamaya konu ikinci en düşük teklif sahibinin toplam teklif bedelinin işin bir
bütün olarak başarıyla yapılabilmesine olanak tanıdığının her türlü şüpheden uzak bir biçimde
ortaya konulmasına yönelik komisyonca ilave çalışma yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
İhale dokümanı hükümlerinin tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında, teklif fiyatını kabule
uygun hale getirmek amacına dönük olmak üzere kesin teminat miktarında herhangi bir artışa
gitmeye müsaade etmediği de belirtilen yazıda komisyona hatırlatılmıştır.
Bankadan alınan bu yazı üzerine komisyon tarafından ikinci en düşük teklif sahibinden,
yine aynı 77 iş kalemi için ilave açıklamalarda bulunması 22.10.2021 tarihli yazı ile ikinci kez
istenilmiştir. Bu yazıya en düşük ikinci teklif sahibi istekli tarafından iletilen cevap ilkinden
farklı olmamıştır. Yine temel olarak, detaylı fiyat analizinin sorulduğu iş kalemleri için detaylı
fiyat analizlerine yer verilmeksizin alt yükleniciden alınan proforma faturalara dayalı bir
açıklama yapılmıştır.
Hal böyle iken, sürecin devamında, yukarıda yer verilen başlık altında detaylı bir
biçimde açıklandığı üzere, Banka tarafından görevlendirilen bağımsız danışman tarafından
geliştirilen tamamen farklı bir yöntem çerçevesinde en düşük teklif sahibi isteklinin teklifi
reddedilmiş ve ihale ikinci en düşük teklif sahibi istekli üzerine bırakılmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, ikinci en düşük teklif sahibi
isteklinin teklifi hakkında Rehber’e uygun bir aşırı düşük teklif sorgulama süreci işletilmeksizin
ihalenin adı geçen istekli üzerine bırakılması sonucu, istekliler arasında eşit muamele ilkesi açık
bir şekilde ihlal edilmiştir.
Kamu idaresi tarafından Rehber’de aralık tabiri ile kastedilen hususun genel olarak
tekliflerin değerlendirilmesine ilişkin olduğu ve aşırı düşük teklif sınır değer hesabının ikinci
kez yapılmasını gerektirecek bir düzenlemeye Rehber’de yer verilmediği ifade edilerek yapılan
işlemlerin ihale dokümanına uygun olduğu ifade edilmiştir. Ancak, cevapta yer alan bu
değerlendirmenin ihale dokümanda teklifler hakkında yer verilen “okunan” ve
“değerlendirmeye tabi tutulmuş” teklif bedelleri ayrımının dikkate alınmadan yapıldığı
anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberinde aşırı düşük
sınır değer hesabının “değerlendirmeye tabi tutulmuş” teklif bedelleri esas alınarak yapılacağı
ifade edilmiştir. Bu durum da aşırı düşük teklif sorgulaması yapılacak bir ihalede tüm teklifler
için İhale Değerlendirme Formu ve Değerlendirme Rehberi’nin yukarıda yer verilen bölümünde
belirtilen tekliflerin detaylı değerlendirilmesi işlemlerinin tamamlanmış olmasını gerekli
kılmaktadır. Aksi takdirde, sınır değerin hesabı için uygulanacak matematiksel formül (geçerli
tekliflerin ortalamasından standart sapmalarının çıkarılması işlemi) doğru sonuç vermeyecektir.
Böyle bir değerlendirme sürecinde, okunan teklif bedelleri itibarıyla en düşük
“değerlendirmeye tabi tutulmuş” teklif bedeli olma ihtimali en yüksek olan teklifin, aşırı düşük
teklif olarak tespiti sonrasında yapılacak detaylı değerlendirmede teklifin başarısız bulunarak
geçersiz sayılması halinde hesaplanan ilk sınır değer geçerli olmayan bir teklifi de içermiş
olacağından söz konusu hesabın geriye kalan geçerli teklifler üzerinden tekrarlanması
gerekmektedir.
c) Mahkeme kararına istinaden aşırı düşük teklif sahibi isteklinin teklifi hakkında
yürütülen ikinci aşırı düşük sorgulama sürecinin de yine ilki gibi İdarenin endişelerinin
yazılı olarak aşırı düşük teklif sahibi istekliye bildirilmeksizin sonuçlandırılması
Mahkeme tarafından verilen iptal kararı hükmünün yerine getirilmesi amacıyla teklifi
reddedilen aşırı düşük teklif sahibi isteklinin teklifi hakkında ikinci bir aşırı düşük
sorgulamasının yapıldığı, ancak 17.06.2022 tarihli komisyon kararının mahkeme kararında
dikkat çekilen gerekli yazılı bildirimler yapılmaksızın sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.
25.03.2022 tarihli yazının düzenlendiği tarih itibarıyla İdare’de aşırı düşük teklif
sahibinin 24.09.2021 tarihli cevabi yazısı ve ekleri bulunmaktadır. Teklif birim fiyatlarının
geçerliliğini ortaya koyacak nitelikte bir fiyat analizi ve bu analizlerde yer verilen girdi miktar
ve rayiçlerinin bu cevabi yazıda bulunmadığı açık iken, İdarece istekliden talep edilecek bu
ikinci açıklama talebinin, ilk açıklama yazısında belirtilen bu eksiklikleri dikkate alarak amaca
uygun bir değerlendirme yapmaya imkân sağlayacak nitelikte olması gerektiği, aksi halde
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 106
teklifinin reddedilebileceği istekliye bildirilmiş olması gerektiği halde böyle bir bildirimin
yapılmadığı görülmüştür. Aşırı düşük teklif sahibine iletilen söz konusu ikinci açıklama talep
yazısının teklifin teknik ve mali bileşenlerinin iç tutarlılığını ortaya koyma amacı taşımaktan
uzak oluşu da, ikinci sorgulama sürecinin Rehber’e tam anlamıyla uygun yürütülmediğini
göstermektedir. Bu eksiklikler, mahkeme kararında belirtilen çekincelerin de
karşılanamamasına neden olmuştur. Belirtilen nedenlerle, 17.06.2022 tarihli ikinci komisyon
kararının yukarıda belirtilen yönleri itibarıyla kesinleşmiş mahkeme kararına ve adı geçen
Rehber’e uygun olmadığı değerlendirilmektedir.
Yukarıda yer verilen 3 başlık altında detaylı bir biçimde açıklanan gerekçelerle,
komisyon ve İdare tarafından ihale sürecinde ikinci aşama tekliflerin değerlendirilmesine
yönelik yürütülen iş ve işlemler, standart satın alma dokümanlarından olan Yapım
Sözleşmelerinde Aşırı Düşük Tekliflerin Değerlendirilmesi Rehberine ve İhale Değerlendirme
Formu ve Değerlendirme Rehberi’nde belirtilen kurallara uygun yürütülmeyerek, Banka’nın
temel satın alma dokümanı statüsünde olan Bankanın Satınalma Politika ve Kuralları
Belgesinin, “Genel İlkeler ve Kurallar” başlıklı bölümünün 2.2’nci maddesinin son cümlesinde,
“…, satınalma sürecindeki prosedürler şeffaf ve adil bir şekilde uygulanmalıdır.” şeklinde yer
verilen genel ilkeye riayet edilmediği görülmüştür. Adı geçen belgenin kamu sektörüne yönelik
alımlara ilişkin kurallara yer verdiği 3’üncü bölümünün giriş kısmında ise, kamu sektörü
alımlarının kamu kaynakları kullanılarak yapılıyor olması nedeniyle, bu sektör kapsamında
gerçekleştirilecek ihale işlemlerinin daha şeffaf ve hesap verebilir bir süreci gerektirdiğine
ayrıca vurgu yapılmıştır.
Ancak, İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi ihale işlemleri
sürecinde, aynı konumdaki iki farklı istekli hakkında Bankanın satınalma ilke ve kurallarının
aynı standart dâhilinde uygulanmamış olması nedeniyle, adı geçen ihalede yukarıda belirtilen
genel ilke ve kurallara uygun davranılmadığı kanaatine varılmıştır.
Tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde, komisyon tarafından ortaya konulan seçimler
ve dokümana aykırı uygulamalar nedeniyle, benzer risk unsurunu içeren iki tekliften birinin
diğerine tercih edilmesi sonucu ihale konusu yapım işinin 528.547.504,36 TL daha yüksek
bedelle yaptırılmak üzere sözleşmeye bağlandığı anlaşılmaktadır.
Kamu idaresi cevabında, sonuç olarak incelenen ihale süreçleri uluslararası anlamda
kabul görmüş temel ihale hukuki ilkelerine uygun yürütüldüğünden “görev alan kamu
görevlilerinin görevlerini gereği gibi yürütmedikleri kanaatine varıldığından dolayı ilgililer
hakkında gerekli idari ve adli sürecin işletilmesi gerektiği” tespitinin yerinde olmadığı
değerlendirilmektedir denilmiş ise de, yukarıda yapılan açıklamalara göre bu görüşe itibar
edilmemiştir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun ilişkin raporun gereğini
yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Sonuç itibarıyla, İzmir Hafif Raylı Sistemi 5. Aşama Üçyol – Buca Hattı Yapım İşi
ihalesinde tekliflerin değerlendirilmesi sürecinde Banka’nın geçerli satınalma politika ve
kurallarına riayet edilmediği, ihale sürecinde yapılan değerlendirmelerin uluslararası kabul
gören saydamlık, eşit muamele, öngörülebilirlik, belirlilik ve güvenilirlik ilkelerine uygun
yürütülmediği, dolayısıyla bu süreçte görev alan kamu görevlilerinin görevlerini gereği gibi
yürütmedikleri kanaatine varıldığından dolayı ilgililer hakkında gerekli idari ve adli sürecin
işletilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
BULGU 32: Yapım İşi İhalesinde Hatalı Uygulamaların Olması
2020/337691 ihale kayıt numaralı yapım işinde kesin proje ve mahal listesi olmadan
ihale edildiği, sigorta bedelinin revize edilmediği ve geçici kabul tarihinden kesin kabul tarihine
kadar geçecek süreye ilişkin genişletilmiş bakım devresi teminatını içeren sigortanın eksik
yapıldığı görülmüştür.
a) Kesin Projesi ve Mahal Listesi Olmadan Yapım İşinin İhale Edilmesi
İhale edilen yapım işinde mahal listesi ve kesin projenin hazırlanmadığı görülmüştür.
4734 sayılı Kamu İhale Kanun’un “İdarelerce uyulması gereken diğer kurallar” başlıklı
62’nci maddesinin (c) bendinde yapım işlerinde uygulama projeleri yapılmadan ihaleye
çıkılamayacağı ancak ihale konusu yapım işinin özgün nitelikte ve karmaşık olması nedeniyle
teknik ve malî özelliklerinin gerekli olan netlikte belirlenemediği durumlarda ön veya kesin
proje üzerinden ihaleye çıkılabileceği; ayrıca doğal afetler nedeniyle uygulama projesi
yapılması için yeterli süre bulunmayan yapım işlerinde ön veya kesin proje üzerinden, her türlü
onarım işleri ile işin yapımı sırasında belli aşamalarda arazi ve zemin etütleri gerekmesi veya
uygulamada imar ve güzergâh değişikliklerinin muhtemel olması nedenleriyle ihaleden önce
uygulama projesi yapılamayan, bina işleri hariç, yapım işlerinde ise kesin proje üzerinden
ihaleye çıkılabileceği ifade edilmiştir.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 4’üncü maddesinde anahtar teslimi götürü bedel
sözleşme ve birim fiyat sözleşme tanımlanmış, aynı Şartname’nin 6’ncı maddesinde ise
işyerinin ihaleye esas proje ve mahal listesine göre eksen kazıkları, someler, röperler ve
benzerleri, proje sahası, güzergâh, zemin veya buna benzer yerler üzerinde kontrol edilerek
yükleniciye teslim edileceği ifade edilmiştir. Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin
9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde ön, kesin veya uygulama projelerine dayalı
olarak, işin bünyesindeki imalat kalemlerinin adını ve yapılacağı yerleri gösteren ve yaklaşık
maliyetin hazırlanmasına esas teşkil eden mahal listelerinin hazırlanacağı belirtilmiştir. Benzer
şekilde Yapım İşlerine Ait Tip Sözleşme’nin 8’inci maddesinde de mahal listesi ihale dokümanı
arasında sayılmıştır. Buna göre yapım işlerinde anahtar teslimi götürü bedel veya birim fiyat
teklif alınmak suretiyle ihaleye çıkılan işlerde mahal listesinin hazırlanmasının zorunlu olduğu
açıktır. Mahal listesinin hazırlanmaması, yaklaşık maliyetin sağlıklı yapılabilmesini
etkilemekte, isteklileri tekliflerini sunarken tereddüde düşürmekte, tekliflerini etkilemekte ve
sözleşmenin uygulanması sırasında ihtilafların yaşanmasına neden olmaktadır.
İşe ait sözleşmenin “Sözleşmenin türü ve bedeli” 6’ncı maddesinde sözleşmenin birim
fiyat sözleşme olduğu, ihale dokümanında kesin proje ve bunlara ilişkin mahal listelerinin yer
aldığı belirtilmiştir. Ancak yapılan incelemede söz konusu yapım işine ait kesin proje ve mahal
listesinin bulunmadığı görülmüştür.
Kamu idaresi tarafından,Ulaşım Dairesi Başkanlığı Şehir İçi Bisiklet Yollarının
Geliştirilmesi Vizyonu kapsamında UPİ 2030’da yer almakta olan bisiklet yollarının Mahal
Listesi olarak düşünüldüğü belirtililmiş olsa da, işin bünyesindeki imalat kalemlerinin adını ve
yapılacağı yerleri gösteren ve yaklaşık maliyetin hazırlanmasına esas teşkil eden mahal
listesinin hazırlanması gerekmektedir.
Yapım işlerinin her türlü özelliğinin idari ve teknik şartnamelerde belirtilmesi, mahal
listesinin hazırlanması ve 4734 sayılı Kanun’un 62’nci maddesinde belirtilen istisnai durumlar
haricinde uygulama projesi olmadan veya kesin proje olmadan ihaleye çıkılmaması
gerekmektedir.
b) Yapım İşi İhalesinde All Risk (Bütün Riskler) Sigorta Bedelinin Fiyat Farkı
Ödenen Durumlarda Revize Edilmemesi İhale edilen yapım işinde ödenen toplam hakediş tutarının fiyat farkları dahil poliçedeki
sigorta bedelini aşmasına rağmen zeyilname ile sigorta bedelinin artırılmadığı görülmüştür.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “İş ve işyerlerinin korunması ve sigortalanması”
başlıklı 9’uncu maddesinde ,yüklenicinin 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun
9’uncu maddesi hükümleri dahilinde, işyerlerindeki her türlü araç, malzeme, ihzarat, iş ve
hizmet makineleri, taşıtlar, tesisler ile sözleşme konusu iş için, işin özellik ve niteliğine göre
ihale dokümanında belirtilen şekilde, işe başlama tarihinden geçici kabul tarihine kadar geçen
süre içinde oluşabilecek deprem, su baskını, toprak kayması, fırtına, yangın gibi doğal afetler
ile hırsızlık, sabotaj gibi risklere karşı “inşaat sigortası (bütün riskler)” yaptırmak zorunda
olduğu; fiyat farkları dahil ödenen toplam hakediş tahakkuk tutarının poliçedeki sigorta bedelini
aşması durumunda zeyilname ile sigorta bedelinin artırılmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.
İşe ait sözleşmenin “İşin ve iş yerinin korunması ve sigortalanması” başlıklı 17’nci maddesine
göre de, yükleniciler Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nde yer alan hükümler çerçevesinde “all
risk” sigorta ve genişletilmiş bakım devresi teminatını içeren sigorta yaptırmak zorundadır.
Söz konusu yapım işine ait ödenen toplam hakediş tutarının fiyat farkları dahil
12.397.202,22 TL, poliçedeki sigorta bedelinin ise sözleşme bedeli olan 5.553.500,00 TL olarak
yer aldığı görülmüştür. Böylece yapım işinde ödenen toplam hakediş tutarının fiyat farkları
dahil poliçedeki sigorta bedelini aşmasına rağmen zeyilname ile sigorta bedelinin artırılmadığı
anlaşılmıştır.
Kamu idaresi tarafından, gerçekleştirilecek olan yapım ihalelerinde fiyat farkları dahil
poliçedeki sigorta bedelini aştığı durumda zeyilname ile sigorta bedelinin revize edileceği
belirtilmiştir.
Fiyat farkları dahil ödenen toplam hakediş tutarının poliçedeki sigorta bedelini aşması
halinde ise zeyilname ile sigorta bedelinin artırılması hususunda gerekli özenin gösterilmesi
gerekmektedir.
c) Geçici Kabul Tarihinden Kesin Kabul Tarihine Kadar Geçecek Süreye İlişkin
Genişletilmiş Bakım Devresi Teminatını İçeren Sigorta Süresinin Eksik Yapılması
Geçici kabul tarihinden kesin kabul tarihine kadar geçecek süreye ilişkin genişletilmiş
bakım devresi teminatını içeren sigorta süresi 18 ay olduğu halde 6 ay olarak sigorta yaptırıldığı
görülmüştür.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “İş ve işyerlerinin korunması ve sigortalanması”
başlıklı 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında; yüklenicinin, işyerindeki her türlü araç, malzeme,
ihzarat, iş ve hizmet makineleri, taşıtlar, tesisler ile sözleşme konusu yapım işinin
korunmasından 43 üncü madde hükümleri dikkate alınmak şartı ile işe başlama tarihinden kesin
kabul tarihine kadar sorumlu olduğu, bu sebeple geçici kabul tarihinden kesin kabul tarihine
kadar geçecek süreye ilişkin yürürlükteki İnşaat Sigortası (Bütün Riskler) Genel Şartları
çerçevesinde kapsamı ihale dokümanında belirtilen genişletilmiş bakım devresi teminatını
içeren sigorta yaptırmak zorunda olduğu belirtilmiştir. İşe ait sözleşmenin “İşin ve iş yerinin
korunması ve sigortalanması” başlıklı 17.2’nci maddesine göre yüklenici, işin geçici kabul
tarihinden kesin kabul tarihine kadar geçecek süreye ilişkin yüklenicinin sözleşme şartları
dahilindeki yükümlülükleri kapsamında eksik ve kusurların giderilmesi amacıyla yaptığı
çalışmalar sırasında sigortalı kıymetlere verdiği zarar ve ziyanlar ile bakım devresi esnasında
ortaya çıkan ve inşaat devresinde yüklenicinin sorumlu olduğu bir nedene dayanan ziyan ve
hasarlara karşı genişletilmiş bakım devresi teminatını içeren sigorta yaptırmak zorunda olduğu
ifade edilmiştir. “Teminat Süresi” başlıklı 20’nci maddesinde teminat süresi 18 ay olup, bu
sürenin geçici kabul itibar tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
İşe ait sözleşmenin “Teminat Süresi” başlıklı 20’inci maddesinde teminat süresi 18 ay
olduğu ve bu sürenin geçici kabul itibar tarihinden başlayacağı belirtilmesine karşın, yapım
işine ait all risk sigorta poliçesinde bakım devresi süresi geçici kabulden itibaren 6 ay olarak
belirlenmiştir. Dolayısıyla all risk sigorta poliçesi, bakım devresinin geçici kabulden itibaren 6
ayını kapsamakta olup, kalan 12 ay için bakım devresi sigortasının yapılmadığı anlaşılmıştır.
Kamu idaresi tarafından, Yapım işi kapsamında All Risk Sigorta Poliçesinin
genişletilmiş bakım devresinin süresi zeyilname yaptırılarak 12 ay süre ile uzatıldığı
belirtilmiştir.
Bakım devresi sigortasının Yapım İşleri Genel Şartnamesine uygun olarak geçici kabul
tarihinden başlamak üzere kesin kabul tarihine kadar olan süreyi kapsayacak şekilde
düzenlenmesi gerekmektedir.
BULGU 33: Yapım İşleri Dokümanında Yer Alan Hükmün Uygulanabilir Olmaması
İhale edilen yapım işlerinin dokümanları arasında yer alan hükmün uygulanabilir
olmadığı ve işin yapılma aşamasında yapılmadığı görülmüştür.
Yapım işlerine ait sözleşme ve idari şartnamede, yüklenici tarafından inşaat sahasına
giriş çıkışları kontrol altına almak, can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla detaylandırıldığı
şekilde şantiye sahasının etrafının 2 metre yüksekliğinde kutu profil karkas üzerine OSB p
monte edilerek ve daha sonra üzerine İdarenin vereceği görsel dokümanlar basılarak hazırlanan
panolarla komple çevrilmek suretiyle iş süresince gerekli tedbirler alınacağı ve giderlerin
yükleniciye ait olacağı şeklinde veya benzer nitelikte hükümler yer almaktadır. Şüphesiz iş
güvenliğini sağlamak önemlidir. Ancak ihale edilen işin parasal boyutu ile etrafının OSB pano
ile çevrileceğini belirtmek gerçekçi değildir. OSB’nin pahalı malzeme olması nedeniyle bu
imalat yapılmayarak bazen hiç önlem alınmadığı, bazen tel ile çevrildiği, bazen de şerit
çekildiği anlaşılmaktadır. Yani istenenin gerçeğe uymadığı bir durum söz konusudur. İhale
yapan birim ile uygulayıcı birimin ayrı olduğu, bu nedenle ihaleyi yapan birim tarafından
dokümana konulan hükmün uygulayıcı birim tarafından uygulanamamasına neden olunduğu
anlaşılmaktadır.
Yüklenicinin iş sahasında işin yapılma süresince iş güvenliğinin gerektirdiği tedbirleri
almakla yükümlü olduğuna ilişkin hükümlerin olması gerekli ve önemlidir. Ancak bu
tedbirlerden uygulanamayacak olanlara yer verilmesi ve daha sonra istenenin uygulanamaması
anlaşılabilir bir durum değildir.
Şartnameye uygulanması mümkün olan hükümlerin konulması, ihale yapan birimin
ihale dokümanını hazırlama aşamasında uygulayıcı birimlerle iletişime geçerek gerekli
önlemlerin alınması uygun olacaktır.
BULGU 34: Yapım İhalelerinde İstenen Araçlarla İlgili Hükümlerin Belirsizlik
İçermesi
Yapım ihale dokümanları içinde yer alan hükümlere göre yüklenicinin idareye vermesi
gereken araçlarla ilgili hükümlerin belirsizlik içerdiği ve araç teslim ve iade işleminin resmi
kayda girmeden yapıldığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde her türlü
kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, kaynakların
hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden,
raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu
olduğu ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.
İhale edilen yapım işlerine ait ihale dokümanları arasında yüklenicinin yapmak
durumunda olduğu yükümlülükleri bulunmaktadır. Bir kısım yapım işlerinde kontrollük
hizmetlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla yükleniciden istenen araçların temin edilmesi
istenmektedir. Ancak aracın ne zaman teslim edileceği ve iade edileceği ile ilgili açık bir
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 112
düzenleme bulunmadığından dolayı, yüklenicinin aracı teslim etmesi gereken tarih ile idarenin
iade etmesi gereken tarih konusunda ihtilaf çıkabilmektedir. Bu duruma meydan vermemek
amacıyla belirli ve öngörülebilir bir düzenleme yapılması uygun olacaktır. Diğer taraftan gerek
aracın teslim alınması ve iade edilmesinin resmi kayda giren belge ile olması önemlidir.
Kamu İdaresi cevabında, 2021 Aralık sonrası yapılan ihalelerde aracın/araçların işe
başlama tarihinden itibaren bir hafta içerisinde idareye teslim edileceği, günde kaç saat ve km
çalışacağı ile iş bitiminde yükleniciye iade edileceğinin belirtildiği, belirtilen hususlarla ilgili
gerekli işlemlerin başlatılacağı belirtilmiştir. Bir kısım ihalelerde aracın teslimi ile ilgili açık
hüküm olmakla birlikte genel olarak aracın ne zaman iade edileceği ile ilgili açık bir düzenleme
bulunmamamaktadır.
Yüklenicilerin sözleşme/şartname gereği vereceği araçların idareye verilme ve iade
edilme tarihlerinin belirtilmesi ile teslim alma ve iade işlemlerinin resmi kayıtla yapılması
gerekir.
BULGU 35: Bütün Riskler Sigortası Kapsamında Yer Alan Risk Kalemlerinde
Muafiyet Oranının Yüksek Belirlenmesi
Yapım işi yüklenicileri tarafından yaptırılan bütün riskler (all risk) sigortası kapsamında
yer alan risk kalemlerinden bazılarına %2’den fazla muafiyet uygulandığı görülmüştür.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun “İş ve işyerinin sigortalanması”
başlıklı 9’uncu maddesine göre yapım işlerinde yüklenicinin, ihale dokümanında belirtilen süre
ve şartlara uygun olarak işyerlerindeki her türlü aracı, malzemeyi, ihzaratı, iş ve hizmet
makinelerini, taşıtları ve tesisleri oluşabilecek deprem, su baskını, toprak kayması, fırtına,
yangın gibi doğal afetler ile hırsızlık, sabotaj gibi risklere karşı sigorta yaptırması
gerekmektedir.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “İş ve işyerlerinin korunması ve sigortalanması”
başlıklı 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında; yüklenicinin işyerindeki her türlü araç, malzeme,
ihzarat, iş ve hizmet makineleri, taşıtlar, tesisler ile sözleşme konusu iş için, işin özellik ve
niteliğine göre ihale dokümanında belirtilen şekilde, işe başlama tarihinden geçici kabul tarihine
kadar geçen süre içinde oluşabilecek risklere karşı “inşaat sigortası (bütün riskler); geçici kabul
tarihinden kesin kabul tarihine kadar geçecek süreye ilişkin ise yürürlükteki İnşaat Sigortası
(Bütün Riskler) Genel Şartları çerçevesinde kapsamı ihale dokümanında belirtilen genişletilmiş
bakım devresi teminatını içeren sigorta yaptırmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin
üçüncü fıkrasında; sigorta poliçesinde; idarenin işveren sıfatıyla, yüklenicinin işi gerçekleştiren
sıfatıyla yer alması gerektiği ve kıymetlerin sigortalanmasında tüm riskler için uygulanabilecek
muafiyet oranının azami % 2; deprem, sel, su baskını, toprak kayması ve terör riskleri için
uygulanabilecek koasürans oranının ise azami %20 olarak belirlenebileceği ifade edilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, yapım işlerinin inşaat
sigortası (bütün riskler/all risk) poliçelerindeki bazı risk unsurlarına azami %2 muafiyet
uygulanmalıdır. Sigorta poliçelerindeki muafiyet oranlarının %2’lik orandan fazla olması
yüklenicinin nihai sorumluluğunu kaldırmamakla birlikte, karşılaşabileceği riski artırması
bakımından önem arz etmektedir. Dolayısıyla Yapım İşleri Genel Şartnamesinin ilgili
hükmünde belirtildiği üzere tüm riskler için uygulanabilecek muafiyet oranı azami %2
olmalıdır.
Yapılan incelemede idare tarafından 2023 yılı içerisinde ihalesi yapılan bazı yapım
işlerine ilişkin sigorta poliçelerinde, yükleniciler tarafından yaptırılan inşaat sigortası
poliçelerinde bazı risk unsurlarına mevzuatta belirtilen %2 sınırından daha fazla muafiyet
uygulandığı tespit edilmiştir. Söz konusu yapım işlerine ilişkin yüksek muafiyet oranı
belirlenen iş kalemleri ile muafiyet oranlarına ilişkin örnek uygulamalar aşağıdaki tabloda
gösterilmiştir.
2022 Sayıştay Denetim Raporunda yer alan bulguda örnek amaçlı belirtilen işlere ait
muafiyet oranları, inşaat tüm riskler sigorta zeyilnamesi ile mevzuata uygun olarak yenilenerek
düzeltilmiş, ancak 2023 de ihalesi yapılan ve yine örnek amaçlı belirtilen yukarıdaki tabloda
yer alan işler için muafiyet oranlarının yine yüksek belirlendiği görülmüştür.
İstenmeyen risk unsurlarının gerçekleşmesi durumunda sigortacı, sigortalı, idare ve
üçüncü kişiler arasında oluşabilecek hukuki ve mali ihtilafların önüne geçmek adına yapım
işlerine ait inşaat sigortalarında %2’den fazla muafiyet uygulanmaması gerekmektedir.
BULGU 36: Kabulü Yapılan Yapım İşlerinde İdarenin Malı Olması Gereken Bina
ve Barakaların Teslim Alınmaması
Belediye tarafından ihale edilip geçici ve/veya kesin kabulü yapılan yapım işlerinde
sözleşme eki Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 16’ncı maddesi gereği işin bitiminde idarenin
malı olması gereken bina ve barakaların idarece teslim alınmadığı görülmüştür.
İhale edilen yapım işlerine ait sözleşmenin 8’inci maddesinde, sözleşmenin ekindeki
ihale dokümanı ve diğer belgelerle bir bütün olduğu, sözleşme hükümleri ile ihale dokümanını
oluşturan belgelerdeki hükümler arasında çelişki veya farklılık olması halinde ihale
dokümanında yer alan hükümlerin esas alınacağı, ihale dokümanını oluşturan belgeler
arasındaki öncelik sıralamasında ilk olarak Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin ve daha sonraları
ise teknik şartnamelerin geldiği belirtilmiştir.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “Yapı denetim görevlisi için gerekli binaların
yapılması” başlıklı 16’ncı maddesinde,
“(1)Yüklenici, yapı denetim görevlisinin işle ilgili her türlü çalışmaları ve gerektiğinde
yatıp kalkmaları için, sözleşmesinde belirlenen şartlar altında uygun yerler, bina ve/veya
barakalar hazırlayıp bedelsiz olarak idareye teslim etmek zorundadır. Yüklenicinin sözleşme
gereği bedelsiz olarak yapmak zorunda olduğu binaların dışında, idarece istendiği takdirde
yüklenici, yapı denetim görevlisi için gerekli olan başka binaları da şartları ihale dokümanında
belirtilmesi halinde bedeli karşılığında yapacaktır. Bu binaların, proje ve özel şartnamelerinin
yükleniciye verildiği tarihten başlamak üzere, sözleşmesinde belirtilen süre içinde
tamamlanarak yapı denetim görevlisine teslim edilmeleri gereklidir. Bina ve barakaların
teslimi gecikirse bunlar için sözleşmede yazılı cezalar uygulanır.
(2) Yapı denetim görevlisi için yapılacak binalar, idarenin göstereceği yerlerde
yapılacaktır.
(3) Bina ve barakalar, ister bedeli karşılığında, ister bedelsiz olarak yapılmış olsun, işin
bitiminde idarenin malı olur. (Ek cümle: 08/08/2019-30856 R.G./23. md., yürürlük:
18/08/2019) Ancak, bedelsiz olarak yapılan bina ve/veya barakalar sözleşmede bu yönde
düzenleme yapılmış olması şartıyla yüklenici tarafından işin bitiminde bedelsiz kaldırılır. Aksi
takdirde, idare yüklenici nam ve hesabına bina ve/veya barakaları kaldırtmaya yetkilidir.”
düzenlemesi yer almaktadır.
İhale edilen 2021/336268 ihale kayıt numaralı işe ait idari şartnamenin 48.7 ile
sözleşmenin 33.5’inci maddesinde, “İşin süresi boyunca kontrol heyetinin şantiyede iş takibini
yapması için şantiyenin uygun bir yerine idari bir ofis (konteyner) kurulacaktır.”, 2021/335793
ihale kayıt numaralı işe ait idari şartnamenin 48.6 ile sözleşmenin 33.5’inci maddesinde, “İşin
süresi boyunca kontrol heyetinin şantiyede iş takibini yapması için şantiyenin uygun bir yerine
idari bir ofis (konteyner) kurulacaktır.” ve 2021/805992 ihale kayıt numaralı işe idari
şartnamenin 46.6 ile sözleşmenin 33.6’ncı maddesinde, “İşin süresi boyunca kontrol heyetinin
şantiyede iş takibini yapması için şantiyenin uygun bir yerine idari bir ofis ( konteyner)
kurulacaktır.” hükümleri yer almaktadır.
Şantiye binasının nasıl olacağının tanımlanmasa bile yapım işinde her halükarda yapı
denetim görevlisi için bina/baraka yapılması gerekir ve işin bitiminde ise idareye bırakılmalıdır.
İhale kayıt numaralı belirtilen işlerdeki yapı denetim görevlisi için oluşturulan konteyner/bina
işin bitiminde idarece teslim alınmamış olmakla yükleniciye avantaj sağlanmıştır. Geçici ve
kesin kabulü yapılan bu işlerde teslim alınmayan bina ve barakalarının bedelleri kadar idare
ekonomik kayba uğramıştır.
Kamu İdaresi cevabında, ihale kayıt numaraları belirtilen işlerin ilgili maddelerinden
bahsedilmiş, devamında Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “Yapı denetim görevlisi için
gerekli binaların yapılması” başlıklı 16’ncı maddesininin üçüncü paragrafına eklenen Ek cümle
hükmü yazılarak ilgili işlerin tamamı için yükleniciden tesis etmesi istenilen yapıların iş
süresince kontrollük hizmetlerinin kolaylıkla yürütülebilmesi amacıyla geçici süreyle istenmiş
olduğu, bu yapıların tesisi veya tahsisi ile ilgili işlerin sözleşmelerinde herhangi bir bedel veya
cezai hükmün belirtilmediği, iş bitiminde yükleniciden kaldırması hususunda ilgili mevzuat
doğrultusunda gerekli işlemlerin başlatıldığı belirtilmiştir. Yapı denetim görevlisi için yapılan
bina/barakanın şartname/sözleşme hükümleri Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “Yapı
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 116
denetim görevlisi için gerekli binaların yapılması” başlıklı 16’ncı maddesinin üçüncü
paragrafına göre işin bitiminde idarenin malı olmalıdır. 16’ncı maddenin üçüncü paragrafına
eklenen Ek cümle söz konusu yapıların kaldırılmasına ilişkindir. Bu bağlamda Kamu İdaresi
cevabında söz konusu yapıların kaldırılması ile ilgili işlem yapılacağının belirtilmesi yapılan
açıklamaya uygun düşmemektedir.
Geçici ve/veya kesin kabulü yapılan yapım işlerinde sözleşme eki Yapım İşleri Genel
Şartnamesi’nin 16’ncı maddesi gereği işin bitiminde idarenin malı olması gereken bina ve
barakaların idarece teslim alınması ve alınmama sonucu oluşan idare kaybının giderilmesi
gerekir.
BULGU 37: Hakedişlerin Geç Ödenmesi Nedeniyle Verilen Süre Uzatımında
Hatalı Hesaplama Yapılması
Hakedişlerin süresinde ödenmemesi nedeniyle verilen süreye ait hesabın hatalı yapıldığı
görülmüştür.
Sözleşmenin 18’inci maddesinde, süre uzatımıyla ilgili hususlarda Yapım İşleri Genel
Şartnamesi hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin
“İşin süresi ve sürenin uzatılması” başlıklı 29’uncu maddesinde bu konuda düzenleme
yapılmıştır. Süre uzatımı sebebi sayılacak zorunlu gecikme nedenleri, sözleşme eki Yapım
İşleri Genel Şartnamesi’nin 29’uncu maddesinde birisi mücbir sebepler, diğeri ise idarenin
sebep olduğu haller olmak üzere iki başlık altında yer almaktadır. Sözleşmede belirtilen ve
sorumluluğu yükleniciye ait olmayan ve işin yapılmasına engel durumun ortaya çıkması halinde
idarece süre uzatımı verilir.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin “İşin süresi ve sürenin uzatılması” başlıklı 29’uncu
maddesinin dördüncü fıkrasında, “İdarenin, sözleşmenin ifasına ilişkin yükümlülüklerini
Yüklenicinin kusuru olmaksızın yerine getirmemesi (yer teslimi, projelerin onaylanması, iş
programının onaylanması, ödenek yetersizliği gibi) ve bu sebeple sorumluluğu Yükleniciye ait
olmayan gecikmelerin meydana gelmesi, bu durumun taahhüdün yerine getirilmesine engel
nitelikte olması ve Yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş olması
halinde, işi engelleyici sebeplere ve yapılacak işin niteliğine göre, işin bir kısmına veya
tamamına ait süre en az gecikilen süre kadar uzatılır.” ve “Geçici hakediş raporları” başlıklı
39’uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (f) bendinde, “Her hakediş tutarından, bir evvelki
hakediş tutarı çıkarıldıktan sonra kalan tutara idarece ilgili mevzuata göre hesaplanacak
Katma Değer Vergisi eklendikten sonra bulunan miktardan sözleşmede yazılı kesintiler, varsa
yüklenicinin idareye olan borçları ve cezalar ile kanunen alınması gereken vergiler kesilir.
Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalanıp idareye verildiği tarihten başlamak
üzere en geç otuz gün içinde onaylandıktan sonra otuz gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu
tarihten başlamak üzere sözleşmesinde farklı bir süre belirtilmemiş ise on beş gün içinde de
ödeme yapılır.” hükmü bulunmaktadır. İşe ait sözleşmenin “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı
11’inci maddesinin 11.2’maddesinde de, “Hakediş raporları, bu Sözleşmenin eki olan Yapım
işleri Genel Şartnamesinde düzenlenen esaslar çerçevesinde, kanuni kesintiler de yapılarak her
ayın ilk beş iş günü içinde düzenlenir. Hakediş raporları yüklenici veya vekili tarafından
imzalanıp idareye verildiği tarihten başlamak üzere İdarece en geç otuz gün içinde
onaylandıktan sonra otuz gün içinde tahakkuka bağlanarak ALTMIŞ gün içinde ödenir.”
düzenlemesi yer almıştır.
Yukarıda yer alan düzenlemeye göre ödenek yetersizliği yani hakedişin süresinde
ödenmemesi nedeniyle süre uzatımı verilmesi mümkündür. Bu nedenle süre uzatımı
verilebilmesi için, bu durumun taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması ve
yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş olması gerekir. Süresinde
ödenemeyen hakediş tutarının taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olduğunun
yüklenici tarafından belgeleriyle ortaya konulması gerekir.
Hakediş raporları yüklenici veya vekili tarafından imzalanıp idareye verildiği tarihten
başlamak üzere İdarece en geç otuz gün içinde onaylanma, akabinde otuz gün içinde tahakkuka
bağlanma ve altmış gün içinde de ödeme süresi bulunmaktadır. Hakediş raporunun idareye
verildiği tarihten itibaren 120 gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu idareye tanınan
süredir.120 gün içinde hakedişin ödenmemesi durumunda, bu durumun taahhüdün yerine
getirilmesine engel nitelikte olması ve yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün
yetmemiş olması şartları dikkate alınarak süre uzatımı verilmesi mümkündür. Hakedişin
verildiği tarihten itibaren otuz gün beklenilmeden onaylanma ve yine otuz gün beklenilmeden
tahakkuka bağlanması durumunda, tahakkuk tarihinden itibaren altmış gün içinde ödenmemesi
göz önüne alınarak süre uzatımı verilmektedir. İdare hakedişi tahakkuka bağladıktan itibaren
60 günü aşan süreyi dikkate alarak süre uzatımı vermektedir. İdarenin yaptığı bu uygulama
hatalıdır. Hakediş raporunun idareye verildiği tarihten itibaren 120 gün içinde ödenmesi
gerekmektedir. Bu idareye tanınan süredir. Gerek onaylanma ve gerekse tahakkuk aşamasının
otuz gün beklenilmeden yapılması idarenin iç işlemidir. İşin ihalesi safhasında belli olan bu
husus yüklenici tarafından bilinen ve peşinen kabul edilmiş bir konudur. Hal böyle iken,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 118
idarenin 30 günlük süreyi beklemeden onayı ve tahakkuku erken yapıp ödemeyi altmışıncı
günden sonraki bir tarihte yapması, işin gecikmesine sebep olan bir idari kusur olarak
görülemez. Kaldı ki bu hususun idarenin iç işleyişiyle ilgili bir durum olduğu ve onay ile
tahakkukun ne zaman yapılacağı yüklenici tarafından bilinip de işlerin ona göre yürütülebiceği
bir husus değildir. Yüklenici sözleşmenin 11’inci maddesine göre hakediş raporlarının idareye
verildiği tarihten başlamak üzere İdarece en geç otuz gün içinde onaylandıktan sonra otuz gün
içinde tahakkuka bağlanarak altmış gün içinde ödeneceğini bilmekte ve öngörmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 29’uncu maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan hükümlere göre iş ve işlemlerin yapılacağı belirtilmiştir.
Hakedişin süresinde ödenmemesi durumunda, bu durumun taahhüdün yerine
getirilmesine engel nitelikte olduğunun ve bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş
olduğunun yüklenici tarafından kanıtlanması durumunda, hakedişin idareye verildikten 120 gün
içinde ödenmemesi durumuna göre süre uzatım hesabının yapılması gerekmektedir.
BULGU 38: İhale Edilen Yapım İşlerinin Bir Kısmında Hafriyatın Döküm
Alanlarına Yapılmaması
İhale edilen yapım işlerinde hafriyat malzemesi ve inşaat/yıkıntı atıklarının döküm
alanlarına dökülmediği görülmüştür.
İhale edilen yapım işlerine ait işlerin idari şartname ve sözleşmelerinde, “Hafriyat
malzemesi ve inşaat/yıkıntı atıklarının yasal döküm alanlarına yönlendirilmesi için, kullanılan
araçlarda takip cihazı bulunması ve Belediyemizden ” Hafriyat Toprağı, İnşaat/Yıkıntı Atıkları
Taşıma İzin Belgesi ” alınmış olması zorunlu olup takip cihazı ve izin belgesi bulunmayan
araçlar çalıştırılmayacaktır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Şartname ve sözleşmelerde yer alan
bu hüküm gerek görüntü ve gerekse de çevresel etki açısından atıkların gelişigüzel dökülmesini
önlemek açısından önemlidir. 2020/526802 ve 2021/415062 ihale kayıt numaralı işlerde
yükleniciler döküm alanına döküldüğünü kanıtlayamadıkları için işin sonunda döküm bedeli
kesintisi yapılmıştır. Gerek idari şartname ve sözleşmede ve gerekse de Kazı Dolgu
Şartnamesinde yasal döküm sahasına nakliyenin zorunlu olduğu, kazı pozunun tarifinde “…
idarenin belirleyeceği moloz döküm sahasına nakliyesi, döküm bedeli,…” denildiğine göre,
hafriyat ve inşaat/yıkıntı atıklarının yasal döküm alanlarına yapılması gerekir. Yapı kontrol
görevlileri işin kazı aşamasında çıkan malzemenin döküm alanlarına yapılması için gerekli
denetim ve önlemi almalıdır. İşin sonunda döküm bedeli tahsilatı yapılması sorunu
çözmemektedir. Yüklenici döküm alanına malzemeyi dökmemekle çevre kirliliğine neden
olduğu gibi, nakliye kısmında da avantaj oluşturmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, ihale edilen yapım işlerinin bir kısmında hafriyatın döküm
alanlarına sevkinin mutlaka yapılması hususunda öneriler doğrultusunda gerekli iş ve işlemlerin
yapılacağı belirtilmiştir.
Hafriyat malzemesi ve inşaat/yıkıntı atıklarının işin yapılma aşamasında döküm
alanlarına sevkinin sağlanması için yapı denetim görevlilerince gerekli denetimi yapılması
gerekmektedir.
BULGU 39: Hafriyat Naklinde Kullanılan Araçlara Azami Yüklü Ağırlığı Aşacak
Şekilde Yükleme Yapılması
Geçici ile kesin kabulü yapılan yapım işlerinin hafriyatının naklini yapan araçlara istina
haddinin üzerinde yüklemelerin yapıldığı görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun “Araçların yüklenmesi” başlıklı 65’inci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, azami yüklü ağırlığın veya izin verilen azami yüklü
ağırlığın aşılmasının yasak olduğu belirtildikten sonra aynı maddede birinci fıkranın (b)
bendine uymayarak; %10 fazlasına kadar yüklemelerde …TL, %15 fazlasına kadar
yüklemelerde …TL, %20 fazlasına kadar yüklemelerde …TL, %25 fazlasına kadar
yüklemelerde …TL işleten ve gönderenlere ayrı ayrı idarî para cezası verileceği, azami yüklü
ağırlığın %20’den fazla aşılması halinde fazla yük kanuna uygun hale getirilmeden aracın yola
devam etmesine izin verilmeyeceği, işleten ile gönderenin aynı olması halinde birinci fıkraya
uymayan işleten ve gönderen için uygulanacak idari para cezalarının toplamının uygulanacağı,
araçların yüklenmesine ilişkin ölçü ve usuller, ağırlık ve boyut kontrolü usul ve esasları ile tartı
toleranslarının Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yönetmelikle belirleneceği ifade
edilmiştir. 08.10.2012 tarih ve 28461 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Araçların
Yüklenmesine İlişkin Ölçü ve Usuller ile Tartı ve Boyut Ölçüm Toleransları Hakkında
Yönetmelik’in “Tartı toleransı uygulaması” başlıklı 7’nci maddesinde, tartı toleransının en çok
[(aracın azami ağırlığının % 3,75’i) + 500] kilogram olarak kabul edileceği, 2918 sayılı
Kanun’un 65’inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen
fazla yükleme oranlarının hesabında aracın azami ağırlığı ile birinci fıkrada belirlenen tartı
toleransının toplamının esas alınacağı belirtilmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 120
Karayolları Trafik Kanunu ile ilgili mevzuatta belirlenen azami yük ağırlığının
aşılmasının yasak olduğu ve bunu aşanlara da idari para cezası uygulanacağı açıktır.
İhale edilen yapım işlerinden geçici/kesin kabulü yapılanlardan hafriyat ile diğer
malzemeleri taşıyan araçlar incelendiğinde, azami yüklü ağırlığın aşıldığı ve kamyonun taşıdığı
yükün taşıyacağı yükün %100’ünün üzerine varan fazlalıklarda olduğu anlaşılmıştır.
Taşımaların Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine uygun olarak yerine getirilmediği,
kamyonlara azami yüklü ağırlığı aşan yüklemeler yapıldığı ve böylece karayollarına zarar
verilmesine neden olunduğu anlaşılmaktadır. Taşıma yapan araçların azami yük ağırlığının çok
üzerinde taşıma yapması araca zarar verebileceği gibi trafikte de olumsuz durumun oluşmasına
neden olabilir. Diğer yandan kapasitenin çok üzerinde karayolunda taşıma yapılmasının sonucu
olarak zarar gören yolların bakım ve onarım giderleri de ilgili kurumlarca karşılanmış
olmaktadır. Yüklenicilerde kamyonlara haddinden çok fazla yük yükleyerek sefer sayısını
kısaltmak suretiyle avantaj sağlamış olmaktadır. İşlere ait yapı denetim görevlilerinin gerekli
kontrolleri yapması ve haddi aşan taşımaya müdahale etmeleri oluşabilecek riskleri
önleyecektir.
Kamu İdaresi cevabında, belirtilen hususlar doğrultusunda gerekli iş ve işlemlerin
yapılacağı belirtilmiştir.
Taşıma yapan araçların azami yüklü ağırlığının veya izin verilen azami yüklü ağırlığının
aşılmaması için gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir.
BULGU 40: Hafriyat Alanlarının Etkin Olarak Kullanılmaması ve Hafriyat
Gelirlerinin İlçe Belediyelerince Toplanması
Belediye tarafından hafriyat alanlarının etkin olarak kullanılmadığı ve Büyükşehir
Belediyesinin bilgisi dahilinde ilçe belediyelerince hafriyat alanları olarak belirlenen yerlerde
hafriyat gelirlerinin ilçe belediyelerince toplandığı görülmüştür.
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin “Bakanlığın
görev ve yetkileri” başlıklı 6’ncı maddesinde, “Bu Yönetmelik kapsamında yer alan atıkların
yönetimine ilişkin program ve politikaları saptamak, Yönetmeliğin uygulanmasına yönelik
işbirliği ve koordinasyonu sağlamak ve gerekli idari tedbirleri almakla, … yükümlüdür.”
denilmektedir.
İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün yukarıdaki madde
hükmüne istinaden “Çevrenin Korunması” konulu 44534 sayılı yazısında özetle; ilçe
belediyelerince tarım arazilerinde dolgu/tesviyesi, yol kotundan düşük arazilerde
dolgu/tesviyesi, geçici depolama yerleri için ilçe belediyesince izinlerin verilmesi ve izinler
verilirken;
1) Dolgu yapılacak alanın bilgileri,
2) Alanda yapılacak kübaj miktarı,
3) İşin süresi,
4) Yönetmelikte belirlenen esaslara göre çalışma yapılması gerektiği,
5) Çalışma yapılırken atık taşıma izin belgesine sahip araçlar ile çalışılması ve ilgili ilçe
belediyesinden ek-2 belgesinin alınması gerektiği,
6) Dolgu işleminin sadece hafriyat toprağı ile yapılması,
şartları belirtilmiş, ilçe belediyeleri tarafından verilen izinlerin hızlı bir şekilde İzmir
Büyükşehir Belediyesine bildirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yazıya istinaden ilçe belediyesinin hafriyat döküm
yeri olarak izin verdiği alanlarda herhangi bir denetim ve kontrolün yapılmadığı ve bu
bölgelerde ilçe belediyelerince farklı gelir adlarıyla hafriyat döküm bedellerinin atık
üreticilerinden tahsil edildiği tespit edilmiştir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir belediyesinin görev, yetki
ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde “.Sürdürülebilir
kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını
sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve
çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri,
hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama
alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında
çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını
yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması
hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine
ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya
işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 122
kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak,
toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak…” hükmüne yer verilmiş ve
büyükşehir belediyelerinin hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf
edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirme sorumluluğu olduğu belirtilmiştir.
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin “Belediyelerin
görev ve yetkileri” başlıklı 8’nci maddesinde,
“İl belediye mücavir alanı içerisinde il ve ilçe belediyeleri, büyük şehirlerde büyükşehir
belediyeleri, büyükşehir belediyeleri dışında ise ilçe belediyeleri,
a) Hafriyat toprağı, inşaat/yıkıntı atıkları ile doğal afet atıklarının toplanması, geçici
biriktirilmesi, taşınması, geri kazanılması ve bertarafı ile ilgili yönetim planı hazırlamakla,
b) Hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları geri kazanım tesisleri sahaları ile depolama
sahalarını belirlemek, kurmak/kurdurtmak ve işletmek/işlettirmekle,
c) Depolama sahası yerinin seçimi, inşaatı veya işletilmesi sırasında çevre ve insan
sağlığını olumsuz etkilemeyecek şekilde gerekli tedbirleri almak veya aldırtmakla,
d) Hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının toplanması, taşınması ve bertaraf
bedelini belirlemekle,
e) Hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları için toplama, taşıma hizmeti verecek
firmaların adresleri ve telefon numaraları ile nakliye bedellerini halkın bilgileneceği şekilde
ilan etmekle,
f) Hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarının toplanması, geçici biriktirilmesi,
taşınması ve bertarafı faaliyetlerini denetlemekle,
g) Belediye sınırları içindeki hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları geri kazanım
tesisleri ile depolama sahalarına izin vermek ve gerektiğinde bu izni iptal etmekle,
h) Toplanan inşaat/yıkıntı atıklarını öncelikle altyapı çalışmalarında
kullanmak/kullandırmakla,
ı) Belediye sınırları içinde oluşan, toplanan, geri kazanılan ve bertaraf edilen hafriyat
toprağı ile inşaat/yıkıntı atıklarına ilişkin istatistiki bilgileri valilikler aracılığı ile yıl sonunda
Bakanlığa bildirmekle,j) Doğal afet atıklarının yönetimi konusunda valilik koordinasyonunda oluşturulan Kriz
Merkezi kararlarını uygulamakla, yükümlüdürler.” şeklinde belirtilmiştir.
Maddede büyükşehirlerde hafriyat yönetimine ilişkin tüm yetkinin büyükşehir
belediyelerinde olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak yapılan incelemelerde ilçe belediyeleri
tarafından belirlenen hafriyat döküm alanlarında, ilgili il müdürlüğü yazısı dayanak alınarak,
atık üreticilerinden ücret tahsil edildiği hatta Büyükşehir Belediyesi yapım ihalelerinden çıkan
hafriyatların bile bu alanlara dökülerek ücretlendirmelerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Yine bu
alanlara dökülen miktara ilişkin hem Büyükşehir Belediyesi tarafından hem de ilçe
belediyesince bir kontrolünün yapılmaması sebebiyle İzmir ilinde hafriyat miktarı ve hafriyat
tutarına ilişkin bir tespit de yapılamamaktadır.
Kamu idaresi tarafından, hafriyat atıklarının yönetimine yönelik yeni bir bilgi sistemi
çalışmasının başlatıldığı ve ilçe belediyeleri tarafından verilen izinlerin artık Büyükşehir
Belediyesince verileceği belirtilmiş ve il bazında bütüncül bir hafriyat yönetim sistemi
kurulması çalışmalarının tamamlandığı, Çevre Kanunu kapsamında işletilecek idari tedbirlerin
Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanabilmesine yönelik gerekli yetki devrine ilişkin
başvurunun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne yapıldığı ve böylelikle İzmir
ili çapında hafriyat yönetimine ilişkin süreçlerin tek elden, doğrudan ve daha etkin bir biçimde
yürtülmesinin amaçlandığı, Büyükşehir Belediye Meclisinin 22.11.2023 tarih ve 1216 numaralı
kararı ile Hafriyat Yönetim Sistemi Yönetmeliği’nin kabul edildiği, yapılan tüm çalışmalar
kapsamında 2024 yılı içerisinde “Hafriyat Yönetim Sistemi”ne geçiş yapıldığı, yeni sitem ile
birlikte dolgu/kazı/rehabilite dolgu izinlerinin Büyükşehir Belediyesince verildiği, Hafriyat
Yönetim Sistemi Yönetmeliğinde Belediye tarafından verileceği belirtilen “Atık Taşıma
Belgesi”nin de düzenlendiği, bu belge olmadan yasal sahalara giriş yapılamayacağı ve ilçe
belediyelerince düzenlenen yıkım ruhsatı verilemeyeceği, 2024 yılı içerisinde 3 adet
dolgu/rehabilite izni ve 33 adet Atık Taşıma Belgesi düzenlendiği, verilen tüm izinlerin 2024
yılına ait gelir tarifesi üzerinden ücretlendirildiği, Çevre Kanununa göre yetki devrinin
Belediyeye verilmesi ile ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne
18.10.2022 tarihli ve E.996825 sayılı yazı ile başvuru yapılmış olmasına karşın herhangi bir
dönüş yapılmadığı, Belediye tarafından uygulanacak yeni sistem çerçevesinde yetki devri ile
ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne tekrar başvuru yapılacağı ifade
edilmiştir. 2023 yılında İlçe Belediyelerinin yürüttüğü hafriyat işlerinden Büyükşehir
Belediyesi gelir elde edememiştir.
Sonuç olarak 2020, 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporlarında da belirtildiği
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 124
üzere, hafriyat konusunda hem Kanun hem de ikincil mevzuatta belirtilen yükümlülüklerin
Büyükşehir Belediyesi tarafından en kısa zamanda ve en etkin bir biçimde uygulamaya
geçirilmesi ve bu şekilde Belediyenin bu hizmetlerinden elde edebileceği gelirden mahrum
kalmamasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
BULGU 41: Doğrudan Hizmet Alımı Kapsamında Çalıştırılan Personelin, İhale
Komisyonu ile Muayene ve Kabul Komisyonunda Görevlendirilmesi
Büyükşehir Belediyesinin, doğrudan hizmet alımı kapsamında çalıştırdığı personelini,
ihale komisyonu ile muayene ve kabul komisyonunda görevlendirdiği görülmüştür.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İhale Komisyonu” başlıklı 6’ncı maddesinde,
ihale yetkilisinin, biri başkan olmak üzere, ikisinin ihale konusu işin uzmanı olması şartıyla,
ilgili idare personelinden en az dört kişinin ve muhasebe veya malî işlerden sorumlu bir
personelin katılımıyla kurulacak en az beş ve tek sayıda kişiden oluşan ihale komisyonunu,
yedek üyeler de dahil olmak üzere görevlendireceği, ihaleyi yapan idarede yeterli sayı veya
nitelikte personel bulunmaması halinde, 4734 sayılı Kanun kapsamındaki idarelerden
komisyona üye alınabileceği hüküm altına alınmıştır.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun “Denetim, muayene ve kabul
işlemleri” başlıklı 11’inci maddesinde ise teslim edilen mal, hizmet, yapım veya yapılan işin
muayene ve kabul işlemlerinin, idarelerce kurulacak en az üç kişilik muayene ve kabul
komisyonları tarafından yapılacağı belirtilmiştir. Mal alımları, hizmet alımları ve yapım işlerine
yönelik çıkartılan muayene ve kabul yönetmeliklerinin “Muayene ve kabul komisyonlarının
kuruluşu”nu düzenleyen ilgili maddelerinde, muayene ve kabul komisyonları ile geçici ve kesin
kabul komisyonlarının oluşturulmasına ve üyelerin niteliklerine, muayene ve kabul komisyonu
ile geçici veya kesin kabul komisyonunun ilgili idarenin personelinden oluşturulmasının esas
olduğuna, ihaleyi yapan idarede yeterli sayıda veya nitelikte personel bulunmaması halinde
Kanun kapsamındaki idarelerden komisyona üye alınabileceğine ve bunların sorumluluklarına
yönelik düzenlemelere yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine göre özetle, ihale komisyonu ile muayene ve
kabul komisyonunda görevlendirilecek personelin, ilgili idare personeli olması gerektiği,
ihaleyi yapan idarede yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmaması halinde, 4734 sayılı
Kanun kapsamındaki idarelerden komisyona üye alınabileceği belirtilmiştir
Belediyenin personel yapısı incelendiğinde, 2023 yılı sonu itibarıyla 4.163 memur, 39
sözleşmeli personel, 285 kadrolu işçi olmak üzere toplam 4.517 personeli olduğu, bu nedenle
İdarede ihale komisyonlarına üye olabilecek yeterli sayıda personeli bulunduğu
anlaşılmaktadır. Ancak belediyenin ihale komisyonu ile muayene ve kabul komisyonunda
şirket personellerinin belediye tarafından görevlendirildiği ve görevlendirilen ilgili şirket
personelleri incelendiğinde de aynı birimde çalışan ve aynı unvana sahip belediyenin asli
personellerinin bulunduğu görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, şirket personelinin Kamu İhale Kurulu’nun 18.07.2018 tarihli
ve 2018/DK.D-187 sayılı “696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile statü ya da kadroya geçişi sağlanan
personelin komisyon üyeliği” gündem konulu toplantısı neticesinde alınan karar göz önünde
bulundurularak görevlendirmelerin yapıldığı ifade edilmiştir. İlgili kararda; “4734 ve 4735
sayılı Kanunların yukarıda aktarılan hükümleri ile bunların uygulanmasına yönelik çıkarılan
ikincil mevzuatlarda, ihale ve sözleşme süreçlerinde kurulacak komisyon ve teşkilatların idare
personelinden oluşturulması gerektiği, idare bünyesinde yeterli personel bulunmaması
durumunda 4734 sayılı Kanun kapsamındaki diğer idare personelinden komisyonlara üye
alınabileceği düzenlenmiş ancak “idare personeli” ifadesinden ne anlaşılması gerektiğine
ilişkin bir tanıma ya da açıklamaya yer verilmemiştir. Sorunun çözümü açısından ise idare
personeli kavramının açıklığa kavuşturulması önem arz etmektedir.” denilmiş ve idare
personeli tanımına mevzuatta yer verilmediği ifade edilerek araya üçüncü bir kişi girmeksizin
idare ile doğrudan istihdam ilişkisi bulunan personel olarak tanımlanabileceği ifade edilmiştir.
Karar netice itibariyle, “4734 ve 4735 sayılı Kanunlar ile buna yönelik çıkarılan ikincil
mevzuatta, 696 sayılı Kararname ile kamu kurum ve kuruluşlarındaki sürekli işçi kadrolarına
veya mahalli idare şirketlerinde işçi statülerine geçirilenlerin ihale ve sözleşme sürecinde
oluşturulacak komisyon ve teşkilatlarda görev almasını yasaklayan bir düzenlemenin yer
almadığı anlaşılmış olup bahse konu kadro ve statülere geçirilen kişilerin “idare personeli”
niteliğine sahip olduğu, bu nedenle ihale ve sözleşme sürecindeki komisyon ve teşkilatlarda yer
alabileceği değerlendirilmiştir.” şeklinde düzenlenmiştir. Söz konusu Kamu İhale Kurulu
kararında, 696 sayılı Kararname kapsamındaki personelin, çalışmış oldukları şirketin ihale ve
sözleşme sürecindeki komisyon ve teşkilatlarında görev alabileceği belirtilmiş, doğrudan
hizmet alımı kapsamında çalıştırılan personelin belediyelerde ihale komisyon üyesi olarak
görevlendirilebileceğine dair bir hususa yer verilmemiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 126
Kamu İhale Kurulu Kararında da belirtildiği üzere, “İhaleyi yapan idarede yeterli sayı
veya nitelikte personel bulunmaması halinde, 4734 sayılı Kanun kapsamındaki idarelerden
komisyona üye alınabileceği” belirtildiğinden, şirket işçilerinin mahalli idareler tarafından
“yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmadığı,” gerekçesiyle, ihale komisyonunda
görevlendirilmesinde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Ancak söz konusu görevlendirme,
yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmaması şartına bağlanmış olduğundan, mahalli
idarelerin yeterli sayı veya nitelikte personeli mevcut iken, söz konusu görevlendirmeyi
yapmaları mümkün gözükmemektedir.
Yeterli sayı veya nitelikte personeli mevcut olan idarenin, doğrudan hizmet alımı
kapsamında çalıştırdığı personelini, ihale komisyonu ile muayene ve kabul komisyonunda
görevlendirmemesi gerekmektedir.
BULGU 42: İlçeden İle veya İlçeden İlçeye Çalışan Toplu Taşıma Araçları ile İlgili
Uygulamanın Hatalı Olması
Valilik/Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı/İl Trafik Komisyonu kararına istinaden ilden
ilçeye veya ilçeden ilçeye çalışan toplu ulaşım araçlarının 5216 sayılı Kanun ile 6360 sayılı
Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra Büyükşehir Belediyesinin izni ve denetimi altında
çalıştıkları, verilen çalışma izninin Büyükşehir Belediyesi olduktan sonra da aynı şekilde
sürekli olarak sürdürülmesinin mevzuata aykırı olduğu görülmüştür.
5393 sayılı Belediye Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1580 sayılı Belediye
Kanunu’nun “Belediyenin vazifeleri” başlıklı 15’inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve
“Belediyelerin hakları, salahiyet ve imtiyazları” başlıklı 19’uncu maddesinin beşinci fıkrasında
yer alan hüküm ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları”
başlıklı 15’inci maddesinin (p) fıkrasında ki, “Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen
her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”
hükümlerinden toplu taşıma hakkının belediyenin görev ve yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, “Büyükşehir
ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini
plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”, (p)
bendinde, “Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve
denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. (Ek cümle:
16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir
merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı kriterleri esas alınarak tespit edilecek
hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine karar vermek.” ve ikinci fıkrasında,
“…(Ek üç cümle: 16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (p)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi
kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma hatlarının işletmesinin o bölgede kurulu taşıma
birlik veya kooperatiflerinden temin edilmesine karar verebilir. Bu durumda ihaleye
katılacaklarda ve kullanılacak taşıma araçlarında aranacak şartlar belediyelerce belirlenir.
Taşıma birlik veya kooperatiflerine, belediye bütçelerinden toplu taşıma hizmetlerinden
ücretsiz veya indirimli olarak yararlanacaklara ilişkin gelir desteği ödemeleri yapılabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır.
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Uygulanmayacak hükümler” başlıklı 84’üncü maddesinde, Bu
Kanunla belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu’nda bu Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu
Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 23.07.2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer
hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna
aykırı olmayan hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
5216 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesinde, Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
büyükşehir belediye sınırlarının İstanbul ve Kocaeli ilinde il mülkî sınırı, diğer büyükşehir
belediyelerinde ise, mevcut valilik binası merkez kabul edilmek ve il mülkî sınırları içinde
kalmak şartıyla, nüfusu birmilyona kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı yirmi kilometre, nüfusu
birmilyondan ikimilyona kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı otuz kilometre, nüfusu
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 128
ikimilyondan fazla olan büyükşehirlerde yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırı büyükşehir
belediyesinin sınırını oluşturduğu ve Ek 2’nci maddesinin son fıkrasında da, Büyükşehir
belediyesi sınırlarına giren belediyelerin, kanunların verdiği yetkiye dayanarak yürütmekte
oldukları toplu taşıma ve ulaşım hizmetlerinin, gerçek ve tüzel kişilere yaptırılması amacıyla
verilen ruhsat, imtiyaz sözleşmesi ve ulaşım araçları kira sözleşmesi, ruhsatta öngörülen süre
ve sahip oldukları hat güzergâhı ile sınırlı olmak şartıyla herhangi bir işleme gerek kalmaksızın
büyükşehir belediyesi toplu taşım ve ulaşım sistemine dahil edileceği belirtilmiştir. 06.12.2012
tarih ve 24849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir
Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2’nci maddesiyle, İzmir büyükşehir belediyesinin
sınırlarının il mülki sınırı olduğu ve 36’ncı maddesinde de 2’nci maddesinin ilk mahalli idareler
genel seçiminde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. 6360 sayılı Kanun’un geçici birinci
maddesinin sekizinci fıkrası gereği ulaşım hizmetlerine ilişkin olmak üzere alacak ve borçlar
büyükşehir belediyesine geçmiştir.
Gerek 1580 sayılı gerekse 5393 ve 5216 sayılı Kanun’lara göre toplu taşımaya ilişkin
haklar belediyeye aittir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla
rekabete uygun, saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek şekilde
verilmesi gerekir. Bu yetki belediye adına Belediye Meclisine aittir. Belediye meclisince bu
yönde alınan karara uygun olarak ve bu kararda verilen yetkiye dayanılarak ihale işlemleri ile
ilgili olarak Belediye Encümenince de konuya ilişkin kararlar alınmasında hukuka aykırılık
bulunmamaktadır. Bu çerçevede toplu taşıma hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan
Belediyenin ihale yapmadan rekabetsiz bir şekilde izin verebilmesi mümkün değildir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde yer alan,
“……………belediyelerin…… satım, hizmet…….., kira, trampa, mülkiyetin gayri aynı hak tesisi
ve taşıma işleri bu kanuna göre yürütülür.” hükmüne göre bu hakkın ihale ile verilmesi ve aynı
Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi” başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan, “Kiraya verilecek
taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok olamaz. Turistik tesis kurulacak yerlerin
ve turistik tesislerin (Ek ibare: 20/2/2001 – 4628/17 md.) ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve
dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin (Ek ibare: 18/4/2001 – 4646/13 md.) ve
doğal gaz iletim, dağıtım ve depolama tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin on yıldan
fazla süre ile kiraya verilmesi mümkündür.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından alınması şarttır. Katma bütçeli idarelerde bu izin, idarelerin bağlı bulundukları bakanlıktan
alınır. Özel İdare ve belediyeler için kendi özel kanunları uygulanır.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, kira bedeli her yıl şartname ve
sözleşmesindeki esaslara göre yeniden tespit edilir.” hükmü gereği kiralamalarda sürenin 10
yıl ile sınırlı olduğu açıktır.
Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin Esas No: 2015/985, Karar No: 2015/3164, Esas No:
2014/384, Karar No: 2014/1950, Esas No: 2011/1134, Karar No: 2012/2226, Esas No:
2014/1735, Karar No: 2014/2859 numaralı kararlarından belediyenin yetkili organının kararıyla
ihale yoluyla rekabete uygun, saydam bir şekilde süresinin belirli olması gibi hususları da
içerecek şekilde ulaşımın verilmesi gerekir. Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No:2015/985,
Karar No: 2015 3164 numaralı kararında kiralamalarda sürenin 10 yılla sınırlı olduğu, toplu
taşıma hizmetinin yerine getirilmesinde ruhsat verme yönteminin seçilmesi hâlinde, süresiz
olarak ruhsat vermenin söz konusu olmadığı, belli bir süre dâhilinde ruhsatın verilmesi
gerektiği, bu süreye göre muhammen bedelin belirlenmesinin şart olduğu, bu hususlar ortaya
konulduktan sonra Devlet İhale Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde ihalenin yapılması
gerektiği, dolayısıyla her yıl uzatılma konusunda idareye yetki veren düzenlemenin hukuka
aykırı olduğuna karar verilmiştir. Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No: 2021 / 3396, Karar
No: 2022 / 843 numaralı kararında da, toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz verme, ruhsat verme,
kiralama veya hizmet satın alma usullerinin seçilmesi yoluyla gördürebileceği, toplu taşıma
hizmetinin satış yoluyla gördürebileceğine ilişkin bir düzenleme bulumadığı ifade edilmiştir.
Toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz, kiralama ve ruhsat usullerinden biri ile üçüncü
kişilere gördürülebilmesi mümkün olmakla birlikte her üç yöntem bakımından da bu hizmetin
üçüncü kişilere gördürülmesinde mutlak olarak belirli bir sürenin öngörülmüş olması
zorunludur. Kanunda öngörülen sürelerden daha uzun bir sürenin öngörülmesi ya da hiçbir
şekilde süre öngörülmemesi durumlarında bu durumun hukuka aykırılık oluşturacağı
kuşkusuzdur. Hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemlerin ilgililer yönünden geleceğe yönelik
olarak kazanılmış hak oluşturması ise mümkün değildir. İlgililerin hiçbir hilesi ya da idareyi
yanıltan bir davranışı olmaksızın idarece tesis edilen mevzuata aykırı işlemlerin düzeltilmesi
zorunlu olmakla birlikte, söz konusu hukuka aykırı işlemlerin ortadan kaldırıldığı tarihe kadar
bu işlemlerin ilgililere sağlamış olduğu haklar ilgililer yönünden kazanılmış hak oluşturur. Bir
başka deyişle, kazanılmış haktan bahsedilebilmesi ancak mevzuata aykırı işlemin ortadan
kaldırıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan haklar, yani geçmişe yönelik haklar yönünden
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 130
mümkün olabilir.
Büyükşehir sınırlarında ilçeden ilçeye veya ilçeden il merkezine aktif taşıma yapan
sayısının toplam 821 olduğu anlaşılmıştır. Toplu taşıma yapan araçlar Valilik/Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı/il trafik komisyonu kararı ile çalışmaya başlamış, alınan izinlere istinaden
çalışma bu güne kadar süre gelmiş, sürenin bitiminde yeni bir ihale yapmadan çalışmaya devam
eden ve bu hakkı kullananların, 6360 sayılı Kanun öncesi (D-4) belgesine istinaden 5 yıllık izin
süresiyle çalışanların durumunun irdelenmesi gerekir.
08.09.1994 tarih ve 22045 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Karayoluyla Şehirlerarası Yolcu Taşımaları Hakkında Yönetmelik’in “Kapsam” başlıklı 2’nci
maddesinin ikinci fıkrasında, “Taşıma mesafesi 100 km’ye kadar olan şehirlerarası yolcu
taşımaları ile aynı il sınırları içerisindeki yerleşim noktaları arasında yapılacak yolcu
taşımaları bu Yönetmelik kapsamı dışında olup, ilgili Valiliklerce hazırlanır.” denilmiş,
25.02.2004 tarih ve 25384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolu
Taşıma Yönetmeliği 08.09.1994 gün ve 22045 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
giren Karayoluyla Şehirlerarası Yolcu Taşımaları Hakkında Yönetmelik’i yürürlükten
kaldırmıştır. Bu Yönetmeliğin “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinin ikinci fıkrasında, “Taşıma
mesafesine bakılmaksızın il sınırları içinde yapılan yolcu taşımaları, 100 kilometreye kadar
olan şehirlerarası yolcu taşımaları ile belediye sınırları ile mücavir alanı içindeki şehiriçi yolcu
taşımaları, bu Yönetmeliğin kapsamı dışında olup; bunlar için Bakanlıkça çıkarılacak
Yönetmelik yürürlüğe konuluncaya kadar, il sınırları içinde yapılan yolcu taşımaları ile 100
kilometreye kadar olan şehirlerarası yolcu taşımaları il ve ilçe trafik komisyonları ile işbirliği
yapılmak suretiyle ilgili valiliklerce, belediye sınırları ile mücavir alanı içindeki şehiriçi yolcu
taşımaları il ve ilçe trafik komisyonları ile işbirliği yapılmak suretiyle ilgili belediyelerce, bu
Yönetmeliğin taşımacılar için getirdiği sorumluluk ve yükümlülükler dikkate alınarak
düzenlenir.” düzenlemesi yapılmış, “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde, Şehiriçi taşıma,
Belediye sınırları ile mücavir alanı dâhilinde yapılan taşımaları ve Yetki belgesinin Bu
Yönetmelik’in kapsamında faaliyette bulunacak gerçek ve tüzel kişilere çalışma izni veren ve
Bakanlıkça düzenlenen belgeyi ifade ettiği, “Yetki belgelerinin süresi” başlıklı 30’uncu
maddesinde, Bakanlıkça verilen yetki belgelerinin süresinin beş yıl olduğu belirtilmiştir. Yine
Yönetmeliğin “Denetim” başlıklı 71’inci maddesinde ise, “Yetki belgesi sahiplerinin Kanun ve
bu Yönetmelik kapsamında yer alan her türlü faaliyetleri Bakanlığın denetimine tabidir.
Bakanlık yapacağı denetimleri, kendi personelinin yanı sıra, Kanunun 35 inci
maddesinin verdiği yetkiye dayanarak, valilikler, kolluk kuvvetleri (polis, zabıta, jandarma) ve
yetkili kıldığı diğer kamu kurum ve kuruluşlarının personeli aracılığıyla yapar. Denetimle ilgili
olarak bu kuruluşlar Bakanlıkla her zaman işbirliği içinde olmak ve Bakanlık talimatlarını
yerine getirmek zorundadır.
Denetimle ilgili diğer mevzuat hükümleri saklıdır.”
denilmektedir.
11.06.2009 tarih ve 27255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Karayolu Taşıma Yönetmeliği 25.02.2004 tarih ve 25384 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ni yürürlükten kaldırmıştır. 11.06.2009 tarihli
yönetmelikte de yetki belgesinin alınmasının zorunlu olduğu, “Yetki belgelerinin süresi”
başlıklı 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Yönetmelik kapsamında verilen ve yenilenen
yetki belgelerinin süresi 5 yıldır.”, “Denetim” başlıklı 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında,
“Yetki belgesi sahiplerinin Kanun ve bu Yönetmelik kapsamında yer alan faaliyetleri
Bakanlığın denetimine tabidir.” düzenlemesi yer almıştır. 08.01.2018 tarih ve 30295 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Yönetmeliği 11.06.2009 tarih
ve 27255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolu Taşıma
Yönetmeliği’ni yürürlükten kaldırmıştır. Yürürlüğe giren 08.01.2018 tarihli Yönetmelikte de
aynı şekilde yetki belgesinin alınmasının zorunlu olduğu ve süresinin beş yıl olduğu
belirtilmiştir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 8 ve 9’uncu maddelerine dayanılarak
hazırlanan ve 15.06.2006 tarih ve 26199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmelik’inin “Kazanılmış haklar”
başlıklı 29’uncu maddesinde, “Büyükşehir belediyeleri dâhilinde daha önce il trafik
komisyonları veya valiliklerce alınan karar veya izinlerle elde edilmiş haklar saklıdır.”
ifadesinin irdelenmesi gerekir. 5216 sayılı Kanun’un Büyükşehir Belediyesini toplu taşıma ve
ulaşım konusunda yetkilendirdiği bir durumda, Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon
Merkezleri Yönetmelik’inin 29’uncu maddesinde belirtilen kazanılmış hak kavramının Kanun
karşısında geçerliliği bulunmamakla birlikte bu hükmün açıklığa kavuşturulması gerekir.
Büyükşehir olmadan önce her Belediyenin yetkisi kendi mücavir alanlarıyla sınırlı
olduğundan dolayı ulaşım ile ilgili hakkında bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. İlden
ilçeye ya da ilçeden ilçeye ulaşımda Belediyelerin yetkileri bulunmamaktadır. İlden ilçeye ya
da ilçeden ilçeye toplu ulaşım yapacak kişiler Valilik/Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı/İl Trafik
Komisyonundan çalışma izni alarak çalışmışlardır. Bu çalışma izni ise müracaatla verilen bir
izin olup belirli sürelerle yenilenmektedir. İşte Yönetmelikte kazanılmış haklara yönelik
getirilen düzenleme bu kişilerin çalışma izni aldıkları sürelerin sonuna kadar bu hakkı
kullanmaları gerektiğine ilişkindir.
5216 ve 6360 sayılı Kanun’ların yürürlüğe girmesiyle artık Büyükşehir alanları içindeki
ulaşım hakkı Büyükşehir Belediyesine geçmiştir. Bu bağlamda daha önce farklı Belediyelerin
yetki sahasının dışında olan ilden ilçeye ya da ilçeden ilçeye toplu ulaşım konusunda
Büyükşehir Belediyesi yetkilidir. Nitekim bu şekilde çalışan toplu ulaşım araçlarına Büyükşehir
Belediyesi tarafından önceleri iki yıl, daha sonra ise yıllık olarak güzergah izin belgesi
düzenlenerek izin verildiği gibi, denetimi de yapılmaktadır. Bu konuda Valilik/Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı/İl Trafik Komisyonlarının 5216 sayılı Kanun sonrası yetkisi kalmamıştır.
5216 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (p) bendi ile fıkranın son
cümlesinde yer alan düzenlemelerinden bu yetkinin Büyükşehir Belediyesinde olduğu açıkça
anlaşılmaktadır.
Daha önce Valilik/Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı/il trafik komisyonu kararıyla izin
verilen ilden ilçeye ya da ilçeden ilçeye toplu ulaşım konusunda fiili durum olarak önceleri iki
yıl ve daha sonra ise her yıl güzergah izin belgesi düzenlenerek sürdürülmesi mümkün değildir.
Yapılması gereken artık yetki Büyükşehir Belediyesinde olduğuna göre, Valilik/Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı/il trafik komisyonu kararında belirtilen beş yıllık süre sonunda söz konusu
hatların süre ve şartları belirlenerek ihale yoluyla verilmesi gerekmektedir.
Belediyenin toplu ulaşım hizmetlerini Danıştayın görüşü ve Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı’nın kararıyla süresi kırkdokuz yılı geçmemek üzere imtiyaz yoluyla
devredebileceği göz önüne alındığında, imtiyazı aşan şekilde fiili olarak hattın süresiz ihalesiz
kullandırılması kabul edilebilir değildir.
Mevzuata aykırı işlemlerin, mevzuata aykırılıklarının tespit edildiği tarih itibarıyla
hukuk düzeninden çıkarılmaları hukuk devletinin bir gereğidir. Bu nedenle, yukarıda açıklanan
hususlar da gözetildiğinde bu durumun düzeltilmesi zorunludur. Bu kapsamda belediyece toplu
taşıma hizmetlerinin üçüncü kişilere gördürülmesinin yöntemini belirleme ve bu konuda
yeniden bir ihale yapıp yapmama konusunda belediyenin takdir yetkisi bulunmakla birlikte, söz
konusu hukuki durumun mevcut sözleşmelerin/işlemlerin iptalini gerektireceği kuşkusuzdur.Bu konu en kısa sürede yeniden bir ihale yapılıncaya kadar geçecek süre zarfında toplu taşıma hizmetlerinden yararlanan belde halkının mağduriyetine yol açmayacak şekilde
çözümlenmelidir. Hat sahiplerine de durumlarını ayarlamaları için makul bir süre tanınması
gerekmektedir.
Valilik/Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı/il trafik komisyonundan alınan izne istinaden
faaliyette bulunan bu minibüs/otobüslerin çalışma durumlarının izin / tahsis suretiyle sürekli
uzatılması şeklinde verilen ve yıllardır devam eden bu uygulama 5216 sayılı Kanun yürürlüğe
girene kadar bu kişiler açısından kazanılmış haktır. Ancak 5216 sayılı Kanun’la yeni durum
oluştuğu için bu kişilerin geçmişte aldıkları izne istinaden süresiz olarak bu hakkı kullanmaları
kazanılmış hak değildir.
Belediyenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmeti bizzat yerine getirmeyip, üçüncü
kişilere gördürebilmesi mümkün olmakla birlikte bu husus söz konusu hizmetin bir kamu
hizmeti olma niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi, bu konuda belediyenin görevinin sona
ermesine yol açmamakta ve bu hizmetin yerine getirilmesi yönünden sorumluluğu devam
etmektedir.
Bu niteliği gözetildiğinde, belediyenin görevine giren bir hizmetin süresiz olarak
üçüncü kişilere bir hak olarak verilmesi suretiyle gördürülebilmesi hukuken mümkün değildir.
Mevzuata aykırı olarak tesis edilen ve belirtilen nitelikteki işlemlerin ilgililer yönünden
kazanılmış hak doğurması da aynı nedenle mümkün değildir. Aksi takdirde, mevzuata aykırı
tesis edilen bir işlemin, bir kanunun dahi üstüne geçmesi, o kanunun uygulanamaması sonucuna
yol açacağı da bir gerçektir. Bu hizmetin belediyeler tarafından yürütülmesi ya da üçüncü
kişilere gördürülmesi, söz konusu hizmetin kamu hizmeti olmasına ve bu hizmetin
belediyelerce yürütülmesinde kamu yararı bulunduğu düşüncesine dayandığından, kazanılmış
hak adı altında bireysel yararların kamu yararına üstün tutulması sonucunu doğuracak bir
kazanılmış hak anlayışı kabul edilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, toplu taşıma hizmetlerinin gördürülmesine ilişkin fiili
durum olarak yapılan toplu taşıma hizmetleri mevzuata aykırı olup, bu aykırılığı giderecek
şekilde yeni bir ihale yapılması zorunludur.
04.05.2021 tarih ve 31474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin
2018/20720 sayılı Bireysel Başvuru kararında belirtildiği üzere, toplu taşıma işinin ihale ile
verilmesi gerektiği, Belediyenin “İyi yönetişim ilkesi”ne aykırı hareket etmesinin kişilerde
uygulamanın hukuka uygun olduğu izleniminin oluşmasına neden olduğu, bir başka ifadeyle,
kamu otoritesinin (kamu görevlilerinin) hareketsizliği kişiler lehine uygulamanın uygun olduğu
yolunda beklentinin oluşmasına yol açtığı, belediyenin uzun süre hukuka aykırı bir iş yapması
kişilere sonsuza kadar bir hak verildiği anlamına gelmediği, belediyenin hukuka aykırılığı her
zaman için düzeltebileceği, hatta düzeltmesi de gerekeceği, iptal işlemi yapılırken ölçülü
hareket edilmesi gerektiği, kişilerin yolcu taşıma hakkının ihalesiz olarak verilmesini talep
etmiş olmalarının Belediyenin bu talebi karşılamasını gerektirmediği, belediyenin bu hakkı
ihalesiz olarak verilmemesi gerektiğini bilmesi ve kişilerin talebini reddetmesi gerekeceği, iyi
yönetişim ilkesi gereğince Belediyenin kendi kusurundan kaynaklanan bir durumda kişilere
yüklenen külfeti hafifletecek çareler bulunması gerekeceği, ihale için verilmede uygun geçiş
dönemi öngörülmesi seçeneğinin kullanılabileceği, bu bağlamda hatların ihale ile verileceği
yönünde ilgililere tebligat yapılarak bu bildirime istinaden ihalenin de makul süre sonunda
yapılacağı bildirilerek kişilerin durumlarını ayarlamalarının uygun bir çözüm yolu olduğu göz
önüne alınmalıdır.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü
tarafından verilen (D-4) taşıma yetki belgesinin geçerlilik tarihi 2017 yılında bitmiştir. İzmir
Bölge İdare Mahkemesi Yedinci Dava Dairesinin 2019/1317 Esas, 2020/51 Karar sayılı ilamı
ile İzmir Bölge İdare Mahkemesi Yedinci Dava Dairesinin 2020/171 Esas, 2021/159 Karar
sayılı ilamında belirtilen gerekçelere bu süreçte de uyulmalıdır. Her ne kadar iki davanın içeriği
farklı olsa da, söz konusu ilamdaki gerekçeler taşıma yetki belgesi sahibi kişilerle uyumludur.
Kamu idaresi tarafından, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 12’nci maddesine
dayanılarak çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 17 ve 18’inci maddelerinde İl ve İlçe
Trafik Komisyonlarının kuruluş, görev ve yetkilerinin belirlendiği, 5216 sayılı Kanun’un 7’nci
maddesinin birinci fıkrasının (f)ve (p) bendi ile 9’uncu, Ek 2’nci maddesi ile Büyükşehir
Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliğinin ilgili maddelerinden bahsedildiği, İzmir
Büyükşehir Belediyesi Karayolu Toplu Taşımacılık Esasları Yönergesi’ne göre “Güzergah İzin
Belgesi” düzenlendiği, 6360 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi ikinci fıkrasında yer alan
“..büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.” hükmü gereği 30.03.2014 tarihinde
itibaren Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Üçüncü Bölge Müdürlüğü’nce verilen “D4” Yetki
Belgesi ile yapılan taşımacılığının düzenlenmesi, müktesep haklarının korunması, mevcut “D4”
Yetki Belgesi sahiplerinin mağduriyetlerinin önlenmesi ve taşıma faaliyetlerinin
aksatılmaması, mevcut ulaşım düzeninin bozulmaması, vatandaşların yolculuk ihtiyacının
sekteye uğratılmaması için söz konusu taşımacılara da “İBŞB Karayolu Toplu Taşımacılık
Esasları Yönergesi” kapsamında, “Güzergah İzin Belgesi” düzenlendiği, Güzergâh İzin
Belgesinin Belediye tarfından belli bir bedel karşılığında süreli olarak düzenlendiği, her
yenileme döneminde “Güzergah İzin Belgesi Harcı” alındığı, Belediyenin 2020-2024 Stratejik
Planındaki “Ulaşım Türleri Arasında Birbirinin Hareket Kabiliyetini Kısıtlamayan ve Farklı
Seçeneklere İzin Veren Sürdürülebilir Bir Ulaşım Sistemi Oluşturulması” hedefine yönelik
kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanabilmek hedefleriyle, çevre ilçelerde hizmet veren
bireysel toplu taşımacıların kamusal ulaşım hizmetine dahil edilmesinin planlandığı, 5216 ve
6360 sayılı Kanun’lar kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kamu tarafından
toplu ulaşım hizmeti için yapılacak yapısal yatırımlar ile indirimli/ücretsiz ulaşım hizmeti
maliyetleri de dikkate alınarak, Belediye bütçesinden yapılan yatırımlarla sürdürülebilen ulaşım
sistemine çözüm getirmek amacıyla, kent merkezi dışında hizmet üreten bireysel taşımacıların
İzmir Ulaşım Sistemine dahil edilmesi ile kamusal maliyetlerin düşürülmesi, kaynakların etkin
ve verimli kullanılması amacıyla Belediye tarafından “İZTAŞIT Projesi” geliştirildiği, 5216
sayılı Kanun’un verdiği yetkiler çerçevesinde ve 4734 sayılı Kanun’a uygun olarak Büyükşehir
Belediyesince İZTAŞIT Projesi hizmet alımları gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Kamu
idaresi tarafından ulaşım ile ilgili genel bilgiler verilmiş olmakla birlikte Valilik/Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı/İl Trafik Komisyonu kararına istinaden ilden ilçeye veya ilçeden ilçeye
çalışan toplu ulaşım araçlarının 5216 sayılı Kanun ile 6360 sayılı Kanun’un yürürlüğe
girmesinden sonra Büyükşehir Belediyesinin izni ve denetimi altında çalıştıkları, verilen
çalışma izninin Büyükşehir Belediyesi olduktan sonra da aynı şekilde sürekli olarak
sürdürülmesinin mevzuata aykırı olması ile ilgili değerlendirme yapılmamıştır. Kamu idaresi
tarafından belirtilen hususlarla ilgili olarak yukarıda gerekli açıklamalar yapıldığından dolayı
tekrar açıklama yapılmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Verilen taşıma yetki belgesinin geçerlilik tarihinin ilanihaye devam edeceği sonucunu
doğurmadığı gibi, yetki belgesinin geçerlilik tarihinin taşımacıkta artık süresiz bir şekilde
kazanılmış hakkın oluştuğu şeklinde de yorumlanamayacağı, açıklık, rekabetin sağlanması
ilkeleri gözetilerek mevzuata uygun olarak ihale süreci işletilmek suretiyle bu hakkın verilmesi
gerekmektedir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Valilik/Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı/İl trafik komisyonu tarafından verilen çalışma
izinlerine istinaden ilden ilçeye veya ilçeden ilçeye taşıma izni ile verilen ve süresi dolan 821
adet toplu taşıma aracına ait hatların çalıştıkları hatların süresi ve şartları da belirtilerek 5393
sayılı Belediye Kanunu’nda öngörülen imtiyaz, kiralama ve ruhsat usullerinden biri seçilerek
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 136
ve/veya 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu da göz önüne alınarak objektif ve aleniyet
ilkelerine uygun olarak ve katılımın şeffaf bir şekilde olması temin edilmek ve kişilere makul
süre verilmek suretiyle ihale yoluyla verilmesi sağlanmalıdır.
BULGU 43: Servis Hakkının Ulaşım Koordinasyon Merkezi İhale Kararıyla
Verilmesi ve Süre Belirtilmemesi ile Büyükşehir Belediyesi Tarafından İhale Kararıyla
Verilenlerde Süre Belirtilmemesi
Büyükşehir Belediyesinin yetki ve görev alanında olduğu servis işletme hakkının
Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından ihale suretiyle verildiği ve ihalede süre
belirtilmediği, Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale kararıyla verilenlerde ise süre
belirtilmediği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, “Büyükşehir
ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini
plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”, (p)
bendinde, “Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve
denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. (Ek cümle:
16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir
merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı kriterleri esas alınarak tespit edilecek
hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine karar vermek.” ve ikinci fıkrasında,
“…(Ek üç cümle: 16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (p)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi
kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma hatlarının işletmesinin o bölgede kurulu taşıma
birlik veya kooperatiflerinden temin edilmesine karar verebilir. Bu durumda ihaleye
katılacaklarda ve kullanılacak taşıma araçlarında aranacak şartlar belediyelerce belirlenir.
Taşıma birlik veya kooperatiflerine, belediye bütçelerinden toplu taşıma hizmetlerinden
ücretsiz veya indirimli olarak yararlanacaklara ilişkin gelir desteği ödemeleri yapılabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır. Maddede yer alan hükümlerden servis araçları ile ilgili
gerekli belirleme ve hakkın kullanımına ilişkin düzenleme yapmanın Büyükşehir Belediyesinin
görev ve yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır. Aynı Kanun’un “Ulaşım hizmetleri” başlıklı
9’uncu maddesinde,
“…
Bu Kanun ile büyükşehir belediyesine verilen trafik hizmetlerini plânlama,
koordinasyon ve güzergâh belirlemesi ile taksi, dolmuş ve servis araçlarının durak ve araç
park yerleri ile sayısının tespitine ilişkin yetkiler ile büyükşehir sınırları dahilinde il trafik
komisyonunun yetkileri ulaşım koordinasyon merkezi tarafından kullanılır.
Ulaşım koordinasyon merkezi kararları, büyükşehir belediye başkanının onayı ile
yürürlüğe girer.
Ulaşım koordinasyon merkezi tarafından toplu taşıma ile ilgili alınan kararlar,
belediyeler ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır.
Koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu
kurum ve kuruluş temsilcileri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından
müştereken çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Büyükşehir belediyelerine bu Kanun ile verilen görev ve yetkilerin uygulanmasında,
13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu Kanuna aykırı hükümleri
uygulanmaz.”
hükmü bulunmaktadır. UKOME’ye verilen yetki servis araçlarının durak ve araç park
yerleri ile sayısının tespitine ilişkindir. UKOME’nin söz konusu hakkı ihale ile verme yetkisi
bulunmamaktadır. Sayıları belirlenen servislerin verilmesi kamu hakkı olup herkesin bilgisinin
olabileceği rekabete uygun olarak Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale yoluyla verilmelidir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde yer alan,
“……………belediyelerin…… satım, hizmet…….., kira, trampa, mülkiyetin gayri aynı hak tesisi
ve taşıma işleri bu kanuna göre yürütülür.” hükmüne göre bu hakkın ihale ile verilmesi ve aynı
Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi” başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan, “Kiraya verilecek
taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok olamaz. Turistik tesis kurulacak yerlerin
ve turistik tesislerin (Ek ibare: 20/2/2001 – 4628/17 md.) ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve
dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin (Ek ibare: 18/4/2001 – 4646/13 md.) ve
doğal gaz iletim, dağıtım ve depolama tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin on yıldan
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 138
fazla süre ile kiraya verilmesi mümkündür.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından izin
alınması şarttır. Katma bütçeli idarelerde bu izin, idarelerin bağlı bulundukları bakanlıktan
alınır. Özel İdare ve belediyeler için kendi özel kanunları uygulanır.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, kira bedeli her yıl şartname ve
sözleşmesindeki esaslara göre yeniden tespit edilir.” hükmü gereği kiralamalarda sürenin 10
yıl ile sınırlı olduğu açıktır.
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Uygulanmayacak hükümler” başlıklı 84’üncü maddesinde, Bu
Kanun’la belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu’nda bu Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu
Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 23.07.2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer
hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde de, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu
kanuna aykırı olmayan hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
5216 Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre servis hizmetine ilişkin haklar Büyükşehir
Belediyesine aittir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla rekabete
uygun bir şekilde ve saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek
şekilde verilmesi gerekir. Belediye meclisince bu yönde alınan karara uygun olarak ve bu
kararda verilen yetkiye dayanılarak ihale işlemleri ile ilgili olarak Belediye Encümenince de
konuya ilişkin kararlar alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu çerçevede servis
hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan Belediyece ihale yapılmadan rekabetsiz bir
şekilde izin verilebilmesi mümkün değildir.
UKOME’nin 23.08.2010 tarih ve 2010/245 sayılı kararı ile yapılan 700 adet servis
ihaleye ilişkin işin şartnamesinde süre belirtilmemiştir. UKOME’nin 29.02.2016 tarih ve 462
(2016/7) sayılı kararı ile 300 adet servis ihalesi yapılmış, ihale sonucunda 300 kişi ihaleyi
kazandığı halde 4 kişi almamıştır. İhale şartnamesinde süre belirtilmemiştir. Encümenin (İhale
Komisyon Kararı) 29.04.2021 tarih ve 96772592.302.03-01.319 sayılı kararı ile 400 adet
Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde faaliyette bulunmak üzere servis ihalesi yapılmıştır. İhale
sonucunda 286 adet servis hakkı verilmiş, bunlardan 282 adet kişi/şirket ortağının tescil iş ve
üre ve şartları belirtilerek objektif ve aleniyet ilkelerine uygun olarak ve katılımın şeffaf bir
şekilde olması temin edilerek ve kişilere makul süre verilerek ihale suretiyle verilmesi
sağlanmalıdır.
BULGU 44: Büyükşehir Belediyesi Tarafından Verilen Taksi Hakkı İhalelerinde
Süre Belirtilmemesi
Büyükşehir Belediyesinin ihale suretiyle verdiği taksi işletme hakkında süre
belirtilmediği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, “Büyükşehir
ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini
plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”, (p)
bendinde, “Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve
denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. (Ek cümle:
16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir
merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı kriterleri esas alınarak tespit edilecek
hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine karar vermek.” ve ikinci fıkrasında,
“…(Ek üç cümle: 16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (p)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi
kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma hatlarının işletmesinin o bölgede kurulu taşıma
birlik veya kooperatiflerinden temin edilmesine karar verebilir. Bu durumda ihaleye
katılacaklarda ve kullanılacak taşıma araçlarında aranacak şartlar belediyelerce belirlenir.
Taşıma birlik veya kooperatiflerine, belediye bütçelerinden toplu taşıma hizmetlerinden
ücretsiz veya indirimli olarak yararlanacaklara ilişkin gelir desteği ödemeleri yapılabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır. Maddede yer alan hükümlerden taksi ile ilgili gerekli
belirleme ve hakkın kullanımına ilişkin düzenleme yapmanın Büyükşehir Belediyesinin görev
ve yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 145
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde yer alan,
“……………belediyelerin…… satım, hizmet…….., kira, trampa, mülkiyetin gayri aynı hak tesisi
ve taşıma işleri bu kanuna göre yürütülür.” hükmüne göre bu hakkın ihale ile verilmesi ve aynı
Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi” başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan, “Kiraya verilecek
taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok olamaz. Turistik tesis kurulacak yerlerin
ve turistik tesislerin (Ek ibare: 20/2/2001 – 4628/17 md.) ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve
dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin (Ek ibare: 18/4/2001 – 4646/13 md.) ve
doğal gaz iletim, dağıtım ve depolama tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin on yıldan
fazla süre ile kiraya verilmesi mümkündür.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından izin
alınması şarttır. Katma bütçeli idarelerde bu izin, idarelerin bağlı bulundukları bakanlıktan
alınır. Özel İdare ve belediyeler için kendi özel kanunları uygulanır.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, kira bedeli her yıl şartname ve
sözleşmesindeki esaslara göre yeniden tespit edilir.” hükmü gereği kiralamalarda sürenin 10
yıl ile sınırlı olduğu açıktır.
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Uygulanmayacak hükümler” başlıklı 84’üncü maddesinde, Bu
Kanun’la belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu’nda bu Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu
Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 23.07.2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer
hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde de, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu
kanuna aykırı olmayan hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
5216 Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre taksi hizmetine ilişkin haklar Büyükşehir
Belediyesine aittir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla rekabete
uygun bir şekilde ve saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek
şekilde verilmesi gerekir. Belediye meclisince bu yönde alınan karara uygun olarak ve bu
kararda verilen yetkiye dayanılarak ihale işlemleri ile ilgili olarak Belediye Encümenince de
konuya ilişkin kararlar alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu çerçevede taksi
hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan Belediyece ihale yapılmadan rekabetsiz bir
şekilde izin verilebilmesi mümkün değildir.
Encümenin (İhale Komisyon Kararı) 05.08.2021 tarih ve 96772592.302.03-01.552
sayılı kararı ile 25 adet Çeşme ilçesi sınırları içinde faaliyette bulunmak üzere taksi ihalesi
yapılmıştır. İhale sonucunda 25 adet taksi hakkı verilmiş, bunlardan 24 adet kişi/şirket ortağının
tescil iş ve işlemleri yapılmıştır. Dolayısıyla ihaleyi kazanan 1 kişi ihale sonrası işlemleri
yapmamıştır. İhale şartnamesinde süre belirtilmemiştir. Encümenin (İhale Komisyon Kararı)
02.06.2022 tarih ve 96772592.302.03-01.461 sayılı kararı ile 96 adet 11 Merkez İlçe sınırları
içinde faaliyette bulunmak üzere taksi ihalesi yapılmıştır. İhaleye 189 kişi başvuru yaparak
ihaleye girmeye hak kazanmıştır. İhale sonucunda 96 adet taksi hakkı verilmiş, bunlardan 93
adet kişinin tescil iş ve işlemleri yapılmıştır. Dolayısıyla ihaleyi kazanan 3 kişi ihale sonrası
işlemleri yapmamıştır. İhale şartnamesinde süre belirtilmemiştir. Encümenin (İhale Komisyon
Kararı) 26.05.2022 tarih ve 96772592.302.03-01.425 sayılı kararı ile 111 adet 19 İlçe sınırları
içinde faaliyette bulunmak üzere taksi ihalesi yapılmıştır. İhaleye 31 kişi başvuru yaparak
ihaleye girmeye hak kazanmıştır. İhale sonucunda 31 adet taksi hakkı verilmiş, bunlardan 29
adet kişinin tescil iş ve işlemleri yapılmıştır. Dolayısıyla ihaleyi kazanan 2 kişi ihale sonrası
işlemleri yapmamıştır. İhale şartnamesinde süre belirtilmemiştir.
Belediyenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmeti bizzat yerine getirmeyip, üçüncü
kişilere gördürebilmesi mümkün olmakla birlikte, bu husus söz konusu hizmetin bir kamu
hizmeti olma niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi, bu konuda belediyenin görevinin sona
ermesine yol açmamakta ve bu hizmetin yerine getirilmesi yönünden sorumluluğu devam
etmektedir. Bu niteliği gözetildiğinde, belediyenin görevine giren bir hizmetin süresiz olarak
üçüncü kişilere bir hak verilmesi suretiyle gördürülebilmesi hukuken mümkün değildir.
Mevzuata aykırı olarak tesis edilen ve belirtilen nitelikteki işlemlerin ilgililer yönünden
kazanılmış hak doğurması da aynı nedenle mümkün değildir. Aksi takdirde, mevzuata aykırı
tesis edilen bir belediye işleminin, bir kanunun dahi üstüne geçmesi, o kanunun
uygulanamaması sonucuna yol açacağı da bir gerçektir. Bu hizmetin belediyeler tarafından
yürütülmesi ya da üçüncü kişilere gördürülmesi, söz konusu hizmetin kamu hizmeti olmasına
ve bu hizmetin belediyelerce yürütülmesinde kamu yararı bulunduğu düşüncesine
dayandığından, kazanılmış hak adı altında bireysel yararların kamu yararından üstün tutulması
sonucunu doğuracak bir kazanılmış hak anlayışı kabul edilemez.
Hukuka aykırı olarak tesis edilen bu işlemlerin ilgililer yönünden geleceğe yönelik
olarak kazanılmış hak oluşturması mümkün değildir. İlgililerin hiçbir hilesi ya da idareyi
yanıltan bir davranışı olmaksızın idarece tesis edilen mevzuata aykırı işlemlerin düzeltilmesi
zorunlu olmakla birlikte, söz konusu hukuka aykırı işlemlerin ortadan kaldırıldığı tarihe kadar
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 147
bu işlemlerin ilgililere sağlamış olduğu haklar ilgililer yönünden kazanılmış hak oluşturur. Bir
başka deyişle, kazanılmış haktan bahsedilebilmesi ancak mevzuata aykırı işlemin ortadan
kaldırıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan haklar, yani geçmişe yönelik haklar yönünden
mümkün olabilir.
6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10’uncu
maddesi ile 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde yapılan düzenlemenin iptal talebine ilişkin
31.12.2013 gün ve 28868 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2011/63
Esas ve 2013/28 Karar sayılı kararında temel düzenlemelere istisna teşkil edilecek
düzenlemenin yasa koyucu tarafından kamu yararını korumak veya kamu hizmetlerinin
yürütülmesini sağlamak amacıyla yapılabileceği belirtilmiştir. Temel kanunlardaki prensiplere
istisna teşkil eden düzenlemelerin yasa koyucu tarafından yapılabileceği açık olup, gerek 5216
ile 5393 ve gerekse de 2886 sayılı Kanun’dan ayrılmayı gerektiren bir kanuni düzenleme
bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle taksilere ilişkin hakkın verilmesi kamuyu
ilgilendirdiği için bunun ihale kanunu çerçevesinde şartların ve verilme süresinin belirli olduğu
ve herkesin katılımına açık olan ihale usulü ile verilmesi yukarıda belirtilen kanun hükümleri
gereğince bir zorunluluktur.
Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından yapılan ihale sonucu verilen taksi
haklarında süre belirtilmemiştir. İhale yoluyla verilen taksi hakkının süresiz verilmesi mümkün
olmadığından, bu şekilde taksilerin çalışma durumları kazanılmış hak oluşturmaz. Kazanılmış
hakkın varlığından söz edebilmek için, hakkın yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olarak
tesis edilen bir işlemle elde edilmesi gerekmektedir. Hukuka aykırı olarak tesis edilen bu
işlemlerin kazanılmış hak doğurması mümkün değildir. 2886 sayılı Kanun’un 64’üncü
maddesinde belirtildiği üzere kiralamalarda süre 10 yılla sınırlıdır. Bu nedenle ihale ile verilen
taksi hakkında sürenin 10 yıl olduğu dikkate alınmalıdır. Diğer taraftan ihale yoluyla verilen
taksi hakkının satışının mümkün olmadığı göz önüne alınmalıdır. 5216 sayılı Kanun’un 7’nci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre taksileri işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek
Büyükşehir Belediyesine aittir. İşlettirme hakkı mülkiyetin devredilmesi anlamına
gelmemektedir. Yani işlettirmede de tıpkı kiralamada olduğu gibi bir süre olması gerekir. 5216
sayılı Kanun’a göre taksi hakkının satışı yani mülkiyetin devri gibi bir durum söz konusu
olamaz. Taksi hakkının kiralama ve ruhsat usullerinden biri ile üçüncü kişilere gördürülebilmesi
mümkündür. Hangi usulle yapılırsa yapılsın taksi hakkının üçüncü kişilere gördürülmesinde
mutlak olarak belirli bir sürenin öngörülmüş olması zorunludur.
yıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 148
Danıştay 13’üncü Dairesinin Esas No:2015/985 ve Karar No:2015/3164, Esas
No:2014/1735 ve Karar No: 2014/2859, Esas No:2011/1134 ve Karar No:2012/2226, Esas
No:2014/384 ve Karar No:2014/1950 kararı numaralı kararlarında belirtildiği üzere
Belediyelerin görevli ve yetkili olduğu hizmeti imtiyaz, kiralama ve ruhsat verme suretiyle
verebileceği, kiralamada sürenin 10 yılı geçemeyeceği, ruhsat vermek suretiyle yerine
getirilmesi usulünde ise ruhsat verilecek sürenin, her yıla ait artış oranı gibi hususların
belirtilerek Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği, ruhsat verme
yönteminin seçilmesi hâlinde verilecek olan ruhsatın süresiz bir şekilde verilemeyeceği, belli
bir süre dâhilinde ruhsat verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Danıştay Sekizinci Dairesinin Esas
2016/1293 ve Karar 2017/3229 sayılı ilamında, belediyelerin tahsis ettikleri hatlar ile mevcut
hatların kiralanmasında, 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu hükümlerine uygun olarak ihale
yoluyla objektif ve aleniyet ilkelerine uygun olarak herkesin ihaleye katılımını sağlamak
suretiyle işlem yapması gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu kararda 2886 sayılı Kanun
hükümlerine uygun olarak ihale yoluyla verilmesi gerektiği belirtildiğine göre, 2886 sayılı
Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi” başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan hüküm ile
Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No:2015 / 985, Karar No: 2015 / 3164 numaralı kararında
belirtildiği üzere kiralamalarda süre 10 yılla sınırlı olduğu kuralına uyulması bir zorunluluktur.
Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No: 2021 / 3396, Karar No: 2022 / 843 numaralı kararında,
toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz verme, ruhsat verme, kiralama veya hizmet satın alma
usullerinin seçilmesi yoluyla gördürebileceği, toplu taşıma hizmetinin satış yoluyla
gördürebileceğine ilişkin bir düzenleme bulumadığı ifade edilmiştir. 04.05.2021 tarih ve 31474
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2018/20720 sayılı Bireysel
Başvuru kararında belirtildiği üzere, Belediyenin “İyi yönetişim ilkesi”ne uygun hareket etmesi
gerektiği, ihale için verilmede uygun geçiş dönemi öngörülmesi seçeneğinin kullanılabileceği,
bu bağlamda süre dolmadan belli bir zaman önce taksi hakkının ihale ile verileceği yönünde
ilgililere tebligat yapılarak bu bildirime istinaden ihalenin yapılacağı bildirilerek kişilerin
durumlarını ayarlamaları gerekmektedir.
Kamu idaresi tarafından Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde hizmet veren “T”
plakalı ticari taksilerin 5216 sayılı Kanun öncesi İl Trafik Komisyonu Kararları ile tahdit
kapsamına alındığı, “Ticari Plakların Verilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar” başlıklı
86/10553 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında, “Ulaşım Ana Planı” verileri
doğrultusunda hazırlanan rapor da göz önüne alınarak Ulaşım Koordinasyon Merkezi
(UKOME) Kararı ile arttırıldığı ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre Encümen
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 149
tarafından ihale edildiği, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nda tahdit kapsamında bulunan
toplu taşım araçlarının sayılarının arttırılması yönünde yapılacak işlemlerde süre ile ilgili
herhangi bir hususun yer almadığı, yapılan ihale ile verilen “T” plakaların, İl Trafik Komisyonu
kararları doğrultusunda hizmet veren “T” Plakalar ile aralarında herhangi bir fark olmaması ve
mevcutta çalışan “T” plakaların da sürelerinin bulunmaması nedeniyle aynı işleme devam
edildiği, yapılan ihale şartnamesinde süre konusunun yer almadığı, Danıştay Sekizinci
Dairesi’nin “Belediyelerin tahsis ettikleri hatlar ile mevcut hatların kiralanması. hususunun taksi
plakaları için uygulanamayacağı, İzmir Altıncı İdare Mahkemesinin 26.11.2020 tarih ve
E:2020/1290 Esas ve 2020/1217 Karar sayılı ilamı sonrası ihalelerin Encümen tarafından
gerçekleştirildiği, Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde hizmet veren “T” Plakalı tahditli
araç sayılarının arttırılmasının, herhangi bir imtiyazın devri veya toplu taşıma hatlarını kiraya
verme ya da satın alma niteliklerini taşımadığı, 2886 sayılı Kanun’da tahditli araç sayılarının
süreli olarak arttırılmasına yönelik bir açıklamanın yer almadığı, bu doğrultuda 86/10553 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı’ndan bağımsız bir ihalenin yapılamayacağı, Belediye nezdinde
sonuçlanan yargı kararları ile taşımacılığa ilişkin ilgili Bakanlıklardan alınan görüşlerin daima
86/10553 sayılı Bakanlar Kurulu Kararını da içine alacak şekilde olduğu, söz konusu taksilere
ilişkin ihalelerin sonuçlanmış olması, ihalelerin idarece hazırlanan ve istekliler tarafından kabul
edilen ihale şartnamesi kapsamında gerçekleştirilmiş olması ve bu doğrultuda sürecin
tamamlanmış olması nedeni ile bahse konu taksilerin 10 yıllığına kiraya verildiği kabul edilerek
şimdiden gerekli bildirimlerin yapılması ve 10 yıllık süre sonunda ihale suretiyle verilmesi için
mevzuat düzenlemesi yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
Kamu idaresi tarafından taksi ihalesinde herhangi bir imtiyazın devri veya toplu taşıma
hatlarını kiraya verme ya da satın alma niteliklerini taşımadığı ve ihalede süre olmayacağı ifade
edilmektedir. 5216 sayılı Kanun’un “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve
sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (p) bendine göre taksi sayıları
ile zaman ve güzergâhlarını belirlemek, işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek ile taksi
araçlarına ruhsat vermek Büyükşehir Belediyesinin yetkisindedir. 5216 sayılı Kanun öncesi
taksi hakkı olanların durumu ile 5216 sonrası taksi hakkı olanların durumu farklıdır. Dolayısıyla
farklı durumda bulunanların koşulları aynı olamaz. 5216 sayılı Kanun’da yer alan hükümlerden
taksi ile ilgili gerekli belirleme ve hakkın kullanımına ilişkin düzenleme yapmanın Büyükşehir
Belediyesinin görev ve yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere, 5216
sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre taksileri işletmek,
işlettirmek veya kiraya vermek Büyükşehir Belediyesine aittir. İşlettirme hakkı mülkiyetin
devredilmesi anlamına gelmemektedir. Yani işlettirmede de tıpkı kiralamada olduğu gibi bir
süre olması gerekir. 5216 sayılı Kanun’a göre taksi hakkının satışı yani mülkiyetin devri gibi
bir durum söz konusu olamaz. Taksi hakkının kiralama ve ruhsat usullerinden biri ile üçüncü
kişilere gördürülebilmesi mümkündür. Hangi usulle yapılırsa yapılsın taksi hakkının üçüncü
kişilere gördürülmesinde mutlak olarak belirli bir sürenin öngörülmüş olması zorunludur.
Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No: 2021 / 3396, Karar No: 2022 / 843 numaralı kararında,
toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz verme, ruhsat verme, kiralama veya hizmet satın alma
usullerinin seçilmesi yoluyla gördürebileceği, toplu taşıma hizmetinin satış yoluyla
gördürebileceğine ilişkin bir düzenleme bulumadığı ifade edilmektedir. Gerek Kanun
maddesinden gerekse de Danıştay Sekizinci Daire kararının gerekçesinden taksi hakkının da
aynı şekilde satış yoluyla olabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı göz önüne
alınmalıdır. Kamu İdaresi tarafından söz konusu taksilere ilişkin ihalelerin sonuçlanmış olması,
ihalelerin idarece hazırlanan ve istekliler tarafından kabul edilen ihale şartnamesi kapsamında
gerçekleştirilmiş olması ve bu doğrultuda sürecin tamamlanmış olması nedeni ile bahse konu
taksilerin 10 yıllığına kiraya verildiği kabul edilerek şimdiden gerekli bildirimlerin yapılması
ve 10 yıllık süre sonunda ihale suretiyle verilmesi için mevzuat düzenlemesi yapılması gerektiği
ifade edilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalardan ihalelerin sonuçlanmış olması, ihalelerin
idarece hazırlanan ve istekliler tarafından kabul edilen ihale şartnamesi kapsamında
gerçekleştirilmiş olmasının sürenin 10 yıl olduğu gerçeğini değiştirmediği anlaşılmaktadır.
Kamu idaresi tarafından belirtilen belirtilen diğer hususlarla ilgili olarak yukarıda yer alan
açıklamalar yeterli olup, farklı açıklama yapılmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Encümen kararıyla ihale ile verilen işin şartnamesinde süre belirtilmeyen taksilere
ilişkin hakkın 10 yıllığına kiraya verildiği kabul edilerek şimdiden gerekli bildirimlerin
yapılması ve 10 yıllık süre sonunda ihale suretiyle verilmesi için gerekli sürecin işletilmesi
gerekir.
BULGU 45: Deniz Ulaşım Hizmetinin İhale Yoluyla Alınmaması
Büyükşehir Belediyesi tarafından bütçeden ödeme yapılmak suretiyle kendi şirketinden
doğrudan satın aldığı deniz ulaşım hizmetini, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun
26’ncı maddesi kapsamında işletilmesinin devri olarak kabul ederek işlem yapıldığı
görülmüştür.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 151
5216 sayılı Kanun’un “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları”
başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (p) bendinin ikinci cümlesinde, “Büyükşehir içindeki
toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı
kriterleri esas alınarak tespit edilecek hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine
karar vermek.”, ikinci fıkrasına 7144 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesiyle eklenen üçüncü
cümlesinde, “Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (p) bendinin ikinci cümlesinde yer alan
kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma
hatlarının işletmesinin o bölgede kurulu taşıma birlik veya kooperatiflerinden temin edilmesine
karar verebilir. Bu durumda ihaleye katılacaklarda ve kullanılacak taşıma araçlarında
aranacak şartlar belediyelerce belirlenir.” “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı maddesinin
üçüncü cümlesinde, “Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını,
toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu
yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu
şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle
işletilmesini devredebilir.”, “Diğer hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde, “Belediye Kanunu
ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri ilgisine göre büyükşehir ve ilçe
belediyeleri hakkında da uygulanır.” ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Gelecek yıllara
yaygın hizmet yüklenmeleri” başlıklı 67’nci maddesinde, “Belediyede belediye meclisinin,
belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve
havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri;
makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi
erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj,
arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt
yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökmetakma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi
ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek
üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.” hükümleri yer almaktadır.
10.03.2014 tarih ve 05.214 sayılı Meclis kararına istinaden 2014 yılında imzalanan
İzmir Körfezinde Yolcu ve Araç Taşımacılığı İşletmeciliği Devir Sözleşmesinin “İşletme
Bedeli ve Ödemeler” başlıklı 5’inci maddesinde, Şirketin işletme bedeli olarak, KDV hariç
olmak üzere aylık hasılatının %1’ini Belediyeye üçer aylık dönemler halinde ödeyeceği
belirtilmiş 16.03.2022 tarih ve 05.318 sayılı Meclis kararında, denizyoluyla yolcu ve araç
taşımacılığı işletmeciliğinin 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26’ncı maddesi ve
10.03.2014 tarihli ve 05.214 sayılı Meclis Kararı ile onanan “İzmir Körfezinde Yolcu ve Araç
Taşımacılığı İşletmeciliği Devir Sözleşmesi” kapsamında Belediyenin şirketi olan İzmir Deniz
İşletmeciliği Nakliye ve Turizm Ticaret Anonim Şirketine devredildiği, devir sözleşmesine
göre tüm işletme giderlerinin şirket tarafından karşılandığı, bunun karşılığında elde edilen
hâsılatın %99’unun şirkete, %1’inin ise Belediyeye kaldığı, son dönemde işletme giderlerinde
meydana gelen artışlara karşılık elde edilen hâsılatın düşmesi nedeniyle mevcut devir
sözleşmesi kapsamında verilen hizmetin yürütülmesinin sürdürülebilir olmaktan çıkması
nedeniyle yeni bir devir sözleşmesi düzenlenmesi ihtiyacı doğduğu, bu kapsamda hazırlanan ve
ekte yer alan “Deniz Yoluyla Yolcu ve Araç Taşımacılığı Devir Sözleşmesi”nin görüşülerek
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/p ve 26’ncı maddeleri ile 5393 sayılı Belediye
Kanunu’nun 15/f maddesi gereği oyçokluğu ile kabul edildiği belirtilmiştir.
25.03.2022 tarihinde imzalanan “Deniz Yoluyla Yolcu ve Araç Taşımacılığı
İşletmeciliği Devir Sözleşmesi”nin 5’inci maddesinde, sürenin 01.05.2022 tarihinden itibaren
41 yıl olduğu, “Gelirler ve İşletme Bedeli” balıklı 7’nci maddesinin “Gelirler” başlıklı 7.1’inci
maddesinde, elde edilecek tüm hasılatın idareye ait olduğu, Bergama yolcu vapuru ve
Kadifekale yüzer tesisinin işletilmesine ilişkin giderler ile kiralanmasıyla elde edilecek
gelirlerin İzdeniz’e ait olacağı, deniz taksilerinin işletilmesine ilişkin tüm giderler ile gelirlerin
İzdeniz’e ait olacağı, İdare tarafından uluslararası seferlerin düzenlenmesinin talep edilmesi
durumunda yapılacak seferlere ilişkin tüm giderler ile gelirlerin İzdeniz’e ait olacağı, İdare’ye
ait gemilerin büfelerinin işletmesi/işlettirilmesinin de İzdeniz’e ait olacağı ve buradan elde
edilecek işletilmesi/işlettirilmesinden elde edilecek gelirlerin de yine İzdeniz’e ait olacağı, idare
tarafından İzdeniz’e devredilen/devredilecek gemilerin sefer tarifelerini aksatmayacak şekilde
İzdeniz tarafından üçüncü şahıslara kiralanabileceği, kira geliri elde edilmesi durumunda kira
gelirinin %20’sinin İzdeniz tarafından idareye ödeneceği ve tüm reklam gelirlerinin idareye ait
olacağı, “İşletme Bedeli” başlıklı 7.2’nci maddesinde, sözleşme kapsamında yapılacak seferler
için idare tarafindan İzdeniz’e yapılacak ödemelerin ekte yer alan “Kıyı Tesisleri Mesafe
Cetveli” ve “Mil Başı Fiyat Cetveli ve Fiyat Fark Hesabı”na göre hesaplanarak aylık olarak
yapılacağı, sözleşmenin ekinde yer alan “Mil Başı Fiyat Cetveli ve Fiyat Farkı Hesabı“ ve “Kıyı
Tesisleri Mesafe Cetveli”nin her yılın Aralık ayı içerisindeki ilk Belediye Meclis toplantısında
görüşülüp alınacak karar doğrultusunda güncellenecek her yıl 1 Ocak itibariyle uygulanacağı,
sözleşmenin 6.6’ncı maddesinde belirtilen nedenlerle sefer iptali yapılması durumunda iptal
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 153
edilen seferin/seferlerin bedelinin %70’inin İzdeniz’e ödeneceği ve gemilerin yapacağı ölü
miller için İzdeniz’e herhangi bir ödeme yapılmayacağı belirtilmiştir.
Kamu İdaresi tarafından, 5216 sayılı Kanun’un 7’nci maddesininin birinci fıkrasının (p)
bendi ile 26’ncı maddesinden bahsedilerek toplu taşıma hizmetlerinni Belediyenin görev ve
sorumlulukları arasında sayıldığı, söz konusu hizmetin belediye veya bağlı kuruluşlarının %
50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu
şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın
belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebileceği belirtildiği,
“Deniz Yoluyla Yolcu ve Araç Taşımacılığı İşletmeciliği Devir Sözleşmesi” ile Belediyenin
şirketi olan ve %92,90 ortağı olduğu İZDENİZ A.Ş.’ne 01/05/2022 tarihinden itibaren 41
(kırkbir) yıllığına belirtilen bedel ile devredildiği, İZDENİZ A.Ş.’ne aylık olarak hakediş
ödemesi yapıldığı, işletmeden kaynaklanan tüm giderlerin (personel, akaryakıt, gemi kiralama,
bakım-onarım vb. dahil tüm işletme giderleri) İZDENİZ A.Ş. tarafından karşılandığı,“Bedel”
kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğünde “fiyat” olarak tanımlandığı, bu kapsamda 5216 sayılı
Kanun’un 26’ncı maddesinde belirtilen “belirlenecek bedel” ifadesinin sadece ödeme alınması
durumunu değil aynı zamanda ödeme yapılması durumunu da kapsadığı, deniz yoluyla yolcu
ve araç taşımacılığı hizmetinin Belediyenin şirketi ve %92,90 ortağı olduğu İZDENİZ A.Ş.’ne
devredilmesinde meclis kararı bulunduğu, devir sözleşmesinde ise süre ve bedelin tanımlandığı
göz önüne alındığında 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine bir aykırılık oluşmadığının
değerlendirildiği belirtilmiştir.
Görüleceği üzere ulaşımda artan maliyetler dikkate alınarak karma bir sistem
belirlenmiştir. 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde, toplu ulaşım hizmetlerini, belediye
veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin %
50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi
olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilecektir.
2886 sayılı Kanun’a göre ihale edilen işte Belediyenin gelir elde etmesi söz konusudur.
Maddede yer alan düzenlemede ihale edilmeksizin Meclisin belirlediği süre ve bedel ile
işletmenin devri söz konusu olabilecektir. Bu maddeye göre devrin olabilmesi Belediyenin bir
gelir elde etmesiyle mümkündür. Ancak toplu ulaşıma ilişkin bir gider yapılması söz konusu
olduğunda, diğer bir anlatımla Belediyenin hizmet için para ödediği bir durumda 5216 sayılı
Kanun’un 26’ncı maddesine göre devir olması mümkün değildir. Toplu ulaşım için ödeme
yapılması durumunda bu iş 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi kapsamına girmemektedir.
Yapılan hizmet alımı 5393 sayılı Kanun’un 67 ile 4734 sayılı Kanun’a göre ihale yoluyla
yapılmalıdır. Bir taraftan gelirin Belediyeye ait olması, diğer taraftan ulaşım için bütçeden
ödeme yapılması bu işin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi kapsamında olduğu şeklinde
değerlendirilemez. Ulaşım maliyetlerinde oluşan artış nedeniyle 2014 yılında yapılan devir
sözleşmesinin uygulanmasının fiilen mümkün olmadığı kanaatine varıldığında, yapılacak iş
Belediyenin şartname düzenleyerek denizyoluyla ulaşım hizmetini ihale yoluyla satın
almasıdır. Kamu İdaresi cevabında yer alan ifadelere yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde
katılmak mümkün olmamıştır.
16.03.2022 tarih ve 05.318 sayılı Meclis kararına istinaden 25.03.2022 tarihinde
imzalanan “Deniz Yoluyla Yolcu ve Araç Taşımacılığı İşletmeciliği Devir Sözleşmesi”nin
içeriğinin ve yapılan devrin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi kapsamında olan toplu ulaşım
hizmetlerini 2886 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek
süre ve bedelle işletilmesini şirketine devredebileceği hükmüne uygun olmadığı ve
denizyoluyla ulaşım hizmetinin ihale yoluyla yapılması gerekmektedir.
BULGU 46: Bergama İlçe Belediyesi Tarafından 10 Yıllığına İhale Edilen Şehir İçi
Halk Otobüslerinden Bilet Bedeli ile İhale Bedelinin Bir Kısmının Alınmaması
Bergama Belediyesinin 10 yıllığına ihale ettiği ve 5216 ile 6360 sayılı Kanun gereği
Büyükşehir Belediyesine devredilen hatlara ilişkin işin sözleşmesinde aylık 200 bilet hizmet
bedeli aylık ödemede bulunulacağı belirtilmesine karşın bu ücretin alınmadığı ve ihale
bedelinin 1 peşin 23 taksitle ödeneceği belirtildiği halde, taksit ödemelerinin Büyükşehir
Belediyesine yapılmadığı görülmüştür.
1580, 5393, 3030 ve 5216 sayılı Kanunlarda toplu taşımaya ilişkin haklar belediyeye
aittir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla rekabete uygun,
saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek şekilde verilmesi gerekir.
Bu çerçevede toplu taşıma hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan Belediyenin ihale
şartnamesini düzenleyerek şeffaf ve rekabete uygun şekilde ihalenin yapılması gerekir. 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde, belediyelerin kira, trampa, mülkiyetin gayri
aynı hak tesisi ve taşıma işlerinin bu kanuna göre yürütüleceği, “Şartnameler” başlıklı 7’nci
maddesinde, ihale konusu işlerin her türlü özelliğini belirten şartname ve varsa eklerinin
idarelerce hazırlanacağı, işin mahiyetine göre konulacak özel ve teknik şartlardan başka genel
olarak yer alacak hususların şartnamelerde gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
İhtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve
rekabetin sağlanmasının esas olduğu, bunu sağlamanın bir yolunun da herkes için geçerli
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 155
şartnamenin hazırlanması ve şartnamede yer alan hükümlerin uygulanmasından geçtiği
unutulmamalıdır. İhale öncesi hazırlanan, ihaleye teklif verecek olan kişilerin hak ve
yükümlülüklerinin belirtildiği şartname tüm katılımcılar için önemlidir. Şartnamede yer alan
hükümlerin hukukta var olan belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesine uygun olması gerekir. Söz
konusu hatlar muhammen bedel belirlenip ve şartnamesi düzenlenerek ihale edilmiştir. İhale
sonucu kazanan kişiler ile sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmelerde ihale bedelinin yanında
ihaleyi kazananlara yönelik bazı mali yükümlülükler de yer almıştır. Sözleşmesinde aylık 200
bilet hizmet bedeli payı alınacağına dair olan hüküm ihale hukukunu ilgilendirmektedir.
Sözleşmede yer alan hükmün idari karar, encümen veya meclis kararıyla değiştirilmesi
mümkün değildir. Bu bağlamda ihale edilen işin sözleşmesinde yer alan ve ödeme şartlarından
biri olan aylık 200 bilet hizmet bedeli payı alınmamasının herhangi bir geçerliliği
bulunmamaktadır.
Bergama Belediyesinin 10 yıllığına ihale ettiği hatlara ilişkin olarak ihaleyi kazanan
kişilerle imzalanan sözleşmelerde, aylık 200 bilet hizmet bedeli aylık ödemede bulunulacağı
yer almıştır. Yine sözleşmede ihale bedelinin 1 peşin ve 23 eşit taksitte ödeneceği belirtilmiştir.
Bergama Belediyesi tarafından 10 yıllığına ihale edilen hatların tüm hakları 6360 sayılı On Üç
İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici birinci maddesinin sekizinci
fıkrası gereği ulaşım hizmetlerine ilişkin olmak üzere alacak ve borçları büyükşehir
belediyesine geçmiştir. 6360 sayılı Kanun gereği 30.03.2014 mahalli idareler seçimi sonrası
ulaşıma ilişkin hak ve borçlar ile diğer işlemler Büyükşehir Belediyesi tarafından
yürütülecektir. 30.03.2014 sonrası alınması gereken aylık 200 bilet hizmet bedeli ile taksit
ödemelerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından takip ve tahsili yapılmalıdır. Şayet Bergama
Belediyesi 30.03.2014 sonrasında aylık 200 bilet hizmet bedeli ile taksit ödemelerini tahsil
etmiş ise bu tutarların Büyükşehir Belediyesine ödenmesi, alınmamış ise ilgili kişilerden bu
tutarların alınması için gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir.
Kamu idaresi tarafından, Bergama İlçe içerisinde “İBŞB Karayolu Toplu Taşımacılık
Esasları Yönergesi”’ kapsamında yolcu taşımacılık faaliyeti gösteren taşımacılara “’Güzergâh
İzin Belgesi”’ düzenlenebilmesi için “17500 tam bilet ücreti ödenmesi”’ koşulunu getiren
2018/117 numaralı UKOME Genel Kurul Kararının İzmir Dördüncü İdare Mahkemesi’nin
30/11/2018 tarih 2018/295 Esas, 2018/1819 Karar sayılı ilamı ile iptal edilmesi üzerine
2018/117 numaralı UKOME kararının 2019/116 numaralı UKOME Genel Kurul Kararı ile iptal
edildiğini, ihale bedelinin bir kısmının alınmaması ile ilgili olarak yapılan araştırma,
incelemeler ve ilçe belediyelerden alınan şifahi bilgilerde, söz konusu bedellerin ilçe
belediyelerine ödenmiş olduğu, ilçe belediyelerinden Büyükşehir Belediyesine bahse konu
işlemler nedeni ile herhangi bir bedel ödenmediği, kamu kurumları arasındaki devir
işlemlerinde devredenin sağlayacağı bilgi ve belge ile sınırlı olarak değerlendirme yapma
olanağı bulunduğu, ilçe belediyeleri ile yapılan şifahi görüşmelerde, birçok ihalenin ödeme
süresinin 12-24 ay bandında yapıldığı, çoğu ihalenin bedelinin ihale dönemin ve yaklaşık 10
yıl öncesinde ilgili ilçe belediyesine yapılmış olduğu tespitinden hareketle, ilçe
belediyelerinden duruma ilişkin önümüzdeki dönemlerde yazılı bilgi ve belge talep edilmesi
yönünde çalışmalar yapılması öngörüldüğü ifade edilmiştir.
Kamu idaresi tarafından belirtilen ”Güzergâh İzin Belgesi” düzenlenebilmesi için
”17500 tam bilet ücreti ödenmesi” koşulunu getiren düzenlemenin iptaline ilişkin sürecin
sözleşmesinde aylık 200 bilet hizmet bedeli payı alınacağına dair olan hükümle ilgisi
bulunmamaktadır. İdare tarafından belirtilen hususlar ihale hukukunu ilgilendiren ve şartname
ve sözleşmede yer alan hükmün uygulanmama gerekçesi olamaz. 200 bilet hizmet bedeli payı
özel hukuku ilgilendirmektedir. 200 tam bilet payının hükmünün kalmadığı gibi bir kanaate
varan taraf gerekçelerini belirtmek suretiyle bu isteğini dava açarak Mahkemeden talep edebilir.
Mahkemenin verdiği ve kesinleşen karar tüm tarafları bağlayıcı olacaktır. Ancak buna ilişkin
bir Mahkeme kararı bulunmamaktadır. Belirtildiği üzere ihalede teklif edilen fiyatın yanında
sözleşmede yer alan aylık 200 bilet hizmet bedeli payı da ihale bedelinin unsurudur. Yani ihale
bedelini oluşturan teklif bedeli içinde yer almaktadır. Sözleşmesinde aylık 200 bilet hizmet
bedeli payı alınacağına dair olan hüküm ihale hukuku ve buna bağlı olarak özel hukuku
ilgilendirmektedir. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na göre imtiyaz suretiyle ihale edilen
hatların şartnamesinde yer alan hüküm uygulanmamıştır. İzmir Dördüncü İdare Mahkemesi’nin
30/11/2018 tarih 2018/295 Esas, 2018/1819 Karar sayılı ilamının gerekçesi, “…Bu durumda,
İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları dahilinde olan Bergama Belediyesinde, toplu
taşımacılıkla ilgili olarak, toplu taşıma araçlarına ruhsat verme ve “güzergah izin belgesi”
düzenleme görev ve yetkisinin Büyükşehir Belediyesinin yetkisine geçmesi karşısında; 5393
sayılı Kanun’un 15/p maddesine dayanılarak çıkarılan Bergama Belediyesi Özel Halk Araçları
Çalışma ve Seyrüsefer Yönetmeliğinin 24. maddesi uyarınca 17.500 tam bilet ücretinin
(52.500,00- TL) ödenmesi koşuluyla güzergah izin belgesi düzenlenebileceğine ilişkin dava
konusu Ukome kararının mevzuatsal bir temelinin bulunmadığı, kararda atıf yapılan 5216
sayılı Kanun’un ek 2. maddesinin sadece daha önceki hak sahiplerinin sisteme dahil edilmesine
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 157
ilişkin olduğu ve Seyrüsefer Yönetmeliğinin uygulanmasına zemin hazırlar nitelikte bir madde
olmadığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Karayolu Toplu Taşımacılık Yönergesi’nin 16.
maddesinde de anılan ödemeyi yasal hale getirebilecek bir yasal dayanağın bulunmaması
karşısında yasal dayanaktan yoksun olarak tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka
uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.” şeklindedir. Görüleceği üzere Mahkeme
kararının 200 bilet hizmet bedeli konusu ile ilgisinin bulunmadığı açıktır.
2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan bu konu ile ilgili olarak Büyükşehir
Belediyesi tarafından Bergama Belediyesine yazılan 11.01.2024 tarihli yazıda, “Sayıştay
Başkanlığı’nın 2022 yılı Denetim Raporunda; Bergama İlçe Merkezinde toplu yolcu
taşımacılığı yapılmasına ilişkin, ”Bergama Belediyesi Özel Halk Araçları Çalışma ve
Seyrüsefer Yönetmeliği’ doğrultusunda ,”Bergama Belediyesinin 10 yıllığına ihale ettiği ve
5216 ile 6360 sayılı Kanun gereği Büyükşehir Belediyesine devredilen hatlara ilişkin işin
sözleşmesinde aylık 200 bilet hizmet bedeli aylık ödemede bulunulacağı belirtilmesine karşın
bu ücretin alınmadığı ve ihale bedelinin 1 peşin 23 taksitle ödeneceği belirtildiği halde, taksit
ödemelerinin Büyükşehir Belediyesine yapılmadığı görülmüştür.” denilmektedir.
Bu kapsamda; 6360 sayılı Kanun gereği 30.03.2014 tarihi sonrası ulaşıma ilişkin hak
ve borçlar ile diğer işlemlerin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçmesi hususları göz önünde
bulundurularak, 30.03.2014 sonrasında Belediyenizce söz konusu taşımacılıkla ilgili olarak
tahsilatı yapılan aylık 200 bilet hizmet bedeli ile ihale taksit ödemelerine ilişkin tutarların
Belediyemize iletilmesi hususunda, bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.” denilmektedir.
Büyükşehir Belediyesine 2022 yılı Taslak Denetim Raporu 29.05.2023 tarihinde tebliğ edildiği
ve bu tarih itibariyle bilgi sahibi olunduğu halde, bilgi sahibi olunduğu tarihten yaklaşık yedi
ay sonra Bergama Belediyesine söz konusu taşımacılıkla ilgili olarak tahsilatı yapılan aylık 200
bilet hizmet bedeli ile ihale taksit ödemelerine ilişkin tutarların Büyükşehir Belediyesine
iletilmesi hususunda yazı yazılması dışında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Bergama Belediyesi ile kişiler arasında imzalanan işletme sözleşmesinde aylık 200 bilet
hizmet bedeli ödeneceği ve taksit ödemelerinin ihale bedelinin taksitle ödeneceğinin
belirtildiği, 6360 sayılı Kanun gereği 30.03.2014 tarihi sonrası ulaşıma ilişkin hak ve borçlar
ile diğer işlemlerin Büyükşehir Belediyesine geçtiği, bu nedenle 30.03.2014 sonrası Büyükşehir
Belediyesi tarafından alınmayan aylık 200 bilet hizmet bedeli ile taksit ödemelerinin
zamanaşımı süresine de dikkat edilmek suretiyle tahsili yoluna gidilmesiyle ilgili idari ve
BULGU 47: Ulaşım Hakkının Ulaşım Koordinasyon Merkezi Kararıyla Verilmesi
Büyükşehir Belediyesinin yetki ve görev alanında olan toplu ulaşım hakkının, Torbalı
ilçesinde ihalesiz olamayacağı ve sonlandırılması gerektiği yönünde 2020 yılında kesin olarak
verilen mahkeme kararına rağmen, Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından ihale
yapılmaksızın verildiği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, “Büyükşehir
ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini
plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”, (p)
bendinde, “Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve
denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. (Ek cümle:
16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir
merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı kriterleri esas alınarak tespit edilecek
hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine karar vermek.” ve ikinci fıkrasında,
“…(Ek üç cümle: 16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (p)
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 160
bendinin ikinci cümlesinde yer alan kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi
kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma hatlarının işletmesinin o bölgede kurulu taşıma
birlik veya kooperatiflerinden temin edilmesine karar verebilir. Bu durumda ihaleye
katılacaklarda ve kullanılacak taşıma araçlarında aranacak şartlar belediyelerce belirlenir.
Taşıma birlik veya kooperatiflerine, belediye bütçelerinden toplu taşıma hizmetlerinden
ücretsiz veya indirimli olarak yararlanacaklara ilişkin gelir desteği ödemeleri yapılabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır. Maddede yer alan hükümlerden toplu ulaşım ile ilgili
belirleme ve hakkın kullanımına ilişkin düzenleme yapmanın Büyükşehir Belediyesinin görev
ve yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır. Aynı Kanun’un “Ulaşım hizmetleri” başlıklı 9’uncu
maddesinde,
“…
Bu Kanun ile büyükşehir belediyesine verilen trafik hizmetlerini plânlama,
koordinasyon ve güzergâh belirlemesi ile taksi, dolmuş ve servis araçlarının durak ve araç
park yerleri ile sayısının tespitine ilişkin yetkiler ile büyükşehir sınırları dahilinde il trafik
komisyonunun yetkileri ulaşım koordinasyon merkezi tarafından kullanılır.
Ulaşım koordinasyon merkezi kararları, büyükşehir belediye başkanının onayı ile
yürürlüğe girer.
Ulaşım koordinasyon merkezi tarafından toplu taşıma ile ilgili alınan kararlar,
belediyeler ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır.
Koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu
kurum ve kuruluş temsilcileri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından
müştereken çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Büyükşehir belediyelerine bu Kanun ile verilen görev ve yetkilerin uygulanmasında,
13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu Kanuna aykırı hükümleri
uygulanmaz.”
hükmü bulunmaktadır. Ulaşım Koordinasyon Merkezine (UKOME) verilen yetki
dolmuş araçlarının durak ve araç park yerleri ile sayısının tespitine ilişkindir. UKOME’nin söz
konusu hakkı verme veya süresi bitmiş hakkın uzatma/yeniden toplu taşıma hakkı verme yetkisi
bulunmamaktadır. Sayıları belirlenen dolmuşların verilmesi kamu hakkı olup herkesin
bilgisinin olabileceği rekabete uygun olarak Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale yoluyla
verilmelidir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde yer alan,
“……………belediyelerin…… satım, hizmet…….., kira, trampa, mülkiyetin gayri aynı hak tesisi
ve taşıma işleri bu kanuna göre yürütülür.” hükmüne göre bu hakkın ihale ile verilmesi ve aynı
Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi” başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan, “Kiraya verilecek
taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok olamaz. Turistik tesis kurulacak yerlerin
ve turistik tesislerin (Ek ibare: 20/2/2001 – 4628/17 md.) ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve
dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin (Ek ibare: 18/4/2001 – 4646/13 md.) ve
doğal gaz iletim, dağıtım ve depolama tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin on yıldan
fazla süre ile kiraya verilmesi mümkündür.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından izin
alınması şarttır. Katma bütçeli idarelerde bu izin, idarelerin bağlı bulundukları bakanlıktan
alınır. Özel İdare ve belediyeler için kendi özel kanunları uygulanır.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, kira bedeli her yıl şartname ve
sözleşmesindeki esaslara göre yeniden tespit edilir.” hükmü gereği kiralamalarda sürenin 10
yıl ile sınırlı olduğu açıktır.
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Uygulanmayacak hükümler” başlıklı 84’üncü maddesinde, Bu
Kanun’la belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu’nda bu Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu
Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 23.07.2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer
hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde de, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu
kanuna aykırı olmayan hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
Torbalı ilçesinde …Kooperatifine ait araçların 2003-2006 ile 2006-2011 yıllarını
kapsayan ihaleler sonucunda taşımacılık faaliyetlerine devam ettiği ve 2017 yılına kadar
faaliyete devam ettiği anlaşılmaktadır. Torbalı ilçe merkezinde hizmet veren araçların yetersiz
kalması nedeniyle yaşandığı belirtilen ulaşım sorunlarının çözümüne yönelik olarak İzmir
Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğü’nün 05.04.2017 tarih ve 18993 ile 29.05.2017 tarih ve
28700 sayılı yazıları ile 25 araca “Güzergah İzin Belgesi” düzenlenmesine ilişkin 21.06.2017
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 162
tarih ve 2017/381 sayılı UKOME kararı alındığı, söz konusu kararın iptali istemiyle açılan
davada İzmir Üçüncü İdare Mahkemesinin 28.06.2019 tarih, 2017/1455 Esas ve 2019/966
Karar sayılı ilamıyla davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir
Bölge İdare Mahkemesi Yedinci Dava Dairesi 28.01.2020 tarih, 2019/1317 Esas ve 2020/51
Karar sayılı ilamıyla, İzmir Üçüncü İdare Mahkemesinin 28.06.2019 tarih, 2017/1455 Esas ve
2019/966 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve 2017/381 sayılı UKOME kararının iptaline
kesin olarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
İzmir Bölge İdare Mahkemesi Yedinci Dava Dairesinin 28.01.2020 tarih, 2019/1317
Esas ve 2020/51 Karar sayılı ilamında ilgili olay ve mevzuat anlatıldıktan sonra yapılan
değerlendirmede, müdahil Kooperatife ait araçlara ilk olarak ihale süreci sonrasında tanınan
taşıma izninin, ihale süreci bittikten sonra belli dönemlerde ihale yapılmaksızın ve esasen
hukuka uygun olmayan bir biçimde sürdürülmüş olmasının, bu iznin ilanihaye devam edeceği
sonucunu doğurmadığı gibi, müdahil Kooperatife ait araçların, yapılan ihaleye istinaden belirli
bir süreyle taşımacılık faaliyetinde bulunmuş olmasının Torbalı ilçe içi taşımacılığında artık
süresiz bir şekilde kazanılmış hakkının oluştuğu şeklinde de yorumlanamayacağı, Torbalı
ilçesinde ihtiyaç duyulan toplu taşıma hizmetinin, 2016/860 sayılı Ulaşım Koordinasyon
Merkezi kararında kurala bağlanan süreç işletilerek öncelikle hizmetin asli sorumlusu olan
gerek İzmir Büvükşehir gerekse Torbalı Belediyesine ait toplu taşıma araçlarıyla karşılanması
gerektiği, bu yöntemle karşılanamaması durumunda ise, açıklık, rekabetin sağlanması ilkeleri
gözetilerek mevzuata uygun olarak ihale süreci işletilmek suretiyle giderilmesi gerekirken, bu
yol izlenmeksizin müdahil Kooperatife ait araçlara ihalede belirtilen süre dolduktan sonra
doğrudan güzergah izni verilmesine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık
bulunmadığı, bir mahaldeki yolcu taşımacılığında kullanılan araç sayısında artış ihtiyacı
belirdiği takdirde, bu ihtiyacın 2886 sayılı Kanun gereğince ihale yapılması suretiyle
giderilmesi gerekliliğinin Danıştay kararlarında da vurgulandığı (Örneğin Danıştay Sekizinci
Dairesinin 13/04/2017 gün ve E:2014/8531, K:2017/2926 sayılı kararı), açıklanan nedenlerle;
davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 28/06/2019 gün ve
E:2017/1455, K 19/966 Esas sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline kesin
olarak 28/01/2020 tarihinde karar verilmiştir.
İzmir Bölge İdare Mahkemesi Yedinci Dava Dairesi kararı üzerine 25 araca düzenlenen
“Güzergah İzin Belgeleri” iptal edilmiştir. İzmir Valiliği İdare ve Denetim Müdürlüğü’nün
12.07.2023 tarih, 157251 sayılı yazısı ile, Torbalı İlçe Merkezi’nde daha önce “Güzergah İzin
Belgesi” olan araçların yolcu taşımacılık faaliyeti yapabilmeleri için konunun UKOME
toplantısında değerlendirilerek karar alınması talep edilmiş, UKOME’nin 11.10.2023 tarih ve
2023/741 sayılı oyçokluğuyla aldığı kararla çalışmalarının uygun olduğuna karar verilmiştir.
Devamında, İzmir Valiliği İdare ve Denetim Müdürlüğü’nün 08.12.2023 tarih, 492-187066
sayılı yazılarında söz konusu kooperatiflerin çalışma düzeni, güzergahları ve zaman tarifeleri,
fiyat tarifeleri içeren talebi UKOME Genel Kurul toplantısında gündeme alınarak oyçokluğuyla
uygun bulunmuştur. Böylece toplu taşımaya ilişkin hak ihale yapılmaksızın çalışma izni
verilmek suretiyle kullandırılacaktır. UKOME’nin yetkisinin olmaması bir yana, yargı kararını
işlevsiz hale getirecek şekilde alınan kararın uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
5216 Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre toplu ulaşım hizmetine ilişkin haklar
Büyükşehir Belediyesine aittir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla
rekabete uygun bir şekilde ve saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da
içerecek şekilde verilmesi gerekir. Belediye meclisince bu yönde alınan karara uygun olarak ve
bu kararda verilen yetkiye dayanılarak ihale işlemleri ile ilgili olarak Belediye Encümenince de
konuya ilişkin kararlar alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu çerçevede toplu
ulaşım hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan Belediyece ihale yapılmadan rekabetsiz
bir şekilde izin verilebilmesi mümkün değildir.
Belediyenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmeti bizzat yerine getirmeyip, üçüncü
kişilere gördürebilmesi mümkün olmakla birlikte, bu husus söz konusu hizmetin bir kamu
hizmeti olma niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi, bu konuda belediyenin görevinin sona
ermesine yol açmamakta ve bu hizmetin yerine getirilmesi yönünden sorumluluğu devam
etmektedir.
Hukuka aykırı olarak tesis edilen bu işlemlerin ilgililer yönünden geleceğe yönelik
olarak kazanılmış hak oluşturması mümkün değildir. İlgililerin hiçbir hilesi ya da idareyi
yanıltan bir davranışı olmaksızın idarece tesis edilen mevzuata aykırı işlemlerin düzeltilmesi
zorunlu olmakla birlikte, söz konusu hukuka aykırı işlemlerin ortadan kaldırıldığı tarihe kadar
bu işlemlerin ilgililere sağlamış olduğu haklar ilgililer yönünden kazanılmış hak oluşturur. Bir
başka deyişle, kazanılmış haktan bahsedilebilmesi ancak mevzuata aykırı işlemin ortadan
kaldırıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan haklar, yani geçmişe yönelik haklar yönünden
mümkün olabilir.
6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10’uncu
maddesi ile 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde yapılan düzenlemenin iptal talebine ilişkin
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 164
31.12.2013 tarih ve 28868 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2011/63
Esas ve 2013/28 Karar sayılı kararında,
“…Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan mal ve hizmet alımları ile yapım
işleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu
kapsamında; kira ve mülkiyetin gayri ayni hak tesisi işlemleri ise 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu hükümlerine göre yürütülmektedir. Devlet İhale Kanunu’nun yürütülmesinde,
ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve
rekabetin sağlanması esastır.
Devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri
altında, genel ve ortak gereksinimleri karşılamak, kamu yararını ya da çıkarını sağlamak için
yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamu
hizmetinin, kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince, doğrudan idare, kuruluş ve kurumları
eliyle, kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır. Ancak, kanun koyucu, kimi
zaman hukuki ve fiili eşitliği sağlamak, kimi zaman da kamu yararını korumak veya kamu
hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak amacıyla temel kanunlardaki prensiplere istisna teşkil
eden düzenlemeler yapabilir.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi kararında temel
düzenlemelere istisna teşkil edilecek düzenlemenin yasa koyucu tarafından kamu yararını
korumak veya kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak amacıyla yapılabileceği
belirtilmiştir. Temel kanunlardaki prensiplere istisna teşkil eden düzenlemelerin yasa koyucu
tarafından yapılabileceği açık olup, gerek 5216 ile 5393 ve gerekse de 2886 sayılı Kanun’dan
ayrılmayı gerektiren bir kanuni düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle toplu
ulaşıma ilişkin hakkın verilmesi kamuyu ilgilendirdiği için bunun ihale kanunu çerçevesinde
şartların ve verilme süresinin belirli olduğu ve herkesin katılımına açık olan ihale usulü ile
verilmesi yukarıda belirtilen kanun hükümleri gereğince bir zorunluluktur.
Danıştay 13’üncü Dairesinin Esas No:2015/985 ve Karar No:2015/3164, Esas
No:2014/1735 ve Karar No: 2014/2859, Esas No:2011/1134 ve Karar No:2012/2226, Esas
No:2014/384 ve Karar No:2014/1950 kararlarında belirtildiği üzere Belediyelerin görevli ve
yetkili olduğu hizmeti imtiyaz, kiralama ve ruhsat verme suretiyle verebileceği, kiralamada
sürenin 10 yılı geçemeyeceği, ruhsat vermek suretiyle yerine getirilmesi usulünde ise ruhsat
verilecek sürenin, her yıla ait artış oranı gibi hususların belirtilerek Devlet İhale Kanunu
hükümlerine göre yapılması gerektiği, ruhsat verme yönteminin seçilmesi hâlinde verilecek
olan ruhsatın süresiz bir şekilde verilemeyeceği, belli bir süre dâhilinde ruhsat verilmesi
gerektiği ifade edilmiştir. Danıştay Sekizinci Dairesinin Esas 2016/1293 ve Karar 2017/3229
sayılı ilamında, belediyelerin tahsis ettikleri hatlar ile mevcut hatların kiralanmasında, 2886
sayılı Devlet ihale Kanunu hükümlerine uygun olarak ihale yoluyla objektif ve aleniyet
ilkelerine uygun olarak herkesin ihaleye katılımını sağlamak suretiyle işlem yapması gerektiği
belirtilmiştir. Söz konusu kararda 2886 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak ihale yoluyla
verilmesi gerektiği belirtildiğine göre, 2886 sayılı Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi”
başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan hüküm ile Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No:2015
/ 985, Karar No: 2015 / 3164 numaralı kararında belirtildiği üzere kiralamalarda süre 10 yılla
sınırlı olduğu kuralına uyulması bir zorunluluktur. Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas
No:2021 / 3396, Karar No: 2022 / 843 numaralı kararında, toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz
verme, ruhsat verme, kiralama veya hizmet satın alma usullerinin seçilmesi yoluyla
gördürebileceği, toplu taşıma hizmetinin satış yoluyla gördürebileceğine ilişkin bir düzenleme
bulumadığı ifade edilmiştir. 04.05.2021 tarih ve 31474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Anayasa Mahkemesinin 2018/20720 sayılı Bireysel Başvuru kararında belirtildiği üzere,
Belediyenin “İyi yönetişim ilkesi”ne uygun hareket etmesi gerektiği, ihale için verilmede uygun
geçiş dönemi öngörülmesi seçeneğinin kullanılabileceği, bu bağlamda servis hakkının ihale ile
verileceği yönünde ilgililere tebligat yapılarak bu bildirime istinaden ihalenin de makul süre
sonunda yapılacağı bildirilerek kişilerin durumlarını ayarlamalarının uygun bir çözüm yolu
olduğu göz önüne alınmalıdır.
5216 sayılı Kanun’da yer alan hükümlerden toplu ulaşım ile ilgili gerekli belirleme ve
hakkın kullanımına ilişkin düzenleme yapmanın Büyükşehir Belediyesinin görev ve yetkisinde
olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere, 5216 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin
birinci fıkrasının (f) bendine göre toplu ulaşımı işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek
Büyükşehir Belediyesine aittir. İşlettirme hakkı mülkiyetin devredilmesi anlamına
gelmemektedir.
Belirtmek gerekir ki, UKOME’nin ihale yapma yetkisi bulunmamaktadır. Kazanılmış
hakkın varlığından söz edebilmek için, hakkın yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olarak
tesis edilen bir işlemle elde edilmesi gerekmektedir. Hukuka aykırı olarak tesis edilen bu
işlemlerin kazanılmış hak doğurması mümkün değildir.
Belirtilen mevzuat ve açıklamaların yanısıra Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 2022/5736
Esas ve 2022/6727 Karar sayılı ilamında yer alan, “… büyükşehir belediyesi sınırları dâhilinde
toplu taşıma hizmetlerini yürütmenin ve bu amaçla toplu taşıma vasıtalarının işletilmesi ve
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 166
işlettirilmesinin kamu hizmeti olarak münhasıran büyükşehir belediyelerine imtiyaz olarak
verilmiş olduğu, toplu taşıma vasıtalarını işlettirmenin imtiyaz sözleşmesi, ruhsat verme,
kiralama veya hizmet satın alma yoluyla gördürülebileceği, söz konusu usullerden herhangi
birinin seçilmesi yoluyla toplu taşıma hizmetinin özel hukuk kişileri eliyle sağlanması hâlinde
büyükşehir belediyesinin kanunlarla kendisine verilen ulaşım hizmetlerine ilişkin imtiyazdan
vazgeçmiş sayılacağı, vazgeçme iradesinin ise, ancak, belediye adına imtiyaz verilmesinde
görevli ve yetkili kılınan belediye meclisince ortaya konulması hâlinde geçerli olacağı; Ulaşım
Koordinasyon Merkezi’nin ulaşım, trafik ve toplu taşıma konularına ilişkin olarak kara, deniz,
göl, nehir, kanal ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile
taksi sayılarını, karayolu taşımacılığına ait mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere, trafik düzeni
ve güvenliği yönünden belediye sınırları içinde ticarî amaçla çalıştırılacak yolcu ve yük taşıtları
ile motorsuz taşıtların çalışma şekil ve şartları ile taşıtların teknik özelliklerini tespit etmek,
çalıştırılabileceği yerler ile güzergâhlarını tespit etmek ve sayılarını belirlemek, büyükşehir
belediyesinin sınırları içinde ulaşım, toplu taşıma ve trafik mevzuatının büyükşehir belediyesine
verdiği yetki doğrultusunda uygulamayı yönlendirici karar almak ve görüş oluşturmakla
görevli ve yetkili bulunduğu anlaşılmaktadır.” ifadeler ile Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin
2021/3396 Esas ve 2022/843 Karar sayılı ilamında yer alan gerekçeden yetkinin UKOME’de
olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında karar alınma süreciyle ilgili bilgi verilmiştir. Ayrıca söz konusu
kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle açılan davalar sonucu, İzmir Bölge İdare
Mahkemesi Yedinci İdari Dava Dairesi’nce davacı itirazının kabulüne, İzmir 2. İdare
Mahkemesinin yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin 10.01.2024 gün ve
E:2023/1647 sayılı kararının kaldırılmasına, 30.01.2024 gününde oy birliğiyle kesin olarak
karar verildiği, bu karar üzerine 04.03.2024 tarih, 2024/156 No.lu UKOME Genel Kurul Kararı
alındığı, İzmir Valiliği İdare ve Denetim Müdürlüğü’nün 01.03.2024 tarih, 205743 sayılı yazısı
ile Torbalı İlçe Merkezi’nde “Güzergah İzin Belgeli” araçlarla yapılmakta olan yolcu
taşımacılığı faaliyetinin, İzmir İdare Mahkemelerinde verilen kararlar kapsamında iptal edilmiş
olan, S.S.11, 25 ve 66 No.lu Motorlu Taş. Koop. ile S.S. Torbalı Metropolis Şehiriçi Mot. Taş.
Koop.’nin güzergahlarının, fiyat zaman tarifelerinin ve çalışma düzenlerinin belirlenmesine
ilişkin taleplerin 04.03.2024 tarihinde düzenlenen UKOME Genel Kurul Toplantısında
gündeme alındığı, Belediyemiz temsilcileri ile İzmir Metro A.Ş. ve Torbalı Belediyesi
temsilcilerinin bir kez daha “konuya ilişkin kesinleşmiş yargı kararlarının bulunması”
nedeniyle kullandığı karşı Oy doğrultusunda Oy Çokluğu ile uygunluğuna ilişkin 2024/183
No.lu UKOME Genel Kurul Kararı alındığı, Torbalı İlçe Merkezi’nin ulaşım ihtiyacı ESHOT
Genel Müdürlüğü’nün, 713 No.lu DEÜ Meslek Yüksekokulu – Torbalı ve 714 No.lu DEÜ
Meslek Yüksekokulu – Torbalı Aktarma ve 715 No.lu DEÜ Meslek Yüksekokulu – Torbalı
Aktarma Merkezi arasında çalışan otobüsleri ile karşılandığı, gerek bu durum, gerekse S.S. 11,
25, 66 No.lu Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri ile S.S.Torbalı Metropolis Şehiriçi Motorlu
Taşıma Kooperatifinin ücret ve güzergahlarının belirlenmesine ilişkin 2024/183 No.lu
UKOME Genel Kurul Kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle, İzmir İdare
Mahkemelerine açılan davaların devam etmesi nedeniyle, bu aşamada Torbalı İlçe merkezinde
hizmet vermek üzere taşımacılık ihalesi yapılması konusunun Belediye gündeminde
bulunmadığı, belirtildiği şekliyle ilçe merkezinde anılan Kooperatifler tarafından yapılmak
istenen yolcu taşımacılığına ilişkin alınan kararlarda da Belediyenin dahli bulunmadığı ifade
edilmiştir.
UKOME tarafından alınan Torbalı ilçesine ilişkin toplu taşıma ile ilgili kararın belirtilen
düzenlemeler ile yargı kararlarına aykırılık teşkil etmesi, özelinde İzmir Bölge İdare
Mahkemesi Yedinci Dava Dairesi’nin kararını işlevsiz kılacak şekilde işlem yapılmasının
mümkün olmadığı dikkate alındığında, sürecin 5216 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülmesi
gerekmektedir.
BULGU 48: İki İlçe Belediyesinden Devrolunan Toplu Taşıma Hatları ile İlgili
Uygulamanın Hatalı Olması
Toplu ulaşım hakkının nasıl verildiği tam olarak belli olmamakla birlikte Aliağa
ilçesinden 77 ve Foça ilçesinden 10 adet toplu taşıma araçlarının 5216 sayılı Kanun ile
Büyükşehir Belediyesine devredilerek Büyükşehir Belediyesinin izni ve denetimi altında
çalıştıkları, verilen çalışma izninin sürekli olarak sürdürülmesinin hatalı olduğu görülmüştür.
1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında, “Belediye
sınırı dâhilindeki deniz, göl ve nehirlerde belde sınırı dahiline münhasır olmak üzere,
seyrüsefer eden istimbot, motörbot ve her nevi kayık, mavuna ve salapurya gibi denizdeki ufak
nakliye vasıtalarıyle hususi sandal ve kayıklar ve karada belediye sınırı dahilinde umuma
mahsus mahallerde seyrüsefer eden yük ve binek araba ve hayvanları ve otobüs, otomobil ve
emsali (şimendiferlerden maada) nakliye vasıtalarının sağlamlığına, temizliğine dikkat ederek
bunların azami haddi istiabisini ve tahammül derecelerini ve sınıflarını ve numaralarını tayin
ve işletenlerin ehliyet ve sıhhatlerini murakabe ve ücret tarifelerine riayetlerini temin edecek
tedbirler ittihaz etmek ve icabında bunları bizzat temin ve idare eylemek ve mevzu kanunlar
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 168
mucibince salahiyettar dairelerden verilen vesikalara müsteniden işlemlerini ruhsata
bağlamak. (Deniz vasıtalarının haddi istiabisini ve sağlamlığını tayinde mahalli liman
dairesiyle ticaret müdürlüklerinin mütalaası alınır); Beldeler veya beldelerle köyler arasında
seyrüsefer eden yük ve binek araba ve hayvanları ile otomobil, otobüs ve kamyonların
sağlamlığına, temizliğine dikkat ederek bunların azami haddi istiabisi ve tahammül
derecelerini tesbit ve sınıflarını, numaralarını tayin ve işletenlerin ehliyet ve sıhhatlerini
murakebe etmek bu vesait sahiplerinin daimi ikametgahlarının mensup olduğu kaza belediye
idaresine aittir.” denilmiş ve aynı Kanun’un 19’uncu maddesinin beşinci fıkrasında ise,
“(Değişik: 5/7/1939-3666/1 md.) Belediye hudutları dâhilinde muayyen mıntakalar arasında
yolcu nakil vasıtası olarak otobüs, omnibüs, otokar, tünel troley, füniküler işletmek ve
mezbahalarda kesilen etleri Belediye Meclisince tayin ve Dahiliye Vekaletince tasdik edilecek
ücret mukabilinde satış yerlerine nakletmek münhasıran Belediyelerin hakkıdır.
(Ek – 6) (Değişik : 4/7/1988 – KHK -336/1 md.; Aynen kabul :7/2/1990 – 3612/11 md.)
Bunların, belediyelerin de iştirak edecekleri şirketler vasıtasıyla yapılması ve işletilmesi veya
icara verilmesi veyahut imtiyazın devri İçişleri Bakanlığının kararına bağlıdır. Belediyeler
dilerse inhisarı tazammun etmemek şartıyla bunların işletilmesine ruhsat dahi verebilir.
Hususi mahiyette elektrik tesisatı gibi işlerin yapılmasına ve umuma ait suların
ihtiyaçtan fazlasının hususi istihsalatta kullanılmasına ve beldenin muayyen mevkileri arasında
yük başına ücret alan nakil vasıtalarının işletilmesine, inhisarı tazammun etmemek üzere,
ruhsat vermek de belediyelere aittir.
(Ek: 10/6/1982-2678/2 md.) 15 nci maddenin 77 nci fıkrasında belirtilen faaliyetleri
yapmak üzere kurulan kombinalar için, bu fıkrada yer alan hükümler uygulanmaz.”
hükmü yer almıştır.
5393 sayılı Belediye Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1580 sayılı Belediye
Kanunu’nun “Belediyenin vazifeleri” başlıklı 15’inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve
“Belediyelerin hakları, salahiyet ve imtiyazları” başlıklı 19’uncu maddesinin beşinci fıkrasında
yer alan hüküm ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları”
başlıklı 15’inci maddesinin (p) fıkrasında ki, “Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen
her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”
hükümlerinden toplu taşıma hakkının belediyenin görev ve yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, “Büyükşehir
ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini
plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü
servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve
güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek.”, (p)
bendinde, “Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve
denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. (Ek cümle:
16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hatlarıyla ilgili olarak; şehir
merkezine olan uzaklık, nüfus ve hattı kullanan sayısı kriterleri esas alınarak tespit edilecek
hatlarla ilgili toplu taşıma hizmetlerinin işlettirilmesine karar vermek.” ve ikinci fıkrasında,
“…(Ek üç cümle: 16/5/2018-7144/14 md.) Büyükşehir belediyeleri, birinci fıkranın (p)
bendinin ikinci cümlesinde yer alan kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi
kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma hatlarının işletmesinin o bölgede kurulu taşıma
birlik veya kooperatiflerinden temin edilmesine karar verebilir. Bu durumda ihaleye
katılacaklarda ve kullanılacak taşıma araçlarında aranacak şartlar belediyelerce belirlenir.
Taşıma birlik veya kooperatiflerine, belediye bütçelerinden toplu taşıma hizmetlerinden
ücretsiz veya indirimli olarak yararlanacaklara ilişkin gelir desteği ödemeleri yapılabilir.”
düzenlemeleri yer almaktadır.
13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Uygulanmayacak hükümler” başlıklı 84’üncü maddesinde, Bu
Kanunla belediyenin sorumlu ve yetkili kılındığı görev ve hizmetlerle sınırlı olarak 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu’nda bu Kanun hükümlerine aykırılık bulunması durumunda bu
Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 23.07.2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer
hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna
aykırı olmayan hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 170
5216 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesinde, Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
büyükşehir belediye sınırlarının İstanbul ve Kocaeli ilinde il mülkî sınırı, diğer büyükşehir
belediyelerinde ise, mevcut valilik binası merkez kabul edilmek ve il mülkî sınırları içinde
kalmak şartıyla, nüfusu birmilyona kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı yirmi kilometre, nüfusu
birmilyondan ikimilyona kadar olan büyükşehirlerde yarıçapı otuz kilometre, nüfusu
ikimilyondan fazla olan büyükşehirlerde yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırı büyükşehir
belediyesinin sınırını oluşturduğu ve Ek 2’nci maddesinin son fıkrasında da, Büyükşehir
belediyesi sınırlarına giren belediyelerin, kanunların verdiği yetkiye dayanarak yürütmekte
oldukları toplu taşıma ve ulaşım hizmetlerinin, gerçek ve tüzel kişilere yaptırılması amacıyla
verilen ruhsat, imtiyaz sözleşmesi ve ulaşım araçları kira sözleşmesi, ruhsatta öngörülen süre
ve sahip oldukları hat güzergâhı ile sınırlı olmak şartıyla herhangi bir işleme gerek kalmaksızın
büyükşehir belediyesi toplu taşım ve ulaşım sistemine dahil edileceği belirtilmiştir. 06.12.2012
tarih ve 24849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir
Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2’nci maddesiyle, İzmir büyükşehir belediyesinin
sınırlarının il mülki sınırı olduğu ve 36’ncı maddesinde de 2’nci maddesinin ilk mahalli idareler
genel seçiminde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. 6360 sayılı Kanun’un geçici birinci
maddesinin sekizinci fıkrası gereği ulaşım hizmetlerine ilişkin olmak üzere alacak ve borçlar
büyükşehir belediyesine geçmiştir.
Gerek 1580 sayılı gerekse 5393 ve 5216 sayılı Kanun’lara göre toplu taşımaya ilişkin
haklar belediyeye aittir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla
rekabete uygun, saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek şekilde
verilmesi gerekir. Bu yetki belediye adına Belediye Meclisine aittir. Belediye meclisince bu
yönde alınan karara uygun olarak ve bu kararda verilen yetkiye dayanılarak ihale işlemleri ile
ilgili olarak Belediye Encümenince de konuya ilişkin kararlar alınmasında hukuka aykırılık
bulunmamaktadır. Bu çerçevede toplu taşıma hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan
Belediyenin ihale yapmadan rekabetsiz bir şekilde izin verebilmesi mümkün değildir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde yer alan,
“……………belediyelerin…… satım, hizmet…….., kira, trampa, mülkiyetin gayri aynı hak tesisi
ve taşıma işleri bu kanuna göre yürütülür.” hükmüne göre bu hakkın ihale ile verilmesi ve aynı
Kanun’un “Kiralarda sözleşme süresi” başlıklı 64’üncü maddesinde yer alan, “Kiraya verilecek
taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok olamaz. Turistik tesis kurulacak yerlerin
ve turistik tesislerin (Ek ibare: 20/2/2001 – 4628/17 md.) ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve
dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin (Ek ibare: 18/4/2001 – 4646/13 md.) ve
doğal gaz iletim, dağıtım ve depolama tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin on yıldan
fazla süre ile kiraya verilmesi mümkündür.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından izin
alınması şarttır. Katma bütçeli idarelerde bu izin, idarelerin bağlı bulundukları bakanlıktan
alınır. Özel İdare ve belediyeler için kendi özel kanunları uygulanır.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, kira bedeli her yıl şartname ve
sözleşmesindeki esaslara göre yeniden tespit edilir.” hükmü gereği kiralamalarda sürenin 10
yıl ile sınırlı olduğu açıktır.
Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin Esas No: 2015/985, Karar No: 2015/3164, Esas No:
2014/384, Karar No: 2014/1950, Esas No: 2011/1134, Karar No: 2012/2226, Esas No:
2014/1735, Karar No: 2014/2859 numaralı kararlarından belediyenin yetkili organının kararıyla
ihale yoluyla rekabete uygun, saydam bir şekilde süresinin belirli olması gibi hususları da
içerecek şekilde ulaşımın verilmesi gerekir. Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No:2015/985,
Karar No: 2015 3164 numaralı kararında kiralamalarda sürenin 10 yılla sınırlı olduğu, toplu
taşıma hizmetinin yerine getirilmesinde ruhsat verme yönteminin seçilmesi hâlinde, süresiz
olarak ruhsat vermenin söz konusu olmadığı, belli bir süre dâhilinde ruhsatın verilmesi
gerektiği, bu süreye göre muhammen bedelin belirlenmesinin şart olduğu, bu hususlar ortaya
konulduktan sonra Devlet İhale Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde ihalenin yapılması
gerektiği, dolayısıyla her yıl uzatılma konusunda idareye yetki veren düzenlemenin hukuka
aykırı olduğuna karar verilmiştir.
Toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz, kiralama ve ruhsat usullerinden biri ile üçüncü
kişilere gördürülebilmesi mümkün olmakla birlikte her üç yöntem bakımından da bu hizmetin
üçüncü kişilere gördürülmesinde mutlak olarak belirli bir sürenin öngörülmüş olması
zorunludur. Kanunda öngörülen sürelerden daha uzun bir sürenin öngörülmesi ya da hiçbir
şekilde süre öngörülmemesi durumlarında bu durumun hukuka aykırılık oluşturacağı
kuşkusuzdur. Hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemlerin ilgililer yönünden geleceğe yönelik
olarak kazanılmış hak oluşturması ise mümkün değildir. İlgililerin hiçbir hilesi ya da idareyi
yanıltan bir davranışı olmaksızın idarece tesis edilen mevzuata aykırı işlemlerin düzeltilmesi
zorunlu olmakla birlikte, söz konusu hukuka aykırı işlemlerin ortadan kaldırıldığı tarihe kadar
bu işlemlerin ilgililere sağlamış olduğu haklar ilgililer yönünden kazanılmış hak oluşturur. Bir
başka deyişle, kazanılmış haktan bahsedilebilmesi ancak mevzuata aykırı işlemin ortadan
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 172
kaldırıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan haklar, yani geçmişe yönelik haklar yönünden
mümkün olabilir.
Büyükşehir Belediyesine Aliağa ilçesinden devrolunan toplu taşıma hat sayısının 77 ve
Foça ilçesinden devrolunan toplu taşıma hat sayısının 10 olduğu anlaşılmıştır. Toplu taşıma
yapan araçlar Valilik/il trafik komisyonu kararı ile çalışmaya başlamış, alınan izinlere istinaden
güzergah izin belgesi ile çalışmaları bu güne kadar süre gelmiştir.
Büyükşehir Belediyesi ilçe sınırları içinde taşımacılık yapan ve Valilik/İl Trafik
Komisyonu kararıyla çalışmaya başlayan ve 5216 sayılı Kanun ile Büyükşehir Belediyesine
devrolunan, alınan izinlere istinaden çalışmaları bu güne kadar süre gelmiş toplu taşıma
araçlarının durumunun irdelenmesi gerekir.
18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “İl ve ilçe trafik komisyonları” başlıklı 12’nci maddesinin
“b) Görev ve yetkileri” fıkrasının (3) numaralı bendi, “Karayolu taşımacılığına ait mevzuat
hükümleri saklı kalmak üzere, trafik düzeni ve güvenliği yönünden belediye sınırları içinde
ticari amaçla çalıştırılacak yolcu ve yük taşıtları ile motorsuz taşıtların çalışma şekil ve
şartları, çalıştırılabileceği yerler ile güzergahlarını tespit etmek ve sayılarını belirlemek” iken
17.10.1996 tarih ve 4199 sayılı Kanun’un 7’nci maddesiyle yapılan değişiklik ile, “Karayolu
taşımacılığına ilişkin mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere, belediyelerce trafik düzeni ve
güvenliği yönünden zorunlu görülerek teklif edilmesi halinde, ticari amaçla çalıştırılacak yolcu
taşıtlarının çalıştırılabileceği yerler ile güzergâhlarını tespit etmek ve sayılarını belirlemek”
şeklinde olmuştur. Her iki düzenlemede de trafik komisyonunun yetkisinin araçların çalışma
şekil ve şartları ile güzergah ve sayıları belirlemekten ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu hakkın
kimlere nasıl verileceği ile ilgili yetki bulunmamaktadır. Sayıları belirlenen toplu ulaşım
hakkının verilmesi kamu hakkı olup herkesin bilgisinin olabileceği rekabete uygun olarak
yetkili kurum olan Belediye tarafından ihale yoluyla verilmelidir.
86/10553 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe giren “Ticari Plakaların
Verilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Karar”ın incelenmesi gerekmektedir.
86/10553 sayılı Kararın hangi Kanunun hangi maddesine göre alındığının anlaşılamadığı, yani
bu kararın hukuki dayanağının tam olarak ne olduğunun belli olmadığı görülmektedir.
86/10553 sayılı Kararın “Amaç” başlıklı 1’inci maddesinde, fiilen çalışmakta olan şoför
esnafının haklarının korunması maksadıyla taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına
verilecek ticari plakaların sayısı, verilme usul ve esaslarını tespit etmek olduğu, “Kapsam”
başlıklı 2’nci maddesinde, Bu kararın …İzmir …illerindeki taksi, dolmuş ve minibüsçülere
verilecek ticari plakaların veriliş esas ve usulleri ile bu illerde çalışan şoför esnafını kapsadığı,
91/11158 sayılı karar ile yapılan değişiklik ile 2’nci maddesi, Bu Kararın, 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 12’nci maddesi hükümlerine göre, İl Trafik komisyonlarınca
plaka tahdidi kararı alınan İllerde uygulanacağı şeklinde olduğu, “Ticari Plakaların Verilme
Usul ve Esasları” başlıklı 5’inci maddesinde, Ticari plakaların kapalı teklif usulü ile aşağıdaki
şartlar dikkate alınarak, trafik komisyonunun tespit edeceği esaslara göre verileceği, “Ücretlerin
Dağıtımı” başlıklı 6’ncı maddesinin ilk halinde, toplanan paraların %90’nı o il veya ilçede
çalışan aynı cins ticari plakalı taşıt sahiplerine taşıt başına düşen miktar üzerinden eşit oranda
dağıtılacağı,kalan %10’unun ise Türk Polis Teşkilatı Güçlendirme Vakfı hesabına ödeneceği,
94/6311 sayılı karar ile yapılan değişiklik ile 6’ncı maddesi, taksi, dolmuş, minibüs ve umum
servis araçlarına ait toplanan paraların %90’ı Trafik Hizmetleri Geliştirme Fonu hesabına,
%10’u ise Türk Polis Teşkilatı Güçlendirme Vakfı hesabına dönem sonunu takip eden bir ay
içerisinde aktarılacağı şeklinde olduğu belirtilmiştir. 86/10553 sayılı Karar incelendiğinde,
mevcut olanların haklarının korunduğu, illerde plakalara tahdit (sınırlama) getirildiği, yeni
plakaların ihale ile verileceği, ihale sonucunda alınan paraların dağıtım şeklinin belirlendiği
görülmektedir.
5216 sayılı Kanun öncesi Belediye sınırları içinde tahdit (sınırlama) uygulaması olan
yerlerde toplu taşıma hakkı olan kişilerin bu hakkı İl Trafik Komisyonu kararı ile aldıkları
hakkında genel bir bilgi olmakla birlikte, her bir kişi bazında hangi tarihte ve hangi kararla
aldıkları ve fiilen hangi tarihte çalışmaya başladıklarına ilişkin ayrıntılı bilgi sunulamamıştır. İl
Trafik Komisyonu’nun 29.08.1983 tarih ve 1983/109 sayılı kararında, mevcut taksi ve
dolmuşlara ilaveten verilen kontenjanlar belirtilmiş ve 18.01.1991 tarih ve 1991/20 sayılı İl
Trafik Komisyonu kararında da, plaka tahsisinin uygun olduğuna karar verilmiştir. Gerek
29.08.1983 tarih ve 1983/109 sayılı ve gerekse de 18.01.1991 tarih ve 1991/20 sayılı İl Trafik
Komisyonu kararlarında sayılarla ilgili belirlemelerin yapıldığı görülmektedir. 29.08.1983 tarih
ve 1983/109 sayılı İl Trafik Komisyonu kararından sonra 18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun
yürürlüğe girdiği göz önüne alınmalıdır.
Danıştay Onbeşinci Dairenin E:2013/3796, K:2017/452 sayılı kararında, “…Buna göre,
tahditli ticari plaka uygulaması, toplu taşıma araçlarının, tahdit kararı alman belediye/il
sınırları dahilindeki vatandaşların ihtiyacına yetecek sayıda sabitlenmesi, böylece gerek halkın
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 174
ihtiyacının karşılanması gerekse kaynak israfının önlenmesi; ayrıca tahditli araçların kayıt
altrna alınması suretiyle kaçak taşımacılığın engellenmesi amaçlarıyla getirilmiştir. Bunun
doğal sonucu olarak, tahditli plakalı araçların taşıma yetkileri, tahdit kararı verilen belediye
hudutları sınırlı bulunmaktadır.” denilerek tahdit uygulamasından ne anlaşılması gerektiği
ortaya konulmuştur.
Bu hakkın süresiz ve sonsuza değin devam edeceği düşünülemez. Bu kişilerin bu güne
kadar haklarının var olması, bu hakkın ilanihaye devam edeceği, bugüne kadar toplu taşıma
faaliyetinde bulunmuş olmalarının artık süresiz bir şekilde kazanılmış hak oluşturduğu şeklinde
yorumlanamayacağı açıktır. 1580, 5393, 5216 sayılı Kanun’lar ile Danıştay ve idari yargı
kararlarına göre bu durum kazanılmış hak oluşturmamaktadır.
Büyükşehir olmadan önce her Belediyenin yetkisi kendi mücavir alanlarıyla sınırlı
olduğundan dolayı ulaşım ile ilgili hakkında bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. 5216 ve
6360 sayılı Kanun’ların yürürlüğe girmesiyle artık Büyükşehir alanları içindeki ulaşım hakkı
Büyükşehir Belediyesine geçmiştir.
Daha önce Valilik/İl Trafik Komisyonu kararıyla izin verilen toplu ulaşım konusunda
fiili durum olarak önceleri iki yıl ve daha sonra ise her yıl güzergah izin belgesi düzenlenerek
sürdürülmesi mümkün değildir. Yapılması gereken artık yetki Büyükşehir Belediyesinde
olduğuna göre, söz konusu hatların süre ve şartları belirlenerek ihale yoluyla verilmesi
gerekmektedir.
Mevzuata aykırı işlemlerin, mevzuata aykırılıklarının tespit edildiği tarih itibarıyla
hukuk düzeninden çıkarılmaları hukuk devletinin bir gereğidir. Bu nedenle, yukarıda açıklanan
hususlar da gözetildiğinde bu durumun düzeltilmesi zorunludur. Bu kapsamda belediyece toplu
taşıma hizmetlerinin üçüncü kişilere gördürülmesinin yöntemini belirleme ve bu konuda
yeniden bir ihale yapıp yapmama konusunda belediyenin takdir yetkisi bulunmakla birlikte, söz
konusu hukuki durumun mevcut sözleşmelerin/işlemlerin iptalini gerektireceği kuşkusuzdur.
Bu konu en kısa sürede yeniden bir ihale yapılıncaya kadar geçecek süre zarfında toplu taşıma
hizmetlerinden yararlanan belde halkının mağduriyetine yol açmayacak şekilde
çözümlenmelidir. Hat sahiplerine de durumlarını ayarlamaları için makul bir süre tanınması
gerekmektedir.
Valilik/il trafik komisyonundan alınan izne istinaden faaliyette bulunan toplu taşım
araçlarının çalışma durumlarının izin/tahsis suretiyle sürekli uzatılması şeklinde verilen ve
yıllardır devam eden bu uygulama 5216 sayılı Kanun yürürlüğe girene kadar bu kişiler
açısından kazanılmış haktır. Ancak 5216 sayılı Kanun’la yeni durum oluştuğu için bu kişilerin
geçmişte aldıkları izne istinaden süresiz olarak bu hakkı kullanmaları kazanılmış hak değildir.
Belediyenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmeti bizzat yerine getirmeyip, üçüncü
kişilere gördürebilmesi mümkün olmakla birlikte bu husus söz konusu hizmetin bir kamu
hizmeti olma niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi, bu konuda belediyenin görevinin sona
ermesine yol açmamakta ve bu hizmetin yerine getirilmesi yönünden sorumluluğu devam
etmektedir. Bu niteliği gözetildiğinde, belediyenin görevine giren bir hizmetin süresiz olarak
üçüncü kişilere bir hak olarak verilmesi suretiyle gördürülebilmesi hukuken mümkün değildir.
Mevzuata aykırı olarak tesis edilen ve belirtilen nitelikteki işlemlerin ilgililer yönünden
kazanılmış hak doğurması da aynı nedenle mümkün değildir. Aksi takdirde, mevzuata aykırı
tesis edilen bir işlemin, bir kanunun dahi üstüne geçmesi, o kanunun uygulanamaması sonucuna
yol açacağı da bir gerçektir. Bu hizmetin belediyeler tarafından yürütülmesi ya da üçüncü
kişilere gördürülmesi, söz konusu hizmetin kamu hizmeti olmasına ve bu hizmetin
belediyelerce yürütülmesinde kamu yararı bulunduğu düşüncesine dayandığından, kazanılmış
hak adı altında bireysel yararların kamu yararına üstün tutulması sonucunu doğuracak bir
kazanılmış hak anlayışı kabul edilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, toplu taşıma hizmetlerinin gördürülmesine ilişkin fiili
durum olarak yapılan toplu taşıma hizmetleri mevzuata aykırı olup, bu aykırılığı giderecek
şekilde yeni bir ihale yapılması zorunludur.
04.05.2021 tarih ve 31474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin
2018/20720 sayılı Bireysel Başvuru kararında belirtildiği üzere, toplu taşıma işinin ihale ile
verilmesi gerektiği, Belediyenin “İyi yönetişim ilkesi”ne aykırı hareket etmesinin kişilerde
uygulamanın hukuka uygun olduğu izleniminin oluşmasına neden olduğu, bir başka ifadeyle,
kamu otoritesinin (kamu görevlilerinin) hareketsizliği kişiler lehine uygulamanın uygun olduğu
yolunda beklentinin oluşmasına yol açtığı, belediyenin uzun süre hukuka aykırı bir iş yapması
kişilere sonsuza kadar bir hak verildiği anlamına gelmediği, belediyenin hukuka aykırılığı her
zaman için düzeltebileceği, hatta düzeltmesi de gerekeceği, iptal işlemi yapılırken ölçülü
hareket edilmesi gerektiği, kişilerin yolcu taşıma hakkının ihalesiz olarak verilmesini talep
etmiş olmalarının Belediyenin bu talebi karşılamasını gerektirmediği, belediyenin bu hakkı
ihalesiz olarak verilmemesi gerektiğini bilmesi ve kişilerin talebini reddetmesi gerekeceği, iyi
yönetişim ilkesi gereğince Belediyenin kendi kusurundan kaynaklanan bir durumda kişilere
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 176
yüklenen külfeti hafifletecek çareler bulunması gerekeceği, ihale için verilmede uygun geçiş
dönemi öngörülmesi seçeneğinin kullanılabileceği, bu bağlamda hatların ihale ile verileceği
yönünde ilgililere tebligat yapılarak bu bildirime istinaden ihalenin de makul süre sonunda
yapılacağı bildirilerek kişilerin durumlarını ayarlamalarının uygun bir çözüm yolu olduğu göz
önüne alınmalıdır.
Kamu idaresi tarafından uygulamanın nasıl olduğu anlatıldıktan sonra bunların ruhsat
alarak çalıştıkları, İl Trafik Komisyonu yetkisinin Büyükşehir Belediyeleri UKOME’lerine
devredilmesi sonrasında, İl Trafik Komisyonu tarafından sürdürülen “Güzergah İzin Belgesi”
düzenleme veya “Çalışma Ruhsatı” verme işlemine devam edilmesi, Belediyenin 5216 sayılı
Yasa sonrası bedeli karşılığında “Güzergah İzin Belgesi” düzenlediği taşımacıların, söz konusu
5216 sayılı Yasa ile birlikte Kaymakamlıklardan / Belediyelerden istenen listelerde yer alan ve
İl Trafik Komisyonuna belli bir bedel ödeyerek plaka sahibi olan, belgeleri öngörülen sürelerin
sonunda yenilenen 5393 sayılı Yasa kapsamında Belediye denetimli “Güzergah İzin Belgesi”
ile çalışmakta olan taşımacılar olduğu, Belediyenin aleyhine/lehine sonuçlanan Davalar ile
taşımacılığa ilişkin ilgili Bakanlıklardan alınan görüşlerin, daima 86/10553 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararını da içine alacak şekilde olduğu, bu Kararın yok sayılması ile ilgili herhangi bir
görüşün iletilmediği, tahdit uygulanan İllerde yapılmakta olan toplu ulaşım hizmetinin nasıl
gerçekleşmesi gerektiğini açıklayacak başkaca bir Kanun maddesinin bulunmadığı, tahdit
uygulamasının taşımacıya değil plakaya yönelik olduğu, ihale yöntemiyle kişiler değişse dahi
“tahditli plaka” kavramı gereği plakanın aynı kalmasının gerektiği, gelişen ve değişen kent
koşulları taşımacıların ve araçların gözlem ve denetim altında bulunmasını gerektirdiğinden
belgelerin kısa aralıklarla yenilenmesinin gerektiği, yerelde uzun yıllardır hizmet veren
taşımacıların ihale yöntemiyle devamlı değiştirilmesinin ne bölge halkına, ne de taşımacı
sektörüne yarar sağlayıcı bir işlem olmadığı, 5216 Yasanın yayımı sonrası taşımacılara
“Güzergah İzin Belgesi” düzenlenmesinin Kanunun “Ulaşım Hizmetleri” başlıklı 9’uncu
maddesinde yer alan hükmü kapsamında UKOME Genel Kurul Kararlarıyla gerçekleştirildiği,
Aliağa ve Foça İlçelerinde çalışan ticari minibüsler İzmir Valiliği İl Trafik Komisyonu
Başkanlığı’nın 29.08.1983 tarih ve 1983/109 sayılı kararı, 18.01.1991 tarih ve 1991/20 ve
benzeri İl Trafik Komisyonu Kararları ile hizmete ticari tahditli minibüs olarak başladıkları,
5216 ve 6360 sayılı yasanın akıbetinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Karayolu Toplu
Taşımacılık Esasları Yönergesi kapsamında sisteme dahil olarak ve ruhsat bedelleri alınarak
çalıştıkları, söz konusu minibüslerin 29.08.1983 tarih ve 1983/109 sayılı İl Trafik Komisyonu
Kararında da görüleceği üzere tahditli ticari araç plaka sahibi olduklarından çalışma sürelerinde
bir sınırlama bulunmadığının kabul edildiği, Aliağa ve Foça İlçesinde hizmet veren plakaların
tahditli olması, İl Trafik Komisyonundan bir bedel karşılığında sahip olunması, el değiştirme
sırasında Plakaların değiştirilememesi ve Noterlerce satış işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi
için Belediyeden “Ticari Taşıt Tahsis Belgesi” alınması zorunluluğunun bulunması
nedenleriyle, söz konusu kişilerin taşımacılıklarına son verilerek plakaların ihale ile
verilmesinin uygulanamayacağı, İl Trafik Komisyonu Kararlarında da görüleceği üzere Aliağa
ve Foça İlçesinde hizmet veren plakaların tahditli olması, tahditli ticari araç plaka sahiplerinin
çalışma sürelerinde bir sınırlama bulunmadığının kabul edildiği belirtilerek bu uygulamanın bu
şekilde sürdürüldüğü, Aliağa ve Foça İlçesinde hizmet veren plakaların tahditli olması, İl Trafik
Komisyonundan bir bedel karşılığında sahip olunması, el değiştirme sırasında plakaların
değiştirilememesi ve Noterlerce satış işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için Belediyeden
“Ticari Taşıt Tahsis Belgesi” alınması zorunluluğunun bulunması nedenleriyle, söz konusu
kişilerin taşımacılıklarına son verilerek plakalarına ihale ile yeni sahipler atanması hususunun
uygulanamayacağı ifade edilmiştir.
Kamu idaresi tarafından uygulamanın nasıl olduğu anlatıldıktan sonra bunların ruhsat
alarak çalıştıkları ifade edilmiştir. Yapılan işlem, İl Trafik Komisyonu yetkisinin Büyükşehir
Belediyeleri UKOME’lerine devredilmesi sonrasında, İl Trafik Komisyonu tarafından
sürdürülen “Güzergah İzin Belgesi” düzenleme veya “Çalışma Ruhsatı” verme işlemine devam
edilmesi olduğu ifade edilmiştir. İfade edildiği üzere Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas
No:2015/985, Karar No: 2015 3164 numaralı kararında kiralamalarda sürenin 10 yılla sınırlı
olduğu, toplu taşıma hizmetinin yerine getirilmesinde ruhsat verme yönteminin seçilmesi
hâlinde, süresiz olarak ruhsat vermenin söz konusu olmadığı, belli bir süre dâhilinde ruhsatın
verilmesi gerektiği, bu süreye göre muhammen bedelin belirlenmesinin şart olduğu, bu hususlar
ortaya konulduktan sonra Devlet İhale Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde ihalenin
yapılması gerektiği, dolayısıyla her yıl uzatılma konusunda idareye yetki veren düzenlemenin
hukuka aykırı olduğuna karar verilmiştir. İdarenin bu uygulamayı her yıl “Güzergah İzin
Belgesi” düzenlemek suretiyle sonsuza kadar yapması mümkün değildir. Kamu idaresi,
Belediyenin 5216 sayılı Yasa sonrası bedeli karşılığında “Güzergah İzin Belgesi” düzenlediği
taşımacıların, söz konusu 5216 sayılı Yasa ile birlikte Kaymakamlıklardan / Belediyelerden
istenen listelerde yer alan ve İl Trafik Komisyonuna belli bir bedel ödeyerek plaka sahibi olan,
belgeleri öngörülen sürelerin sonunda yenilenen 5393 sayılı Yasa kapsamında Belediye
denetimli “Güzergah İzin Belgesi” ile çalışmakta olan taşımacılar olduğu ifade edilmiştir. Bu
kişilerin bu hakkı kişi bazında nasıl aldığına ve ilk olarak nasıl çalışmaya başladığına ilişkin
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 178
yeterli bilgi ve belge bulunmamaktadır. Güzergah İzin Belgesi”nin belli bir bedel karşılığında
ve süreli olarak düzenlendiği ifade edilmiştir. 2022 yılı gelir tarifesinde Güzergah İzin Belgesi
Ücreti (2 Yıllık) 310,00 TL, (1 Yıllık) 180,00 TL ve (6 Aylık) 90,00 TL olarak yer almıştır.
Tarifeden bu tutarın belge düzenleme karşılığı alınan bir bedel olduğu anlaşılmaktadır.
Güzergah İzin Belgesi Ücreti toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz, kiralama ve ruhsat
usullerinden biri ile üçüncü kişilere gördürülebilmesinin karşılığı değildir. Belediyenin
aleyhine/lehine sonuçlanan Davalar ile taşımacılığa ilişkin ilgili Bakanlıklardan alınan
görüşlerin, daima 86/10553 sayılı Bakanlar Kurulu Kararını da içine alacak şekilde olduğu, bu
Kararın yok sayılması ile ilgili herhangi bir görüşün iletilmediği, tahdit uygulanan İllerde
yapılmakta olan toplu ulaşım hizmetinin nasıl gerçekleşmesi gerektiğini açıklayacak başkaca
bir Kanun maddesinin bulunmadığı ifade edilmiştir. Yargı kararları tarafların ileri sürdükleri
talep ve görüşleri dikkate alarak karar vermektedir. Bu nedenle bir iddianın/görüşün
açıklanması Mahkemenin bunu irdelemesine neden olmaktadır. Dolayısıyla bu görüşlerin dile
getirilme şekli önemlidir. Önemli olan yapılan uygulamanın mevcut Kanun ve yürürlükte
bulunan düzenleyici işlemlere uygun olup olmadığıdır.
Kamu idaresi tarafından tahdit uygulamasının taşımacıya değil, plakaya yönelik olduğu,
ihale yöntemiyle kişiler değişse dahi “tahditli plaka” kavramı gereği plakanın aynı kalmasının
gerektiği, gelişen ve değişen kent koşulları taşımacıların ve araçların gözlem ve denetim altında
bulunmasını gerektirdiğinden belgelerin kısa aralıklarla yenilenmesinin gerektiği, yerelde uzun
yıllardır hizmet veren taşımacıların ihale yöntemiyle devamlı değiştirilmesinin ne bölge
halkına, ne de taşımacı sektörüne yarar sağlayıcı bir işlem olmadığı ifade edilmiştir. Bu ifadeye
göre bir şekilde elde edilen bu hakkın sonsuza kadar sürdürülmesi gerektiği belirtilmektedir.
Ancak kamu hakkının kullandırılmasında bu şekilde işlem yapılması, diğer kişilerin haklarına
halel getirebilecektir. İhale yöntemiyle devamlı değiştirilmenin söz konusu olmadığı, 10 yıllık
kiraya verilmede bu sürenin makul olduğu açıktır. Güzergah İzin Belgesi düzenlenmesinin 5216
Yasa’nın “Ulaşım Hizmetleri” başlıklı 9’uncu maddesinde yer alan hükmü kapsamında
UKOME Genel Kurul Kararlarıyla gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. “Güzergah İzin Belgesi”
düzenlenmesinin kimin tarafından düzenlediğinden ziyade, bu uygulamanın bu şekilde devam
edip edemeyeceğinin tartışılması daha önemlidir.
Kamu idaresi tarafından Aliağa ve Foça İlçelerinde çalışan ticari minibüsler İzmir
Valiliği İl Trafik Komisyonu Başkanlığı’nın 29.08.1983 tarih ve 1983/109 sayılı kararı,
18.01.1991 tarih ve 1991/20 ve benzeri İl Trafik Komisyonu Kararları ile hizmete ticari tahditli
minibüs olarak başladıkları, 5216 ve 6360 sayılı yasanın akıbetinde İzmir Büyükşehir
Belediyesi Karayolu Toplu Taşımacılık Esasları Yönergesi kapsamında sisteme dahil olarak ve
ruhsat bedelleri alınarak çalıştıkları, söz konusu minibüslerin 29.08.1983 tarih ve 1983/109
sayılı İl Trafik Komisyonu Kararında da görüleceği üzere tahditli ticari araç plaka sahibi
olduklarından çalışma sürelerinde bir sınırlama bulunmadığının kabul edildiği, Aliağa ve Foça
İlçesinde hizmet veren plakaların tahditli olması, İl Trafik Komisyonundan bir bedel
karşılığında sahip olunması, el değiştirme sırasında Plakaların değiştirilememesi ve Noterlerce
satış işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için Belediyeden “Ticari Taşıt Tahsis Belgesi” alınması
zorunluluğunun bulunması nedenleriyle, söz konusu kişilerin taşımacılıklarına son verilerek
plakaların ihale ile verilmesinin uygulanamayacağı ifade edilmiştir. Bahsedilen İl Trafik
Komisyonu Başkanlığı’nın 29.08.1983 tarih ve 1983/109 sayılı kararında, mevcut taksi ve
dolmuşlara ilaveten verilen kontenjanlar belirtilmiştir. Kararın” Genel Hükümler” kısmının
19’uncu sırasında, “19- Komisyonca il ve ilçelere tahsisi yapılan ticari araç kontenjanlarının
30.6.1983 tarihinden itibaren geçerli olmasına, uygulamanın ise, kararın İçişleri Bakanlığının
onayından sonra, halka ilan edilip, ilan tarihinden itibaren 30 gün süre ile müracaatların kabul
edilmesine, bu sürenin sonunda 30 ncu gün mesai saati bitiminde, müracaat kabulüne son
verilmesine, yapılacak olan müracaatlar, İlde İl Valiliğine İlçelerde İlçe Kaymakamlıklarına
yapılmasına, belirtilen kontenjanların üzerinde talep olduğu takdirde, hak sahiplerinin
korunması için İl Trafik komisyonu başkanlığınca istek sahiplerine kurra çektirilerek tahsisi
tespit edilmesine,” karar verilmiştir.18.01.1991 tarih ve 1991/20 sayılı İl Trafik Komisyonu
kararında, plaka tahsisinin uygun olduğuna karar verilmiştir. Gerek 29.08.1983 tarih ve
1983/109 sayılı ve gerekse de 18.01.1991 tarih ve 1991/20 sayılı İl Trafik Komisyonu
kararlarında sayılarla ilgili belirlemelerin yapıldığı görülmektedir. 29.08.1983 tarih ve
1983/109 sayılı İl Trafik Komisyonu kararından sonra 18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun yürürlüğe
girdiği göz önüne alınmalıdır.
Kamu idaresi tarafından İl Trafik Komisyonu Kararlarında da görüleceği üzere Aliağa
ve Foça İlçesinde hizmet veren plakaların tahditli olması, tahditli ticari araç plaka sahiplerinin
çalışma sürelerinde bir sınırlama bulunmadığının kabul edildiği belirtilerek bu uygulamanın bu
şekilde sürdürüldüğü belirtilmiştir. Bu ifadeye göre bu kişilerin kazanılmış haklarının olduğu
ve sonsuza kadar böyle bir hakka sahip oldukları görüşü dile getirilmektedir. Gerçekte her bir
hak sahibinin bu hakkı nasıl elde ettiğinin, bir bedel ödeyip ödemediğinin ve nasıl aldığının
incelenmesi gerekir. 5216 sayılı Kanun öncesi Belediye sınırları içinde tahdit (sınırlama)
uygulaması olan yerlerde toplu taşıma hakkı olan kişilerin bu hakkı İl Trafik Komisyonu kararı
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 180
ile almaları ve bu güne kadar haklarının var olması, bu hakkın sonsuza kadar (ilanihaye) devam
edeceği, bu güne kadar toplu taşıma faaliyetinde bulunmuş olmalarının artık süresiz bir şekilde
kazanılmış hak oluşturduğu şeklinde yorumlanamayacağı açıktır. 1580, 5393, 5216 sayılı
Kanun’lar ile Danıştay ve idari yargı kararlarına göre bu durumun kazanılmış hak
oluşturmaması gerekir. Kamu idaresi tarfından belirtilen diğer hususlarla ilgili olarak yukarıda
yapılan açıklamalar yeterli olup, ilave açıklama yapılmasını gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Aliağa ilçesinde 77 ve Foça ilçesinde 10 adet olmak üzere Valilik/İl trafik komisyonu
tarafından verilen çalışma izinlerine istinaden veya nasıl verildiği belli olmayan ve 10 yıllık
süresi dolan ve Büyükşehir Belediyesinin güzergah izin belgesine istinaden fiili olarak
sürdürülen toplu taşıma hakkının çalıştıkları hatların süresi ve şartları da belirtilerek 5393 sayılı
Belediye Kanunu’nda öngörülen imtiyaz, kiralama ve ruhsat usullerinden biri seçilerek ve/veya
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu da göz önüne alınarak ve kişilere makul süre verilerek
hatların ihaleye suretiyle verilmesi gerekir.
BULGU 49: Belediye Şirketine Devredilen Deniz Ulaşım Hizmetinde Yer Alan
Gemi ve Vapurlardaki Büfe ve Otomat İşletmeciliğinin 2886 sayılı Kanun’a Göre
Verilmemesi
Büyükşehir Belediyesinin kendi şirketine devrettiği deniz ulaşım hizmetinde yer alan
yolcu gemisi ve vapurlarda bulunan büfe ve otomat işletmeciliğinin üçüncü kişiye
kiralanmasının 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmadığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı
maddesinde, Büyükşehir belediyesinin toplu ulaşım hizmetlerini işletebileceği, ya da bu
yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu
şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini
devredebileceği, ancak bu yerlerin belediye şirketlerince üçüncü kişilere devrinin 2886 sayılı
Kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
10.03.2014 tarih ve 05.214 sayılı Meclis kararına istinaden 2014 yılında imzalanan
İzmir Körfezinde Yolcu ve Araç Taşımacılığı İşletmeciliği Devir Sözleşmesi ile 16.03.2022
tarih ve 05.318 sayılı Meclis kararına istinaden 25.03.2022 tarihinde imzalanan “Deniz Yoluyla
Yolcu ve Araç Taşımacılığı İşletmeciliği Devir Sözleşmesi”ne göre söz konusu hizmetin 5216
sayılı Kanun’un 26’ncı maddesi kapsamında kabul edilerek şirkete devredildiği
anlaşılmaktadır. Belediye tarafından deniz ulaşım hizmetinin 5216 sayılı Kanun kapsamında
kabul edilmesi nedeniyle yolcu gemisi ve vapurlarda bulunan büfe ve otomat işletmeciliğinin
üçüncü kişiye verilme konusunun irdelenmesi gerekmektedir. 24.08.2020 tarih ve 2020/002
sayılı kiralama komisyon kararı ve eki idari şartname ile sözleşmenin incelenmesinde, filoda
bulunan ve filoya dâhil olacak yeni gemilerde mevcut büfe alanlarının kiralanması ve yolcuya
servis hizmeti ile gemilerde kullanılmak üzere sıcak/soğuk içecek/paketli hazır gıda satış
otomatı koyulması işi için kiralama yapıldığı, ihale dokümanlarının şirketin portföyünde kayıtlı
18 firmaya gönderildiği ve ayrıca şirketin internet sayfasında yayımlandığı, iki firmanın
kiralama dokümanı aldığı, bir firmanın teklif verdiği, idari şartnamenin 1.5. Kiralama
Yöntemine İlişkin kısmında kiralama usulünün kapalı zarf teklif isteme şeklinde olacağı ve
şirketin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmadığı, idari şartnamede 15 adet
yolcu gemisi ve 4 adet araba vapurunda büfe ve otomat işletmeciliği yapılması işinin
belirtildiği, sözleşme süresinin imza tarihinden itibaren 5 yıl olduğu, ihale günü kapalı zarfın
açılması sonrası firmadan son teklifi vermesinin istendiği, firmanın kapalı zarfta %12 olarak
verdiği pay oranını %16 olarak revize ettiği anlaşılmıştır. İhale yapıldıktan sonra şu an itibariyle
şirkete ait 15 adet yolcu gemisi ve 5 adet araba vapuru ile 2 adet araba vapuru bulunduğu ve
bunlara ait büfe ve otomat işletmeciliği kiralama işinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, “Deniz Yoluyla Yolcu ve Araç Taşımacılığı İşletmeciliği
Devir Sözleşmesi”nin “Gelirler” başlıklı 7.1’inci maddesinin beş numaralı alt bendinde,
İDARE’ye ait gemilerin büfelerinin işletmesi/işlettirilmesi İZDENİZ’e ait olacağı, büfelerin
işletilmesi/işlettirilmesinden elde edilecek gelirlerin de İZDENİZ’e ait olacağının belirtildiği,
verilen deniz yoluyla yolcu ve araç taşımacılığı hizmeti bütün nitelikte olduğu ve gemiler ile
büfelerin birbirinden ayrıştırılamayacağı, hukuki olarak, büfelerin gemilerin mütemmim cüz
olarak değerlendirilmesi gerektiği, Sayıştay 6. Dairesinin 18.02.2000 tarih ve 2020/728-2 nolu
kararının da benzer nitelikte olduğu, büfelerin ihalesi için komisyon kurulduğu, tekliflerin
piyasaya dağıtıldığı, ayrıca İZDENİZ A.Ş.’nin internet adresinde ihale yapılacağının
duyurulduğu, ihale günü teklifler toplanarak komisyon tarafından değerlendirildiği, teminat
alınarak sözleşmeler yapıldiği, gemiler ile gemilerin mütemmim cüzü olan büfelerin İZDENİZ
A.Ş.’ye devredildiği ve büfelerin işletmesi/işlettirilmesinden elde edilen gelirin İZDENİZ’e ait
olduğu göz önüne alındığında yapılan işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 182
Kamu İdaresi cevabında belirtilen Daire kararıyla Bulgu konusu uyuşmamaktadır. Kamu
İdaresi cevabında belirtildiği gibi, gemilerdeki büfelerin gemilerin mütemmim cüzü olarak
kabul edildiğinde,ulaşımın parçası olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda ulaşımın üçüncü
kişilere devrinin ya da ulaşımın içinde yer alan unsurun üçüncü kişilere devrinin 2886 sayılı
Kanun’a göre yapıolması gerekir.
Yolcu gemileri ile araba vapurlarındaki büfe ve otomat işletmeciliği idari şartname
hazırlanarak ve sözleşme imzalanarak kiraya verilmiş ise de, 2886 sayılı Kanun hükümleri
işletilerek kiralama yapılmamıştır. Devredilen şirket tarafından ulaşımın toplu olarak üçüncü
kişiye devrinde 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılması söz konusu olduğu gibi,
ulaşımın içinde yer alan herhangi bir unsurun ya da ulaşımın bir parçasının Belediye şirketi
tarafından işletilmeyip üçüncü şahıs tarafından işletilmesine karar verilmesi durumunda da, söz
konusu kısmın devrinin/kiralanmasının 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması
gerekecektir. 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde yer alan “bu yerlerin belediye
şirketlerince üçüncü kişilere devrinin 2886 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu” hükmü
gereği kiralamada 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılması gerekmektedir. Kamu
yararı ve hizmet gereği şirketin bu tür uygulama yaptığı ve ihale suretiyle kiralama yapması
5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine uygun hareket etmemenin gerekçesi olamaz. Her ne
kadar ihale usulü uygulayarak söz konusu yerleri kiraya vermiş ise de, şirketin ihalede
uyguladığı usul, sözleşmede tarafların hukuki durumu ve ihtilaf halinde uygulanacak kurallar
ile 2886 sayılı Kanun’a göre uygulanan ihale süreci, yaptırımları, ihtilaf halinde uygulanacak
kurallar ve hukuki sonuçları farklıdır.
Belediye şirketine meclis kararıyla işletmesi devredilen deniz ulaşımına ait yolcu
gemileri ile araba vapurlarındaki büfe ve otomat işletmeciliğinin şirket tarafından üçüncü
kişilere işletmesinin devrinin/kiralanmasının ihale şartnamesi düzenlenerek ihale yoluyla
şeffaf, rekabete uygun ve saydamlığı sağlayacak şekilde, sürenin belirli olması gibi hususları
da içerecek biçimde 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre verilmesi gerekmektedir.
BULGU 50: Dikili İlçe Belediyesi Tarafından 10 Yıllığına İhale Edilen Şehir İçi
Halk Otobüslerine Süre Bitiminden İtibaren Herhangi Bir Bedel Alınmaksızın
Taşımacılık Hakkı Verilmesi
Dikili Belediyesinin 10 yıllığına ihale ettiği ve 5216 ile 6360 sayılı Kanun gereği
Büyükşehir Belediyesine devredilen hatlara ilişkin işin sözleşme süreleri bittiği halde herhangi
bir bedel alınmaksızın toplu taşıma hakkının devam ettirildiği görülmüştür.
ir. Belediyeye ait olan bu hakkın Kanun çerçevesinde ihale yoluyla rekabete uygun,
saydamlığı sağlayarak sürenin belirli olması gibi hususları da içerecek şekilde verilmesi gerekir.
Bu çerçevede toplu taşıma hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan Belediyenin ihale
şartnamesini düzenleyerek şeffaf ve rekabete uygun şekilde ihalenin yapılması gerekir. 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1’inci maddesinde, belediyelerin kira, trampa, mülkiyetin gayri
aynı hak tesisi ve taşıma işlerinin bu kanuna göre yürütüleceği, “Şartnameler” başlıklı 7’nci
maddesinde, ihale konusu işlerin her türlü özelliğini belirten şartname ve varsa eklerinin
idarelerce hazırlanacağı, işin mahiyetine göre konulacak özel ve teknik şartlardan başka genel
olarak yer alacak hususların şartnamelerde gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
İhtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve
rekabetin sağlanmasının esas olduğu, bunu sağlamanın bir yolunun da herkes için geçerli
şartnamenin hazırlanması ve şartnamede yer alan hükümlerin uygulanmasından geçtiği
unutulmamalıdır. İhale öncesi hazırlanan, ihaleye teklif verecek olan kişilerin hak ve
yükümlülüklerinin belirtildiği şartname tüm katılımcılar için önemlidir. Şartnamede yer alan
hükümlerin hukukta var olan belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesine uygun olması gerekir.
Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin Esas No: 2015/985, Karar No: 2015/3164, Esas No:
2014/384, Karar No: 2014/1950, Esas No: 2011/1134, Karar No: 2012/2226, Esas No:
2014/1735, Karar No: 2014/2859 numaralı kararlarından belediyenin yetkili organının kararıyla
ihale yoluyla rekabete uygun, saydam bir şekilde süresinin belirli olması gibi hususları da
içerecek şekilde ulaşımın verilmesi gerekir. Danıştay Onüçüncü Dairesinin Esas No:2015/985,
Karar No: 2015 3164 numaralı kararında kiralamalarda sürenin 10 yılla sınırlı olduğu, toplu
taşıma hizmetinin yerine getirilmesinde ruhsat verme yönteminin seçilmesi hâlinde, süresiz
olarak ruhsat vermenin söz konusu olmadığı, belli bir süre dâhilinde ruhsatın verilmesi
gerektiği, bu süreye göre muhammen bedelin belirlenmesinin şart olduğu, bu hususlar ortaya
konulduktan sonra Devlet İhale Kanunu hükümlerine uygun bir şekilde ihalenin yapılması
gerektiği, dolayısıyla her yıl uzatılma konusunda idareye yetki veren düzenlemenin hukuka
aykırı olduğuna karar verilmiştir.
Toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz, kiralama ve ruhsat usullerinden biri ile üçüncü
kişilere gördürülebilmesi mümkün olmakla birlikte her üç yöntem bakımından da bu hizmetin
üçüncü kişilere gördürülmesinde mutlak olarak belirli bir sürenin öngörülmüş olması
zorunludur. Hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemlerin ilgililer yönünden geleceğe yönelik
olarak kazanılmış hak oluşturması ise mümkün değildir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 184
Dikili Belediyesinin ihale ettiği hatlara ilişkin olarak ihaleyi kazanan kişilerle imzalanan
sözleşmelerde sürenin 10 yıl olduğu belirtilmiştir. İhale edilen hatların tüm hakları 6360 sayılı
On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici birinci maddesinin
sekizinci fıkrası gereği ulaşım hizmetlerine ilişkin olmak üzere alacak ve borçları büyükşehir
belediyesine geçmiştir. 6360 sayılı Kanun gereği 30.03.2014 mahalli idareler seçimi sonrası
ulaşıma ilişkin hak ve borçlar ile diğer işlemler Büyükşehir Belediyesi tarafından
yürütülecektir. Büyükşehir Belediyesi 10 yıllık sürenin dolmasından sonra çalışma iznini iptal
etmesi gerekmektedir. 7 hat sahibinin sözleşme süresi 21.08-02.10/2019 tarihleri arasında
bittiği halde, UKOME’nin 09.10.2019 tarih ve 521 sayılı kararıyla bu tarihten itibaren
çalışmalarına izin verilmek suretiyle ancak 09.02.2022 tarih ve 118 sayılı UKOME kararıyla
iptal edilmiştir. İptalin ise idari bir karar sonucu olmayıp, yargı kararının uygulanmasına
istinaden verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu hatta çalışan kişilere çalışmaların devamına ve
Güzergah İzin Belgesi düzenlenmesi işleminin iptali istemiyle S.S. ….Kooperatifi tarafından
açılan davada İzmir Altıncı İdare Mahkemesinin 2020/171 Esas, 2021/159 Karar sayılı
ilamında, “…ilçenin ulaşım ihtiyaçları ve belirtilen mevzuat hükümleri ile davalı idareye
verilen takdir yetkisi çerçevesinde tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde kamu yararı ve
hizmet gereklerine aykırı bir yönün varlığı davalı tarafça ortaya konulamamış olup, yapılan
yargılama neticesinde Mahkememizce de bu yönde bir kanaate varılmadığından dava konusu
işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” denilerek davanın reddine karar
verilmiş, davalı tarafın Mahkeme kararını istinaf etmesi üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Yedinci Dava Dairesinin 2020/171 Esas, 2021/159 Karar sayılı ilamında, “…Dairemizce
yapılan değerlendirmede, uyuşmazlığa konu araçlara ilk olarak ihale süreci sonrasında taşıma
izni verilmesinin, ilanihaye devam edeceği sonucunu doğurmadığı gibi, müdahil davalılara ait
araçların, yapılan ihaleye istinaden belirli bir süreyle taşımacılık faaliyetinde bulunmuş
olmasının Dikili ilçe içi taşımacılığında artık süresiz bir şekilde kazanılmış hakkının oluştuğu
şeklinde de yorumlanamayacağı, Dikili İlçesi içinde ihtiyaç duyulan toplu taşıma hizmetinin,
yukarıda zikredilen mevzuat hükümleriyle kurala bağlanan süreç işletilerek öncelikle hizmetin
asli sorumlusu olan gerek İzmir Büyükşehir gerek Dikili Belediyesine ait toplu taşıma
araçlarıyla karşılanması gerektiği, bu yöntemle karşılanamaması durumunda ise, açıklık,
rekabetin sağlanması ilkeleri gözetilerek mevzuata uygun olarak ihale süreci işletilmek
suretiyle giderilmesi gerekirken, bu yol izlenmeksizin müdahil davalılara ait araçlara ihalede
belirtilen süre dolduktan sonra doğrudan güzergah izni verilmesine yönelik tesis edilen dava
konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır
Nitekim; bir mahaldeki yolcu taşımacılığında kullanılan araç sayısında artış ihtiyacı
belirdiği takdirde, bu ihtiyacın 2886 sayılı Kanun gereğince ihale yapılması suretiyle
giderilmesi gerekliliğinin, Danıştay kararlarıyla da (Örneğin, Danıştay Sekizinci Dairesinin
13/04/2017 gün ve E:2014/8531, K:2017/2926 sayılı kararı incelenebilir.) vurgulandığı
görülmektedir.” denilerek istinaf başvurusunun kabulü ile İzmir Altıncı İdare Mahkemesi’nin
18/02/2021 gün ve E:2020/171, K:2021/159 sayılı kararının kaldırılmasına ve dava konusu
işlemin iptaline karar verilmiştir.
Sürenin bitmesi gereken 21.08-02.10/2019 tarihleri ile iptal edildiği 18.02.2022
tarihinde kadar kişilerden herhangi bir bedel alınmaksızın söz konusu hatta çalışma hakkı
verilmiştir.
Söz konusu hatlar ihale ile 10 yıllığına belirlenen ihale bedeli üzerinden verilmiştir.
Alınan bedel 10 yıllık süreye ilişkindir. Süre bittiği halde çalışma izni verilmesi hukuken
mümkün olmasa da, süre bittikten sonra kişilere herhangi bir bedel alınmaksızın çalışma izni
verilmesi idarenin alacağından vazgeçmesine ve böylece kamu gelirinde azalmaya neden
olmuştur. Bu bağlamda buna neden olanların, yani bu gelir kaybında sorumluluğu bulunanlar
hakkında gerekli işlemlerin yapılması tabiidir.
Kamu idaresi tarafından, ilçedeki ulaşımla ilgili idarenin yaptığı işlemler ile yargı süreci
hakkında bilgi verilmiş, “İBŞB Karayolu Toplu Taşımacılık Esasları Yönergesi” kapsamında,
“Güzergah İzin Belgesi” düzenlendiği, Güzergâh İzin Belgesinin Belediye tarafından belli bir
bedel karşılığında süreli olarak düzenlendiği, her yenileme döneminde “Güzergah İzin Belgesi
Harcı” alındığı, Belediyenin 2020-2024 Stratejik Planındaki “Ulaşım Türleri Arasında
Birbirinin Hareket Kabiliyetini Kısıtlamayan ve Farklı Seçeneklere İzin Veren Sürdürülebilir
Bir Ulaşım Sistemi Oluşturulması” hedefine yönelik kamu kaynaklarını etkin ve verimli
kullanabilmek hedefleriyle, çevre ilçelerde hizmet veren bireysel toplu taşımacıların kamusal
ulaşım hizmetine dahil edilmesinin planlandığı, 5216 ve 6360 sayılı Kanun’lar kapsamında
İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kamu tarafından toplu ulaşım hizmeti için
yapılacak yapısal yatırımlar ile indirimli/ücretsiz ulaşım hizmeti maliyetleri de dikkate alınarak,
Belediye bütçesinden yapılan yatırımlarla sürdürülebilen ulaşım sistemine çözüm getirmek
amacıyla, kent merkezi dışında hizmet üreten bireysel taşımacıların İzmir Ulaşım Sistemine
dahil edilmesi ile kamusal maliyetlerin düşürülmesi, kaynakların etkin ve verimli kullanılması
amacıyla Belediye tarafından “İZTAŞIT Projesi” geliştirildiği, 5216 sayılı Kanun’un verdiği
yetkiler çerçevesinde ve 4734 sayılı Kanun’a uygun olarak Büyükşehir Belediyesince İZTAŞIT
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 186
Projesi hizmet alımları gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Kamu idaresi tarafından ulaşım ile
ilgili genel bilgiler verilmiştir. Kamu idaresi tarafından belirtilen Güzergâh İzin Belgesinin
Belediye tarafından belli bir bedel karşılığında süreli olarak düzenlenmesi ve her yenileme
döneminde “Güzergah İzin Belgesi Harcı” alınmasının sürenin bitmesi gereken 21.08-
02.10/2019 tarihleri ile iptal edildiği 18.02.2022 tarihinde kadar kişilerden her hangi bir bedel
alınmamasının karşılığı değildir. İkisi birbirinden farklıdır. Söz konusu hatların ihale ile 10
yıllığına belirlenen ihale bedeli üzerinden verildiği, alınan bedelin 10 yıllık süreye ilişkin
olduğu, süre bittiği halde çalışma izni verilmesinin hukuken mümkün olmadığı, süre bittikten
sonra kişilere herhangi bir bedel alınmaksızın çalışma izni verilmesinin idarenin alacağından
vazgeçmesine ve böylece kamu gelirinde azalmaya neden olduğu ifade edilmesine karşın, kamu
idaresince sürecin anlatımı yapılmıştır. Kamu idaresi tarafından belirtilen hususlarla ilgili
olarak yukarıda yer alan açıklamalar yeterli olup, farklı açıklama yapılmasını gerektiren bir
durum bulunmamaktadır.
2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan bu konu ile ilgili olarak Büyükşehir
Belediyesi tarafından Dikili Belediyesine yazılan 11.01.2024 tarihli yazıda,
“Sayıştay Başkanlığı’nın 2022 yılı Denetim Raporunda; Dikili İlçe Merkezinde toplu
yolcu taşımacılığı yapılmasına ilişkin, 10 yıllık süreyle verilen sekiz adet toplu taşıma hakkı
süresinin 21.08.2019 ile 02.10/2019 tarihlerinde bitmesine karşın, 09.02.2022 tarihine kadar
çalışma izni verildiği bildirilmektedir.
Belediyenizin 29.09.2019 tarih, 2019/05 No.lu İstişare Raporu doğrultusunda, İhale
süreleri 21.08.2019 ile 02.10.2019 tarihlerinde dolan taşımacılara yönelik, Dikili İlçe
merkezinde yeniden yolcu taşımacılığı yapabilmeleri için alınan 09.10.2019 tarih, 2019/521
No.lu UKOME Genel Kurul Kararı’nın iptali talebiyle, S.S. 68 No.lu Dikili Otob. Mot. Taş.
Koop. tarafından, İzmir 6. İdare Mahkemesi’nin 2020/171 Esasına kayden açılan davada
verilen karara karşı davacı tarafından İzmir Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi
nezdinde yapılan istinaf başvurusunun 08.12.2021 tarih, 2021/1427 E., 2021/1770 K. sayılı
kararla kabul edilerek, “İzmir 6. İdare Mahkemesi’nin 18.02.2021 gün ve E:2020/171,
K:2021/159 sayılı kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptal edilmesi” kararı
verilmiştir.
Bu kapsamda; 6360 sayılı Kanun gereği 30.03.2014 tarihi sonrası ulaşıma ilişkin hak
ve borçlar ile diğer işlemlerin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçmesi hususları göz önünde
bulundurularak, söz konusu taşımacılıkla ilgili olarak Belediyenizce 30.03.2014 tarihi
sonrasında, 09.02.2022 tarihine kadar tahsilatı yapılan ücretlere ilişkin tutarların
Belediyemize iletilmesi hususunda, bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.” denilmektedir.
Büyükşehir Belediyesine 2022 yılı Taslak Denetim Raporu 29.05.2023 tarihinde tebliğ edildiği
ve bu tarih itibariyle bilgi sahibi olunduğu halde, bu tarihten yaklaşık yedi ay sonra Dikili
Belediyesine, tahsilatı yapılan tutarların Büyükşehir Belediyesine iletilmesi hususunda yazı
yazılması dışında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
10 yıllık süreyle verilen sekiz adet toplu taşım hakkının süresinin 21.08-02.10/2019
tarihlerinde bitmesine karşın, her hangi bir bedel alınmaksızın 09.02.2022 tarihine kadar
çalışma izninin verilerek idarenin uğradığı gelir kaybının hesaplanarak ilgili ve sorumluluğu
bulunan kişilerden talep edilmesi ile herhangi bir bedel alınmaksızın 2019 yılında süre
bitmesine karşın, 09.02.2022 tarihine kadar çalışma izninin verilmesinde sorumluluğu bulunan
kişiler hakkında gerekli idari ve adli sürecin işletilmesi gerekir.
BULGU 51: Belediye Şirketine Verilen Büfelerin İhalesiz Olarak Üçüncü Kişilere
Verilmesi
Büyükşehir Belediyesinin şirketine verilen 103 adet ekmek satış büfesinin ihale
yapılmaksızın üçüncü kişilere verildiği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı
maddesinde, Büyükşehir belediyesinin mülkiyeti veya tasarrufundaki sosyal tesisler ile büfeleri
işletebileceği, ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak
olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve
bedelle işletilmesini devredebileceği, ancak bu yerlerin belediye şirketlerince üçüncü kişilere
devrinin 2886 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediye Meclisi 09.09.2019 ile 12.12.2022 tarihleri arasında aldığı
kararlarında belirlenen bedel karşılığında 103 adet büfenin işletilmesini şirketine devretmiştir.
103 adet büfe dilekçe ile şirkete başvuran kişilere sözleşme yapılmak suretiyle verilmektedir.
Yani büfelerin işletme hakkı üçüncü kişiler tarafından yapılmaktadır. Meclis kararıyla şirkete
işletmesi devredilen büfelerin şirket tarafından işletilmemesi durumunda, şartname hazırlanıp
ilan yapılmak suretiyle 2886 sayılı Kanun’a göre üçüncü kişilere ihale suretiyle verilmesi 5216
sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin amir hükmüdür. Şirketin dilekçe üzerine ve sözleşme
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 188
yapılmak suretiyle büfelerin işletmesinin devri 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesine uygun
düşmemektedir.
Kamu İdaresi cevabında, belirtilen hususlar doğrultusunda gerekli işlemlerin ivedilikle
yapılması hususunun 2022 Mali Yılı Dış Denetimi Raporu’na istinaden 16.06.2023 tarih ve
1384511 sayılı yazız ile Grand Plaza A.Ş’ye bildirildiği, şirketin ekmek satış büfelerinin halkın
daha kaliteli, daha uygun fiyatla temel besin maddesine ulaşmasını sağladığı, ekmek satış
birimlerinin kira bedellerinin de satılan ürünlerin fiyatlarını olumsuz etkilememesi maksadıyla
mümkün olduğunca düşük seviyede tutulmaya çalışıldığı ve ihtiyaç sahibi kişilere ekmek satış
birimleri işletmesinin verilmeye özen gösterildiği, Belediyemiz personelinin TİS maliyetleri
nazara alındığında ekmek satışı işletmesinin ihtiyaç sahibi kişilere bırakılmasının ekmek
fiyatlarının düşük tutulmasında etkili olduğu, hem düşük fiyatla ekmek satışının sürdürülmesi,
hem de Sayıştay bulgusu/eleştirisi kapsamında 5216 sayılı kanuna aykırılığın giderilmesinin
temini hedeflenerek ve yürürlükteki sözleşme süreleri de nazara alınarak bir yöntem
geliştirilmesi çalışmasının başlatıldığı, ekmek satış birimleri kira sözleşme sürelerinin sona
ermesine göre sözleşmeler yenilenmeyerek ve 5216 sayılı Kanun’a uygun geliştirilecek
yöneteme göre uygun fiyatla kaliteli ekmek temini çalışmasının sürdürüleceği şeklinde
Belediyeye cevap verdiği belirtilmiştir.
Kamu İdaresi ve şirketin cevabında yapılan uygulama hakkında bilgi verilmiştir. Kamu
yararı ve hizmet gereği şirketin bu tür uygulama yapmış olması, 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı
maddesine uygun hareket etmemenin gerekçesi olamaz.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Belediye şirketine meclis kararıyla işletmesi devredilen büfelerin şirket tarafından
üçüncü kişilere işletmesinin devrinin ihale şartnamesi düzenlenerek ihale yoluyla şeffaf,
rekabete uygun ve saydamlığı sağlayacak şekilde, sürenin belirli olması gibi hususları da
içerecek biçimde 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre verilmesi gerekmektedir.
BULGU 52: Basın Hizmetlerine İlişkin Harcamalarda Tasarruf Tedbirlerine
Uyulmaması
Basın ve yayın hizmetlerine ilişkin yapılan harcamaların, Tasarruf Tedbirleri
Genelgesi’nde yer alan hükümlere uyulmadan gerçekleştirildiği görülmüştür
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Hesap verme sorumluluğu”
başlıklı 8’inci maddesinde her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli
ve yetkili olanların, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde
edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye
kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu ve yetkili kılınmış mercilere
hesap vermek zorunda olduğu, 32’nci maddesinde harcama yetkililerinin, harcama
talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun
olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun
çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumlu olduğu düzenlenmiştir.
30 Haziran 2021 tarih ve 31527 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tasarruf
Tedbirleri” konulu 2021/14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde, Kamu kaynaklarının
maksadına uygun azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılmasının her kamu kurumu
ve görevlisi için bir görev ve aynı zamanda bir mecburiyet olduğu belirtilerek kamu kurum ve
kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin olarak tasarruf tedbirlerinin
alındığı ifade edilmiştir. Genelge’nin “Genel İlkeler” başlıklı bölümünden, kamu kurum ve
kuruluşlarının kendi kuruluş mevzuatında belirtilen faaliyet alanları ile doğrudan ilgili olmayan
herhangi bir harcama veya taahhütte bulunmayacakları, ihale şartname ve sözleşmelerine alım
konusuyla ilgisi olmayan unsurları dahil etmeyecekleri düzenlenmiştir. Aynı Genelge’nin
“Basın ve Yayın Giderleri” başlıklı bölümünde, idare faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor,
kitap, dergi, bülten ve benzeri yayınların basılmayacağı, bu dokümanların hazırlanması ve
paylaşımının elektronik ortamda yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı Genelgesi’nin
“Temsil, Tören, Ağırlama ve Tanıtım Giderleri” başlıklı bölümünde de mevzuat gerekleri
dışında kurum ve kuruluşların tasarrufları altında bulunan kaynaklardan ajanda, takvim, plaket,
hatıra, hediye, eşantiyon basım ve dağıtımı türü işler yaptırılmayacağı ifade edilmiştir.
2023 yılına ilişkin harcamaların incelemesi neticesinde, Büyükşehir Belediyesinin
çalışmalarının tanıtılması ve duyurulmasına yönelik basım hizmet ihaleleri gerçekleştirildiği ve
ihale sonucunda idare faaliyetlerini tanıtmaya yönelik kitapçık, takvim, ajanda, el ilanı, katalog
gibi dokümanlar için basım hizmeti harcaması yapıldığı ayrıca Belediyenin faaliyetlerine
yönelik olmayan bazı tanıtım ve ilanların da bütçeden karşılandığı görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, bulgudaki hükümler doğrultusunda mevzuat hükümleri
dikkate alınarak 2024 yılı içerisinde gerekli iş ve işlemlerin yapılacağı belirtilmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 190
Kamu harcamalarının yapılmasında kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını teminen
Tasarruf Tedbirleri Genelgesinde de belirtildiği gibi kamu kaynaklarının maksadına uygun
azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek gerekli tedbirlerin alınması ve Belediyenin
faaliyetlerine yönelik olmayan tanıtım ve ilanların bütçeden karşılanmaması gerekmektedir.
BULGU 53: İlçe Belediyelerinin Görev Sahasına Giren Yerlerde Büyükşehir
Belediyesi Tarafından Asfalt ve Parke Yapılması
Büyükşehir Belediyesi tarafından ilçe belediyelerin görev sahasına giren bölgelerde
asfalt ve parke yapıldığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (g)
bendinde büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar,
meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların
temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek; kentsel tasarım projelerine uygun olarak
bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak; ilân ve reklam asılacak
yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek; meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve
numaraları ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmenin
büyükşehir belediyesinin görev ve sorumluluğu olduğu belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediyesi tarafından yetki alanındaki bölgelerde belirtilen faaliyetler görev
ve sorumluluk olarak sayılmasına rağmen Büyükşehir Belediyesi tarafından ilçe belediyelerinin
görev sahasına giren bölgelerde de asfalt, yol bakım onarım, parke döşemesi gibi imalatlar
sonucu bütçe gideri yapıldığı tespit edilmiştir. 2023 yılı içerisinde Büyükşehir Belediyesi
tarafından ilçe belediyeleri sınırlarına giren alanlarda toplam 272.421.205,000 TL tutarında
harcama yapıldığı görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, 6360 Sayılı Kanun gereği Büyükşehir Belediyesinin
sorumluluk alanının genişleyerek tüm il sınırı olduğu, mahalleleri ilçe merkezine bağlayan
yolların Büyükşehir Belediyesi görev ve sorumluluk alanına dahil edildiği, altyapı kurumlarının
yaptığı kazı çalışmalarından sonra yapılan onarım veya yenileme çalışmalarında yollarda kazı
alanı dışında genel bir bozukluk var ise veya yolda birden fazla kazı çalışması yapılması sonucu
onarımla yapılamayacak seviyede yol bozukluğu oluşmuş ise yol bütünlüğünün korunması ve
trafik güvenliğinin sağlanması amacı ile yolun komple yenilenmesi zorunluluğunun doğduğu,
bahse konu yollar İlçe belediyesi sorumluluk alalınında kalmış olsa da kamu yararı gözetilerek
komple yenileme yoluna gidildiği, Belediyenin il kırsalında ova yolları (üretim yolları) sathi
kaplama asfalt çalışması, parke yenileme ve onarım, yol açma vb. çalışmalar ile köyden kente
göçün azaltılması, tarımda ürün kalitesinin geliştirilmesi ve üreticiye destek olunarak kent
ekonomisinin güçlendirilmesi amacıyla yapıldığı belirtilmiştir. Kamu İdaresi cevabında yapılan
açıklamalar Büyükşehir Belediyesinin görev ve sorumluluk alanında olmayan yerlerde asfalt
ve parke yapılmasının gerekçesi olamaz.
Kamu idaresi tarafından söz konusu harcamaların 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanunu’nun “Belediyeler arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’nci maddesi
hükmü gereği yapıldığı ifade edilmiştir. 5216 sayılı Kanun’un “Belediyeler arası hizmet
ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’inci maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinde,
“İlçe belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından karşılanmak
ve istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak, ortaklaşa
veya bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.” hükmü yer almaktadır. Madde
hükmüne göre bedeli İlçe Belediyeleri tarafından karşılanmak ve istekte bulunmak kaydıyla bu
yönde alınmış Büyükşehir Belediyesi Meclis kararına istinaden ilçe Belediyelerine ait görevler
yapılabilecektir. Bu yönde alınmış bir meclis kararı olmaksızın belirtilen nitelikte harcamaların
yapılması ve giderleri Büyükşehir Belediyesinin karşılaması mümkün değildir.
Kamu görevlilerinin 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının
gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna
varılmıştır.
Sonuç olarak, 5216 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Büyükşehir Belediyesinin
görev sahası içinde bu faaliyetlerin yapılması gerekmekte olup, ilçe belediyelerinin görev
sahasına ilişkin yapılacak faaliyetlerin 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 27’nci
maddesi hükmü doğrultusunda yapılması uygun olacaktır.
BULGU 54: İmzalanan Ortak Hizmet Protokolünde Karşı Tarafın
Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi
16.04.2021 tarih ve 456 sayılı Büyükşehir Belediye Meclis kararıyla engelli birey ve
kadınların istihdamına katkıda bulunmak ve engelli vatandaşların akülü tekerlekli
sandalyelerinin temin edilmesini sağlamak amacıyla imzalanan ortak hizmet projesi
kapsamında karşı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediği görülmüştür.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer kurumlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci
maddesinde; “Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 192
görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda;… Kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış
vakıflar ve 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu
kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir. Diğer dernek ve
vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki Belediye
amirinin izninin alınması gerekir.” denilmektedir.
02.06.2021 tarihli protokolün “Tarafların yükümlülükleri” başlıklı 5’inci maddesinde,
ekli paftada işaretli yerlerde olmak üzere Halkapınar Aktarma Alanı’na 2 adet, Stadyum Metro
Durağı’na 1 adet olmak üzere büfe konulmasına ilişkin işlemler Belediyenin yükümlülüğü
olarak belirlenmiştir. Maddenin devamında Belediye tarafından belirlenen yerlere projeye
uygun olarak büfelerin yerleştirilmesi ve Belediyeden herhangi bir bedel talep edilmeden her
yıl Belediyenin belirleyeceği standartlarda 24 adet akülü tekerlekli sandalyenin Büyükşehir
Belediyesine teslim edilmesi, söz konusu büfelerde bir engelli ve kadın sığınma evinden
faydalanan bir kişi olmak üzere toplam iki kişinin istihdam edilmesi de karşı tarafın
yükümlülüğü olarak hüküm altına alınmıştır. Ancak yapılan incelemede, Belediye tarafından
yükümlülüklerin yerine getirilmesine rağmen Belediyeye her yıl verilmesi taahhüt edilen akülü
tekerlekli sandalyeler teslim edilmemiş ve istihdam etmesi gereken kişiler de istihdam
edilmemiştir.
Kamu idaresi tarafından, İzmir Büfeciler ve Kantinciler Odası ile belli tarihlerde
yazışmaların yapıldığı, ancak henüz akülü sandalyelerin teslim edilmediği ifade edilmiştir. İlk
olarak bu konu 2021 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer aldığı halde, bu güne kadar
yazışmaların ötesinde her hangi bir işlem yapılmamıştır. İlgili odanın yükümlülüğü yerine
getirmemsine karşın hukuki süreç işletilmemiştir.
Kamu İdaresi cevabında, bulguda belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi
sonucunda imzalanan protokolün fesih edilmesi hususunda idari sürecin başlatıldığı
belirtilmiştir.
Kamu görevlilerinin 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Denetim Raporlarının
gereğini yerine getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna
varılmıştır.
Ortak hizmet protokolünün yükümlülükleri imzalayanlar için bağlayıcı nitelik taşıması
sebebiyle söz konusu taşınırların Belediyeye taahhüt edildiği sayıda teslim edilmesi ve orta
hizmet projesinin tüm yükümlülüklerinin yerine getirilmesi teminen idari ve hukuki sürecin
işletilmesi gerekmektedir.
BULGU 55: İşyerleri İçin Gerekli Kontrollerin Yapılmaması
İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilen işyerleri ile Binaların Yangından Korunması
Hakkında Yönetmelik hükümlerine uyulup uyulmadığına yönelik gerekli kontrol faaliyetinin
yapılmadığı görülmüştür.
10.08.2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İşyeri
Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 2’nci maddesinde, sıhhi ve gayrisıhhi
işyerleri ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesine
dair iş ve işlemleri kapsadığı, 5’nci maddesinde, işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilen
işyerlerinin maddede belirtilen şartları taşımak zorunda olduğu, 6’ncı maddesinde, yetkili
idarelerden usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan işyeri
açılamayacağı ve çalıştırılamayacağı, 8’inci maddesinde, devredilmek istenen iş yerinin fiziki
durumu ve ruhsat dosyasındaki bilgi ve belgelerin işletmecinin kusuru sebebiyle faaliyet
konusuyla ilgili bu Yönetmelik kapsamında karşılanması gereken mevzuat hükümlerine aykırı
olması halinde, söz konusu aykırılıklar ve noksanlıklar giderilmeden yeni işletmeci adına ruhsat
düzenlenemeyeceği, 12’nci maddesinde, ilgilinin beyanına göre tanzim edilen ruhsatın
müktesep hak doğurmayacağı belirtildikten sonra 13’üncü maddesinde, işyeri açma ve çalışma
ruhsatının kesinleşmesi ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.
Bir kısım 1. sınıf gayri sıhhi müesseseler ile akaryakıt istasyonlarında işyeri açma ve
çalışma ruhsatına uygunluğu açısından yapılan inceleme sonucunda, 1. sınıf gayrisıhhi
müesseselerin bir kısmının kapalı olduğu, bir kısmının ise ruhsat aldığı koşullarına aykırı olarak
ilave yapılarının bulunduğu, kapasite artışına gidildiği veya ilave faaliyet eklendiği, bir
kısmının ise 1. sınıftan 2. sınıfa dönüştüğü, bu nedenle 2. sınıf işletmelerin ruhsatlandırmaya
ilişkin iş ve işlemlerin ilçe belediyesince yürütülmesi gerektiği anlaşılmıştır. Denetime tabi
akaryakıt istasyonlarında ise, ruhsat koşullarına aykırı olarak birçok ilave yapının ve ilave
faaliyetlerin yürütüldüğü, ilçe belediyelerinin imar uygulamaları sebebiyle tapu bilgilerinin
değiştiği, ayrıca ruhsatlandırma sürecinde yer alan süreli belgelerden bazılarının sürelerinin
dolduğu ve bu belgelerin güncellenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Denetime tabi olan tüm işyerleri
için tespiti yapılan aykırılık ve noksanlıkların giderilmesine ilişkin olarak ihtarname
düzenlenmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 194
19.12.2007 tarih ve 26735 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’te her türlü yapı, bina, tesis ile açık ve
kapalı alan işletmelerinde alınacak yangın önleme ve söndürme tedbirleri ile yangının ısı,
duman, zehirleyici gaz, boğucu gaz ve panik sebebiyle can ve mal güvenliği bakımından yol
açabileceği tehlikeleri en aza indirebilmek için yapı, bina, tesis ve işletmelerin tasarım, yapım,
kullanım, bakım ve işletim esaslarını kapsadığı belirtilmiştir. Binaların Yangından Korunması
Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından bir kısım 1. sınıf
gayri sıhhi müesseseler ile akaryakıt istasyonlarında yapılan denetim sonucunda, alınmış
yangın tedbirlerini korumadığı, bina eklentilerinin olduğu gibi yönetmeliğe aykırı durumların
bulunduğu görülmüştür. Bu çalışma sadece Büyükşehir Belediyesinden ruhsat alan işletmeler
için yapılmıştır. Bunun yanında Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik
hükümlerine tabi olup, ilçe Belediyesi veya çeşitli kamu kurumları tarafından ruhsata ilişkin
işletmelerle ilgili herhangi bir kontrol yapılmamıştır. Binaların Yangından Korunması
Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre İtfaiye Daire Başkanlığının denetim ve kontrol yetkisi
olduğu halde, sadece şikâyetlere esas olarak bu denetim yapılmaktadır. Oysa İdare’nin
Yönetmelik ile kendisine verilen denetim ve inceleme sorumluluğunu tüm işletmeler için yerine
getirmesi gerekmektedir
Kamu İdaresi cevabında, gerekli denetim ve kontrollerin İtfaiye Dairesi Başkanlığı
Denetim ve Önleme Şube Müdürlüğü personellerince ifa edildiği, denetimler sonucu tespit
edilen eksikliklerin ilgili idarelere ivedilikle bildirildiği, İtfaiye Denetim ve Önleme Şube
Müdürlüğünün diğer amirliğinin personelleri ile birlikte karma ekipler kurularak denetimler
yapılmaya devam edildiği, Bulgudaki hükümler doğrultusunda iş ve işlemlerin yapılacağı
belirtilmiştir.
Söz konusu denetimlerin tüm 1. sınıf gayri sıhhi müesseseler ile akaryakıt istasyonları
için yapılarak ilgili Yönetmeliklere uymayan durumların tespiti durumunda gerekli idari
süreçlerin işletilmesi gerekmektedir.
BULGU 56: Kiraya Verilen Bazı İşyerlerinin İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının
Bulunmaması
Belediye tarafından kiraya verilen ruhsata tabi bazı işyerlerinin, işyeri açma ve çalışma
ruhsatı olmaksızın faaliyette bulunduğu görülmüştür
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinde; büyükşehir belediyesi tarafından yapılan
veya işletilen alanlardaki işyerlerine büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bulunan
alanlarda işletilecek yerlere ruhsat vermek ve denetlemek büyükşehir belediyelerinin görev ve
yetkileri arasında sayılmıştır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “İşyeri açma izni
harcı” başlıklı 81’inci maddesinde; “Belediye sınırları veya mücavir alanlar içinde bir işyerinin
açılması “İşyeri Açma İzni Harcına” tabidir.” denilmektedir.
10.08.2005 tarihli ve 25902 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma
Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde yetkili idarenin tanımı yapılmıştır. Buna göre; “Yetkili idare: Belediye sınırları ve
mücavir alanlar dışı ile kanunlarda münhasıran il özel idaresine yetki verilen hususlarda il özel
idaresini, büyükşehir belediyesi sınırları içinde büyükşehir belediyesinin yetkili olduğu
konularda büyükşehir belediyesini…” ifade etmektedir. Aynı Yönetmelik’in “İşyeri açılması”
başlıklı 6’ncı maddesinde; “Yetkili idarelerden usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışma
ruhsatı alınmadan işyeri açılamaz ve çalıştırılamaz. İşyerlerine bu Yönetmelikte belirtilen
yetkili idareler dışında diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları tarafından
özel mevzuatına göre verilen izinler ile tescil ve benzeri işlemler bu Yönetmelik hükümlerine
göre ruhsat alma mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. İşyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan
açılan işyerleri yetkili idareler tarafından kapatılır. (…)” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen hükümlere göre; büyükşehir belediyesi tarafından yapılan veya
işletilen alanlardaki işyerlerini büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bulunan alanlarda
işletilecek yerleri ruhsatlandırmak ve denetlemek büyükşehir belediyelerinin görev ve yetkileri
arasındadır. Söz konusu işletmeler için büyükşehir belediyelerinden usulüne uygun olarak
işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan işyeri açılamaz ve çalıştırılamaz.
Yapılan incelemede, Belediyenin mülkiyetinde bulunan; kitap kafe temalı Mustafa
Necati Kültür Merkezi, İsmet İnönü Kültür Merkezi, Konak Metro, Seferihisar ve Apikam
işletmelerinin işletme hakkı, farklı tarihlerde alınan meclis kararlarına dayalı olarak
Belediyenin şirketine devredildiği ancak söz konusu yerlerin işyeri açma ve çalışma ruhsatı
olmadan faaliyette bulunduğu dolayısıyla bu işyerlerinden işyeri açma izni harcı tahsil
edilmediği görülmüştür. Bunun gibi belediye şirketlerine devredilen birçok işletmenin de iş yeri
açma ve çalışma ruhsatı olmadan faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, bulguya konu faaliyetler için kira sözleşmesi yapıldığına dair
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 196
herhangi bir bildirim yapılmadığı, bu nedenle işletmelere İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına
İlişkin Yönetmelik hükümleri kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğnin
bildirilemediği, gerekli iş ve işlemlerin ilgili mevzuat doğrultusunda yürütüleceği belirtilmiştir.
İşyeri açma ve çalışma ruhsatı olmadan faaliyet gösteren işyerlerinin
ruhsatlandırılmasının sağlanması ve bu işyerlerinden işyeri açma izni harcı tahsil edilmesi
gerekmektedir.
BULGU 57: Kömürlerin Analiz Sonuçları Beklenilmeden Dağıtılması
Dağıtımı yapılacak kömürlerden alınan numunenin sonucu beklenmeden dağıtımın
yapıldığı, analiz sonucu değerleri itibariyle toplatılması gereken kömürün toplatılma işinin
fiilen yapılmadığı/yapılamadığı, dağıtılan kömüre oranla düşük tutarda idari para cezası
ödenerek işlemin sonuçlandırıldığı ve böylece kömürün değiştirilmesi işleminin yapılmadan
sürecin tamamlandığı görülmüştür.
13.01.2005 tarih ve 25699 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin “Yerli Kömürler” başlıklı
23’üncü maddesinde, eleme ve yıkama işlemine tabi tutulmuş yerli taş ve linyit kömürlerden
Tablo-11’de özellikleri belirtilenlerin bu Yönetmeliğin 28’inci maddesine göre sınır değerlerin
aşıldığı il ve ilçelerde, Tablo-12’de özellikleri belirtilenler ise bu Yönetmeliğin 28’inci
maddesine göre sınır değerlerin aşılmadığı il ve ilçelerde kullanılacağı, “Yakıtların Analizi”
başlıklı 26’ncı maddesinde, yapılacak denetimlerde yetkili mercilerin katı yakıtın üretildiği,
torbalandığı, depolandığı, taşındığı ve satışının yapıldığı yerlerden usulüne uygun yakıt
numunelerini almak ve analizlerini akredite olmuş veya Bakanlığın uygun gördüğü
laboratuvarlarda yapmak/yaptırmak ve belirlenen sınır değerleri sağlamayan yakıtlar için
gerekli işlemi yapmakla yükümlü olduğu, “İl ve İlçelerin Kirlilik Derecelendirilmesi” başlıklı
28’inci maddesinde, il ve ilçelerin kirlilik derecelendirilmesi; il ve ilçenin topoğrafik yapısı,
atmosferik şartlar, meteorolojik parametreler, sanayi durumu, nüfus yoğunluğu ve önceki
yılların hava kalitesi ölçüm sonuçları dikkate alınarak 6/6/2008 tarihli ve 26898 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliğine göre Bakanlık
tarafından kış sezonu başlamadan önce ilan edileceği belirtilmiştir.
(2010/14) sayılı Genelgenin yayımı tarihinde adı T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre
Yönetimi Genel Müdürlüğü olan birimin 28.09.2010 tarih ve B.18.0.ÇYG.0.02.02-010.0
16691 28 sayı ile “Hava Kirliliğinin Kontrolü ve Önlenmesi” konulu (2010/14) Genelge’sinin
“Sosyal Yardımlaşma Vakfı Kömürleri” başlıklı kısmında,
“Sosyal Yardımlaşma Vakfı aracılığıyla yapılan kömür dağıtımında, 29/01/2010 tarihli
ve 27477 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15760 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
çerçevesinde, hava kirliliği ile mücadelede başarı ve uygulamada birlikteliğin sağlanması
maksadıyla, EK-I listesinde belirtilen gruplar dikkate alınarak Mahalli Çevre Kurullarınca
belirlenecek özellikteki kömürlerin dağıtılması ve IKHKK Yönetmeliğinde belirlenen hususlara
uyulması gerekmektedir.
Dağıtımı yapılan kömürlerin kalitesiyle ilgili ortaya çıkabilen yanlış değerlendirmelerin
önlenmesi açısından, gerekli görülmesi halinde söz konusu kömürlerden de numune alınarak
analiz yaptırılmalıdır. Dağıtımı yapılan kömürden alınacak numunenin analiz sonuçlarının,
dağıtımı yapılan yerle ilgili belirlenen özellikleri sağlamaması durumunda söz konusu kömür,
özellikleri sağlayan kömürle değiştirilmek üzere toplattırılır ve kömürün dağıtımı durdurulur.
Söz konusu durum; Sosyal Yardımlaşma Vakfı yetkililerine, TKİ Genel Müdürlüğü’ne ve kömür
üreticisine bildirilir.”
denilmektedir.
Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
aracılığı ile dağıtımı gerçekleşecek olan kömürlere ilişkin tarih ve program bilgisi talep edilerek
denetim ekiplerince numune alma programı oluşturulmaktadır.
(2010/14) sayılı Genelge’nin Analiz başlıklı kısmında, “Her türlü katı yakıttan numune
alımı Bakanlığımızın 24/03/2010 tarihli ve B.18.0.ÇYG.0.05.03/4857 sayılı Katı Yakıt Numune
Alma ve Analiz Genelgesi kapsamında yapılmalıdır. Analiz için yapılacak ödemeler; uygunluk
izin belgesi alınması sırasında üretici tarafından, denetim sırasında ise ithalatçı/üretici/dağıtıcı
/satıcı tarafından karşılanır.” hükmü yer almış, 24/03/2010 tarihli ve
B.18.0.ÇYG.0.05.03/4857 sayılı Katı Yakıt Numune Alma ve Analiz Genelgesi 04.12.2013
tarih ve 74369039-010.06-42282 sayı ile (2013/40) numaralı Katı Yakıt Numune Alma ve
Analiz Genelgesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. (2013/40) sayılı Genelge’ye göre, dağıtılacak
kömür ilçelere ulaştığında, vatandaşa dağıtıma başlamadan önce 3 adet numune alınarak
bunlardan 2 numunenin Belediye bünyesinde saklandığı, 1 numunenin dağıtımı yapacak idare
görevlilerine bırakılarak bir yıl boyunca muhafaza edildiği, alınan numunelerden birinin
bağımsız akredite laboratuvarlara yollanarak analiz raporu sonucunun olumlu/olumsuz olarak
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 198
kayıt altına alındığı, alınan numunenin analiz sonucunun olumsuz çıkması durumunda kömürün
ana üreticisi olan kuruma analiz sonucunun olumsuz çıktığı ve ikinci numunenin analize
gönderilmesinin talep edilip edilmediği hususlarında resmi yazı yazılarak kömür sahibi
kurumdan yedi gün içinde haber beklendiği, ikinci numunenin analize gönderilmesinin kabul
edilmesi neticesinde, ilk laboratuvardan farklı bir akredite laboratuvara numunenin
gönderildiği, gönderilen ikinci numunenin analiz sonucunun olumlu çıkması durumunda,
dağıtımı yapacak idarede kalan numunenin analize gönderilerek karşılaştırmanın yapıldığı,
ikinci numunenin olumlu çıkması halinde dağıtımı yapacak idarede kalan numunenin analiz
raporunun diğer raporlarla karşılaştırılarak çoğunluğu sağlayan sonuca göre değerlendirme
yapıldığı anlaşılmaktadır. İlk numunenin olumlu çıkması durumunda ikinci numune analize
gönderilmemektedir. İki olumsuz ve bir olumlu sonuç olumsuz, iki olumlu ve bir olumsuz
sonuç olumlu olarak kabul edilmektedir
Yapılan bu işlem neticesinde, dağıtılan kömürün Isınmadan Kaynaklanan Hava
Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nde belirlenen ölçütlere göre olumsuz çıkması durumunda,
kömürün sahibi kuruma 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20’nci maddesinin birinci fıkrasının (d)
bendinin (1) numaralı alt bendine göre idari para cezası uygulanmaktadır. Analiz sonucunun
10-15 gün gibi bir süre alması sonucu dağıtımı yapacak idarenin kömürü bekleteceği yer
olmadığını ileri sürerek kömürün dağıtımı yapılmaktadır. Yani bir yandan analiz işlemleri
devam ederken, diğer yandan da kömür dağıtımının tamamlanarak vatandaşlar tarafından
kullanım gerçekleştirilmektedir. Bu durumda analiz sonucunun olumsuz çıkması durumunda
toplanacak kömür bulunmamaktadır. (2010/14) sayılı Genelge’nin “Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Kömürleri” başlıklı kısmı,“. Dağıtımı yapılan kömürden alınacak numunenin analiz
sonuçlarının, dağıtımı yapılan yerle ilgili belirlenen özellikleri sağlamaması durumunda söz
konusu kömür, özellikleri sağlayan kömürle değiştirilmek üzere toplattırılır ve kömürün
dağıtımı durdurulur. Söz konusu durum; Sosyal Yardımlaşma Vakfı yetkililerine, TKİ Genel
Müdürlüğü’ne ve kömür üreticisine bildirilir.” fiili durum olarak uygulanmamış olmaktadır.
2022-2023 kış sezonunda dağıtılan kömürlerden Belediye ekiplerince alınan numunelere
istinaden Kemalpaşa, Gaziemir, Karşıyaka ve Menemen tarafından dağıtılan kömürlerin analiz
sonuçları olumsuz çıkmış ve Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği
ile 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20’nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (1) numaralı
alt bendi kapsamında idari para cezası uygulanmakla birlikte kömürler dağıtıldığından dolayı
toplanması söz konusu olamamıştır. Böylece şartları sağlamayan kömürün havayı kirletmesi
önlenmemiş, aksine cüzi miktarda idari para cezasıyla şartları sağlamayan kömürün dağıtımı
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 199
yapılarak kömür sahibine avantaj sağlanmıştır. Yapılan uygulama yukarıda belirtilen
düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Kamu İdaresi cevabında, hava kirliliği ile ilgili çalışmaların nasıl yapıldığı hakında bilgi
verildikten sonra yapılan tüm bu işlemlerin zaman alması ve Kaymakamlıklar bünyesinde
kömür depolama alanlarının bulunmayışı neticesinde, ilçelere getirilen kömürler hemen ihtiyaç
sahibi vatandaşlara dağıtılarak, kullanımının gerçekleştirildiği, bu durumda sınır değerleri
sağlayamayan niteliksiz kömürlerin dağıtımının durdurulması ve kömürün toplatılmasını
engelleyerek, kömür sahibine avantaj sağlandığı şeklinde tenkite konu olduğu, denetim,
numune ve denetim sonrası gerçekleştirilen yazışma ve idari para cezası işlemlerinin yasal
mevzuatlar çerçevesinde devam ettiği, Türkiye genelinde İl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı bünyesinde dağıtımı gerçekleşecek olan kömürlerin ihale süreçleri, illere dağıtım tarihleri
ve kaç ton ürün geleceğine ilişkin teknik bilgilerin Belediyeye iletilmediği, dağıtılacak kömürün
İzmir’e girişi yapıldıktan sonra Kaymakamlıklara ulaştığı anda bilgi sahibi oldukları, ekipler
tarafından hızla numune alımlarının yerinde gerçekleştirildiği, bulguya konu olan hususların
oluşmaması adına, önümüzdeki kış sezonunda dağıtımı yapılacak olan kömürlerin analiz
işlemleri bitene kadar dağıtımının gerçekleştirilmemesi konusunun İzmir Valiliği’ne bağlı İl
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile görüşülerek gerekli iş ve işlemlerin yapılacağı
belirtilmiştir.
2872 sayılı Kanun’da belirtildiği üzere bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin,
sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak
amacı göz önüne alındığında, dağıtımı yapılacak kömürlerden alınan numunenin analiz sonucu
beklenmeden dağıtımın yapılmaması için ilgili birimlerle iletişim kurularak gerekli tedbirlerin
alınması konusunda gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir.
BULGU 58: Otobüs ve Duraklardaki Sesli Görsel Bilgilendirme Reklam Alanları
Kullanım ve Bedelinin Belediyece Üstlenilmesi
İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü tarafından ihale edilen reklam
alanları kullanım hakkı ihalesine göre reklam alanlarının %10’nu bedelsiz olarak büyükşehir
belediyesi tarafından kullanılmakta iken iş eksilişi yapılan 900 adet otobüs ve 500 adet durakta
mevcut olan sesli görsel yolcu bilgilendirme sisteminin tamamının kullanımının İzmir
Büyükşehir Belediyesine verildiği, sözleşmede belirtilen kira geliri tutarının ESHOT tarafından
Büyükşehir Belediyesinden talep edildiği görülmüştür.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 200
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun “Büyükşehir belediye başkanının görev
ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, belediyenin hak ve
menfaatlerini korumak. (d) bendinde, Bu Kanunla büyükşehir belediyesine verilen görev ve
hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli önlemleri almak ve (e)
bendinde, Büyükşehir belediyesinin ve bağlı kuruluşları ile işletmelerinin etkin ve verimli
yönetilmesini sağlamak Büyükşehir Belediye Başkanına görev olarak verilmiştir. 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci
maddesinde, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili
olanların, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,
kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için
gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorunda
olduğu, “Üst yöneticiler” başlıklı 11’inci maddesinde de, belediyelerde belediye başkanının üst
yönetici olduğu, üst yöneticilerin sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve
verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının
önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu
Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden meclislerine karşı sorumlu
olduğu ifade edilmiştir.
ESHOT Genel Müdürlüğü tarafından otobüs durak yerlerindeki reklam alanları, otobüs
dış yüzeylerinin reklam alanları, otobüs içi dijital bilgi platformu kurulumu, otobüs içi, otobüs
durakları ve aktarma merkezleri yolcu bilgilendirme sistemi kurulumu ve sabit reklam alanları
kullanım hakkı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35’inci maddesine göre kapalı teklif usulü
ile 5 yıl süre ile 19.02.2020 tarihinde kiraya verilmiştir.
Reklam alanları kullanım hakkı işine ait Teknik Şartname’nin “Genel Hükümler”
başlıklı 6.6’ıncı maddesinde, “İdare; gerek duyması halinde, sözleşme konusu (artış yapılması
halinde artırılan adetler de dâhil) durakların reklam alanlarının %10’nunu bedelsiz olarak
kullanacaktır. Bu durak yerleri İdare tarafından belirlenecektir. İdare tarafından talep edilen
bu duraklara İdarenin vermiş olduğu afişler, yüklenici tarafından asılacak ve sökülecektir.
Yüklenici bu nedenle İdareden herhangi bir ücret talep etmeyecektir.”, 6.7’inci maddesinde,
“Yüklenici, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve İdarenin talep etmesi halinde; Belediye
hizmetlerinin tanıtımı ve duyurularının yapılması amacıyla, İdare’nin belirleyeceği araç tipi,
hat ve güzergâhlarda çalıştırılmak üzere her araç tip sayısının %5’i kadar otobüse %100
reklam ve % 5’i kadar otobüse de arka tam reklam uygulaması yapacaktır. Tasarımlar İBB
Basın Yayın Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı tarafından yapılacak, üretim ve uygulama ise
Yüklenici tarafından gerçekleştirilecektir. Bu kontenjanlar ve uygulama için yüklenici
tarafından ücret talep edilmeyecektir. Yüklenici, İdare ve İBB tarafından, talep edilen sunum
periyodu en geç 10 takvim günü öncesinde iletilen görselleri üretmekle, giydirmekle ve
sökmekle yükümlüdür.” ve 6.8’inci maddesinde de “Otobüs içi ile duraklarda sesli görsel
bilgilendirme sistemlerinde örnek görsellerde belirtilen alanlarda reklamlar
gösterilecek/oynatılacaktır. Bu sürenin toplamda en az yüzde onu (%10) kadar süre İdare’ye
bırakılacak bu sürelerde hat haritası gibi İdare tarafından gerekli bilgilendirme ve duyurular
gösterilecektir.” hükümleri yer almaktadır.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin 28.07.2022 tarih ve E-689O9437-823.01-875915 sayılı
yazısı ile, reklam alanları kullanım hakkının kiraya verilmesi sözleşmesi uyarınca otobüs içi ile
duraklarda sesli görsel bilgilendirme sistemlerindeki ekranlarda yayınlanan reklamı süresinin
toplamda en az yüzde onuna kadar olan kısmının Belediye tarafından ilan ve tanıtım hizmetleri
için bedelsiz olarak kullanılmakta olduğu, yoğun ve sık kullanılan toplu ulaşım araçlarında
idarenin yatırım, etkinlik ve faaliyetlerinin duyurulması amacıyla bahse konu reklam
alanlarının tamamının kullanılacağı ve sözleşme hükümleri çerçevesinde ESHOT Genel
Müdürlüğünün elde ettiği kira geliri kadar tutarın Belediyenin bütçesinden karşılanacağı talep
edilmiştir. ESHOT Genel Müdürlüğünün 29.07.2022 tarih ve E-59651212-823.01-88659 sayılı
yazısı ile de Teknik Şartnamede belirtilen 900 adet otobüs ve 500 adet durakta mevcut olan
sesli görsel yolcu bilgilendirme sistemi için, Büyükşehir’in faaliyetlerinin duyurulması
amacıyla 01.08.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iş eksilişi yapılmış, bu alanların
tamamının kullanımı sözleşme tutarı karşılığında Büyükşehir Belediyesine verilmiştir.
Büyükşehir Belediyesinin etkinlik ve faaliyetlerini duyurmak amacı ile çeşitli iletişim
araçlarından yararlanması tabidir. Nitekim Büyükşehir Belediyesinin hem kendi internet
sitesinde hem de mülkiyeti, yönetimi ve tasarrufu altında bulunan mevcut reklam ünitelerinde
tanıtım ve duyuruları yapılmaktadır. Büyükşehir tarafından yapılan “Mevcut Reklam
Ünitelerinin Kiraya Verilmesi ve Yeni Reklam Üniteleri Oluşturulması” ihalesine göre de
Dijital Bilgi Platformu alanlarında İdare hizmetlerinin halka duyurulması ve bilgilendirilmesi
maksadıyla her bir Dijital Bilgi Platformunun toplam yayındaki içerik süresinin %10’u oranında
İdarenin kullanım hakkı bulunmaktadır. ESHOT tarafından yapılan ihalede de reklam
alanlarının %10’u ücretsiz kullanılmaktadır.
İhale sonrası iş eksilişi yapılan alanların yükleniciden düşülerek Büyükşehir
Belediyesinin kullanımına verilmesi yüklenicinin karşılayacağı giderin Büyükşehir
Belediyesinin üstlenmesine neden olmuş ve böylece yükleniciye avantaj sağlanmıştır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 202
31.12.2023 tarihi itibariyle söz konusu alanların kullanım bedeli sonucu toplam 21.614.841,60
TL Büyükşehir Belediyesi borçlandırılmış, henüz ödeme yapılmamışsa da ESHOT tarafından
alacak tahakkuk kayıtlarına devam edilmektedir. İhale şartnamesinde reklam alanlarının %10
ücretsiz kullanım hakkı olduğu halde, yüklenicinin karşılayacağı alanın iş eksilişi yapılıp daha
sonra Büyükşehir Belediyesi tarafından kullanılmak suretiyle bu tutarın Büyükşehir Belediyesi
tarafından karşılanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Kamu idaresi cevabında, Otobüs ve Duraklardaki Sesli Görsel Bilgilendirme Reklam
Alanları Kullanım ve Bedelinin Belediyece Üstlenilmesi kapsamında yapılan protokolün
Hukuk Müşavirliğince tekrardan incelenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgili sürecin başlatıldığı
belirtilmiştir.
İhale öncesi hazırlanan teknik şartnamede faaliyetlerin duyurulmasına yönelik ücretsiz
kullanılacak alanlar belirli ve öngörülebilir bir şekilde yer aldığı göz önüne alındığında
kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamak, kayıp
ve kötüye kullanımının önlenmesi bakımından ihale sonrası iş eksilişi yaptırılan alanların
kullanım bedelinin Büyükşehir Belediyesi tarafından üstlenilmesinde görevli kişilerle ilgili
gerekli sürecin işletilmesi ile söz konusu uygulamaya son verilmesi sağlanmalıdır.
BULGU 59: Mevcut Uygulama İmar Planlarının Üst Planlara Uygunluğuna İlişkin
Kontrollerde Eksiklikler Olması
Yapılan incelemelerde mevcut uygulama imar planlarının üst planlara uygunluğuna
ilişkin Belediye tarafından yapılan kontrollerde eksiklikler olduğu görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde, çevre düzeni planına uygun olmak kaydıyla büyükşehir nazım imar planlarını
yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak, ilçe belediyelerinin nazım plana uygun olarak
hazırlayacakları tatbikat imar planlarını onaylamak ve uygulanmasını denetlemek büyükşehir
belediyelerinin görevleri arasında sayılmıştır. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Mekansal plan
kademeleri” başlıklı 6’ncı maddesinde, “Mekânsal planlar, kapsadıkları alan ve amaçları
açısından Mekânsal Strateji Planlarına uygun olarak; “Çevre Düzeni Planları” ve “İmar
Planları” kademelerinden oluşur. İmar planları ise nazım imar planı ve uygulama imar planı
olarak hazırlanır. Her plan bir üst kademedeki plana uygun olarak hazırlanır.” hükmü yer
almaktadır.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun öncesi
büyükşehir görev ve sorumluluk alanı dışında olan ilçe belediyelerinin 1/5000 ve 1/1000’lik
planları yapma yetkisi bulunmaktaydı. 6360 sayılı Kanun’dan sonra büyükşehir belediyesi
sınırları il mülki sınırı olarak belirlenmiş olup imar planları yapma yetkisi tamamen büyükşehir
belediyelerine geçmiştir. Bu nedenle önceki dönemlerde ilçe belediyesi tarafından kabul edilen
planların kontrol edilmesi imar planlarının yapılmasındaki bütüncüllük ilkesi açısından
gereklidir.Yapılan incelemelerde 1/5000’lik nazım imar planlarıyla 1/1000’lik uygulama imar
planlarının kontrollerinde eksikliklerin olduğu görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında İlçe Belediye Mecslislerince uygun görülen 1/1000 ölçekli
Uygulama İmar Planlarının Büyükşehir Belediye Başkanlığına iletildiği, üst ölçek plan
kararları, Kanun ve yönetmelikler açısından değerlendirilerek teknik rapor ile birlikte Belediye
Meclisine iletildiği, üst ölçekli plan kararları doğrultusunda nazım imar planı ve uygulama imar
planı yapılması gerektiren ya da değişiklik gerektiren alanlarda imar planı çalışmalarının ise
ilçe belediyeleri ile koordineli şekilde sürdürüldüğü belirtilmiştir.
Uygulama imar planlarını nazım imar planlarına uygun olarak hazırlamak görev ve
yetkisi ilçe belediyelerindedir. Ancak yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri doğrultusunda
bu yükümlülüğe uymayan ilçe belediyelerinin uygulama imar planları hakkında 5216 sayılı
Kanun’un 7‘nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında tanınan onaylama ve
denetleme yetkisinin Kanunun öngördüğü şekilde uygulanması Büyükşehir Belediyelerine
verilmiş bir görev ve sorumluluk olduğu dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporlarında da belirtildiği üzere,
imar planlarını denetleme yetkisi olan Büyükşehir Belediyesi tarafından ilçe belediyeleriyle
koordinasyon sağlanarak imar ve planlama düzeninin sağlaması için ilçe belediyelerine konu
ile ilgili bilgilendirme yapılması ve nazım imar planları ile uygulama imar planları arasındaki
uyumsuzlukların giderilmesi gerekmektedir.
BULGU 60: Su Ürünleri Halinde Kanun Hükümlerinin Uygulanmaması
Su ürünleri halinde bulunan işletmelerle ilgili olarak 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile
Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun hükümlerinin uygulanmadığı görülmüştür.
04.04.1971 tarih ve 13799 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1380
sayılı Su Ürünleri Kanunu’nda su ürünlerinin korunması, istihsali ve kontrolüne dair hususlar
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 204
düzenlenmiştir. 26.03.2010 tarih ve 27533 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.01.2012
tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz
ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un
“Amaç ve kapsam” başlıklı 1’inci maddesinin ikinci fıkrasında, Bu Kanunun sebze ve meyveler
ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların her ne şekilde olursa olsun alımı,
satımı ve devri ile toptancı hallerini kapsadığı, “Hal rüsumu” başlıklı 8’inci maddesinde,
toptancı halinde satılan mallardan yüzde bir oranında hal rüsumu tahsil edileceği, “Teminat”
başlıklı 12’nci maddesinde teminatla ilgili düzenlemeler yer almış ve 07.07.2012 tarih ve 28346
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkında
Yönetmelik’in “Teminat” başlıklı 31’inci maddesinin üçüncü fıkrasında da, halde faaliyet
gösterenlerden alınacak teminat tutarı, kiracılar için haldeki işyerinin, malikler için ise
bulunduğu toptancı halinde kiralama yoluyla işletilen emsal işyerinin bir yıllık kira bedelinden
az olmamak üzere her yılın Ocak ayında belediye meclisince belirleneceği düzenlemesi
yapılmıştır. 5957 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin birinci fıkrasında, “Belediye toptancı
hallerindeki işyerleri, kiralama veya satış yoluyla işletilir…Bir yıldan uzun süreli kira
sözleşmelerinde ikinci ve izleyen yıllar kira bedelleri, Üretici Fiyatları Endeksi oranında
arttırılır.” hükmü yer almaktadır. 5957 sayılı Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı geçici
1’inci maddesinin dördüncü fıkrasında da, toptancı hallerinde tahsisli işyerlerinin mevcut tahsis
sahiplerine Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hiçbir işleme gerek kalmaksızın
kiralanmış sayılacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunun “Yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak
hükümler” başlıklı 18’inci maddesinin birinci fıkrasında, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun
26’ncı maddesinin yürürlükten kaldırıldığı, ikinci fıkrasında ise 1380 sayılı Su Ürünleri
Kanunu’nun bu Kanuna aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Bu düzenlemelere göre Su Ürünleri halinde bulunan işletmelerle ilgili 5957 sayılı Kanun
hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır. Su ürünleri halinde bulunan işyerlerinden meclis
kararıyla belirlenen aylık tahsis ücreti işyerinin metrekaresi ile çarpılarak aylık bedel
alınmaktadır. Örneğin 2022 yılı için 75,00 TL X 51 m2 = 3.825,00 TL aylık tahsis ücreti
alınmaktadır.
5957 sayılı Kanun özel Kanun olduğu için, bu kapsamdaki işyerlerinin kira artışı
Kanun’un 11’inci maddesinin birinci fıkrasına göre Üretici Fiyatları Endeksine göre olmalıdır.
Kamu İdaresi cevabında, ilgili mevzuattan bahsedildikten sonra, Ticaret Bakanlığı
tarafından taslak yönetmelik üzerinde çalışma yapılmasına karşın sonuçlanmadığı, Huku
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 205
müşavirliğinin 5957 sayılı Kanun’un Geçici 1’inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca
Bakanlıkça düzenleme yapılıncaya kadar su ürünlerinde bulunan işyerlerine ilişkin Su Ürünleri
Toptan ve Perakende Satış Yerleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasına devam
edilebileceğinin değerlendirildiği şeklinde görüş verdiği, 5957 sayılı Kanun’un geçici 1’inci
maddesinin sekizinci fıkrasına göre, Bakanlıkça belirleme yapılıncaya kadar, 1380 sayılı Su
Ürünleri Kanunu’nun 26’ncı maddesine istinaden çıkarılan ikincil mevzuatın uygulanmasına
devam edileceği ifade edilmiştir. 5957 sayılı Kanun’un “Toptancı haline bildirim, malların
toptan ve perakende alım satımı” başlıklı 4’üncü maddesinin dokuzuncu fıkrasında,
“Bakanlıkça, piyasada yeterli arz ve talep derinliği bulunduğu belirlenen diğer mallar
hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” ve “Geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1’inci
maddesinin sekizinci fıkrasında, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre
Bakanlıkça belirleme yapılıncaya kadar, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun 26 ncı maddesine
istinaden çıkarılan ikincil mevzuatın uygulanmasına devam edilir.” hükmü bulunmaktadır.
1380 ve 5957 sayılı Kanun esas alınarak yazılan Bulguda ikincil mevzuat dikkate
alınmamıştır. 5957 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin birinci fıkrasında, Belediyelerin toptancı
hallerindeki işyerlerini kiralama veya satış yoluyla işletebileceği, bir yıldan uzun süreli kira
sözleşmelerinde ikinci ve izleyen yıllar kira bedellerinin Üretici Fiyatları Endeksi oranında
arttırılacağı, aynı Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1’inci maddesinin dördüncü
fıkrasında da, toptancı hallerinde tahsisli işyerlerinin mevcut tahsis sahiplerine Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hiçbir işleme gerek kalmaksızın kiralanmış sayılacağının
belirtildiği, yine aynı Kanunun “Yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak hükümler” başlıklı
18’inci maddesinin birinci fıkrasında, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun 26’ncı maddesinin
yürürlükten kaldırıldığı, ikinci fıkrasında ise 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun bu Kanuna
aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Mevcut düzenlemelere göre Su Ürünleri
halinde bulunan işletmelerle ilgili 5957 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı
anlaşılmaktadır. Su ürünleri halinde bulunan işyerlerinden meclis kararıyla belirlenen aylık
tahsis ücreti işyerinin metrekaresi ile çarpılarak aylık bedel alındığı, oysa 5957 sayılı Kanun
özel Kanun olduğu için, bu kapsamdaki işyerlerinin kira artışı Kanun’un 11’inci maddesinin
birinci fıkrasına göre Üretici Fiyatları Endeksine göre olması gerektiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla kamu idaresince belirtilen 5957 sayılı Kanun’un geçici 1’in maddesinin sekizinci
fıkrasına göre, Bakanlıkça belirleme yapılıncaya kadar, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’nun
26’ncı maddesine istinaden çıkarılan ikincil mevzuatın uygulanmasına devam edildiği
hususunun Bulgu konusuyla ilgisi bulunmamaktadır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 206
Kamu görevlilerinin 2022 yıllarına ilişkin Sayıştay Raporlarının gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Su ürünleri halinde bulunan işyerlerinin kira artışının üretici fiyatları endeksi oranında
arttırılması ve tahakkukların buna göre düzeltilmesi ve kiraya verme ile teminat tutarları
konusunda 5957 sayılı Kanun’a göre işlem yapılması gerekmektedir.
BULGU 61: Sosyal Yardım Amaçlı Alınan Taşınırlara İlişkin Fiili Durum ile
Muhasebe Kayıtları Arasında Uyumsuzluk Bulunması
Taşınır işlemlerine ilişkin olarak Sosyal Yardım Müdürlüğüne ait ambarlarda yapılan
denetimde sosyal yardım amaçlı alınan muhtelif ev eşyalarının muhasebe kayıtları ve fiili
durumları arasında uyumsuzluk bulunduğu görülmüştür.
18.01.2007 tarih ve 26407 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Taşınır Mal
Yönetmeliği’nde ambar, kamu idarelerine ait taşınırların kullanıma verilinceye kadar veya
kullanımdan iade edildiğinde muhafaza edildiği yer şeklinde tanımlanmış; Yönetmelik’in
“Sorumluluk” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasında; harcama yetkililerinin taşınırların
etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak edinilmesinden, kullanılmasından,
kontrolünden ve kayıtlarının bu Yönetmelik’te belirtilen esas ve usullere göre saydam ve
erişilebilir şekilde tutulmasını sağlamaktan sorumlu olduğu ve bu sorumluluğunu taşınır kayıt
yetkilileri ve taşınır kontrol yetkilileri aracılığıyla yerine getireceği düzenlenmiştir. Aynı
maddenin üçüncü fıkrasında; kamu idarelerine ait taşınırların muhafazası ile görevli olan kamu
görevlilerinin bu taşınırları en iyi şekilde muhafaza etmek, gerekli bakım ve onarımlarını
yapmak veya yaptırmak zorunda olduğu; aynı maddenin beşinci fıkrasında, taşınırların
muhafazasından ve yönetilmesinden sorumlu olanların, gerekli tedbirlerin alınmaması veya
özenin gösterilmemesi nedeniyle sebep oldukları kamu zararları hakkında, 27/9/2006 tarihli ve
2006/11058 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Zararlarının Tahsiline
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6’ncı
maddenin dördüncü fıkrasında ise, taşınır kayıt yetkililerinin taşınırların ambarda
muhafazasından ve bulundukları yerde kontrolünden sorumlu olduğu ifade edilmiştir.
“Taşınırların kaydı” başlıklı 12’nci maddesinde; kamu idarelerince bütün taşınırların ve
bunlara ilişkin işlemlerin kayıt altına alınmasının esas olduğu, taşınır kayıtları, harcama
birimleri itibarıyla yönetim hesabı verilmesine esas olacak şekilde tutulacağı ve her bir kaydın
belgeye dayanmasının şart olduğu belirtilmiştir. “Kayıt zamanı, kayıt değeri ve değer tespit
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 207
komisyonu” başlıklı 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında taşınırların, edinme şekline
bakılmaksızın kamu idaresince kullanılmak üzere teslim alındığında giriş; tüketime
verildiğinde, satıldığında, başka harcama birimlerine devredildiğinde, bağışlandığında veya
yardım yapıldığında, çeşitli nedenlerle kullanılamaz hale geldiğinde, hurdaya ayrıldığında veya
kaybolma, çalınma, canlı taşınırın ölümü gibi yok olma hallerinde çıkış kaydedileceği, ikinci
fıkrasında ise giriş ve çıkış kayıtlarının Taşınır İşlem Fişine dayanılarak yapılacağı ifade
edilmiştir. “Taşınır giriş ve çıkış işlemlerinin muhasebe birimine bildirilmesi” başlıklı 30’uncu
maddesinde ise edinilen taşınırların girişleri ve taşınırların çıkışları için düzenlenen Taşınır
İşlem Fişlerinin birer nüshasının, düzenleme tarihini takip eden en geç on gün içinde ve her
durumda malî yıl sona ermeden önce muhasebe birimine gönderilmesinin zorunlu olduğu,
muhasebe yetkililerinin taşınır giriş ve çıkış işlemlerine ilişkin olarak kendilerine gönderilen
Taşınır İşlem Fişlerinde gösterilen tutarları ilgili hesaplara kaydetmesi gerektiği hüküm altına
alınmıştır.
Sosyal Yardım Müdürlüğünün ambarlarında yapılan incelemede, sosyal yardım amaçlı
alınan set üstü ocak, baza, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, televizyon gibi ev eşyalarının
idarenin taşınır sisteminde kayıtlı olmasına rağmen fiilen ambarlarda olmadığı, ambarların giriş
ve çıkış kapılarında güvenlik önlemlerinin yer almadığı ve kamera sisteminin olmadığı,
dolayısıyla ambarların oluşabilecek risklere açık olduğu anlaşılmıştır.
Kamu idaresi cevabında, taşınırların giriş ve çıkış kayıtlarına ilişkin çalışma yapılacağı
ve güvenlik önlemleri ile ilgili tedbirlerin alınacağı belirtilmiştir.
Hesap ve kayıt düzeninde saydamlık, hesap verilebilirlik ve işlemlerinin kayıt dışında
kalmasının önlenmesi ile faaliyetlerinin gerçek mahiyetlerine uygun olarak güvenilir bir
biçimde muhasebeleştirilmesi ilkeleri doğrultusunda bu taşınırların giriş ve çıkış kayıtlarının
tutulmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
BULGU 62: Sosyal Yardım Ödemelerine Esas Gelir Testi Tablosunun Hatalı
Düzenlenmesi
Belediye tarafından ihtiyaç sahiplerine yapılan ayni veya nakdi yardımlarla ilgili
puanlamaya esas alınan cetvelin hatalı düzenlendiği görülmüştür.
5216 sayılı Kanun’un “Büyükşehir belediyesinin giderleri” başlıklı 24’üncü maddesinin
birinci fıkrasının (j) bendinde, dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile engellilere
yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar. Belediyenin giderleri arasında sayılmıştır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 208
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Yardım Yönetmeliği’nin,
“Sosyal yardımlardan faydalanma” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasında;
“…
“Sosyal yardımların yapılmasında kişilerin diğer kaynaklardan elde ettikleri yardımlar
dikkate alınır.”
“Sosyal yardımların kesilmesi” başlıklı 15’inci maddenin ikinci fıkrasının (ç) bendinde;
“Belediyece gerekli görülen hallerde, yardım için müracaat eden kişilerle ilgili olarak
diğer kamu idareleri ve belediyelerden, muhtarlıklardan veya kaymakamlıklardan yardım alıp
almadığına dair bilgi istenebilir.”
“İş birliği yapılacak kurum ve kuruluşlar” başlıklı 18’inci maddesinde üçüncü
fıkrasında;
“Sosyal yardım ve hizmetlerin adil paylaşımı ve mükerrerliklerin önlenmesi sosyal
yardım ve hizmet yapan diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları ile her
zaman karşılıklı olarak iş birliği yapılabilir.” ifadeleri yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hükümlerden anlaşılacağı üzere, Büyükşehir Belediyesinin yaptığı
sosyal hizmet veya yardımların, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış oldukları sosyal
hizmet veya yardımlar ile aynı kişiler üzerinde birleşmemesi esas alınmıştır. Büyükşehir
Belediyesi Sosyal Yardım Yönetmeliği ekinde yer alan gelir testi cetvelinin incelenmesinde ise
ihtiyaç sahibi olup diğer kurum ve kuruluşlardan yardım alan kişilere artı puan verildiği
görülmüştür. İhtiyaç sahibi olup aynı nitelikteki iki kişiden birinin diğer kurum ve kuruluştan
yardım aldığı diğerinin almadığı durumda yardım alana artı puan verilmek suretiyle avantaj
sağlanmaktadır. Gelir testinin amacı sosyal hizmet veya yardımların haksız olarak verilmesinin
önüne geçilmesi olduğu halde, yapılan uygulama ile başka kurumlardan yardım alanlara artı
puan verilmesi ile amaca aykırı bir sonuç elde edilmiş olunmaktadır. Böylece aynı kişilerin
farklı kurum ve kuruluşlardan sosyal yardım ve hizmetlerden yararlanması daha fazla yardıma
muhtaç kişilerin sosyal yardımlardan yararlanma ihtimalini ve sosyal yardımların adil
paylaşımını azaltmaktadır.
Kamu idaresi cevabında, Sosyal Yardım Yönetmeliğinin gerekli düzenlemeler
yapılarak revize edileceği belirtilmiştir.
İhtiyaç sahiplerine yönelik yapılan düzenli sosyal hizmet veya yardımların
puanlamasında esas alınan gelir testi formunun, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından yardım
alan kişilere avantaj sağlamayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
BULGU 63: Sosyal Denge Sözleşmesine Sözleşme Konusu Olmayan Hükümler ile
Kanuna Aykırı Hükümlerin Konulması
Sosyal denge ödenmesine ilişkin sözleşmeye toplu sözleşmenin konusu olmayan ve
Kanun ile diğer mevzuata aykırılık oluşturan hükümlerin konulduğu görülmüştür.
4688 sayılı Kanun’un “Mahalli İdarelerde Sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci
maddenin birinci fıkrasında, “27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine
belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin
teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal
denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın
genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile
belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin
tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir.” hükmü yer almaktadır. 4736
sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinin birinci fıkrasında, belediyeler ile
bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerce üretilen mal ve hizmet bedellerinde
işletmecilik gereği yapılması gereken ticarî indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma
ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı ve Cumhurbaşkanının birinci fıkra hükmünden
muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda 04.04.2012
tarih ve 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’la değişiklikler yapılmış ve bu değişikliklerle kamu görevlileri sendikalarına toplu
sözleşme hakkı tanınmış, yerel yönetim hizmetleri kolunda da ayrıca sosyal denge tazminatının
belirlenmesine yönelik sözleşme yapılabileceği ifade edilmiştir. Bu bağlamda 4688 sayılı
Kanun’un 32’nci maddesinde sosyal denge sözleşmesinin yapılma usulü ve şekli belirlenmiş,
Kanun’un 28’inci maddesinin ikinci fıkrasında da, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere
toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan
kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı öngörülmüştür. Yine Kanun’un “Gelirler”
başlıklı 24’üncü maddesinde sendika gelirleri arasında üyelerin ödeyecekleri üyelik ödentileri
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 210
sayılmış, 25’inci maddesinin üçüncü fıkrasında, sendika tüzüğüne, üyelik ödentisi dışında her
ne ad altında olursa olsun, üyelerden başka bir kesinti yapılmasını öngören hükümler
konulamayacağı kuralına yer verilmiştir. Söz konusu düzenlemelere göre imzalanacak toplu
sözleşme sosyal denge ödemesi ile ilgili olmalıdır. Sosyal denge ödemesini ilgilendirmeyen
hükümlerin toplu sözleşmede yer almaması gerekmektedir.
Belediye ile Sendika arasında 27.04.2023 tarihinde imzalanarak 01.01.2023 tarihinden
itibaren geçerli olan ve 01.01.2023-31.12.2023 tarihleri arasında uygulanacak sözleşmenin
“Yürürlük ve Süre” başlıklı 8’inci maddesinde, yeni sözleşme imzalanıncaya kadar eski
sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu, “Sosyal Çalışmalardan Yararlanma” başlıklı 15’inci
maddesinde, Belediye kurumlarınca işletilen spor, kültür ve benzeri tesislerden çalışanların eş
ve çocukları ücretsiz olarak yararlanacağı, kurum tarafından, çalışanların talebi halinde,
hastalanma, cenaze, düğün, taşınma gibi ihtiyaçlarında kurumun araçları şoförü ile birlikte
tahsis edileceği, “Diğer Haklar ve Ücretli İzinler” başlıklı 23’üncü maddesinde, Sözleşmeden
yararlanan belediye çalışanlarının ailesinin şikâyeti üzerine aile içi şiddet uyguladığı tespit
edildiği durumlarda; söz konusu çalışanın sözleşme hükümlerinde yer alan mali ve sosyal
yardımların çalışanın eşine ödeneceği, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün kutlanıldığı
hafta boyunca kadın çalışanların yapılan etkinliklere katılmaları için gerekli kolaylığın
sağlanacağı ve 8 Mart haftası boyunca dönüşümlü olarak kadın çalışanların 1 gün izinli
sayılacağı, çalışanların yıllık izinleri resmi tatil ve idari izinli sayıldığı günlere denk gelmesi
halinde bu sürelerin yıllık izinde sayılmayacağı ve bu izinlerin 657 sayılı Kanun’un 103’üncü
maddesine göre daha sonra kullandırılacağı, Doğal Yaşam Parkı ve Aşık Veysel Rekreasyon
Alanındaki buz pistinden personelin kimlik kartını göstermek suretiyle eş ve çocukları ile
birlikte olanakları çerçevesinde yararlandırılacağı, İşveren ile sendikanın, çalışanların eş ve
çocukları ile birlikte katılabileceği kültür sanat, gezi veya piknik etkinliği düzenleyeceği,
Engelli çalışanlara 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda
1 gün olmak üzere izin kullandırılacağı, ayrıca engelli personelin idari tatillerde
çalıştırılmayacağı, çalışanlardan şehit dul ve yetimleri ile anne, baba ve kardeşlerinin 18 Mart
Şehitler Gününde; malul gaziler ile eşlerinin ise 19 Eylül Gaziler Gününde izinli sayılacağı, bu
sözleşme kapsamındaki koruma ve güvenlik kadrosunda çalışanlara, maktu mesai ücretlerinin
İBB ve ESHOT’da % 80, İZSU’ da % 90 olarak ödenmesinin sağlanacağı, zabıta personelinin
çalışma ve mesai süreleri de dahil olmak üzere, zabıtanın daha verimli ve etkin çalışma
koşullarının oluşturulması amacıyla haftada 2 gün izin verileceği, işverenin çalışanın vefatı
halinde 1. derece yakınının işe alımında öncelik sağlayacağı, Grand Plaza şirketinin self servis
hizmeti verilmeyen işletmelerinde personele (2.000,00 TL’ye kadar olan ücretlendirmelerde)
% 15 oranında indirim sağlanacağı, işyerlerinde bulunan Grand Plaza’ya ait işletmelerde
(Hastane, Şaşalı, Sosyal Yaşam Kampüsü ve Holler) personele indirimli fiyat tarifesi
uygulanacağı, her yıl Ağustos ve Eylül aylarında düzenlenen İzmir Enternasyonel Fuarı’na
memur personelin kartını göstermek koşuluyla ücretsiz yararlanacağı ve 1. derece yakınlarına
(Eş ve Çocuklarının) kolaylık sağlanacağı, eşi doğum yapan personele 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 104’üncü maddesinin (B) fıkrasında düzenlenen 10 günlük ücretli izne
ek olarak 10 gün ücretli izin verileceği, fuar hollerde görev yapan personelin, Kocakapı
Otoparkından ( Kocakapı Mahallesi 1250 Sok. No:44-62 Kapılar) mesai saatleri içerisinde
(08:00-18:00) ücretsiz olarak yararlandırılacağı belirtilmiştir.
Aynı/benzer hükümler Belediye ile Sendika arasında imzalanan ve 01.01.2022-
31.12.2022 tarihleri arasında geçerli sözleşmede de yer almış, bu hükümlere yer verilmemesi
gerektiği hususu 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer almıştır.
Yukarıda belirtilen ve Belediye ile sendika arasında imzalanan sözleşmede yer alan
hükümlerin sosyal denge ödemesiyle ilgisi olmadığı gibi, bu hükümlerin 4688 sayılı Kanun’la
da ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca sözleşmenin içinde yer alan ve yukarıda belirtilen
düzenlemeler 4736, 657 ve diğer düzenlemelere aykırıdır. Kanun ve Yönetmelik gibi
düzenleyici işlemlere aykırı hükümler toplu sözleşmede yer almamalıdır. Sözleşmenin 8’inci
maddesinde yer alan yeni sözleşme imzalanıncaya kadar eski sözleşme hükümlerinin geçerli
olduğu ifadesine göre belirsiz ve sınırsız bir şekilde söz konusu sözleşme uygulanabilir ki, bu
durum 4688 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin ikinci paragrafında yer alan sözleşmenin toplu
sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanacağı ve sözleşme süresinin hiçbir şekilde izleyen
mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemeyeceği hükmüne aykırılık oluşturur.
Kamu idaresi cevabında, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 53 ve 90, 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 15’inci maddesi, 4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 28 ve 32, Uluslararası Çalışma Örgütünün 98 sayılı
sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartının “toplu pazarlık hakkı”nı tanımlayan 6’ncı maddesi,
Uluslararası Çalışma Örgütünün 151 sayılı “Kamu Hizmeti” başlıklı sözleşme hükümlerinden
bahsedilerek Belediye ile Sendika arasında imzalanan 01.01.2022-31.12.2022 dönemini
kapsayan Toplu İş Sözleşmesinde 4688 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinde ifade edilen haklar
kapsamında düzenlemeler olduğundan Kanuna aykırılık bulunmadığı, ileri sürülen hususların
konuya ilişkin uluslararası antlaşmalar ve Anayasanın 90’ıncı madde hükmü de göz önüne
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 212
alındığında mevzuata aykırı olduğu, aksi halin kabulünde Anayasanın 90’ıncı madde
düzenlemesini etkisiz hale getireceği ifade edilmiştir. Kamu idaresi cevabında belirtilen
ifadelere 4688, 4736, 657 sayılı Kanun ile yukarıda yapılan açıklamalara göre katılmak
mümkün değildir. Kamu idaresi cevabında belirtilenlerle ilgili olarak yukarıda yer alan
açıklamalar yeterli olup, farklı açıklama yapılmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Sosyal denge ödenmesine ilişkin sözleşmede toplu sözleşmenin konusu olmayan ve
Kanunlar ile diğer mevzuata aykırılık oluşturan hükümlere yer verilmemelidir.
BULGU 64: Avukatlık Vekalet Ücretlerinde Hatalı Uygulama Yapılması
Belediyenin kazandığı vekâlet ücretinin kaydının ve dağıtımının 659 sayılı Genel Bütçe
Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’ye uygun yapılmadığı görülmüştür.
659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Davalardaki temsilin niteliği ve vekâlet
ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14’üncü maddesinde,
“(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dâhil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde
idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve
avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine
neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata
göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.
(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin
bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk
biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dâhilinde ödenir.
a) Vekâlet ücretinin; dava ve icra dosyasını takip eden hukuk birimi amiri, hukuk
müşaviri, muhakemat müdürü veya avukata %55’i, dağıtımın yapıldığı yıl içerisinde altı aydan
fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev yapmış olmak şartıyla, hukuk birimi amiri, hukuk
müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara %40’ı (…)(1) eşit olarak ödenir.
b) Ödenecek vekâlet ücretinin yıllık tutarı; hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri,
muhakemat müdürü, avukatlar için (10.000) gösterge (…)(1) rakamının, memur aylıklarına
uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez.
c) Yapılacak dağıtım sonunda arta kalan tutar, hukuk biriminde görev yapan ve (b)
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 213
bendindeki tutarları dolduramayan hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve
avukatlara ödenir. Bu dağıtım sonunda arta kalan tutar üçüncü bütçe yılı sonunda ilgili
idarenin bütçesine gelir kaydedilir.
(3) Hizmet satın alınan avukatlara yapılacak ödemeler bu madde kapsamı dışındadır.”
düzenlemesi yer almaktadır. 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 18’inci
maddesi gereği belediyelerde vekâlet ücretlerinin tahsili ve dağıtımında bu Kanun Hükmünde
Kararname hükümleri uygulanacaktır. 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14’üncü
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan 10.000 gösterge rakamı 01.09.2019 tarih ve
30875 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararının 20’nci
ve 25.08.2021 tarih ve 31579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlilerinin
Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ile 2023 Yıllarını
Kapsayan Altıncı Dönem Toplu Sözleşme’nin “Birinci Kısım” Genel Hükümler” başlıklı
bölümünün 21’inci maddesi gereği 20.000 olarak uygulanacaktır.
Belediyenin taraf olduğu davalar sonucu lehine hükmedilen vekâlet ücretleri emanet
hesabına alacak kaydedilecek, kaydedilen tutarlar yukarıda belirtilen madde çerçevesinde
dağıtılacak, artan tutarlar ise 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14’üncü maddesinin
ikinci fıkrasının (c) bendinin ikinci cümlesinde yer alan, “Bu dağıtım sonunda arta kalan tutar
üçüncü bütçe yılı sonunda ilgili idarenin bütçesine gelir kaydedilir.” hükmüne göre gelir
kaydedilecektir.
Belediyenin kazanmış olduğu davalardan kurum lehine hükmedilen vekâlet ücretinden
tahsil edilenler emanet hesabına kaydedilmelidir. Emanet hesabına kayıt yapılırken davayı takip
eden hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri veya avukatın ismi belirtilerek yatırılmalıdır. 659
sayılı KHK’nin 14’üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, “Vekâlet ücretinin; dava ve
icra dosyasını takip eden hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü veya avukata
%55’i, dağıtımın yapıldığı yıl içerisinde altı aydan fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev
yapmış olmak şartıyla, hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara
%40’ı eşit olarak ödenir.” ile (b) bendinde, “… gösterge rakamının, memur aylıklarına
uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez”
denilmek suretiyle iki ölçüt getirilmiştir. Getirilen iki ölçütün uygulanabilmesi için kazanılan
vekâlet ücretinin emanet hesabına yatırılması sırasında davayı takip eden kişi/kişilerin
isimlerinin belirtilmesi gerekir. Vekâlet ücretinin emanet hesabına yatırılması sırasında davayı
takip edenlerin isimlerinin belirtilmemesi sonucunda, emanet hesabından vekâlet ücreti
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 214
ödenirken 14’üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ölçütün kullanılması
mümkün olmamaktadır.
Kamu idaresi tarafından, avukatlar tarfından dava/icra dosyası takibi yapıldığı, takip
edilen dosyaların duruşma, keşif, haciz/tahliye gibi işlemlerinin aynı günlerde ve yoğun olarak
denk geldiği ve bu nedenle her avukatın kendi üzerinde zimmetli dosyalarını sadece kendisinin
takip ederek işlemlerini yapmasının madden imkansız olduğu, Mahkeme sayıları dikkate
alındığında işlerin yoğun olduğu, iç işleyişteki görev değişiklikleri nedenleriyle dosya işlemleri
sona ermeden takip eden avukatın değiştiği, avukatlık ücreti doğurmayan birçok işin/dosya
takibinin de olduğu, müşavirlikte görev yapan avukatların dosya takibi dışında komisyonlara
katılmak gibi bir görevinin de olduğu, bu görevler karşılığında bir ücret alınmadığı, ödenen
tutarın tahsil edilenler emanet hesabına kaydedilmesi, kişinin ödeme yapıp yapmadığının
araştırılmasında ve iade edilmesi gerektiğinde muhasebesel problem olabileceği, avukatlık
ücretlerinin tüm avukatlara yasal limit dahilinde ödendiği, avukatlar arasındaki iş dağılımı ve
iş barışının korunabilmesi yönlerinden çok da uygulanabilir görünmediği, tüm avukatlara eşit
ve yasal limit dahilinde yapılan dağıtımın iş barışına ve hakkaniyete uygun olduğunun
değerlendirildiği ifade edilmiştir. Kamu idaresi tarafından belirtilen hususlar vekalet ücretinin
tahsilat ve dağıtımının 659 sayılı KHK’ye aykırı yapılmasının gerekçesi olamaz. Sadece genel
limitin aşılmaması önemli olmayıp, bunun yanında kişi bazlı dağıtım limitlerine de uyulması
gerekmektedir. Tahsilat ve dağıtımın 659 KHK’ye uygun yapılması hakkaniyete uygun ve adil
bir yöntemdir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Kazanılan vekâlet ücretlerinin davayı temsil ve takip etmekle görevli olan kişilerin
isimlerinin belirtilmesi suretiyle emanet hesabına yatırılarak dağıtımın 659 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’nin 14’üncü maddesindeki ölçütlere göre yapılması gerekir.
BULGU 65: Bazı İlçe Merkezlerinde ve Yerleşim Alanlarında Nazım İmar
Planının Bulunmaması
Yapılan incelemelerde bazı ilçe merkezlerinde ve büyük yerleşim alanlarında nazım
imar planının bulunmadığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu 7’nci madde (b) bendi ile çevre düzeni planına
uygun olmak kaydıyla büyükşehir nazım imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak
uygulamak, ilçe belediyelerinin nazım plana uygun olarak hazırlayacakları tatbikat imar
planlarını onaylamak ve uygulanmasını denetlemek büyükşehir belediyelerinin görevleri
arasında sayılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 5’inci maddesinde; “Nazım İmar
Planı; (Değişik:29/11/2018-7153/10 md.) varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel
ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa
kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini,
yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım
sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere
düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plandır.”
“Mekansal plan kademeleri” başlıklı 6’ncı maddesinde; “Mekânsal planlar,
kapsadıkları alan ve amaçları açısından Mekânsal Strateji Planlarına uygun olarak; “Çevre
Düzeni Planları” ve “İmar Planları” kademelerinden oluşur. İmar planları ise nazım imar
planı ve uygulama imar planı olarak hazırlanır. Her plan bir üst kademedeki plana uygun
olarak hazırlanır.”
“Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8’inci maddenin (d) bendinde
“… Arazi kullanımı ve yapılaşmada sadece mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları ve
imar planları kararlarına uyulur. (Mülga ikinci cümle: 27/3/2015-6637/23 md.) (…) (Ek cümle:
18/6/2017-7033/29 md.) Mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları ve 1/25.000 ölçekli
nazım imar planlarında; organize sanayi bölgesi, endüstri bölgesi, sanayi sitesi ve teknoloji
geliştirme bölgesine ilişkin kararların alınması ve bu kararlarda değişiklik yapılması Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının uygun görüşüne tabidir. Alt kademe planların, üst kademe
planların kesinleştiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde ilgili idarece üst kademe planlara
uygun hale getirilmesi zorunludur. Aksi halde, üst kademe planları onaylayan kurum ve
kuruluşlar alt kademe planları en geç altı ay içinde uygun hale getirir ve resen onaylar. Bu
süre içinde ruhsat işlemleri, yürürlükte olan uygulama imar planına göre gerçekleştirilir… ”
denilmektedir.
Mekansal planların yapılmasına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği
14.06.2014 tarih ve 29030 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Mekansal Planlar Yapım
Yönetmeliği’nin 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında; planlama kademelerinin, üst kademeden
alt kademeye doğru sırasıyla; mekansal strateji planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve
uygulama imar planından oluştuğu, ikinci fıkrasında; mekansal planların, plan
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 216
kademelenmesine uygun olarak hazırlanacağı ve her planın, planlar arası kademeli birliktelik
ilkesi uyarınca yürürlükteki üst kademe planların kararlarına uygun olması gerektiği, plan
raporu ile bütün oluşturması ve bir alt kademedeki planı yönlendirmesinin zorunlu olduğu ifade
edilmektedir.
Yönetmelik’in 7’nci maddesinde de genel planlama esasları belirlenmekte ve; “(1) Bu
Yönetmeliğe göre hazırlanacak her tür ve ölçekteki mekânsal planlar aşağıda yer alan
planlama ilke ve esaslarına, planların hazırlanması ile ilgili standartlara, gösterim tekniklerine
ve tanımlara uygun olarak yapılır: a) Planlar, kamu yararı amacıyla yapılır. b) Planlar; pafta,
gösterim, plan notları ve plan raporu ile bir bütündür. c) Planlar, kademesine ve ölçeğine göre
ve yapılış amacının gerektirdiği ayrıntı düzeyinde kalmak koşuluyla alt kademedeki planları
yönlendirir. ç) Üst kademe planlar, alt kademesindeki planlara mekânsal nitelikte hedef koyan,
yol gösteren ve ilke belirleyen plandır. .” hükümlerine yer verilmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği ve yürürlükteki 1/25000
ölçekli planların “Bu planın ilke ve stratejileri doğrultusunda kentsel kullanım kararı getirilmiş
alanlarda alt ölçekli imar planları parsel ölçeğinde yapılmayıp, ilgili kurum ve kuruluş görüşleri
alınarak ve üst ölçekli plan kararlarına uygun olarak plan bütününde veya bir program dahilinde
etaplar halinde hazırlanır ve ilgili idaresince etaplar halinde onanır” hükmü kapsamında; Dikili
– Çandarlı Yerleşimi, Tire İlçesi – Gökçen Yerleşimi, Kiraz İlçesi Merkez Yerleşimi ve Çeşme
– Reisdere Germiyanyalısı Yerleşiminde 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına esas analiz, etüt
ve araştırma süreçleri devam ettiği, Beydağ, Kemalpaşa, ve Bergama İlçelerinde raporda
belirtilen mahallelere yönelik planlama çalışmaları etaplar halinde Belediye Başkanlığınca
yürütüleceği belirtilmişitr. Ayrıca Jeolojik etüt çalışmalarının büyük oranda tamamlandığı,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nce kıyı kenar çizgisinin tespit edilerek
hali hazır haritalara işlenmesi işleminin devam ettiği, bununla birlikte plan taslak çalışmasının
bittiği, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü görüşü alınamadığı için sürecin tamamlanamadığı ifade
edilmiştir.
İdarenin yapmak zorunda olduğu nazım imar planının Kiraz, Beydağ ilçe merkezleri ile
Dikili Çandarlı, Kemalpaşa Armutlu Yukarıkızılca ve Bağyurdu, Tire Gökçen, Bergama Bölcek
Mahallelerinde ve Çeşme Reisdere Germiyanyalısı mevkiinde olmadığı görülmüştür.
Sonuç olarak 2021 ve 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da belirtildiği üzere, üst
kademe planlar, alt kademedeki planlara mekânsal nitelikte hedef koyan, yol gösteren, ilke
belirleyen, yönlendiren ve standart getiren planlar olması sebebiyle düzenli kentleşme için
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 217
Belediyenin görevi olan bu planların yapılması gerekmektedir.
BULGU 66: Büyükşehir Belediyesinin Sorumluluğunda Olmayan Parkların
Hizmetlerinin Büyükşehir Belediyesi Tarafından Yapılması
Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda olan bölge parkları haricindeki park
yerlerinin yapım ve hizmetlerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin
görev ve sorumlulukları” başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde,
“Büyükşehirin bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri,
hayvan barınakları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak,
yaptırmak, işletmek veya işlettirmek…” denilerek Büyükşehir Belediyesinin görev ve
sorumluluk alanının bölge parkları olduğu tespit edilmiştir. 5216 sayılı Kanun’un “Belediyeler
arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27’nci maddesinin ikinci fıkrasında,
“büyükşehir belediyelerinde meydan, bulvar, cadde, yol, sokak, park, spor ve kültürel tesislerin
büyükşehir belediyesi ile büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dağılımına
ilişkin esaslar büyükşehir belediye meclisi tarafından belirlenir.” ve dördüncü fıkrasında,
“Büyükşehir belediyesi, 7 nci maddede sayılan hizmetleri, malî ve teknik imkânları
çerçevesinde, nüfus ve hizmet alanlarını dikkate alarak, bu hizmetlerden yararlanacak
büyükşehir kapsamındaki diğer belediyeler arasında dengeli olarak yürütmek zorundadır. İlçe
belediyelerine ait görevlerden bir veya birkaçı, bedeli kendileri tarafından karşılanmak ve
istekte bulunmak kaydıyla, büyükşehir belediye meclisinin kararına dayanarak, ortaklaşa veya
bizzat büyükşehir belediyesi tarafından yapılabilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Bölge parkının ne anlama geldiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bölge
Parkı” ilk kez, 02.11.1985 tarih ve 18916 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik eki plan gösterimlerde yer almakta olup, söz
konusu yönetmelik 14.06.2014 tarih, 29030 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Mekansal
Planlar Yapım Yönetmeliği” ile yürürlükten kaldırılmıştır. Dayanağı 3194 sayılı İmar Kanunu
olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin “Parsel kullanım fonksiyonlarına göre yapılaşma
koşulları” başlıklı 19’uncu maddesinin birinci fıkrasında “Bu Yönetmelikte tanımlanan
kullanım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşağıdaki gibidir:” denildikten sonra (h)
bendinde “Sosyal mekânlar” içinde bölge parkı sayılmıştır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 218
İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Bölge
Parkı//Büyük Kentsel Yeşil Alan” gösteriminin yer aldığı mülga Manisa-Kütahya-İzmir
Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 24.07.2007 tarihinde onaylanmış,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 16.11.2015 tarihinde onaylanan
İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda da “Bölge
Parkı//Büyük Kentsel Yeşil Alan” gösterimi ve plan kararları yer almıştır. İzmir-Manisa
Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında,
“4.40. Bölge Parkı/Büyük Kentsel Yeşil Alanlar: Kentte yaşayanların spor, dinlenme,
gezinti ve eğlenme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kentsel aktif ve pasif yeşil alanlardır.
8.5. Bölge Parkı/Büyük Kentsel Yeşil Alanlar
8.5.1. Bu alanlarda bölgenin doğal nitelikleri göz önüne alınarak, kullanım türleri ve
yapılaşma koşulları alt ölçekli planlarda belirlenmek üzere, temalı parklar, spor alanları, fuar
ve rekreasyon alanları v.b. kullanımlar yer alabilir.
8.5.2. Bu alanlar için bütüncül özel proje çalışmalarının yapılması zorunludur.
8.5.3. Yerleşme alanları içindeki aktif kentsel yeşil alanların dağılımı, 3194 sayılı imar
kanunu ve ilgili yönetmeliklerindeki standartlar çerçevesinde belirlenecektir.”
şeklinde hükümler yer almaktadır.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 08.10.2012 tarihinde onaylanan 1/25000
ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı’nda “Bölge Parkı//Büyük Kentsel Yeşil
Alan” gösterimi ve plan kararları yer almaktadır. 1/25000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü
Çevre Düzeni Planında,
“4.10.1. Bölge Parkı/Büyük Kentsel Yeşil Alanı: Kentlerin içinde ya da çevresinde,
yaşayanların dinlenme, gezinti, spor ve eğlenme gereksinimlerini karşılamaya yönelik
düzenlenen aktif ya da pasif nitelikli geniş yeşil alanlardır.
7.10.1. Bölge Parkı / Büyük Kentsel Yeşil Alan: Halkın açık ve yeşil alan gereksinimleri
başta olmak üzere eğlence, dinlenme ve piknik gereksinimlerinin karşılanacağı, açık, kısmen
kapalı olarak düzenlenen günübirlik ihtiyaçları karşılayacak tesisler, oyun alanları, açık spor
ve su oyun alanları vb. ile yeşil bitki örtüsü bulunan alanlardır. Bu alanlarda alan bütününde
alt ölçekli imar planları yapılmadan uygulamaya geçilem
7.10.1.1. Bu alanlarda spor ve çocuk oyun alanı, sızdırmasız fosseptikli wc. veya seyyar
wc., açık otopark, büfe, kır gazinosu, çay bahçesi, serbest gezinti alanları, açık hava tiyatro ve
sineması, mini golf alanı, v.b açık alanları içeren kullanımlar yapılabilir. Buradaki birimlerin
yer ve büyüklükleri uygulama imar planı aşamasında belirlenir.
7.10.1.2. Bu alanlar alan bütününde projelendirilecek olup, bu alanlarda geliştirilen
projenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan kapalı yapılarda; Emsal:0.03’ü geçemez, yapı
yüksekliği alanın ve kullanım türünün gereklerine göre, ilgili mevzuat dikkate alınarak alt
ölçekli planlarda belirlenecektir.
7.10.1.3. Bu tür alanların deniz tarafına yapılacak tesislerin kıyı ile birleştirildiği
noktada kıyının doğal yapısını bozucu rıhtım, yol, duvar, tahkimat, dolgu v.b yapılamaz.
Kumsalın niteliğini değiştirici kaplama malzemesi kullanılamaz. Kıyı Kanunu’na uyulacaktır.”
şeklinde hükümler yer almaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin yaptığı/hizmetini gördüğü park sayısı 326’dır. Bunun içinde
16 adet bölge parkı, 19 adet rekreasyon alanı ve 9 adet sahil bandı bulunmaktadır. Rekreasyon
alanı ile sahil bandının nitelikleri ile hizmet alanı dikkate alındığında bölge parkı kapsamına
girdiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesinin hizmet etmesi gereken
toplamda 44 adet bölge parkı bulunduğu, diğer parkların Büyükşehir Belediyesi ile diğer
Belediyeler arasında dağılımına ilişkin esasları belirleyen Büyükşehir Belediye Meclisi kararı
bulunmadığı göz önüne alındığında, bölge parkı kapsamı dışında kalan parklarla ilgili olarak
Büyükşehir Belediyesinin görev ve sorumluluğunun bulunmadığı açıktır.
Kamu İdaresinin cevabında, Büyükşehir Belediyemizin sorumluluğunda olmayan
parkların bakım ve onarım hizmetlerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması ile ilgili
sorumlu daire başkanlığı tarafından yeşil alanların yapım, bakım ve onarımı ile ilgili hizmet
sınırlarının nicel olarak belirlenmesi adına “Kıyı ve Sahil Şeridi, Yol, Meydan ve Yeşil Alan
Yetki ve Görev Uygulama Yönetmeliği”nde yapılacak değişiklikler üzerine çalışılmaların
yapıldığı, bakım sorumluluğu dışında bulunan alanların ilçe belediyelerine devredilmesi ile
ilgili alan tespiti çalışmalarının devam ettiği belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediyesinin görev ve sorumluluğunda olmayan parkların yapım, bakım
ve onarım gibi hizmetlerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanmaması gerekir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 220
BULGU 67: Belediye Sınırları Dışında Kalan İlçe Belediyelerine Maddi Destek
Sağlanması
Büyükşehir belediyesi tarafından, belediye sınırları dışında kalan ilçe belediyelerine
maddi destek sağlandığı görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Diğer hükümler” başlıklı 28’inci
maddesinde, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu kanuna aykırı olmayan
hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanacağı, 5393
sayılı Belediye Kanunu’nun “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin (p)
bendinde de, Yurt içindeki ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının izniyle yurt
dışındaki belediyeler ve mahallî idare birlikleriyle karşılıklı iş birliği yapılmasına; kardeş kent
ilişkileri kurulmasına; ekonomik ve sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor
gibi alanlarda faaliyet ve projeler gerçekleştirilmesine; bu çerçevede arsa, bina ve benzeri
tesisleri yapma, yaptırma, kiralama veya tahsis etmeye karar vermenin Belediye meclisinin
görev ve yetkileri arasında olduğu ve “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci maddesinin
(a) bendinde, Belediyenin, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak
görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda; Mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait yapım, bakım, onarım ve taşıma işlerini bedelli veya bedelsiz üstlenebileceği
veya bu kuruluşlar ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebileceği ve bu amaçla gerekli kaynak
aktarımında bulunabileceği belirtilmiştir. 5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin görev ve
sorumlulukları” başlıklı 14’üncü maddesinin beşinci fıkrasında ise, Belediyenin görev,
sorumluluk ve yetki alanının belediye sınırlarını kapsadığı ifade edilmiş ve “Acil durum
planlaması” başlıklı 53’üncü maddesinin son fıkrasıyla da Belediyenin, belediye sınırları
dışında yangın ve doğal afetler meydana gelmesi durumunda, bu bölgelere gerekli yardım ve
destek sağlayabileceği belirtilerek sorumluluk ve yetki alanının belediye sınırlarını kapsadığı
hükmüne istisna getirilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, belediyenin diğer
kuruluşlarla ilişkileri, belli şartlara bağlanmış olup görev ve sorumluluk alanına giren konularla
sınırlandırılmıştır. Görev ve sorumluluk alanı ise istisna hükmü hariç, belediye sınırlarını
kapsamaktadır. Ayrıca Kanun’un 18’inci maddesinde düzenlenen Belediyelerin diğer
belediyelerle karşılıklı iş birlikleri, ekonomik ve sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla kültür,
sanat ve spor gibi alanlarda faaliyet ve projeler için arsa bina ve benzeri tesislere ilişkin işlemleri
kapsamalıdır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 221
Yapılan incelemede, İdare tarafından belediye sınırları dışında kalan detaylı bilgisi
aşağıdaki tabloda gösterilen Nurhak, Ardahan ve Fındıklı Belediyelerine ortak hizmet
protokolü kapsamında yol yapım ve tadilat işi için hakediş bedeli ödemesi yapıldığı
görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 75’inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendine değinilerek madde gerekçesinin “ Belediye hizmetlerinin etkili, verimli,
ekonomik, hızlı ve uyum içerisinde yürütülebilmesi için belediyelerin diğer mahallî idareler ve
merkezî idare kuruluşları ile ortak proje gerçekleştirebilmesi ve bu amaçla kaynak aktarımında
bulunma; bina, tesis, araç ve personel tahsis etme; süresi yirmi beş yılı geçmemek üzere
taşınmaz mal tahsis etme imkânı getirilmektedir.” şeklinde ifade edildiği, 5393 sayılı Kanun’un
75/a maddesine göre yapılacak ortak hizmet projelerinin Kanun gerekçesi de dikkate
alındığında diğer mahalli idarelerin 5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin görev ve sorumlukları”
başlıklı 14’üncü maddesinin uygulanabilirliği ve çağdaş mahallî idare vizyonuna uygun olarak
Belediyece meclis kararına istinaden yapıldığı ifade edilmiştir. Ancak 5393 sayılı Kanunun
75’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ortak hizmet projelerinin Belediyenin görev
ve sorumluluk alanlarına giren konulardan olacağı belirtilmiş, yine aynı Kanun’un
“Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14’üncü maddesinin beşinci fıkrasında da,
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanının belediye sınırlarını kapsadığı ifade edilmiştir.
Dolayısıyla Büyükşehir Belediyesinin yetki ve sorumluluk alanının büyükşehir sınırları olduğu
dikkate alındığında, sınırları dışında kalan belediyelere ortak hizmet protokolü kapsamında yol
yapım ve tadilat işi için hakediş bedeli ödemesi yapılmasının mevzuata uygun olmadığı
değerlendirilmektedir.
Büyükşehir Belediyesinin yetki ve sorumluluk alanının büyükşehir sınırları olduğu
dikkate alındığında, bu sınırların dışında yapılacak yardımların 5393 sayılı Kanun’un 18’inci
maddesinin (p) bendi ile 53’üncü maddesine uygun şekilde yapılması gerekmektedir.
BULGU 68: Belediye Meclis Kararı Olmadan ve Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığından İzin Alınmadan Yurtdışı Belediye ve Mahalli İdare Birlikleri
ile İş Birliği ve Organizasyon Yapılması
Belediye Meclis kararı olmadan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından
izin alınmadan yurtdışı belediye veya mahalli idarelerle iş birliği ve organizasyon yapıldığı
görülmüştür.
5216 sayılı Kanun’un “Diğer Hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde; “Belediye
Kanunu ve diğer ilgili kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri ilgisine göre
büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanır.” hükmü bulunmaktadır. 5216 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin yurt dışı ilişkileri ile
ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığından dolayı 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümlerine
bakılması gerekmektedir.5393 sayılı Kanun’un “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci
maddesinin birinci fıkra (p) bendinde; belediye meclisinin, yurt içindeki ve Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği Bakanlığının izniyle yurt dışındaki belediyeler ve mahallî idare
birlikleriyle karşılıklı iş birliği yapılmasına; kardeş kent ilişkileri kurulmasına; ekonomik ve
sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor gibi alanlarda faaliyet ve projeler
gerçekleştirilmesine karar verebileceği, “Yurt Dışı İlişkiler” başlıklı 74’üncü maddesinde de
belediyenin, belediye meclisinin kararına bağlı olarak görev alanıyla ilgili konularda faaliyet
gösteren uluslararası teşekkül ve organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabileceği,
belediyenin bu teşekkül, organizasyon ve yabancı mahallî idarelerle ortak faaliyet ve hizmet
projeleri gerçekleştirebileceği veya kardeş kent ilişkisi kurabileceği, birinci ve ikinci fıkra
gereğince yapılacak faaliyetlerin, dış politikaya ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak
yürütülmesinin ve önceden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının izninin
alınmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Belediye tarafından aşağıda örnek olarak gösterilen yurtdışı belediye ve mahalli idare
birlikleri ile iş birliği ve organizasyon yapıldığı halde, belediye meclis kararı ile Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının izninin olmadığı anlaşılmıştır. Tabloda yer
alanların haricinde belediye meclis kararı olmayan veya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığından izin alınmayan iş birliği ve organizasyonlar da bulunmaktadır
Kamu idaresi cevabında, Balkan Kentleri Ağı (B40) ve Avrupa Demokrasi Başkenti
Ağı işbirliğinin aidatı ile tüzüğü olmayan ve gönüllük esası ile çalışan bir kuruluş olduğu için
belediye meclis kararı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının izninin
gerekmediği belirtilse de, mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere ilgili mercilerden alınacak
karar ve izinler için herhangi bir istisnaya yer verilmemiş, yurtdışı belediye ve mahalli idare
birliği ile iş birliği yapılması durumunda belediye meclis kararı alınmasından sonra Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından da izin alınması gerekmektedir. 41.HülyaÖzdemir Nutku Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali kapsamında 2 adet uluslararası oyun yer
almış, bu gösterimler Türkiye’de bulunan prodüksiyon ekibi tarafından sağlanmış, tiyatro
ekibinin bağlı bulundukları belediye, mahalli idare ve kentler ile işbirliği yapılmamış, ortak bir
faaliyet ve hizmet projesi gerçekleştirilmediği belirtilse de, yapılan organizasyonun ortak
faaliyet projesi kapsamında olduğu değerlendirilmektedir. 2. Uluslararası Portre Karikatür
Şenliği kapsamında yurtdışından karikatür sanatçılarının ağırlandığı, ancak sanatçıların
ülkelerindeki belediye, mahalli idare ve kentler ile işbirliği yapılmadığı, ortak bir faaliyet ve
hizmet projesi gerçekleştirilmediği, doğrudan sanatçıların davet edildiği belirtilmiş olsa da, söz
konusu Şenlik ortak faaliyet ve organizasyon kapsamında değerlendirilmektedir. Kamu
idaresinin cevabında 2024 yılında düzenlenecek Uluslararası Portre Karikatür Şenliği
kapsamında, Meclis Kararı alındığı ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına
bildirildiği belirtilmiştir. Ayrıca tabloda belirttiğimiz işbirliği ve organizasyonlar haricinde de
belediye meclis kararı olmayan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının izni
olmayan işbirlikleri bulunmakta olup, tablo örnek olarak verilmiştir. Etkinliğin uluslararası
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 224
olması durumunda meclis kararı alınarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından
da izin alınacağı belirtilmiştir.
Belediyenin yurtdışı belediye ve mahalli idare birliği ile iş birliği yapması durumunda
belediye meclis kararına müteakip Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından izin
alınması gerekmektedir.
BULGU 69: Büyükşehir Belediyesi ve Bağlı kuruluşlarında Yöneticilik Sıfatına
Haiz Olmayan Personelin Şirket Yönetim Kurulunda Görev Alması
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin çoğunluğuna
sahip olduğu şirketlerin yönetim kurulunda yöneticilik sıfatına haiz olmayan personelin görev
aldığı görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 359’uncu maddesinde, anonim şirketin esas
sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş bir veya daha fazla kişiden oluşan bir
yönetim kurulu bulunacağı, Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin
pay sahibi olduğu şirketlerde, sayılan tüzel kişiler veya bunların gerçek kişi temsilcilerinin
yönetim kuruluna seçilebileceği, yönetim kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde
üyelerin tamamının aynı kamu tüzel kişisinin temsilcisi olmaması şartıyla kamu tüzel kişisini
temsilen birden fazla gerçek kişi yönetim kuruluna seçilebileceği, 407’nci maddesinde, pay
sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanacağı, murahhas üyelerle en az
bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmalarının şart olduğu,
408’inci maddesinde, genel kurulun, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan
hâllerde karar alacağı, 425’inci maddesinde, pay sahibinin, paylarından doğan haklarını
kullanmak için genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi
de temsilcisi olarak genel kurula yollayabileceği belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde
bulunma yasağı” başlıklı 28’inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, “Memurlar
Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette
bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil
veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli
oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç)” ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı maddesinin ikinci
cümlesinde, “Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler.” hükmü yer
almaktadır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü
tarafından 24.04.2019 tarih ve 00043742444 sayılı yazısı ilgili tutularak Ticaret Bakanlığı İç
Ticaret Genel Müdürlüğüne yazılan 14.05.2019 tarih ve 14399437-622.02-E.103700 sayı ve
“Belediye şirketleri” konulu yazıda, Belediyenin sahip olduğu veya ortağı bulunduğu şirketlerin
genel kurulunda belediyeyi temsil edecek kişilerin Belediye meclisinin kararıyla
belirleneceğinin mütalaa edildiği belirtilmiştir. Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2019
tarih ve 97509404.301.05.882 sayılı kararıyla, İzmir Büyükşehir Belediyesinin hissedarı olduğu
tüm şirketlerin Genel Kurullarında İzmir Büyükşehir Belediyesini temsil etmeye yetkili olmak
üzere avukat…görevlendirilmesine karar verilmiştir.
22.02.2007 tarih ve 26442 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına
Dair Yönetmelik’in “Belediye ve bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri kadro unvanları”
başlıklı 7’nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde “(I) Sayılı Liste: Diğer Daire Başkanları
(Büyükşehir Belediyeleri) Kadro Unvanları” olarak tespit edilmiştir. Aynı Yönetmelik’in
“Kadroların tespiti” başlıklı 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Yönetmeliğe ekli
cetvellerde alt gruplar için unvan ve sayı itibarıyla tespit edilenler dışında kadro kullanılamaz.”
ikinci fıkrasında, “Bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2 Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile
Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro Standartları Cetvellerinde belirtilen birim müdürlüğü ve
üstü yönetici kadro unvanları ile Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3 Belediye ve Bağlı
Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Kadro Unvanları Listelerinden (I), (II) ve (III) sayılı
listelerde belirtilen unvanlar kullanılarak idarî birimler oluşturulur. İdarî birimler ile bu
birimlere ait kadro unvanları arasında yetki ve görev mükerrerliğine yer verilemez ve bu kadro
unvanlarından aynı mahiyetteki hizmet ve görevleri ifa edebilecek birden fazla yönetici kadro
unvanı ihdas edilemez. Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadro unvanları hizmet gereklerine
uygun olarak belirlenir ve fiilen icra edilmeyen hizmetlere ilişkin kadro unvanları kullanılamaz.
Ek-3 Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Kadro Unvanları Listelerinden
(I) ve (II) sayılı listelerde yer alan 2975 unvan kodlu “Daire Başkanı” kadrosunun ihdas
edilmesi durumunda; ihdas edilen her kadro için ayrı ayrı olmak üzere; görev ve yetki alanı bu
maddede belirtilen hükümlere uygun olarak atamaya yetkili amir tarafından belirlenir.”
hükümleri yer almaktadır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 226
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 63’üncü maddesinde, “Belediye bütçesiyle ödenek
tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.” denilerek
harcama yetkilisinin tanımı yapılmış, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun
“Harcama yetkisi ve yetkilisi” başlıklı 31’inci maddesinde de, “Bütçeyle ödenek tahsis edilen
her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.” hükmü yer almaktadır. 5018
sayılı Kanun’a istinaden çıkarılmış olan (1) seri numaralı Harcama Yetkilileri Hakkında Genel
Tebliğ’inde harcama yetkililerinin belirlenmesi konusunda, “5018 sayılı Kanunun 5436 sayılı
Kanunla değişik 31 inci maddesinin birinci fıkrasında bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir
harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisi olarak belirlenmiştir. Bu hüküm uyarınca
bütçe sınıflandırması harcama yetkilisini belirleyen temel unsur olmaktadır.” denilerek
harcama yetkisinin kim tarafından kullanılacağı açıkça belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre Belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel
şube müdürü ve üstü kadrolarda bulunan personeldir.
5216 sayılı Kanun’un “Danışmanlar” başlıklı 20’nci maddesinde, “Nüfusu ikimilyonu
aşan büyükşehir belediyelerinde on, diğer büyükşehir belediyelerinde beşi geçmemek üzere
başkan danışmanı görevlendirilebilir. Danışman olarak görevlendirileceklerin en az dört yıllık
yüksek öğrenim kurumlarından mezun olması şarttır. Danışman olarak görevlendirilme,
memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi statüsünde çalışma dâhil, ilgililer açısından herhangi
bir hak teşkil etmez. Danışmanların görev süreleri sözleşme süresi ile sınırlıdır. Ancak bu süre
belediye başkanının görev süresini aşamaz.
Danışmanlara, her türlü ödemeler dâhil, büyükşehir belediyesi genel sekreterine
ödenen brüt aylık miktarının % 75’ini aşmamak üzere belediye meclisinin belirlediği miktarda
brüt ücret ödenir.” yer alan hükme göre danışmanlar yöneticilik sıfatına haiz değildir.
2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun’un Ek 5’inci maddesinde, Bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de
uygulanacağı, “Yönetim Kurulu” başlıklı 7’nci maddesinde de, Yönetim Kurulunun bir
başkanla beş üyeden oluşacağı, Genel Müdür ile genel müdür yardımcılarından hizmette en eski
olanının Yönetim Kurulunun tabii üyesi olduğu, diğer üç üyenin ise Büyükşehir Belediye
Başkanının teklifi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanının onayı ile atanacağı,
atanan üyelerin hizmet süresinin 3 yıl olduğu, süresi dolanların yeniden atanabileceği, üyelerin
Devlet memurlarına ilişkin mevzuatta yer alan istisnalar dışında, özel ya da kamu sektöründe
başka bir görev alamayacakları belirtilmiştir. Atama suretiyle yönetim kurulu üyesi olanların
yöneticilik sıfatına haiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Tartışılması gereken konu belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz
olmayan personelin şirketlerin yönetim kurullarında görev alıp alamayacaklarıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu ile ilgili yer alan düzenlemeler
tüm şirketler için genel nitelikteki düzenlemelerdir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
“Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28’inci maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan düzenlemede tüm memurlar için geçerli genel
düzenlemedir.
6102 ve 657 sayılı Kanun’daki genel düzenlemelere nazaran 5216 sayılı Kanun’un
26’ncı maddesindeki düzenleme ise Büyükşehir Belediyesi kadrolarının şirketlerde görev
almasına ilişkin özel düzenlemedir. 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin ikinci cümlesinde
yer alan, “Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel
bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler.” şeklindeki ifadeden sadece
yöneticilik sıfatını haiz personelin görev alabileceği anlaşılmaktadır. Bu cümle belediye ve
bağlı kuruluşlarında memurların yanı sıra yöneticilik sıfatını haiz personelin de bu şirketlerin
yönetim ve denetim kurullarında görev alabileceği şeklinde yorumlanamaz. Yani “alabilirler”
kelimesi sadece bu kişilerin görev alabileceği, bu niteliğe sahip olmayanların görev
alamayacağı şeklinde anlaşılmalıdır. Aksi bir yorumda, böyle bir düzenleme yapmaya gerek
bulunmamaktadır.
Kamu idaresi tarafından yönetim kurulu üyelerinin atanmalarının 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanunu’nun 359’uncu maddesinin üçüncü fıkra hükmüne uygun olarak
gerçekleştirildiği, fıkra hükmüne göre yönetim kurulu üyeliklerine atamalarda aranan tek
özelliğin ilgili kişinin tam ehliyetli olması gerektiği, Yasanın 363’üncü maddesinin ikinci
fıkrasında da, yönetim kurulu üyesinin, üyeliği devam ettiği sürece iflasına karar verilmemiş
olması, ehliyetinin kısıtlanmamış olması, üyelik için gereken kanuni şartları yahut esas
sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olması gibi hususların tahdidi olarak sayıldığı,
böylece yönetim kurulu üyelerinin niteliklerinin yasal sınırlarının da dolaylı olarak ortaya
konulduğu ve 6102 sayılı Kanun’un 359 ve 363’üncü maddelerine uygun hareket edildiği ifade
edilmiştir. Kamu idaresi tarafından genel olarak 6102 sayılı Kanun’a göre yönetim kurulu
üyelerinin nitelikleri ile değerlendirme yapılmış olmasına karşın, şirketlerin yönetim kurulunda
yöneticilik sıfatına haiz olmayan personelin görev almasıyla ilgili özel değerlendirme
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 228
yapılmamıştır. Yukarıda belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz olmayan
personelin şirketlerin yönetim kurullarında görev alıp alamayacakları irdelenmiş, 6102 ve 657
sayılı Kanun’daki genel düzenlemelere nazaran 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesindeki
düzenlemeye göre yöneticilik sıfatını haiz personelin görev alabileceği sonucuna varılmıştır.
Belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatına haiz olmayan danışman, mühendis,
doktor, uzman ve atama suretiyle gelen İZSU yönetim kurulu üyesi gibi belediye ve bağlı
kuruluşlarında yöneticilik sıfatına haiz olmayan personelinin şirketlerin yönetim kurulunda
görev alması yukarıda belirtilen düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel niteliği
olmayan kişilerin şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev almaması gerekir.
BULGU 70: İktisadi Teşebbüslerin Sürekli Zarar Etmesini Önleyici Tedbirlerin
Alınmaması
Büyükşehir Belediyesi iktisadi teşebbüslerinin sürekli zarar etmesi sebebiyle her yıl
sermaye artırımına gidildiği ve 2017-2023 yılları arasında Belediyenin zarar eden şirketleri için
yapmış olduğu sermaye artırım tutarının 6.315.995.372,66 TL olduğu görülmüştür.
Büyükşehir Belediyesinin ulaşım, alt yapı, kültürel faaliyetler gibi yerel idarelerin
yapması gereken sosyal maliyet açısından katlanılması zorunlu sosyal hizmetlerle iştigal eden
şirketleri olduğu gibi fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi ticari faaliyeti esas alan, kar
edilmesi muhtemel faaliyetlerle iştigal edilen iktisadi teşebbüsleri de mevcuttur.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26’ncı maddesinde; “Büyükşehir
belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal
tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı
kuruluşlarının %50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden
fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini
devredebilir…” denilmek suretiyle büyükşehir belediyelerinin iktisadi teşebbüslerine Devlet
İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belirtilen yerlerin işletmesinin devredebileceği
hüküm altına alınmıştır. Ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından belirtilen madde
hükmüne istinaden, bu yerlerin kendi şirketlerince işlettirilmesi ile Belediye ihalelerinin bu
şirketlerce yüklenilmesi gibi usullerle belirli alanlarda şirketlere kaynak aktarımı yapılmasına
rağmen, bu şirketlerin sürekli zarar ettiği bu zararların ise ulaşım, alt yapı, kültürel faaliyetler
de olduğu gibi hafriyat, fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi kar edilmesi olağan şirket
faaliyetlerinde de olduğu görülmüştür. Ayrıca herhangi bir faaliyette bulunmamasına rağmen
iki şirkette de sabit giderlerin karşılanması amacıyla sermaye artırımında bulunularak şirket
zararının karşılandığı da tespit edilmiştir. Yine bazı şirketlerin personel maliyetini bile
karşılayamaması şirket yönetimlerinde zafiyetlerin yaşandığını göstermektedir.
Belediyeler mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan idari mali
özerkliğe sahip belirli görev ve sorumluluklar yüklenmiş kamu tüzel kişilikleridir. Bu görev ve
sorumluluklar 5393 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinde belirtilmiş olup, ilgili maddede
ekonominin ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerinin belediyelerin görev ve sorumluluklarından
olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, Belediye faaliyetleri içerisinde yer alan; fuar, büfe, otopark,
restoran işletmeciliği gibi kamu hizmetlerinden vatandaşların piyasa şartlarına göre daha
ekonomik faydalanabilmesi için belediyenin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu
şirketlerinin Belediye politikası gereği maliyetlerin altında hizmet verebildiği, oluşan zararın
Belediye tarafından sermaye artışı olarak finanse edildiği, ülkede yaşanan ekonomik sorunların
Belediyenin özellikle ulaşım, alt yapı ve çevre ile ilgili faaliyet alanında hizmet veren
şirketlerinin hizmet sunumuna ilişkin maliyetlerinin katlanarak artmasına neden olduğu ve ilave
yük getirdiği, il sınırlarındaki sorumluluk sahasında daha iyi hizmet verebilmesi amacıyla
Belediyenin mali yapısını kontrol altında tutarak kamu hizmeti sunmak amacıyla hissedarı
olduğu şirketlerini sermaye artırımları ile finanse etmeye devam ettiği, bu uygulamanın sadece
İzmir Büyükşehir Belediyesi özelinde olmayıp, Merkezi Yönetim kapsamındaki Kamu İktisadi
Teşebbüslerinde ve tüm belediyelerde de söz konusu olduğu belirtilmiştir. Şirketlerin sürekli
zarar etmelerine ilişkin değerlendirme yapılmaması ve bu durumun ortadan kaldırılmasına
yönelik çalışma yapılmaması anlaşılır bir durum değildir. Kaldı ki şirketlerin sürekli zarar
etmesi sonucu sermaye artışlarıyla bu açığın kapatılması riskleri barındırmaktadır.
2020, 2021 ve 2022 yılı Denetim Raporunda yer verilen bu konuyla ilgili olarak
uygulamaya 2023 yılında da devam edilmiştir. Kamu otoritesinde yetki kullanan kamu
görevlilerince raporun gereğinin yerine getirilmediği ve uygulanmamış olduğu sonucuna
varılmıştır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 230
Önceki yıl Sayıştay Denetim Raporlarında da belirtildiği üzere, belediyelerin ekonomi
ve ticari alanda rol almasının en kolay yöntemi olarak seçilen iktisadi teşebbüslerin belediyenin
sosyal maliyet olarak yüklenmesi zorunlu alanlarda zarar etmesi makul karşılanması
gerekirken; Fuar, park, restoran, tesis işletmeciliği gibi kar edilmesi olağan belediye
faaliyetlerinde ise kar elde edilmesi ve elde edilen bu kar sonucu Belediye bütçesine katkıda
bulunulması gerekmektedir.
Büyükşehir Belediyesi iktisadi teşebbüslerinin zarar etmesi sebebiyle sürekli olarak
sermaye artırımına gidilmesi ve 2017-2023 yılları arasında Belediyenin zarar eden şirketleri
için yapmış olduğu sermaye artırım tutarının artan bir şekilde 6.315.995.372,66 TL’ye ulaşması
nedeniyle, Belediyenin hizmetlerini sürdürebilmesi için sahip olduğu mali kaynaklarını verimli
bir şekilde kullanmasının zorunlu olduğu ve mali disipline uyulmadığı takdirde Belediyenin
sürdürülebilirlik durumu olmayacağı dikkate alınarak bu duruma meydan vermemek amacıyla
gerekli önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.
BULGU 71: Tam Zamanlı Sözleşmeli Personelin Şirket Yönetim Kurulu Üyesi
Olarak Görev Yapması
Büyükşehir Belediyesinde tam zamanlı sözleşmeli tabip olarak çalışan personelin
Büyükşehir Belediyesinin şirketinde murahhas yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı ve
bunun düzenlemelere aykırı olduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 359’uncu maddesinde, anonim şirketin esas
sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş bir veya daha fazla kişiden oluşan bir
yönetim kurulu bulunacağı, Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin
pay sahibi olduğu şirketlerde, sayılan tüzel kişiler veya bunların gerçek kişi temsilcilerinin
yönetim kuruluna seçilebileceği, yönetim kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde
üyelerin tamamının aynı kamu tüzel kişisinin temsilcisi olmaması şartıyla kamu tüzel kişisini
temsilen birden fazla gerçek kişi yönetim kuruluna seçilebileceği, 407’nci maddesinde, pay
sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanacağı, murahhas üyelerle en az
bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmalarının şart olduğu,
408’inci maddesinde, genel kurulun, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan
hâllerde karar alacağı, çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez görevler ve
yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurulun yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri
ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi
ve görevden alınmaları konusundaki görev ve yetkilerinin devredilemez olduğu, 425’inci
maddesinde, pay sahibinin, paylarından doğan haklarını kullanmak için genel kurula kendisi
katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilcisi olarak genel kurula
yollayabileceği, 370’nci maddesinde, esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu
tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisinin çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna ait
olduğu, yönetim kurulunun temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür
olarak üçüncü kişilere devredebileceği ve en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisine
haiz olmasının şart olduğu belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde
bulunma yasağı” başlıklı 28’inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, “Memurlar
Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette
bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil
veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli
oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç)” ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı maddesinin ikinci
cümlesinde, “Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz
personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler.” hükmü yer
almaktadır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü
tarafından 24.04.2019 tarih ve 00043742444 sayılı yazısı ilgili tutularak Ticaret Bakanlığı İç
Ticaret Genel Müdürlüğü’ne yazılan 14.05.2019 tarih ve 14399437-622.02-E.103700 sayı ve
“Belediye şirketleri” konulu yazıda, Belediyenin sahip olduğu veya ortağı bulunduğu şirketlerin
genel kurulunda belediyeyi temsil edecek kişilerin Belediye meclisinin kararıyla
belirleneceğinin mütalaa edildiği belirtilmiştir. Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2019
tarih ve 97509404.301.05.882 sayılı kararıyla, İzmir Büyükşehir Belediyesinin hissedarı olduğu
tüm şirketlerin Genel Kurullarında İzmir Büyükşehir Belediyesini temsil etmeye yetkili olmak
üzere avukat…görevlendirilmesine karar verilmiştir.
Şirket esas sözleşmesinde açık bir hüküm bulunması şartıyla, şirketi temsil ve idare
yetkisinin tamamı veya bir kısmının yönetim kurulu üyelerinden birisine “murahhas üye”
sıfatıyla ya da şirkette pay sahibi olmayan bir müdüre (murahhas müdür) bırakılabilecektir.
5393 sayılı Kanunu’nun “Norm kadro ve personel istihdamı” başlıklı 49’uncu
maddesinin üçüncü fıkrasında, Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak
çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 232
geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı,
çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve
tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabileceği, beşinci fıkrasında,
üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri uyarınca çalıştırılacak personele her ne ad altında olursa
olsun sözleşme ücreti dışında herhangi bir ödeme yapılmayacağı ve ücret mahiyetinde aynî ya
da nakdî menfaat temin edilmeyeceği, bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen
hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü
maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı,
22.02.2007 gün ve 26442 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Belediye ve
Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair
Yönetmelik’in “Sözleşmeli personel” başlıklı 21’inci maddesinde de, Belediye ve bağlı
kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak 5393 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin üçüncü
fıkrasında sayılan unvanlardaki personelin yıllık sözleşme ile çalıştırılabileceği, bu personel
hakkında, 5393 sayılı Kanun’da düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler
hakkındaki hükümlerin uygulanacağı ve 06.06.1978 tarih ve 7/15754 tarihli Bakanlar Kurulu
kararı eki Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 8’inci maddesinde de,
“Sözleşme ile çalıştırılan personelin dışarıda kazanç getirici başka bir iş yapamayacağı (Dava
vekili, haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatlerinde çalıştırılacak avukat, hekim ve
uzman hekim, ilçe ve bucak belediyelerinde çalıştırılacak teknik personel ve 657 sayılı
Kanun’un Ek geçici 12 ve 13 üncü maddelerinde sayılan personel ile yurtdışındaki
Enformasyon Merkezlerinde görevlendirilecek editörler hariç)” hükmü yer almaktadır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 02.01.2020 tarih ve 2020/2 sayılı
“Sözleşmeli Personel İstihdamı” konulu Genelgesinde, Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile
bunların üyesi olduğu mahalli idare birlikleri tarafından 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun
49’uncu maddesi çerçevesinde sözleşmeli personel olarak istihdam edilecek kişiler hakkında
kurumlar ile ilgililer arasında imzalanacak tam zamanlı olarak istihdam edilecek kişilerin
sözleşmelerinde (Ek: l-a) sayılı Tip Sözleşme örneğinin kullanılması ve maddeler halinde
açıklanan hususlara titizlikle uyulması gerektiği ifade edilmiş ve Genelge eki “EK: l-a sayılı
Tip Sözleşme Örneğinin” 12’nci maddesinde, “Sözleşmeli personel kazanç getirici başka
herhangi bir iş yapamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı’nın 31.12.2021 2021/26 sayılı “Sözleşmeli Personel İstihdamı” konulu Genelgesiyle
02.01.2020 tarih ve 2020/2 sayılı Genelgesinin yürürlükten kaldırıldığı ve bu Genelgenin
01.01.2022 tarihinde yürürlüğe gireceği, Genelgede Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile bunların
üyesi olduğu mahalli idare birlikleri tarafından 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49’uncu
maddesi çerçevesinde sözleşmeli personel olarak istihdam edilecek kişiler hakkında kurumlar
ile ilgililer arasında imzalanacak tam zamanlı olarak istihdam edilecek kişilerin
sözleşmelerinde (Ek: l-a) sayılı Tip Sözleşme örneğinin kullanılması ve maddeler halinde
açıklanan hususlara titizlikle uyulması gerektiği ifade edilmiş ve Genelge eki “EK: l-a sayılı
Tip Sözleşme Örneğinin” 11’nci maddesinde de, “Sözleşmeli personel kazanç getirici başka
herhangi bir iş yapamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
…sözleşmeli sicil numaralı kişi ile ilk olarak 04.06.2021-31.12.2021 tarihleri arasını
kapsayan tam zamanlı olarak çalıştırılacak sözleşmeli personele ilişkin hizmet sözleşmesi
imzalanmış, devamın da 01.01.2022-31.12.2022 ve 01.01.2023-31.12.2023 tarihleri arasını
kapsayan tam zamanlı olarak çalıştırılacak sözleşmeli personele ilişkin hizmet sözleşmesi
imzalanmıştır. İmzalanan her sözleşmelerde sözleşmeli personelin kazanç getirici başka
herhangi bir iş yapamayacağı yer almıştır.
2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer almamakla birlikte … sözleşmeli sicil
numaralı kişi ile ilk olarak 15.11.2022-31.12.2022 tarihleri arasını kapsayan tam zamanlı olarak
çalıştırılacak sözleşmeli personele ilişkin hizmet sözleşmesi imzalanmış, devamın da
01.01.2023-31.12.2023 tarihleri arasını kapsayan tam zamanlı olarak çalıştırılacak sözleşmeli
personele ilişkin hizmet sözleşmesi imzalanmıştır. İmzalanan her sözleşmelerde sözleşmeli
personelin kazanç getirici başka herhangi bir iş yapamayacağı yer almıştır.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin hissedarı olduğu tüm şirketlerin Genel Kurullarında
İzmir Büyükşehir Belediyesini temsil etmeye yetkili olmak üzere görevlendirilen personel,
yukarıda belirtilen düzenlemelere aykırı olarak sözleşmeli personelin murahhas yönetim kurulu
üyesi olarak seçilmesini sağlamıştır. Böylece sözleşmeli personel 5393 sayılı Kanun’un
49’uncu maddesi ile sözleşmesine aykırı davranmıştır. …sicil numaralı kişi 2021 yılı Haziran
ayından itibaren İZDENİZ A.Ş.’de murahhas yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış ve her
ay huzur hakkı ücreti ile murahhas üye ücreti almıştır. … sicil numaralı kişi 2022 yılı Aralık
ayından itibaren İZDENİZ A.Ş.’de murahhas yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış ve her
ay huzur hakkı ücreti ile murahhas üye ücreti almıştır.
Kamu idaresi cevabında, yönetim kurulu üyelerinin atanmalarının 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanunu’nun 359’uncu maddesinin üçüncü fıkra hükmüne uygun olarak
gerçekleştirildiği, fıkra hükmüne göre yönetim kurulu üyeliklerine atamalarda aranan tek
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 234
özellilliğin ilgili kişinin tam ehliyetli olması gerektiği, Yasanın 363’üncü maddesinin ikinci
fıkrasında da, yönetim kurulu üyesinin, üyeliği devam ettiği sürece iflasına karar verilmemiş
olması, ehliyetinin kısıtlanmamış olması, üyelik için gereken kanuni şartları yahut esas
sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olması gibi hususların tahdidi olarak sayıldığı,
böylece yönetim kurulu üyelerinin niteliklerinin yasal sınırlarının da dolaylı olarak ortaya
konulduğu ve 6102 sayılı Kanun’un 359 ve 363’üncümaddelerine uygun hareket edildiği ifade
edilmiştir. Kamu idaresi cevabında genel olarak 6102 sayılı Kanun’a göre yönetim kurulu üyesi
olabileceklerle ilgili genel bilgi verilmesine karşın, sözleşmeli personel özelinde değerlendirme
yapılmamıştır. Büyükşehir Belediyesinde tam zamanlı sözleşmeli tabip olarak çalışan kişilerin
şirket yönetim kurulu üyesi olarak görev alması 6102, 657 ve 5393 sayılı Kanunlar ile imzalan
sözleşme bağlamında değerlendirildiğinde şirket yönetim kurulu olmasının mümkün olmadığı
sonucuna varılmıştır.
Söz konusu personeller ile yönetim kuruluna seçiminde görevli olan kişinin
sorumluluğu bulunmaktadır.
26.01.2023 tarih ve 32085 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7433 sayılı Devlet
Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 3’üncü maddesiyle 657 sayılı Kanun’a Geçici 48’inci madde
olarak eklenen maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre 15.03.2023 itibariyle söz konusu
kişiler devlet memurluğuna geçirilmiştir. 2023 yılı boyunca söz konusu şirketteki yönetim
kurulu üyelikleri devam etmiştir. Kişilerin 15.03.2023 tarihi itibariyle devlet memuru olması,
bu tarihten önceki yıllarda sözleşmeli personel olarak çalışırken şirket yönetim kurulu üyesi
olamayacağı gerçeğini değiştirmemektedir.
Kamu görevlilerinin 2022 yılına ilişkin Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Sözleşmeli personelin şirketin yönetim kurulunda görev alamayacağı dikkate
alındığında, sözleşmeye aykırı oluşan bu durumla ilgili gerekli idari ve adli sürecin işletilmesi
gerekir.
BULGU 72: Aynı Nitelikte Hizmetlerin Birden Fazla Büyükşehir Belediyesi Bağlı
Kuruluşu ile Şirketince Verilmesi
Büyükşehir belediyesi bağlı kuruluşları ile şirketlerinin aynı/benzer faaliyet alanların
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun “Büyükşehir belediye başkanının görev
ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, Bu Kanunla büyükşehir
belediyesine verilen görev ve hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi için
gerekli önlemleri almak ve (e) bendinde, Büyükşehir belediyesinin ve bağlı kuruluşları ile
işletmelerinin etkin ve verimli yönetilmesini sağlamak Büyükşehir Belediye Başkanına görev
olarak verilmiş, “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı maddesinde de, Büyükşehir belediyesinin
kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye
şirketleri kurabileceği belirtilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun “Hesap verme sorumluluğu”
başlıklı 8’inci maddesinde, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli
ve yetkili olanların, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde
edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye
kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu ve yetkili kılınmış mercilere
hesap vermek zorunda olduğu, “Üst yöneticiler” başlıklı 11’inci maddesinde, belediyelerde
belediye başkanının üst yönetici olduğu, üst yöneticilerin sorumlulukları altındaki kaynakların
etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye
kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi,
izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden
meclislerine karşı sorumlu olduğu ifade edilmiştir.
Büyükşehir belediyesi bağlı kuruluşları ile şirketlerinin faaliyet alanlarının
incelenmesinde aynı ya da benzer faaliyet alanlarında hizmet gösterdiği anlaşılmıştır. Bu
kapsamda Belediye şirketleri tarafından aynı/benzer faaliyet alanlarına ilişkin tabloya aşağıda
yer verilmiştir.
plan çerçevesinde gerçek ihtiyaca göre etkili, ekonomik, verimli gerçekleştirilmesi esas olup,
üst yöneticiler her türlü kamu kaynağını kullanırken bu ilkeleri gözetmelidir. Tablonun
incelenmesinden görüleceği üzere, Büyükşehir belediyesi bağlı kuruluşları ile şirketleri
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 236
aynı/benzer faaliyet alanlarında hizmet vererek kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde
kullanılmaması sonucuna neden olunmuştur.
Kamu İdaresi cevabında, Büyükşehir Belediyesinin 5216 sayılı Kanun’un 26’ncı
maddesi uyarınca hizmetlerini yürütmek için şirket kurabileceği, vatandaşlara daha kolay ve
hızlı kamu hizmeti sunabilmenni amaçlandığı, bu işlevi her şirketi ihtisaslaştırmak şeklinde
yapabileceği gibi, ekstra bir yük getirmediği sürece bir şirketin faaliyet alanı içinde birden fazla
hizmeti verebilme olanağı da bulunduğu, 6102 sayılı Kanun’un akit serbestisi hükümleri
çerçevesinde faaliyet alanlarını genişletmenin yasal sınırının bulunmadığı, bu nedenle yapılan
iş ve işlemlerin 6102 sayılı Kanun’a uygun olduğu belirtilmiştir. Belediye şirketlerinin kamu
kaynağı kullandığı ve zararlarının Belediye bütçesinden sermaye artışı yoluyla karşılandığı
dikkate alındığında, Büyükşehir belediyesi bağlı kuruluşları ile şirketlerinin aynı/benzer
faaliyet alanlarında hizmet vermemesi kaynakların kullanımı açısından önemlidir.
Büyükşehir belediyesi bağlı kuruluşları ile şirketlerinin aynı/benzer faaliyet alanlarında
hizmet vermesinin kamu kaynağının kullanımının belli bir plan çerçevesinde gerçek ihtiyaca
göre etkili, ekonomik ve verimli gerçekleştirilmesi ilkeleri açısından rasyonel olmadığı
değerlendirilmiştir.
BULGU 73: Büyükşehir Belediyesinin Doğrudan veya Dolaylı Olarak Çoğunluk
Hissesine Sahip Olduğu Şirketlerin Yönetim Kurulu Kararları ile Başka Şirketler
Kurması
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip
olduğu şirketlerin yönetim kurulu kararları ile başka şirketler kurulduğu görülmüştür.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunu’nun “Mahalli İdarelerde
Özelleştirme Uygulamaları” başlıklı 26’ncı maddesinde, Belediyeler ve diğer mahalli idareler
ile bunların kurdukları birlikler tarafından ticari amaçla faaliyette bulunmak üzere ticari
kuruluşlar kurulması, mevcut veya kurulacak şirketlere sermaye katılımında bulunmasının
Cumhurbaşkanının iznine tabi olduğu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun “Şirket
kurulması” başlıklı 26’ncı maddesinde, Büyükşehir belediyesinin kendisine verilen görev ve
hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabileceği, aynı
Kanun’un “Diğer hükümler” başlıklı 28’inci maddesinde, Belediye Kanunu ve diğer ilgili
Kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin ilgisine göre büyükşehir ve ilçe
belediyeleri hakkında da uygulanacağı, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye meclisi”
başlıklı 17’nci maddesinde, Belediye meclisinin belediyenin karar organı olduğu belirtilmiş,
“Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde, Bütçe
içi işletme ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu
ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar
vermek ile (j) bendinde, Belediye adına imtiyaz verilmesine ve belediye yatırımlarının yap-işlet
veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına; belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin
özelleştirilmesine karar vermenin meclisin görev ve yetkisinde olduğu, “Belediye giderleri”
başlıklı 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, Belediyenin kuruluşuna katıldığı
şirket, kuruluş ve katıldığı birliklerle ilgili ortaklık payı ve üyelik aidatı giderlerinin giderler
arasında sayıldığı ve “Borçlanma” başlıklı 68’inci maddesinde, Belediye ve bağlı kuruluşları
ile bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketlerin
borçlanmalarında meclis kararının olması gerektiği belirtilmiştir.
Belediyenin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip olduğu şirketlerin
sadece yönetim kurulu kararıyla başka bir şirket kurması konusunun irdelenmesi
gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen hükümlere göre 5393 sayılı Kanun’un 17’nci maddesine göre
Belediyenin karar organının meclis olduğu, Belediye ve bağlı kuruluşlarının şirket kurması için
belediye meclisinin olumlu kararını müteakip Cumhurbaşkanından izin almaları gerektiği,
belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar verme yetkisinin belediye
meclisinde olduğu, bu şirketler tarafından borçlanma yapılabilmesi için belediye meclis
kararının gerektiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu
ortaklıklardan ayrılmaya ve sermaye artışına karar verme yetkisinin belediye meclisinde olduğu
anlaşılmaktadır. 5393 sayılı Kanun’un 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine göre,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tâbi şirketler kurulmasına karar verme yetkisi Büyükşehir
Belediye Meclisinin görev ve yetkileri arasında olduğuna göre, Büyükşehir Belediyesinin
çoğunluk hissesine sahip olduğu şirketlerin başka bir şirket kurmasında da Meclis kararı
olmalıdır. Nitekim bu şirketlerin de zarar etmesi durumunda, bu zararın hissesi oranında ana
şirkete dolayısıyla Büyükşehir Belediyesine intikal edeceğine şüphe bulunmamaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip
olduğu şirketler tarafından başka bir şirket kurulması bir anlamda Büyükşehir Belediyesinin
dolaylı olarak bu şirketi kurduğu anlamına gelmektedir.
Kamu İdaresi cevabında, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un
“Mahalli İdarelerde Özelleştirme Uygulamaları” başlıklı 26’ncı maddesinde, merkezi idarenin
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 238
şirket kurması ve kurulmuş ya da kurulacak olan şirketlere sermaye katılımında bulunması
hallerinde izin alınmasının belirtildiği, serbest piyasa şartlarında ve Türk Ticaret Kanunu’na
göre faaliyet gösterecek olan bu şirketlerin sermayeye iştirak etmek, ortak olmak veya bedelsiz
şirket edinmek gibi hallerde izin almaları gibi bir gerekliliğin anılan yasa maddesinde yer
almadığı, bu konu ile ilgili olarak Danıştay Sekizinci Dairesinin E: 2008/4976, K: 2010/1108
sayılı kararının bulunduğu belirtilmiştir.
İçişleri Bakanlığı tarafından “İl Özel İdareleri, Büyükşehir Belediyeleri, Diğer
Belediyeler ile Bunların Kurdukları Birlikler Tarafından veya Bu Kuruluşların Sermayesine
Ortak Olduğu Şirketlerin Sermaye Şirketi ile Kurulacak veya Ortak Olunacak Şirketlerle İlgili
Usul ve Esaslar”a ilişkin 07.02.2007 gün 2007/18 sayılı Genelge çıkarılmıştır. İçişleri Bakanlığı
tarafından yayımlanan 21.04.2008 gün ve 2008/31 sayılı Genelge ile 2007/18 sayılı Genelge
yürürlükten kaldırılmıştır. 2008/31 sayılı Genelgeyle ilgili Danıştay Sekizinci Dairesinin E:
2008/4976 K: 2010/1108 sayılı kararında, 4046 sayılı Yasa’nın 26’ncı maddesi uyarınca,
merkezi idareye tanınan izin yetkisinin sadece şirket kurulması ve kurulmuş ya da kurulacak
şirketlere sermaye katılımında bulunulması hallerinde söz konusu olduğu, serbest piyasa
koşullarında ve Ticaret Yasası hükümlerine göre faaliyet gösterecek olan bu şirketlerin,
sermayeye iştirak etmek, ortak olmak veya bedelsiz şirket edinmek gibi hallerde İçişleri
Bakanlığı kanalıyla Bakanlar Kurulundan izin almaları gibi bir gerekliliğin anılan yasa
maddesinde öngörülmediği ifade edilmiştir. Danıştay Kararına göre 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’na tabi ortaklıklar kurulması veya bu ortaklıklardan ayrılma ve sermaye artışına karar
verme yetkisi belediye meclisinde olup Belediye şirketlerinin sermaye iştiraki ile kurulacak,
ortak olunacak veya bedelsiz şirket ediniminde Cumhurbaşkanlığından izin almaları
gerekmemektedir. Genelge’nin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesinin
Belediye şirketlerinin sermaye iştiraki ile kurulacak şirketler için Cumhurbaşkanlığından izin
almamaları gerektiği kararına 4046 sayılı Kanun gereğince katılmak mümkün değildir.
Düzenleyici işleme ilişkin olan kesinleşmiş Mahkeme kararı ancak davacı ve davalı açısından
sonuç içerir. Davanın taraflarının Mahkeme kararına uyması gerekir. Anayasa Mahkemesi
kararları ile Mahkemelerin yetkili organları tarafından verilen içtihadı birleştirme kararları ise
herkes tarafından uyulması gereken kararlardır. Anayasa Mahkemesi kararları ile
Mahkemelerin yetkili organları tarafından verilen içtihadı birleştirme kararları haricindeki
kararları bakımından, aynı Mahkemenin aynı konuda bir birinden çok farklı kararlarının olduğu
ülkemizde, her hangi bir olaya özgü verilen Mahkeme kararını esas alarak genel düzenleyici
işlem tesisi mümkün değildir. Düzenleyici işlem Kanun ve ilgili mevzuat esas alınarak tesis
edilmelidir.
Danıştay Sekizinci Dairesinin E. 2008/4976 K. 2010/1108 sayılı kararında, 4046 sayılı
Yasa’nın 26’ncı maddesi uyarınca, merkezi idareye tanınan izin yetkisinin sadece şirket
kurulması ve kurulmuş yada kurulacak şirketlere sermaye katılımında bulunması hallerinde söz
konusu olduğu, serbest piyasa koşullarında ve Ticaret Yasası hükümlerine göre faaliyet
gösterecek olan bu şirketlerin, sermayeye iştirak etmek, ortak olmak veya bedelsiz şirket
edinmek gibi hallerde İçişleri Bakanlığı kanalıyla Bakanlar Kurulundan (Cumhurbaşkanlığı)
izin almaları gibi bir gerekliliğin anılan yasa maddesinde öngörülmediği ifade edilmiş ise de,
4046 sayılı Kanun’un “Mahalli İdarelerde Özelleştirme Uygulamaları” başlıklı 26’ncı
maddesinde, Belediyeler ve diğer mahalli idareler ile bunların kurdukları birlikler tarafından
ticari amaçla faaliyette bulunmak üzere ticari kuruluşlar kurulması, mevcut veya kurulacak
şirketlere sermaye katılımında bulunmasının Cumhurbaşkanının iznine tabi olduğu hükmünden
Belediyenin çoğunluk hissesine sahip olduğu şirketlerinin başka bir şirket kurmasında
Büyükşehir Belediyesinin Büyükşehir Belediyesinin dolaylı olarak bu şirketi kurduğu dikkate
alındığında Cumhurbaşkanlığından izin alınması gereklidir.
4046 sayılı Yasa’nın 26’ncı maddesi uyarınca, merkezi idareye tanınan izin yetkisinin
sadece şirket kurulması ve kurulmuş yada kurulacak şirketlere sermaye katılımında bulunması
hallerinde söz konusu olduğu, kurulan şirketin başka bir şirket kurması durumunda
Cumhurbaşkanlığı’ndan izin almaları gibi bir gerekliliğin anılan yasa maddesinde
öngörülmediği ifade edilebilir ise de, 4046 sayılı Kanun’un “Mahalli İdarelerde Özelleştirme
Uygulamaları” başlıklı 26’ncı maddesinde, Belediyeler ve diğer mahalli idareler ile bunların
kurdukları birlikler tarafından ticari amaçla faaliyette bulunmak üzere ticari kuruluşlar
kurulması, mevcut veya kurulacak şirketlere sermaye katılımında bulunmasının
Cumhurbaşkanının iznine tabi olduğu hükmünden, Belediyenin çoğunluk hissesine sahip
olduğu şirketlerinin başka bir şirket kurmasında Büyükşehir Belediyesinin dolaylı olarak bu
şirketi kurduğu dikkate alındığında Cumhurbaşkanlığından izin alınması gereklidir.
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip
olduğu şirketlerin yönetim kurulu kararıyla başka bir şirket kurduğu durumda ana hissedar
şirketlerin yönetim kurulu başkanı/üyesi kurulan şirketin yönetim kurulu başkanı/üyesi olarak
görev almaktadır. Örnek olarak bir şirketle ilgili veriler şu şekildedir. %100 oranında hissesi
İZENERJİ A.Ş.’ye ait olarak 2021 yılında 2.000.000,00 TL sermaye ile kurulan İZETAŞ
A.Ş.’nin kurulduğu 2021 yılında sermayesinin 12.000.000,00 TL’ye, 2022 yılında
48.000.000,00 TL artırılarak 60.000.000,00 TL’ye, 2023 yılında da 75.000.000,00 TL
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 240
artırılarak 135.000.000,00 TL’ye İZENERJİ A.Ş. yönetim kurulu kararları ile çıkarıldığı
anlaşılmaktadır. Sermaye artırımına ilişkin Büyükşehir Belediye Meclisinin kararı
bulunmamaktadır. İZETAŞ A.Ş.’nin 2022 yıl sonunda 1 personel ve 2023 yıl sonu itibariyle
çalışan personeli bulunmamaktadır. İZETAŞ A.Ş. faaliyetleri İZENERJİ A.Ş.’de istihdam
edilen personel eliyle yürütmektedir. İZETAŞ A.Ş. 2021 yılında satış gerçekleştirmemiş olup,
2021 yılını 159.279,55 TL dönem net zararı ile kapattığı, 2022 yılında 1.015.131.471,76 TL’ye
aldığı elektrik enerjisini 1.013.664.979,95 TL’ye satması sonucu, diğer bir deyişle elektrik
enerjisini satın aldığı bedelden daha düşük bedele satması sonucu asıl faaliyet konusu olan
elektrik enerjisi satışından 1.466.491,81 TL brüt satış zararı elde ettiği, diğer gelir ve giderlerin
eklenmesi sonucunda da 2022 yılını 30.892.290,50 TL dönem net zararı ile kapattığı, 2023
yılında 242.058.020,46 TL’ye aldığı elektrik enerjisini 187.537.151,16 TL’ye satması sonucu,
diğer bir deyişle elektrik enerjisini satın aldığı bedelden daha düşük bedele satması sonucu asıl
faaliyet konusu olan elektrik enerjisi satışından 54.520.869,30 TL brüt satış zararı elde ettiği,
diğer gelir ve giderlerin eklenmesi sonucunda da 2023 yılını 30.892.290,50 TL dönem net zararı
ile kapatıldığı anlaşılmaktadır. İZETAŞ A.Ş. 2021 yılı Ekim ayından 2023 yılı sonuna kadar
elektrik enerjisini satın aldığı bedelden daha düşük bedele satması sonucu elde ettiği dönem net
zarar tutarları nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ıncı maddesi gereğince
teknik iflasla karşılaşılmasını önlemek için kuruluş sermayesi olan 2.000.000,00 TL 2023 yılı
sonuna kadar 133.000.000,00 TL artırılarak 135.000.000,00 TL olarak İZENERJİ A.Ş. yönetim
kurulu kararları ile belirlenmiştir. Benzer şekilde Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya
dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip olduğu şirketlerin yönetim kurulu kararıyla başka
şirketlerin de kurulduğu görülmektedir.
Söz konusu şirketlerin faaliyetlerinin finansmanı için büyük ölçüde kamu kaynaklarını
kullandığı ve yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesinde Büyükşehir Belediyesinin yetkili
olduğu dikkate alındığında, Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk
hissesine sahip olduğu şirketlerin yönetim kurulu kararıyla başka bir şirket kurmalarının tek
başına yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Belediyenin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip olduğu şirketlerin
yönetim kurulu kararıyla başka bir şirket kurmalarının yeterli olmadığı, söz konusu yönetim
kurulu kararının yanında Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile Cumhurbaşkanlığından izin
alınması gerekmektedir
BULGU 74: Yönetim Kurulu Üyeleri Arasından Atanan Murahhas Üyelerle İlgili
Hatalı Uygulama Yapılması
Belediyenin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hisselerine sahip olduğu şirketlerin
biri hariç diğerlerinin tamamında yönetim kurulunda yer alan üyelerin tümünün aynı zamanda
murahhas üye olarak görev aldıkları görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Yönetim ve Temsil” başlıklı 365’inci
maddesinde, anonim şirketin yönetim kurulu tarafından yönetileceği ve temsil olunacağı
“Yönetimin devri” başlıklı 367’nci maddesinde yönetim kurulunun esas sözleşmeye konulacak
bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya
birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabileceği, bu iç
yönergenin şirketin yönetimini düzenleyeceği; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlara,
yerlerini göstereceği, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu
belirleyeceği, yönetim kurulunun istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer
menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı
olarak bilgilendireceği, yönetimin devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine
ait olduğu, “Temsil Yetkisi” başlıklı 370’inci maddesinin ikinci fıkrasında da, yönetim
kurulunun, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü
kişilere devredebileceği ve en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olmasının
şart olduğu hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yer alan hükümlerinden anlaşılacağı üzere, yönetim kurulu, temsil
yetkisini bir veya daha fazla üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. Temsil
yetkisi yönetim kurulu üyelerinden bir ya da birkaçına devredilmesi durumunda, bu üyelere
murahhas üye denilmektedir. Örneğin bir şirketin esas sözleşmesinin “Yönetim Kurulu”
başlıklı 8’inci maddesinde, murahhas üye seçimini ve murahhas üye ücretinin belirlenme
konusunda yönetim kuruluna yetki verilmiş, “Şirketin Temsil ve İlzamı” başlıklı 12’nci
maddenin üçüncü fıkrasında da yönetim kurulunun bir veya birden çok murahhas üye tayin
edebileceği gibi idare ve temsil yetkilerini kısmen veya tamamen yönetim kurulu üyesi olmayan
Genel Müdür ve müdürlere bırakabileceği belirtilmiştir. Diğer şirketlerinde de biri hariç
aynı/benzer hükümler bulunmaktadır. Farklı hüküm olan şirketin esas sözleşmesinde ise en
fazla dört kişilik icra kuruluna devredilebileceği yazılı olmasına karşın, yönetim kurulu
üyelerinin tamamı murahhas üye olarak görevlendirilmiştir. Belediyenin doğrudan veya dolaylı
olarak çoğunluk hisselerine sahip olduğu şirketlerinden sadece birinde dört murahhas üye
görevlendirilmiştir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 242
6102 sayılı Kanun’un 370’inci maddesinde göre yönetimin bir veya birkaç yönetim
kurulu üyesine yetki verilebileceği açıktır. Birçok şirketin toplamda …yönetim kurulu
üyesinin bulunduğu ve tamamının da murahhas üye olarak görevlendirildikleri
görülmüştür. 6102 sayılı Kanuna aykırı olarak murahhas üye belirlenmesinin yanında
murahhas üyelere yönetim kurulu ücretlerine ek olarak murahhas üye ücretlerinin de
ödendiği görülmüştür.
Kamu İdaresi cevabında, 6102 sayılı Kanun’un 367 ve 370’nci madde hükümlerinin bir
tercih hakkı sunduğu, yönetimin devredilemeyen yetkiler dışındaki yetkilerinin iç yönerge ile
devredilebileceği hükmünü içerdiği, böyle bir devir yapılmadığı sürece, yönetim kurulunun tüm
üyelerinin sınırsız temsil yetkisine haiz olduğu, düzenlenen imza sirkülerlerinde her üyenin
yetkilendirilmesi mümkün olduğu gibi birkaç üyenin de yetkilendirilmesinin mümkün olduğu,
yönetim kurulu üyelerinin yetkili olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacağı ifade edilmiştir.
Kamu İdaresi cevabında belirtilenlerle ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalar yeterli olup,
farklı bir değerlendirmeyi gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Murahhas üye görevlendirilmesinin 6102 sayılı Kanun’un 370’inci maddesi ile
Şirket esas sözleşme hükümlerine göre yapılması gerekmektedir.
BULGU 75: Yönetim Kuruluna Verilen Murahhas Üyelik Ücretinin Yönetim
Kurulu Kararıyla Belirlenmesi
Şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin murahhas üyelik ücretinin yönetim kurulu
kararıyla belirlendiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Yönetim kurulu üyelerinin mali hakları” başlıklı
394’üncü maddesinde, Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul
kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay
ödenebileceği ve şirket ana sözleşmelerinde, Yönetim Kurulu Üyelerinin ücretinin Genel Kurul
tarafından saptanacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un şirketlerde Genel Kurulun görev ve
yetkilerini düzenleyen 408’inci maddesinin ikinci fıkrasında da, çeşitli hükümlerde öngörülmüş
bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait
devredilemeyecek görev ve yetkiler belirlenmiştir. Anılan fıkranın (b) bendinde; “Yönetim
kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının
belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları” hükmüne yer verilerek
yönetim kurulu üyelerinin ücretlerini belirleme yetkisinin şirket genel kurulunun devredilemez
görev ve yetkileri arasında bulunduğu hükme bağlanmıştır.
Örneğin, Belediyenin çoğunluk hissesine sahip olduğu bir şirketin 29.03.2022 tarihli
2022 yılı olağan genel kurul toplantısında, her bir üyeye verilecek huzur ücreti belirlendiği
halde, murahhas üyelik ücreti belirlenmeyerek yönetim kuruluna murahhaslar ataması ve
murahhas ücretlerini……TL üst sınırına kadar belirleme yetkisi verilmiştir. Böylece yönetim
kurulu tüm üyelerini aynı zamanda murahhas üye olarak atamış ve kendilerine verilecek olan
murahhas üye ücretini de belirlemiştir. Alınan yetkiye istinaden yönetim kurulu üyelerine
ödenecek murahhas üyelik ücreti 2023 yılı içerisinde artırımlı olarak iki kez yönetim kurulu
kararıyla belirlenmiştir. Murahhas üye ücretlerinde objektif bir ölçüt uygulanmadan yönetim
kurulu başkanı ile üyelere ödenen tutarlar arasında farklılıklar bulunmaktadır. 6102 sayılı
Kanun’un 394’üncü maddesine göre tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla
belirlenen ücret yönetim kurulu üyelerine ödenebilecektir. Murahhas üyelik ücretinin genel
kurul kararıyla veya esas sözleşmeyle belirleneceği, söz konusu yetkinin bizzat genel kurul
tarafından kullanılması gerektiği ve bunun devredilemez bir yetki olduğu anlaşılmaktadır.
Genel Kurul tarafından yetki kullanımında ücretin belirli ve anlaşılabilir olması gerekir.
Belediyenin veya Belediye şirketlerinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip
olduğu diğer şirketler için de aynı/benzer uygulamalar yapılmaktadır.
6102 sayılı Kanun’a göre, yönetim kurulu üyelerinden murahhas üyeliğe atanan
yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin şirket genel kurul kararı veya esas sözleşmeyle
belirleneceği, söz konusu yetkinin bizzat genel kurul tarafından kullanılması gerektiği ve bu
yetkinin şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında bulunan bir yetki
olduğu dikkate alındığında, murahhas üyeliklere atanan üyelere ödenecek ücretin yönetim
kurulu kararlarıyla belirlenmesi veya artış yapılması 6102 sayılı Kanun’a aykırılık
oluşturmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, murahhas üyelere verilecek ücretlerin genel kurullar
tarafından üst sınır belirlenmek suretiyle oluşturulduğu, yönetim kurullarının murahhas üyelere,
belirlenen üst sınıra kadar ücret belirleme yetkisine sahip olduğu, yönetim kurullarının ücreti
belirlememiş ololduğu, kendilerine tanınan bir rakam aralığında hareket ettiği, murahhas
üyenin özelliklerine göre murahhaslık ataması yapıldığı ve ücretlerinin buna göre belirlendiği,
üyelerin yıl içinde ayrılabildiği ve yerlerine yenileri atanabildiği, genel kurul tarafından
rakamsal belirlemelerin yapılması durumunda, her istifa ve atama için yeni genel kurul
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 244
yapılaması zorunluluğu oluşturacağından, şirkete gereksiz külfet yüklememek adına pratik ve
yasal yöntemin tercih edildiği belirtilmiştir. Genel kurul yönetim kurulu üyelerine verilecek
ücreti belirlemektedir. Yönetim kurulu üyelerinin yıl içinde değişmesinin durumu ayrı
değerlendirilmelidir. Kamu İdaresi cevabında belirtilenlerle ilgili olarak yukarıda yapılan
açıklamalar yeterli olup, farklı bir değerlendirmeyi gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Yönetim kurulu üyelerine ödenen murahhas üyelik ücretlerinin yönetim kurulu kararıyla
belirlenmesi 6102 sayılı Kanun’a aykırılık oluşturması nedeniyle ya esas sözleşmeyle veya
genel kurul kararıyla belirlenmesi gerekmektedir.
BULGU 76: Şirketler Koordinatörü Olarak Yapılan Görevlendirilmenin Hatalı
Olması
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan çoğunluk hissesine sahip olduğu bir şirketin
yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda diğer bir yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan
kişinin Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından şirketler mali koordinatörü olarak
görevlendirildiği görülmüştür.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Büyükşehir belediye başkanının görev
ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, Büyükşehir
belediyesinin ve bağlı kuruluşları ile işletmelerinin etkin ve verimli yönetilmesini sağlamak
Belediye Başkanının görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nda, anonim şirketlerde genel kurul ve yönetim kurulu olmak üzere iki organın
bulunduğu, anonim şirketin zorunlu organı olan genel kurulun şirket pay sahipleri ile pay
sahiplerinin yetkilendirdiği temsilcilerin katılımıyla oluştuğu, şirket organlarının seçimi,
şirketin elde ettiği kazancın paylaştırılması, şirketin esas faaliyetlerine ilişkin olmak üzere
birçok konuda karar alma yetkisine sahip organın genel kurul olduğu, anonim şirketin, yönetim
kurulu tarafından yönetileceği ve temsil olacağı belirtilerek yönetim kurulunun şirketin, idare
ve temsil organı olduğu hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla anonim şirketlerde genel kurulun ve
yönetim kurulunun nasıl teşkil edileceği ile görev ve yetkileri 6102 sayılı Kanun ile yürürlükte
olan diğer düzenlemelerde açık olarak belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının altında şirketler ve
kuruluşlar şube müdürlüğü bulunmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Destek
Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Şirketler ve Kuruluşlar Şube Müdürlüğü Çalışma Usul ve
Esasları Hakkında Yönerge’nin “Şirketler ve Kuruluşlar Şube Müdürlüğünün görev, yetki ve
sorumlulukları” başlıklı 5’inci maddesinde, Büyükşehir Belediyesinin hissedarı olduğu
şirketlerin ve onların ortağı olduğu iştiraklerin üzerinde koordinasyon sağlamaya yönelik görev,
yetki ve sorumluluklarının bulunduğu belirtildikten sonra, şirketlerin sermaye taahhütlerini
takip ederek bununla ilgili gerekli iş ve işlemleri ve ödemeleri yasal mevzuat çerçevesinde
yapmak, şirketlerin ve onların ortağı olduğu iştiraklerin çalışmalarını, şirketlerin verecekleri
raporlar ve belgeler aracılığıyla izlemek, şirketlerin ve onların ortağı olduğu iştiraklerin
ekonomiklik ve verimlilik esaslarına göre idaresi, planlanması, programlanması ve işletilmesini
sağlamak üzere, Belediye ile şirketler arasında etkin haberleşme, bilgi alışverişi, borç- alacak
ilişkisi, personel vb. konularda raporlama faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek, şirketlerin
ve onların ortağı olduğu iştiraklerin olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarına katılarak
genel kurul kararlarını takip etmek, şirketlerin ve onların ortağı olduğu iştiraklerin günlük mali
durum, nakit ihtiyacı, insan kaynakları mevcut durumu, personel hareketleri ve benzeri
işlemlerin bilgi akışını takip etmek, bu bilgileri tablolar halinde üst yönetime sunmak,
şirketlerin ve onların ortağı olduğu iştiraklerin bilançolarını gerektiğinde temin ederek üst
yönetime sunmak görev olarak belirtilmiştir. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi bünyesinde İç
Denetim Birim Başkanlığı ile Teftiş Kurulu Başkanlığı bulunmaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan çoğunluk hissesine sahip olduğu bir şirketin
yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda diğer şirketinin yönetim kurulu üyesi olarak görev
yapan kişi 07.09.2020 tarih ve 589 sayılı yazı ile Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından
şirketler mali koordinatörü olarak görevlendirilmiştir. Koordinatöre mali işler, iç denetim ve
hukuk işleri ile ilgili konularda yardımcı olacaklar da belirlenmiştir. Yazı ekinde Büyükşehir
Belediyesi Şirketler Koordinatörlüğünün görev, yetki ve sorumluluklarına yer verilmiştir.
Şirketler Koordinatörlüğünün görev, yetki ve sorumlulukları şu şekildedir.
* Belediye şirketleri için ortak mali işler standartlarını belirlemek ve uygulanmasını
takip ederek, faaliyet sonuçları üzerinden mali analiz ve değerlendirmeler yapmak ve
raporlayarak Belediye şirketlerince hazırlanan yıllık ve revize bütçeleri gözden geçirmek ve
onaylamak olduğu,
* Şirketlerin faaliyet alanlarına göre risk analizleri yapılmasını ve tespit edilen risklerin
takip edilmesini, yönetilmesini temin etmek olduğu, (Kur, faiz, alacak, mevzuat vs.)
* Şirketlerin stratejik yatırım kararlarını değerlendirmek, öneri sunmak, bu amaçla
analiz ve raporlar hazırlatıp makam onayına sunmak olduğu,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 246
* İnsan Kaynakları uygulamaları alanında şirketler arasında yeknesaklığın sağlanması
için çalışma yapmak, Toplu İş Sözleşme görüşmelerine katılarak katkıda bulunmak olduğu,
* Şirketler Koordinatörlüğü bünyesinde oluşturulan iç denetim programını hazırlamak,
iç denetçiler vasıtasıyla uygulamaların iç ve dış mevzuata uygunluğunu denetlemek,
raporlamak, düzeltilmesini sağlamak olduğu,
* Mali müşavirler, bağımsız dış denetçiler ve hukuk müşavirlerinin Şirketler
Koordinatörlüğüne karşı sorumlu olduğu, şirketlerin vergi planlamalarına nezaret ederek,
şirketlerin müşavirlerle ihtilafa düşmesi halinde nihai karar merciinin Şirketler
Koordinatörlüğünün olduğu,
* Şirketler Koordinatörlüğü organizasyonunun İztarım A.Ş. bünyesinde oluşturulacağı
ve ayrı bir bütçe yapılarak cari giderlerinin bir dağıtım anahtarı vasıtasıyla İzmir Büyükşehir
Belediyesi şirketlerine yansıtılacağı,
anlaşılmaktadır.
Büyükşehir Belediyesi Başkanı tarafından söz konusu kişinin şirketler mali
koordinatörü olarak görevlendirilmesi ile şirketler koordinatörlüğünün görev, yetki ve
sorumlulukları incelendiğinde,
* Her ne kadar doğrudan ve dolaylı olarak Büyükşehir Belediyesinin şirket çoğunluk
hissesine sahip olmasına karşın, Büyükşehir Belediye Başkanının şirketlerin iş ve işlemlerine
şirketler koordinatörlüğü üzerinden müdahalede bulunulamayacağı, yürürlükteki mevzuata
göre sadece İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından Belediye tüzel kişiliğini temsilen
genel kurula temsilci atanacağı,
* Şirket Koordinatörlüğü görevini üstlenen kişinin şirketlerin iş ve işlemlerine ait
hususlarda karar/onay verme yetkisinin bulunmadığı, bu yetkinin sadece genel kurul ve yönetim
kuruluna ait olduğu,
* 6102 sayılı Kanun’a göre, yönetim kurulunun geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye
Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde
hazırlayarak genel kurula sunacağı, diğer bir anlatımla yönetim kurulunun şirketin mali
tablolarını hazırlamakla görevli organ olduğu, şirket bağımsız denetçisinin şirket genel
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 247
kurulunca seçileceği, şirketlerin vergi ödev ve sorumluluklarının ise vergi mevzuatı
çerçevesinde yerine getirmeye yetkili ve sorumlu organın yönetim kurulu olduğu,
* Şirketler Koordinatörlüğünün mali müşavir, bağımsız dış denetçilerinin koordinatöre
karşı sorumlu olduğu, şirketlerin vergi planlamalarına nezaret edeceği ve şirketin müşavirlerle
ihtilafa düşmesi halinde nihai karar merciinin şirketler koordinatörlüğünde olduğu, belediye
şirketleri için ortak mali işler standartlarını belirleyerek ve uygulanmasını takip etmesi, faaliyet
sonuçları üzerinden mali analiz ve değerlendirmeler yaparak raporlaması, şirketlerce hazırlanan
yıllık ve revize bütçeleri gözden geçirerek onaylamasına ilişkin yetkilendirilmesinin 6102 sayılı
Kanun ve vergi mevzuatı kapsamında hukuka uygun olmadığı,
* Şirket Koordinatörlüğü tarafından şirketlerin faaliyet alanlarına göre risk analizleri
yapılmasını ve tespit edilen risklerin takip edilmesini, yönetilmesini temin etmek (Kur, faiz,
alacak, mevzuat vs.) olarak belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Kanun’un “Riskin erken saptanması
ve yönetimi” başlıklı 378’inci maddesinde, borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulunun
şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun
için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir
komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlü olduğu, diğer şirketlerde ise bu
komitenin denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde
derhâl kurularak ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda vereceği, komitenin
yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumun değerlendirilerek, varsa tehlikelere
işaret ederek çareleri göstereceği ve raporun denetçiye de yollanacağının belirtildiği, bu
bağlamda şirket yönetimi ve denetimi ile ilgili yasal olarak bir görevi olmayan ve Belediye
Başkanı tarafından görevlendirilen Koordinatörün şirketlerin faaliyet alanlarına göre risk
analizlerini yapması ve tespit edilen riskleri takip ederek yönetmesinin hukuki dayanağının
bulunmadığı,
sonucuna varılmıştır.
Şirketlerin genel kurul ve yönetim kurulu organları ile Büyükşehir Belediyesi Şirketler
ve Kuruluşlar Şube Müdürlüğü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı ve
İç Denetim Birim Başkanlığı aracılığıyla koordinatöre verilen görevlerin gerçekleştirilebilmesi
mümkündür. Hukuken var olan organ ve birimler aracığıyla bunların yapılması mümkün iken,
hukuki dayanağı olmayan ve Başkan tarafından görevlendirilen koordinatör eliyle bu tür
işlemlerin yapılması paralel ve fiili yapı oluşturmaktadır. Şirketlerde sorumluluk ilgili
organlarda olduğu halde, kararlarda imzası olmayan koordinatörün talebi ile alınan kararlardan
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 248
sorumlu olmaları ayrıca tartışma konusudur. Her ne kadar imzayı atanların sorumlu olduğu
ifade edilebilir ise de, koordinatörün bulunduğu konum dikkate alındığında yönetim kurulu
üyelerinin gelen talebin aksine karar alabilmeleri fiili olarak mümkün görünmemektedir.
Kamu İdaresi cevabında, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Başkanının
Görev ve Yetkiler” başlıklı 38’nci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, “Belediye ve
bağlı kuruluşları ile iletişimini denetlemek.” hükmü gereği 11.08.2020 tarih ve E.169709 sayılı
yazı ile kurulduğu, Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu ve
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan şirketlerde finans, muhasebe, risk
yönetimi, vergi yönetimi, bütçe finansal raporlama, elementler sigorta, şirketler hukuku, alanına
giren işlemleri bütünsel olarak yürütmek ve eşgüdüm sağlamak amacıyla kurulduğu,
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak ortak olduğu iştirakleri ile şirketler
koordinatörlüğü arasında hukuksal bir bağ bulunmadığı, kuruluş amacında yer alan konular ile
ilgili olarak yeknesaklık sağlamak amacı ile fonksiyonel bir ilişki mevcut olduğu, mevcut yapı
ile ilgili yeni organizasyonel çalışmaların devam ettiği ve bulgu doğrultusunda gerekli
çalışmaların yapılacağı belirtilmiştir. Kamu İdaresi cevabında belirtilenlerle ilgili olarak
yukarıda yapılan açıklamalar yeterli olup, farklı bir değerlendirmeyi gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
Şirketlerin faaliyetlerini yürütürken yapacağı iş ve işlemleriyle sorumlu ve yetkili olan
organlarının genel kurul ve yönetim kurulu olması karşısında, şirketler koordinatörlüğüne yer
verilmesi talebi ve onayı ile işlem yapılmasının 6102 sayılı Kanun’a uygun olmadığı
değerlendirilmektedir.
Her ne kadar koordinatörün Büyükşehir belediyesinin ve bağlı kuruluşları ile
işletmelerinin etkin ve verimli yönetilmesini sağlamak görev ve yetkisi kapsamında
görevlendirildiği ve şirketlerin verimliliğinin artırılmasının amaçlandığı ifade edilebilir ise de,
bu amacın yukarıda belirtilen Büyükşehir Belediyesinin birimleri ve şirketlerin organları ile de
sağlanması mümkündür. 6102 sayılı Kanun’da şirketin, yönetim kurulu tarafından yönetileceği
açık olarak belirtildiğine göre, şirket yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirilen kişilerin
niteliklerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Nihai olarak koordinatörün yatığı işlemlerin niteliği
uygun yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılması mümkündür.
Büyükşehir Belediye Başkanının Belediyenin sahip olduğu şirketlerin yönetilmesine
dair oluşturulan Şirketler Koordinatörlüğünün belediye şirketleri üzerinde herhangi bir görev,
yetki ve sorumluluğunun olamayacağı, şirketi yönetmekle görevli organın yönetim kurulu
olduğu dikkate alındığında oluşturulan koordinatörlüğün hukuki dayanaktan yoksun olması
nedeniyle uygulamaya son verilmesi uygun olacaktır.
BULGU 77: Şirketlerin Mali Müşavirlik Danışmanlık Hizmet Alımının Kamu
İhale Kanunu Kapsamı Dışında Gerçekleştirilmesi ve Sözleşmeye Aykırı Ücret Zammı
Yapılması
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip
olduğu şirketlerin mali müşavirlik danışmanlık hizmeti alımında, herhangi bir ihale usulü veya
doğrudan temin yöntemi kullanılmadan mevzuatta belirtilen kanıtlayıcı evraklara yer
verilmeden ilgiliyle sözleşme imzalanarak yürütüldüğü ve yapılan sözleşmeye aykırı olarak
ücret zammı yapıldığı görülmektedir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1’inci maddesinde, bu Kanunun
amacının, kamu hukukuna tâbi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu
kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve
usulleri belirlemek olduğu belirtilmiştir. “Kapsam” başlıklı 2’inci maddesinde, belediyelerin
doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip
bulundukları her çeşit şirketlerin bu Kanun’a tabi olduğu, “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci
maddesinde ise, idarelerin bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit
muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve
zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu olduğu
ifadelerine yer verilmiştir. Kanun’un 3’üncü maddesinde kanundan istisna olan durumlar,
19’uncu maddesinde ihale usulleri ve 22’inci maddesinde doğrudan temin kapsamında
yapılacak alımlar sayılmıştır.
Şirketlerin 4734 sayılı Kanun’a tabi bir şirket olduğu, istisna kapsamında olmayan
alımlarını ihale usulleriyle veya şartları taşıyorsa doğrudan teminle yapması gerektiği açıktır.
Yapılan incelemede, Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk
hissesine sahip olduğu 14 şirketin mali müşavirlik danışmanlık hizmeti alımının herhangi bir
ihale usulü veya doğrudan temin yöntemi kullanılmadan sözleşme imzalanarak aynı firmadan
temin edildiği, ayrıca sözleşmelerde ücretin 01.01.2023-31.12.2023 tarihleri için belirlenmiş
olmasına rağmen, yıl içinde alınan yönetim kurulu kararıyla ücrete sözleşme hükümlerine aykırı
olarak %25 oranında zam yapıldığı anlaşılmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, şirketlerin mali müşavirlik danışmanlık hizmeti almadığı,
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 250
şirketlerin kurumlar vergisi denetimi yönünden, Yeminli Mali Müşavirlik şirketi ile kurumlar
vergisi tasdik sözleşmesi yaptığı, kurumlar vergisi tasdik denetiminin gerçek veya tüzel
kişilerin ya da bunların teşebbüs ve işletmelerinin, kurumlar vergisi ya da yıllık gelir
beyannameleri ile birlikte bunlara ekli olan tablo ile bildirimlerinin yeminli mali müşavirlerce
vergi kanunlarına göre denetlenmesi, bu denetleme sonuçlarına dayanılarak tasdik kapsamına
giren konuların ve belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının imza ve mühür kullanarak tespit
ve rapora bağlanması işlemleri olduğu, kurumlar vergisi tasdiki denetiminin 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu’nda tariflenen mal ve hizmet alım şekillerinden olmadığı, sözleşme dönemi
içerisinde yapılan ücret artışının nedeninin ülkedeki öngörülemeyen olumsuz ekonomik şartlar
ve yüksek enflasyon nedeni ile işçilik maliyetlerinin artmasından kaynaklandığı ifade
edilmiştir. Her ne kadar yukarıda mali müşavirlik danışmanlık hizmeti alımı denilmiş ise de, bu
firmadan bağımsız denetim hizmeti de alınmaktadır. Kamu İdaresi cevabından da anlaşılacağı
üzere şirketler tarafından hizmet satın alınmaktadır. Bu hizmeti verebilecek çok sayıda yetki
sahibi gerçek ve tüzel kişi bulunmaktadır. Söz konusu hizmetin başka kimseden teklif
alınmadan Belediyenin çoğunluk hissesine sahip olduğu şirketler tarafından sadece tek kişiden
alınmasının kabul edilebilir bir tarafı bulunmamaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin doğrudan veya dolaylı olarak çoğunluk hissesine sahip
olduğu şirketlerin hizmet alımının Kamu İhale Kanun’unun öngördüğü usullerde veya diğer
kişlerden teklif alınması suretiyle gerçekleştirilmesi ve bunun sonucunda yapılan sözleşme
hükümlerine uyulması gerekmektedir.
BULGU 78: İç Denetim Birim Başkanının Belediye Şirketi Yönetim Kurulu
Üyeliğinde Görev Alması
İç denetim birim başkanının Büyükşehir Belediyesinin %96,79 oranında hissesine sahip
olduğu şirketinde yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirildiği görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “İç denetim” başlıklı 63’üncü
maddesinin ikinci paragrafının ikinci cümlesinde, kamu idarelerinin yapısı ve personel sayısı
dikkate alınmak suretiyle, İç Denetim Koordinasyon Kurulunun uygun görüşü üzerine,
doğrudan üst yöneticiye bağlı iç denetim birimi başkanlıkları kurulabileceği, “İç denetçinin
görevleri” başlıklı 64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, iç denetçinin görevinde bağımsız
olduğu ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilemeyeceği ve yaptırılamayacağı,
aynı maddenin beşinci fıkrasında, iç denetçilerin raporlarını doğrudan üst yöneticiye sunacağı
belirtilmiştir.
12.07.2006 tarih ve 26226 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İç Denetçilerin Çalışma
Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in “İç denetçilerin güvencesi” başlıklı 27’nci
maddesinin birinci fıkrasında, iç denetçilere bu Yönetmelik iç denetim yönergelerinde belirtilen
görevler dışında hiçbir görev verilemeyeceği ve yaptırılamayacağı, ikinci fıkrasında iç
denetçilerin başka bir göreve atanması veya seçilmesi saklı kalmak kaydıyla hiçbir şekilde
istekleri dışında başka bir göreve atanamayacakları yer almıştır.
Kamu İç Denetim Genel Tebliği’nin “İç denetçilere yaptırılamayacak işler” başlıklı
9’uncu maddesinde de düzenlemeler yapılmıştır. Maddenin üçüncü fıkrasında, “Kanun ve
Yönetmeliğin anılan hükümleriyle, iç denetçilere iç denetçilik görevi dışında başka görevlerin
verilmesinin önüne geçilmesinin amaçlandığı ve bunu sağlamaya yönelik düzenlemeler
yapıldığı görülmektedir. Buradaki esas amaç, denetimin etkinliğini ve fonksiyonel
bağımsızlığını teminat altına almak ve denetim faaliyetlerinin plan ve programlara uygun
olarak yürütülmesini sağlamaktır.” düzenlemesi yer almaktadır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun “Şirket kurulması” başlıklı 26’ncı
maddesinin ikinci cümlesinde, “Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik
sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler.” hükmü
yer almaktadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 63’üncü maddesinde, “Belediye bütçesiyle
ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.”
denilerek harcama yetkilisinin tanımı yapılmış, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol
Kanunu’nun “Harcama yetkisi ve yetkilisi” başlıklı 31’inci maddesinde de, “Bütçeyle ödenek
tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir.” hükmü yer
almaktadır. 5018 sayılı Kanun’a istinaden çıkarılmış olan (1) seri numaralı Harcama Yetkilileri
Hakkında Genel Tebliğ’inde harcama yetkililerinin belirlenmesi konusunda, “5018 sayılı
Kanunun 5436 sayılı Kanunla değişik 31 inci maddesinin birinci fıkrasında bütçeyle ödenek
tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisi olarak belirlenmiştir.
Bu hüküm uyarınca bütçe sınıflandırması harcama yetkilisini belirleyen temel unsur
olmaktadır.” denilerek harcama yetkisinin kim tarafından kullanılacağı açıkça belirtilmiştir.
Büyükşehir Belediyesinde bütçeyle ödenek tahsis edilen harcama biriminin üst yöneticisi İç
Denetim Birim başkanıdır. Birim Başkanının icrai niteliği, bütçesi ve harcama yetkililiği
bulunmaktadır.
Tartışılması gereken konu iç denetçilerin/iç denetim birim başkanının Büyükşehir
Belediyesinin şirketlerinin yönetim kurulunda görev alıp alamayacağıdır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 252
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu ile ilgili yer alan düzenlemeler
tüm şirketler için genel nitelikteki düzenlemelerdir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
“Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28’inci maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan düzenlemede tüm memurlar için geçerli genel
düzenlemedir. 6102 ve 657 sayılı Kanun’daki genel düzenlemelere nazaran 5216 sayılı
Kanun’un 26’ncı maddesindeki düzenleme ise Büyükşehir Belediyesi kadrolarında çalışanların
şirketlerde görev almasına ilişkin özel düzenlemedir. Bu bağlamda 5018 sayılı Kanun’un “İç
denetçinin görevleri” başlıklı 64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, iç denetçinin görevinde
bağımsız olduğu ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilemeyeceği ve
yaptırılamayacağı hükmü ise iç denetçiler açısından 6102, 657 ve 5216 sayılı Kanunlara göre
özel Kanun niteliğindedir.
5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin ikinci cümlesinde yer alan, “Genel sekreter ile
belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve
denetim kurullarında görev alabilirler.” şeklindeki ifadeden sadece yöneticilik sıfatını haiz
personelin görev alabileceği anlaşılmaktadır. Ancak 5018 sayılı Kanun’un 64’üncü maddesinin
dördüncü fıkrasında, iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilemeyeceği ve
yaptırılamayacağı hükmü gereği şirketlerin yönetim kurullarında iç denetçinin görev almasının
mümkün olmadığı sonucu çıkmaktadır. İç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev
verilemeyeceği ve yaptırılamayacağı ifadesinden İç Denetçinin iradesinin öneminin olmadığı
anlaşılmaktadır. Yani İç Denetçinin istemesi halinde asli görevi dışında görev verilebileceği ve
yaptırılabileceği anlamı çıkmamaktadır. Yönetim kurulu görevi de İç Denetçinin asli görevi
dışında ki görevlendirmedir.
23.06.2011 tarih ve 11 sayı ve “ İç Denetçilerin Görev Kapsamı ve Görevlendirilmeleri
Hakkında” konulu İç Denetim Koordinasyon Kurul Kararında, iç denetçilerin istekleri
dahilinde idareleri içinde denetim kurulu üyeliği, idareleri dışında ise gerek yönetim kurulu
gerekse denetim kurulu üyeliği yapabileceklerine karar verilmiş ise de, söz konusu ifadenin
5018 sayılı Kanun’un 64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında ki bağımsız olma ve iç
denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilememe kuralına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Kamu İç Denetim Genel Tebliği’nin 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan,
Kanun ve Yönetmeliğin iç denetçilere iç denetçilik görevi dışında başka görevlerin verilmesinin
önüne geçilmesinin amaçlandığı ve bunu sağlamaya yönelik düzenlemeler yapıldığı ifadesine
göre, şirketlerin yönetim kurulu üyeliği de başka görev kapsamındadır.
Kamu idaresinin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporuna ilişkin verdiği cevapta, 5018
sayılı Kanun’un 66, 67’nci maddesi ile İç Denetçilerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmelik hükümlerinden bahsedilerek anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olarak
görevlendirilmesinin İç Denetim Koordinasyon Kurulu’nun 23.06.2011 tarih ve 11 sayılı “İç
Denetçilerin Görev Kapsamı ve Görevlendirilmeleri Hakkında”ki kararının 3’üncü maddesinde
yer alan “İç denetçilerin istekleri dâhilinde idareleri içinde denetim kurulu üyeliği, idareleri
dışında ise gerek yönetim kurulu gerekse denetim kurulu üyeliği yapabileceklerine” dair kararı
doğrultusunda gerçekleştirildiği, bu karar doğrultusunda merkezi yönetim kapsamındaki birçok
kamu idaresinde de benzer görevlendirmelerin yapıldığı, bu kararda iki ayrı unsur ya da
durumun yer aldığı, birinci olarak iç denetçilerin isteği ya da rızasının varlığı, ikinci olarak
görevlendirmenin iç denetçilerin görevli olduğu idare içindeyse sadece denetim kurulu üyeliği,
idare dışında ise denetim kuruluğu üyeliğinin yanı sıra yönetim kurulu üyeliği de yapılabilmesi
şeklinde olduğu, söz konusu görevlendirmenin de İç Denetim Birimi Başkanının isteği ve idare
dışında olması nedeniyle de yönetim kuruluğu üyeliği şeklinde gerçekleştirildiği, 19 Nisan
2013 tarih ve 28623 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu İç Denetim
Genel Tebliği’nin “İç denetçilere yaptırılamayacak işler” başlıklı 9’uncu maddesinin dört ve
beşinci fıkralarında, yaptırılamayacak işler ve görevlendirmeler tahdidi olarak sayılmasına
karşın, bunlar arasında denetim ve yönetim kurulu üyeliğine yer verilmediği, Büyükşehir
Belediyesi iç denetçilerinin görev kapsamının İzmir Büyükşehir Belediyesi tüzel kişiliğinin iş
ve işlemleriyle sınırlı olduğu, İç denetçilerin Ticaret Kanunu kapsamında faaliyet gösteren
belediye şirketlerinde herhangi bir denetim görevi gerçekleştirmedikleri, belediye şirketi
yönetim kurulu üyeliğinin İç Denetim Birim Başkanının bağımsızlığını etkileyen bir sonuç
oluşturmadığı ifade edilmiştir.
Kamu idaresi tarafından belirtilen mevzuat dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır.
İç denetçilerin/iç denetim birim başkanının Büyükşehir Belediyesinin şirketlerinin yönetim
kurulunda görev alıp alamayacağı hususu yukarıda irdelenmiştir. İfade edildiği üzere, 5018
sayılı Kanun’un “İç denetçinin görevleri” başlıklı 64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, iç
denetçinin görevinde bağımsız olduğu ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev
verilemeyeceği ve yaptırılamayacağı hükmünün iç denetçiler açısından 6102, 657 ve 5216
sayılı Kanunlara göre özel Kanun niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. 5018 sayılı Kanun’un
64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev
verilemeyeceği ve yaptırılamayacağı ifadesine göre yönetim kurulu görevinin de İç Denetçinin
asli görevi dışında ki görevlendirme kapsamında olduğu sonucuna varılmıştır. 23.06.2011 tarih
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 254
ve 11 sayı ve “İç Denetçilerin Görev Kapsamı ve Görevlendirilmeleri Hakkında” konulu İç
Denetim Koordinasyon Kurul Kararında, yer alan ifade 5018 sayılı Kanun’un 64’üncü
maddesinin dördüncü fıkrasındaki bağımsız olma ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir
görev verilememe kuralına uygun değildir.
Kamu İdaresi cevabında İç Denetim Birimi Başkanının şirket yönetim kurulunda
görevlendirilmesinin İç Denetim Koordinasyon Kurulu’nun 23.06.2011 tarih ve 11 sayılı “İç
Denetçilerin Görev Kapsamı ve Görevlendirilmeleri Hakkında”ki kararı doğrultusunda ve bu
karardaki kriterlere uygun olarak gerçekleştirildiği, söz konusu karar metninde “İç denetçilerin
istekleri dâhilinde idareleri içinde denetim kurulu üyeliği, idareleri dışında ise gerek yönetim
kurulu gerekse denetim kurulu üyeliği yapabilecekleri” şeklinde yer alan ifadenin 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki
bağımsız olma ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilememe kuralına uygun
olmadığı şeklinde bulgu metninde yapılan değerlendirmenin muhatabının bu karara dayanarak
işlem tesis eden idareler değil, kararı alan Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı İç Denetim
Koordinasyon Kurulu olduğu ve dolayısıyla buraya yönlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Şirket yönetim kurulunda görevlendirmeyi Büyükşehir Belediyesi yaptığına göre, kurala
uyulmayı sağlama Belediye tarafından yapılmalıdır. Kamu İdaresi cevabında belirtilenlerle
ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalar yeterli olup, farklı bir değerlendirmeyi gerektiren bir
durum bulunmamaktadır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılına ilişkin Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Büyükşehir Belediyesinde iç denetçi olup iç denetim birim başkanı olarak görev yapan
kişinin özel Kanun olan 5018 sayılı Kanun’un 64’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında ki, iç
denetçinin görevinde bağımsız olduğu ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev
verilemeyeceği ve yaptırılamayacağı hükmü gereği şirketlerin yönetim kurulunda görev alması
mümkün değildir.
BULGU 79: Şehir Tiyatrosu Hizmet Alımında Ücretlerin Şartnamede
Belirlenmemesi ile Şartnameye Uygun Olmayan Personel Çalıştırılması
Büyükşehir Belediyesinin kendi şirketinden hizmet alımı yaptığı Şehir Tiyatrosu
Hizmet Alımında ücretlerin şartnamede belirlenmediği ve şartnameye uygun olmayan personel
çalıştırıldığı görülmüştür.
Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 2019 yılının sonunda alanında uzman kişilerden
oluşturulan Danışma Kurulu ile kuruluş sürecine başlamış, gerekli süreçlerin tamamlanmasıyla
ilk olarak 01.08.2021-01.08.2022 tarihleri arasını kapsayan doğrudan temin sözleşmesi
27.07.2021 tarihi itibarıyla Belediye şirketi olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruması,
İyileştirilmesi, Müşavirlik ve Proje Hizmetleri Tic. ve San. A.Ş. (İZDOĞA A.Ş.) ile
imzalanmıştır. Akabinde 01.08.2022-31.12.2022, 01.01.2023-31.03.2023 ve 01.04.2023-
31.12.2023 dönemlerini kapsayan doğrudan temin sözleşmeleri imzalanmıştır. Söz konusu
sözleşmelerin ekinde yer alan Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında Çalıştırılmak Üzere
Sanatçı, Uzman Personel, Temizlik Personeli, Teknik Personel ve Teşrifatçı Hizmet Alımı
Teknik Şartnamesi’nin “Çalışma Ücretleri” başlıklı 15’înci maddesinin 15.1’inci fıkrasında,
“Bu sözleşme kapsamında A Grup, B Grup ve C Grup personele sözleşmelerinde yazan unvana
karşılık gelen, İdarece belirlenen ve ödenekli tiyatrolarda denkliği gözetilerek oluşturulan ücret
skalasında belirtilen brüt tutar üzerinden ödeme yapılacaktır.” hükmü bulunmaktadır. Teknik
Şartname’nin 15.1’inci maddesinde yer alan hükme göre ücretlerin ne olacağı öngörülebilir ve
belirli değildir. Diğer taraftan ücret belirlemesinin de şirket tarafından yapıldığı anlaşılmıştır.
Oysa personele ödenecek ücretin nasıl olacağının sözleşme veya eki şartnamede belirlenmesi
gerekmektedir.
Şehir Tiyatrolarının kuruluş sürecinin başlamasıyla personel alımına ilişkin sınav ilanı
yapılarak başvurular 4 Haziran 2021 tarihinde başlayıp 20 Haziran 2021 tarihi itibariyle sona
ermiştir. 01.08.2021 tarihinden 31.12.2023 tarihine kadar olan Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrolarında Çalıştırılmak Üzere Sanatçı, Uzman Personel, Temizlik Personeli, Teknik
Personel ve Teşrifatçı Hizmet Alımı Teknik Şartnamelerinin tamamının “Personelde Aranacak
Eğitim ve Yeterlilikler” başlıklı kısmında, “İşbu şartname kapsamında A, B ve C Grubunda
çalıştırılacaklar aşağıda detayları yer alan ve grup bazında sıralanmış unvanlara karşılık gelen
eğitim ve yeterliliklere sahip olmalıdır.” denildikten sonra, “Aksesuvarcı (4): En az Meslek
Liselerinin butafor ve aksesuar imal etme bilgi ve becerisi geliştirmeye uygun bölümlerinden
mezun olmak ve ödenekli tiyatrolarda en az üç yıl aksesuvarcılık görevini üstlenmiş olmak.” ve
“Makyajcı (1): En az lise mezunu, plastik makyaj, tiyatro makyajı, özel efekt makyajı, sahne
makyajı konusunda eğitim almış ya da kendini geliştirmiş, bu konuda asgarî 3 yıl tecrübe sahibi
olmak ve ödenekli tiyatrolarda en az üç yıl makyajcılık yapmış olmak.” şeklinde belirtilmiştir.
2021 yılında yapılan Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Personel Alımına İlişkin
Duyuru’da “Aksesuvarcı Sınavı Adaylarda aranan nitelikler: En az meslek Liselerinin butafor
ve aksesuar imal etme bilgi ve becerisi geliştirmeye uygun bölümlerinden mezun olmak veya
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 256
ödenekli tiyatrolarda en az 3 yıl aksesuvarcılık görevi üstlenmiş olmak.” ve “Makyajcı Sınavı
Adaylarda aranan nitelikler: En az lise eğitimi üzerine, plastik makyaj, tiyatro makyajı, özel
efekt makyajı, sahne makyajı konusunda eğitim almış yahut kendini geliştirmiş, bu konuda
asgarî 3 yıl tecrübe sahibi olmak veya ödenekli tiyatrolarda en az 3 yıl makyajcılık yapmış
olmak” ifadeleri yer almıştır. İlanda “veya” yazıldıktan sonra şartnamede “ve” yazılmasının
hataen olduğu ifade edilmiştir. Şartnamede “ve” yazıldığı, ancak 2021 yılı sınav ilan
duyurusunda hataen “veya” yazıldığı söylenebilir ise de asıl olanın doğrudan temin
sözleşmesinin eki olan Teknik Şartnameye uygun nitelikte kişilerin çalıştırılması olduğu
dikkate alınmalıdır. İdarede görevli olanlar Teknik Şartnamede istenen şartlar ile çalıştırılan
kişilerin şartlarının uyuşup uyuşmadığını kontrol etmekle yükümlü oldukları halde bu
karşılaştırmayı yapmamışlardır. Aksesuarcı olarak çalışan iki kişi ile makyajcının şartnamede
istenen tecrübe şartını sağlamasına karşın eğitim şartını sağlamadığı anlaşılmaktadır. Teknik
şartnamede istenen şartları sağlamamasına rağmen üç kişi için şirkete 01.08.2021 tarihinden
itibaren ödeme yapılmıştır.
Kamu İdaresi cevabında, Şehir Tiyatroları kuruluş süreci ile ilgili bilgi verildikten sonra
ücretlerin ilk ve izleyen şartnamelerde yer almmasının nedeni olarak ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik dalgalanmalar ile diğer ödenekli tiyatrolarda uygulanan ücretlerdeki farklılıklarla
birlikte, başta ücret belirlerken dayanak oluşturulan devlet tiyatrolarındaki taban-tavan ücretin
de birebir kuruma uygulanmasının mümkün olmayışı ile örnek alınabilecek tüm ödenekli
tiyatrolardaki ücretlerin de giderek belirsizleşmesinden kaynaklandığı, yürürlükteki personel
çalıştırılmasına yönelik teknik şartnamede veya izleyecek ilk şartnamede ücretlerin yer
almasına yönelik gerekli çalışmaların yapılacağı, alım ilanına konu duyuru metinlerde aranan
niteliklerin “veya” ifadesi yer alacak şekilde tanzim edildiği, ancak şartnameye geçirilirken
haten “ve” ifadesi ile söz konusu niteliklerin yer aldığı, 01/01/2024-31/12/2024 dönemini
kapsayan doğrudan temin şartnamesi hazırlanırken, Sayıştay Denetçilerimizle yapılan şifahi
görüşmelerde konunun tarafımıza iletildiği anda niteliklerde yer alan eksiklik için gerekli
düzeltmelerin yapıldığı, personel çalıştırılmasına konu şartnamenin bu doğrultuda tanzim
edildiği, bahsedilen 2 Aksesuarcı ile 1 Makyajcının 01/08/2021 tarihinden itibaren ihtiyaç
duyulan işleri eksiksiz ifa ettiği,ve bu işlerine karşılık ödeme aldıkları, ilan duyuru metninde
yer alan niteliklerden bir ve/veya birden fazlasına sahip olmasına, niteliklerin sehven
şartnameye eksik bir bağlaçla yazılmasının engel olması düşünülemeyeceği gibi, kamuya
hizmet için görevlendirildikleri işleri bu nedenle yapamayacağı, alanında uzman jüri tarafından
yüzlerce aday arasından eksik olmalarına rağmen seçilebilecekleri ihtimali sonucu haksız
ödeme aldıkları savını ileri sürmenin de hayatın olağan akışına aykırı olacağı düşünüldüğü,
kişilerin bir kamu kurumunda çalıştırılması hasebiyle, esasen kamuya hizmet ettikleri, eksiksiz
gerçekleştirdikleri hizmetlerinin karşılığı ücret aldıkları, kişilerin yaptıkları iş karşılığı herhangi
bir ücret almadan çalıştırılmalarının veya aldıkları ücretlerin haksız sayılmasının da yerinde
olmayacağının değerlendirildiği belirtilmiştir.
Yukarıda ifade edildiği üzere, ilanda “veya” yazıldıktan sonra şartnamede “ve”
yazılmasının hataen olduğu ifade edilebilir ise de, asıl olanın doğrudan temin sözleşmesinin eki
olan Teknik Şartnameye uygun nitelikte kişilerin çalıştırılması olduğu dikkate alınmalıdır.
İdarede görevli olanlar Teknik Şartnamede istenen şartlar ile çalıştırılan kişilerin şartlarının
uyuşup uyuşmadığını kontrol etmekle yükümlü oldukları halde bu karşılaştırmayı
yapmamışlardır. İstenen nitelikte personel sağlanmadığı halde, şirkete bu kişilerle ilgili para
ödenmiştir. Şirket ile çalışanlar arasındaki ücret ilişkisi şirket ile kişiler arasındadır. Şartları
tutmayan kişilerin şirketten ücret alması ile şartları tutmayan bu kişiler için Belediyeden şirkete
para ödenmesi farklı bir durumdur.
Hizmet alım kapsamında çalıştırılan kişilere ödenecek ücretin sözleşme ve/veya Teknik
Şartnamede belirlenmesi ile Teknik Şartnamelerde istenen şartları sağlamayan üç kişiye ilk
günden itibaren haksız şekilde ödenen ücretin şirketten talebiyle ilgili gerekli sürecin işletilmesi
gerekmektedir.
BULGU 80: Geçici Görevlendirmede Kanuna Uyulmaması
Büyükşehir Belediyesinin kadrosunda bulunan memurların diğer kurumlara
görevlendirilmesinde 657 sayılı Kanun’un Ek 8’inci maddesi ile diğer mevzuata uyulmadığı
görülmüştür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Kurumlar arası geçici süreli görevlendirme”
başlıklı Ek 8’inci maddesinde, memurların, geçici görevlendirme yapmak isteyen kurumun
talebi ve çalıştıkları kurumun izni ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında belirtilen şartlarla
geçici süreli olarak görevlendirilebileceği, maddenin birinci fıkrasında, memurun
görevlendirileceği kurumda göreve ilişkin 4 üncü ve daha yukarı bir dereceden boş bir kadronun
bulunmasının şart olduğu, geçici süreli olarak görevlendirilen memurların, yurtdışında
görevlendirilen güvenlik görevlileri hariç olmak üzere, aylıkları ile diğer malî ve sosyal
haklarını kurumlarından alacağı, geçici süreli görevlendirme süresinin bir yılda altı ayı
geçemeyeceği, görevlendirmede memurun muvafakatinin aranacağı, birinci fıkrada belirtilen
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 258
hâller dışında memurların, kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması hâlinde
kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınarak diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında altı aya kadar geçici süreli olarak görevlendirilebileceği belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç
duyulması hâlinde kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınarak diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında altı aya kadar geçici süreli olarak görevlendirilebilmek
mümkündür. Bu fıkraya göre görevlendirmede memurun muvafakati aranmamaktadır.
Maddenin birinci fıkrası ile ikinci fıkrası arasındaki en önemli farkın memurun muvafakati
meselesi olduğu anlaşılmaktadır. Her iki fıkrada ise süre söz konusudur.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye 02.07.2018 tarihli 703 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’nin 178’inci maddesiyle eklenen “Kurumlar arası geçici
görevlendirme” başlıklı Ek 25’inci maddesinde düzenleme yapılmıştır. Söz konusu maddenin
son fıkrasında, bu madde kapsamında görevlendirmeye ilişkin usul ve esasların Devlet Personel
Başkanlığınca hazırlanarak Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelikle
belirleneceği belirtilmiş, 03.05.2019 tarih ve 30763 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1025
sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe giren Kurumlar Arası Geçici Görevlendirme
Yönetmeliği’nin “Amaç ve kapsam” başlıklı 1’inci maddesinin dördüncü fıkrasında da, “il özel
idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile bunların kurdukları birlik, müessese, işletme,
bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar bu Yönetmelik kapsamında geçici görevlendirme
yapamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
… sicil numaralı kişi ilk olarak 03.05.2023 tarihinde olmak üzere Ege Belediyeler
Birliğine 657 sayılı kanun’un Ek 8’inci maddesine göre görevlendirilmiş ve daha sonra
03.11.2023 tarihinde bu süre altı ay süreyle uzatılmıştır. … sicil numaralı kişi ilk olarak
30.06.2017 tarihi olmak üzere geçici olarak 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun amir hükümleri
gereğince İzmir Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğüne ve son olarak 20.09.2023 tarihinden
itbaren altı ay süreyle görevlendirilmiştir.
Altı ayda bir görevlendirme yapılmaktadır. Görevlendirmenin nasıl yapıldığı
anlaşılamamıştır. Görevlendirme olurlarında yer alan “5442 sayılı İl İdaresi Kanununun amir
hükümleri gereğince” şeklindeki ifadeden neyin kastedildiği anlaşılamamıştır. Geçici
görevlendirmenin hangi Kanun’un hangi maddesine istinaden yapıldığı açıkça belirtilmelidir.
Büyükşehir Belediyesi kadrosunda olup geçici olarak görevlendirilen personelin ilk
görevlendirmelerinin yapıldığı tarihten günümüze kadar kesintisiz olarak görevlendirildiği
kurumda çalıştığı, sürekli olarak yapılan geçici görevlendirme olurları ile görevlendirmenin
geçici olmaktan çıkıp sürekli hale geldiği anlaşılmıştır. Geçici olarak görevlendirilen personelin
özlük hakları Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanmaktadır. Bir kısım görevlendirmenin
657 sayılı Kanun’un Ek 8’inci maddesine göre yapılmış olmasına karşın, geçici süreli
görevlendirme süresinin bir yılda altı ayı geçemeyeceği kuralına uyulmamıştır. Diğer bir kısım
görevlendirmenin ise neye göre yapıldığı anlaşılamamıştır. Kişilerin görevlendirilen kurumdaki
çalışma süreleri dikkate alındığında bu görevlendirmenin Kanuna uygun olmadığı
anlaşılmaktadır. Kişilerin geçici görevlendirildikleri kurumda sürekli çalışması istendiği
takdirde, kadrosuyla birlikte ilgili kuruma naklen atanması mümkündür.
Kamu idaresi cevabında, 5442 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi hükmüne yer verilerek
kişi bazlı yapılan görevlendirmelerle ilgili bilgi verilmiş, …sicil numaralı personelin geçici
görevlendirmesinin iptal edilmesi için 14.06.2023 tarih ve 1401717 sayılı yazı ile İzmir Valiliği
İdare ve Denetim Müdürlüğüne bildirilmiş ise de; İzmir Valiliği İdare ve Denetim
Müdürlüğünün 06.09.2023 tarihli-167653 sayılı yazıları ve 07.03.2024- 207067 sayılı yazıları
ile adı geçenin görevlendirmesinin 6 ay süreyle uzatıldığının bildirildiği, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun Ek 8’inci maddesi gereği geçici görevlendirmelerin iptal edilmesine
ilişkin ilgili Kurumlar ile irtibata geçilerek ivedi olarak iptalleri veya 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 74’üncü maddesi gereği naklen atanma işlemlerine ilişkin çalışmanın
yapılacağı ifade edilmiştir. Yukarıda yer alan düzenlemelere göre görevlendirme yapma yani
izin verme ile Kanuna uygun şekilde uzatma yetkisi görevlendiren Büyükşehir
Belediyesindedir. Geçici olarak görevlendirilen kurumun görevlendirmeyi uzatma yetkisi
bulunmamaktadır.
2022 yılı Sayıştay Denetim Raporunda yer alan bu konu ile ilgili olarak bazı kişilerin
görevlendirmeleri iptal edilmesine karşın, belirtilen kişilerle ilgili işlem yapılmaması
anlaşılabilir bir durum değildir.
657 sayılı Kanun’un Ek 8’inci maddesi ile diğer mevzuata aykırı yapılan geçici
görevlendirmelerin iptalleri sağlanarak bundan sonraki geçici süreli görevlendirmelerin
Kanuna uygun olarak yapılması gerekir.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 260
BULGU 81: Belediye Kadrosunda Çalışanların Sürekli Olarak Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığında Görevlendirilmesi
Büyükşehir Belediyesine 6360 sayılı Kanun ile 2014 yılında devredilen personelin
sürekli olarak Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında görevlendirildiği görülmüştür.
06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6360 sayılı On Dört İlde
Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34’üncü maddesiyle 3152 sayılı
İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a 28’inci maddesinden sonra gelmek
üzere 28/A maddesi eklenmiş ve söz konusu maddede Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı’na ilişkin hükümler yer almıştır. Söz konusu 28/A maddenin beşinci fıkrasında,
“Gerektiğinde valilik, kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman,
sözleşmeli personel ve memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.” hükmü yer
almıştır.
09.07.2018 tarih ve 30473 sayılı (3’üncü Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 703
sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
18’inci maddesinin (b) fıkrasıyla 3152 sayılı Kanun’un 28/A maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İl yatırım ve hizmetleri
(1) Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları, illerde her türlü yatırım, yapım,
bakım, onarım ve yardım işlerini Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı aracılığıyla
yapabilirler. Bu işler karşılığı yapılacak kaynak transferlerinin hangi aşamada ne surette avans
veya tahakkuk suretiyle yapılacağı, ihaleye çıkılmasında kaynağın sağlanması yöntemi, avans
karşılığı ödeneğin saklı tutulması, ödenek devri, aranacak belgeler ile bu kapsamdaki diğer
usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından müştereken
belirlenir. Bu madde kapsamında Başkanlık aracılığıyla yapılacak işlere ilişkin ödenekler,
kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinde ayrı tertiplerde izlenir, bu ödeneklerden diğer
tertiplere aktarma yapılamaz ve başka amaçlarla kullanılamaz. Söz konusu tertiplerde yer alan
ödeneklerden harcanmayan kısımlar ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydedilir.
(2) İldeki kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülmesi gereken yatırım ve hizmetlerin
aksadığının ve bu durumun halkın sağlığı, huzur ve esenliği ile kamu düzeni ve güvenliğini
lumsuz etkilediğinin vali veya ilgili bakanlıkça tespit edilmesi durumunda, vali uygun süre
vererek hizmet ve yatırımın gerçekleştirilmesini ister. Hizmet ve yatırımın verilen sürede
gerçekleşmemesi hâlinde, vali söz konusu yatırım ve hizmetin ildeki diğer kamu kurum ve
kuruluşlarınca yerine getirilmesini isteyebileceği gibi yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlığı aracılığıyla da yerine getirebilir. Yapılan veya yapılacak harcamalar karşılığı
tutarlar ilgili kurumun pay ve ödeneklerinden tahsis yapan kurum tarafından kesilerek ilgili
başkanlığa veya hizmeti yerine getiren diğer kamu kurum ve kuruluşuna gönderilir. Bu fıkra
kapsamında ilgili genel bütçeli idarelere aktarılan tutarları, bir yandan genel bütçenin (B)
işaretli cetveline gelir, diğer yandan bütçesinin ilgili tertiplerine ödenek kaydetmeye ve yıl
içerisinde harcanmayan kısımlarını ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye
Strateji ve Bütçe Başkanlığı yetkilidir. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılan tutarların
bütçeleriyle ilişkilendirilmesi bu kurumların tabi olduğu mevzuat hükümleri çerçevesinde
gerçekleştirilir.”
10.07.2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (1) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığı” başlıklı 273’üncü maddesinin onuncu fıkrasında, “Başkanlığın
personel ihtiyacı İçişleri Bakanlığı kadrolarında görev yapan personelden karşılanır.
Gerektiğinde valilik, kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman,
sözleşmeli personel ve memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.” hükmü
bulunmaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin kadrosunda olan … sicil numaralı kişi 08.10.2014 tarihinde,
… sicil numaralı kişi 10.07.2018 tarihinde, … sicil numaralı kişi 14.10.2015 tarihinde, … sicil
numaralı kişi 12.09.2017 tarihinde süresiz olarak ve … sicil numaralı kişi 05.07.2017 tarihinde
ikinci bir emre kadar 6360 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesiyle 3152 sayılı Kanun’a 28-A
madde olarak eklenen maddenin beşinci fıkrasındaki “Gerektiğinde valilik, kadro, yer ve
unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman, sözleşmeli personel ve memurları bu
başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.” hükmüne istinaden Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığında görevlendirilmişlerdir.
6360 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesiyle 3152 sayılı Kanun’a 28/A maddesi olarak
eklenen maddenin beşinci fıkrasında yer alan “Gerektiğinde valilik, kadro, yer ve unvanlarına
bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman, sözleşmeli personel ve memurları bu
başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.” hükmü 09.07.2018 tarih ve 30473 sayılı (3’üncü
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 262
Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
04.04.2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul
ve Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Amaç ve kapsam” başlıklı 1’inci maddesinde, Bu
Yönetmeliğin amacının, büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde valiye bağlı olarak
kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının görev, yetki ve sorumlulukları ile
çalışma usul ve esaslarını düzenlemek olduğu, “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde, Bu
Yönetmelikte geçen Bakanlığın İçişleri Bakanlığını, Başkanın Vali veya valinin
görevlendirdiği vali yardımcısını, Başkanlığın Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığını
ifade ettiği, “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı teşkilatı” başlıklı 4’üncü maddesinin
birinci fıkrasında, Başkanlığın yedi müdürlükten oluştuğu, ikinci fıkrasında Başkanlık
bünyesinde valinin onayıyla geçici birimler kurulabileceği, üçüncü fıkrasında, Başkanlığın
personel ihtiyacının İçişleri Bakanlığı kadrolarında görev yapan personelden karşılanacağı ve
dördüncü fıkrasında ise, Valinin bu maddede belirtilen müdürlüklerde ve geçici birimlerde
görev yapmak üzere uzman, sözleşmeli personel ve memurları kadro, yer ve unvanlarına
bakılmaksızın Başkanlıkta görevlendirmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Yönetmelik’in 4’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Valinin bu maddede
belirtilen müdürlüklerde ve geçici birimlerde görev yapmak üzere uzman, sözleşmeli personel
ve memurları kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın Başkanlıkta görevlendirmeye yetkili
olduğu” ifadesinin dayanağının 06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
6360 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesiyle 3152 sayılı Kanun’a 28’inci maddesinden sonra
gelmek üzere 28/A olarak eklenen maddenin beşinci fıkrasında yer alan, “Gerektiğinde valilik,
kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman, sözleşmeli personel ve
memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.” hükmünün olduğu, ancak 28/A
olarak eklenen maddenin beşinci fıkrasının 09.07.2018 tarih ve 30473 sayılı (3’üncü Mükerrer)
yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırıldığı dikkate
alındığında, söz konusu Yönetmelik maddesinin Kanuni dayanağının bulunmadığı ve uygulama
imkanının ortadan kalktığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin 28.01.2022 tarih ve 31733 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan 2016/12847 sayılı Bireysel Başvuru kararında yer alan, “79.
Yukarıda yer alan Danıştay içtihadında; düzenleyici işlem uyarınca tesis edilen idari işlemlerin
iptali istemine yönelik uyuşmazlıklarda idari yargı mercilerince, düzenleyici idari işlemin üst
hukuk normları olan Anayasa’ya ve kanuna aykırılık durumunun da incelenmesi, düzenleyici
işlemin üst hukuk normlarına aykırı hükümler içermesi durumunda üst hukuk normu
hükümlerinin dayanak alınarak sonuca varılması yönünde olduğu görülmektedir (bkz. §§ 19,
20)” şeklindeki ifade de bu görüşümüzü teyit etmektedir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini
düzenleyen 104’üncü maddesinin onyedinci fıkrasında, Cumhurbaşkanının yürütme yetkisine
ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabileceği, Anayasanın ikinci kısmının
birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel hakların, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü
bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
düzenlenemeyeceği, Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacağı, Kanunda açıkça düzenlenen konularda
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacağı ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile
kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Kurumlar arası geçici süreli görevlendirme”
başlıklı Ek 8’inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye 02.07.2018 tarihli
703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 178’inci maddesiyle eklenen “Kurumlar arası
geçici görevlendirme” başlıklı Ek 25’inci maddesinde de düzenlemeler yapılmıştır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 128’inci maddesinin ikinci fıkrasında,
“Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (Ek cümle:
7/5/2010-5982/12 md.) Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır.” hükmü ile 657 sayılı Kanun ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek
25’inci maddesindeki düzenlemeler dikkate alındığında (1) numaralı Cumhurbaşkanlığı
Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı” başlıklı 273’üncü maddesinin onuncu fıkrasında yer alan, “Başkanlığın personel
ihtiyacı İçişleri Bakanlığı kadrolarında görev yapan personelden karşılanır. Gerektiğinde
valilik, kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç durumuna göre uzman, sözleşmeli
personel ve memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye yetkilidir.” şeklindeki hükmün
uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma
Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Teşkilatı”
başlıklı 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, Başkanlığın personel ihtiyacının İçişleri
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 264
Bakanlığı kadrolarında görev yapan personelden karşılanacağı ve dolayısıyla dördüncü
fıkrasında yer alan Valinin bu maddede belirtilen müdürlüklerde ve geçici birimlerde görev
yapmak üzere uzman, sözleşmeli personel ve memurları kadro, yer ve unvanlarına
bakılmaksızın Başkanlıkta görevlendirmeye yetkili olduğu kuralının ancak İçişleri Bakanlığı
kadrolarında görev yapan personel yönünden geçerli olduğu, dolayısıyla Belediye kadrosunda
görev yapan kişileri görevlendirmede Valinin yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde
(1) numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin
“Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı” başlıklı 273’üncü maddesinin onuncu fıkrasında
yer alan, “Başkanlığın personel ihtiyacı İçişleri Bakanlığı kadrolarında görev yapan
personelden karşılanır. Gerektiğinde valilik, kadro, yer ve unvanlarına bakılmaksızın ihtiyaç
durumuna göre uzman, sözleşmeli personel ve memurları bu başkanlıklarda görevlendirmeye
yetkilidir.” hükümden Valiliğin uzman, sözleşmeli personel ve memurları kadro, yer ve
unvanlarına bakılmaksızın Başkanlıkta görevlendirmeye yetkili olduğu kuralının Belediye
kadrosunda görev yapan kişileri görevlendirmeyi kapsamadığı, bu bağlamda Valiliğin
Belediyede görevli memurları görevlendirme yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılan görevlendirmeler geçici olmaktan çıkarak sürekli hale dönüşmüştür.
Belediyenin tüm özlük haklarından yararlanan bu kişilerin durumu bir anlamda atama şekline
dönüşmüş olmaktadır. Geçici yerine kalıcı hale gelen görevlendirmelerin sonlandırılması bir
zorunluluktur.
Süre olmaksızın görevlendirilen kişiler Büyükşehir Belediye personelidir. Farklı kurum
olan Büyükşehir Belediye personelinin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında
görevlendirilmesi konusunda Valiliğin yetkisinin bulunmadığı ve uygulanacak Kanun
hükümlerinin belli olduğu göz önüne alındığında, Belediye çalışanlarının Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığında görevlendirilmesi mümkün değildir. Bu kişilerin
görevlendirmeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na uymadığı gibi, yapılan
görevlendirmenin Kanuni dayanağı da bulunmamaktadır. Bu kişilerin sürekli olarak Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında görevlendirilmesi kabul edilebilir değildir.
Kamu idaresi cevabında, 6360 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesi ile 3152 sayılı İçişleri
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 28’inci maddesinden sonra gelmek üzere
eklenen 28/A madde hükmünden bahsedilerek kişi bazlı yapılan görevlendirmelerle ilgili bilgi
verilmiş, Valiliğe bağlı Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında görevlendirilen
personellerin 2022 yılı Sayıştay Denetim Raporu gereği görevlendirmelerinin iptal edilmesi
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 265
veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 74 üncü maddesi gereği İzmir Valiliğine naklen
atanmalarına ilişkin görüşlerinin tarafımıza bildirilmesine ilişkin yazının İzmir Valiliği Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına 15.06.2023 tarihli ve 1402852 sayılı yazıları ile
bildirildiği, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının 13.07.2023 tarihli ve 157427 sayılı
cevabi yazılarında sicil numaraları belirtilen personele ihtiyaç olması nedeniyle
görevlendirilmelerinin devam edeceğinin bildirildiği belirtilmiştir.
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığında görevlendirilen kişilerin Büyükşehir
Belediye personeli olduğu, bu kişilerle ilgili görevlendirme yetkisinin Büyükşehir
Belediyesinde olduğu, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının belirtilen personele
ihtiyaç olması nedeniyle görevlendirilmelerinin devam edeceği şeklindeki yazısının Kanuni
dayanağının bulunmadığı açıktır.
Kamu görevlilerinin 2022 yılına ilişkin Sayıştay Denetim Raporunun gereğini yerine
getirmedikleri ve raporda belirtilen hususu uygulamadıkları sonucuna varılmıştır.
Kanuna uygun olmayan ve tüm hakları Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanan
sürekli görevlendirmelerin iptali ile söz konusu kişilerin Büyükşehir Belediyesinde
çalışmasının sağlanması gerekir.
BULGU 82: Genel Sekreterlik Biriminden Maaş Alan Şube Müdürlerinin
Görevinin Olmaması
Genel sekereterlik biriminde kadrosu olup maaşını bu birimden alan şube
müdürlerinden beş kişinin herhangi bir görevinin olmadığı görülmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 128’inci maddesinde, devletin ve diğer kamu tüzel
kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği ve
memurların nitelik, atanma, ödev, yetki, hak ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer
özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda da
memurların hizmet şartları, nitelikleri, hak ve yükümlülükleri ile parasal ve özlük hakları
objektif kurallara bağlanarak hukuki statüleri belirlenmiştir. Bu bağlamda, Devlet personel
rejimi ve bunun hukuki sujesi olan memurluk, statü hukukuna dayanmakta, kadroda bu
hukukun ayrılmaz parçasını oluşturmaktadır. 657 sayılı Kanun’un 33’üncü maddesi ile kanun
koyucu, her kurumda çalıştırılacak personelin tamamı için görev yerlerini belirtilerek kadro
tespiti zorunluluğunu getirmiş, kadrosuz memur çalıştırılamayacağını kurala bağlamıştır.
T.C. Sayıştay Başkanlığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 266
Yasada, hizmetin önemi, hizmet yerinin özellikleri ve yoğunluğu gibi kriterler esas alınmak
suretiyle personel kadrolarının tespit edilmesi ve bu hizmetleri göreceklerin kendi sınıfları
içindeki derece durumlarına uygun olmak kaydıyla o kadronun aylığını almaları amaçlanmıştır.
Kadro, memurun çalıştığı belli bir görev yerini ifade etmekte, memurun yapacağı iş, onun
kadrosu ile ilişkili bulunmaktadır. 657 sayılı Kanun’un l47’nci maddesinde aylığın hizmetlerin
karşılığında kadroya dayanılarak ay itibarıyla ödenen parayı ifade ettiği belirtilmiştir.
22.02.2007 tarih ve 26442 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına
Dair Yönetmelik’in “Belediye ve bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri kadro unvanları”
başlıklı 7’nci maddesinde kadro unvanlarının belirlenmesi ile ilgili hükümler yer almış,
“Kadroların tespiti” başlıklı 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında ise, “Bu Yönetmeliğe ekli
cetvellerde alt gruplar için unvan ve sayı itibarıyla tespit edilenler dışında kadro
kullanılamaz.” ikinci fıkrasında, “Bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2 Belediye ve Bağlı
Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro Standartları Cetvellerinde belirtilen birim
müdürlüğü ve üstü yönetici kadro unvanları ile Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3 Belediye ve
Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Kadro Unvanları Listelerinden (I), (II) ve (III)
sayılı listelerde belirtilen unvanlar kullanılarak idarî birimler oluşturulur. İdarî birimler ile bu
birimlere ait kadro unvanları arasında yetki ve görev mükerrerliğine yer verilemez ve bu kadro
unvanlarından aynı mahiyetteki hizmet ve görevleri ifa edebilecek birden fazla yönetici kadro
unvanı ihdas edilemez…” hükmü yer almaktadır.
Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve
Standartlarına Dair Yönetmelik’in 9’uncu maddesinin ikinci fıkrasında, “…Birim müdürlüğü
ve üstü yönetici kadro unvanları hizmet gereklerine uygun olarak belirlenir ve fiilen icra
edilmeyen hizmetlere ilişkin kadro unvanları kullanılamaz…” denildiğine göre şube müdürlüğü
kadrosunun ihdas edilmesi durumunda, ihdas edilen kadro için görev ve yetki alanının
belirlenmesi zorunludur. Nitekim Büyükşehir Belediyesi ilgili birimlerinin Çalışma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik’lerinde her birimin ve bu birimin altında yer alan şube
müdürlüğünün görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir.
Kadrosu Genel Sekreterlikte olan 13 şube müdüründen 8’inin harcama birimlerinde
görevlendirildiği, bunlardan 5’ine ise herhangi bir görev verilmediği anlaşılmıştır. Şube
müdürü kadrosunda olup görev verilmemesi anlaşılabilir bir durum değildir. Bu kişilere ya
kadronun gerektirdiği görevler verilmeli ya da uygun görülen başka bir kadroya ataması
yapılmalıdır. İdari yargı son yıllarda verdikleri kararlarda görevden alma olaylarını
değerlendirir iken, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19.10.2020 tarihinde oybirliğiyle
kesin olarak verdiği 2020/984 Esas ve 2020/1885 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere,
Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi ile memurların naklen atanmaları konusunda
idareye takdir yetkisi tanındığı, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı
edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü
edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı
nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargı içtihatlarıyla kabul edildiği ve idarenin sahip
olduğu takdir yetkisini, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı kullandığına dair herhangi bir
belge bulunup bulunmadığını dikkate alarak dava konusu işlemi değerlendirmektedir. Bu
kişilere kadrosuna uygun bir görev verilmediği takdirde, söz konusu kişilerin şube
müdürlüğünden alınarak uygun bir kadroya atamasının yapılması gerekir. İhtiyaç olmayan
kadroya ilişkin idarenin yapacağı işlem nedeniyle kullanacağı takdir yetkisini, kamu yararı ve
hizmet gereklerine aykırı kullandığı söylenemeyecektir.
Kamu İdaresi cevabında, 657 sayılı Kanun’un 76’ncı maddesi, 5216 sayılı Kanun’un
18’inci maddesinin birnci fıkrasının (i) bendi ile 22’nci madde hükmünden bahsedilerek
kurumların kazanılmış hak aylık dereceleriyle personelini bulundukları kadro derecelerine eşit
veya daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekler,
Belediye bünyesinde yer alan hizmet birimlerinin hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde
yürütülmesini sağlamak amacıyla, hizmet gerekleri ve kamu yararı gözetilerek ihtiyaç duyulan
yerlere personel ataması yapma hususunda idarenin takdir yetkisine sahip olması sebebiyle; 657
sayılı Kanun’un 76’ncı maddesi ile 5216 sayılı Kanun’un 18/i maddesi gereği şube müdürü
kadrosuna atamalarının gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Kamu İdaresi cevabında belirtilen
maddeler personelin atanmasıyla ilgilidir. İfade edilen husus ise kadrosu şube müdürü olan ve
aynı kadrodan maaş alan kişilerin Genel Sekreterlik biriminde göründüğü, bu bağlamda şube
müdürü kadrosundan maş alan bu kişilere herhangi bir görev verilmemesine ilişkindir.
Genel Sekreterlik şube müdürlüğü kadrosunda olup, herhangi bir görev verilmeyen
kişlerin ya kadrosuna uygun görev verilmesi, ya da ihtiyaç bulunmuyor ise bu kişilerin şube
müdürlüğü kadrosundan alınarak uygun kadroya atamalarının yapılması gerekir